• Sonuç bulunamadı

2.4. Fransa’da Suç Gelirleri ile Mücadele

3.1.2. Türk Ceza Kanunu

Hukuk sistemimizde ilk olarak 4208 sayılı Kanunla tanımlanan aklama suçu, 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun “Suçtan Kaynaklanan Malvarlığı Değerlerini Aklama” başlıklı 282 nci maddesinde yeniden düzenlemiştir.

Maddeye göre;

• Alt sınırı altı ay veya daha fazla hapis cezasını gerektiren bir suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini, yurt dışına çıkaran veya bunların gayrimeşru kaynağını gizlemek veya meşru bir yolla elde edildiği konusunda kanaat uyandırmak maksadıyla, çeşitli işlemlere tabi tutan kişi, üç yıldan yedi yıla kadar hapis ve yirmibin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.

• Bu suçun işlenmesine iştirak etmeksizin, suçun konusunu oluşturan malvarlığı değerini, bu özelliğini bilerek satın alan, kabul eden, bulunduran veya kullanan kişi iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

• Kamu görevlisi tarafından veya belli bir meslek sahibi kişi tarafından bu mesleğin icrası sırasında söz konusu suçun işlenmesi halinde, verilecek hapis cezası yarı oranında artırılır.

• Suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerinin aklanması suçunun, suç işlemek için teşkil edilmiş bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde, verilecek ceza bir kat artırılır.

• Bu suçun işlenmesi dolayısıyla tüzel kişiler hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur. Kovuşturma başlamadan önce suç konusu malvarlığı değerlerinin ele geçirilmesini sağlayan veya bulunduğu yeri yetkili makamlara haber vererek ele geçirilmesini kolaylaştıran kişi hakkında bu maddede tanımlanan suç nedeniyle cezaya hükmolunmaz.

3.1.3 6415 Sayılı Terörizmin Finansmanının Önlenmesi Hakkında Kanun

Bu kanun ile esas olarak üç temel alanda düzenleme yapılmaktadır. Bu kanunun yürürlüğe girmesi öncesinde 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun 8’inci maddesinde yer almakta olan “terörün finansmanı suçu” yürürlükten kaldırılarak, Türkiye’nin tarafı olduğu Birleşmiş Milletler Terörizmin Finansmanının Önlenmesi Hakkında Uluslararası Sözleşmenin gereklerinin iç hukukumuzla bağdaştırılması için bazı küçük değişiklikler ile bu Kanunda yeniden düzenlenmiştir.

Bu Kanunun yürürlüğe girmesi öncesinde Bakanlar Kurulu Kararı çıkartılması suretiyle uygulanan, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin “Taliban” ve “El Kaide” ye yönelik 1267 (1999) sayılı Kararı ekinde listelenen kişilerin malvarlıklarının dondurulmasına ilişkin mekanizma, bugüne kadarki uygulamalar ile paralel olacak şekilde hüküm altına alınmıştır.

Yabancı devletlerin terörist eylemler gerçekleştirdiği veya bu türden eylemlere finansman sağladığı hususunda makul sebepler bulunan kişi, kuruluş ve organizasyonların malvarlıklarının dondurulması taleplerinin, karşılıklılık esasına göre karşılanması için Bakanlar Kurulu Kararıyla işletilebilecek idari bir mekanizma ihdas edilmiştir. Ülkemiz de aynı Karara dayanarak yabancı devletlerden terörist eylemler gerçekleştirdiği veya bu türden eylemlere finansman sağladığı hususunda makul sebepler bulunan kişi, kuruluş ve organizasyonların malvarlıklarının dondurulmasını talep edebilecektir.

Kanunun 3’üncü maddesinde sayılan fon sağlanması ve toplanması yasak olan fiillerin gerçekleştirilmesinde kullanılması amacıyla veya kullanılacağını bilerek ve isteyerek bir teröriste veya terör örgütlerine fon sağlanması veya toplanması terörün finansmanı suçunu oluşturmaktadır.

