• Sonuç bulunamadı

Türkiye’de Uygulanan Göç Politikaları

2.5. TÜRKİYE’DE İÇ GÖÇ HAREKETLERİ

2.5.3. Türkiye’de Uygulanan Göç Politikaları

Türkiye’de uygulanan göç politikaları yıllara göre farklılık göstermiştir. Göçler bir ülkeyi ekonomik, siyasi, sosyal ve kültürel açıdan etkiyebilmektedir. Bundan dolayı

da ülkeler farklı dönemlerde farklı göç politikaları uygulanabilmektedir. Bazen göçü arttırmaya yönelik politikalar benimsenirken bazen de azaltıcı politikalar benimsemektedirler.

1940 ve 1960’lı yıllarda alınan dış göçlerden dolayı dış ülkelerden gelen insanları, Türkiye’de sosyal ve kültürel açıdan uyum sağlamaya yönelik politikalar benimsenmiştir. 1960’lı yıllardan sonra ise ülkenin nüfusunu ve eğitimini arttırmaya yönelik politikalar benimsenmiştir (İnan, 2016: 18-20). Görüldüğü üzere yıllara göre farklı zamanlarda farklı göç politikaları benimsenmiştir.

2.5.3.1. Sosyal Yönden Uygulanan Politikalar

Göç belli bir zaman diliminde fiziki ve coğrafik olarak yer değiştirme eylemini içermektedir. Göçler yaşam yerini değiştirmek, iş çevresini değiştirmek ya da bir mekân değiştirmek için yapılabilmektir (Özcan, 1998: 79-81). Ancak göçlerin temelinde ekonomik nedenler yatmaktadır. Bu durum göç edilen yerde sorunlara neden olabilmektedir. Göç edilen yerde kaynakların kısıtlı olması burada gecekondulaşma ve işsizlik gibi sorunlara neden olmaktadır. Bundan dolayı da hükümetler göç politikaları kararları almaya başlamışlardır.

Göç politikası çerçevesinde uygulanan sosyal politikalar terör olayları, sosyal hizmetler, konut barınma politikaları, sağlık hizmetleri politikaları ve yoksullarla destek politikalarıdır. Göçün sosyal politika açısından önemi gelir dağılımı ve yoksullukla ilgilidir. Gelir dağılımındaki eşitsizlik yüzünden kırsal alanda yaşayan insanların birçoğu gelir dağılımının fazla olduğu kentlere göç etmektedirler (Taşçı, 2009: 186). Türkiye’de bölgeler arasında gelir dağılımında eşitsizlikler vardır. Batı bölgelerine yatırımlar daha fazla yapılırken doğu bölgelerine yatırımlar daha az olmaktadır. Bir diğer nedende insanlar terör olayları yüzünden göç edebilmektedirler. Türkiye’de 1984’lü yıllar sonrasında artan terör olayları yüzünden insanlar kitlesel olarak Doğu Anadolu Bölgesi’nden göç etmek zorunda kalmıştır (Dağdemir ve Acaroğlu, 2011: 46- 47).

2.5.3.2. Ekonomik Yönden Uygulanan Politikalar

Türkiye’de iç göçler genel olarak ekonomik nedenlerden kaynaklanmaktadır. Alınan siyasi kararlar ekonomiyi doğrudan veya dolaylı olarak etkilemektedir (Akan ve Arslan, 2008: 29). Kırsal alandaki tarımsal ve teknolojik gelişmeler göçü etkilemekte o bölgede kırsal alanda alınan verim artarken göçü de hızlandırmaktadır.

1950’li yıllardan sonra başa gelen Demokrat Parti, ekonomik olarak benimsediği liberalizm politikası ile özel teşebbüslere önem vermiş ve devlet mümkün olduğu kadar piyasaya müdahalede bulunmamış 1923-1949 yılları arasında tarımsal gelişme konusunda pek ilerleme kaydedilememiş, bu yıllardan sonra başa gelen DP ekonomik olarak kalkınmayı sağlamak için, kırsal alanda aşar vergisini kaldırmış, tarımda özel mülkiyeti getirmiş, topraksız köylüye toprak dağıtmış tarımsal üretimi arttırmak için traktör sayısını arttırmaya yönelik politikalar benimsemiş, çiftçiyi korumak ve desteklemek için krediler vermiş ve kooperatifler kurmuştur. Bu politikalar sonucunda işsizlik azalmış, üretim artmıştır (Takım, 2012: 165-171).

1961 yılından itibaren sosyal devlet anlayışı benimsenmiş ve planlı kalkınma dönemine girilmiştir. Genel olarak 1960-1980’li yıllar arasında dış üretim yerli ithal ikame politikası benimsenmiştir. Bu dönemlerde her on yılda bir devalüasyonlar görülmüş, dış ticaret açığı artmış ve işsizlik oranları artış göstermiştir (Akyıldız ve Eroğlu, 2004: 52-54).

1980 yılında 24 Ocak kararları, 1994’de ise 5 Nisan kararları alınmıştır. Her ikisinin de amacı dış açığı kapatmak, enflasyon oranlarını düşürmek ve TL’yi devalüe ederek ihracat açığını kapatmaktır (Akyıldız ve Eroğlu, 2004: 52-54). Türkiye’de 14 Nisan ve 15 Mayıs 2001 yılında Güçlü Ekonomiye Geçiş programı uygulanmıştır. Bu programın amacı ülkedeki istikrarsızlığı ortadan kaldırmak ekonomiyi tekrardan yapılandırılarak canlanmasını sağlamaktır. Dalgalı kur sistemi belirlenmiştir. Büyük kamu kuruluşlarını özelleştirmeye gidilmiştir. Tarımsal destekleme programlarına yönelik kararlar ve ekonomik politikalar göçü etkilemiş, göçlerin bazen hızlı bir şekilde bir bölgede toplanmasına bazen de göçü engellemeye yönelik politikalar benimsemişlerdir.

