• Sonuç bulunamadı

EKONOMİK KALKINMIŞLIĞI: ENERJİ POTANSİYELİ ETKİSİ

SOCIO-CULTURAL LIFE AND ECONOMIC DEVELOPMENT FROM INDEPENDENT OF TURKMENISTAN TO TODAY: IMPACT OF ENERGY POTENTIAL

B. Türkmenistan’ın Bağımsızlığını Kazanması

Milliyetçilik bilincine sahip bazı Orta Asya entellektüelleri belirsiz bir bağımsızlık ideali taşımalarına ve bazı ayrılıkçı gruplar programlarında bağımsızlık görüşlerine yer vermelerine rağmen, bölge devletlerinin hiçbirinde ciddi bir bağımsızlık hareketi ortaya çıkmamıştır. Dolayısıyla, Ağustos 1991 darbesinden sonra hiçbir bölge devleti SSCB’nin dağılmasına psikolojik, politik ve ekonomik olarak hazır değildi.

Moskova tarafından yapılan ekonomik istismar ve Orta Asya cumhuriyetlerini şiddetli bir biçimde etkileyen çevreyle ilgili bozulmaya rağmen, bu devletlerden birçoğu SSCB’ın dağılmasını istememiş ya da fi ili olarak düşünmemiştir. Orta Asya liderleri, Aralık 1991’de kendilerine herhangi bir malumat vermeden aralarında anlaşan Slav topluluğunun bu girişiminden oldukça rahatsızlık duymuştur. 1990 ve 1991 yıllarındaki “Birlik Antlaşması” görüşmelerinde başrol oynayan Kazakistan devlet başkanı Nazarbayev, Slav meslektaşlarının planlarından kendisini haberdar etmemelerinden ya da Slav olmayan cumhuriyetlerin yeni topluluğa girmeleri konusunda güvence vermemesinden oldukça rahatsızlık duymuştur. Orta Asya liderleri bölge ülkelerinin Slav topluluğuna karşı stratejilerini belirlemek amacıyla Türkmenistan’ın başkenti Aşkabat’ta bir araya toplanmıştır. Aşkabat toplantısının sonucu, etnik ya da dini esaslara dayalı bir yapılanma olmaması koşulu ile beş Orta Asya devlet başkanının topluluğa katılımının onaylanması olmuştur. Türkmenistan devlet başkanı Saparmurat Niyazov, daha sonra toplulukla ilgili çekinceleri bulunduğunu ifade etmiştir. Aralık 1991’de Orta Asya devletlerinin esas kararı kendi devletlerinin içinde bulunduğu bir tür birliğin oluşturulup oluşturulamayacağı ya da her ne olursa olsun Sovyetler Birliği enkazından kalan yeni bir yapılanmayı kabul edip etmemek olmuştur. Orta Asya liderleri ekonomik, sosyal ve kültürel kalkınmalarını organize edebilmek amacıyla gevşek bir birlik oluşturmak üzere 1990’da ve 1991’de iki girişimde bulundular. Orta Asya liderlerinden dördü Özbekistan, Türkmenistan, Kazakistan ve Kırgızistan ortak bir Türk dili mirasına sahip olmalarına ve Tacikistan ile birlikte beşi aynı tarihsel ve kültürel bir mirasın sahipleri olmalarına rağmen tek bir çatı altında birleşme yolunda herhangi bir istek taşımamışlardır. SSCB ile daha gevşek ilişkiler içinde birlikteliklerini sürdürme arzusu taşımışlardır. Darbe öncesi “Yenilenmiş Birlik” üzerine yapılan tartışmalar ve görüşmeler sırasında, Orta Asya liderleri bölgenin SSCB’nin diğer cumhuriyetleriyle olan ekonomik bağlantılarını asgari şekilde etkileyecek ve iç işlerinde alabildiğince bağımsız davranmalarını sağlayacak bir devlet yapısı üzerinde yoğunlaşmışlardır. 1990 yılında ilan ettikleri egemenliklerini koruma konusundaki isteksizliklerine rağmen, bölge liderleri ülkelerini SSCB’nin diğer cumhuriyetlerinin dâhil olacağı bir federasyon ya da konfederasyon dışında düşünmediklerini ifade eden çok sayıda açıklamalarda bulunmuşlardır. Orta Asya cumhuriyetlerinin tam bağımsızlığı ve Birleşmiş Milletler üyesi olarak dış dünya tarafından kabulü yalnızca çok az sayıdaki milliyetçi Orta Asya entellektülelleri tarafından gerçekçi bir olasılık olarak görülmüştür.

