• Sonuç bulunamadı

4.9. Türk Turizm Sektörünün Rekabet Gücü

4.9.6. Türk turizm sektöründe kümelenme uygulamaları

Rekabetçilik politikalarında önemli bir yaklaĢım olan kümelenme temelli sektörel ve bölgesel kalkınma stratejileri dünya genelinde uygulama alanı bulmuĢtur (Eraslan, Bulu ve Bakan, 2008). Ülkemizde DPT öncülüğünde baĢlatılan turizm sektörü kümelenme çalıĢmaları 2000‟de Sultanahmet Bölgesi‟nde baĢlatılmıĢtır. Güçlü bir internet ağı ve tanıtım çalıĢmaları sonucu mevsimsel farklılıklardan doğan dalgalanmaların önüne geçilmiĢ sonuç olarak bölgede satıĢlar artmıĢtır (KuĢat, 2010, s.

133). Bu bölümde: Türk turizm sektörünün bugün ulaĢtığı hızlı geliĢmenin baĢlangıcı 1982 yılında çıkarılan 2634 Sayılı Turizmi TeĢvik Yasası‟dır. 24 Ocak 1980‟de kabul edilen Ekonomik Ġstikrar Tedbiri çerçevesinde bu kanun çıkarılmıĢtır. Bu kanun ile birlikte görülmeyen teĢvik primi, kamu arazilerinin turizm yatırımcılarına tahsisi (1983‟de), vergi indirim, yabancı personel çalıĢtırma, döviz tahsisi, haberleĢme kolaylıkları vb. verilmeye baĢlanmıĢtır. Çanakkale-Ġçel arasında kıyı bölgelerinde bulunan kamu arazileri kiralanmaya baĢlanmıĢ, Dünya Bankası ile 1989‟da imzalanan sözleĢme ile finanse edilen Akdeniz-Ege Turizm Altyapısı ve Kıyı Yönetimi (ATAK) tasarısı 1998 yılında tamamlanmıĢtır. Turizm sektöründe tur operarörleri 3S (deniz-kum-güneĢ) turizm ürününü aynı ürünü arz eden alternatif ülkelerede kaydırabileceğinden paket tur fiyatlarını kontrol etmektedirler. Ülkemize 2010 yılında gelen 28 milyon turistin 13 milyonu paket tur ile gelmiĢlerdir (%45‟i). Ülkemize gelen turistlerin büyük çoğunluğu ucuz paket turlarla gelen orta ve düĢük gelirli kiĢilerden oluĢmaktadır. Doluluk oranı tesislerde %62‟dir, yatırımlarda “ego yatırımları” dikkat çeker.

BÖLÜM V

TURĠZM GELĠRĠ VE EKONOMĠK GELĠġME ÜZERĠNE ÇALIġMALAR ÇalıĢmanın bu bölümünde turizm geliri ve ekonomik büyüme arasındaki iliĢki üzerine teorik yaklaĢımlar ele alınmaktadır. Bu kapsamda turizm geliri açısından öne çıkan ülkelerle ilgili mevcut literatürden seçilen çalıĢmaların sonuçlarına iliĢkin genel bir değerlendirme yapılacaktır.

Turizm geliri ile ekonomik büyüme iliĢkisi üzerine görüĢlere geçmeden önce, ihracat odaklı büyüme hipotezi (ELG-export led growth), turizm odaklı büyüme hipotezi (TLG-tourism-led growth) ile ilgili teorik açıklamalarda bulunulmuĢtur.

5.1. Büyüme için Ġhracat Sektörü mü Turizm Sektörü mü TeĢvik Edilmelidir?

Endojen büyüme teorisine göre beĢeri sermaye ve dıĢ ticaret büyümenin en önemli ögesidir. Lucas (1988), Romer (1990) ve Barro (1991) yaptıkları ampirik çalıĢmalarda beĢeri sermayenin ülkenin uzun dönem büyüme oranlarını desteklediğini bulmuĢlardır. GOÜ‟lerde ihracat, beĢeri sermaye birikiminin artmasını destekler.

