• Sonuç bulunamadı

A. TÜRKMENLER

9. Türkmeneli Aydınlar Derneği Başkanı Fuat Tigin

05 Nisan 2010

ORSAM: Fuat Bey öncelikle kendinizden biraz bahsedebilir misiniz? Buraya hangi yılda ve ne amaçla geldiniz?

Fuat Tigin: Eğitim almak amacıyla 1976’da Türkiye’ye geldim. Eğitimimi Kayseri Erciyes Üniversitesi Devlet Mimarlık ve Mühendislik fakültesinde tamamladım. 1982 yılında oku-lumu bitirdim ve o zamanki savaş şartlarına ek olarak, 1980 yılında Suriye’de Türkmen hareketi kabul ettiğimiz bir siyasi örgüte ka-tıldım. Dolayısıyla Irak’a dönme fırsatım kal-madı.

ORSAM: Neydi bu örgütün ismi?

Fuat Tigin: Demokratik Türkmen Hareketi.

12 kişinin hareketi olarak geçiyordu, ama ba-şarıya ulaştı diyemem. Sadece bir başlangıçtı, başlangıç itibari ile Suriye gibi bir ülkede ol-duğu için rağbet görmedi. Görülmemesinin sebebi de Suriye’ye bir güven yoktu. Nasıl bugün Türkiye’nin güveni yoksa o zaman da Araplara bir güven yoktu. Herkes bu hareketi Türkiye Cumhuriyetinden bekliyordu.

Tür-kiye Cumhuriyeti de böyle bir şey yapmadığı için insanlarda soru işareti kalıyordu. Suriye ile ilgilimiydi? Hayır. Tamamen Irak’ın mu-halif gruplarını toplayan bir ekibin bir arada olmasıydı. Kürt, Arap, Türkmen’den vardı, komünist ve sosyalist partiden vardı. İngiltere destekliydi. Tabi o zaman İngiltere Irak’ın içi-ne girdiği zaman orada kullanılması için aske-ri elemanlarını yetiştirmek amacıyla Süryani topraklarında birkaç tane kamp kiralamıştı.

Bunu diğer bir kolu dirsek temasında olduğu tabi İran var. İran’da da o zaman savaş başla-mıştı. Bizim hedefimiz şuydu, nasılsa Saddam bizim Türkmenleri tasfiye etmeye başlayacak, her halükârda İran’da aynı şeyi düşünüyordu o zamanın şartlarıyla, bizim düşüncemiz kaç kişiyi kurtarabilirsek İran’a teslim olsun esir düştükten sonra alıp kendi kampımızı kurup hazır bir güç oluşsun. Biz Türkmenler o savaş-ta 50.000 şehit verdik, en azından 25.000’ini kurtarabilseydik, bizim 25.000 kişilik bir or-dumuz olurdu.

ORSAM: Kimler vardı sizle beraber?

Fuat Tigin: Hasan Özmen, Kasım Ömer, onun dışında rahmetli Mahir Oktay, Mehmet Reşit, Yavuz Ömer, Hakkı Selam,Necat Fehmi Arap gibi isimlerden oluşan on iki kişilik bir ekiptik. Bunun önce anlaşmalarını bizim İz-zeddin Kocova yapmıştı. İzİz-zeddin Kocova es-kiden beri molla Mustafa Barzani’nin yanın-da yer almış bir Türkmen iş ayanın-damıydı, 1970’li yıllarda Türkmenleri örgütlemek istiyordu.

Bu konuda dış devletlerin de desteği ile Türk-menlerin Türklerin yanına çekilmesi için bir organizasyon varmış. Bu ekip onun uzantısı oldu. Kürtler her ne kadar Türkmenler ken-dilerine kem gözle baksalar bile zehir edip yutuyorlardı. Her halükârda bir yerlerden bir direktif almışlardı. Bizim hareketimizde askeri eğitimden sonra İran’da üs kurmamız gerekirken son anda bir değişiklik yapıldı.

