1. BÖLÜM
1.2. Atatürk Dönemi
1.2.1. Türkiye İktisat Kongresi ve Sonuçları
takvimin kabul edilmesi, ölçü ve saatlerde değişiklik, Medeni Kanunun kabul edilmesi, Latin alfabesine geçilmesi ve devletin dinine ilişkin maddenin anayasadan
çıkarılması gibi değişiklikler bu dönemin uygulamalarıdır.53
Türk Devrimi sürecinde gerçekleştirilen bu yeniliklerin amacı Türk toplumunun çağdaş uygarlıklar düzeyine yükseltilmesidir. Eski kurumların yerini yenilerinin alması ve çağın gereklerine uygun bir hayat tarzının kurulması
zorunludur. Asıl amaç Türk Devleti’nin varlığını ve bağımsızlığını korumaktır.54
1.2.1. Türkiye İktisat Kongresi ve Sonuçları
Atatürk, Osmanlı Devleti’nin gerçekte ve fiili olarak bağımsızlıktan mahrum
kaldığını düşünmektedir.55
Henüz Lozan Antlaşması imzalanmadığı ve Cumhuriyetin ilan edilmediği bir dönemde ekonomi politikalarının belirlenmesi ve siyasal bağımsızlık gibi ekonomik bağımsızlık yolundaki kararlılığının gösterilmesi amacıyla bir kongre yapılması düşünülmüştür. Bu düşünceden yola çıkılarak Mustafa Kemal Paşa’nın desteği ve dönemin İktisat Bakanı Mahmut Esat Bozkurt’un girişimleriyle 17 Şubat 1923- 4 Mart 1923 tarihleri arasında İzmir’de Türkiye İktisat
Kongresi toplanmıştır.56
Kongreye işçi, çiftçi, tüccar ve sanayici kesimlerinden 1135 delege katılmıştır. Kongrede Misak-ı İktisadi olarak bilinen 12 maddelik esas tespit ve kabul edilmiştir. Bu esaslarda milli sınırlar içinde lekesiz bir bağımsızlığa vurgu yapılarak, ülkenin içinde bulunduğu ekonomik koşullar çerçevesinde önemli kararlar alınmıştır.57
İzmir İktisat Kongresi’nde milli iktisadın oluşturulması için kanaatkâr ekonomik zihniyetin değiştirilmesi ve kalkınma için gerekli sermaye konusunda burjuva sınıfının eksikliğine vurgu yapılarak yeni bir ekonomik anlayış
53
Feroz Ahmad, “Cumhuriyete Doğru”- Ahmet Kuyaş “Yeni Rejim”, Cumhuriyet Ansiklopedisi 1
(1923-1940), YKY Yayınları, İstanbul, 2005, s. 4-10.
54Necdet Aysal, Atatürk Dönemi Türk Devrimi, (ed. Temuçin Faik Ertan), Başlangıcından
Günümüze Türkiye Cumhuriyeti Tarihi, Siyasal Kitabevi, Ankara, 2011, s. 189.
55Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, ATAM Yayınları, Ankara, 2006, s. 471.
56Tokgöz, a.g.e, s. 43.
57A. Gündüz Ökçün, Türkiye İktisat Kongresi 1923-İzmir, Sermaye Piyasası Kurulu Yayınları, Ankara, 1997, s. 323-325.
16
belirlenmiştir.58Bu anlayışla Cumhuriyetin ilanından sonra bir sermaye sınıfı
oluşturmak çabaları böylece uzun yıllar devam edecektir.
Türkiye İktisat Kongresi’nde alınan kararları şöyle özetlemek mümkündür: Çalışma Özgürlüğü esas kabul edilecektir. Tekelleşmeye izin verilmeyecek, tütün tekeli(reji) kaldırılacak tütün ekim ve ticareti serbest bırakılacaktır. Aşar Vergisi kaldırılacaktır. Ekonomik gelişmeye katkısı olmak koşuluyla yabancı sermayeye karşı çıkılmayacaktır. İhracat, hayvancılık, ormancılık, madencilik ve
genellikle yerli üretim teşvik edilecektir.59Kanunlara bağlı olmak şartıyla yabancı
sermayelerine gereken güvence verilecektir.60Kongre’de askeri ve siyasi kadroların
toplumun ekonomik alandaki desteği de dahil olmak üzere tam desteğine sahip olmaları dolayısıyla kapitülasyonların kaldırılması konusundaki kararlılık bir kez daha dile getirilmiş, yabancı sermayeye karşı olunmamasının yanında, liberal
düzenden komünist düzene geçilmeyeceği açıklaması da yapılmıştır.61Bağımsız bir
ekonomi oluşturmak yolunda henüz Lozan görüşmelerinin devam ettiği sıralarda yabancı sermayeye izin verileceği yönündeki açıklamalara rağmen yapılan bu
kongre, yıllarca serbest hareket etmiş yabancı sermayeyi endişelendirmiştir.62
Lozan Antlaşması’nın bu yıllardaki Türkiye ekonomisini en çok etkileyen konularından biri Osmanlı gümrük tarifelerinin 5 yıl süreyle 1929 yılına kadar korunması şartıdır. Bu durum savaştan yeni çıkmış ve yeni bir devletin kurulduğu
ülkede düşük oranlı Osmanlı gümrük tarifelerinin kullanılmasını gerektirmektedir.63
58Atatürk İzmir İktisat Kongresi’nde yaptığı konuşmada bu konuyla ilgili şöyle demiştir. “ Öyle bir ikitsat devri ki, onda memleketimiz bayındır olsun, milletimiz rahat olsun ve zengin olsun... Kanaat yok edilmeyen bir hazinedir anlayışıyla, fakirliği fazilet bilmek felsefesine de iktisat devri artık son versin.”Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, s. 474.
