• Sonuç bulunamadı

TÜRKİYE’DE İŞ ORTAMI

Belgede Özlem GENÇ (sayfa 160-200)

B. TÜRKİYE’DE İŞ ORTAMI VE GİRİŞİMCİLİK EKOSİSTEMİ

1. TÜRKİYE’DE İŞ ORTAMI

İşletmelerin kurulup, faaliyet gösterdiği iş ortamı, hukuki, ekonomik, teknolojik, politik unsurların bir bileşimidir. Gümrük birliği sürecinden başlayarak, Türkiye ile AB arasındaki ilişkiler, Türkiye’nin genel anlamda dönüşümünde önemli rol oynadığından, iş ortamı üzerinde de önemli etkileri olmuştur.

Türkiye ile AB ilişkileri, mevcut üyelerin çoğundan daha önce başlamıştır.

Kuruluşundan kısa bir süre sonra Türkiye’nin de ilgi gösterdiği Topluluk, genişleme ve derinleşme aşamaları ile dönüşmüş; Türkiye’nin de ekonomik, politik ve toplumsal açıdan dönüşümünde önemli rol oynamıştır.

AB, doğu-batı, kuzey-güney yönünde Avrupa ülkelerini içine alarak, 6 üyeden 28 üyeye genişlerken her genişleme dalgası ile daha fazla farklılık barındırır hale gelmiştir. Türkiye de ekonomik işbirliği çerçevesinde gümrük birliğini gerçekleştirmiştir.

Üyelikle sonuçlanıp sonuçlanmayacağı belli olmayan süreç, müzakere aşamasındadır.

Gümrük birliği süreci, Türkiye’nin ekonomik yapısının dönüşümünde önemli rol oynarken; müzakere süreci de bir bütün olarak ekonomik ve politik dönüşümün gerçekleşmesini sağlamıştır. Müzakerelerin açılması için yerine getirilmesi gereken Kopenhag kriterleri, “hukukun üstünlüğünü temin eden kurumların varlığı” ile hukuki ve politik dönüşüme işaret ederken, Kopenhag ekonomi kriterleri, kurumları ve işleyişi ile serbest piyasa ekonomisi ilkesinin benimsenmesini gerekli kılmaktadır.

AB ile ilişkilerin Türkiye’nin iş ortamı üzerindeki etkileri, Gümrük Birliği süreci ve Müzakere Sürecinin etkileri açısından incelenecektir.

150

a. GÜMRÜK BİRLİĞİ SÜRECİNİN İŞ ORTAMI ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ

Gümrük birliği süreci, Türkiye’nin ekonomisi üzerinde hem ticaretin kompozisyonunda hem de genel olarak ekonominin yapısında meydana getirdiği değişiklikler açısından önemli bir yer tutmaktadır.

AB, hem ihracatta hem de ithalattaki yüksek payı göz önünde bulundurulduğunda, Türkiye’nin en büyük ticari ortağıdır. Tablo 3.4 ve Tablo 3.5 incelendiğinde, AB’nin Türkiye’nin ithalatında %40, ihracatında %50 düzeyinde payı olduğu görülmektedir. AB açısından da Türkiye, ihracat açısından dördüncü, ithalat açısından beşinci büyük pazardır403.

Zaman içerisinde AB’nin genişlemesi, Türkiye ile AB arasındaki gümrük birliğinde tarifelerin aşınması sonucunu doğurmuştur. Türkiye’nin ortak ticaret politikasına uyum gerekliliği çerçevesinde, AB’nin imzaladığı serbest ticaret anlaşmalarına dolayısıyla tarifelere uyum zorunluluğu, gümrük birliğinin aksayan yönlerini ortaya çıkarmıştır. Bu durumun, Türkiye’nin hassasiyetlerini yansıtmaması, gümrük birliğinin güncellenmesi tartışmalarını gündeme getirmiştir404. Komisyon’un önerisi, kapsamı itibariyle şu an yalnızca sanayi malları ticaretini içeren gümrük birliğinin hizmetler ve kamu alımlarını da kapsayacak şekilde genişletilmesi ve güncellenmesi yönünde olmuştur405.

403 Bkz. ec.europa.eu/trade/policy/counties-and-regions/countries/turkey/, son erişim tarihi: 08.03.2017.

404 European Commission, Study of the EU-Turkey Bilateral Preferential Trade Framework Including the Customs Union and an Assessment of its Possible Enhancement, Final Report, 26 October 2016, s.14-15., http://ec.europa.eu/smart-regulation/impact/ia_carried_out/docs/ia_2016/

turkey_anx6_en.pdf, son erişim tarihi: 02.01.2017.