Dendi ki Kuzey Irak’a gideceksiniz orada peş-mergelerle beraber Saddam’a karşı mücadele

edeceksiniz. Tabi Kürtlerin yeri kurtarılmış bölgedir, Türkmenlerin yeri ise Saddam’ın kontrolünde. Hepimizin ailelerinden birkaç kişi askerde. Yani böyle bir şey yapmamız söz konusu olamaz. Nihayetinde bir yol kestiğin zaman arabadan çıkacak on kişinin dört kişi-si Türkmen olur. Biz bu işte yokuz dedik ve gruptan çekildik. Sonra Türkiye’ye geldik.

ORSAM: Ne kadar kaldınız Suriye’de?

Fuat Tigin: Üç ay kaldık. Kaçak yollarla Türkiye’ye geldik.

ORSAM: Okulu bitirdikten sonra gittiniz değil mi?

Fuat Tigin: Hayır, geldikten sonra okulu bi-tirdik. Okulumuzu bitirdikten sonra herkes kendi çapında çalışmaya başladı.

ORSAM: Aslen Kerküklü müsünüz?

Fuat Tigin: Evet.

Ne zaman vatandaşlığınızı aldınız?

Fuat Tigin: 1987’de aldım.

ORSAM: Oldukça geç almışsınız?

Fuat Tigin: 1980’de vatandaşlığa müracaat ettim. Biraz geç aldım doğru.

ORSAM: Peki, siz şartları sağladınız mı yoksa o dönem bir kolaylık mı sağlandı?

Fuat Tigin: Yok, hiçbir kolaylık sağlanmadı, zaten o zaman askeri hükümet dönemiydi.

ORSAM: Geçmişten bu güne kadar Türk-men kuruluşları içerisinde hangi görevler-de bulundunuz?

Fuat Tigin: Var olan kuruluşlarda elimizden geldiği kadar maddi, manevi, fiziki her türlü

yardımda bulunmaya çalıştık. 1997 yılından beri de Irak Türkleri Yardımlaşma ve Kültür Derneği kapatılınca Türkmeneli Aydınları Derneği kuruldu. Bu derneğin kurucuları, za-ten Riyaz Sarıkahya da vardır, tamamı cephe-nin kurucularıydı.

ORSAM: Irak Türkleri Yardımlaşma ve Kültür Derneği mi kapatıldı?

Fuat Tigin: Evet.

ORSAM: Ne zaman kapatıldı?

Fuat Tigin: 1991’de.

ORSAM: Sonra ne oldu?

Fuat Tigin: Sonra mazeretsiz tekrar açıldı.

ORSAM: Siz bu derneği Türkmeneli Ay-dınları Derneğini ne zaman kurdunuz?

Fuat Tigin: 1997’de.

ORSAM: O zaman çok eski bu dernek.

Fuat Tigin: Eski tabi. Bugüne kadar da rah-metli Mustafa Kemal Yayçılı ile birlikte, iki sefer o başkanlık yaptı, ben üstlendim. Ama bizim dernek faaliyete geçtikten kısa bir süre sonra Irak Türkleri Yardımlaşma ve Kültür Derneği tekrar göreve başladığı için bizim dernek hep geri planda kaldı. Fakat her za-man için birlik beraberliğin önderliğini yaptık ve yapıyoruz. Bunun dışında her zaman alter-natif bir dernek olarak kaldık. Herhangi bir düşünce farklılığı veya amaç farklılığı yoktur.

Fakat bizim avantajımız vardır.Bu da tüzük olarak avantajdır, biz uluslararası faaliyetler yapabiliriz. Irak Türkleri haricinde Suriye Türklerini de bu camiaya kattık. Bu şekilde yürütmeye çalışıyoruz.

ORSAM: Kuruluşunuzla ilgili biraz bilgi alabilir miyiz? Yönetimde kimler var?

