• Sonuç bulunamadı

TONGUE TWISTERS IN KYRGYZ ORAL TRADITION

2. BİÇİM, İÇERİK VE İŞLEV BAKIMINDAN CANILMAÇLAR (TEKERLEMELER):

Kırgız Türkçesinde sözlü geleneğin 2, 3, 4 ve bazen daha fazla mısralı, çoğu zaman uyaklı, mısralardaki hece sayıları değişken anonim şiir türü olarak da kabul edilen canılmaçlar, aliterasyon, asonans, anafor gibi ses sanatlarıyla ve aynı zamanda sözcük yinelemeleriyle şekillenen bir türdür. Farklı mısra sayılarında birkaç canılmaçı örneklersek:

2’li:

Caş kayıştı tokmoktoşpoysuzdarbı? Caş bürküttü tomogoloşpoysuzdarbı? *

Kırk kızıl kuyruk, kızıl kuyruk İçinde kızıl kıldırık, kıl kuyruk *

Kulaalı degen kuş imiş Anı tomogolomok kıyın imiş 3’lü: Köp köpölök kökölöp ötöt Köp köpölök kölökölöp ötöt Tört köpölök bölök-bölök ötöt 4’lü: Bir tüp tıt Bir tüp turp Turp tıttı türtöt Tıt turptu türtöt * Sıbızgıçılar sıbızgısın sızgırıltat Sıbızgıçılar sıbızgısın sızgırıltsa

138

Biz sıbızgıbızdı sızgırıltpay Kim sıbızgısın sızgırıltat 4’ten fazla:

Asmanda eki ayrı kuyruk: Biri ak kıska ayrı kuyruk Biri kara kıska ayrı kuyruk. Kara kıska ayrı kuyruk colun tosot

Ak kıska ayrı kuyruktuu ayrı kuyruk

Ak kıska ayrı kuyruktun colun tosot

Kara kıska ayrı kuyruktuu

ayrı kuyruk (Mukambayev, 1971: 15)

Tekerlemelerin en önemli özelliklerinden biri de -mısralardaki hece sayısı faklı olsa da - ço- ğunlukla mısra başı ve mısra sonu “uykaşuu / uyak kullanımı”nın sağladığı ahenktir. Canıl- maçlardaki uyak sistemi daha çok mısra sonralarında görülmekle birlikte mısra başlarında da yer almaktadır. Bilindiği gibi Türk şiirinin ilk örneklerinde kafi ye, mısra başındaydı. Reşit Rahmeti Arat, “Eski Türk Şiiri” adlı eserinde, kafi yeyi nazmın en önemli şartlarından biri olarak görür ve tespit edilebilen ilk Türk şiirlerinde kafi yenin mısra başında kullanıldığına işaret eder. Osman Fikri Sertkaya bunları “baş kafi ye” olarak isimlendirir ve baş kafi yenin göz için olduğunu düşünür (Sertkaya, 1986:43). Canılmaçlardaki ritmi, musikiyi, ahengi, göz ve kulak estetiğini sağlayan, daha ezberlenir ve çekici kılan en önemli kullanımlardan biri uyaklardır. Örneklersek:

Alar ak kuularbı, Aşkan sak kuularbı, Ançını alar azgırabı, Ançını aldap cazgırabı

Ançıga alar attırabı? (Abdraimov, 2007:11)

Yukarıda verdiğimiz canılmaçta mısra başında ünlü sesle sağlanan baş uyağı görmekteyiz. “a” ünlüsüyle yapılan baş uyak dışında örnekte mısra sonu uyaklanma da gayet başarılıdır. “kuularbı / kuularbı, azgırabı / cazgırabı” sözcüklerindeki ses yinelenmeleri kulak ritmini tamamlar.

Topozdor top-top turaşabı, Topozdor toktop turaşabı, Topozdor ottop turaşabı, Topozdor,

Topozgo okşop turaşabı? (Abdraimov, 2007:15)

Yukarıdaki canılmaç aslında mısra başı ve sonu uyaklanmanın en güzel örneklerinden biri olarak kabul edilebilir. “Topoz (Çin Mandası)” sözcüğünün mısra başına göz ahengi sağladı- ğını, “…..op turuşabı” ile biten ses tekrarlarının da mısra sonunda kulak ahengi sağladığını görmekteyiz. Örnekleri çoğaltmak mümkün.