Ağustos 1991’deki darbeden hemen sonra Özbekistan, Kırgızistan ve Tacikistan bağımsızlıklarını ilan etmiştir. Kazakistan ve Türkmenistan Sovyetler içinde yayılan

92

bağımsızlık dalgasına başlangıçta tepki göstermelerine rağmen, bağımsızlık yolundaki düşünceler bu ülkelerde bir yıl öncesinden kendini göstermişti. Bölge ülkelerinin hiçbiri kendini SSCB’nin ayrılmaz bir parçası olarak görmemiştir. Özbekistan’ın bağımsızlık ilanı bir devlet kurma hakkı olduğu iddiasını taşıyan ciddi bir isteği içeriyordu ve kendini

Tablo 5: Geçiş Süreci Ekonomik Göstergeler (1992-2007)

Yıllar GSMH(%) Enfl asyon % (yıllık ortalama) İhracat (milyon USD) Ithalat (milyon USD) Ticari Denge (mil-yon USD) 1992 -5.3 493 2149 1009 1140 1993 -10 3102 2693 1593 1100 1994 -17 1748 2176 1691 486 1995 -7.2 1005 2084 1644 441 1996 -6.7 992 1691 1532 147 1997 -11 83.7 759 1004 -231 1998 5 16.8 614 1137 -523 1999 16 24.1 1187 1478 -291 2000 18.6 7 2506 1785 721 2001 20.4 11.6 2620 2349 271 2002 15.8 8.8 2855 2119 736 2003 17.1 5.6 3632 2512 1120 2004 17.2 5.9 3870 3320 550 2005 9.6 10.7 4939 3638 1300 2006 9 10.5 6724 3290 3434 2007 11.6 8500 4200 4300

merkezi Sovyet hükümetinin müdahalesinden uzak tutmaya çalışmıştır. Sovyetler Birliğini 1985 yılından bu yana etkileyen politik değişikliklerin açıkça hissedildiği Türkmenistan’da bağımsızlık konusu Ekim 1991’deki referandumda çözülmüş ve bağımsızlık isteği oldukça fazla oyla kabul edilmiştir (Turan, Dinç, 2015:141). Türkmenistan bağımsızlıkla birlikte, ekonomik yapısı nedeniyle büyük ekonomik sorunlarla karşı karşıya kaldı. Ülke ekonomisi özelliği, daha Sovyetler Birliği zamanında takas ticaretine bağlı olarak işliyordu. Buna bağlı olarak Türkmenistan hâlâ kaynaklarının büyük bir bölümünü başka devletlere ihraç ederken, diğer devletlerden malları ithal ediyor. Bu durumda yapılan küçük değişiklikler bile ekonomiyi ciddi bir şekilde etkiliyordu. Dünyada doğal gaz fi yatlarının artması nedeniyle ülkenin dış ticareti 1992 ve 1993 yıllarında iyileşme göstermiş, fakat eski Sovyetler Birliği devletlerinin borçlarını ödememesi doğal gaz ihracatının azalmasına ve dolayısıyla ülkeye giren dövizin düşmesine neden olmuştur. Bunun üzerine Türkmenistan en büyük müşterisi olan Ukrayna

ve Gürcistan’a gaz sevkiyatını düşürmüş ve hatta 1997’de tamamıyla durdurmuştur. Bunların sonucunda, ülkede GSYİH oranı 1993-1995 yıllarında % 30, 1996’da % 3, 1997’de ise % 26 azalmıştır (Baycaun, 2015: 17-19).

Dünyada gaz rezervi bakımından 4. sırada petrolde 11. ve pamuk üretiminde 10. sırada olan Türkmenistan yarım milyon kilometre kareyle, Sovyetler Birliğinde dördüncü büyüklüktedir. Karakum çölü ülkenin %85’ini kapsamaktadır. Ülke nüfusu 4.5 milyonla Sovyetler Birliği’nde küçüklükte dördüncüdür. Türkmenistan Sovyetler Birliğine enerji ve hammadde sağlayan bir ülke konumundaydı. Binde 43 bebek ölüm oranı ve kadınlarda 70 erkeklerde 63 yaşam yaşına sahip bir konumda olan Türkmenistan’ın %70 enerji ve pamuğa dayalı iktisadı vardı. 1993 yılında Türkmenistan bağımsızlığını kazanan diğer cumhuriyetlere göre iktisadi durgunluktan en az etkilenmesinin sebebi gaz ve petrolün fi yatının yükselmesidir. 1994 yıllarında gaz ve petrol satışının karşılığının nakit alınamaması sebebiyle Türkmenistan bütçe açığıyla yüz yüze gelmişti. 1995 yılında Türkmenistan bütçesi 315 milyon dolardır (Dinç, Çakır, 2008:216).