405 Ibid., s. 10-12.

151 Tablo.3.4. Türkiye’nin İhracatında AB’nin Payı

Türkiye’nin Toplam İhracatı (ABD Bin Dolar)

Türkiye’nin AB’ye olan İhracatı (ABD

Bin Dolar)

Türkiye’nin Toplam İhracatında AB’nin

Payı (%)406

1996 23.244.465 12.590.475 54

1997 26.261.072 13.470.875 51

1998 26.973.952 14.837.062 55

1999 26.587.225 15.454.135 58

2000 27.774.906 15.688.009 56

2001 31.334.216 17.575.678 56

2002 36.059.089 20.457.907 43

2003 47.252.836 27.479.360 58

2004 63.167.153 36.698.919 58

2005 73.476.408 41.532.953 57

2006 85.534.676 48.148.628 56

2007 107.271.750 60.754.022 57

2008 132.027.196 63.719.097 48

2009 102.142.613 47.228.119 46

2010 113.883.219 52.934.452 46

2011 134.906.869 62.589.257 46

2012 152.461.737 59.398.377 39

2013 151.802.637 63.039.810 42

2014 157.610.158 68.514.370 43

2015 143.838.871 63.998.494 44

2016 142.529.584 68.343.908 48

Kaynak: TÜİK Dış Ticaret İstatistikleri- Ülke Gruplarına göre Yıllık İhracat

406 TÜİK verileri kullanılarak hesaplanmıştır.

152 Tablo.3.5. Türkiye’nin İthalatında AB’nin Payı

Türkiye’nin Toplam İthalatı (ABD Bin Dolar)

Türkiye’nin AB’den İthalatı (ABD Bin Dolar)

Türkiye’nin İthalatında AB’nin Payı

(%)407

2007 170.062.715 68.472.309 40

2008 201.963.574 74.513.44 37

2009 140.928.421 56.616.302 40

2010 185.544.332 72.391.053 39

2011 240.841.676 91.439.406 38

2012 236.545.414 87.657.462 37

2013 251.661.250 92.457.992 37

2014 242.177.117 88.783.651 37

2015 207.234.359 78.681.346 38

2016 198.618.235 77.501.203 39

Kaynak: TÜİK Dış Ticaret İstatistikleri-Ülke Gruplarına Göre Yıllık İthalat

Türkiye ile AB arasındaki ticaret, gümrük birliğinin yürürlüğe girdiği dönemde zirve noktasına ulaşmış ve daha sonra durağan bir seyir izlemiştir. Ticaret hacminden kaynaklanan statik etkilerin seyrinin, tarife indirimlerinin daha önce başlamasından kaynaklandığı düşünülmektedir408. Statik etkiler, bir defaya mahsus /once and for all etkiler niteliğindedir.

Gümrük birliğinin statik etkilerinden çok dinamik etkileri, ülke ekonomisinde kalıcı, ekonominin yapısını dönüştürücü etkilere neden olmaktadır. Bu etkiler, rekabet etkisi ve doğrudan yabancı yatırımların artması ile ortaya çıkmaktadır. Gümrük birliğinin gerçekleştirdiği en önemli etki de teknolojik gelişme üzerindeki etkisidir. Rekabet artışı, daha geniş pazarlarla karşılaşma, ölçek etkisi ve doğrudan yatırımların

407 TÜİK verileri kullanılarak hesaplanmıştır.

408 Ibid., s. 10-12.

153

etkisi ile işletmelerin yenilik yapmak ya da yeni yöntemler geliştirmek zorunluluğu, ar- ge dolayısıyla teknolojik yeniliklerin de önünü açan bir gelişme niteliğindedir 409.

Tablo.3.6. AB 28 ve Seçilmiş AB Ülkeleri İle Türkiye’nin İleri Teknoloji Ürünleri410 İhracatının Karşılaştırılması (%)

2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014 2015 AB 28 16,1 15,4 17,1 16,1 15,4 15,7 15,3 15,7 17

Türkiye 1,7 1,5 1,5 1,7 1,6 1,5 1,7 1,8 1,9

Danimarka 11,7 10,7 12,3 9,3 9,3 9,4 9,3 9,9 10,7 Almanya 13 12,4 14 14 13,5 14,2 14,3 14,3 14,8 Estonya 7,8 7,5 6,9 10,4 14,8 14,1 14,9 16,3 15,4

Yunanistan 4,4 5 5,5 4,6 4,1 3,2 2,6 3,7 4,6

İspanya 4,2 4,2 4,8 4,8 4,8 5 5,4 5,2 5,4

Fransa 16,7 17,6 19,7 20,4 18,7 20 20,4 20,7 21,6

Polonya 3 4,3 5,7 6 5,1 6 6,7 7,9 8,5

Macaristan 21,3 20,2 22,2 21,8 20,9 17,3 16,3 14,5 15,2 Kaynak: Eurostat411

Gümrük birliği çerçevesinde ticarete konu olan malların gelişimine bakıldığında, başlangıçta Türkiye’nin karşılaştırmalı üstünlüğe sahip olduğu tekstil ticareti zemin kaybederken, yabancı doğrudan yatırımların artması, teknolojik ilerlemeler ve Türkiye ve AB firmaları arasındaki işbirlikleri, Türkiye’nin ihracatında motorlu araçların payını artırmıştır412. Türkiye’deki teknolojik dönüşümün göstergesi olması bakımından bu örnek önemlidir. Ancak yine de, Türkiye’nin ileri teknoloji ürünleri ihracatındaki payı,

409 Temiz, Dilek, Gümrük Birliği ile Türkiye’nin Dış Ticaretinde Yapısal Değişimler Oldu mu?, Ankara Avrupa Çalışmaları Dergisi, Cilt:8, No: 1 (Yıl:2009), ss. 115-138., s.126.

