• Sonuç bulunamadı

1.2. KENT VE KENTLEŞMENİN TEORİK YAPISI

1.2.2. Kentin Teorik Yapısı ve Politikası

1.2.2.1. Kentleşmenin Nedenleri

Bireylerin kendi istekleri doğrultusunda ya da zorunlu nedenlerden dolayı kırdan veya köyden göç etmeleri ve bir merkez etrafında toplanmaları kentleşmeyi oluşturan önemli etkenlerden biridir. Kentteki hizmet sektörü alanları gelişerek insanların o alanda yoğunlaşması, kentteki daha iyi yasam koşullarının benimsenmesi ve köy kent arasındaki farklılıkların net olarak belirginleşmesi kentleşmenin nedenlerini oluşturmaktadır. Bunların her biri birbirini etkileyen etmenlerdir ve ayırt etme gibi şansımız yoktur. Kentleşmeyi oluşturan nedenler aşağıdaki gibi sıralanmıştır (Keleş, 2013: 35):  Ekonomik Nedenler  Sosyo-psikolojik Nedenler  Teknolojik Nedenler  Siyasi Nedenler 1.2.2.2.1. Ekonomik Nedenler

Ekonomik nedenler başlığı altında kırsal alanda gerçekleştirilen yapısal yenilikler ve kentlerdeki ekonomik etkinliklerin yarattığı fazla ürünlerin avantajları anlatılmaktadır (Erkan, 2002: 67). Ekonomik nedenler daha çok tarımdaki gelişmelere bağlıdır.

Tarımda kullanılan teknolojinin genişlemesiyle insana bağlı iş gücü ihtiyaçların azalmasıyla birlikte insana olan ihtiyacın azaltmıştır. Bu gibi nedenlerden etkilenen bireyler kendine yeni iş imkânları oluşturabilmek ve ailesini geçindirebilmek için şehre göç etmek zorunda kalmış ve kent merkezleri çekici hale gelmiştir (Yıldırım, 2004: 20). Bir diğer neden ise kırsal alandaki toprakların kardeşler arasındaki bölüşülme veya miras yoluyla kardeşler arasındaki parçalanmadır. Toprağın bölüşülmesi sonucu eldeki arazinin kişinin geçimini sağlayacak kadar olmamasıdır. Bu nedenden dolayı kişinin kente göç etmek zorunda kalmasıdır (Kartal, 1978: 6). Tarımda teknolojik aletlerin gelişmeye etkisi olmasa bile bazı ailelerin nüfusunun fazla olmasından dolayı ailede bazı kişiler işsiz kalabilmektedirler (Mimarlar Odası Ankara Şubesi, 1971: 30). Diğer bir neden ise de köylerde eğitim, eğlence, sağlık ve ulaşım gibi imkânların yetersiz olmasıdır.

Kentleşmeyi oluşturan ekonomik nedenlerden çekici etmenler ise kentlerdeki iş imkânların fazla oluşu, işçi maaşların dolgun oluşu, sanayi kuruluşların kentlerin etrafında oluşu, kentlerde eğitim, sağlık, eğlence, tüketim ürünlerine kolay ulaşılabilmesi, konut imkânlarının oluşu ürün çeşidinin fazla olması, fizyolojik imkânların kolay bir şekilde karşılanabilmesi ile güvenli ve huzurlu ortamların oluşu kentleri çekici hale getirmiştir (Yıldırım, 2004: 20).

Çekici etmenleri yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda Sam ve Ertürk’e göre aşağıdaki gibi beş başlık etrafında toplayabiliriz (Ertürk ve Sam, 2009: 33):

 Uzmanlaşma: Belli bir alanda uzmanlaşma gerektirir. Üretim maliyetini azaltma ve gelirde artışı sağlar.

 Dışsal biriktirmeler (tasarruflar): Kentin gelişmesi ve büyüklüğü ile orantılı olarak birbirleri ile işbirliği ve fayda sağlamasıdır.

 Kentleşme biriktirmeleri: Araştırma ve eğitim öğretim kolaylıkları, çeşitli kolaylık sağlayan yardımcı hizmetler.

 Üretim faktörlerine ulaşılabilme: nitelikli ve kalifiyeli insan gücü, bankacılık hizmetleridir.

 Sosyal olanaklar: ürünlere ve sunulan hizmetlere kolay bir şekilde ulaşabilme. Ekonomik nedenlerde görüldüğü üzere insanlar, kırsal alanların teknolojik gelişmelerden etkilendiği için insan gücüne ihtiyaç kalmadığından ya da tarımsal alanların kardeşler arasında bölüşümünden dolayı tarım alanlarının aileyi geçindirecek güçte olmamasından dolayı yaşadıkları kırsalı terk etmek zorunda kalmışlardır. Bir başka nedende doğal afetler sonucunda göç etmek zorunda kalmışlardır. Kentlerdeki imkânların fazla oluşu insanların kent çevresinde toplanmasını sağlamıştır.