59Tokgöz, a.g.e, s. 46.
60Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, s. 475.
61Tokgöz, a.g.e, s. 44.
62İzmir İktisat Kongresi’nin hazırlık aşamasında Anadolu Ajansı; Atina’nın 1 Şubatta dünyaya duyurduğu bir genelgeyi yayınlamıştır. Yunanlılar İzmir İktisat Kongresi’nin programının yabancılara ayrıcalık vermeyeceğini, yabancı vapur şirketlerinin Türk sahillerinde sefer yapmayacağını, yabancı sermayenin tehlikede olduğunu açıklamışlardır. Aynı tebliğde İstanbul’daki Türk Ticaret Odası üyelerinin daha önce Ermeni, Rum ve Museviler’den oluşurken artık Türklerin hâkim olacağını da dünyaya şikâyet etmektedirler. Mehmet Akif Tural, “Barış İçinde Cumhuriyete” Türkiye
Cumhuriyeti Tarihi I, ATAM Yayınları, Ankara, 2006, s. 406.
17
Berkes’in ifadesiyle gerçekte Batılı Devletler bu kapitülasyonları Lozan’da büyük bir ekonomik kayba uğrayacaklarından değil, konferansta karşılarına kayıtsız şartsız bağımsızlık tezi ile gelen geri kalmış bir topluma bu bağımsızlık fırsatını vermek istemediklerinden veya onu yeni kayıtlar altına sokmak için tamamen
kaldırtmak istememişlerdir.64
Lozan Antlaşması’nın Atatürk dönemi iktisat politikalarını etkileyecek bir başka konusu Türk Yunan mübadelesidir. Mübadeleye göre gidenlerin büyük kısmı tüccar, sanayici, sanatkâr, serbest meslek sahibi olan kişiler ve aileler iken, gelenlerin hemen hemen tamamına yakını tarımsal kökenli kişi ve ailelerdir. Bu önemli nüfus mübadelesi yeni devletin ekonomisini büyüme ve sanayileşme yönünde olumsuz
biçimde etkilemiştir.65
Cumhuriyetin ilanından önce de var olduğunu belirttiğimiz “milli iktisat” okulunun korumacı ve sanayileşmeci yaklaşımları bu dönemde Lozan Antlaşmasının hükümleri gereği gümrük politikalarına konan engeller yüzünden tam olarak uygulanamamıştır. Fakat devlet desteğiyle bir milli burjuvazi yetiştirilmesini kalkınma ve modernleşmenin temeli sayan bu yaklaşım, Cumhuriyet’in ilanından sonra da izlenen temel iktisat politikası olmuştur. Devletin sermaye çevreleriyle işbirliği yaparak yerli bir sermayedar sınıfı oluşturma girişimlerinde 1924 yılında
kurulan İş Bankası’nın önemi büyüktür. 66
Bu bankanın kuruluşunun Cumhuriyet tarihinde aferizm salgınının başlangıcı olduğu Falih Rıfkı Atay tarafından ifade edilmiştir.67
64Niyazi Berkes, Türkiye İktisat Tarihi II, Gerçek Yayınevi, İstanbul, 1970, s. 110.
65Erdinç Tokgöz,“Atatürk Dönemi Politikaları”, Atatürk’ten Günümüze Türkiye Ekonomisi, Siyasal Kitabevi, Ankara, 2002, s. 18-19.
