• Sonuç bulunamadı

2.1. Cumhuriyetin İlk Yıllarında Türk Ekonomisi

3.1.2. Türk Lirası’nın Değer Kaybı

1929 Dünya Ekonomik Buhranı’nın Türk basınına ilk yansıması Türk parasının değerinin hızla düşmesine dair haberlerdir. 24 Ekim 1929’da ABD’de meydana gelen ve Kara Perşembe olarak adlandırılan büyük buhrandan sonra Türk lirası İngiliz sterlini karşısında değer kaybedince bu durum gazetelere tedirginlik yaratacak bir şekilde yansımıştır.

“ İngiliz lirası 1033,5 kuruş. Bu tereffüün sonu ne olacak”172

1929 buhranının yeni başladığı tarihte Cumhuriyet Gazetesi’nde İngiliz parasındaki yükselişin önüne geçilemediği ifade edilmektedir.

“Bu meyanda müderrislerimizden bir zat şu suretle beyan-ı fikir etmiştir. Ben

sterlinin nasılsa alıştığımız dokuz yüzü geçmesine sebep göremiyorum. Bir memleketin hayat ve iktisadiyatı, birkaç kişinin, birkaç müessesenin danışıklı döğüşlü blöfüne terk ve teslim edilemez”173

1929 buhranının yeni başladığı tarihte Cumhuriyet Gazetesi’nde Türk parasındaki değer kaybının spekülasyon olduğu ve bu durumun engellenmesi gerektiği vurgulanmıştır.

24 Ekim 1929’da Dünya Ekonomik Buhranı patlak verdikten sonra Türkiye’de ekim ayında olduğu gibi kasım ayında da Türk lirası değer kaybetmeye devam etmiştir.

171 Yunus Nadi: “İktisadi Buhran Etrafında”, Cumhuriyet Gazetesi, 05.11.1931, s.1 172 “İngiliz Lirası 1033,5 Kuruş”, Cumhuriyet Gazetesi, 21.10.1929, s.1

“İngiliz lirası dünde fırladı: 1047,50” 174

Paradaki bu kan kaybını önlemek için hükümet aralık ayında çalışmalara başlamış ve bu çalışmaların olumlu sonuçlarının kısa zamanda görüleceğine dair haberler gazetelere de yansımıştır.

“İngiliz lirasının son günlerde yükselmesi hükümetin ittihaz edilecek tedbirlerde

istical göstermesini mucip olmuştur. Maliye vekâleti hazırlıklarını ikmal ederek tedbirlerini iki güne kadar tatbikine başlanacaktır”175

Hükümetin Türk parasındaki değer kaybını önlemeye yönelik çalışmalarının olumlu sonuçlar verdiğine dair haberler gazetelere yansımıştır.

“ İsmet Paşa paramızın tabii kıymetini tespite karar verdi ve (…) iki günlük

netice (…) birinci gün sterlin 1073’e, dün de 1048’ indi”176

Türk parasındaki değer kaybının rahatsızlığı sadece Cumhuriyet Gazetesine yansımamış dönemin diğer gazetelerine de konu olmuştur. Bu gazetelerden biri olan Hâkimiyet-i Milliye Gazetesi İngiliz sterlinindeki yükselişin toplumda genel bir sıkıntı yaratacağını ve buna neden olanların bir suç işlediği şu cümlelerle anlatılmıştır:

“İngiliz lirası dün mü evvelki gün mü ne, tam 1115 kuruşa çıktı. Bu, milletin

elindeki nakdi servete karşı bir tehlike ve sebep olanlar için bir suikast cürmüdür"177

“Demek oluyor ki, İngiliz lirası hükümetin aldığı tedbirler neticesi, tenezzül

ettiği fiatte kalmaktadır.”178

Gazetelere yansıyan bu haberler 1929 buhranının kamuoyundaki etkisini göstermesi bakımından mühimdir. Ancak dikkatten kaçmayan bir durum vardır o da: Türk parasındaki bu düşüşle, 1929 buhranının bağlantılı olduğunun belirtilmemesidir. Yani Türk parasındaki düşüş 1929 buhranından bağımsız ve de bağlantısız düşürülmüştür. Zaten 1929 buhranına sebep olan New York Borsası’nın çöküşüne de belli bir döneme kadar gazeteler de yer verilmemiştir. 1929 buhranı henüz daha Türk

174 “İngiliz Lirası Dünde Fırladı: 1047,50”, Cumhuriyet Gazetesi, 27.11.1929, s.1

175 “1068,5 Meşum Tereffüü Devam Ediyor”, Cumhuriyet Gazetesi,, 02.12.1929, s.1

176 “İngiliz Lirası 1048’e Düştü”, Cumhuriyet Gazetesi, 08.12.1929, s.1 177 “İngiliz Lirası 1115”, Hâkimiyet-i Milliye Gazetesi, 07.12.1929, s.1 178 “İngiliz Lirası 1024”, Hâkimiyet-i Milliye Gazetesi, 21.12.1929, s.1

kamu oyununa sunulmamıştır. 24 Ekim 1929’daki New York Borsa felaketinin etkisi ile Türk kamuoyunda kasım ayında panik havası doğmuş ve bu felakete karşı hükümet ilk tedbirlerini aralık ayı içerisinde almıştır.