Moslehi vd. (2006) Ġran üzerine yaptıkları çalıĢmada entelektüel sermayenin turizm, sigorta, taĢımacılık ve mühendislik hizmetlerinin ihracat performansları üzerindeki etkilerini inceleyerek, ihracatı arttırmak için entelektüel sermayenin önemli bir faktör olduğu sonucuna varmıĢlardır. Turizm sektörü en az maliyetle ve en kısa sürede en fazla istihdamı yaratan sektör olduğu kabul edilmektedir. AKTOB verilerine göre turizm sektöründe 1 kiĢinin istihdamı için gerekli yatırım miktarı 38.000 YTL iken enerji sektöründe 1 kiĢinin istihdamı için gerekli yatırım miktarı 410.000 YTL dır.

Turizm sektöründe geliĢmiĢ ülkeler incelendiğinde paydalar sadece tarih, tabiat, yatırım zenginlikleri değil onları değerlendiren insan ve organizasyon gücüdür (Ġlkiz, Hitay, 1992, s. 159). TÜĠK turizm sektörünün yarattığı katma değer katsayısını 0.75 olarak açıklamıĢtır. Witt, Türk turizm sektörü için çarpan katsayısını 1.98 olarak hesaplamıĢtır.

Ġhracatın ekonomik büyümenin en önemli bileĢeni olduğu bir çok araĢtırmacı tarafından kabul edilir. Son yıllarda ihracat odaklı büyüme stratejisi yanlısı küresel eğilimler görülmektedir. Temel olarak bu stratejinin potansiyel yararlarından faydalanmak istenir. Ġhracatta görülen büyüme üretim, istihdam ve tüketim artıĢı sağlayarak iç piyasanın geliĢmesine neden olur. Ġhracat sektörü bir ülkenin daha düĢük birim maliyetli ve bol olan üretim faktörlerinin yoğun olarak kullanıldığı ürünlerde

uzmanlaĢmasını yani karĢılaĢtırmalı üstünlükler temelinde ticaret yapılmasına neden olarak etkin kaynak kullanımına da sebep olur (Tyler, 1981, s. 127). Balassa (1978) yaptığı çalıĢmasında 11 ülke verilerini kullanarak ihracat artıĢının büyüme üzerindeki etkisini analiz ederek ihracat artıĢının çıktı üzerindeki pozitif ve anlamlı etkisini ortaya koymuĢtur. Hotchkiss vd (1994), 110 tane AGÜ için yaptığı çalıĢmasında ihracat artıĢının önemli olduğunu, Sharma ve Dukul (1994) ihracat odaklı büyüme hipotezi lehine güçlü bulgular sağlamıĢtır. Harrison (1996) dıĢ ticaretin büyüme üzerindeki etkisini savunarak ihracat odaklı büyüme hipotezini desteklemiĢtir.

Geleneksel ticaret teorileri literatürü (Mutlak, KarĢılaĢtırmalı Üstünlükler ve H-O teorileri) bir ülke hangi üretim faktörüne bolca sahip ise üretimde bu faktörü kullanarak bu tip malların ihracatında uzmanlaĢacaktır der. Doğal kaynak zengini ülkeler doğal kaynak ihracatçısı olacaktır (Hecksher, 1919). Singer-Prebish (1950) hipotezine göre ticaret hadleri GOÜ‟ler aleyhine ve sanayi ürünleri ihraç eden GÜ‟ler için düĢme eğilimindedir. Doğal kaynak zengini ülkeler yatırım ve büyüme oranını yükseltebilmektedir (Alkhathlan, 2013, s.343). Rostow (1961) doğal kaynaklardan gelen fonların bir ülkenin sanayileĢmesini (yatırımları finanse ederek) sağladığı görüĢündedir.