Canılmaçın hem göze hem de kulağa daha hoş gelmesi adına uyaklaşma dışında bir mısrada ünsüzlerin tekrarlanması yani aliterasyon, bir mısrada ünlülerin tekrarlanması yani asonans ve mısranın yahut cümlenin başında aynı sözcüğün tekrarı yani anafor gibi ses ve söz sanat- ları aktif bir şekilde kullanılmaktadır.

Kırgız canılmaçlarındaki bir diğer özellikde sözcük yinelemeleridir. Bu yinelemeleri, eş ve zıt anlamlı sözcüklerin, aynı sözcüğün ya da anlam ilişkisi olmadığı halde ses benzerlikleri taşıyan sözcüklerin yinelenmesi vb. şeklinde örneklerde görmek mümkündür. Kırgız Türk- çesinde “tildik kaytaloolor / dilsel yinelemeler” denen kalıplaşmış ifadeler, sözlü geleneğin birçok türünde olduğu gibi tekerlemelerin de sanatsal ve metinsel değerini artırmıştır. He- men hemen her canılmaçta gördüğümüz bu özellikeri bir kaç örnekte inceleyelim:

Bak- bak, bak- bak Baka cayı batkak Bak-bak dese maktap

Bat-bat attayt bak-bak (Abdraimov, 2007:15)

Yukarıdaki örnekte “bak-kurbağa” ve çıkardığı “bak-bak” sesi ve “bat-bat / çabuk-çabuk” ikilemeleri kullanılmıştır. “a” sesiyle yapılan asonans ve “b, k” sesleriyle yapılan aliteras- yon, yinelemelerle gerçekleştirilen anafora da değinmek gerekir.

Aşır menen aşuu aşırışalı

Aşım menen aşık-maşık aştaştırışalı. (Abdraimov, 2007:11)

Bu canılmaçta “aşık-maşık” kullanımıyla eklemeli bir tekrar grubu yapılmış.

Böylelikle ritim sağlanmakta, ilgi artırılmakta ve yinelemelerle hem söyleyiş güçlüğü verile- rek söyleyenin daha dikkatli olması hem de ezberlenmesinin kolaylaştırılması, aynı zamanda hafızasını zorlaması amaçlanmaktadır.

Birkaç örnekte daha biçim incelemesi yapalım: Belesten beş kaşka koy

Beşöö beş başka koy. Beş alası kunan koy

Beş alası dönön koy. (Akmataliyev, 2004: 289)

Yukarıdaki canılmaçın, mısra başlarında “belestegi, beşöö ve beş” sözcüklerindeki yinelenen “be” sesleriyle ve mısra sonlarında ise “… koy” sözcüğü ve öncesindeki ses yinelenme- leriyle uyaklandığını görüyoruz. “kaşka-başka / kunan-dönön” gibi sözcükler kullanılarak aralarında anlam ilgisi olmadığı halde içlerindeki birkaç sesin değişimiyle de hem söyleyiş güçlüğü sağlanmış hem de telaffuz geliştirme amaçlanmıştır. Bir başka örnek:

140

Al aralda da maral Bul aralda da maral Ot eken maralga da aral

Ottosun aralga da maral. (Akmataliyev, 2004: 289)

Yukarıdaki canılmaç 4 mısradan oluşmuştur. “aral ve maral” sözcükleriyle uyaklanmış, mıs- ra içlerinde sürekli yinenlenen “da” sözcüğüyle anafor oluşturulmuş, her mısrada yoğun olarak yinelenen “a” ünlüsüyle asonans yapılmış ayrıca “l” ünsüzüyle de aliterasyon sanatı uygulanmıştır. Yine aynı canılmaçta “aral ve maral” sözcüklerinin sürekli yinelenerek ritim oluşumuna katkı sağladığı, söyleyişi zorlaştırdığı da yadsınamaz.

