• Sonuç bulunamadı

1. BÖLÜM

1.4. Demokrat Parti Dönemi

2.3.1. Birinci Ecevit Hükümeti

2.3.1.1. Haşhaş Sorunu

Ecevit liderliğindeki koalisyon hükümetinin 7 Şubat 1974’te güvenoyu alarak yönetime gelmesiyle, ülkeye yeni bir siyasi atmosfer hakim olmaya başlamıştır. Hükümetin programını uygulamak için ciddi çaba sarf edeceği düşünülmektedir. Hükümet, Af Kanunu’nu hazırlamaya başlamış, Türkiye’ye yardımların kesilmesine

yol açabilecek ABD’nin tehditlerine rağmen haşhaş ekimine izin vermiştir. 197

2.3.1.1. Haşhaş Sorunu

Türkiye ve Amerika Birleşik Devletleri(ABD) arasındaki haşhaş sorunu, iki ülke arasındaki ilişkilerde 1970’lerin ilk yarısında en önemli sorunlardan birisi

olmuştur.198

CHP ve MSP Koalisyon Hükümeti 1974 yılında kurulduktan sonra Türk kamuoyu, özellikle basın, seçim kampanyaları sırasında haşhaş ekimini kanuni hale getirme konusunda verdikleri sözü tutmaları için Hükümete çağrı yapmaktadırlar. Ecevit Hükümeti, haşhaş ekimini başlatmak niyetinde olduklarını Washington’a bildirip, Amerikan yetkililerinin haşhaş yasağını yeniden gözden geçirmelerini

196Eraslan, a.g.e, s. 618-619. 197

Ahmad, a.g.e, s. 416-417.

198Bu sorun 1960’lardan başlayarak Amerikan yönetiminin Amerikan gençliği arasında oldukça yaygınlaşan uyuşturucu alışkanlığına karşı kampanya başlatmasının sonucu ortaya çıkmıştır. Nasuh Uslu, Türk Amerikan İlişkileri, 21. Yüzyıl Yayınları, Ankara, 2000, s. 223.

50

istemiştir. 1 Temmuz 1974’te de Türk hükümeti 7 ilde haşhaş ekimine başlanacağını ilan etmiştir. 199

Bu karar Amerikan kamuoyunu çok öfkelendirmiştir. Ecevit Hükümeti sıkı devlet kontrolü altında haşhaş ekimine izin verirken illegal haşhaş trafiğini engellemek için çok sıkı tedbirler almıştır. İlerleyen süreçte Amerikalı yetkililer hükümetin aldığı tedbirleri haşhaş kaçakçılığını önlemek konusunda etkili yollar

olarak kabul etmişlerdir.200

Amerika ile Türkiye arasındaki bu sorunun hem bir süre haşhaş ihracatı ile elde edilen kazancı, hem de askeri ve ekonomik çıkarlarımızın olduğu Amerika ile gerginleşen ilişkilerin başlangıcı olduğu düşünülmektedir.

2.3.1.2. Ege Uyuşmazlıkları

Ecevit Hükümeti’nin iş başına geçtiği günlerde Yunanistan’la Türkiye arasındaki Ege uyuşmazlıkları bir başka önemli sorundur. Hükümet karasuları, kıta sahanlığı, ulusal hava sahası, FIR Hattı ve Ege Adalarının silahlandırılması gibi konularda sorun yaşamaya başlamıştır.

Yunanistan Taşoz adası yakınlarında petrol bulmuştur. Stratejik önemi olan ve doğal kaynaklar yönünden zengin Ege Denizi artık daha da önemlidir. Yunanistan, karasularının 6 mil olan genişliğini 12 mile çıkarmayı ve Ege adalarına da bunu uygulamayı istemektedir. Böyle bir uygulama Türkiye açısından hem güvenlik sorunları yaratacak, hem de Türkiye’nin Ege Denizi’nden daha az

199Türkiye, uzun yıllardan beri tıbbi açıdan en değerli haşhaşı üretmektedir ve dünyanın en büyük legal haşhaş ihracatçısı olmuştur. Türkiye, haşhaş üretimini durdurduğu için dünya piyasalarında gittikçe artan bir tıbbi afyon azlığı ortaya çıkmıştır. Türkiye, kendisi bile tıbbi alanda kullanılacak afyon ihtiyacını karşılamada güçlük çekmekte ve büyük paralar harcamaktadır. Amerika’dakiler de dâhil uluslararası ilaç firmaları durumdan şikâyet etmektedirler. Türkiye’de 1973 seçimleriyle yeniden demokrasiye dönülmesinden önce seçim kampanyalarının en önemli konularından biri haşhaş meselesidir. Haşhaş bölgesindeki halk, haşhaş ekimine yeniden izin verilmesi yönünde yoğun şekilde istekte bulunduğu için hemen hemen bütün siyasi partiler oylarını artırabilmek için 1971 haşhaş yasağını eleştirmekte ve iktidara geldiklerinde sıkı tedbirler alarak yeniden haşhaş ekimine izin vereceklerini söylemektedirler. A.g.e, s. 244-245.