A. Smith ve D. Ricardo analizlerinde ticaretin üretkenlik seviyesinin yükseltilmesinde ve artık değer oluĢumunda önemli olduğunu savunurlar. 19. Yüzyıl Smith‟in üretim fonksiyonu AGÜ‟ler için ihracatı savunur. 1960‟lı yılların ikinci yarısından sonra ihracata dönük büyüme modelleri, ihracatın iktisadi büyüme ile pozitif ve doğrusal iliĢki içerisinde olduğu varsayımı kabul edilmiĢtir (Gübe, 1997, s. 19-20).

Lanza ve Pigliaru (1994) yılında Lucas (1988) büyüme teorisini kullanarak turizmde uzmanlaĢmıĢ küçük ve açık ekonomisi olan bir ülke imalatta uzmanlaĢmıĢ bir ülkeye göre daha fazla büyüme sağlayacaktır demiĢlerdir.

Theobald (2001) e göre turizm görünmez bir ihracat kalemidir, yabancı turistlerin baĢka bir ülkede yapmıĢ oldukları harcamalar o ülkeye sağladığı döviz geliri bakımından aynı mal ihracatındaki gibi bir ihracat etkisi oluĢturur der.

Turizm sektörü ile hizmet ihracatı yapılarak daha fazla döviz girdisi yani milli gelir artıĢı sağlanmaktadır (Fayed ve Fletcher, 2002, s. 210).

Bir ülkenin turistik döviz kazançları döviz kayıplarından daha fazla ise turizm sektörü ödemeler dengesine olumlu katkı yapacak bu yüzden aynı ihracat odaklı büyüme hipotezinde olduğu gibi turizm odaklı büyüme hipotezinde de turizm sektörünün uzun dönemde ekonomik büyümeye neden olacağı kabul edilmektedir (Balaguer ve Jorda, 2002, s. 883-887; Croes 2006). Lea (1988) turizm sektörünün

geliĢmesi yeni istihdam olanakları yaratır, devlet için gelir artar ve büyümeyi arttırır der.

Bu ekonomik iliĢkiye turizm odaklı büyüme hipotezi denir. Bu hipoteze göre uluslararası turizm, ekonomik büyüme için önemli bir stratejik faktördür (Samimi et al., 2011). Uluslararası turizm sektörü gelir artıĢını: artan rekabet (turizm destinasyonları arasındaki) neticesinde verimlilik artıĢı (Krueger, 1980) ile ölçek ekonomisi sağlama Ģeklinde (Helpman ve Krugman, 1985) kendini gösterir.

Hizmet sektöründe uluslararasılaĢma ile rekabet artacak, artan rekabet ekonomide kaynak verimliliğini artıracaktır (Bhagwati ve Srinivason, 1979, s. 14).

Bir ülkede turizm sektörünün geliĢmesi ile döviz giriĢi artacak, sektördeki iĢletmelerin uluslararası rekabet gücü ve verimliliği artacak ve ölçek ekonomilerinden faydalanarak dıĢ ticaret dengesi pozitif etkilenmekte ve istihdam artacaktır (Kara, Kaya, Çömlekçi, 2012, s. 75).

“ Türkiye‟de 10 yıl önce 14 milyar dolar olan görünmeyen ihracat 2012 de 38.8 milyar dolara ulaĢmıĢtır. Görünmeyen ihracat hizmet ihracı anlamına gelmektedir.

Turizm sektörü, taĢımacılık, danıĢmanlık, sigorta, sanat ve finansal hizmetler ihracına

“görünmeyen ihracat” denilmektedir. Ġngiltere‟de 2011 için 298.8 milyar pound olan mal ihracının 193.6 milyar poundluk kısmı görünmeyen ihracattır. ABD için ise 2011 toplam 1.497 milyar dolar toplam mal ihracının 605.9 milyar dolarlık kısmı görünmeyen ihracattır. Ülkelerin görünmeyen ihracat tutarları nerede ise mal ihracatlarının yarısını oluĢturuyor. Artık mallar büyük ölçekli fabrikalarda üretiliyor ve ulaĢımın hızlanması ile fiyatlar 150 yıl öncesine göre çok ucuzlamıĢtır ama hizmet fiyatları artmaktadır”.