Köp köpölök kökölöp ötöt Köp köpölök kölökölöp ötöt

Tört köpölök bölök-bölök ötöt. (Akmataliyev, 2004: 289)

Yukarıdaki canılmaç “köp / çok” “köpölök / kelebek” , “kökölöp / yükselmek, uçmak” ve “kölökölöp / gölgeye kaçmak, gölgelenmek” sözleri etrafında şekillenmiş aynı zamanda “bölök-bölök / bölük-bölük” yinelemesi de kullanılmıştır. İçinde yoğun bir şekilde “ö” yu- varlak ünlüsünün bulunduğu seslendirilmesi birbirine çok benzeyen bu sözcükleri arka arka söylemenin güçlüğü tartışılmaz. Bu yuvarlak ünlüleri ve yine bu sözcüklerde sıkça tekrar edilen p, k, t gibi sert ünsüzleri seslendirmeye çalışmak, ses organlarını, ses yolunu zorla- mak ciddi bir diksiyon çalışması olacaktır.

Üç mısradan oluşur ve “ötöt” sözü mısra sonunda “köp” sözü de mısra başında uyak oluş- turmuştur. “p”, “k”, “l” , “t” sesleri yinelenerek hem alitarasyon yapılmış hem de canılmaçın seslendirilmesi zorlaştırılmıştır. Özellikle “ö” sesinin yinelenmesiyle yapılan asonans dik- katleri çekmektedir.

Yine aşağıda “sıbızgı / üfl emeli bir çalgı” ve “sızgır- / yağ erirken çıkan ses” sözcükleri etrafında oluşan canılmaç, yapım ekleriyle türetilen “sıbız-gı-cı-lar” ve “sızgır-ıl-t-at” söz- cükleriyle genişletilmiştir. Aynı kökten türetilen bu sözcükler dildeki kök-ek morfemlerinin kavratılmasında da kullanılabilir. Canılmaçta “s”, “l” , “b”, “g” seslerinin oluşturduğu ali- terasyonu, “ı” sesin yoğun kullanımıyla oluşan asonans takip etmektedir. “sıbızgı” ve “sız- gır-” sözcüklerinin mısra başında ve mısra içinde sıkça kullanımı da leksikolojik bir anofor oluşturmuştur. Canılmaçta benzer seslerin ve aynı kökten beslenerek türetilen sözcüklerin ritmi bol bir yapı oluşturduğu görülmektedir. Bu haliyle çok zor bir şekle sokulan canılmaç aksan düzeltme adına, dil eğitiminde kullanılacak bir düzeydedir.

Sıbızgıçılar sıbızgısın sızgırıltat Sıbızgıçılar sıbızgısın sızgırıltsa Biz sıbızgıbızdı sızgırıltpay

Mısraları çok kısa canılmaçlar olduğu gibi hem mısralardaki sözcük sayısının hem de söz- cüklerdeki hece sayının fazla olduğu, seslendirmesi çok güç canılmaçlar da vardır.

Alardan anar alabı?

Anardan alar barabı? (Abdraimov, 2007: 20) * Bizdin mışık Cetken bışık Cuunat kündö Betin cışıp. (Abdraimov, 2007:15) * Közü bütük, üç küçük üşüp Üç küçük üşüp, ünü bütüp. (Abdraimov, 2007:15)

Yukarıdaki canılmaçlar aşağıda verdiğimiz örneğe nazaran söylemesi ve hafızada saklan- ması daha kolay, sözcük ve sözcüklerdeki hece sayısı daha azdır.

Bürkütçülör bürkütün tomogo menen tomogoloyt Bürkütçülör bürkütün tomogo menen tomogologondo Biz bürkütü büzdü tomogo menen tomogoloboy

Kim bürkütün tomogo menen tomogoloyt? (Abdraimov, 2007:13)

Yukarıdaki canılmaç, “tomogo / yırtıcı kuş başlığı” ve “bürküt / kartal” sözleri etrafında şekillenmiştir. Bazı mısraları 17-18 heceden oluşmaktadır. “tomogologondo / tomogoloyt / tomogoloboy” ve “bürkütçülör / bürkütübüzdü” sözcükleri hem hece sayısı hem de “o ve ü” yuvarlak ünlülerinin peş peşe kullanımıyla tam bir yetenek sergileme göstergesi gibidir. Bazı Kırgız canılmaçları yalnızca bir sözcüğün çekimlenmesiyle yinelenen sözcüklerden oluşur. O sözcük öyle bir çekimlenir ki tekralardan oluştuğu için akılda kalıcı olsa da dillen- dirmek imkansızlaşır. Aşağıdaki örneği “ala-bata” sözü meydana getirmiştir.

