• Sonuç bulunamadı

A. TÜRKMENLER

10. Türkmen Meclisi Başkan Yardımcısı Muhammed Tahir

14 Ekim 2009

ORSAM: Öncelikle bize Türkmen Meclisi hakkında biraz bilgi verebilir misiniz?

Muhammed Tahir: Irak Türkmen Cephe-si Merkezi Erbil’den Kerkük’e taşımadan önce Meclis, “Şura” olarak anılıyordu. Irak Türkmen Meclisi’nde her dönem 4 senedir ve şu an 3. dönemdeyiz. Bildiğiniz gibi her toplumun bir kurultayı vardır. Irak Türk-menlerinin de kurultayı var tabi. O kurul-taydan bir meclis doğuyor. Esasında Meclis, Telafer’den Mendeli’ye kadar üyeleri olan yani tüm Türkmeneli’yi kapsayan bir ku-ruluş. Meclis üyeleri bir şekilde kurultayın üyeleridir. Telafer’de Musul’da, Kerkük’te, Tuzhurmatu’da, Bağdat’ta, Erbil’de, Diyala’da yani nerede Türkmen nüfusu varsa orada bi-rer seçim yapılıyor ve listeye adını yazdırıp se-çilenler üye oluyor. Seçim prosedürü bildiği-niz gibi bellidir. Türkmen Meclisi şu anda 71 üyeden müteşekkil bir kurumdur. Bu Meclis-ten de Irak Türkmen Cephesi’nin başkanı se-çim yoluyla belirleniyor. Ayrıca Irak Türkmen Meclis Başkanı ve iki yardımcısı da buradan

aynı şekilde seçiliyor. Irak Türkmen Meclisi artık tam bir parlamento şeklini almıştır ve hukuki bir kuruluştur. Talimatlar ve kararlar buradan çıkar, yürütmeye gelir ve yürütme bunu uygulamaya alır.

ORSAM: Irak Türkmen Meclisi’nin amacı nedir? Türkmenlerin sorunları tartışılıp politika mı üretilmektedir?

Muhammed Tahir: Tabii ki. Asıl amaç Türk-men halkının ve TürkTürk-meneli’nin sorunlarını tartışıp politika üretmektir. Sorumlu vekiller Meclis’teki oturumlarda tartışılmasını öner-dikleri bölge sorunlarını dile getiriyor. Bunun sonucunda o soruna ilişki bazı kararlar alını-yor. Toplantı sonunda politika belgesi diyebi-leceğimiz bir sonuç ortaya çıkıyor. Bunu da Türkmen Meclis Üyelerinin onayına sunu-yoruz. Onay açık oylama sistemiyle gerçek-leşiyor. Bunun sonucunu da Türkmen politik sahnesinde görüyoruz.

ORSAM: Hepimizin bildiği gibi 2003’te Irak’ta büyük bir değişim yaşandı. Bu de-ğişimden sonra Türkmen Meclisi ne gibi kararlar aldı? Irak Türkmen Cephesi Türk-menlerin politika uygulayıcısı olarak, alı-nan kararları uygulayabildi mi?

Muhammed Tahir: Bu aslında çok önemli bir soru. Siyasi kararlar yüzde yüz uygulandı.

Mesela bundan önceki dönemde Irak seçim-leri oldu. Seçimde birtakım görüşler ortaya atıldı. Bu görüşler uygulanmak üzereyken yetkili kişiler kararların ancak Irak Türkmen Meclisinin onayıyla alınabileceğini söyledi.

Irak Türkmen Meclisi saatlerce tartıştı, fakat onay çıkmadı. Irak Türkmen Cephesi de bu politikayı yürütmedi. Yani tüm görüşler Irak Türkmen Meclisinde tartışılıp onay alabildiy-se uygulandı.

ORSAM: 2003’ten sonra Türkmenlerin du-rumunu bize tanımlar mısınız?