1.2.2.2.2. Sosyo-Psikolojik Nedenler

Sosyo-psikolojik etmenler kent ile köy arasındaki yaşam farklılıklarını, yaşam düzeylerini, yaşam tarzlarını göstermede kullanılmaktadır. Burada bireyin kırsal alanlardan büyükşehirlere göç etmesi, bir yükseliş yüksek imkânlara ulaşma ve aşağılık duygusundan kurtulma olarak görülmektedir. Bu yüzden kırsal alanda yaşayan birçok birey eğitim öğretimini tamamladıktan sonra ya da askerlik hizmetini yaptıktan sonra ilk iş olarak yaşadıkları kırsal alanlardan daha iyi imkânlara sahip büyük kentlere göç

etmeye çalışırlar. Kentlerin cezbedici imkân ve olanakları önümüzdeki zamanlarda da bireyleri kendisine çekmeye devam edecektir. Avantajlı durumdaki kentlerin çekici nitelikleri ön plana çıkmaktadır. Kentler, kırsal alana göre birçok avantajlı niteliğe ( eğitim, sağlık, ulaşım, eğlence vb.) sahiptirler. Kentlerin özgür havası daha geniş kesimlere hitap etmektedir. Kentlerin bu gibi nitelikleri kırsaldan kente göçü hızlandırmaktadır (Erkan, 2002: 72).

Günümüzde kentler çekici özelliklerinden dolayı çok hızlı göç almaya başlamıştır. Farklı memleketlerden gelen bireyler o kente özgü kent kültürünü oluşturmuşlardır (Keleş, 2013: 39).

1.2.2.2.3. Siyasi Nedenler

Kentleşme olgusuna yönelik çeşitli düzeylerde verilen kararlar her zaman etkili olmuştur. Bazı siyasal kararlar, hukuk kuralları ve uluslararası ilişki düzeylerindeki kararlar kentleşmeyi özendirici nitelikler taşıyabilmektedir. Barınma, gezme, ticari yasaların kaldırılması kentleşme üzerinde etki yapmaktadır. Kimi kentlere siyasal yollarla başkent statüsü verilmesi o ilin hızlı bir şekilde göç almasını sağlamıştır. Ankara’nın 1920’li yıllarda başkent ilan edildikten sonra hızlı bir şekilde göç alması bunun tipik bir örneğidir (Erkan, 2002: 72).

Ülkemizin kuruluşundan itibaren sanayi, ulaşım, eğitim ve dış politikada aldığı kararlar kentleşmeyi etkilemiştir. Cumhuriyetin ilk yıllarında yapılan sanayi yatırımlarının ülkeye dengeli bir şekilde dağıtılması, ülke nüfusunun belli bölgelerde yoğunlaşmasını engellemiştir. Yine aynı şekilde ulaşım ağlarında alınan kararlar da nüfusun belirli bölgelerde yoğunlaşmasını sağlayabilmektedir. 1950’li yıllardan sonra benimsenen liberal ekonomi politikalarında sanayi kuruluşların büyük kentler çevresinde kurulması ile ülke nüfusu o illerde hızlı bir şekilde artış göstermeye başlamıştır (Kartal, 1978: 8-9).

Toprak hukukunu yöneten kuralların değişmesi durumunda da kentleşme hareketleri etkilenmektedir. Örneğin toprağın tamamının ailenin en büyük kardeşi tarafından hukuk yolu ile ele geçilmesi durumunda diğer kardeşler göç etmek veya başka ailelerin çiftliklerine işçi olarak gitmek mecburiyetinde kalmalarıdır. Aksi durumlarda ise kişi kente göç etme durumundadır (Keleş, 2013: 40).

Ülkelerin madenlere ve madenciliğe gösterdiği ve ilgi çıkardığı kanunlar ülkenin nüfusunun göç yönü üzerinde etkili olmaktadır. O bölgede hızlı bir nüfus artışını sağlamıştır (Faoqhı, 2000: 359-360). Görüldüğü üzere kentleşme hareketleri üzerinde devlet politikaları ve hukuki kurallar oldukça etkili olmaktadır. Nüfusun belirli bölgelerde bir araya gelebilmesini sağlayabilmektedir. Aynı zamanda savaşlar, salgın hastalıklar, terör olayları ve doğal afetlerde nüfus üzerinde etkili olmaktadır.