Alabataga alabatalatpastan, Alabataga alabatalatıp,

Alabataga alabatalatabız (Abdraimov, 2007:15)

Yine aşağıdaki örnekler “aral / alar” ve “ alar / anar” sözcüklerinin çekimlenmeleriyle oluş- turulmuştur.

Aralga alar barabı? Alarga aral barabı? *

Alardan anar alabı?

Anardan alar alabı? (Abdraimov, 2007: 20)

Sözlü geleneğin önemli ürünlerinden olan masalların da girişi çoğu zaman canılmaçlarla başlar. Örneğin:

142

Çok eken, bar eken / Yok iken, var iken Bir kız, bir bala eken, / Bir kız bir oğlan iken Biri ayday bar eken, / Biri sürüp gelirken

Biri ayday bala eken… / Biri gelen oğlanken… (Abdraimov, 2007:14)

Kırgızlarda canılmaçları çoğunlukla soru cümlesi şeklinde görmek de mümkündür? Bu du- rum sanki bilmece soruyormuş havası oluşturur.

Cılkı cıyırmaga çıkpay kartayabı? Kartaygan cılkının söögü arkayabı? Kartaygan hartan cılkını,

Kartaygan kişi kaytarabı? (Akmataliyev, 2004: 288)

Örnekte görüldüğü üzre tamamen “ karta- / yaşlan-” eylemi üzerine kurulan bu canılmaçta üç soru cümlesi vardır.

Bu canılmacın farklı bir söylenişinde “cılkı / at” yerine “koy / koyun” getirilmiş ve soru cümlesi şekliyle oluşturulmuştur.

Koy cıyırmamaga çıkpay kartayabı?

Kartaygan koydu tartaygan koycu kaytarabı?

Soru cümlesi şeklinde iki mısralık bir çok canılmaç örneği de görmek mümkündür: Aralga alar barabı?

Alarga aral barabı? *

Alardan anar alabı?

Anardan alar alabı? (Abdraimov, 2007:20)

Olumsuzluk ekleriyle şekillenen aşağıdaki gibi çok ilginç örnekler de görmek mümkündür. Sözcük / sözcükler hem olumlu hem de olumsuz kullanımlarıyla dillendirmenin çok güç olduğu bu tür canılmaçları meydana getirir. “bara albasam, bara albaarmın, baralbadı, debe- gile, baalanbadı” sözcükleri “-ba- / -be-” olumsuzluk ekini almıştır.

Bara alsam bara alarmın, Bara albas am bara albaarmın. Baraalbasam baralbadı debegile,

Baralsam baalanbadı debegile. (Abdraimov, 2007: 21)

Kırgız Türkçesi gerek büyük (til küüsü) gerekse küçük (erin küüsü) ünlü uyumlarına uy- gunluğu ile Türki diller arasında öne çıkar. Kırgız canılmaçları da büyük ve küçük ünlü uyumlarına hassasiyetiyle de dikkatleri çekmektedir. Ünlü uyumlarına uymayan canılmaç bulmak çok zordur. Ünlü uyumlarına uygunluk seslerin doğru çıkarılmasında ses organları- na da kolaylık sağlamaktadır. Çok uzun hecelerden de şekillenebilen bu tür, ünlü merkezli Kırgız dilinin ünlü uyumlarını çocuklara öğretmede eğlenceli bir yol olarak kullanılabilir. Yine ilköğretim yıllarında dildeki sözcük türlerini eğlenceli bir şekilde kavratmak adına

canılmaçlardan yararlanmak mümkündür. Canılmaçlar yinelemeli, fonetik benzerlikli, çoğu zaman kısa, kulağa ve göze hoş gelen ilginç sözcük seçimiyle dil bilgisi öğretimini daha eğlenceli ve zevkli hale getirilebilir.