66Devlet desteğiyle yerli sermayedar yetiştirme girişimlerinin en etkili ve yaygın yöntemlerinin başında, devlet tekellerinin imtiyazlı özel şahıs ve şirketlerce işletilmesi gelmektedir. Bu tekeller imtiyazlı yerli ve yabancı şirketlere devredilmiştir. Pek çoğunda üst düzeyde siyasi kadroların ve devlet katında önemli kişilerin hissedar olduğu bu şirketler, devletin sağladığı tekel durumundan yararlanarak yüksek kazançlar elde etmiştir. İş Bankası Cumhuriyetin ilk yıllarındaki yerli ve yabancı sermaye ile siyasal iktidar arasındaki bütünleşme sürecinde oldukça etkili olmuş, çeşitli iktisat politikası kararlarını sermaye çevrelerinin istekleri doğrultusunda yönlendirmiştir. Bu baskı grubunda bankayı temsil eden politikacılara ve nüfuzlu kişilere çıkarcı anlamına gelen aferist denmiştir. Boratav, a.g.e, s. 40-41.
18
1920’li yılların sonuna kadar olan süreçte ekonomi politikaları, İzmir İktisat
Kongresi’nin liberal ekonomiden yana olan temel kararları doğrultusunda68
yeniden
inşa çerçevesinde şekillenmiştir.69
1920’li yıllarda yabancı sermaye ile yapılan girişimler pek azalmamıştır. Fakat bu girişimler yerli sermaye aleyhine ve yabancı ile bütünleşmeye yönelten bir
politika değildir. 70
Atatürk için ekonomik yapıyı güçlendirme, dengeli ve sürekli bir ekonomik
gelişme sağlama her zaman önemli olmuştur.71
Bu dönemde Atatürk’ün genel hatlarıyla anti-enflasyonist, korumacı dış
ekonomik ilişkiler, planlı kalkınma ve denk bütçe72
esaslarına dayalı olarak izlediği iktisat politikalarının uygulanmasında tarım, sanayi, madencilik, bankacılık ve ulaştırma alanları önde gelmiştir. Türk köylüsünü ve tarımsal üretimi uzun yıllar baskı altında tutan, ülkeye mali ve sosyal açıdan önemi büyük olan Aşar Vergisi 1925 yılında kaldırılmıştır. Tarım sektörünün tek kredi kaynağı olan ve bir devlet dairesi şeklinde Tarım Bakanlığına bağlı bulunan Ziraat Bankası sermayesi arttırılıp, bir anonim şirket statüsü verilerek yeniden örgütlenmiş; çiftçilere daha faydalı bir
duruma getirilmiştir.73
Sanayiye yönelik politikaların temelinde gümrük politikalarına getirilen sınırlar ile özel sanayi yatırımlarına sağlanan özendirici uygulamalar yer almaktadır. 67Falih Rıfkı “Çankaya” adlı romanında şöyle demiştir. “İlk aferizm fedası Ankara’da iş takip etmeye gelenleri haraca kesmekle başlamıştır. İş Bankasının bir nevi politikacılar bankası olarak kurulması, Cumhuriyet tarihi için pek acı bir aferizm salgınının başlangıcıdır. Kolay kazanç elde etmeye
çalışanlar Ankara’da nüfuz tüccarlarını bulup onlar vasıtasıyla bankayı kendi teşebbüsleri içine sürüklemektedirler.” Falih Rıfkı Atay, Çankaya, Pozitif Yayınları, İstanbul, 2010, s. 572-573. 68Tevfik Çavdar, Yüz Yıllık Pahalılık, Ülke Yayınları, Ankara, 1983, s. 175.
69Şimendifer ya da demiryolu politikası Cumhuriyetin kuruluş dönemini simgeleyen hareketlerin başındadır. 1924 yılında başlayan ve 1939’a doğru sona eren demiryolu politikası yeni rejimin kuruluşu ile özdeşleşmiştir. 19. yüzyılda dünyada büyük bir hareket yaratan demiryolları, siyasal iktidar ve ekonomik nimet, demiryolu politikası ise, devlet kurma ve iç pazar yaratma politikası demektir. Bu nedenle Osmanlı döneminden kalan ve imtiyazlı yabancı şirketlerin elinde bulunan demiryolu hatları millileştirilerek başka bir demiryolu politikası izlenmiştir. Bilsay Kuruç, Belgelerle
Türkiye İktisat Politikası c.1( 1929-1932), A.Ü. SBF Yayınları, Ankara,1988. s. XXXIII-XXXIV.
70Kuruç, Belgelerle Türkiye İktisat Politikası, c. 2, s. LI.
71 Necdet Serin, “Atatürk’ün İktisadi Politika Anlayışı”, Atatürk Yolu Dergisi, Sayı: 2, TİTE Yayınları, Ankara, 1988, s. 216.
72Tokgöz, a.g.e, s. 110. 73Aktan, a.g.e, s. 39-42.