Muhammed Tahir: 2003’e kadar Türkmen kelimesini kullanan kişi ceza alırdı. O keli-menin cezası rejim tarafından hapse atıla-rak hatta idam edilerek çekilirdi. Onun için 2003’ten önce “Türkmen’im” diyen çok az insan vardı. 1990’larda merkez Erbil’deydi.

“Güvenli Bölge” dedikleri yerde Irak Türkmen Cephesi faaliyet gösteriyordu. Birçok bölgede yapılan muhalefet toplantılarında kendisini ispat etmiştir. 2003’te rejim düştükten sonra Irak Türkmen Cephesi merkezini Erbil’den Kerkük’e taşıdı. Bütün Türkmeneli’nde il baş-kanlıkları, bürolar kuruldu. Köylerde çalışma-lar yapıldı. Ama “Siz Türkmen oçalışma-larak hakkı-nızı aldınız mı?” diye sorsanız “Şu ana kadar hayır” derim. Bazı özel gurupların baskısı neticesinde haklı olduğumuz durumlarda bile sonuç alamadık. İnşallah mücadele, diyalog ve gerekirse başka yolları deneyerek bu hak-ları elde edeceğiz.

ORSAM: Bölgede 3 milyona yakın bir Türkmen varlığından söz edilmektedir.

Fakat bunu ne seçimlerde ne de diğer plat-formlarda yansıtamıyorlar. Bunun sebebi nedir? Türkmenler 2003’ten bu yana ne ya-pamadı da böyle oldu?

Muhammed Tahir: Sağ olsun yetkililerimiz mücadelede eksik kalmadı. Fakat doğru ve dürüst bir sayım olmadı. Etnik yapıya göre bir sayım olsa gerçek Türkmen nüfusu ortaya çı-kar. Sayım olmayınca da ne desem yanlış olur.

Mesela biz seçimlerde Amara’dan aday çı-karmadık. Bunun da bir nedeni var. Hepimiz kardeşiz bunun sağı solu olamadığına inanı-yorum. Fakat bu işin bir de Şii- Sünni boyutu var. Bazı Türkmen kardeşlerimiz Şii’dir ve Şii partilerine oy veriyor. Sünni kardeşlerimizin de bir kısmı Sünni partilere mensup ve onla-ra oy veriyor. Seçimlerde kökenin ne olduğu sorulmadığı için de Türkmen nüfusu gerçekçi bir biçimde ortaya çıkamıyor. Onun için, biz ancak doğru bir sayım yapıldığında nüfusu-muzu bilebiliriz. Fakat altını çiziyorum ki 3

milyondan az değiliz ve hatta fazlayız. Haki-katen büyük bir mücadele gösterildi. Ama bir gerçek vardır ki; kuruluşlarımızın içinde farklı sapmalar yaşanmaktadır. Bu yüzden hakları-mızı almada güçlük çekiyoruz. Aslında çok hak elde ettik ama Irak şu an Amerikan işgali altında. Amerika’nın dediği oluyor, demediği olmuyor. Bu bir gerçek. Televizyonlarda ve gazetelerde gösterilen hürriyet diye bir şey yok, Amerika’nın söylediği oluyor. Esasın-da bizim haklarımızı vermeyen Amerika ve Amerika’ya bağlı hükümettir. Hükümet Ame-rika ne diyorsa onu yapıyor bu da bir gerçek.

Türkmenler ne yaparsa yapsın, Amerika iste-diğini yapar.

ORSAM: Her şeyi Amerika’ya bağladık, peki önümüzdeki seçimleri nasıl değerlen-diriyorsunuz? Yine Amerika’nın istediği mi olacak? Türkmenlerin 2005’teki seçim-lerden farklı olarak uygulayacakları bir po-litika var mı?