Ak depter Kök depter Cıkcıyma Köp depter Könülgö Töp depter Alsak dep Ak depter Körsök dep Kök depter Könüldön Köp degder (Abdraimov, 2007: 20) * Kırk kıl kuyruk Kırkı kızıl kuyruk Kırk kıl kuyruk içinde

Ilgıy kızıl kıl kuyruk (Abdraimov, 2007: 12) *

Tigil aral, bul aral Tigil araldı mal aralar

Bul araldı maral aralar (Abdraimov, 2007: 22)

İlk örnekte “ak defter (depter), kök (mavi) defter, köp (çok) defter” önad tamlamaları peş peşe kullanılarak canılmaçı oluşturmuşlardır. “könül-gö / gönül-e” ve “könül-dön / gö- nül-den” sözcüklerinde ad durum eklerinden yönelme (barış) ve çıkma (çıgış) durumu üzerinde durulabilir. “alsak ve körsek” sözcüklerinden hareketle şart kipine (şarttuu ıngay) değinilebilir. İkinci örnekteki “kırk kıl kuyruk, kırkı kızıl kuyruk” önad tamlamaları öne çıkarılabilir. “tigil (öteki), bul (bu) işaret önadları da son örnekte irdelenebilir.

Kırgız canılmaçlarını inceledeğimizde canılmaçlarda geçen sözcüklerin 20. yüzyıl başlarına kadar tam olarak hala yerleşik düzene geçmemiş Kırgızların günlük yaşamlarını şekillendi- ren bir çok ögeyi kapsadığını görmekteyiz. Özellikle hayvan adları, bitki atları, hayvancılık- la ilgili bir çok sözcük, tabiat ve tabiat olayları, organ adları, renkler, yiyecek içeçek adları, günlük hayattta sıkça kullanılan bazı eylemler vb.

Bu sözcükler her dilde temel söz varlığı dediğimiz, o dilin binlerce yıllık geçmişinden bu güne çok fazla değişikliğe uğramadan taşıdığı, sıkça kullanılan, somut öğeler olarak sürekli göz önünde olan, çocukların da belkide en önce öğrendiği / öğrenmesi gereken dil kazanım- larındandır. Soyut ad ve eylemlerden daha çok somut sözcüklerin kullanılması canılmaçları

144

daha tanıdık, daha çekici, daha kolay ezberlenir kılmaktadır. Dil ediniminde tercih edil- mesinin sebeplerinden biri de canılmaçlarda çoğunlukla dilin temel sözvarlığının tercih edilmesi olsa gerek.

Kullanılan hayvan adlarına baktığımızda horozdan, kartala, kelebekten, koyuna, serçeden, marala, inekten, koyuna, tilkiden, kurda, yılkıdan, kaplumbağaya, kurbağadan, güvercine kadar birçok hayvan adını tespit etmek mümkündür.

Bunların yanısıra kızıl, ak, kara, kök (gök), ala gibi renk adları; erik, nar, alma gibi meyve adları; arça (çam), tıt (dut), darak (kavak) gibi ağaç adları; çaç (saç), köz (göz), kulak, burun (murun), kol, el, baş, tiş (diş) gibi organ adları; kaymak, bal, et gibi yiyecek adları; bir, üç, beş, cedi (yedi), cirma (yirmi), kırk gibi sayı adları, üzöngü (üzengi), çaynek (çay- danlık), yayık, kazan gibi araç-gereç adları; Asıl, Akıl, Bagış, Omor (Ömer), Adıran, Canıl, Camal, Kadıran, Oroz, Apal, Üpöl, Asan (Hasan), Üsön (Hüseyin) gibi özel adlar; ce- (ye-), iç-, çık-, ber- (ver-), al-, bak-, çakır- (çağır), kör- (gör-) gibi eylemler; bar-çok (var-yok), uzun-kıska (uzun-kısa), az-köp (az-çok) gibi zıt anlamlı yinelemeler vb. canılmaçlarda yer alır.

Metnin içinde verdiğimiz örneklerde bu kullanımları görmek mümkün ancak bir kaç ör- nekte daha tespitlerde bulunalım.