Fuat Tigin: Şu anda başkan olarak ben varım, başkan yardımcısı olarak Zeki Türkmen var Suriye Türklerindendir, genel sekreter olarak Hasan Asker var Kerküklü.

ORSAM: Hangi dönemde Türkiye’ye gel-mişler ve ne iş yapıyorlar onları da söyleye-bilir misiniz?

Fuat Tigin: Hasan Bey mimar, Zeki Bey hu-kuk fakültesini bitirdi. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğinde çalışıyor. Bunlar buraya benim dönemimde geldiler. Sadun Köprülü var, biliyorsunuz şimdi Irak Türkmen Cephesi Türkiye Temsilcisi, sonra Kerkük Haber Ajan-sı Müdürü Ersan Sarıkahya var. Türkiye’de ne yaparsan yap hepsi paraya bağlıdır. Bazı ku-ruluşları ayakta tutabilmek için paraya ihtiyaç vardır.

ORSAM: Dernek üyeniz kaç kişidir?

Fuat Tigin: 66 üyemiz var.

ORSAM: Peki, bu üyelerinizin profili hak-kında bilgi verebilir misiniz?

Fuat Tigin: Hemen hemen yüzde 30’u dev-let memurudur. Bunların içerisinde Suriyeli de var, Kayserili de var. Kerkük, Musul, Erbil elimizden geldiği kadar her yerden topladık.

Tabi herkes farklı yerden geldiği için daha zengin bir kültür yapısı var. Günümüzün şart-larına göre ne kadar büyütsek ne kadar kârlı olur bilemiyorum, hangi sonuçları elde ede-biliriz.

ORSAM: Eğitim durumları genelde nedir?

Fuat Tigin: Yüzde 70’in üzerinde yüksek okul.

ORSAM: Bu güne kadar ne gibi çalışmalar yaptınız? Bir de üyelerinizden neler bekli-yorsunuz? Ayrıca üye sayınız oldukça az.

Seçilmiş kişiler gibi hepsi.

Fuat Tigin: Aslında az değil. Yani bir takımın içerisinde yer almak her şeyi göze almak de-mektir. Özellikle de bu günkü şartlarda. Çün-kü her zaman göz önündesin. KerÇün-kük bugün bir terör merkezi gibidir, adı bile birçok kişiyi ürkütüyordur.

ORSAM: Dernek olarak amacınız nedir?

Fuat Tigin: Temel amacımız şu anda Türk-men haklarını uluslararası platforma taşı-mak. Bu konuda Danimarka ve Almanya’da-ki derneklerle temasımız var. Hollanda ile de sık sık görüşüyoruz. Ne yapılacaksa Türkiye dışından yapılacak ben buna inanıyorum.

Çünkü Türkiye’nin bizim hakkımıza sahip çıkması için önce kendi hakkını alması lazım.

ORSAM: Bu doğrultuda neler yaptınız o zaman biraz detay verebilir misiniz?

Fuat Tigin: Başta Kürtlerin yaptığı haksızlık-ları elimizden geldiği kadar medyaya taşıdık.

Almanya’da yayımlattığım üç tane rapor var.

2004 ve 2006’da yayımlandı. Ama yardım iş-leriyle ben hiç uğraşmadım. Özellikle parasal yardım işlerine bulaşmadım. Şaibe getirecek işlere elimizden geldiğince uzak durduk. An-cak yapanları da her zaman için destekledik.

Kurban bayramı olsun, diğer bayramlar olsun bazı müesseselerin Kerkük’e katkıda bulunul-ması için aracı olmuşumdur.

ORSAM: Dernek nasıl finanse oluyor?

Fuat Tigin: Finanse olmuyor.

ORSAM: Üyelerden aidat falan alıyor mu-sunuz?

Fuat Tigin: Yok almıyoruz.

ORSAM: Türkmen kuruluşları ile ilişkiniz ne durumda? Yani ortak çalışmalar yapıyor musunuz?