Muhammed Tahir: Eğer geçen seçimler-deki gibi hile olmayacaksa bu seneki seçim bambaşka olacak. Özel yollarımız var onu da açıklamak istemiyorum. O çeşitli yollarla 15-20 milletvekili çıkartacağız. Ümidimiz bu ve inşallah bu gerçekleşir. Ama çalışmalarımız oluyor. İnşallah birlik ve beraberlik içinde geçecek bu sefer. Komisyonlarımız kuruldu, çalışanlar başladı, partiler başladı, Irak Türk-men Cephesi başladı. Herkes birden başladı, ama birlik ve beraberlik içinde, söz birliği içinde. Onun için bu seçimde neticeler baş-ka olur, istediğimiz yere ulaşma imbaş-kanımız vardır. Türkmenler parti bazında dağınık gibi gözükse de Türkmenler adına alınan her karar birlik ve beraberlik adına alınmıştır.

ORSAM: Önümüzdeki seçimlerde Türkmen-leri çok umutlu görüyoruz.

Muhammed Tahir: Çok umutluyum.

ORSAM: Irak’ın genel siyaseti hakkında konuşalım biraz. Bu seçimlerden sonra na-sıl bir tablo ortaya çıkar?

Muhammed Tahir: Şimdi bunu tahmin et-mek biraz zor. Çünkü bu seçim sonucu ne olacak, ne çıkacak sandıktan hiç kimse bile-mez. Sandıktan çıkacak sonuçlardan sonra o düşünülebilir ama şu anda bir şey belli de-ğil. Ancak tahminimize göre, gelecek dönem farklı bir dönem olacak. Biraz önce söyledi-ğim gibi, sandıktan ne çıkar ne çıkmaz belli olmaz ama görünüşe göre bu seçimde netice-ler farklı olacak. Mesela, Şiinetice-ler şu anda istese de istemese de Irak Başbakanı Nuri El Maliki bir liste hazırlıyor, başka Şii gruplar başka liste hazırlıyor. Ben Şii grupların 2005 seçimlerin-deki kadar oy çıkaracağını düşünmüyorum.

Mesela Sayın Maliki’nin listesi var ve bunda Şii de var Sünni de var. Sünni adaylar da al-mış içine. Sünnilerden belki oy alamaz belki de çok az alır; ama Şiiler buna artık eskisi gibi oy vermez. Neden? Çünkü içine başkaları-nı da almış ve Şii birliğini bozmuştur. Şimdi Şiiler mutlaka Şii listelere verirler. Bu kaçınıl-maz bir gerçektir. Sünniler de Sünni partisine verir; ama Kürtler de Sünni olmasına rağmen Kürt partisine oy verir. Yani Irak’taki bu mez-hepsel ve etnik ayrım devam etmektedir.

ORSAM: Amerika sonrası Irak için nasıl bir tablo öngörüyorsunuz?

Muhammed Tahir: Amerika Irak halkı ve dünyaya doğruları söylememektedir. Benim şahsi görüşüm, şehirlerden çekiliyoruz diyor-lar ama bu gerçekleşmiyor. Musul’un içinde Kerkük’ün içinde Amerikalılar geziyor. 2010 veya 2011’de Irak’tan tamamen çekileceğiz demeleri de gerçekçi değil. Bir de çekildikleri zaman peşmerge kuvvetlerinden, Irak güçle-rinden ve Amerikan askerlegüçle-rinden oluşan bir gücü Musul ve Kerkük’e yerleştirmeyi planlı-yorlar. Çekildikten sonra Amerikan güçlerini yine oraya koyuyorsun, geri dönüyorsun. Bu

bir çelişkidir. Amerika’nın iddiaları doğru değildir. Bunu herkes biliyor, kendileri de bi-liyor. Irak’la uzun dönemli bir anlaşma imza-lıyor, şehirlerden çekileceğini açıklıyor. Birkaç ay sonra bir karar çıkarıyor, çeşitli bölgelere peşmerge ve Irak kuvvetlerinin yanında Ame-rikan kuvvetlerini de koyuyor. Nerde bunun çekilmesi? Bu gerçeği herkes bilmelidir.

ORSAM: Hepimiz Irak’taki siyasetle ilgile-niyoruz, ancak çoğumuzun Irak’taki sosyal ve ekonomik durum hakkında çok az bilgi-si var. Bu konudan biraz bahsedebilir mi-siniz?