Bu filler şunlardır:

a) Bir halkı korkutmak veya sindirmek ya da bir hükümeti veya uluslararası kuruluşu herhangi bir eylemi gerçekleştirmeye veya gerçekleştirmekten kaçınmaya zorlamak amacıyla, kasten öldürme veya ağır yaralama fiilleri.

b) 12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu kapsamında terör suçu olarak kabul edilen fiiller.

c) Türkiye’nin taraf olduğu 1999 tarihli Terörizmin Finansmanının Önlenmesine Dair Uluslararası Sözleşmenin ekinde yer alan 9 adet Sözleşme ve Protokollerde yasaklanan ve suç olarak düzenlenen fiiller (MASAK, 2015:1).

Kanunun terörizmin finansmanı suçunu yeniden düzenleyen 4/1. Maddesinde “3 üncü madde kapsamında suç olarak düzenlenen terör eylemlerinin gerçekleştirilmesinde tümüyle veya kısmen kullanılması amacıyla veya kullanılacağını bilerek ve isteyerek belli bir fiille ilişkilendirilmeden dahi bir teröriste veya terör örgütlerine fon sağlayan veya toplayan kişi, fiili daha ağır cezayı gerektiren başka bir suç oluşturmadığı takdirde, beş yıldan on yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır” denilmektedir. Buna göre suçun işlenebilmesi için özel kast aranmaktadır. Suçun olası kast ile ya da taksirle işlenebilmesi mümkün değildir.

Dolayısıyla bir kişiye terörizmin finansmanı suçunun isnat edilebilmesi için o kişinin sağladığı ya da topladığı fonun Kanunda sayılan terör eylemlerinde kullanılacağını bildiğinin ve istediğinin iddia makamlarınca ispat edilmesi gerekecektir. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, beş daimi ve iki yıllığına BM Genel Kurulunca seçilen on geçici üyeden oluşmaktadır. Beş daimi üye olan Amerika Birleşik Devletleri, Çin, Rusya, İngiltere ve Fransa’nın konsey kararlarını veto hakkı vardır. Türkiye de, 2009-2011 yılları arasında Güvenlik Konseyi'nin geçici üyesi olarak görev yapmıştır. BM Şartının VII.

Bölümü uyarınca BM Güvenlik Konseyi tarafından alınan kararlar tüm üye devletler açısından uygulamaya konmaları için ayrıca imzalama ve onaylama şartı gerektirmeksizin bağlayıcı niteliktedir. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin 1267 (1999) ve devamı niteliğindeki Kararları, “Taliban” ve “El-Kaide” tarafından dünya genelinde gerçekleştirilen terör saldırılarının ardından bundan sonra gerçekleşmesi muhtemel terör saldırılarını engelleyebilmek ve bu örgütlenmelerin idamelerini önlemek amacıyla ilgili kişi ve kuruluşların mal varlıklarının dondurulması, bu kişilere seyahat yasağı getirilmesi, silah ambargosu uygulanması gibi yaptırımları içermektedir. Bu kararlar uyarınca, Usame Bin Ladin, Taliban ve El Kaide mensupları ile bunlarla ilişkisi bulunan kişi ve gruplar hakkında yaptırımların uygulanmasını sağlamak, bunları denetlemek ve konsolide liste oluşturmakla görevli bir “Yaptırım Komitesi” kurulmuştur.

El Kaide ve Taliban Yaptırımlar Komitesi, 2011 yılında alınan 1988(2011) ve 1989(2011) sayılı BMGK Kararları ile “Taliban” ve “El kaide” olarak ikiye ayrılmıştır. Anılan örgütlere yönelik yaptırımlardan biri de ilgili listelerde yer alan kişi ve kuruluşların malvarlıklarının dondurulmasıdır. Terörizmin Finansmanının Önlenmesi Hakkında

Kanunun yasalaşmasından önceki süreçte, (2001-2013) Bakanlar Kurulu Kararları ile anılan listelerde adı geçen kişilerin Türkiye’deki malvarlıkları idari kararla dondurulmuştur. Bugüne kadar ilki 2001 yılında olmak üzere 14 adet Bakanlar Kurulu Kararı alınarak kararların ekindeki listelerde yer alan kişi ve kuruluşların, Türkiye’deki malvarlıkları her türlü hak ve alacakları dondurulmuştur.