Fuat Tigin: Irak’ta seçimler olduğu zaman görev paylaşımları yapıyoruz. Onun dışında Türkiye’de siyasi olarak yapabileceğimiz pek bir şey yok. O Türkmen Cephesinin mücade-lesi ile olur. Onlara da elimizden geldiği ka-dar önlerini açmak için her türlü yardım ol-sun, fikir alışverişi olsun temaslarımız oluyor.

Yapabileceklerimizi paylaşıyoruz. Bu bende varım diyen insanların önünü açmaktır. Bir-kaç sene önce Türkmen Cephesinde her haf-ta toplanmayı planlamıştık ve iki ay her cu-martesi günü toplandık. Fakat daha sonra ne hikmetse rafa kaldırıldı. Bu günün şartlarıyla Türkmenlerin bir araya gelmesini istemeyen zihniyetler vardır. Çünkü herkes bir araya gel-diği zaman yarasını döküyor, derdini anlatı-yor, iki tanesini yazıya döküp de makamlara verdiğin zaman onlar zaten aciz kalıyor. Böyle bir şey istemeyen insanlar görevlendirdikleri kişileri belli bir makama oturtmuşlardır; ama faaliyette yaptırtmamışlardır. Maalesef bu sıkıntıyı yaşıyoruz. Ama şu anda bizim Irak Türkleri ve Yardımlaşma Derneğinin içinde her hafta cumartesi günü toplantımız vardır.

Herkesi oraya kaydederiz. Bu benim dernek, senin dernek diye bir şey yoktur. Dediğim gibi ben onlara, derneğe sahip çıkıyorum onlar benimkine sahip çıkıyordur. Çok da çatıştır-maya uğraştılar ama beceremediler. Özellikle Ankara için Adalet Kardeşlik Deneği vardır.

Şu anda üç tane resmi dernek vardır. Biz her zaman dirsek temasında olduğumuz için fikir alışverişi için akşam buluşalım dediğimiz za-man buluşuyoruz.

ORSAM: Gördüğümüz kadarıyla Anka-ra’daki derneklerle iyi ilişkileriniz var yani.

Fuat Tigin: Sadece Ankara değil, Türkiye’deki bütün derneklerle iyi ilişkilerimiz var. İzmir, İstanbul, Antalya.

ORSAM: Bunlarla ortak çalışmalarınız var mı? Varsa nelerdir?

Fuat Tigin: Var tabi. En son Kerkük ortak bir seyahat yaptık. Kerkük, Telafer, Tuzhurmatu, Bostanlıya gittik. Yani elimizden geldiğince dokuz gün içinde yirminin üzerindeki ku-ruluşlarımızı gezdik. Orada da şunu vermek istedik, her ne kadar ayrı müesseseler olsak da yek vücuduz, hepimiz aynı davaya hizmet ediyoruz. Birimiz parmaksak, birimiz kulak-sak, birimiz göz isek aynı davaya hizmet edi-yoruz. Bunun için gezdik ve dolaştık. Herkesi sık sık bir araya getirmeye çalışıyoruz. Tabi herkesi bir araya getirmek de bir külfettir, İstanbul’dan buraya gidip gelmek hem zaman, hem maddi açıdan ayrı bir konudur. Bizim git-memiz ayrı bir sıkıntıdır. Diyarbakır’daki, An-talya’daki gelmek istiyor. Mesela Diyarbakır’a gidip gelmek on sekiz saat, buraya geldikleri zaman toplantıda arkadaşlar uyuyorlar. Eli-mizden geldiği kadar bir şeyler yapıyoruz, telefon diplomasisini sıcak tutuyoruz, mail atıyoruz, herkes birbirini gece gündüz araya-biliyor. Bir cenaze nasıl kaldırılır diye şu anda o cenazenin etrafında toplanmış durumdayız.

ORSAM: Sizi destekleyen sivil toplum ör-gütü var mı?

Fuat Tigin: Sivil toplum örgütlerini elimiz-den geldiği kadar Cepheye yönlendiriyoruz.