410 İleri teknoloji ürünleri, havacılık, elektronik, iletişim, bilgisayar, eczacılık, elektronik makineler, kimyasal, elektronik olmayan teçhizatları içermektedir.

411 Bkz.http://ec.europa.eu/eurostat/tgm/table.do?tab=table&init=1&plugin=1&language=en&pcode=tin00140., son erişim tarihi: 08.03.2017.

412 European Commission, Study of the EU-Turkey Bilateral Preferential Trade Framework Including the Customs Union and an Assessment of its Possible Enhancement, Final Report, 26 October 2016, s.30, http://ec.europa.eu/smart-regulation/impact/ia_carried_out/docs/ia_2016/

turkey_anx6_en.pdf, son erişim tarihi: 02.01.2017.

154

AB ülkeleriyle karşılaştırıldığında, yeterli düzeyde değildir. Tablo 3.6’nın incelenmesinden de Türkiye’nin ileri teknoloji ürünleri ihracatındaki payının %2’nin altında olduğu görülmektedir.

Gümrük birliği, beraberinde, mevzuata ilişkin de düzenlemeler getirmiştir. Ortak dış ticaret politikasına uyum, ortak dış tarifeye uyum, gümrük birliğinin dış ticaret mevzuatına ilişkin getirdiği uyum zorunluluğudur.

Rekabet kanunu, kanuna işlerlik kazandırmak üzere bir rekabet otoritesinin, Rekabet Kurumu’nun kurulup, faaliyete geçmesi, devlet yardımlarının AB mevzuatına uygun hale getirilmesi; Fikri Mülkiyet Hakları ile Tüketicinin Korunması Kanununun çıkarılması, Patent Enstitüsü’nün kurulması, gümrük birliğinin işleyişi için gerekli kurumsal düzenlemeler olmuştur413.

Türk Akreditasyon Kurumu’nun oluşturulması, CE uygunluk işaretinin kullanımı da iç pazarda Türk mallarının serbestçe dolaşmasını sağlamaktadır. Bu çerçevede, AB standartlarının ve tüketici sağlığı bilincinin yerleşmesi414 AB ile gerçekleştirilen gümrük birliğinin sağladığı dönüşüm kapsamında ele alınmalıdır.

Gümrük birliği, ticaretin hacim ve kompozisyonunda, daha geniş pazarlara ulaşma imkanı sağlarken; iç pazarda da artan rekabet ve uluslararası işbirlikleri ile teknolojik dönüşümün yaşanmasına neden olmuş; beraberinde getirdiği mevzuat ve düzenlemeler ile işletmelerin uyması gereken kural, standart, kurumlar bakımından hukuki çevrede önemli değişimlere yol açmıştır.

413 Morgil, Orhan, Kopenhag Ekonomik Kriterleri ve Türkiye’nin Uyum Süreci, Ankara Avrupa Çalışmaları Dergisi: Prof. Dr. Ahmet Gökdere’ye Armağan, Cilt: 5, No: 2(Kış: 2006), ss. 91- 102., s.94-95.

414 Şahinöz, Ahmet, AB Müktesebatına Türk Bakanlıklarının Uyum Çalışmaları Çerçevesinde Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı Müktesebat Uyum Çalışmaları Paneli, Uysal, M.Kaya, Olcay, Ceran Arslan(ed.), ATAUM, 24 Mayıs 2002.

155

b. MÜZAKERE SÜRECİNİN İŞ ORTAMI ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ

24 Ocak 1980 kararları ile Türkiye’de dışa açılma süreci başlamış; ekonominin yönelimini de değiştirmiştir. AB’ye yapılan üyelik başvurusu da bu sürecin bir parçası olarak değerlendirilmektedir. Nitekim, Türkiye’nin üyeliği yolunda yayınlanan ilk İlerleme Raporu da, piyasa ekonomisinin kurumları itibariyle var olduğunu ancak kamunun ekonomideki ağırlığını azaltması gerektiğini belirtmiştir. Kocaman415’ın da ifade ettiği gibi, gelişmekte olan ülkelere yönelik dışa açılma önerilerini tamamlayıcı nitelikte bir diğer öneri de Washington Konsensüsü reçeteleri kapsamında sunulan özelleştirme olmuştur416.

Piyasaları denetleyen, düzenleyen, bağımsız kurumların varlığı, piyasa ekonomisinin işlerliğini sağlamak gerekçesiyle, Kopenhag ekonomi kriterlerine uyum çerçevesinde ortaya çıkmıştır. Rekabet Kurumu, BDDK, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu, piyasaları düzenlemekle ve denetlemekle görevli olarak oluşturulmuş kurumlardır417. Piyasaları düzenleyen bağımsız kurumların yanında merkez bankası bağımsızlığı da bu bağlamda ele alınması gereken bir gelişmedir. Politik baskıya maruz kalmaması ve merkez bankasının bütçe açıklarını finanse etmemesi, merkez bankası bağımsızlığına ilişkin ön plana çıkan göstergelerdir. AB ile uyum çerçevesinde gerçekleştirilen düzenlemelerden biri olan merkez bankası bağımsızlığı, 2001 yılında Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası kanununda yapılan değişiklikle getirilmiştir418.