Turizm gelirleri kesinlikle ihracat geliri sayılmalıdır, GOÜ‟ler açısından en iyi ihracat alanıdır. Turizm sektörü dıĢ ödemeler dengesinde “görünmez kalemler” arasında yer alır, aynen mal ihracında olduğu gibi döviz sağlar. Hesaplamalarda birincil etkiler olan (konaklama, ulaĢım alıĢveriĢ ve eğlence harcamaları dikkate alınır, ikincil (dolaylı) etkilerini hesaplamak zor ve karmaĢık olduğundan dikkate alınmaz. Ülkemizde turizm sektöründe yabancı girdi oranı oldukça düĢüktür, ihracat sektörü olan tekstilde %60‟ın üzerindedir. En büyük gelir ve katma değer yaratan bir ihracat sektörüdür.

Turist, turistik ürünü ülkesine götüremediğinden ihracı mümkün olmayan mal ve hizmetleri bir döviz kaynağı haline getirebilmektedir, turizm çoğu zaman “görünmeyen ihracat” olarak nitelendirilir. Turistik ürün ülkenin kendi varlığından kaynaklandığından turizm sektöründe ithalat ve dıĢa bağımlılık oranı düĢüktür. Turizm sektörünün ödemeler dengesini olumlu etkileyen ihracat gelirleri içerisinde payı yüksek, ödemeler

dengesini olumsuz etkileyen ithalat giderleri içerisindeki payı düĢüktür. Turizm giderlerinin ithalattaki. payı %1.7‟dir (KTB, 2012, s.131).

Selvanathan et al., (2012) YDD (FDI) ile turist sayıları arasında nedensellik iliĢkisinden söz eder. Önce DDY hizmet kalitesini ve hareketliliğini artırır sonra gelen uluslararası turist sayıları artar.

Neo-klasik büyüme modeli GO ve geliĢmiĢ ekonomilerin uzun dönem reel büyüme oranlarının birbirine yakınlaĢacağını varsayar, bu hipoteze yakınlaĢma (convergence) hipotezi denir. Bu hipoteze göre Marmara, Akdeniz ve Ege bölgeleri diğer bölgelere nazaran daha yavaĢ büyümesi gerekirken, böyle olmamıĢtır. KiĢi baĢına düĢen geliri düĢük bölgelerin (Doğu Anadolu, Karadeniz, Güneydoğu Anadolu ve Ġç Anadolu bölgeleri) aralarındaki farkı kapatabilmek için hükümetler gelir ve iĢgücünün yeniden dağılımını ayarlayarak bölgelerarası gelir farkını kapatmaya yönelik politikalar seçebilir yapılacak yatırımlar ve verilecek teĢvikler ile bölgelerarası geliĢmiĢlik farklılıkları azaltılabilir Berber M, Yamak R, Artan S, (2000, s.51-59). Turizm sektörü bölgelerarası geliĢmiĢlik farklarını kapatmada etkin bir araç olarak kullanılabilir.

Doğal kaynak ihracatından elde edilen gelir ekonomik büyümeyi teĢvik edebilecek projelere kaynak sağlamak Ģeklinde fırsatlar sağlar (Stevens ve Dietsche, 2008, s. 57).

Çoğu bölge için turizm bölgenin en önemli gelir kaynağı haline gelmiĢtir.