2.5.3.3. Siyasi Yönden Uygulanan Politikalar

Göç, insanların bir yerden başka bir yere siyasi, ekonomik, zorunlu, gönüllü nedenlerden dolayı kalıcı olarak belli bir zaman diliminde yer değiştirmesine denmektedir. Kimi zamanlar zorunlu hükümet politikaları ve siyasi kararlar insanların göç etmesi üzerinde etkili olmuştur. Siyasiler bazen göçü özendirici kararlar alabilmekte bazen de göçü yavaşlatmaya yönelik kararlar verebilmektedirler.

1960’lı yıllarda dış göç hareketleri kurulan hükümetler tarafından desteklenmiştir. Hükümet tarafından desteklenmesindeki temel hedef ise ülkeye döviz getirisi sağlamak, niteliksiz insan gücünün Avrupa’da çalışmasını sağlayarak nitelikli hale getirmek ve işsiz insanların bir kısmını Avrupa’ya göndererek ekonomik olarak rahatlamaktır (Tezcan, 2000: 2).

1980’li yıllar sonrası Doğu Anadolu’da meydana gelen terör olayları sonrası hükümet burada yaşayan insanları kitlesel olarak göçe tabi tutmuştur. Yine bu dönemde Turgut Özal’ın benimsemiş olduğu politikalar çerçevesinde ülkenin batı bölgelerine sanayi yatırımları artmış, bir takım kamu kuruluşları özelleştirilmiş ve göçler Doğu Bölgelerinden, Batı Bölgelerine doğru gerçekleşmiştir (Özdemir, 2012: 7-10).

Hükümetlerin vermiş oldukları siyasi kararlar göç üzerinde etkili olmaktadır. İnsanların gezme, yerleşme gibi hürriyetlerini kısıtlayan kararların genişletilmesi ile insanlar göç edebilmektedirler. Bir başka açıdan da siyasilerin vermiş oldukları kararlar sonucunda bir ilin başkent olması ile göç o bölgeye doğru artış göstermektedir.

2.5.3.4. Nüfus Yönünden Uygulanan Politikalar

Bireyler dünyada var oldukları andan itibaren belli bir coğrafyada toplu ya da küçük gruplar halinde yaşamaktadırlar. Dünyada ülkeler farklı nüfus politikaları gütmektedirler. Bazı ülkeler nüfus arttırmaya yönelik politikalar güderken (İsveç, Danimarka) bazıları ise nüfusu azaltmaya yönelik politikalar (Çin gibi) güderler, Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeler ise nüfusu niceliksel ve niteliksel yönden geliştirmeye çalışmaktadırlar (Doğan, 2011: 294-296).

Tablo 2.5: Sayım Yıllarına Göre Türkiye Nüfusu (1927-20016)

Sayım yılı Nüfus Yıllık Nüfus Artış oranı % Nüfus Yoğunluğu

1927 13.648.270 - 18 1935 16.158.018 21,10 21 1940 17.820.950 17,03 23 1950 20.947.188 21,73 27 1960 27.754.820 28,53 36 1970 35.605.176 25,19 46 1980 44.736.957 20,65 58 1990 56.473.035 21,71 73 2000 67.803.927 18,28 88 2010 73.722.988 15.88 96 2016 79.814.871 13,5 104 Kaynak: http://www.tuik.gov.tr/UstMenu.do?metod=temelist,09/06/ 2017.

1923-1963’lü yıllar arasında Türkiye, nüfusu arttırmaya yönelik politikalar gütmüştür. Nedeni ise Kurtuluş Savaşında vermiş olduğu kayıplar nedeni ile nüfusu oldukça azalmıştır. Nüfusun artması ile ekonomik olarak kalkınabileceği düşünülmektedir. Bundan dolayı da bu yıllar arasında gebeliğe engel olabilecek her türlü ilacın alımı ve satımı yasaklanmıştır. Kürtaj yasaklanmış, evlenme yaşı (sırası ile 18 yaş ve 17 yaş) erkekler için 17’ye kadınlar için 15’e düşürülmüştür (Eryurt vd., 2013: 131-132).

1964-1982 yıllar arasında ise kentlerde eğitim, sağlık ve özellikle sanayii sektörünün gelişim göstermesi ile kentlerde yoğun göçler yaşanmış ve kentlerin kırsala göre nüfus oranı artmıştır. Bu gibi nedenlerden dolayı kentlerde işsizlik oranı, gecekondulaşma ve ekonomik durgunluk gibi nedenler ortaya çıkmış ve nüfusu arttırmaya yönelik politikalardan vazgeçilmeye başlanmıştır. Bunlar haricinde tarımda

insan gücüne olan ihtiyacın azalması, orduda insan gücünden çok silah gücüne ihtiyaç duyulması gibi nedenler ekonomik ve sosyal gelişmeyi olumsuz etkileyeceği nedeniyle arttırmaya yönelik politikadan vazgeçilmiştir (Oktay, 2014: 40-41).

2000’li yıllara gelindiğinde ise Türkiye’de doğurganlık oranları düşüş göstermiştir. Ancak, Doğu Anadolu Bölgesinin doğurganlık özellikleri, ülke geneline göre oldukça yüksek seviyelerdedir (Eryurt vd., 2013: 136-137).