Müzakereler, 2005 yılında başlamış olmakla birlikte, müzakere sürecine ilişkin değerlendirmeyi adaylığın ilanı ile başlatmak gerektiği düşünülmektedir. Bu süreçte, kurum ve kurallarıyla piyasa ekonomisinin yerleştirilmesi sağlanmıştır.

415 Supra. Bkz.I. TÜRKİYE’DE KOBİ’LER.

416 Baumol, [et al.], ibid., s54.

417 Morgil, op cit, s.94-95.

418 Morgil, op cit, s.94-95.

156

KOBİ ve girişimciliği doğrudan ilgilendiren İşletme ve Sanayi Faslı, uyulması zorunlu mevzuattan oluşmaması nedeniyle zorlayıcı bir nitelik arz etmemektedir. Bir önceki genişleme deneyimi, merkezi planlama anlayışından gelen Merkezi ve Doğu Avrupa ülkelerinin Birliğe üye olduğu genişleme sürecidir. Bu süreçte, Merkezi ve Doğu Avrupa ülkeleri, söz konusu fasıllara ilişkin geçiş süresi ya da istisna talep etmemişlerdir419. Diğer taraftan, bir bütün olarak müzakere süreci, ekonomik, politik, hukuki çevreyi dönüştürerek iş ortamı üzerinde etkili olmaktadır.

Türkiye’nin İşletme ve Sanayi Faslı kapsamında, karşı karşıya kaldığı eleştirilerden biri iş ortamının iyileştirilmesine ilişkindir.

Dünya Bankası’nın 2003 yılından bu yana her yıl yayınladığı, iş ortamı/iş yapma kolaylığı endeksi, işe başlama, ruhsat alma, mülkiyet tescili süre ve aşamaları, elektriğe ulaşım, kredi alabilme, yatırımcıları koruma, vergi ödeme, sınır ötesi ticaret, sözleşmeleri uygulama ve tasfiye başlıkları altında bir ülkede iş yapma kolaylığı incelenmekte; bu on kriter ve istihdama ilişkin düzenlemeler çerçevesinde ülkeler sıralanmaktadır.

Türkiye, 2005 yılındaki 91. sıradan 2007 yılında 57. sıraya yükselmiştir. 2016 yılında Türkiye, 190 ülkenin yer aldığı endekste 69. sırada yer almaktadır. İş kurma ve iflas prosedürleri açısından bakıldığında, 2004 yılında Türkiye’de iş kurmak için gereken prosedür sayısı 13, gerekli gün sayısı 38 iken, 2005 yılında gerekli prosedür sayısı 8’e, gün sayısı da 9’a düşmüştür420. 421.

419 İktisadi Kalkınma Vakfı, AB ile Katılım Müzakereleri Rehberi, İktisadi Kalkınma Vakfı Yayınları no: 184, 2005.,s. 280-285.

420 Doing Business Report 2006 http://www.doingbusiness.org/~/media/WBG/DoingBusiness/

Documents/Annual-Reports/English/DB06-FullReport.pdf, son erişim tarihi: 02.06.2017.

421 Doing Business Report 2006 http://www.doingbusiness.org/~/media/WBG/DoingBusiness/

Documents/Annual-Reports/English/DB06-FullReport.pdf, son erişim tarihi: 02.06.2017.

157

Tablo.3.7. İş yapma kolaylığı endeksine göre Türkiye’nin dünyadaki yeri

Yıllar Türkiye’nin iş yapma kolaylığı sıralamasındaki yeri

2005 93

2006 91

2007 57

2008 59

2009 73

2010 65

2011 71

2012 71

2013 69

2014 55

2015 55

2016 69

Kaynak: Dünya Bankası Doing Business Endeksi

İş ortamını iyileştirmek üzere gerçekleştirilen çalışmaların bu dönemde hızlandığı, KOSGEB destekleri için istenen belge sayısının da azaltıldığı görülmektedir.

2017 yılında ise iş kurmak için gereken prosedür sayısı 7 iken, 6.5 günde iş kurma prosedürleri gerçekleştirilebilmektedir422.

İflas işlemlerinin 2004 yılında ortalama 1.8 yıl sürdüğü tahmin edilirken, bu süre 2010-2015 yılları arasında 3.3 yıl, 2016 ve 2017 yıllarında ise 4.5 yıl sürdüğü öngörüsünde bulunulmuştur. Piyasaya giriş ve çıkışın serbest olması serbest piyasa ekonomisinin en temel koşuludur. Geçmiş yıllarda iflas ya da şirket kapatma işlemleri daha kısa sürede gerçekleşebilirken, işlemlerin daha fazla zaman ve maliyetle

422 Doing Business Report 2017 http://www.doingbusiness.org/~/media/WBG/DoingBusiness/

Documents/Annual-Reports/English/DB17-Report.pdf, son erişim tarihi: 02.06.2017.