Turizm potansiyeli olan bölgelerde “bacasız sanayi” olarak nitelenen turizm kalkınma için araçtır. Porter‟ın geliĢtirdiği Elmas Modeli turizm sektöründe de uygulanır olmuĢtur. Rostow (1960) iktisadi büyümenin aĢamalarından bahsetmiĢtir. Lewis (1966) Sınırsız Emek Arzı hipotezine göre ikili yapının geleneksel ve aĢırı nüfusa sahip olan kırsal sektörde iĢgücünün marjinal verimliliği 0 olduğundan, diğer sektöre (AGÜ‟lerde ki yapı) transfer olacak iĢgücü üretim kayıplarına neden olmaz. Kalkınma diğer sektörün tarım sektöründeki iĢsizleri kendine çekmesi ile baĢlar der. Harrod (1939)- Domar (1940) büyüme modeline göre büyümeyi yatırımlar belirler, yatırımlar fazlalaĢtıkça büyüme hızı da ivme kazanır. Uluslararası Bağımlılık Teorilerine göre AGÜ‟ler kapitalist sistemde kalkınamaz. Dos Santos (Koloni Bağımlılığı) geliĢmiĢ, az geliĢmiĢ ve potansiyel geliĢme bölge sınıflandırması yapmıĢtır. Rosenstein-Roden Dengeli Kalkınma için ilk yol emek fazlasının bulunduğu geri kalmıĢ bölgeden geliĢmiĢ bölgeye emek göçü ile bölgenin kalkınması veya ikinci yol olarak ta sermayenin geri kalmıĢ bölgeye gelmesidir der. Perroux (1949), ulaĢım, yol, su, elektrik gibi altyapı yatırımlarının bulunduğu sağlık, eğitim tesislerinin bulunduğu yerlerde kalkınma

kutupları oluĢturulmalıdır fikrini savunur. Ülkemizde kümelenme örnekleri Antalya-turizm, Muğla-Antalya-turizm, Kapadokya-turizm kümelenmesi oluĢturulmuĢtur. Turizm sayesinde ihracı mümkün olmayan bazı mal ve hizmetler bölge için döviz kaynağı olmaktadır. Tunus Turizm Kümelenmesi, Ġspanya Endülüs Turizm Kümelenmesi dünyadan örnek olarak verilebilir. Turizmde kümelenme Ģekilleri: coğrafik (dağ, kıyı), yatay kümelenme (otel, tur operatörü vb) ve teknolojik kümelenme (ortak rezervasyon sistemi) olarak karĢımıza çıkar (Kartal, 2013, s. 158).

5.2. Turizm Sektörü ve Ekonomik GeliĢme ĠliĢkisi Üzerine YapılmıĢ Ampirik ÇalıĢmalar

Literatürdeki ilk çalıĢma Ghali (1976) tarafından Hawaii için yapılmıĢtır. Hawaii ekonomisinde turist harcamalarının mal ihracatından kazanılan dövizin 7 katı olduğunu ve büyümeye en fazla katkıyı turizm sektörü yapmaktadır neticesine varmıĢtır.

Dritsakis (2004) Yunanistan üzerine uzun dönemde turizmin ekonomik geliĢme üzerine etkilerini 1960- 2000 arası verileri Johansen testi ve Granger testini kullanarak test etmiĢtir. Koentegre analizi sonucu 3 değiĢken arasında (reel GDP, reel Döviz kuru, uluslararası turizm gelirleri) bir adet koentegre vektör tespit ederek koentegre iliĢkisini tespit etmiĢtir. Nedensellik analizi neticesinde uluslararası turizm gelirleri ile ekonomik büyüme arasında güçlü bir Granger nedensellik iliĢkisi ve ekonomik büyüme ile reel efektif döviz kuru arasında güçlü nedensellik iliĢkisi bulmuĢtur. Turizm arzının ve talebinin geliĢmesi için devlet müdahalesinin olması gerektiğini tavsiye etmektedir.

Mckinnon (1964) TKIG hipotezini savunmuĢtur.

Balaguer ve Cantavella- Corda (2000) Ġspanya ve turizm sektörü uzun dönem büyüme iliĢkisi üzerine 1975- 1997 dönemi arası verileri kullanmıĢlardır. Model GDP, turizm ve döviz kuru değiĢkenlerini kullanarak turizm sektörünün Ġspanya‟nın uzun vadeli ekonomik geliĢmesinde etkilidir hipotezini Johansen tekniği il test etmiĢlerdir.

