• Sonuç bulunamadı

2.1. Cumhuriyetin İlk Yıllarında Türk Ekonomisi

2.1.1. Bu dönem ekonomi politikalarını belirleyen belli başlı unsurlar

Bu dönem ekonomi politikalarını belirleyen belli başlı unsurlar: Kapitalist bir devletin kurumsallaşması doğrultusunda yapılan yasal düzenlemeler, sanayinin özendirilmesi, ekonomik bağımsızlık yolunda atılmaya çalışılan adımlar, savaş ekonomisi sırasında uygulanan politikalardır.

Türkiye 1929 buhranının olumsuz etkilerine Cumhuriyetin ilanından ve Kurtuluş Savaşı’nın yıkıntılarının ardından çok kısa bir süre sonra yakalanmıştır. Gerçekte Türkiye 1929 buhranından öncede dünyada yaşanan ekonomik buhranlardan etkilenmiştir. Bunlardan 1921 buhranının etkilerini gözlemek olanağı yoksa da; 1927 ekonomik buhranının etkileri Türkiye’de gözlemlenmiştir.

Bu dönemde iki ana belirleyici konu vardır: Birincisi; Lozan Antlaşması gereğince yapılması gerekenler, ikincisi; Türkiye İktisat Kongresi kararlarının uygulanmaya konması.

Gerek Türkiye İktisat Kongresi’nin tavsiye kararlarından gerekse 1924 Anayasası’nda devletin ekonomiye müdahalesinin kurumsallaşmasına yer verilmemiştir. Mustafa Kemal dünyaya baktığında liberal kapitalizmin gelişmiş ileri örneklerini temsil eden Batı Avrupa ülkeleri karşısında henüz iç sorunlarını çözememiş ve oluşum içinde olan kolektivizmin ilk örneği Sovyet modelini görmekteydi. O dönemde iktisat bilimi henüz makro iktisat ve kalkınma iktisadından haberdar değildi. Özellikle geri kalmış ülkelerin kalkınma ve sanayileşme sorunları gündemde yoktu. Çünkü sömürgecilik veya emperyalizm dünya ekonomisine yön vermeye devam ediyordu. Planlı kalkınma veya devlet öncülüğünde sanayileşme konuları henüz teoriye ve uygulamaya açık biçime girmiş değildi.65

Cumhuriyetin ilk yıllarında, yani geçiş döneminde devlet, demiryolu yapımını ele almıştı. Kaybedilen topraklar ve ekonomik kaynaklar nedeniyle devlet gelirleri büyük oranda azalmıştı. Kaynakların sınırlı olmasına rağmen devlet gelirlerinin dörtte

65 Erdinç Tokgöz, Türkiye’nin İktisadi Gelişme Tarihi (1914-2011), Ankara, İmaj Yayınevi, Eylül 2011, s. 52-53

birini veren Aşar vergisi 17 Şubat 1925’te yürürlükten kaldırılırken; Reji İdaresi’nin İmtiyaz Sözleşmesi feshedilmiştir.66

Lozan Antlaşması’na bağlı ticaret sözleşmesine göre 1929 yılına dek Türkiye, gümrük tarifelerini değiştirmeyecekti. Yine bu çerçevede Osmanlı Devleti’nin dış borçlarından payına düşen kısmı (Genel Borçların %40’ı) ödemeyi kabul etmişti.

Ulusal ekonomiye geçiş döneminin bir diğer olumsuz koşulu, yabancıların elinde bulunan şirketlerin millileştirilmesi için yapılması gereken ödemelerdi. Devlet, özellikle dış ekonomik ilişkileri veya kambiyo işlemlerini denetim altına almaktan uzaktı. Zira ülkenin bir merkez bankası yoktu, bu görevi Osmanlı Bankası, yani yabancı bir banka yürütüyordu. Bankanın çalışma imtiyazı Nisan 1925’te 1935’e kadar uzatılmıştır.67

Bütün bu olumsuz koşullara rağmen bir yandan demiryolu yapımı hızla devam ederken, 5 Nisan 1925’te Şeker Fabrikalarının Kurulmasına İlişkin Kanun TBMM’de kabul edildi.68

Tablo 8. 1915-1927 Dönemi yıllarında sanayi işletme sayısı

Yıllar Sanayi işletme sayısı

1915 568

1921 33058

1927 65245

Kaynak: Aytekin Altıparmak, “Türkiye’de Cumhuriyetin İlk Yıllarında Müteşebbis Sınıfının Gelişimi” Balıkesir Üniversitesi Sosyal Bilimler Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Cilt 1, Ocak 1998, s.76

Teşvik-i Sanayi Kanunu (Sanayiyi Özendirme Kanunu) ile özel sektörü sanayi alanına çekerek ülke sanayisini geliştirmek amaçlanmıştır. Bu kanun kapsamında yatırımcılara şu olanaklar sağlanmıştır:

- Ucuz arazi ve bina tahsis etme - Belli bir süre vergiden muaf tutma - Ulaşım ve depolama imkânı sağlama

- Belediye sınırları dışında kurulan işletmelere arazinin ücretsiz sağlanması - Malzemelerin demiryolları ve denizyollarında %30 indirimle taşınması

66 Tokgöz, a.g.e., s.53 67 Tokgöz, a.g.e., s.54 68 Tokgöz, a.g.e., s.55

- İşletmelerde kullanılacak ithal malzemenin gümrükten muaf tutulması

Teşvik-i Sanayi Kanunu, sağlanan bu imkânlara rağmen başarısız olmuştur. Bunun başlıca sebepleri: Yeterli sermayenin olmaması, yeterli bilgi, teknik eleman ve tecrübenin olmaması ve 1929 dünya ekonomik bunalımının olumsuz etkisi.69