158

gerçekleşebiliyor olması, bu konudaki bürokratik işlemlerin varlığını sürdürdüğü, hatta daha da katılaştığı anlamına gelmektedir423.

Piyasaya giriş çıkış işlemlerinin yanında finansa erişim de iş ortamının önemli bir unsuru sayılmaktadır. Müzakere sürecinde İşletme ve Sanayi Faslı altında aynı zamanda Avrupa Küçük İşletmeler Yasası’nın değerlendirme süreci çerçevesinde KOBİ’lerin ve girişimcilerin finansa erişimi izlenmekte olan konu başlıklarından biridir. Banka kredileri konusunda bankacılık kesiminin modernizasyonu ile birlikte önemli aşama kaydedilmiştir. Kredi Garanti Fonu’nun imkanları artırılmış, girişim sermayesi ve melek yatırımcılığa ilişkin adımlar atılmıştır. Üzerinde önemle durulması gereken bir diğer konu da AB’nin Geç Ödemelerle Mücadele Direktifidir. Bağlayıcı bir tasarruf olarak ortaya konulan AB Direktifi, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda değişikliğe neden olmuştur.

Ne var ki tam bir uyumlaştırmanın söz konusu olmadığı İlerleme Raporlarında belirtilmektedir. Diğer taraftan Türkiye’de anlaşmazlıkların hallinin kısa sürede sonuçlanmayışı da sorunu derinleştirmektedir.

Literatürde girişimci bir ekonominin olmazsa olmazı olarak değerlendirilen iş ortamı, piyasaya giriş çıkış engelleri ve girişimcilerin finansa erişimi açısından büyük önem taşımaktadır. KOBİ ve girişimciliğe ilişkin politikaları ikiye ayırırken, benzer ihtiyaçların farklı politika araçları ile uygulandığından bahsedilmişti. KOBİ’ler açısından eğitim ve danışmanlık hizmetleri ortaya çıkarken, girişimciler açısından girişimcilik eğitimi, ağ oluşturma hizmetleri önem kazanmaktadır. Çalışma kapsamında yenilikçi girişimciliğin var olduğu çevrenin girişimcilik ekosistemi olduğu vurgulanmıştır. Bir sonraki kısımda, Türkiye’de girişimcilik ekosisteminin unsurları incelenecektir.

423 Ibid.

159 2. TÜRKİYE’DE GİRİŞİMCİLİK EKOSİSTEMİ

Girişimciyi ortaya çıkaran faktörler nelerdir? Neden bazı ülkelerde girişimcilik düzeyi diğer ülkelerden daha yüksektir? Ya da bir ülke vatandaşı neden kendi ülkesinde girişimci olamaz ama başka bir ülkede başarılı bir girişimci olur? Bu soruların cevapları, bir ülkenin genel ortam koşulları ve girişimcilik koşullarında aranmaktadır. GEM Kavramsal Modeli, bu sorulardan yola çıkarak geliştirdiği kavramsal çerçeve ile genel ortam koşulları ve girişimcilik koşullarını değerlendirmektedir. Finansal imkanlar, hükümet program ve politikaları, eğitim ve öğrenim, ar-ge transferi, ticari ve hukuki altyapı ile iç pazarda açıklık, fiziki altyapıya erişim ve kültürel, sosyal normlar girişimcilik koşulları olarak sıralanmaktadır.

Günümüzün teknolojisine, üretim ve ticaret kalıplarına yön veren yenilikçi ürünlerin ortaya çıktığı Silikon Vadisi, en iyi kümelenme örneği olarak ortaya çıkmıştır.

Silikon Vadisi’ni ortaya çıkaran gelişmeler incelendiğinde, her şeyden önce ABD’nin sahip olduğu girişimcilik kültürü gelmektedir. Deneme yanılmayı, dolayısıyla risk almayı destekleyen kültür, girişimciliğin temelini oluşturmaktadır. Üniversite sanayi işbirliğinin desteklenmesi ve üniversitelerin ticarileştirilebilen bilgi üretmesi, bilim parkları, teknoloji ofisleri ve kuluçka merkezleri ile ekonominin motoru haline gelmesini sağlamaktadır. Başka ülkelerin vatandaşlarının potansiyelini ortaya çıkarmasını sağlayan göçmen politikası da ABD’nin girişimci ekonominin liderliğini sürdüren ülke olması ve Silikon Vadisi’nin başarısının altında yatan faktörlerden biridir424.

Devletin uyguladığı politika ve programlar ile destekler de Silikon Vadisi’nin başarısında öne çıkmaktadır. En iyi bilinen inovasyonlar devlet destekli projelerle

424 The Economist, The United States of Entrepreneurs, http://www.economist.com/node/13216037., son erişim tarihi: 09.11.2017.

160

gerçekleşmiştir. Apple, girişimciler için kuruluş aşamasında sağlanan kamu fonlarından istifade ederken, Tesla, kamu teminatlı kredi ile kurulmuştur425.