Ekonometrik çalıĢma sonunda ekonomik büyüme ile turizm sektörünün geliĢmesi arasında uzun dönemde iliĢki olduğu kısa dönemde ise turizmden ekonomik büyümeye (T→G) tek yönlü iliĢki sonucuna ulaĢmıĢlardır. Sonuçlar turizm sektörünü ticarete konu olmayan mal ve hizmet olduğunu kabul eden diğer modellerde olduğu gibi kanıtlamıĢtır.

Yine de Hazari ve Ng (1993) belirttiği gibi turizm sektörünün neden olduğu refah kaybı (ticarete konu olmayan yerli malların fiyatları artacaktır) genel refaha olan diğer etkileri

ile kompanse edilecektir. Doğal ve sosyo-kültürel kaynaklar korunmalıdır. Balaguer ve Cantavella- Jorda (2002) ilk kez TLG hipotezini destekleyen akademisyenlerdir.

Shan ve Wilson (2001) Çin için uluslararası turizm ve uluslararası ticaret iliĢkisini analiz ederek iki değiĢken arasında çift yönlü Granger nedenselliğe ulaĢmıĢlardır.

Kim (2006) Tayvan için 1971-2003 ve 1956-2002 arası dönemi için turizm gelirleri ve GSMH iliĢkisini Granger nedensellik analizini kullanarak uzun dönemde iki yönlü iliĢki tespit etmiĢlerdir.

Ageli (2013) Suudi Arabistan için 1970- 2012 yılları arası (SAMA, 2012) verilerini kointegrasyon ve Granger nedensellik analizini kullanarak turizm harcamaları ve reel petroldıĢı GDP arasında nedensellik iliĢkisinin olup olmadığını araĢtırmıĢtır.

Sonuçta değiĢkenler arasında uzun dönemde GDP den turizm harcamalarına doğru iki yönlü nedensellik ve pozitif iliĢkiye ulaĢmıĢtır.

Idowu (2008) 36 Afrika ülkesi ve 1950-2004 dönemi için yaptığı çalıĢmada ekonomik büyüme ve turizm gelirleri arasında uzun dönemli iliĢki olduğunu bulmuĢtur.

Afrika‟nın ekonomik geliĢmesi için turizm sektörü kullanılabilir. Granger nedensellik testi sonucu uzun dönem G→T iliĢkisi çıkmıĢtır çünkü ülkeler hala gelirlerini turizm altyapı yatırımlarında kullanmaktadır. Turizm sektörünün geliĢmesi yabancı turizm yatırımcılarını da kıtaya çekecektir.

Cortes- Jimenez, Nowak ve Sahli (2011), 1975- 2007 yılları arası verileri kullanarak Tunus‟ un turizm sektörü ve ekonomik büyümesi arasında nedensellik iliĢkisi olup olmadığını incelemiĢlerdir. Buldukları ise turizmden kazandıkları döviz ülkenin sermaye malları ithalini finanse etmektedir. TLG (tourism- led growth) Balaguer and Cantavella-Jorda (2002) hipotezi Tunus ekonomisi için netice çıkarmamaktadır. Yetkililer tarafından bu iliĢki çok abartılmaktadır. TKIG (tourism export→ capital good imports→ growth) iliĢkisi kısa vadede geçerlidir. Bu iki kanalı birleĢtirdiklerinde ise resmi yetkililerin savunduklarının aksine (Granger nedensellik testi sonuçlarına göre) büyüme üzerinde çok da önemli olmayan bir rol oynamaktadır.

Tunus ne yazık ki az çeĢitlendirilmiĢ kitle turizmine sahiptir, kıyı turizmine yönelik sektör birkaç Avrupalı tur Ģirketlerinin baskısı altındadır. Kıyı kütle turizmine odaklı bir turizm her zaman ülke büyümesi için fayda sağlamaz. Tunus yabancı ülke tur operatörlerine olan bağımlılığını azaltmalı, turizm ürünü çeĢitlendirmesine gitmeli ve değiĢik pazar segmentlerine ulaĢmalıdır.