Çünkü orada bu iş için görevli arkadaşlarımız var, maaş alan insanlar var, ağırlayacak yeri var. Orayı bir havuz olarak kabul ediyoruz.

Kim hangi istekle ve ne için geliyorsa bir ar-şiv oluşsun herkes istifade etsin. Benim der-neğe geldiği zaman benimle konuştuğu za-man artısıyla eksisiyle her şey kapalı kalıyor.

Biz bunları yapmamaya çalışıyoruz. Biz ve diğer dernekler elimizden geldiği kadar ora-da toplanmaya çalışıyoruz. Fakat oranınora-da zayıf noktaları var. Oranın tamamen bilgi iş-lem merkezi gibi çalışması lazım, orada beyin fırtınaları yapmamız lazım, orada geçmişteki yaşadığımız eksiklikleri görmemiz lazım, ona göre geleceğe bakmamız lazım. Bizim sızlıklarımızı da paylaşmamız lazım ki

başarı-yı yakalayalım. Hiç çekinmeden, utanmadan, sıkılmadan, yüzümüz kızarmadan paylaşma-mız lazım. Bu bizim toplumun ayıbıdır. Böyle sıkıntılarımız var yok değil.

ORSAM: Türkiye’deki Türkmenler sizi tanıyorlar mı? İletişiminiz ne düzeyde?

Türkmenlerin sıkıntılarında yardımcı ola-biliyor musunuz?

Fuat Tigin: Sıkıntısı olup bizimle paylaşanla-ra elimizden geldiği kadar yardımcı oluyoruz.

Kendi adıma şuna inanıyorum. Kerkük’ten ge-lip bir insan buraya yerleşiyorsa hangi şehirde yaşıyorsa oradaki derneğe gidecek üye olacak.

Gel kardeşim ne sıkıntın var diye ben aramam.

ORSAM: Neden bu derneklerin görevi de-ğil mi?

Fuat Tigin: Hayır, kendi üyelerime karşı bir görevim vardır. Fakat herkesin kapısına gidip hal hatır soracak olursak bunun üstesinden gelemeyiz. Çünkü on kişiye gidersin beş kişiyi unutursun ve o beş kişi “bizi adam yerine koy-muyorlar” diye sana küsecek. Yerim, yurdum, telefonum bellidir, ben seni tanımıyorum di-yecek hiçbir Türkmen yoktur. Herkes birbi-rini tanıyordur. Biz zaten sıkıntıları paylaşan 25 kişiyiz. Bu insanları da herkes tanır. Her-kes birbirine bir alo diyecek kadar yakındır.

Onun için ben özellikle diğer kardeşlerimi de uyarıyorum, insanlar gelip üye olacak, ken-dini tanıtacak, kendi imkânlarını paylaşacak bizde kendi imkânlarımızı onlarla paylaşaca-ğız. Yoksa burası su içilmek için bir maşrapa derneği değil. Sen de insansın nihayetinde sen zamanını, nüfusunu, paranı harcıyorsan onun esenliği için, onun istikbali için, o da sana bir saatini harcamıyorsa demek ki bunu Türkmenler istemiyor. Böyle bir Türkmen’i yanında istemiyorlar. Böyle bir Türkmen’e de itibar edilmez. Köşesinde istediğini yapsın.

Bu konuda ben böyle düşünüyorum. Nihaye-tinde sen bir tabiri caizse bu mazlum halkın

sözcüsü olarak veya ferdi olarak veya bir atı-lımcısı olarak ölümü göze almışsan, her şeye varım diyorsan, diğer taraftaki insan tenezzül edip sana iki saatini vermiyorsa, yalan da olsa benim yanımda yer almıyorsa, onun kapısını çalmak bizce yanlıştır. Hatta daha ötesine gi-diyim öyle Türkmenleri ben cezalandırırım.

Yani bu benim görüşüm, ben böyle düşünü-yorum.

ORSAM: Türkmen halkının sorumluluğu eline alması lazım diyorsunuz.