Muhammed Tahir: Türkmen bölgesi daha önemli bence. Gençlerimizin büyük bir kısmı üniversite mezunu olmasına rağmen yıllar-dan beri işsizdir. İş yerleri çok az ve açıkçası büyük bir ekonomik sıkıntı var. Irak’ın diğer yerlerinde de bu geçerlidir. Yani alışveriş yer-lerinde, pazarlarda her şey var ama olan her şeyi Iraklıların yüzde beşi alabiliyor, yüzde doksan beşi alamıyor. Hem pahalı hem de ekonomik durum zayıf olduğu için alamı-yorlar. İş yok, iş olmadığı için para yok, para olmayınca da alamıyorsun. Bu bir gerçek. Sa-dece Türkmeneli’nde değil Irak’ın tamamında geçerli ama en çok Türkmeneli’nde var.

ORSAM: Sürekli Türkmeneli vurgusu ya-pıyorsunuz, bunun önemli olduğunu dü-şünüyorum. Ancak daha özele indiğimizde sizin Telaferli olduğunuzu biliyoruz. Bu noktada Telafer’in özel durumu ve konu-mundan yola çıkarak bir Telaferli gözüyle oradaki durumu anlatabilir misiniz?

Muhammed Tahir: Telafer’in Irak ve dün-ya haritasında çok önemli bir yeri var. Su-riye sınırına 60 km, Türkiye sınırına 60-70 km. Telafer bildiğiniz gibi Irak’ın en büyük ilçesi. Birçok kez öneri sunulmasına rağmen Telafer’in il olamayıp ilçe kalmasının sebe-bi, ilçenin Türkmen olmasıdır. Telafer yüzde

yüz Türkmen’dir. Ben Telaferli olduğum için söylüyorum, Telafer’e Musul’dan, Bağdat’tan veya Irak’ın her yerinden insanlar gelip otu-ruyor. Ancak gelen insanımız farz edelim Arap, Musul’dan çoğunlukla Araplar geliyor.

Ancak 5- 10 sene içinde kendini Telaferli his-sediyor. Neden Telaferli hissediyor? Telafer’e gelen Arapların çocukları Telafer’de yaşama-ya başlıyor, orada büyüyor ve Türkmen gibi oluyor. Bu yüzden o çocuklara Arapça adın ne dediğin zaman anlamıyor. Türkçe sorarsan hemen cevap veriyorlar. Bir örnek vereyim, 2004’te Telafer’de geçen bir olayı aktarıyo-rum. Telafer’de bir Amerikan askeri aracının başına Telaferli çocuklar toplanıyor. ABD’li askerler çocukların oradan uzaklaşmasını is-tiyor ve oradaki tercüman çocuklara Arapça bölgeden uzaklaşmalarını söylüyor; fakat ço-cuklar hiçbir şey anlamadıkları için bölgeyi terk etmiyor. Amerikan askerleri şaşırıyor ve kovalamaya başlıyor. Aralarından biri ben on-lara gitmeleri gerektiğini anlatırım diyor ve Türkçe olarak evlerine gitmeleri gerektiğini anlatıyor. Türkçe anlattıktan sonra aracın ba-şında kimse kalmıyor. Tabii askerler şaşırıyor.

Bunu nasıl yaptığını soruyorlar. O da “bunlar Türk, Türkçe’den başka dil bilmezler”, diyor.

Bu askerlerin başında duran komutan da “de-mek söyledikleri gibi gerçekmiş, gerçekten de Telafer bir Türk şehriymiş”, diyor. Bu örnek çok önemlidir. O günden sonra ne zaman bir Amerikalıyla konuşsam Telafer’in bir Türk şehri olduğunu kabul ediyor. İşte bu Telafer’in gerçeği. Fakat ekonomik açıdan Telafer çok fa-kir. Aslında Telafer ekonomik anlamda önem-li bir yer, Ortadoğu’nun tahıl ambarı. Ancak bildiğiniz gibi Telafer son dört senede yeter-li yağış alamadı. O yüzden hiç ekin çıkmadı.

