• Sonuç bulunamadı

Türkiye’de Gerçekleştirilmeye Çalışılan Sosyal Güvenlik Reformuna Genel

V- SOSYAL GÜVENLİKTE YENİ EĞİLİMLER

2) Türkiye’de Gerçekleştirilmeye Çalışılan Sosyal Güvenlik Reformuna Genel

Tüm dünyada olduğu gibi, Türk sosyal güvenlik sistemi de, çok karmaşık ve ciddi sorunlarla karşı karşıyadır. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, sosyal güvenlik sisteminin sorunlarına çözüm getirmek amacıyla, sistemde köklü değişikliği içeren yeni bir model58 öngörmekte ve söz konusu model idari yapı açısından “tek çatı” modeli olarak adlandırılmaktadır. Bu model ile bugüne kadar faaliyet gösteren sosyal güvenlik kuruluşları tümüyle ortadan kaldırarak, tek bir sosyal güvenlik kurumuna dönüştürülmektedir59.

Türkiye’de sosyal güvenlik sisteminin sorunları 1990’lı yıllardan günümüze kadar tartışılmaya devam edilmektedir. Sorunların belirlenmesi konusunda herhangi bir görüş ayrılığı bulunmamaktadır. Tüm sorunların temelinde, diğer ülkelerin aksine, Türkiye’de devletin başlangıçtan itibaren kapsamlı ve etkin bir sosyal güvenlik politikasına sahip olmaması yer almaktadır. Bu temel soruna ek olarak, sosyal tarafların sisteme sahip çıkmaması ve bunun en etkin aracı olarak özerk yönetim yapısının oluşturulamamasıdır. Belirtilen nedenler, özellikle sosyal güvenlik kurumlarının gelirlerinin, siyasi tercihler doğrultusunda kullanılmasının yollarını açık tutmuş; sosyal sigorta ilkelerine aykırı yasal düzenleme ve uygulamalar, fonların kısa süre içinde erimesine neden olmuştur. Sosyal güvenlik kurumlarının bütçe açıkları, siyasi iktidarlar tarafından “kara delik”60 olarak kabul

57

Çelikoğlu, Temel Sorunlar, s.7. 58

Türk sosyal güvenlik sistemi içinde yer alan sosyal güvenlik kurumları arasındaki düzenleme farkları uzun yıllardan beri tüm sosyal taraflarca dile getirilen bir sorun olmuştur. Nitekim bugüne kadar hazırlanan hemen hemen tüm kalkınma planlarında, değişik şekillerde de olsa sosyal güvenlik kurumlarında yeniden yapılanma ve tek çatı ilkesi bir hedef olarak dile getirilmiştir. Gerçekten de söz konusu hedef, kalkınma planlarında, tüm sosyal güvenlik çalışmalarının tek elden yürütülmesi, kurumlar arası birliğe gidilmesi gerektiği, normlarda ve kurumsal bütünleşmede ortak ilkelere ulaşılması, idari ve mali yapılarda yeniden düzenleme yapılma zorunluluğu biçimlerinde ifade edilmiştir. Bkz. Akın, Levent, Türk Sosyal Güvenlik Sisteminde Tek Çatı Uygulaması Üzerine Bir Değerlendirme, Türk-İş, S.362, Temmuz-Ağustos 2004, s.61. 59

Güzel, Ali, Türk Sosyal Güvenlik Sisteminde Öngörülen Reform Mevcut Sorunlara Çözüm Mü?, Çalışma ve Toplum, S.7 -Internet Baskısı-, 2005/4, s.61-62; Aynı yönde, Başterzi, Fatma, Türk Emeklilik Sisteminde Reform, MESS Mercek, Özel Sayı, Temmuz 2006, s.183-184.