Kaynak: Dinç Ahmet, Çakır Ramazan, Türkmen Kültürü ve Türkmenlerin Sosyo iktisadi

Düşüncesi, Ayrıkotu yayınları, İstanbul, 2008, s.222

Tablo 5’e baktığımızda GSMH’nın 1998 ye kadar negatif büyüme sağladığı yani büyüme yerine küçülmenin söz konusu olduğu bunun yanında da enfl asyon oranının inanılmaz büyüklüğünün yine 1997 lerde nispeten azaldığını gösteriyor.

1998 ve 2000 yılları arasında büyüme oranında dünyada birinci sıraya yükseldiğini görmekteyiz. 2003 yılında %23,1 gibi muazzam bir ekonomik büyüme Türkmenistan resmi kaynaklarına göre hâlbuki IMF verilerine göre büyüme %7,7 dir. Enfl asyon oranının yüzde 3000’lerden yüzde 7’lere düştüğü it-halat ve ihracatın yükseldiğini müşahede etmekteyiz. 2006 ve 2007’li yıllarda dünya ekonomik büyümesi %3-4 arası olurken Türkmenistan’da bunun 3 katı gerçekleşmesi ekonomi politikalarının kullanımı hakkında bize fi kir verebilir. Dış ticarette ise ithalatın ara mal yiyecek giyecek gibi ihtiyaç maddeleri üzerinde olduğunu ihracatın ise gaz petrol ve tekstil ürünlerinde olduğunu belirtebiliriz. Ülke ekonomisi bu üç dalda (gaz petrol ve tekstil ürünleri) yoğunlaştı. Bunları üretebilip pazarlayabildiği ölçüde de ekonomik kalkınmanın sağlandığı açıktır. Bunu yine yukarıdaki tabloya bakarak teyit edebiliriz. Gaz ve petrol üretim artışı GSMH artışıyla paralel bir durumdadır (Dinç, Çakır, 2008: 221). Türkmenler’in lideri Saparmurat Niyazov 1940 yılında işçi bir ailenin çocuğu olarak doğdu. Zor şartlarda geçirdiği çocukluk döneminde babasını İkinci Dünya Savaşında kaybetmiştir. Diğer aile fertlerini ise 1948 Aşkabat depreminde yitirmiştir. Öksüzler yurdunda büyümüş, daha sonra uzak akrabalarının yanında yaşamıştır. Niyazov, elektrik mühendisi olarak Leningrad poli-teknik enstitüsünden mezun olmuştur. Büzmeyin elektrik santralinde çalıştıktan sonra, TSSC’nin cemiyet ve siyasi hayatına katılarak Türkmenistan Komunist Partisi’nin yönetim kademelerinde çeşitli görevler almıştır.

1985’te Niyazov, Gorbaçov tarafından titiz çalışmasından dolayı ödüllendirilerek en üst makam olan Türkmenistan Komunist Partisinin Merkez Komitesi’ne bakan olarak seçilmiştir.

94

13 Ocak 1990’da Yüksek Sovyetin başkanlığına atanmıştır. Niyazov’un liderliği altında, 1991 Ekim’inde Türkmenistan bağımsızlığını elde etmiştir. 27 Ekim’de ise %98.3 oyla ülkenin ilk devlet başkanı olmuştur. Egemen Türkmenistan anayasasına göre 21 Ekim 1992’de yapılan ikinci seçimlerde Niyazov, katılanların %99.5 oyunu almıştır. İkinci seçimlerden sonra ilk uygulamalarından biri, Ocak 1993’te halkın tükettiği suyu, elektriği ve doğal gazı ücretsiz olarak halkın tüketimine sunmak olmuştur.

Niyazov, Dünya Türkmenleri Birliği’nin de başkanıdır. Birlik, Türkmen milletine mensup, değişik ülke vatandaşlarını toplamak, Türkmenistan tarihinin ve medeniyetinin yeniden canlanışını sağlamak için kurulmuştur. Niyazov, aynı zamanda Türkmenistan’da tek parti olan Türkmenistan Demokratik Partisi’nin de başkanıdır. Türkmen şairi ve düşünürü olan Mahtumkulu’nun bağımsız Türkmen devletini kurma amacına ulaştığı için Niyazov, Uluslararası Mahtumkulu ödülüne layık görülmüştür. Niyazov evli ve iki çocuk sahibidir. Edebiyat, felsefe, tarih ve müzikle ilgilenmiştir. Aralık 2006 yılında geçirmiş olduğu kalp krizi sonucu Aşkabat’ta vefat etmiştir. Yerine, Şubat 2007’de yapılan seçimle Gurbangulı Berdimuhammedov Mälikgulıyeviç Türkmenistan’ın ikinci devlet başkanı seçilmiştir (Turan, Dinç, 2015:142).

