• Sonuç bulunamadı

24 Ağustos 2010

ORSAM: Öncelikle bize kendinizi biraz ta-nıtır mısınız?

Ümit Akkoyunlu: 1944 yılında Kerkük’te doğdum. 1960 yılında Türkiye’ye geldim.

Türkiye’de Tıp Fakültesini bitirdim ve şimdi ortopedi profesörüyüm. Irak Türkleri Kültür ve Yardımlaşma Derneğinin çeşitli aşama-larında genel başkanlığını yaptım. Ankara şubesini kurduk. Genel merkezin Ankara’ya nakledilmesiyle uğraştık, ama başarılı ola-madık. Çünkü halkımız onu pek fazla arzu etmedi. Daha doğrusu İstanbul’daki yöneti-ciler istemediler. Hâlbuki doğru bir stratejiy-di. Çünkü aktif olarak çalışmak isteyen Aka-demisyenlerden oluşan bir ekibimiz vardı ve hükümetin merkezi olan bir yerde aktif olmak istedik. Onu başaramadık, çok da önemli de-ğil. Çünkü daha sonraki konjonktürel geliş-melerle derneksel faaliyetler geri plana atıldı.

Neden? Amerika’nın Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) var. Bu Büyük Ortadoğu Projesi’nde Türkiye’nin şu andaki başbakanı onun eş başkanıdır, onu ilan ettiler. Daha önceki Baş-bakan Mesut Yılmaz Diyarbakır’ın başkent

olduğunu söyledi. Dolayısıyla bu istikamette konjonktürel değişiklik şunu öngördü. Biz de bu bölgede Irak Türkmen meselesi son de-rece önemli olmakla birlikte önemseme açı-sından Türkiye’nin bugüne kadar üzerinde durmadığı ve bir politika üretmediği de bir vakadır. Onu ben söylüyorum, ama “Irak’la ilgili bir projemiz yok diye” Türk yetkililerde söylüyor. Olmayınca mı iyi olunca mı iyi? Ga-yet tabii ki olsaydı daha iyi olurdu. Buradaki yapısal değişiklikte Türkiye’nin rolü olması gerektiğini tüm hayatım boyunca inandım.

Burada Amerika’nın bir proje yapması ve Türk başbakanlarının bu proje uyması yerine Türkiye’nin yaratacağı bir proje olması lazım.

Biz de Türkiye’nin yetkili makamlarına 2002 yılında “geleceği yaratma projesi” adı altında bir proje sunduk. Biraz iz bıraktı sanıyorum.

Türkiye’deki bu izlerin nasıl olduğunu bilmek zordur. Kurumlarda insanlar değişiyor. İnsan-ların çözüm önerileri farklı, vizyonları farklı, bildikleri farklı. Dolayısıyla bu derneksel fa-aliyet bir donma noktasına geldi. Yani der-neksel faaliyetler daha çok kültürel ve sosyo-lojik yapısallaşmaya yarayan bir şeydir. Siyasi platforma atılmaya yaramaz. Kamuflaj olarak kullanabilir, ama bir uluslararası platforma çıktığınızda derneğim dediğiniz zaman size ikinci sınıf bir organizasyon olarak bakarlar.

Yani Batı henüz olgunlaşmamış bir sosyolo-jik yapı olarak bakar. Bu noktada hareketle 2002 yılında biz bütün Türkmenleri kucak-layan bir Türkmen Danışma Meclisi kurmak amacıyla bütün dünyadaki Türkmenlere bir anons yaptık. Bunu web sayfamızda bulabi-lirsiniz. Turkmenya.com adlı sayfamızda var.

2002 yılında Türkmen Cephesi’nin iyi poli-tika üretemediğini, kadronun buna yetersiz olduğunu, Türkmenleri iyi temsil etmediğini ben biliyordum, yaşıyordum. Bütün aydınlar akademisyenler bunu yaşadı. Halkımız da bunu yaşıyordu, halkı kucaklayamadı. Aka-demisyenleri bir tarafa bıraktı. Basit anlamsız memur zihniyetiyle “az olsun, benim olsun”

anlayışıyla organize etmeye çalıştı.

Türkmen-ler nüfus itibariyle 2,5-3,5 milyon arasında bir nüfusa sahiptir. Niye bu kadar geniş bir tah-minde bulunuyorum. Çünkü 1957’den sonra ciddi bir sayım yapılmamış ve sayımla bera-ber etnik yapıyı belirleme yapılamadığı için bilemiyoruz. Türkmenler nüfus itibariyle 2,5-3,5 milyon arasında bir nüfusa sahiptir. Niye bu kadar geniş bir tahminde bulunuyorum.