Buhran yıllarında cumhuriyet yöneticilerinin üzerinde yoğunlaştığı temel konulardan biri Türk parasının değerinin korumasıdır.1929 buhranının tüm ülkeleri etkilediği dönemde ise bu konu adeta bir ilke haline gelmiştir.1929 Dünya buhranının yarattığı fırtınadan yurdu sakınmak için “serbesti”nin dışında yeni bir politikanın izlenmesi gereği ortaya çıkmıştır. Bir yandan ithalatı frenlemek, diğer yandan uluslararası finans ve ticaretin ülke ekonomisi üzerindeki etkisini azaltmak için yeni kambiyo rejiminin ilk adımı atılır. Türk parasını koruma yasası Şubat 1930’da kabul edilir.179 Buradan anlaşılacağı üzere 1929 buhranının ilk etkisinin liberal serbest ekonomiye olan itimadın sarsılması olduğunu söyleyebilir.

Başvekil İsmet İnönü Türk parasını Koruma Yasası’nın gerçeklerini anlatırken konuya şöyle değinmiştir.

“ Hassas ve dikkatli olarak milli paranın halini ve istikbalini temin edecek

kabili tasavvur bütün tedabire tevessül etmişizdir. Milli paranın kıymetini muhafaza etmeyi hükümet bir vazife addetmektedir. Ve memleket için milli paranın değerini muhafaza ederek bu uğurda her vasıtaya müracaat etmek hayati bir ehemmiyet haizdir. Milli para üzerindeki tazyikin nameşru olan sebepleri vardır. Bu sebeplerle mücadele etmek için hükümet sizden salahiyet istiyor. Milli para üzerinde en hassas ve müessir olan amil halkın itimadıdır. Türlü tedbirlerle dâhilde ve hariçte milli paramızın aleyhinde olarak gerek menfaatleri nokta-i nazarından gerek sakim emellerle hareket edenler varsa bunlar her şeyden evvel para üzerinde halkın itimadına taarruz ederler”180

Türk parasının değerinin yabancı paralar karşısında korunması ve bu konuda hükümetin aldığı tedbirler ve çalışmalar günlük gazetelerde sıklıkla haber konusu

179 Tevfik Çavdar, “Türkiye Ekonomisinin Tarihi (1900-1960)”, Ankara, İmge Kitapevi, Eylül 2003, s.213

olmuştur. Maliye Bakanı paranın korunmasına dair kabul edilen yeni yasanın gerekçesini ülkenin döviz ihtiyacı çekmesiyle açıklamaktadır.181

Türk parasını Koruma Yasası’nın kabulünden dört gün sonra Cumhuriyet Gazetesi başyazarı Yunus Nadi konu ile ilgili şu yorumda bulunmuştur:

“Milli paramızı düşürecek temel sebep döviz ihtiyacının çokluğu olabilir. Bu

ihtiyaç kadar ne kadar çok olursa olsun sınırsız olamaz. Bu ihtiyaç kadar döviz bulundurursak mesele kalmaz. Döviz ihtiyacı ithal malların bedelinden kaynaklanır. Buna ihracatla karşılamak gerekir. Bu dengeyi sağlarsak sorun kalmaz. Hükümet bunun için ciddi çalışmalar yapıyor, hükümete ve sonuçlara güvenmeliyiz.”

Türk parasındaki değer kaybının önlenmesi konusu sıklıkla dış ticaret açığına bağlanmış ve bu açığın ithalatı azaltmakla kapanabileceği belirtilmiştir. Böylece bir nüsü bet bin nasihatten iyidir sözünü doğrularcasına 1929 buhranı; Türk ekonomisine dışarıya bağlı kalmadan, kendi kendine yeten ve temel ihtiyaçların giderilmesine yönelik üretim sağlama gibi fikirlerin doğmasına vesile olacaktır.

1923 yılında toplanan İzmir İktisat Kongresi’nde kabul edilen ekonomik politika: liberalizm idi. Ama 1929 yılındaki büyük kapitalist buhran liberal serbest ekonomilerin sorgulanmasına sebep olacaktır. Bu durum genç cumhuriyetin yönetici kadrosunu da etkilemiştir ve yöneticileri yeni ekonomi politikası arayışına itmiştir. Bu durumun sonucunda Türkiye’de: Ekonomi millileştirilmeye, dış ticaret açığı kapatılmaya ve paranın değerinin korunmasına çalışılmıştır. Bu başlıklar hükümetin gündeminde olduğu kadar basının gündemini de meşgul etmiştir. Cumhuriyet Gazetesi başyazarı Yunus Nadi dış ticaret dengesi ile paranın değeri arasındaki ilişkiyi irdeleyerek alınması gereken önlemleri şöyle sıralamıştır:

“Son günlerde İngiliz lirası bir miktar daha tereffüü göstermekte devam etti.