2. TÜRKMENLERİN BAĞIMSIZLIKTAN SONRAKİ SOSYAL VE KÜLTÜREL HAYATINA GENEL BAKIŞ

Günümüz Türkmen toplumunda kültürün taşıyıcısı olan yaşululara (yaşlılara), kök boyasıyla işlenen Türkmen halılarına, Ahal teke atlarına, milli oyunlara ve milli giyimlere, Türkmen pilavına, Tecen, Kızılarvat kavununa ve yemeklerine, şay-sep diye adlandırılan genellikle gümüşten ve değerli taşlardan yapılan Türkmen takılarına, bahşilerin dutar eşliğinde söylediği halk ezgilerine, aileye ve aile içi değerlere büyük önem verilmektedir (Dinç, Çakır, 2008: 18)

Türkmenler genellikle hayvanlarıyla yaşayan ve tarım ile uğraşan bir topluluktur. Buğday pamuk, pirinç önemli gelir kaynakları arasında yer almıştır. Tarım arazilerini sulamak için kanallar, Köpetdağ eteklerinde ise kuyular kazılmıştır. Türkmenler; gök (yeşil) çay, çal (deve sütünden yapılmış ayran), kavun, karpuz, koyun ve sığır etiyle beslenen, toruk- kut(bir çeşit peynir) tandır çöreği ve Türkmen pilavını sofralarından eksik etmeyen kadimi bir millettir. Türkmenistan’dan dini ve milli bayramların yanı sıra bağımsızlığı kazandıkları 1992 yılından sonra diğer ülkelerden farklı olarak “Halı Bayramı” “At Bayramı” ve “Kavun Bayramı” gibi bayramları da bir şölen havası içinde kutlamaktadırlar. Kültürü benimsetmek ve yaygınlaşmasına sağlamak için halı müzesi, buğday müzesi ve sergi salonları kurulmakta; bayramlarda, toylarda ve özel merasimlerde kültürel değerler ve milli gelenekler yansıtılarak, sosyo-kültürel yapıyla birlikte, tarih ve dil yaşatılmaktadır.

“heley kulu” (kadın kölesi) denmiştir.

Sovyet Türkmenistan’ında istatistiklere göre işsiz yoktur. Çalışmayan biri yakalanırsa cezalandırılır ve derhal bir işe yerleştirilirdi. İşsizlik sorununu; bir kişinin yapacağı işi vardiyalı olarak 3-4 kişiyi istihdam etmek suretiyle, çözmüşlerdir.

Türkmen toplumunun temelinde İslam inancı ve ahlakı vardır. Mahtumkulu ve Azadi 18. asırda eserleriyle Türkmen toplumunun inançlı yetişmesine ve dini değerlerin kalıcı olmasına katkıda bulunmuşlardır. Sovyet döneminde dinin, ibadetler dahil bazı temel unsurlarının sosyal hayatta yeterince yaşatılmaması,. toplumun dini ve ananevi bazı merasimlere daha fazla ilgi göstermesini doğurmuş ve dini- milli kimliğin muhafazasında önemli bir yeri tutmuştur. Dine yapılan baskının artması sonucu dinler arasında bir yakınlaşmanın ve tesanütün doğduğu müşahede edilmektedir. Günümüzde bile Hıristiyanların ve Müslümanların temsilcileri aynı yerde bulunmakta ve törenlere birlikte katılmaktadırlar (Tatlıoğlu, 2002:26). Türkmenistan’ın ilk Devlet Başkanı S. Türkmenbaşı, İslam’ın kendi tarihleriyle özdeşleştiğini şu ifadelerle anlatmaktadır: “Bizim halkımızın ve medeniyetimizin tarihi uzun yıllardır İslam ile beraber devam etmektedir. İslam tarihini ve onun kutsal kitabı Kur’an’ın içeriğini bilmeden,

Resim 1 : Türkmen Kadını Resim 1.2 : Heykel, Turnar ve Dağdan, “Çöl Pazarı” (5.Kılıç. Aşkabat:2010)

Benzer Belgeler