1.2.2.2.4. Teknolojik Nedenler

19. yüzyıldan sonra kırsal alanda meydana gelen tarımsal gelişmeler ve makineleşme üretimi arttırırken insan gücüne olan ihtiyacı azaltmış ve kırsal alandan kente göçü hızlandırmıştır. Teknolojinin gelişmesi ile bir yerden başka bir yere üretilen ürünlerin hızlı ve kolay bir şekilde ulaşımını kolaylaştırmıştır (Holton, 1999: 130-131).

Sanayi devrimi ile birlikte meydana gelen uzmanlaşma kırsal alanda faaliyet gösteren birçok zanaatkârı işsiz bırakmış ve işleri yapan kişilerin işsiz kalmasına neden olmuştur. Ulaşım ve iletişim alanındaki yeni gelişmeler kentleşmeyi her yönden etkileşmiştir. Ulaşım sıkıntısı nedeni ile az üretim yapan küçük firmaların, ulaşımın gelişmesi ile daha çok ürün üreterek büyümüş ürünlerini her yere ulaştırarak büyük şirketler haline gelmişlerdir. Teknoloji aynı zamanda ulaşımın ucuzlamasını sağlamıştır. İletişim alanındaki gelişmeler kırsal alanlardaki gelişmeleri etkilemiştir. Bilgi, deneyim ve tekniklerin, bireylerin aralarında hızlı bir şekilde yayılmasını sağlamıştır (İşbir, 1986: 21).

1.2.2.3. Kentleşme Politikaları

Kentleşmenin neden olduğu ekonomik, siyasi ve toprak işleyişi gibi sorunlara çözüm yolu aramak, bu problemlerin her birini birer birer ele alıp cevap aramakla ya da hepsinin temelini oluşturan, ülkenin yerleşme biçimini uzun yıllar boyunca değiştirmeyi amaçlayan kapsamlı politikaları uygulamakla oluşmaktadır. Yani köylerden şehirlere nüfus akışını azaltmak, yönünü değiştirmek ya da coğrafi dağılışını ülkenin kalkınma hızını arttırabilecek şekilde düzenleyen politikaların tümüne “Kentleşme politikası ”denilmektedir (Keleş, 2013: 55-56). Kentleşme politikalarının uygulanabilirliği ülkeden ülkeye farklılık göstermektedir.

Kentleşme politikaları özellikle nüfusu kırsal kesimde tutmaya ve toprağı işlemeye yönelik yapılmaktadır. Makro ölçekte kentleşme politikalarını kendi içerisinde beş gurupta toplayabiliriz. Bunlar (Ertürk ve Sam, 2009: 22):

 Serbest piyasa düşüncesine dayalı politika  Nüfusu kırda tutmaya yönelik politika  Yaygınlaştırılma politikası

 Metropol yaratma politikası yoğun kentleşme

 Orta yol politikası (merkeziyeti yaygınlaştırma) politikalarıdır.

1.2.2.3.1. Serbest Piyasa Düşüncesine Dayalı Politika

Bazı devletler büyüme hızını ve biçimini arz-talep kurallarının etkilerine açık tutma tarafındadırlar. Böyle bir uygulamanın sonucunda temel görüş olarak kentleşmenin büyüme hızının ve biçiminin oldukça güç ve çok maliyetli olduğu savunulmakta ve özelliklede kentleşme süreçlerine kesinlikle müdahale edilmemesi gerektiğini savunmaktadırlar (Ertürk, 1997: 28).

Günümüzde uygulanan kentleşme politikalarında bu gibi kentleşme politikaları uygulanmamaya yüz tutmuştur. Hatta kentleşme konusunda da “bırakınız yapsınlar” gibi felsefi akımlar ortadan kalkmıştır. Nitekim bazı kamu otoriteleri kentleşme süreçlerine farklı araçlarla müdahalede bulunarak kentleşme süreçlerinin ekonomik yararlarını arttırma yoluna gitmekte ve toplumsal sakıncaları engellemenin yollarını aramaktadırlar (Ertürk ve Sam, 2009: 22).

1.2.2.3.2. Nüfusu Kırda Tutmaya Yönelik Politika

Bazı devletler aşırı hızlı kentleşmeyi azaltmayı kentlere akın eden göçlerin büyük bir kısmını geri çevirmeyi denemişlerse de bu çabaları boşa gitmiştir. Bunun yerine insanların köyde kalması için toprak ve tarım reformu gibi önlemlere köylünün köyde kalmasını ve kalkınmasını amaçlamışlardır (Keleş, 2013: 56).