Çünkü 1957’den sonra ciddi bir sayım yapıl-mamış ve sayımla beraber etnik yapıyı belir-leme yapılamadığı için bilemiyoruz. Yabancı kaynaklar da bunu teyit ediyor. Uydurma ya-bancı kaynaklar da var. Yani Kürtleri savunan mekanizmalar bizi daima küçük ve az göster-mişlerdir. İyi kaynaklara bakıldığı zaman bu iyi bir potansiyeldir. Bu potansiyel bu bölgede son derece önemlidir. Bana göre Türkiye’nin yumuşak karnı olan güneydoğunun problem-lerini çözecek en iyi proje, en iyi yaklaşım, Türkmen potansiyelini değerlendirme potan-siyelidir. Türkmen potansiyeli değerlendirme dediğim zaman ne bir ırkçı yaklaşımla buna bakıyorum ne de Türkmenleri silahlandırarak isyan etsinler diye düşünmüyorum.

ORSAM: Peki, bu potansiyel niye ortaya çıkmıyor?

Ümit Akkoyunlu: Çıkarmıyorlar. Türkmen Cephesi’nin kuruluş amacı da bu zaten. Türk-men Cephesi’nin kuruluş amacı TürkTürk-menleri aşağı plana itmektir. Bunu herkes yüksek sesle söyleyemiyor, çünkü baskı var.

ORSAM: Neden?

Ümit Akkoyunlu: Amerika’nın programı-na uymaz. Amerika’nın orada yapay bir Kürt devleti kurmak teşebbüsünde bulunuyor. Ba-kın ABD çok güçlü bir devlettir. Bunu met-hetmek amacıyla söylemiyorum. Silahlı gücü var. Eskiden Irak’ın işlerine müdahale ettiği zaman veya Türkiye’de bir şeyler yapıldığı za-man “Amerikan parmağı var” denirdi. Bende diyorum ki burada Amerikan parmağı yok Amerika’nın 200 bin askeri var, ne parmağı.

Şimdi Amerikan planı burada yapay bir Kürt devleti kurmaktır. BOP haritalarına bakın.

Türkiye ve Irak parçalanmış küçük devletçik-ler oluşmuş. Bu küçük devletçikdevletçik-lere hakim olmak çok kolaydır meselesi yatıyor. Büyük İsrail projesi var, Nil’den Fırat’a projesinde de o bölge İsrail’e ait olarak gözüküyor. O da ayrı bir tartışmadır. İsrail’in planı Tevrat’ta geçen Büyük İsrail’dir. Bunun için İsrailliler Yahudi Kürt partileri kurarlar. Sabar diye bir yazarın Yahudi Kürtlerle alakalı eserleri var.

ORSAM: Türkmen meselesi nasıl olmalı, ne yapılmalı?

Ümit Akkoyunlu: Türkmen meselesi bir tek organla, demokratik usullerle ve kendini ye-nileyebilen, periyodik olarak bir organa ihti-yacı vardır. Burada meclis olur. Biz Türkmen Danışma Meclisini kurduğumuz zaman bu amaçla kurduk ve geliştireceğiz. Meclis parla-mentodur, parlamentoda fikirler tartışılmaz, sonuç çıkar, uygulamaya geçilir. Dolayısıyla uygulayıcılar ve fikir üretenleri olur.

ORSAM: Peki, oradaki Türkmen Meclisi bu görevi görmüyor mu?

Ümit Akkoyunlu: Hayır, o zaten sunidir. Bi-zim meclisimiz kurulduktan sonra, mümasil olsun diye aynı isimli bir şey kurdular.

ORSAM: Oradaki Türkmen Meclisi sizin meclis kurulduktan sonra mı kuruldu?

Ümit Akkoyunlu: Tabiî ki, o imitasyondur.

ORSAM: Peki, Irak’taki Türkmenlerin ge-leceğinden ne bekliyorsunuz?

Ümit Akkoyunlu: Türkmenlerin geleceğin-den son derece umutluyum, hiç iyimserliğimi kaybetmedim. Bu hayal değil, bu gerçeklere dayalı bir hükümdür. Türkmenler orada asla yok olmaz. Türkmenler orada daima mutlu olacaklardır. Bunun metotlarını,

zamanlama-sını, stratejisini konjonktürel şartlara uyduran bir organa ihtiyacımız var. O da herkesin gi-rebileceği Türkmenlerin bağımsız bir organı olmalı. Seçilmişlerin değil, seçilenlerin katıla-cağı bir platform olmalı. Bu da meclistir. Mec-lis ihtisas komisyonları olur ticaret, hukuk vs.

gibi. O bu işi idare eder ve tek muhatap odur.