60

Işıklı’ya göre, “kara delik” arayanların, öncelikle, ulusal gelirin üç katını aşmış bulunan dış borçları ve hortumlanan zenginlikleri görmeleri gerekmektedir. Buna karşılık, sosyal güvenliğin, ancak devletin katılması ölçüsünde ismine yaraşır bir içeriğe kavuşabileceği unutulmaktadır. Toplumsal gelirin sosyal adalet doğrultusunda yeniden dağılımı ve toplumsal dayanışmanın gerekleri, ancak bu yolla gerçekleştirilebilir. Aksi takdirde sosyal güvenlik kurumlarının yaptıklarının, basit bir sigorta faaliyetinden farkı kalmaz. Bkz. Işıklı, Alpaslan, Sosyal Güvenliğin Sonu Mu?, Türk-İş, S.362, Temmuz-Ağustos 2004, s.50; Aynı yönde bkz. Üçer, Ali Rıza/Doğan, Cihat, SSK Gerçeği ve Sosyal Güvenlik Reformunun Perde Arkası, Kamu Yönetimi Dünyası Dergisi, Y.1, S.3-4, Kasım 2000, s.1 vd.

edilmekte ve bu soruna, sistemin yeniden yapılandırılmasıyla kesin çözüm bulunacağı ifade edilmektedir61.

551062 ve 550263 sayılı Kanunlarla gerçekleştirilmeye çalışılan Sosyal Güvenlik Reformunun gerekçeleri genel olarak şu şekilde ifade edilmiştir64: Nüfus yapısındaki değişim65, mevcut sistemin yoksulluğa karşı koruma sağlayamaması66, finansman açıklarının ekonomi üzerindeki olumsuz etkileri67, bütün nüfusun koruma altına alınamaması68, yönetim ve alt yapıya ilişkin sorunlar69.

61

Güzel, Ali, Genel Değerlendirme: Reform Mevcut Sorunlara Çözüm Mü?, Çalışma ve Toplum, Türk Sosyal Güvenlik Sisteminde Reform Sempozyumu Özel Sayı, 2006/1, s.176; Güzel, Yeniden Yapılandırma, s.28; Sözer’e göre, reform adı altında getirilen öneriler reform olmayıp ihtilal niteliği taşımaktadır. Çünkü, tedbirler parçalı ve zamana yayılmış olmayıp tümden ve hızla (emeklilik yaşının yükseltilmesi gibi durumlar hariç) gerçekleştirilecektir. Reformun gerekçelerinden biri olarak gösterilen

“Son 10 yıldır sosyal güvenlik sisteminin açıklarının kapatılması için kullanılan kaynaklar neredeyse Türkiye’nin 2003 yılında yarattığı toplam milli gelire eşittir” şeklindeki tespit ihtilalin gerekçesi olamaz. Çünkü, 20 yıl daha devam edeceği belirtilen fırsat penceresi yeni açılmış olmayıp Cumhuriyet kurulduğundan bu yana vardır. Sigorta fonlarının sigortalılara dönüşüne fırsat verilmeyip ucuz kredi olarak amaç dışı kullanılmış olması mevcut durumun sebebidir. Ödedikleri primlerin sahiplerine dönüşüne zemin hazırlamak yerine, söz konusu kaynakları bütçe açıklarını kapatmak için kullananlar ve emeklilik yaşını düşük tutanlar siyasi iktidarlardır. Bu nedenle, şimdi yoksullara gidecek kaynaklar sigorta açıkları için kullanılmaktadır şeklinde ifade edilen tespit de yanıltıcıdır. Şu andaki durum için sigortalılar eski alacaklarını tahsil etmektedirler denilebilir. Bkz. Sözer, Ali Nazım, Sosyal Güvenliğin Organizasyonu, Sosyal Güvenliğin Yeniden Yapılandırılması Semineri, 7-8 Aralık 2006, TİSK Yayın No:284, Ankara 2007, s.92.

62

5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu, RG., 16.6.2006, 26200. 63

5502 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumu Kanunu, R.G., 20.5.2006, 26173.