Canılmaç sözünün kökü olan canıl- eylemi Kırgızlarda aynı zamanda özel ad olarak da kullanılır. Aşağıdaki canılmaçta hem Canıl hem de Camal adları yer almıştır:

Canıl ayttı canılmaç / Canıl (özel ad) söyledi canılmaç Canılmaçtı canılpas / Canılmaçta (hiç) yanılmaz Camal ayttı canılmaç / Camal söyledi canılmaç

Canılmaçın can ukpas/ Canılmacını kimse duymaz (Abdraimov, 2007: 18)

Peygamberimizin şehit edilen torunları canılmaçlarda yerini almıştır. Hatta Kırgızlar yağ- mur sonrası yedi rengiyle muhteşem bir doğa olayı olan gökkuşağı sözcüğünü Peygambe- rimizin çok sevdiği bu torunlarının adları ile karşılamışlar ve “asan-üsön” olarak adlandır- mışlardır.

Asan menen Üsön ekiz / Hasan ile Hüseyin ikiz Apal menen Üpöl ekiz / Apal ile Üpöl ekiz

Asan ulubu, Apal suluubu? / Hasan büyük mü, Apal güzel mi? Üsön ulubu, Üpöl suluubu? / Hüseyin büyük mü, Üpöl güzel mi? Asan menen kim ekiz? / Hasan ile kim ikiz?

Apal menen kim ekiz? / Apal ile kim ikiz? Üsön menen kim ekiz? / Hüseyin ile kim ikiz? Üpöl menen kim ekiz? / Üpöl ile kim ikiz?

Cogortodon kelemin şırgıy minip / Yukarıdan geliyorum şırgıy (ağaçtan yapılan oyuncak) binerek,

Şırgıyıma ırgıy minip / Şırgıyıma atlayıp binip Kezek-kezek / Zaman- zaman

Kerek deşet / Gerek derler

Kezek / Zaman tezek (Mukambayev, 1971: 28)

Yukarıdaki uzun canılmaçta Asan, Üsön, Apal, Üpöl olmak üzere dört özel ad kullanılmış- tır. Bu adların seçilmesinin sebebi bu adların bir değer taşımalarının yanısıra birbirlerine fonetik yakınlıklarıdır. “tezek, kerek, kezek” sözcükleri de anlamsal hiçbir ilişkisi olmayan ve ses benzerliğine hizmet eden seçgilerdir. Aynı şekilde “suluu (güzel)” ve “uluu (büyük)” sözcükleri yine bu önemli adlara yakışan nitelikler olması dışında taşıdıkları ortak sesler dolayısıyla canılmaçtaki ritim ve musikinin kaynağıdır.

Burada ifade edilmesi gereken bir husus var ki canılmaçların temel özelliklerinden biridir: Bu da canılmaçlarda ast olanın anlamdan daha çok seslerin hızlı ve doğru telaffuzunun önemli olduğudur. Bu sebeple çoğu canılmaçın Türkiye Türkçesine aktarımını yapmadık. Yapılan aktarımlara da bakılırsa anlamsal bir bütünlük zaten yakalanamadığını görürüz. Çanılmaçlar mısra başı ve sonu uyaklanmasıyla, mısralar halinde biçimlenmesiyle, ses sanatlarını sıkça kullanmasıyla şiirsel özellik taşısa da sözlü ya da yazılı şiir türlerinde görmeye alıştığımız üst dil kullanımıyla elde edilen anlam yoğunluğunu ve derinliğini, söz sanatlarının ustaca kullanımını görmek çok mümkün değildir.

Son bir örnekle bahsi kapayalım:

Ay taalada kar ışkırat / Yaşayanları bulunmayan (ıssız) yerde karın sesi gelir Andan korkpoyt karışkır, at / Ondan korkmaz kurt ve at

Süzbösün dep eç kimdi / Hiçkimseyi tosmasın (boynuzlamasın) diye Baylap saldım eçkiyi / Bağlayıp bıraktım keçiyi (Mukambayev, 1971: 27)

Görüldüğü üzre kurt (karışkır), at, keçi (eçki) gibi göçebe hayatta yeri olan hayvanlar etra- fında bu canılmaç biçimlenmiştir.

3. SONUÇ

Sonuç olarak, birçok özelliğini örneklerle açıklamaya çalıştığımız çanılmaçlar gerek sözlü geleneğin bir ürünü olarak gerekse ana dil ediniminde kullanılabilecek yardımcı bir yöntem olarak Kırgız halkının ve Kırgız dilcilerinin gündemindedir.