Nowak, Sahli ve Cortes-Jimenez (2007). Ġhracat uzun dönem büyüme üzerinde iki önemli kanal üzerinden etkilidir. Birincisi ELG (export-led growth) ki turizm sektöründe bu mekanizma TLG ( tourism-led growth ) olarak uygulanmıĢtır, ikinci kanal olan EKIG (exports →capital good imports→growth) turizm sektörüne TKIG (tourism→capital goods imports→growth) olarak uygulanmıĢtır. Franco dönemi Ġspanya büyümesini turizmden karĢıladığı döviz ile ihtiyacı olan yatırım malları ithalatını finanse etmiĢtir. Yazarlar çalıĢmalarında Johansen koentagrasyon yaklaĢımını ve Granger nedensellik testini kullanmıĢlardır. Ġspanya‟ ya ait 1960- 2003 arası reel GDP, reel girdi ithalatı ve reel turizm ihracatı arasındaki iliĢkiyi incelemiĢlerdir.

Balaguer ve Cantavella- Jorda (2002) tek yönlü nedensellik iliĢkisinin aksine iki yönlü nedensellik iliĢkisi bulmuĢlardır. Reel GDP büyümesi reel turizm ihracatını büyültecektir. Ġspanya turizm hizmetlerini ne kadar çok çeĢitlendirebilirse o kadar daha fazla ülke ekonomisi büyüyecektir. Sonuçlarda TKIG hipotezini destekler yönde güçlü kanıtlar bulmuĢlardır. Yine TLG reddedilmemelidir. Her iki hipotez olan TKIG ve TLG Ġspanya ekonomisi üzerinde uygulanabilir gözükmektedir.

Jackman (2012) Barbados adası turizm sektörü turizm uydu hesaplamasına göre (WTTC) GDP‟ sinin istihdama ve GDP‟ ye olan katkısı % 45 dolayındadır. Barbados turizm sektöründe karĢılaĢtırmalı üstünlüğe sahiptir. Barbados turizm sektörüne bağımlı dünyada ilk 20 ülkeden birisidir. Turizm sektörü döviz gelirlerinin en büyük kanağı ve döviz gelirlerinin yaklaĢık yarısını temin etmektedir. Jackman (2012) Barbados adasının 1975- 2010 yılı arası verileri kullanarak ufalanmıĢ TLG hipotezini test etmiĢtir.

Nedensellik testlerinin sonuçlarına göre TLG hipotezi Barbados için turistlerin hangi ülke kaynaklı olduklarına bakılmaksızın geçerlidir.

Gana‟ da turizm sektörü tüm döviz gelirlerinin içerisinde altın ve kakao dan sonra üçüncü büyük sektördür. Ülkede turizm daha çok kültür turizmi olarak geliĢmiĢtir.

2007 GDP‟ sinin %6.3‟ünü turizm gelirleri oluĢturur. Morgan vd. ( 2002 ) dünya turistlerinin %70‟ i dünyada on adet turizm destinasyonunu ziyaret ederken geri kalan % 30‟unu dünyanın geri kalanları paylaĢır demiĢtir. Bu yüzden rekabet edebilirlik çok önem kazanmıĢtır (Ritchie ve Crouch, 1993).

AĢağıdaki tablodan da görüleceği üzere araĢtırmacı 1985- 2010 yılları arası verileri inceleyerek, sonuç olarak nedensellik ekonomik büyümeden (LRY) turizm gelirlerinin artması (LRTE) Ģeklindedir hipotezine ulaĢmıĢtır. Gana‟ da ekonomik büyüme ve turizm gelirleri arasında uzun dönem koentegrasyon ve pozitif bir iliĢki mevcuttur. Bu çalıĢma TLG hipotezini Gautam (2009) ve Kreishan (2010)‟ nın

savundukları gibi desteklememektedir. Çünkü Granger nedensellik testine göre tek yönlü ekonomik büyümeden turizm gelirlerine doğru nedensellik iliĢkisinin varlığını tespit etmiĢtir (Ahiawodzi, 2013).