64 T.C. Başbakanlık, Kamu Yönetiminde Yeniden Yapılanma 9, Sosyal Güvenlik Reformu: Sorunlar ve Çözüm Önerileri, Ankara, Nisan 2005, s.33 vd.

65

Nüfus yapısındaki değişimin sosyal güvenlik reformuna etkisi ile ilgili olarak şunlar ifade edilmiştir: Mevcut sosyal güvenlik sistemlerinin mali açıdan uzun dönemde sürdürülebilir olup olmadığını belirleyen en önemli değişkenlerden biri, nüfusun yaş gruplarına göre dağılımıdır. 65 yaş ve üstü nüfusun toplam nüfus içindeki payının artması, sosyal güvenlik sisteminin bir yandan gelirlerinin azalması bir yandan da giderlerinin artması sonucunu doğurur. Bu nedenle, bir ülkenin nüfus piramidinin yapısının değişim hızı, aynı zamanda sosyal güvenlik sisteminin geleceğini ve alınması gereken tedbirlerin zaman çizelgesini göstermektedir. Türkiye şu anda genç bir nüfusa sahiptir. Ne var ki geleceğe ilişkin projeksiyonlar nüfusun hızla yaşlanacağını ortaya koymaktadır. Türkiye’de toplam bağımlılık oranı, 2025 yılına kadar geriledikten sonra, bu yıldan itibaren artış eğilimine girecek ve bu eğilim 2035 yılından itibaren hızlanacaktır. Bir başka ifadeyle önümüzdeki 20 yıl bağımlı nüfusun azalacağı buna karşılık çalışabilir nüfusun artacağı bir dönem olacaktır. Sonuç olarak, önümüzdeki 20 yılda toplam bağımlı nüfusun artış hızındaki azalmanın yaratacağı bu fırsat, sosyal güvenlik sisteminin yanı sıra istihdam ve kayıtdışılığın önlenmesi konularında da reformlar gerçekleştirilmediği takdirde tehdide dönüşecektir. Bkz. T.C. Başbakanlık, Beyaz Kitap, s.33-37.

66

Reformun gerekçesinde sosyal güvenlik sistemlerinin temel amacının insanları yoksulluğa karşı korumak olduğu vurgulanmıştır. Buna göre, sosyal yardım ve hizmetler de dahil olmak üzere, ülkemizde sosyal güvenlik kurumlarının 2004 yılındaki toplam harcamalarının milli gelire oranı %11.7 gibi yüksek düzeyde olmasına karşın mevcut sistem yoksulluğu önleme konusunda yeterince etkili değildir. Sağlık sigortacılığı alanındaki finansman açıkları için kullanılan kamu kaynakları da emeklilikte olduğu gibi, büyük oranda sosyal sigorta sistemi şemsiyesi altında olanlara yönlendirilmektedir. Bu nedenle yoksullara yönelik olarak yeterli sağlık koruması da sağlanamamaktadır. Bkz. T.C. Başbakanlık, Beyaz Kitap, s.39-42.

67

Sosyal güvenlik sisteminin yaşadığı finansman sorunu, kamu finansmanı üzerinde yarattığı baskı dolayısıyla, başta enflasyon olmak üzere, diğer temel ekonomik göstergeleri de olumsuz etkilemektedir. Son on yıldır bizzat sosyal güvenlik sistemlerinin kendisi ülke ekonomisinde istikrarsızlık yaratan ana sebeplerden bir haline gelmiştir. Bkz. T.C. Başbakanlık, Beyaz Kitap, s.43 vd.

Gerçekleştirilmeye çalışılan sosyal güvenlik reformu genel olarak ve dayanılan gerekçeleri70 açısından değerlendirildiğinde haksız sayılamayacak çok sayıda eleştiriyle71 karşılaşmıştır.