Dünya üzerindeki en iyi kümelenme örneği Silikon Vadisi olmakla birlikte, dünya üzerindeki en iyi kümelerin sıralandığı World Intellectual Property Organization (WIPO) listesinde, Japonya, Çin, ABD, Güney Kore ilk sıralarda yer almaktadır. Fransa, Paris kümesi ile 10. sırada, Almanya Frankfurt-Mannheim 12. sırada yer almaktadır426. Kümelerin varlığı, ekonominin rekabetçilik potansiyeline olumlu katkı yapan bir faktördür.

Dünya Ekonomik Forumu, oluşturduğu model kapsamında belirlediği kriterler ile rekabetçiliği ölçmektedir. Bir ülkenin gerçekleştirebileceği refah düzeyi, verimlilik düzeyini belirleyen faktörler, kurumlar, politikalar kapsamında değerlendirilmektedir427.

Küresel Rekabetçilik Endeksi, inovasyona dayalı üretim yapmak için gerekli ekosistemi, inovasyon ve gelişmişlik faktörleri ile ayrıştırmaktadır. Temel gereklilikler ve verimlilik hızlandırıcılar üzerine inovasyon ve gelişmişlik faktörlerinin inşa edilmesiyle girişimcilik ekosistemi oluşturulmaktadır.

Dünya Ekonomik Forumu’nun küresel rekabetçilik endeksi, Tablo 3.8’de belirtilen ve temel gereklilikler, verimlilik hızlandırıcılar ve inovasyon ve gelişmişlik faktörleri olarak gruplandırılan 12 kriter çerçevesinde ülkelerin rekabetçiliğini mukayese etmektedir. Söz konusu kriterler çerçevesinde oluşturulan 1-7 arası skora göre ülkeler sıralanmaktadır.

425 The Economist, Startup Myths and Obsessions, https://www.economist.com/blogs/schumpeter /2014/02/invitation-mariana-mazzucato, son erişim tarihi: 11.11.2017.

426 Bergquist, Kyle et al, Identifying and ranking the world’s largest clusters of inventive activity, WIPO Economic Research Working Paper No.34, http://www.wipo.int/edocs/pubdocs/en /wipo_pub_econstat_wp_34.pdf, son erişim tarihi: 10.11.2017.

427 WEF Global Competitiveness Report 2017-2018, http://www3.weforum.org/docs/GCR2017- 2018/05FullReport/TheGlobalCompetitivenessReport2017%E2%80%932018.pdf., son erişim tarihi:

10.11.2017.

161

Tablo.3.8. Küresel Rekabetçilik Endeksinin Unsurları

Temel gereklilikler

-Kurumlar -Altyapı

-Makroekonomik çevre -Sağlık ve temel eğitim

Faktöre dayalı ekonomiler

Verimlilik hızlandırıcılar

-Yüksek eğitim ve mesleki eğitim -Mal piyasasının verimliliği -İşgücü piyasasının verimliliği -Finansal piyasaların gelişmişliği -Piyasa büyüklüğü

-Teknolojik değişime hazırlıklı olma

Verimliliğe dayalı ekonomiler

İnovasyon ve

gelişmişlik faktörleri

-İş ortamının gelişmişliği -İnovasyon

İnovasyona dayalı ekonomiler Kaynak: World Economic Forum (WEF) Global Competitiveness Index Framework

Küresel Rekabetçilik Endeksine göre en rekabetçi ülkeler, İsviçre, ABD, Singapur, Hollanda, Almanya, Hong Kong, İsveç, İngiltere, Japonya, Finlandiya olarak sıralanmaktadır. Çin 27, Güney Kore 26, Hindistan 40. sırada yer alırken, Türkiye’nin sırası 53 olarak belirlenmiştir428.

AB ülkelerinin Küresel Rekabetçilik endeksindeki yeri AB ülkeleri arasındaki farklılıkları da ortaya çıkaracak niteliktedir. Sıralamada ilk 10’da yer alan ülkeler olduğu gibi, rekabetçilikte geri kalan ülkeler de AB bloku içerisinde bir arada AB 28 ülkelerini oluşturmaktadır.

AB ülkelerinin genişlemeler sonucu ortaya çıkan heterojen yapısı, bir blok olarak rekabetçiliği etkilemektedir. Farklı ekonomik yapıdaki ülkeler arasında rekabetçilik konusunda da farklılıklar mevcuttur. Finlandiya, Danimarka, Almanya, Hollanda gibi ülkeler ilk sıralarda rekabetçilikte önder durumdayken, Romanya,

428 Ibid.

162

Yunanistan, Hırvatistan AB ülkeleri arasında sonlarda; 137 ülkenin sıralandığı listede dünya ortalamasında yer almaktadır.

Tablo 3.9. AB Ülkelerinin Küresel Rekabetçilik Endeksindeki Yeri AB Ülkelerinin Küresel Rekabetçilik Endeksindeki Yeri

Hollanda 4 Malta 37

Almanya 5 Polonya 39

İsveç 7 Litvanya 41

İngiltere 8 Portekiz 42

Finlandiya 10 İtalya 43

Danimarka 12 Slovenya 48

Avusturya 18 Bulgaristan 49

Lüksemburg 19 Letonya 54

Belçika 20 Slovakya 59

Fransa 22 Macaristan 60

İrlanda 24 Güney Kıbrıs 64

Estonya 29 Romanya 68

Çek Cum. 31 Hırvatistan 74

İspanya 34 Yunanistan 67

Kaynak: WEF The Global Competitiveness Report 2017-2018

AB’nin İşletme ve Sanayi Politikası, Avrupa 2020 Süreci ve Avrupa Küçük İşletmeler Yasası, AB’nin rekabetçiliğini artırma yolunda girişimcilik ve yenilikçilik hedeflerini benimsemişlerdir.