25 Haziran 1927 tarihinde Âli İktisat Meclisi ile ilgili kanun TBMM’de kabul edildi. Başbakanlığa bağlı bir danışma kurulu olan meclisin kurulma sebepleri şunlardır:70

- İktisadi gelişmeyi hızlandırmak

- İktisadi kurumlar arasında koordinasyonu sağlamak - Çeşitli ekonomik çıkar gruplarını uzlaştırmak

- Ülkenin içinde bulunduğu sorunlara yönelik çözümlerin araştırılarak

hükümete raporlar halinde sunulmasını sağlamak

24 üyeden oluşan ve altı ayda bir toplanan meclisin iktisadi konularda bazı yayınları da olmuş ancak bunlar ciddi araştırmalar içinde değerlendirilmemiştir. Pasif bir kuruluş olarak kalan meclis 1935 yılı Bütçe Kanunu’nun 25. Maddesi ile kaldırılmıştır.

Tablo 9. Türkiye’nin Başlıca Kalkınma Göstergeleri (Yıllık Ortalaöa Artış Hızı

Yüzdeleri 1948 ve 1968 Fiyatları İle)

Dönem Nüfus GSMH Tarım Sanayi Kişi başına GSMH

1889-1914 1 2 1.6 3 1

1923-1929 - 10.4 15 8.5 9.2

1929-1935 2.1 3.2 -1.3 17.1 0.7

1935-1939 1.7 11.6 15.6 11 8.8

Kaynak: Gülten Kazgan, Tanzimat’tan 21. Yüzyıla Türkiye Ekonomisi, İstanbul, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, 2006, s.75

1928 yılında hükümet ekonomik yönden çok kısa süren bir iyimserliğe kapıldı. Anılan yıl hava koşulları uygun düştüğünden iyi bir hasat mevsimi yaşanacağı ve tarımsal ürün ihracatının artacağı hesabı, birinci iyimserlik nedeni idi. İkincisi çok daha önemliydi. Lozan Antlaşmasının öngördüğü yasak bitiyor ve Türkiye Cumhuriyeti 1929

69 Tevfik Çavdar, Türkiye Ekonomisinin Tarihi (1900-1960), Ankara, İmge Kitapevi, Eylül 2003, s. 177- 181

70 İlhan Tekeli, Selim İlkin, 1929 Dünya Buhranında Türkiye’nin İktisadi Politika Arayışları, İstanbul, Bilge Kültür Sanat Yayınları, Ocak 2009, s. 59-62

yılının başından itibaren gümrük tarifelerini yeniden düzenleme hakkına kavuşuyordu. Ancak biri içerden, diğeri dışarıdan doğan iki beklenmedik ve yıkıcı gelişme hükümeti ve deneyimsiz kamu yöneticilerini zor durumda bıraktı. İçerdeki beklenmedik gelişme şöyle oldu: Hükümetin gümrük tarifelerini yükselteceğini anlayan ithalatçılar her türlü imkânı kullanarak ithalatı arttırdılar. Genel olarak her türlü kambiyo, özel olarak ithalat ve ihracat büyük çapta azınlıkların elindeydi. Bu azınlıklar Merkez Bankası’nın yetkilerini kullanan Osmanlı Bankası ile karşılıklı çıkar ilişkileri içerisine girince, 1929 yılında ithalat hızla arttı ve dış ticaret beklenmedik biçimde açık verdi. Devletin içerde karşılaştığı bu tuzağı bozması ihracatı arttırmasıyla mümkün olabilecekti. Böyle bir beklentide vardı. Bu kez bütün dünyayı sarsan 1929 dünya ekonomik buhranı patlak verdi. Bu buhran büyük çapta tarım ürünleri piyasalarında fiyatların hızla düşmesine neden oldu. Geleneksel tarım ürünleri ihracatçısı olan Türkiye’nin ihracat ürünlerinin fiyatları, yoksulluğa yol açar biçimde düştü. Böylece ulusal ekonomisini oluşturmaya ve geliştirmeye çalışan genç Türkiye Cumhuriyeti Devleti bir çeşit ekonomik seferberlik ilan etmek ve ülke ekonomisinin işleyişini denetim altına almak zorunda kalmıştır. Mustafa Kemal ve arkadaşları, başarıyla tamamlayıp yürürlüğe koydukları siyasal ve kültürel reformlar yanında bu kez iktisadi alanda yapısal reformlara giriştiler.71

Tablo 10. Ana Alt Dönemlerin İktisadi Göstergeleri

(1923-1939 Yıllık Ortalamalar)

1923-1929 1930-1932 1933-1939

Milli Gelir Büyüme Hızı (yüzde) 10.9 1.5 9.1

Sanayi Büyüme Hızı (yüzde) 8.5 14.8 10.2

Milli Gelirde Sanayi payı 11.4 13.6 16.9

Milli Gelirde Yatırım Payı (yüzde) 9.1 9.7 10.7

Milli Gelirde İthalat Payı (yüzde) 14.5 8.9 6.6

Dış Ticaret Açığı/Fazlası (milyon TL) -56.6 6.6 12.4

Kaynak: Korkut Boratov, Türkiye’de Devletçilik, Ankara, İmge Kitapevi, 2006, s.15

71 Erdinç Tokgöz, Türkiye’nin İktisadi Gelişme Tarihi (1914-2011), Ankara, İmaj Yayınevi, Eylül 2011, s. 54-55

2.1.2. Ekonomik Buhrandan İkinci Dünya Savaşı’na Ekonomi (1929-1939)