Güzel’e göre, mevcut sosyal güvenlik kurumlarının bütçe açıklarının her yıl çığ gibi

arttığı yönündeki tespit doğrudur. Buna karşılık, diğer gerekçe ve öngörülerin, gerçek anlamdaki bir sosyal güvenlik sisteminin doğruluk kazanmış evrensel ilke ve değerleri karşısında bilimsel bir dayanağı bulunmamaktadır72. Sosyal güvenliğin temel amacı, sosyal bir riskle karşılaşan bireye, ekonomik bir güvence sağlamaktır. Bu güvence yeterli düzeyde ise, bireyin yoksulluğa düşmesi de önlenecektir. Ancak bu dolaylı etki dışında sosyal güvenliğin yoksulluğa karşı koruma ve eşitsizlikleri ortadan kaldırma gibi temel bir amacı bulunmamaktadır73. Öte yandan, bütçe açıklarının asıl nedenleri üzerinde durulmadan, tüm

68 Sosyal güvenlik reformuna gerekçe olarak gösterilen dördüncü husus, bütün nüfusun koruma altına alınamamasıdır. Buna göre, istihdamın yapısını gösteren mevcut verilere göre, 2004 yılı itibariyle işgücünün ancak %48’i bir sosyal sigorta kuruluşuna tabi çalışırken, %52’sine karşılık gelen yaklaşık 11 milyon kişi kayıt altına alınamamıştır. Bugüne kadar uygulanan sistemde nüfusun yaklaşık %20’sinin efektif olarak sağlık güvencesi kapsamında olmadığı tahmin edilmektedir. Yeşil kart kapsamındaki 13 milyon kişi ise, kısa süre öncesine kadar ayakta tedavide sunulan sağlık hizmetinden yararlanamamıştır. Sağlık hizmetlerine erişim, sosyal güvenlik sistemlerinin en önemli unsurlarından birini oluşturmaktadır. Kötü sağlık yoksulluğu artırır, yoksulluk ise sağlık hizmetlerine ulaşımı engeller. Kişilerin sağlık güvencelerinin olması sağlık hizmetinin kullanımını olumlu yönde etkilemektedir. Kişilerin sağlık hizmetine kolay ulaşmaları hastalıkların ilerlemesine engel olmakta, toplumun genel sağlık göstergelerini iyileştirmektedir. Bkz. T.C. Başbakanlık, Beyaz Kitap, s.46-47 vd.

69

Sosyal güvenlik reformunun beşinci gerekçesi olarak ise, örgütlenme, yönetim ve alt yapıyla ilgili sorunların ortadan kaldırılamamış olması gösterilmiştir. Buna göre, sosyal güvenlik alanında faaliyet gösteren çok sayıda kurumun bulunması, bu kurumlar kapsamında bulunan kişilerin hak ve yükümlülüklerinin farklılaştığı bir sosyal güvenlik sistemi oluşturmaktadır. Diğer taraftan mevzuatın karmaşık olması, aşırı bürokratik işlemler, bilgi işlem altyapısının yetersiz olması ve personele ilişkin sorunlar sosyal güvenlik kurumlarının etkin çalışmasına engel olmaktadır. Dağınık kurumsal yapının olumsuz etkileri kendisini en fazla sağlık finansmanı alanında hissettirmektedir. Çünkü toplumda yaşayan kişilerin belirli bir kısmı yaşamlarının sadece son evresinde emeklilik uygulaması ile karşılaşır. Yine sadece belirli bir kısmı sosyal yardım ve hizmetlere ihtiyaç duyarken, toplumu oluşturan herkes, bütün yaşamı boyunca koruyucu ya da tedavi edici sağlık hizmetine gereksinim duymaktadır. Sağlık bilgilerinin merkezi olarak saklanmaması ve harcamaların tek elden yürütülmemesi, harcamalarda israfa, aşırı sayıda bürokratik işleme, sağlık politikalarının belirlenmesinde de yanlışlıklara neden olmaktadır. Bkz. T.C. Başbakanlık, Beyaz Kitap, s.52-53 vd.