Yani paramız düştü ve düşüyor. Memlekette hal olunacak meselelerin başında bu para kıymeti meselesinin olduğu bir daha anlaşıldı demek olur (…) paramızın sukutunda

181 Ulaş Kipal, özgür uyanık: “Türkiye Milli İktisat Tarihi: Devletçilik”, İstanbul, Kaynak Yayınları, 2001, s.83

elbet muhtelif amiller vardır. Fakat bunların içinde ihracatımıza azlığını en başa geçirmekte hata olmasa gerektir.”182

Yunus Nadi yazısının devamında dış ticaret dengesinin sağlanması için toplumun tamamının katıldığı bir eylemin olması gerekliliğinden bahseder.

Buhranın patladığı dönemde Türk parasının kıymeti İngiliz sterlinine bağlıydı. İngiliz sterlinine bağlıydı. İngiliz sterlininin hem değer kazanması hem de değer kaybetmesi durumu Türk ekonomisini çok etkiliyordu. Bu nedenle sterlindeki en küçük bir dalgalanma bile dönemin gazetelerine yansıyabiliyordu. Sterlinin değer kaybetmesinin halk arasındaki sevincini Cumhuriyet Gazetesi şu satırlarla vermektedir:

“Sabahleyin 1110 kuruşta açılan sterlin, Milli bankaların kambiyo satışlarının

tevali etmesi üzerine 11’e doğru tedricen yuvarlanmağa başlamıştır. Salondaki fiyat temevvüçlerini gösteren elektrikli makinenin kayıtlarını takip için cadde üzerinde toplanan alakadar halk sükût puanlarının takabünü, içerisindeki acentelerle beraber yaşa nidaları ile karşılamışlar ve uzun uzun alkışlamışlardır.”183

Buhran yıllarında Türkiye, parasının değerini korumak için dış ticaret açığı vermemeye önem göstermiştir. Türk parasının değerinin düşmesine karşın Türkiye 1930’lu yılların başından itibaren dış ticaret açığını kapatmaya çalışmış ve bu konuda önlemler almıştır. Bu önlemlerden bazıları şunlardır: ithalatı gümrük tarifeleri ile kısıtlamaya çalışmış, tarımsal ürünlerin içte fiyatlarını düşürerek ihracatı artırmaya çalışmıştır.

Türk parasının değerindeki düşüşün ithalatın kısıtlanmasıyla son bulacağına duyulan inanç bu dönemde basına da yansımıştır. Cumhuriyetin Gazetesi bu durumun önemini şu satırlarla vurgulamıştır:

“İstihsal ve ihracatımı artırmak, ithalatımızı mümkün olduğu kadar indirmek

için iktisadi bir seferberlik ilanına ihtiyaç vardır.”184

Yine Cumhuriyet Gazetesinde Maliye Bakanı ülkemizdeki buhranın temel sebebini ithalat olduğunu şu sözlerle belirtmiştir:

182 Yunus Nadi: “Paramızın Kıymeti”, Cumhuriyet Gazetesi, 02.12.1921, s.1 183 “Sterlin Nasıl Tenezzül Etti”, Cumhuriyet Gazetesi, 06.12.1929, s.1 184 Cumhuriyet Gazetesi, 04.12.1929, s.3

“Ayda yüz milyonluk ithalat iktisadı buhrana sebep olmuştur. Yeni gümrük

tarifesi bu suni harekete meydan vermeyecektir.”

Türk basınına yansıyan bu haberlerden de anlaşılacağı üzere Türk Hükümeti kasım ve aralık aylarındaki paranın değerlerindeki düşüşü buhrana değil dış ticaret açığına bağlamıştır. Konunun bu şekilde algılanmasının temel sebeplerinden biri Türkiye’nin Lozan’dan beri beklediği gümrük vergilerini arttırabilme hakkına buhranın patladığı yıl kavuşmuş olmasıydı. Hükümet gümrük vergilerini 1929 sonrası artıracağını çeşitli ilanlarla duyurduğu için birçok tüccar iç piyasada yüksek fiyatlarda satabileceği ürünleri aşırı bir şekilde ithal etmiş ve bu durumda da hükümet istemeden de spekülasyonu körüklemiştir. Sonuçta bu durum spekülatif ithalatla paranın değerindeki düşüş arasında bir bağ kurulmasını sağlamıştır.