Avrupa 2020 Sürecinin somut hedeflerinden biri de ar-ge harcamasının GSYH’nin

%3’ü düzeyinde gerçekleşmesidir.

163 Tablo 3.10. AB Ülkelerinin Ar-Ge Harcaması (GSYH %)

AB Ülkelerinin Ar-Ge Harcaması (GSYH %)

Hedef 2015 Hedef 2015

AB 28 3 2,03 Macaristan 1,8 1,38

Belçika 3 2,45 Malta 2 0,77

Bulgaristan 1,5 0,96 Hollanda 2,5 2,01

Çek Cum. 1 1,95 Avusturya 3,76 3,07

Danimarka 3 3,03 Polonya 1,7 1

Almanya 3 2,87 Portekiz 2,7 1,28

Estonya 3 1,5 Romanya 2 0,49

İrlanda 2 1,51 (2014) Slovenya 3 2,21

Yunanistan 1,2 0,96 Slovakya 1,2 1,18

İspanya 2 1,22 Finlandiya 4 2,9

Fransa 3 2,23 İsveç 4 3,26

Hırvatistan 1,4 0,85 İngiltere - 1,7

İtalya 1,53 1,33 İsviçre - 2,97 (2012)

Güney Kıbrıs 0,5 0,46 Türkiye - 1,01 (2014)

Letonya 1,5 0,63 ABD - 2,73 (2013)

Litvanya 1,9 1,04 Japonya - 3,59 (2014)

Lüksemburg 2,3 1,31 Güney Kore - 4,29 (2014)

Kaynak: Eurostat,

http://ec.europa.eu/eurostat/tgm/table.do?tab=table&init=1&plugin=1&language=en

&pcode=t2020_20

AB ülkelerinin ekonomik yapıları arasındaki farklılık, ar-ge harcamalarında da kendini göstermektedir. Avrupa 2020 hedefi doğrultusunda GSYH’nin %3’ü olarak belirlenen ar-ge hedefini aşan Finlandiya, İsveç gibi ülkeler ve %3 düzeyinde harcama yapan Danimarka, rekabetçilikte de öne geçmişlerdir.

164 Tablo.3.11. AB 28 Ar-Ge Harcaması (GSYH %)

AB 28 Ar-Ge Harcaması (GSYH %)

Hedef 3

2000 1,77

2001 1,79

2002 1,79

2003 1,79

2004 1,75

2005 1,74

2006 1,77

2007 1,77

2008 1,84

2009 1,93

2010 1,93

2011 1,97

2012 2,01

2013 2,03

2014 2,04

2015 2,03

Kaynak: Eurostat,

http://ec.europa.eu/eurostat/tgm/table.do?tab=table&init=1&plugin=1&language=en

&pcode=t2020_20

Bir bütün olarak AB ülkelerinin ar-ge harcaması incelendiğinde, 2000-2015 yıllarını içeren değerlendirmede sürekli bir artış söz konusu olmakla birlikte %3 olan hedefe ulaşılamadığı görülmektedir.

İnovasyonu ölçmenin yöntemlerinden biri olan patent başvuruları açısından bakıldığında, ABD’nin 36.903 patent başvurusunda bulunduğu; toplam olarak AB ülkelerinin de 56.752 patent başvurusu yaptığı görülmektedir. Söz konusu büyüklük, ABD’nin girişimci ekonomisini destekler niteliktedir.

165 Tablo 3.12. AB Ülkelerinin Patent Başvuruları (Yıllık)

AB Ülkelerinin Patent Başvuruları (Yıllık) 2014

AB 28 56752,99 Macaristan 222,3

Belçika 1543,17 Malta 4,87 (2013)

Bulgaristan 47,44 Hollanda 3470,67

Çek Cum. 269,91 Avusturya 1961,19

Danimarka 1379,35 Polonya 609,16

Almanya 20754,91 Portekiz 126,75

Estonya 24,24 Romanya 101,92

İrlanda 330,81 Slovenya 135,09

Yunanistan 117,63 Slovakya 49,75 (2013)

İspanya 1513,42 Finlandiya 1862,82

Fransa 9133,84 İsveç 3379,68

Hırvatistan 14,56 İngiltere 5374,67

İtalya 4234,77 İsviçre 3245,02

Güney Kıbrıs 8,03 Türkiye 483,68

Letonya 67,17 (2013) ABD 36903,31

Litvanya 48,89 Japonya 21380,04

Lüksemburg 61,1 Güney Kore 6422,75

Çin 7497,22 Singapur 310,41

Kaynak: Eurostat,

http://ec.europa.eu/eurostat/tgm/table.do?tab=table&init=1&plugin=1&language=en&pcode

=tsc00009

166

Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın verileriyle Eylül 2017 itibariyle gerçekleşen 1746 patent başvurusu, 908 patent tescil sayısı bu tablo ile karşılaştırıldığında yeterli değildir. Küresel Rekabetçilik endeksinde 53. sırada yer bulan Türkiye için %1 düzeyindeki ar-ge harcaması da yeterli görünmemektedir. Diğer taraftan, üniversite sanayi işbirliğine ilişkin çalışmalar sürdürülmektedir. Teknoparklara hemen hemen her üniversitede rastlanır hale gelmiştir.