Lee (2008) Singapur üzerine kısa ve uzun dönem, turizm ve ekonomik geliĢme arasındaki iliĢkiyi araĢtırmıĢtır. 2015 yılı hedefleri 17 milyon turist ve 30 milyar dolar turizm geliri elde etmektir. 1978- 2007 arasını analiz etmiĢtir. Sonuç olarak kısa dönemde tek yönlü Granger nedensellik iliĢkisini GDP‟ den turist sayılarına doğru bulmuĢtur. Singapur ada devleti olduğundan tüm turizm ürünlerinin önce yapılıp (Chinese Garden vb.) sonra pazarlanması gerekmektedir.

Cortes vd. (2009) Ġtalya için 1954- 2000 ve Ġspanya için 1964- 2000 yılları arası verileri kullanarak ihracat sektörü ve turizm sektörünün ekonomik büyüme katkılarını incelemiĢtir. Ġtalya için Federici ve Marconi (2002) VAR modelini ELG hipotezi (Export Led Growth) dört makroekonomik değiĢken için test etmiĢler, pozitif sonuçlara ulaĢmıĢlardır.

Cortes- Jimenes, M. Pulina, C.R. Prunera (2009) Ģu neticelere ulaĢmıĢlardır:

hem ihracat hem de turizm sektörleri kısa ve uzun vadede Ġspanya için, Granger nedensellik, büyüme üzerinde etkilidir, yine TLG ve ELG hipotezleri Ġspanya için savunulmuĢtur. Ġtalya içinde turizm ve ihracat sektörleri ekonomik büyüme üzerinde uzun dönemde, Granger nedensellik, etkilidir.

Schubert ve Brida (2009) turizm talebindeki büyümenin ekonomik büyüme üzerindeki etkilerini ada ekonomisi modeli kurarak incelemiĢlerdir. Uzun dönem büyüme turizm talebindeki büyümeye bağlıdır. TLGH hipotezini destekler bulmuĢlardır.

Lanza, Temple ve Urga (2003) buldukları üzere ada ekonomisinin ticaret hadleri yükselmiĢtir. Artan turizm talebini karĢılamak için turizm arzı da artmıĢtır.

Leon vd. turizm sektörü için endojen yaĢam döngüsü ve optimal büyüme konularını incelemiĢlerdir. Doğal kapital stoku ve çevre korunmuĢsa turistlerin tüketim harcamaları artmakta ve doğal kapital stoku azalmaya baĢladıkça turistlerin tüketim harcamaları da azalmaktadır.

Brau, Lanza ve Pigliaru (2006) yaptıkları araĢtırmada büyüme, ülke coğrafi büyüklüğü ve turizm uzmanlığı arasındaki iliĢkileri incelemiĢler ve turizm ülkelerinin diğer tüm alt-grup ülkelere nazaran çok daha fazla geliĢtikleri sonucuna varmıĢlardır.

Küçük ülkeler sadece turizm sektöründe uzmanlaĢtıkları zaman daha fazla büyümüĢlerdir. 1980- 2003 yılları arası ve 143 ülke Dünya Bankası veri setlerini kullanmıĢlardır. 1980- 2003 arasında OECD ülkelerinin yıllık büyümesi ortalama %1.9

iken 23 küçük turizm ülkesinin yıllık büyüme oranları %2.34 çıkmıĢtır (Small Tour.>20%)

Figini ve Vici (2009) 1980- 2005 arası 150 ülkeyi incelemiĢler ( e.g., Brau et al.

2004 ve 2007 ) aksine 1980- 1990 arası haricinde (veriler güvenilir değildir) küçük turizm ülkelerinin diğer ülkelere nazaran daha fazla büyümedikleri sonucuna varmıĢlardır. Turizmde uzmanlaĢma sadece 1980 ler de küçük ülkeler için mükemmel

2004 ve 2007 ) aksine 1980- 1990 arası haricinde (veriler güvenilir değildir) küçük turizm ülkelerinin diğer ülkelere nazaran daha fazla büyümedikleri sonucuna varmıĢlardır. Turizmde uzmanlaĢma sadece 1980 ler de küçük ülkeler için mükemmel