Fuat Tigin: Tabi herkesin faydası önce ken-dine olacaktır, sonra ailesine olacaktır, sonra hısımına akrabasına olacaktır ki toplumuna faydası olabilsin.

ORSAM: Irak’la ilişkileriniz ne düzeyde?

Fuat Tigin: Ortalama yılda üç kere giderim.

ORSAM: Her bölgeye gidiyor musunuz?

Fuat Tigin: Her bölgeye giderim ama ağırlık Kerkük.

ORSAM: Akrabalarınız var mı orada?

Fuat Tigin: Tabi, Kerkük olmasının avanta-jı şudur. Orada evim, orada akrabalarım var.

Güvenlik açısından istediğim gibi hareket edebilirim. Diğer bölgeler için bu söz konu-su değil. Diğer bölgelere gittiğim zaman yani Musul’a, Bağdat’a, Telafer’e, Erbil’e bir iki gün kalabiliyorum, yani on günlüğüne gittiğim za-man bunun yedi günü Kerkük’tür.

ORSAM: Bölgeye yönelik çalışmalarınız var mı? Faaliyetleriniz oldu mu?

Fuat Tigin: Yoktur.

ORSAM: Sanki var da yok gibi söylediniz.

Fuat Tigin: Yok diyelim. Herkesin elinden gelen bir şeyler vardır, yapmaya çalışıyordur ama başarana kadar yok diyelim.

ORSAM: Söylenemeyecek şeyler mi?

Fuat Tigin: Orada yapılacaklar ve yapılmaya-caklar da bellidir. Biz yapılanları ve yapılma-yanları toplayıp yapılabileceklerde bir arpa boyu yol alabilirsek kârımızdır. Yapılamayan-lar da zaten yapılamıyordur.

ORSAM: Biraz da kurumun dışına çıkıp Türkiye’de yaşayan Türkmenler hakkında konuşalım. Türkmenlerin Türkiye’ye göç-leri hangi dönemlerde olmuştur? Sebepgöç-leri nelerdir?

Fuat Tigin: Ağırlık dönemi zaten İran sava-şıyla başladı. Akabinde Kuveyt Savaşı dönem-lerine rast geliyordur. 35 senedir Saddam bu-gün gider yarın gider diye sabredenler vardı.

Savaşlarda zulümlerde iki oğlumu verdim, bari diğerlerini kurtarayım diyenler vardı. Ku-veyt Savaşından sonra uygulanan ambargo-larda eşitlik uygulanmaması da bir sorundu.

Bunlar zaten Kürt politikası, yıldırma politi-kasıydı. Bunlar hep programlıydı. Şimdi ben gidiyim de sonra geri dönerim diye Türkiye’ye gelenler oldu. Ağırlıkla bu dönemler ben çek-tim çocuklarım çekmesin, ben yaralandım bu yaralanmasın diyerek her şeyini bırakıp ha-yata yeniden başlamak isteyen insanlarımız vardı.

ORSAM: Sizin bildiğiniz ailenizden ne ka-dar göç var?

Fuat Tigin: Yalnızca ben varım, geri kalanı orada.

ORSAM: Gelirken göç yolunda, Türkiye’ye yerleşme konusunda ne sıkıntılar çektiniz?

Bunu genel anlamda bilgi olarak verebilir misiniz?

Fuat Tigin: Ben pek sıkıntı yaşamadım. Bu-raya okumak için geldim ve kaldım. Bura-da gerçi bir müddet pasaport, oturma iznim sorun oldu. böyle biraz çalkantılı bir dönem geçirdim. Hep kampa falan gidip geldiğim için farklı gözle bakıldı, hatta terörist gözüyle bakıldı bize. Sen milli mücadele içinde adım atmışsın, canını ortaya koymuşsun, ama in-sanların bakış açısı farklıdır.

ORSAM: Siz Türkiye’ye gelip Suriye’ye geçtiniz değil mi?

Fuat Tigin: Evet, okurken daha önce değil.