28.09.2011 tarihinde kabul edilen, 1373 (2001) sayılı Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi Kararında; terörizmin finansmanının iç hukukta ağır cezayı gerektiren bir suç olarak düzenlenmesi, terörist ve terör örgütü üyelerine ait tüm mal varlıklarının ve ekonomik kaynaklarının gecikmeksizin dondurulması, üye ülkelerin terörizmle mücadele için aralarında yoğun bir işbirliği gerçekleştirmeleri, birbirlerinden terör ve terörün finansmanıyla bağlantılı olduğunu tespit ettikleri kişi ve kuruluşların malvarlıklarının dondurulmasını talep edebilmeleri, teröristlere ve terör örgütlerine, doğrudan veya dolaylı olarak mali kaynak yaratılmasının engellenmesi hususları öngörülmüştür.

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin üye ülkeler açısından bağlayıcı nitelikte olan bu kararı kapsamında yabancı devletler, kendilerine karşı suç işleyen teröristler, terör örgütü üyeleri ya da bunlara finansal destek sağlayan kişilerin malvarlıklarının dondurulması için ülkemizden talepte bulunabilmektedir. Aynı karar kapsamında Türkiye de, mücadele ettiği terör örgütü üyeleri veya bunlara finansal destek sağlayan kişi ve kuruluşların malvarlıklarının dondurulması için yabancı devletlerden talepte bulunabilecektir.

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin 1267 (1999) Kararları kapsamında sadece

“Taliban” ve “El-Kaide” ile bağlantılı olduğu gerekçesiyle listelenen kişilere ilişkin olarak ülkemizde Bakanlar Kurulu kararı çıkartılacaktır. Diğer taraftan, yabancı bir devlet tarafından ülkemizden kişi, kuruluş ve organizasyonların malvarlıklarının dondurulmasının talep edilmesi halinde, bu talep Kanun uyarınca oluşturulan Değerlendirme Komisyonunca değerlendirilerek Bakanlar Kurulu tarafından karara bağlanabilecektir.

Değerlendirme Komisyonu, Türkiye’de işlenen terör eylemlerini gerçekleştirdiği ya da terörü finanse ettiği hususunda makul sebeplerin varlığına istinaden kişi, kuruluş veya organizasyonların; yabancı ülkelerde bulunan malvarlığının dondurulması talebiyle Bakanlar Kuruluna öneride bulunulmasına karar verebilir. Değerlendirme Komisyonu, Türkiye’de işlenen terör eylemlerini gerçekleştirdiği ya da terör finanse ettiği hususunda makul sebepler bulunan kişilerin Türkiye’de bulunan malvarlığıyla bağlantılı olarak,

ilgililer hakkında 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu uyarınca soruşturma açılması talebiyle suç duyurusunda bulunulmasına karar verebilir. Buradan açıkça görüleceği üzere Türkiye’de işlenen terörün finansmanı suçuna ilişkin olarak Kanun ile yeni herhangi bir tedbir mekanizması getirilmemektedir. Türkiye’de terörün finansmanı suçunun işlenmesi halinde bundan önceki süreçte olduğu gibi mevcut Türk Ceza Kanunu ve Ceza Muhakemesi Kanunu hükümlerinin uygulanmasına devam olunacaktır. Dolayısıyla Türkiye’de işlenen terörün finansmanı suçuna ilişkin olarak Bakanlar Kurulunun veya kanun hükmüne göre oluşturulan Değerlendirme Komisyonunun herhangi bir dondurma yetkisi bulunmamaktadır.

Bu Kanuna göre Bakanlar Kurulunun görev ve yetkileri şunlardır;

- Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin 1267 (1999), 1988 (2011) “Taliban” ve 1989 (2011) sayılı “El-Kaide” kararlarıyla listelenen kişi, kuruluş veya organizasyonların tasarrufunda bulunan malvarlığının dondurulmasına karar vermek,

- Yabancı bir devletin, terörün finansmanı suçuna ilişkin yabancı ülkede işlenen ve Türkiye’de bulunan mal varlığının dondurulması talebi üzerine karar vermek, - Yabancı devletlerden, terörün finansmanı suçuna ilişkin mal varlığının

dondurulması talebinde bulunmak.