Canılmaçlarda ünlü uyumları, ünlü ve ünsüz seslerin yinelenmeleri, uyak kullanımı, ünlü harmonisi, sözcük yinelenmeleri sıkça görülür.

Canılmaçlardaki tespitlerimizden biri de, bugün modern Kırgız Türkçesinde artık kul- lanılmayan arkaik söz olarak kabul edilen man-man, uşak (dedikodu), çamgarak (çadır kurumunda yayarlanılan ağaçlardan biri) , marça (çorak yer), kılda- (kılları ayıklamak, çeşitlere ayırmak) kılta- (okşamak), topo- (soyup soğana çevirmek), cıltırkan (parlayan), cokmoktaş, dünün gibi söz ve sözcük gruplarının atasözleri, bilmece, masal, destan gibi sözlü geleneğin diğer türlerinde olduğu gibi çanılmalarda da yaşadıklarıdır

Canılmaçlar aynı zamanda masal ve destanların içinde de şiirsel bir unsur olarak kullanıl- maktadır.

146

Çoğunluğu anonim olan canılmaçlar diğer sözlü türler gibi Kırgız dilinin, kültürünün taşın- masında bir araç olmuştur.

Sözlü geleneğin birçok türü gibi eğlence ve öğreti esastır. Ancak canılmaçlarda anlam ara- mak çok doğru değildir. Ast olan eğlencedir. Tabiki eğlenceyle birlikte seslerin akıcı, doğru ve hızlı çıkartılması, hafıza ve bilinç yenilenmesini sağlaması da unutulmamalıdır.

Aliterasyon, asonans, anafor ve uyak gibi şiirde ritmi, sanatsal değeri artıran kullanımlara canılmaçlarda çok güzel örnekler bulmak mümkündür.

Bugün diksiyon eğitimlerinde, anadil ve yabancılara dil öğretiminde bir metot olarak kul- lanılabilir.

Sadece seslendirme eğitim-öğretiminde değil, eş ve zıt anlamlı sözcükleri kavratmada, söz- cük türlerine dikkatleri çekmede, ek-kök ilişkilerini ve türetmeyi daha eğlenci bir hale soka- rak sunmakta da bu türden yararlanılabilir.

Kırgızlar Türk halkları içerisinde yerleşik kü ltüre çok geç adapte olan bir Türki topluluktur. Hayvancılık yaşam biçimi olduğundan canılmaçlarda sıkça hayvanlardan bahsedilir. “ma- ral, kelebek (köpölök), kurt (karışkır), koyun (koy), at (cılkı), keçi (eçki), kartal (bürküt), tilki (tülkü)” gibi hayvanları örnek olarak verebiliriz.

Yapı olarak çok uzun mısralardan ve hece sayıları fazla sözcüklerden kurulduğu gibi daha kısa mısra ve sözcüklerden de kurulabilir.

Mısralar 2, 3, 4 ve üstü sayılarda olabilir. Mısralarda hece ölçüsü çok fazla aranmaz.

KAYNAKÇA:

ABDRAİMOV, Kanıbek. (2007), Canılmaç- Kep Madanıyatına Üyrötünün Bagıtı. Bişkek. AKMATALİYEV, Abdıldacan. (2004), Kırgız Adabiyatının Tarıhı: Folkloristika. I. Cilt, Bişkek.

BAYCIEV, Talant., BEKTENOV, Zinaidin. (1992), Kırgız Adabıyatı. Frunze. Kırgız Sözlüğü

SERTKAYA, Osman Fikri. (1986), “Eski Türk Şiirinin Kaynaklarına Toplu Bir Bakış”, TD- Türk Şiiri Özel Sayısı I (Eski Türk Şiiri), S. 409, Ocak 1986.

MUKAMBAEV, Ceenbek. (1971), Kırgız Elinin Tabışmaktarı, Canılmaçtarı, Kalptarı. Frunze.

YUDAHİN, Kostantin Kuzmiç. (1998), Kırgız Sözlüğü (Çev.: Abdullah Taymas). Türk Dil Kurumu Yayınları: Ankara.

Benzer Belgeler