Seçime böyle bir atmosferde girilmiş olsaydı Türkmenler en 20 tane milletvekili çıkarmış olurlardı.

ORSAM: Türkiye’den bir siyasetçi, doktor değil, bir Türkmen olarak ne beklentileri-niz var?

Ümit Akkoyunlu: Türkiye’den beklentileri-miz yerine temennileribeklentileri-miz var. Temennile-rimiz nedir? Bizi daha eşit şartlarda görsün.

Kürtlere yapmış olduğu muamelenin 100 katı bizden daha fazladır. Bunu biliyorum, bunun rakamları vardır bende. Kimse uydurduğumu zannetmesin. 36. paralelden tutun da maddi yardıma, yaralıların tedavisine kadar Kürtler çok kayrılmıştır. Ben onlara bakmayın demi-yorum. Ama ben insanlara eşit davranın di-yorum. İnsanlarımız hep aynıdır. Kerkük’te, Erbil’de, Musul’da Türk, Kürt, Yezidi bunların hepsi aynıdır. Bunlar iki gözü iki kulağı olan yaşayan varlıklardır. Onlara eşit gözle bakın, Türkmenlere de bu arada bakın. Türkmenle-rin özel statüsü olmaz. TürkmenleTürkmenle-rin diğer-leriyle birlikte eşit statüsü olur. Türkmenlerin eşit statüsü olduğu zaman bu bir yarışmadaki en iyi at gibi daima önde olur. Çünkü Türk-menler çok yüksek bir kültüre sahiptir, çok yüksek bir devlet deneyimleri var. En önem-lisi Türkiye aleyhinde bir mefkûreleri olamaz.

Bu da Türkiye’nin en önemli can damarı ve kaynağıdır. Bunlar sağlama bağlandığı zaman Türkiye’nin terör belası biter. Türkiye’den beklentimiz Türkmenlere değişik bir açıdan bakması lazım.

ORSAM: Siz çok genç yaşlarda başlamışsı-nız bu işe 1944 doğumlusunuz 1960’larda Türkiye’ye gelmişsiniz Türkmen gençliğine neler söylemek istersiniz?

Ümit Akkoyunlu: Türkmen gençliği kendi meselelerine sahip çıksın. Benim söylememle sahip çıkmazlar, onlar zaten sahip çıkıyorlar.

ORSAM: Sahip çıktığına inanıyor musu-nuz?

Ümit Akkoyunlu: Evet, son derece inan-cım tam. Sadece sizin gördüğünüz talebeler ve gençler değil. Türkmen gençliği dediği-miz Türkmen’in yeni neslidir. Türkmen nesli okuyor ve olayları takip ediyor. Yeni Türk-men neslinden son derece umutluyum, hiçbir kaygım yok. Meseleleriyle ilgilenmeyenlerin çoğu Türkmen değil. Türkmen olmamayı ayıp olarak görmüyorum. Ama madem Türkmen-lere ayrılmış Türkmen bursu var, Mısırlı’nın ne işi var. Aralarında Mısırlı var. Onlar kime küskün Türkmen Cephesi’ne. Niçin? Onlara köle muamelesi yapıyorlar. Bursları az kısıt-lıyorlar. Onların yöneticilerinden duyduğum

“ben size Saddam’dan daha beter yaparım”

tehditleri var. Böyle bir şey var mı? Bursla-rını kesiyorlar. Kimin bursları kestiklerinin isimleri var. Niye burslarını kestiler? Çünkü Ümit Akkoyunlu’nun verdiği iftar yemeğine katılmışlar. Böyle bir gerekçe var mı dünyada.

Bunun suçlusu bir gün sorgulamaya çekilmez mi? Sen hangi hakla öğrenci iftar yemeğine gitti diye bursunu kesersin. Yani bu yanlışlar o kadar çok ki can sıkmaya başladı. Hatta bana göre ilkel olmaya başladı. Program yapıyorlar öğrencilere seminer yapacaklar. Bana adam-lar geliyor, “İlk seminere sizi koyuyoruz ta-rih uygun mu” diyorlar. Tata-rih uygun da onay yok. “Size bunu yaptırmazlar” dedim. “Adam nasıl olur. ben düzenliyorum semineri” dedi.

Ben de “sen düzenlemiyorsun düzenletiyor-lar sana” dedim. Ben bundan asla rahatsız ol-mam. Asla inandığım şeyden geri çekilmem.

Bu sadece başkalarının ne kadar ilkel olduğu-nu göstermek için basit bir örnektir. Biz yolu-muza devam ediyoruz.

ORSAM: Size teşekkür ediyor ve başarılar diliyoruz.

7. Irak İslam Yüksek Konseyi Türkiye Eski