Değerlendirme Komisyonu’nun görevleri Kanun’da şu şekilde sıralanmaktadır:

- Yabancı bir devlet tarafından bir kişi, kuruluş veya organizasyonun tasarrufunda olan ve Türkiye’de bulunan malvarlığının dondurulmasına ilişkin olarak iletilen talebi değerlendirir ve değerlendirme sonuçlarını Bakanlar Kuruluna sunar.

- Türkiye’de işlenen terörün finansmanı suçuna ilişkin makul sebeplerin bulunması halinde, Türkiye’de bulunan malvarlığı için ilgililer hakkında 04/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu uyarınca soruşturma açılması talebiyle Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunur.

- Türkiye’de işlenen terörün finansmanı suçuna ilişkin yabancı ülkelerde bulunan malvarlığının dondurulması talebiyle Bakanlar Kuruluna öneride bulunur.

Uluslararası standartlara göre Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi Kararlarının, terörü finanse eden fon veya diğer malvarlıklarının kaçırılmasının ya da elden çıkarılmasının önlenmesi amacıyla gecikmeksizin uygulanması gerekmektedir.

Malvarlığının dondurulmasının geçici ve acil bir tedbir olması dikkate alındığında, terörist fonların ve malvarlığının elden çıkarılmasına fırsat verilmeyecek bir aciliyette idari bir mekanizma kurulması zarureti bulunmaktadır. Bu nedenle, ABD, Almanya, Fransa, Hollanda, İngiltere, İspanya, İsviçre, İtalya, Kanada, Rusya’da olduğu gibi ülkemizde de sürecin hızlı bir şekilde yürütülmesini sağlayacak idari bir mekanizma oluşturulmuştur.

Malvarlığının dondurulmasının idari bir kurula verilmesi Anayasal sistemimiz açısından da bir uyumsuzluk taşımamaktadır. Anayasanın 35 inci maddesinde, herkesin mülkiyet hakkına sahip olduğu, ancak bu hakkın kamu yararı amacıyla kanunla sınırlanabileceği düzenlenmiştir. Buna göre, idare tarafından kamu yararı bulunduğu durumlarda mülkiyet hakkına kanunla yapılan sınırlamalar meşru görülmektedir. Nitekim, değişik kanunlarda idareye mülkiyet hakkını sınırlandırma yetkisi veren düzenlemeler yer almaktadır. Diğer taraftan, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, 22 Şubat 2007 tarihli kararındaki,

“Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin, BM Şartının VII. Bölümü çerçevesinde alacağı kararlar üye devletler yönünden bağlayıcı nitelik taşımaktadır. Üye ülkelerin üstlendikleri bu yükümlülüğü yerine getirmek için iç hukuklarında ayrıca bir yasal düzenleme aranmasına gerek yoktur. Üye ülke olarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetine, diğer bir deyişle Bakanlar Kuruluna düşen görev, alacağı bir karar ile Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin, Antlaşmanın VII. Bölümü çerçevesinde almış olduğu zorlayıcı önlemleri Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde yürürlüğe koymak ve uygulanır hale getirmektir.

Dolayısıyla, Birleşmiş Milletler Antlaşmasının üye ülkelere getirdiği bu yükümlülüğün yerine getirilmesi ve Güvenlik Konseyince belirlenen zorlayıcı önlemlerin uygulamaya konulması hususunda Bakanlar Kurulunun yetkili olduğunun kabulü gerekmektedir.