Ekin olmayınca Telaferliler ekonomik açıdan zor günler geçiriyor. Öte yandan Telafer’in tarım alanları ABD operasyonları zamanında da oldukça zarar gördü.

ORSAM: Telafer nüfusundaki mezhepsel farklılıklardan söz etmediniz. Son

zaman-larda Telafer halkının yeniden eski günleri-ne döndüğü ve Şii-Sünni ayrımını ortadan kaldırdığını görüyoruz. Şu an Telafer’deki durumdan biraz bahseder misiniz?

Muhammed Tahir: Biz Telaferliler birbiri-mizin Şii ya da Sünni olmasıyla ilgilenmedik.

Binlerce Sünni kızı Şiilerle ve binlerce Şii kızı Sünnilerle evlendi. Bir evde, aynı anadan aynı babadan kardeş gibi yaşadık. Bizde katiyen ayrım yoktu. Kim yaptı bu ayrımı? Bildiğiniz gibi Irak, Amerika tarafından 2003 yılında iş-gal edildi. Başarılı olamayacaklarını anlayın-ca önce Telafer’de diğer Türkmen şehirlerde olduğu gibi ayrım başlattılar. Telafer toplum halinde bir Türkmen şehridir, hiç kimse bunu ne Arap yapabilir ne Kürt yapabilir. Ne Kürt yaşayabilir ne Arap yaşayabilir, gelen Kürt ve Araplar Türkmen oluyordu, Telafer’in yapısı buydu. Etnik ayrım yoluyla Telafer’in parça-lanamayacağını anlayınca başka bir yola baş-vurdular ve Şii-Sünni meselesini ortaya attılar.

İnsanımızı insanımıza kıydırdılar. Ama bu da geçicidir. Şu anda çok şükür Irak eskiye göre çok daha iyi ve inşallah günden güne daha iyiye gidecek. Gördüğünüz gibi bir Telaferli olduğum halde bunu söylüyorum Irak günbe-gün daha iyiye gidiyor.

ORSAM: Zaten aldığımız haberler hep olumlu. Türkmenler için başka bir kilit nokta ise Kerkük. Kerkük için neler söy-leyebilirsiniz? Şu anda Kerkük’teki durum nedir? Kerkük için nasıl bir çözüm öneri-yorsunuz? ve Türkmenler bunun için ne ya-pacak?

Muhammed Tahir: Türkmenlerin belli ba-kış açıları var. Türkmenlerin görüşü, Kerkük bir Irak şehridir ve aynı zamanda Türkmen yapısına sahiptir. Başka bir şehirden birine sorsak Kerkük ne şehridir diye, cevap Kerkük bir Türkmen şehridir olacaktır, bu bir gerçek-tir. Baskılarla Kerkük’ün demografik yapısını değiştirmek istiyorlar ama bu da olmayacak.

Bize göre Kerkük bir Irak şehridir, bir kar-deşlik şehridir ve Kerkük, Kerkük kalacaktır.

Kerkük hiç kimseye bağlanamaz, bağlanırsa ancak merkezi hükümete bağlanır. Kerkük için çözüm önerimi sordunuz, il üyeleri ola-rak bizim önerimiz çok açıktır. Bunu tüm taraflar kabul etti; fakat maalesef Kürt tarafı kabul etmiyor. Bizim ve Kürt tarafı hariç her-kesin kabul ettiği gibi en ideal çözüm Kerkük yönetiminin %32’lik paylaşım esasına göre Türkmen, Arap ve Kürtler tarafından payla-şılması ve Hıristiyanlara da %4 pay verilerek il meclisi kurulmasıdır. Böylece kardeşçe bir şehir meydana getirilecektir. Herkesin bunu kabul etmesi gerekir; çünkü başka bir çözüm yolu yoktur.