70 Reformun gerekçeleri ve değerlendirmeleri için bkz. Topak, Oğuz, Dünya Bankası ve Sosyal Güvenlik Sistemine İlişkin Yeni Hedefler, Sendikal Notlar (Petrol-İş), S.23, Ağustos 2004, s.56 vd.

71

Sosyal güvenlik reformu içerisinde yer alan Genel Sağlık Sigortası ile ilgili olarak bu konuda araştırmalarda bulunan öğretim üyeleri dışında, en ciddi eleştirilerden biri de Türk Tabipleri Birliği’nden gelmiştir. Türk Tabipleri Birliği’nin eleştiri ve önerileri için bkz. TTB, Genel Sağlık Sigortası Türk Tabipleri Birliği Görüşleri, Türk Tabipleri Birliği Yayınları 2. Baskı, Ankara, Nisan 2005, s.5-41.

72

Kapar’a göre de, sosyal güvenlik reformuna ruhunu veren, sıklıkla vurgulanan ve tüm reform sürecinde gözetilen temel gerekçe, finansman açığının ekonomi üzerindeki etkileridir. Bu anlamda reformun amacı sosyal güvenlik kurumları için bütçeden kaynak aktarımının önüne geçmek ve dolayısıyla bütçe açığını azaltmaktır. Bkz. Kapar, Recep, Taslak Metine İlişkin Eleştiriler: Sosyal Güvenlik Reform Önerisi, Sendikal Notlar (Petrol-İş), S.23, Ağustos 2004, s.30.

73

Aynı yönde, Kapar’a göre, sosyal güvenlik, yalnızca yoksulları değil, gelir güvencesizliğine maruz kalan tüm insanları korumayı temel amaç edinir. Sosyal güvenlik sisteminden yoksulluğa ve gelir dağılımına ilişkin aşırı ve abartılı beklentiler oluşmamalıdır. Sosyal güvenlik sistemleri uygun makro ekonomik, eğitim

kötülüklerin kaynağı olarak sosyal güvenlik kurumları gösterilmektedir. her şeyden önce, konsolide bütçe giderlerinin yalnızca %11.33’ünü oluşturan sosyal güvenlik kuruluşlarının açıklarını, bütçe açığının ve olumsuz ekonomik dengelerin başlıca nedeni olarak görmek ve sosyal güvenlik açıklarının azaltılması ile bütçeye ilişkin tüm sorunlara çözüm bulunacağı yönündeki tespit ve öngörü de ciddi bir yanılgıya dayanmakta, borç stokunun artmasına yol açan birçok faktörü gözden uzak tutmaktadır. Bunun yanında Avrupa Birliği ülkelerinde sosyal koruma harcamaları %19-30 arasında iken, ülkemizde %1’in hedef olarak alınması74 toplumsal barışı ve ülke geleceğini tehdit etmektedir75.

Okur’a göre, yapılan çalışmalar sosyal güvenlik reformu değil sosyal kargaşa ve

sosyal kaostur76. Reform çalışmalarında yoksulluğu gidermek amacıyla sosyal sigortalarda tek çatı düşünülmüş ancak primsiz rejim ile uyum sağlanamamıştır. Norm ve standart birliği hedeflenmiş ancak bu hedefe ulaşılamamıştır77.

Tuncay’a göre, Türk sosyal güvenlik sisteminin yıllardan beri bireylere yeterli ve adil

bir sosyal güvenlik hizmeti sunamadığı, hazine desteği olmaksızın bireylere aylık ve gelir bağlamanın mümkün olmadığı, bu şekliyle sistemin sürüdürülebilir olmadığı öteden beri

ve konut edindirme ve istihdam politikalarının yerini tutamaz. Bunun içindir ki tek başına gelirin adil dağılımını sağlayamaz. Bu nedenlerle, yanlış anlayış ve beklentileri temel alan bir yaklaşıma dayanarak doğru ve etkili bir sistem kurulamaz. Bkz. Kapar, s.40.