AB ülkelerinin girişimciliğe bakış açısı, ABD’den farklıdır. Başarısızlık korkusu Avrupa’da bireylerin girişimciliğe bakış açısını etkilemektedir. İflasa karşı yaklaşım, risk algısını da zayıflatmaktadır429. AB politikalarıyla iflas eden girişimciler için “ikinci şans”

kültürünü yerleştirmeye çalışmaktadır. Diğer taraftan, girişimci ekonomiye yönelim AB ülkelerinde 1980’lerden sonra gelişmeye başlamıştır. Daha önceki süreç, büyük işletmelerin egemenliğinde, ölçek ekonomilerinin öneminin vurgulandığı bir dönemdir.

Türkiye’de Cumhuriyetin kurulduğu yıllardan başlayarak, bürokrasinin işadamına bakışı genellikle kanun dışı görme biçiminde olmuştur. Buğra, “Devlet ve İşadamları”

başlıklı çalışmasında, işadamlarının bürokratik süreçlerden şikayet ettiğini ancak sürecin kendisinden değil, politikaların içeriğinin belirsizliğinden ve değişme sıklığından kaynaklandığını belirtmiştir. Politik süreçlerin, bürokratik ve hukuki işlemlerin uygulanma biçimine yansıması, kurumların yerleşmemesi ve istikrarsızlığını yansıtmaktadır430.

Bireylerin girişimciliğe bakış açısına ilişkin 2014 GEM Türkiye Girişimcilik Anketi çalışmasına göre, 2013 yılında kariyer seçeneği olarak girişimciliği düşünen 18- 64 yaş arası bireylerin oranı %64,02’den 2014 yılında %74,69 seviyesine

429 The Economist, The United States of Entrepreneurs, http://www.economist.com/node/13216037., son erişim tarihi: 09.11.2017.

430 Buğra, Ayşe, Devlet ve İşadamları, İletişim Yayınları, 9. Baskı, 2015., s. 230-234.

167

yükselmiştir431. GEM 2016 verilerine göre de Türkiye’de girişimcilik davranışı üzerine görüşülen kişilerde başarısızlık oranı %30,9 düzeyindedir. Girişimcilerin fırsatları algılama davranışı, %49,6 iken, becerilerine ilişkin farkındalık düzeyi %54,2 düzeyindedir432.

Girişimciliğe ilişkin çalışmalar, kamusal düzeyde, özel sektör düzeyinde ve başarılı girişimciler düzeyinde devam etmektedir. Türkiye’de kurulan, e-tohum, Start up İstanbul, gibi inisiyatifler, hızlandırıcı olarak faaliyet göstermekte, girişimciliğe ilgiyi artırmaktadır. Girişimci figürlerin topluma takdim edilmesi, girişimcilik faaliyetinin gerçekleştirilmesi yönünde önemli bir motivasyon kaynağıdır.

Girişimciyi ne var eder sorusunun cevaplarından biri de, eğitim ve öğrenimdir.

Bugünün üretim ve ticaret kalıplarına köklü değişiklikler getiren yeniliklerin sahipleri garaj çocukları toplumda “üniversite terk” olarak tanınmaktadır. Girişimcilik özelliklerinden bağımsızlık güdüsü ile kendi kendinin patronu olmayı tercih etmiş, kendi kaderlerini belirleme yönünde önemli adımlar atmışlardır. Formel eğitimi tamamlamamış olsalar da küçük yaşlarından itibaren odaklandıkları konu üzerinde çalışmaları onlara büyük başarılara imza atma şansı vermiştir433. Yalnızca formel eğitim değil tecrübe, bilgi, güven, daha önceki eğitim ve çalışma deneyimleri de girişimcinin ortaya çıkmasında ve gelişmesinde önemli faktörlerdir434. Temel eğitim düzeyinde Türkiye, Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı- Program for International

431 Karadeniz, Esra, 2013 ve 2014 Verileriyle Türkiye’de ve Bölgelerde Girişimcilik: GEM 2014, s.22.

432 GEM, Entrepreneurial Behaviour and Attitudes,

http://www.gemconsortium.org/country-profile/116, son erişim tarihi: 09.11.2017.

433 Gladwell, Malcolm, Outliers Çizginin Dışındakiler, 7. Baskı, MediaCat, 2009, s.42.

434 Audia, Pino G., Rider, Christopher I, A Garage and an Idea: What More Does An Entrepreneur Need?, California Management Review, Vol 48., No.1, 2005, s.16-17.

Belgede Özlem GENÇ (sayfa 160-200)