ORSAM: Irak’ta Türkmenler deyince hep Türkiye’yle ilişkilendiriliyor. Konuş-malarınızda dikkatimi çeken bir nokta Türkiye’den hiç bahsetmemeniz oldu. Bu konuda neler söyleyeceksiniz? Türkiye’nin Irak politikası hakkında ne düşüyorsunuz?

Muhammed Tahir: Türkiye bizim için bir komşu devlet ama Türkmenler için diğer komşu devletlerden farklı. Neden diye so-racaksınız? Siz bir Türksünüz, ben Iraklı bir Türkmenim ve aynı dili konuşuyoruz. Bu dil bizi bağlıyor. Ayrıca Türkiye sadece Türk-menler için değil, tüm Irak ve Ortadoğu için önemli bir ülke. Bildiğiniz gibi 600 yıl Osman-lı Devleti bu topraklara hükmetti. Bu neden-le bağlantımız çoktur. Bizim Türkmen olarak dil, din ve akrabalık bağlantımız var. Bizim bir sürü akrabamız Türkiye’de ve Türkiye’deki insanların Irak’ta yaşayan akrabaları var. Ay-rıca ben bir Irak vatandaşıyım ve Türkiye ile sınır komşusuyuz. Türkiye’nin Türkmenlere yardım ettiği de bir gerçektir. Irak’ta bir pat-lama sonrası yaralılar Türkiye’ye getiriliyor.

Ama Türkiye etnik ve dini ayrım yapmadan bunu yapıyor. Bu yüzden Türkmenleri de ge-tirmesi doğaldır. Bu neden eleştiriliyor? Tür-kiye Türkmenler için büyük bir dayanaktır.

Bu yüzden Türkiye bizim için farklıdır. Tabiri caizse Türkiye bizim gözbebeğimizdir. Çok basit bir örnek vereyim, Filistin meselesi on-larca yıldır tüm Arap devletleri tarafından savunuluyor. Neden peki? Çünkü Filistin bir Arap devletidir. Şimdi size soruyorum; beni de Türkiye’ye Türklük bağlasa suç mu ayıp mı? Iraklı, Suriyeli, Yemenli, Katarlı bir Arap neden üzülüyor Filistin’e? Çünkü Araplar. Ben de bir Türkmenim ve Türklerle bağlantımın olması çok normal. Bunu kimse tuhaf karşı-lamasın. Bu yüzden Türkiye’yle Türkmenlerin bağlantısı tartışıldığı zaman benim garibime gidiyor.

ORSAM: Peki, ne bekliyorsunuz Türkiye’den?

Muhammed Tahir: Her şey bekliyorum Türkiye’den. Ağabeylik, kardeşlik bekliyo-rum; çünkü Türkiye Türkîler için bir ağabey-dir bunu kabul etmek gerekir. Türkiye üstüne düşen her şeyi yapmaktadır. Yapmadığı hiçbir şey yoktur. Ben Türkmen olarak yalnız deği-lim. Belki bana başka bir gözle bakıyor Türk-men olarak; ama Irak’ın faydasına her şeyi yapıyor. Irak’ın her yerinde bunu yapıyor, yar-dıma her zaman koşuyor. Her zaman Türkiye Irak’ın birliğini ve beraberliğini istiyor. Bun-dan büyük ve güzel bir şey var mı?

ORSAM: Son soru olarak Türkmenler için nasıl bir gelecek bekliyorsunuz?

Muhammed Tahir: Ben inanıyorum önü-müz açıktır. Ulaşamadığımız haklarımıza da ulaşırız, hakkımızı alırız. Irak Türkmenleri, Irak’ın üçüncü kurucu halkıdır, Irak devle-tinin çimentosudur. Türkmenler olmasaydı, Irak parçalanmıştı. Bu büyük gerçeği herkes kabul etmeye mecburdur. Irak’ın birliğini ve bütünlüğünü savunan bir taraf varsa o da Türkmenlerdir.

ORSAM: Değerli bilgilerinizi bizimle pay-laştığınız için teşekkür ederiz.

11. Irak Türkmen Cephesi Türkiye