74 Aynı yönde, Özsuca, Türcan Şerife, Küreselleşme Sürecinde Sosyal Güvenlik ve İşgücü Piyasası, Tes-İş, S.2006/3, Kasım 2006, s.49-52; Çelik, Aziz, Sosyal Güvenlik Reformunun Gerekçeleri ve Gerçekler, Tes- İş, S.2006/3, Kasım 2006, s.53 vd.

75 Güzel, Ali, Türk Sosyal Güvenlik Sisteminin Yeniden Yapılanması: Öngörülen Modelin Değerlendirilmesi, İş Hukuku Sorunları ve Çözüm Önerileri, İstanbul Barosu Yayınları, İstanbul 2005, s.91; Güzel, Ali, Sosyal Güvenlik Reformuna İlişkin Genel Bir Değerlendirme, Toprak İşveren, S.70, Haziran 2006, s.6 vd.; Güzel, Ali, Sosyal Güvenliğin Evrensel Değerleri ve Yeni Liberal Reformlar, Tes-İş 2006/3, Kasım 2006 s.47; Güzel, Ali/Ocak, Saim, 5510 Sayılı Yasa İle İşverenlere Getirilen Ek Sosyal Sigorta Yükümlülükleri, Legal İş Hukuku ve Sosyal Güvelik Hukuku Dergisi, S.13, İstanbul 2007, s.138 vd.; Güzel, Ali, Sosyal Güvenlik Reformuna İlişkin Kısa Bir Değerlendirme, Güncel Hukuk Dergisi, Aralık 2007, s.10-12; Güzel, Yeniden Yapılandırma, s.36 vd.; Güzel, Genel Değerlendirme, s.176 vd.; Güzel, Reform, s.61 vd.

76 Ergin’e göre de, 5510 sayılı Yasa, Sosyal Güvenlik Reformu adı altındaki uygulamanın nasıl olacağı bile ortaya konulmadan zorluklar ve hatta imkansızlıklar sarmalında alt yapısı olmadan ve birbiri içinde kaynaştırılması imkansız yapıların koordinasyonu için ne gibi bir yapı düşünüldüğü nasıl bir preje yapıldığı açıklığa kavuşmadan, bir kaos içinde uygulanmaya geçilmek istenmektedir. Toplumun çok büyük bir kısmını ilgilendiren yasa yapılırken toplumun beklentilerine, eşitlik ilkelerine, temel haklara ve kazanılmış haklara uygun hükümleri içeren nitelikte olması zorunludur. Bkz. Ergin, Berin, Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu İşverene Rücuya Nasıl Bakıyor?, MESS Sicil, S.4, Aralık 2006, s.129.

77

Okur, Ali Rıza, Çok Çatı, Tek Çatı, Yok Çatı, Türk-İş, S.362, Temmuz-Ağustos 2004, s.53-55; Okur, Ali Rıza, Çatıdan Temele Sosyal Güvenlik Reformu, TİSK İşveren, C.43, S.4-5-6, Ocak/Şubat/Mart 2005, s.83- 85; Okur, Ali Rıza, Sosyal Güvenlik Reformu ve Genel Sağlık Sigortası, Legal İş Hukuku ve Sosyal Güvenlik Hukuku Dergisi, S.12, İstanbul 2006, s.1285 vd.; Okur, Ali Rıza, Genel Sağlık Sigortasının Ortaya Çıkaracağı Sorunlar, Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunları ve Gerçekler Sempozyumu 26-27.01.2007, İstanbul Barosu Yayınları, İstanbul 2007, s.172 vd.; Okur, Ali Rıza, Sosyal Güvenlik Reformu: Uzun Dönemli Sigorta Dalları, Çalışma ve Toplum, Türk Sosyal Güvenlik Sisteminde Reform Sempozyumu Özel Sayı, 2006/1, s.106 vd.; Okur, Ali Rıza, Sorunları İle Gelen Reform, MESS Mercek, Özel Sayı, Temmuz 2006, s.17 vd.; Okur, Ali Rıza, Türk Sosyal Güvenlik Reformu ve Genel Sağlık Sigortası, Sosyal Güvenliğin Yeniden Yapılandırılması Semineri 7-8 Aralık 2006, TİSK Yayın No:284, Ankara 2007, s.115 vd.