51

ekonomik yarar sağlamasına yol açacaktır. Yalnız askeri ve siyasal değil 1973 sonrasının uluslararası ekonomik ortamı nedeniyle de Türkiye’deki hükümetlerin

Ege’deki gelişmelere sessiz kalması söz konusu değildir.201

Türkiye ve Yunanistan arasında uluslararası hukuka göre kesin kuralları bulunmayan ve zaman zaman gündeme gelen bu konu Türkiye’nin karşı koymaları

ile önlenebilmiştir.202

Bu konuda Türkiye’nin kararlı tutumunun yanında Amerika’nın ve Sovyet Rusya’nın 12 mil prensibine karşı çıkması da Yunanistan’ı

durduran bir faktör olmuştur.203

Kıta Sahanlığı 204sorunuyla ilgili olarak Türk Yunan gerginliğine,

hidrokarbon ve petrol yatakları bakımından zengin olduğu kabul edilen Kuzey Ege Denizi’nde yaklaşık 10.000 km karelik bir deniz sahası ile ilgili iki ülkenin karşılıklı hak iddiaları neden olmuştur. Yunan hükümeti, deniz yatağının araştırılması ve keşfedilen madenlerin işletilmesi için yabancı şirketlere izin vermiştir. Türk hükümeti, Kasım 1973’te, Ege Denizi’nde bir bölümü Yunan hükümetinin belirlediği saha ile çakışan bir sahada araştırma yapma imtiyazını devletin petrol şirketine

vererek buna karşılık vermiştir.205

İmtiyaz verilen Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığına (TPAO) 27 bölgede arama ruhsatı çıkarılmış, Yunan Hükümeti Türkiye’ye verdiği notada bu ruhsat alanının Yunan kıta sahanlığına girdiğini,

dolayısıyla bu arama ruhsatının geçersiz olduğunu bildirmiştir. 206

201Gönlübol, a.g.e, s. 581.

202Uluslararası kurallara göre karasuları devlet ülkesinin bir parçası olup, genişliği en fazla 12, en az 3 mil olmak üzere her devletin ulusal yasaları tarafından belirlenmektedir. Ancak bu konuda kesin bir kural olmadığını doğrular gelişmeler yaşanmıştır. Bu durumda Türkiye, 27 Şubat 1974 tarihinde Yunanistan’a bir nota vererek şöyle demiştir. “Genel kapsamlı kurallar, Ege gibi kapalı ya da yarı kapalı özellikler taşıyan denizlerde uygulanamaz; kendi karasularının genişliğini belirleyen bir devlet, komşu bir devletin açık denize çıkışını engelleyemez ve engellememek zorundadır. Bu konu daha sonraki yıllarda tekrar gündeme gelecek, Yunanistan’ın karasularını 12 mile çıkarma hakkı olduğuna dair demeçleri Türkiye tarafından sert bir biçimde cevaplanacak, Yunanistan tarafından tekrar dile getirilse de bu yönde bir uygulamaya gidilmeyecektir. Der: Faruk Sönmezoğlu, Haz. Ülke Arıboğan v.d,Uluslararası İlişkiler Sözlüğü, Der Yayınları, İstanbul, 1996, s.254- Baskın Oran, Türk Dış

Politikası c.1, İletişim Yayınları, İstanbul, 2008, s. 751-752.

203Armaoğlu, a.g.e, s. 841.

204Kıta Sahanlığı, kıyı devletinin kara ülkesinin denizin altında süren doğal uzantısına verilen addır. Hüseyin Pazarcı, Uluslararası Hukuk Dersleri II. Kitap, Turhan Kitabevi, Ankara, 1998, s. 392. 205Ahmad, a.g.e, s. 419

52

İki ülke arasındaki karşılıklı iddialarla sorunun halledilememesi üzerine Yunanistan, uluslararası hukukla uyumlu olmak koşuluyla görüşmelere razı olacağını bildirmiştir. Türkiye bunu olumlu bir gelişme olarak nitelendirmiş, bir yandan da

