• Sonuç bulunamadı

Petrol Krizi ve Türk Ekonomisine Etkileri

1. BÖLÜM

1.4. Demokrat Parti Dönemi

2.2.1. Petrol Krizi ve Türk Ekonomisine Etkileri

Dünyadaki gelişmeler de Türkiye’de muhtıranın derhal beklediği kuvvetli bir

hükümet178in kurulmasının önündeki önemli engellerden biridir. Bunlardan en

önemlisi Türkiye’yi en çok da 1970’li yılların sonuna kadar etkisi altında bırakacak olan Petrol Krizi’nin ilk sinyallerini vermeye başlamasıdır.

1970’lerin dünyası, özellikle 1973 Arap-İsrail Savaşı ve onu izleyen petrol bunalımının sonucunda, iktisadi açıdan karmaşık bir duruma girmiştir. 1973 Savaşında, İsrail karşısında yenilgiye uğramamakla belki askeri zaferi kazanmış sayılabilecek olan Arap ülkeleri, petrol silahını kullanarak, Batı’ya karşı siyasi ve

iktisadi zaferler de kazanmak istemişlerdir.179

Dünya Petrol Krizi, ABD’nin 1971’de doların altına bağlılığına son vermesi ve ardından 1973’te OPEC’in petrol fiyatlarını olağanüstü ölçüde artırması ile patlak vermiştir.180

OPEC üretimi ve ihracatı kısıtlamadan petrol fiyatlarının artmasının mümkün olmadığı anlayışı ile hareket etmiştir. 1970 yılında Libya lideri Kaddafi’nin girişimleri sonucunda ilk petrol zammı sağlanmıştır. 1971’de Tahran’da petrol

177Ecevit, “her şeyin en iyisini yalnızca aydınların bildiğini ileri sürmekten vazgeçip halkın da kendi çıkarlarının nerede olduğunu sezdiğini, şimdiye kadar halkın devrimcilere oy vermemesinin gericiliğinden değil, devrimcilerin kendisinden kopuk olduğunu görmesinden kaynaklandığının kabul edilmesi gerektiğini” söylemektedir. Eraslan, a.g.e, 616-617.

178Tercüman,13 Mart 1971.

179Gönlübol, a.g.e, s. 545. 180Alpkaya, a.g.e, s. 233.

45

şirketleri ile imzalanan anlaşma sonucunda petrole ikinci zam yapılarak fiyatlar %35

oranında artmıştır.181

Petrol üreticisi ülkelerin fiyatları yükseltmek amacıyla üretimi sınırlandırma siyaseti izlemeye başlamaları sonucunda petrol fiyatları, altı-yedi aylık

bir dönemde ortalama dört kat yükselmiştir.182

Ortadoğu ülkelerinin üye olduğu OPEC’in petrol fiyatlarını aşırı biçimde yükseltmesi, dünya ekonomisinin petrol enerjisine bağımlı olması nedeniyle kısa sürede krize yol açmıştır. OPEC, kararının gerekçesini, “Batılı devletleri İsrail’i desteklemekten vazgeçmeye zorlamak” olarak açıklamaktadır. Ancak bu karar, İsrail’i destekleyen ABD’den çok, Batı Avrupa ve Üçüncü Dünya ülkelerini etkilemiştir. OPEC’in 1973 sonbaharında aldığı %70 kararıyla yetinmeyerek, yıl

sonunda% 130 artış kararı alması krizin etkilerini artırmıştır.183

Petrol Krizi’nin 1973-1974’te Batı’da yaptığı ilk şoktan sonra her altı ayda bir OPEC ülkelerinin ham petrol fiyatlarına zam yapmaları normal bir olay haline gelmiştir. Batı’nın sanayileşmiş ve gelişmiş ülkeleri, fiyat artışlarından doğan