ülkenin başlıca şikayet konuları arasındadır. Bu açıdan bakınca sosyal güvenlik sisteminde reform düşüncesine prensipte hayır demek mümkün değildir. Fakat çare, üç büyük sosyal güvenlik kurumunu birleştirerek ortaya elli yıllık sosyal güvenlik deneyimini sıfırlayacak, dev, hantal bir yapı çıkarmak değildir. Önemli olan bunlar arasında koordinasyon, norm ve standart birliğinin sağlanmasıdır78.

Sözer’e göre, ülkemiz sosyal güvenlik sorunları uzun yıllardır sosyal taraflarca ve

akademisyenlerce tartışılmaktadır. Temel sorun tercih edilen model değil, bu modelin gereklerinin yerine getirilmemesidir. Yani, özerk yönetim yerine devletçi yönetimin tercih edilmiş olmasıdır. Reform adı altında günümüze kadar yapılan çalışmalar yöntem bakımından hatalıdır79. Sadece çalışabilir çağdaki nüfusu ilgilendiren İş Kanunu için bir bilim heyetinin uzun süre çalıştığı düşünülürse, tüm nüfusu ilgilendiren sosyal güvenlik konusuna aynı önemin verilmemesi büyük bir eksikliktir80.

Arıcı’ya göre, Türkiye’de sosyal güvenlik alanında devlet çok önemli adımlar atmaya

başlamıştır. Ancak bu alanda devletin izlediği politika, “olabildiğince en az maliyetle en çok faydayı nasıl sağlarız” anlayışı çerçevesinde olmuştur. Şu anda gerçekleştirilmeye çalışılan reformun özü aslında “sosyal sigorta reformu”dur. Oysa adı sosyal güvenlik reformudur. Sosyal güvenlikte esas olarak sosyal sigorta sistemi kullanılır. Ancak bunun temelinde olması gereken sosyal yardım ve sosyal hizmet sistemidir. Sosyal yardım ve sosyal hizmet sistemi sağlıklı bir şekilde kurulmaz ise, sosyal sigorta sistemi sağlıklı bir şekilde işlemez. Sosyal güvenlik reformu kapsamında getirilen sistemin en temel hastalığı da yine bu husustur81.

78 Tuncay, A.Can, Türk Emeklilik Sisteminde Reform Önerisinin Değerlendirilmesi, Çimento İşveren, C.19, S.2, Mart 2005, s.4 vd.; Tuncay, A.Can, Sosyal Güvenlik Krizi Çözümlenemeyecek Mi?, MESS Mercek, S.9, Ocak 1998, s.61 vd.; Tuncay, A.Can, Türk Sosyal Güvenlik Sisteminde Reform İhtiyacı, Prof.Dr. Kemal Oğuzman’a Armağan, Ankara 1997, s.349 vd.

79 Aynı yönde bkz. Yılmaz, B.Elif/Şeker, Murat, Türk Sosyal Güvenlik Sisteminde Yaşanan Sorunlar ve Bir Alan Araştırması, Sigorta Araştırmaları Dergisi, S.2, Temmuz 2006, s.55.

80

Sözer, Ali Nazım, Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı’nın 29 Temmuz 2004 Tarihli Sosyal Güvenlik

Sisteminde Reform Önerisi Taslak Metni Üzerine, http://www.harb-

is.org.tr/media%5Csosyalguvenlikraporu.doc, 9.2.2006, s.4 vd.; Sözer, Ali Nazım, Genel Sağlık ve Emeklilik Sigortası Sistemleri İle Sosyal Yardım ve Hizmetler Kanun Tasarı Taslakları Hakkında, Türk-İş, S.362, Temmuz-Ağustos 2004, s.56 vd.; Aynı yönde bkz. Sözer, Ali Nazım, Sosyal Sigorta Kurumlarında Yeniden Yapılanma, Çimento İşveren, C.8, S.3, Mayıs 1994, s.6-13; Sözer, Ali Nazım, 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun Sosyal Sigortalara İlişkin Hükümleri Üzerine, MESS Mercek, Özel Sayı, Temmuz 2006, s.141.