Dondurulmasına karar verilen malvarlığının yönetimi, ilgili gerçek veya tüzel kişiye bırakılmaktadır ancak Mali Suçları Araştırma Kurulu tarafından izin verilebilecek işlemler dışında malvarlığının ortadan kaldırılması, tüketilmesi, dönüştürülmesi, transferi, devir ve temlik edilmesi veya sair tasarruf işlemleri yasaklanmaktadır. Dondurulan malvarlığından ödenmesi gereken vergi, resim, harç, kira, sosyal güvenlik primi gibi kamu kurumu veya kamu kurumu niteliğindeki kuruluşlara yapılacak her türlü zorunlu ödemeler, izin alınmaksızın gerçekleştirilebilir. Malvarlığı dondurulan gerçek kişinin ve bakmakla yükümlü olduğu yakınlarının asgari geçimlerini sağlamak veya ticari işletmeler ve diğer

tüzel kişilerin faaliyetlerine devam edebilmelerini temin etmek üzere dondurulan malvarlığı içerisinden harcama yapabilmesine izin verilebilecektir.

Malvarlıklarının dondurulmasına ilişkin olarak Bakanlar Kurulu tarafından alınan kararlara karşı, 2575 sayılı Danıştay Kanunu ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu çerçevesinde başvuru ve dava açma hakkı mevcuttur. Ayrıca 1267 (1999) sayılı “Taliban”

ve “El-Kaide” ye ilişkin BM Güvenlik Konseyi Kararları kapsamındaki listelere karşı yapılacak itirazlar, Mali Suçları Araştırma Kurulu tarafından Dışişleri Bakanlığı aracılığıyla BM Güvenlik Konseyine iletilecektir. İtirazlar ombudsman mekanizması aracılıyla değerlendirilip karara bağlanacaktır.

6415 Sayılı Kanun’un öngördüğü cezalar aşağıdaki şekildedir;

Terörün finansmanı suçu bakımından;

- Fiili daha ağır cezayı gerektiren başka bir suç oluşturmadığı takdirde fail, beş yıldan on yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

- Suçun kamu görevinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle işlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır.

- Suçun bir tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde, bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur.

Dondurma kararının yerine getirilmesi bakımından;

- Malvarlığının dondurulmasıyla ilgili alınan kararın gereğini yerine getirmeyen veya yerine getirmekte ihmal veya gecikme gösteren kişilere, fiil daha ağır bir cezayı gerektiren başka bir suç oluşturmadığı takdirde, altı aydan iki yıla kadar hapis veya adli para cezası verilir.

- Malvarlığının dondurulmasıyla ilgili alınan kararın gereğini yerine getirmeyen kişinin, bir tüzel kişinin organ veya temsilcisi olması veya organ veya temsilcisi olmamakla birlikte, tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde görev üstlenmiş bulunması halinde ayrıca bu tüzel kişiye onbin liradan yüzbin liraya kadar idari para cezası verilir.

Bu Kanuna göre MASAK’ın görev ve yetkileri;

a) Malvarlığının dondurulması kararları ilgili gerekli mali araştırmayı yapmak ve araştırma sonuçlarını Değerlendirme Komisyonuna sunmak,

b) Malvarlığının dondurulması kararlarının yerine getirilmesinden sorumlu olmak,

c) Nezdinde malvarlığı bulunan gerçek ve tüzel kişiler ile ilgili kamu kurum ve kuruluşlarına dondurma işlemini gerçekleştirmek için talepte bulunmak,

d) Dondurulan malvarlığı üzerinde, Kanunun 13’üncü maddesinin 2 ve 3’üncü fıkralarında belirtilen işlemlerin yapılmasına izin vermek,

e) Malvarlığının dondurulması kararının kaldırılmasına ilişkin kararları, dondurma kararını yerine getiren kişi, kurum veya kuruluşlara bildirmek,

f) Nezdinde malvarlığı bulunduran kişi ve kuruluşların dondurma kararına uygun hareket edip etmediğini ve dondurulan malvarlığının yönetiminin bu Kanun hükümlerine uygun olarak yerine getirilip getirilmediğini denetlemek,

g) Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararlarına karşı yapılacak başvuruları Dışişleri Bakanlığı aracılığıyla Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyine iletilmesini sağlamak, h) Değerlendirme Komisyonunun sekretarya hizmetlerini yürütmek

olarak belirtilmiştir.