Toprak ve tarım reformu, “geniş kapsamda toprak ile onu işleyenler arasındaki tüm ilişkileri iyileştirmek amacıyla devletçe alınan her türlü önlem ve yapılan uygulamaların” tümüdür (İşbir, 1991: 86). Bu uygulama köylerde yaşayan insanların bir takım yollarla refah düzeylerini arttırmaktır. Bu nedenle köylerde yaşayan insanları

tarım arazisi sahibi yaparak yaşam alanlarının koruma ve güvenini sağlayarak onlara eğitim, ulaşım, konut gibi imkânları sunarak onları köylerde tutmaya yönelik politikadır. Kırsal kesimde göçün durdurulabilmesi için tarıma dayalı sanayi kollarının gelişmesi ve gerekirse teşvik edilmesi ya da kırsal kesimde el sanatlarının geliştirilmesi bu gibi projeler desteklenebilir (Dinler, 1994: 307).

1.2.2.3.3. Yaygınlaştırılma Politikası

Bu politika ülke nüfusunun bir ya da birden fazla şehirde yığılması yerine, ülkenin bütün her yerine eşit ve dengeli bir şekilde dağılmasını ve yerleşmesine öngören bir politikadır. Ekonomi ve insan kaynakları her yere eşit şekilde dağıtılmaktadır. Köy, kasaba, küçük şehirlere ve büyük metropollere yani her yere sanayinin dağıtılmasını öngörmektedir. Günümüzde Rusya, Çin, İngiltere ve Hindistan gibi ülkeler bu yönde kentleşme politikası uygulamaktadırlar (Keleş, 2013: 56).

İnsanların kırsal alandan uzaklaşıp kentlere doğru göç etmesi ile birlikte insanların sağlıksız alanlar ve kasvetli ortamlardan kurtarmak için ortaya atılan düşünce sistemidir (Nadaroğlu, 2001: 108-109; www.//sbpturkiye.com/, 2017). Howard’ın ortaya atmış olduğu bu uygulama İngiltere’de ikinci dünya savaşı sonrasında nüfusu 10 milyonu bulan Londra’da uygulamaya konulmuştur. Bugün nüfusu 100 bini aşmayan kentlerde ekonomik ve teknik imkânlar kırın huzuru, sessizliği ve yeşili gibi imkânlarla bir araya getirilmeye çalışılmaktadır.

1.2.2.3.4. Metropol Yaratma Politikası

Bu politikada yaygınlaştırma politikasının tam tersine kentleşme ile kırsal alanlardaki göçü engellemek değil de göçün metropol kentlere yönlendirilerek büyük gelişmiş metropol kentler oluşturması söz konusudur. Böyle bir uygulama ile az gelişmiş ülkelerde kentleşme, sadece birkaç gelişmiş büyük kentin etrafında oluşmakta ve kentin tüm kaynakları nüfusun etrafında toplanmaktadır.

Tek Büyük Kent Yasası’na uygun olarak büyüyen gelişen bu kentler ilk aşamada birtakım ekonomik avantajlar elde ederken sonraki zamanlarda ise bölgeler arası dengesizlikler ve büyük toplumsal sorunlara yol açabilmektedirler (Ertürk ve Sam, 2009: 22).

1.2.2.3.5. Orta Yol Politikası

Son zamanlarda bazı ülkeler kentleşme aşamalarında yaygınlaştırma ve merkezileştirme haricinde farklı üçüncü bir yol izlemektedirler. Orta yol politikası, bir yandan ekonomide rasyonellik hedeflerken diğer yandan da sosyal adalet prensiplerini uygulamaya çalışmaktadır. Bu bağlamda yaygınlaştırma politikası hedeflenmekte ve kalkınma için büyük kentlerin varlığı zorunlu olarak kabul edilmektedir. Böylece ekonomik etkinlikleri en büyük olan kentler diğer kentleri kapsamaya çalışmaktadırlar.

Lloyd Rodvvin'in merkeziyetçi yaygınlaştırma verdiği adını bu politika, ekonomi ve toplumsal kalkınmada kentleşmeden yararlanmayı imkân sağlayacaktır. Her ülkenin kendine özgü özel koşullar içeren politikaları vardır. Her ülke için genel geçer bir politika uygulaması yoktur. Ülkelerin gelişmişlik seviyelerine göre politikalar farklılık göstermektedir. Nitekim az gelişmiş ülkeler tüketime dayalı bir kentleşme politikası benimseyeceği için çarpık ve dengesiz bir biçim oluşabilmektedir. Bu ülkeler için ülkenin tüm büyük kentlerini tüm ve üretim güçlerini harekete geçirebilecek dengeli ve kademeli bir politika benimsemesi o ülkenin ihtiyaçlarını daha iyi kapsayabilmektedir (Ertürk, 1997: 31-32).