81

Arıcı, Kadir, Sosyal Güvenlik Yasa Tasarılarının Değerlendirilmesi, Sosyal Güvenlik Yasa Tasarılarının Değerlendirilmesi Semineri 22 Şubat 2005, TİSK Yayın No:256, Ankara 2005, s.69-74; Arıcı, Kadir, Sosyal Güvenlik Sisteminde Bir Reformun Gerekliliği Tartışması Üzerine Notlar, Türk Harb-İş, S.211, Aralık 2004, s.32 vd.; Arıcı, Kadir, Primsiz Ödemeler Kanunu’nun Getirdikleri, TİSK İşveren, C.43, S.4-5- 6, Ocak/Şubat/Mart 2005, s.80-82; Arıcı, Kadir, Sosyal Güvenlik Kurumunun Yeni Yapısı ve İşleyiş Esasları, Yeni Düzenlemeler Çerçevesinde Sosyal Güvenlik Mevzuatı Semineri 29-30 Kasım 2006, Kamu- İş, Ankara 2007, s.33 vd.; Arıcı, Kadir, Sosyal Yardımlar ve Primsiz Ödemeler Kanunu Tasarısı’nın Genel İlkeleri, İşleyişi, Yeterliliği Sorunu, MESS Mercek, Özel Sayı, Temmuz 2006, s.112 vd; Arıcı, Kadir, Yeni

Şakar’a göre, IMF isteği ile çıkarılan 5502 ve 5510 sayılı Kanunların daha iyi bir sosyal güvenlik için değil, genel bütçeden daha az kaynak aktarmak amaçlıdır ve toplumun bütün kesimlerinden tepki görmektedir. Ehliyetsiz bürokratlara, hazinecilere, IMF ve Dünya Bankası uzmanlarına bırakılan reform, çöküşü daha da hızlandıracak, finansman krizini daha da artıracak olup birkaç yıl sonra yeni sosyal güvenlik reformları gündeme gelecektir82.

Alper’e göre, Türkiye bütün olumsuzluklara rağmen 60 yıla yakın bir sosyal sigorta

tecrübesi olan ve herkesi kapsama alan bir sosyal güvenlik ağı oluşturmuştur. Sil baştan yapılacak yeni değişikliklerin geçiş süreci 20-30 yıldan aşağı değildir. Bu süre uzadıkça da reform beklentileri zayıflamaktadır. Sosyal güvenlik sisteminin yeniden yapılanması gereği, Türkiye’nin ihtiyaçlarından ve gerçeklerinden ziyade IMF programının bir gereği gibi görülmüş ve çalışmalara IMF gölgesi düşmüştür. Sosyal sigorta mevzuatının tekleştirilmesi, çalışan grupları arasında yönetilebilirlik problemlerini ortaya çıkaracaktır83.

Ekmekçi’ye göre, sosyal güvenliğe ilişkin kanunlar herkesi ilgilendiren kanunlardır.

Dolayısıyla herkesi ilgilendiren bir reform için, zaman sıkıntısı bulunduğu gerekçesi ileri sürülemez. Zaman yetersizliği söz konusu ise reform daha sonra yapılmalıdır. Hantal bir yapıya sahip olan sosyal güvenlik kurumlarının hepsinin tek çatı altında toplama amacıyla daha da hantal hale getirmek anlamsızdır. Yine farklı statüde bulunan kişileri aynı kanuna tabi tutma çabası gereksizdir84.