Bunun akabinde yerleşince de iki binli yıllara gelene kadar kimse Kerkük’ün ne olduğunu bilmiyordu. Siz Türkçeyi nereden öğrendiniz diyorlardı. “Ben doğduğumda Türkçe biliyor-dum, sonradan Arapçayı öğrendik” derdim, şaşırırlardı. “Kerkük nerede” diye sorarlardı.

Biz anlatamadık bunları. Tabi bu geçmiş yö-netimlerin, milli eğitimin, diğer Türk toplum-larını tam olarak anlatamamasından, habersiz yetiştirmesinden kaynaklanıyor. Bizim çekti-ğimiz cezanın en büyüğü de hiçbir zaman için Kerkük’ü biz Irak olarak kabul etmedik, hat-ta Iraklılığı hiç kabul etmedik. “Misakı Milli sınırları içerisinde Atatürk’ün çizdiği sınırlar içerisindedir eninde sonunda Türkiye burayı denetimine alacaktır”, diye düşündük. Bir sa-vaş çıktığında ve çıkmıştır da o zaman kuzey tarafı kendine idrak edecek, denetimine ala-caktır ve bizde esenlik içerisinde yaşamları-mıza devam edeceğiz zannediyorduk.

ORSAM: Türkiye’ye adapte olurken mi sı-kıntı yaşadınız? Yani size karşı ön yargı var mıydı? Çabuk uyum sağlayabildiniz mi?

Sizler gönüllü olarak bu davaya hizmet ediyorsunuz fakat yeni gelenlerde bu pek görülmüyor.

Fuat Tigin: Size şöyle bir şey söyleyeyim orada biz ikinci plana itildik neden itildik?

Türk olduğumuz için itildik. Fakat Türkiye’de

Türkmen olup da ikinci plana itilmek, inanın çok acı verici bir şey. Biz bunları yaşadık, ya-şıyoruz da.

ORSAM: Bunun olduğuna inanıyor musu-nuz?

Fuat Tigin: Ben inanıyorum. 35 senedir bu-radayım yaşantımın uzantılarında bunu görü-yorum. Hatta şunu söyleyeyim Türkiye’de şu anda Kürt olmak Türkmen olmaktan daha iyi-dir. Her türlü imkânlar seferber oluyor. Bizler ayakbağı olarak görülüyoruz. Ben niçin bura-dayım? Anavatan diye, çocuğum Türk yetişsin diye buradayım. Avrupa’ya, Amerika’ya git-medim. Başka ülkelere gidip de daha iyi şart-ları düşünmeden, çocukşart-larımın Türkiye’de daha iyi olacağını düşünerek buraya deldim.

Fakat her türlü zorlukla karşılaştık. Şimdi orayı yaşamak lazım. Size ne kadar Kerkük’ü anlatırsam anlatayım olmaz orayı yaşamak la-zım. Havasını teneffüs etmeden, orada yaşa-madan insan anlayamaz. Bu sizin benim için geçerli değil bütün dünya için geçerli. Orada yaşamanın zorluğunu, o zorluğa rağmen o toprağa bağımlılıklarını düşündüğünüz za-man onun cevabını orada bulabiliyorsun.

ORSAM: Siz yılda üç kere gidiyorsunuz ama aklınızın bir ucunda hala belki oraya geri dönmek var.

Fuat Tigin: Aynen öyle.

ORSAM: İşte aynı şeyi genç kesimde göre-miyoruz.

Fuat Tigin: Genç kesim genellikle aklı bir ka-rış havada oluyor. Daha iyisi, daha rahatı, daha paralı, daha forslu işi ister. Şimdi ben genç kafasıyla düşündüğüm zaman Amerika’ya,

Fuat Tigin: Genç kesim genellikle aklı bir ka-rış havada oluyor. Daha iyisi, daha rahatı, daha paralı, daha forslu işi ister. Şimdi ben genç kafasıyla düşündüğüm zaman Amerika’ya,