sarsıntıyı kısa sürede atlatmışlardır.184

Çünkü petrol ithal eden gelişmiş Batılı devletler, bir yandan OPEC ülkeleriyle bağlantı kurmaya çalışırken bir yandan da kurdukları birliklerle OPEC’e karşı bir toplu hareket çabasına girmişlerdir. Bu devletler petrodolarlarını( petrol ihracatı sonucu elde ettikleri nakit döviz) kendi ülkelerine çekmeye çalışmışlar, yüksek petrol fiyatlarını sattıkları endüstri mallarına yansıtmışlardır. Başka enerji kaynakları geliştirebilecek teknolojik düzeyleri ve bu amaca hizmet edecek sermayeleri olduğu için, petrol bunalımının zararlarını büyük ölçüde yok edebilecek duruma gelmişlerdir. Petrol ithal eden az gelişmiş ülkeler ise ekonomik kalkınmanın ilk aşamalarında enerji ihtiyaçlarının büyük olması ve yanlış enerji politikalarıyla petrole bağımlı olduklarından, yüksek petrol fiyatlarının faturasını çok daha ağır biçimde, ekonomik kalkınmalarını durdurmak ya da yavaşlatmak pahasına ödemek zorunda kalmışlardır. Bu ülkeler ayrıca OPEC’in petrodolarlarını ülkelerine çekemediklerinden ve üstelik Batı’dan aldıkları endüstri

181Rıdvan Karluk, Uluslararası Ekonomik, Mali ve Siyasal Kuruluşlar, Turhan Kitabevi, Ankara,1998, s.131-132.

182

A.g.e, s.132.

183Alpkaya, a.g.e, s.233-234.

184Fahir Armaoğlu, 20.Yüzyıl Siyasi Tarihi (1914-1980),Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Ankara, 1988, s. 727-728.

46

mallarına da yüksek fiyat ödediklerinden, Batılı devletlere göre daha da zor duruma

düşmüşlerdir.185

Bu dönemde ülkeler arasındaki eşitsizlik de kesinleşmiştir. Bretton Woods sisteminin çöküşü, IMF ve Dünya Bankası’nın Batılı ülkeler lehine yeni bir rol üstlenmesine yol açmıştır. Bu kuruluşlar, sosyal devlet uygulamalarını sürdürerek kalkınmak isteyen ama mali desteğe ihtiyaç duyan Üçüncü Dünya ülkelerine, verecekleri borçlar karşılığında yeni liberal politikalar önermeye başlamışlardır. Böylece, 1970’li yıllarda alternatif bir dünya düzeni için etkili bir dayanışma sağlamaya yönelen Üçüncü Dünya Ülkeleri, 1980’lerde bu yönelmelerden vazgeçip IMF ve Dünya Bankası’nın politikalarını süreç içinde birer öneri yerine zorunlu birer

program olarak uygulamaya başlayacaklardır.186

Türkiye, petrol tüketiminin %70’den fazlasını ithalat yoluyla sağlayan bir ülke olduğu için 1973 sonlarında başlayan Dünya Petrol Krizi’nden şiddetli şekilde etkilenmiştir. Geleneksel sanayileşme politikalarında değişiklik yapmak zorunda kalan Türkiye, krizden direk ve dolaylı olarak iki şekilde etkilenmiştir. Petrol fiyatlarındaki artışın ithalat giderlerini yükseltici etkisi direk etkidir. Petrol fiyatlarındaki artış sonucu petrol dışı ithalat giderleri de artmıştır. Çünkü petrol, endüstrilerin çok yaygın olarak kullandıkları bir sanayi ham maddesidir. Dolayısıyla petrol fiyatlarındaki artış onu girdi olarak kullanan tüm sanayi ürünlerinin de

fiyatlarının yükselmesine neden olmuştur.187

Petrol şokunun dolaylı etkilerinin direk etkilerinden çok daha şiddetli olduğu söylenebilir. Türkiye’nin önemli ölçüde kimyasal gübre ve petrole dayalı öteki sanayi ürünlerini ithal etmekte oluşu dış ticaret bilançosu üzerinde ağır bir yükün ortaya çıkmasına yol açmıştır. Petrol şokunun ithalat giderleri üzerinde yarattığı direk ve dolaylı etkileri birlikte ele alacak olursak toplam yükün ithalat giderlerinin

ortalama %50’si dolayına ulaştığı görülür.188

185Oral Sander, Siyasi Tarih (1918-1994) İmge Kitabevi, Ankara, 2007, s. 488-489. 186

Alpkaya, a.g.e, s.237.

187Halil Seyidoğlu, Türkiye’de Sanayileşme ve Dış Ticaret Politikası, Turhan Kitabevi, Ankara, 1982, s. 147-148.

47