Çandarlı gemisini sismik araştırma yapmak üzere Ege’ye yollamıştır.207

İki ülkenin uzmanlarının Kasım 1976’da Bern Deklarasyonu denilen 10 maddelik bir belge imzalamalarıyla Türkiye ve Yunanistan, kıta sahanlığı meselesine bir çözüm bulununcaya kadar faaliyetlerine bir moratoryum getirmiş olmaktadırlar. Kıta sahanlığı konusunda Yunan görüşlerinin kabul edilmesi Türkiye ile Yunanistan

arasında bir devletin ülkesi üstündeki hava sahasını belirten ulusal hava sahası208

sorununu ortaya çıkacaktır. Yani Yunanistan, Ege’de hava sahasını da fiilen genişletebilir.209

Yunanistan, 1974 bunalımından sonra Ege adalarının karasuları genişliğini 6 milden 12 mile çıkarmak, dolayısıyla, hava sahasını da 12 mile genişletmek

istemektedir. Türkiye’ye göre bu bir casus bellidir.210Çünkü yabancı uçaklar

Türkiye’nin güvenliğini tehlikeye düşürebilecektir.211

1974 yılından başlayarak Türk ve Yunan Hükümetleri arasında FIR Hattı konusunda çeşitli düzeylerde yapılan teklifler karşılıklı reddedilmiştir. Aynı yıl her türlü hava trafiğine kapatılan Ege Denizi, Rogers Planı ile ancak 1980 yılı başında tekrar sivil hava trafiğine

açılabilecektir.212

207Baskın Oran, Türk Dış Politikası, c.1, İletişim Yayınları, İstanbul, 2008, s.753.

208Uygulanan uluslararası hukuka göre, devletlerin hava sahası, bu devletlerin egemenliği altında bulunan kara ülkesi ile buna bitişik olarak yer alan iç suların ve karasularının üstünde bulunan hava sahasıdır. Devletlerin uygulamalarında bu kurala aykırı düşen tek örnek Yunanistan’ın ulusal hava sahasıdır. Pazarcı, a.g.e, s. 442.

209Türkiye ile Yunanistan arasındaki karşılıklı nota teatisi yaz aylarında da devam etmiş, ancak tarafların görüşlerinde hiçbir değişiklik olmamıştır. Hatta Kıbrıs harekâtından iki gün önce Türk hükümeti, TPAO’ya Ege’de yeni bir arama ruhsatı daha vermiştir. Kıta sahanlığı konusunda 1975 yılında ve özellikle 1976 yılında IV. Demirel Hükümeti zamanında yoğunlaşan gerilimler yaşanacaktır. Armaoğlu, a.g.e, s. 835-837-838.

210Gönlübol, a.g.e, s. 583-584.

211Daha önce Milletlerarası Sivil Havacılık Teşkilatı, Ege üzerinde uçan bütün uçakların uçuş bilgilerini Atina’ya vermesine, ancak Türk karasularına girerken, İstanbul’a bildirmesine karar vermiştir. Bu kararın verildiği (1952) yıllarda Yunanistan’la ilişkilerin dost olması ve Yunanistan’ın NATO üyeliği nedeniyle Türkiye bu karara tepki göstermemiştir. 1974 yılından itibaren ilişkiler gerginleşince Türk Hükümeti durumdan endişe etmiştir. Çünkü 1952 FIR Anlaşmasına göre uçaklar sadece Türk hava sahasına girerken İstanbul’a bilgi vereceklerinden, Türkiye, havadan gelecek sürpriz baskınlara karşı savunmasız kalmaktadır. Armaoğlu, a.g.e, s. 838-839.

53

Bu dönemde Yunanistan ile Türkiye arasında sorun yaratan bir başka konu Ege adalarının silahlandırılması konusudur. Yunanistan, Lozan ve Paris

Antlaşmalarına aykırı olarak Ege adalarını silahlandırmaya başlamıştır.213

1974 yılındaki Kıbrıs Harekâtı’ndan sonra Türkiye’nin ciddi bir tehdit oluşturduğunu düşünen Yunanistan, Anadolu’ya yakın adaları silahlandırmayı hızlandıracaktır. Ayrıca, Karamanlis hükümeti ABD’ye tepkisini göstermek üzere NATO’nun askeri kanadından çekilme kararı alacaktır. 1975 yazında Türkiye ise, merkezi İzmir’de olan IV. Ordu’yu( Ege Ordusu) kuracak ve bu orduyu, gerek Ege’den gelecek bir tehdidi karşılamak üzere kurulduğunu belli etmek, gerekse ABD’nin uygulamaya başladığı silah ambargosuna bir tepki olarak, NATO’ya tahsis etmeyecektir. Dolayısıyla, sadece Türkiye ile Yunanistan arasındaki ilişkileri değil, NATO’nun ve ABD’nin bölge politikalarını etkileyecek önemli değişiklikler

meydana gelecektir.214