• Sonuç bulunamadı

I. BÖLÜM

5.4. Batı Avrupa‟yı Teslim Alan Hitler Balkanlar‟a İniyor

5.4.2. Türk Alman Saldırmazlık Paktı İmzalanıyor

Türkiye‟nin sıcak savaşa çekilmesi için ilk gayret İngiltere‟den gelmiştir. Almanların rotayı Balkanlara çevirip Ege Adalarını işgale başlayınca İngilizler Türkiye‟nin silahlı olarak kendi yanlarında yer alması için harekete geçmişler ve Ankara‟ya karşı bu isteklerini dile getirmişlerdir. Çok ilginçtir, Almanlar Türk sınırına yaklaşıp Ege ve Trakya‟dan Türkiye‟ye komşu olunca bu sefer de Türkiye‟den tarafsızlığından taviz vermemesini isteyeceklerdir. Türk-Alman yakınlaşmasını geçmiş tarihi de göz önüne alarak iyi takip eden İngiltere, Berlin - Ankara arasındaki ilişkileri en ince ayrıntısına kadar kontrol altında tutarak ortaya çikabilecek bir yakınlaşmayı sürekli çok iyi takip etmiştir. Oysa İngilizlerin Türkiye‟ye karşı şüpheci tutumunun benzeri Almanlarda‟da mevcuttur. 1939 yılında

180 Bkz. Ekler bölümü; 18 Nisan 1940 tarih ve 247 sayılı telgrafta Türk basınının ciddi bir analizini

çıkaran Büyükelçi von Papen, Hüseyin Cahit Yalçın, Ahmet Íükrü Esmer, Burhan Belge, Mehmet Zekeriya Sertel, Abidin Davar ve bu yazarların çalıştığı Tanin, Milliyet, Ulus gazeteleri hakkında bilgiler verilmektedir. Bkz. Auswärtiges Amt, “Politisches Archiv, Büro des Staatsekretärs - Türkei

çok bilinmeyenli bir denklem olan Almanya‟nın askeri gücü 1941 yılı Mayıs ayından itibaren daha net bir şekilde görülmeye başlayınca buna paralel olarak kendileri ile birlikte savaşa girmesi için Türkiye‟ye yaptıkları baskıyı artırma yoluna gitmişlerdir.

Almanya‟nın Avrupa kıtasındaki en güçlü devlet olduğu gerçeğinin ortaya çıkmasından sonra Türk – Alman ilişkilerindeki yakınlaşma da farkedilir derecede artacaktır. Almanya‟nın askeri başarılarını abartarak veren Türkçü - Milliyetçi basının da ilişkilerin gelişmesinde önemli etkisi vardır. Milli Íef İsmet İnönü, “Almanlar ile iyi ilişkiler kurmanın zamanı geldi“ diye açıklama yaptığında İngiltere ve Fransa‟nın büyük tepkisi ile karşılaşmıştır.

Türk-Alman Anlaşması için gayret gösteren ve bu konuda hayli tecrübeli olan Ankara‟daki büyükelçileri Franz von Papen son derece ciddi teklifler ile Türkiye‟yi yanlarına çekmenin yollarını arayacaktır. Özü itibari ile hem Almanya ’hem de Türkiye’nin yararlarını gözeten’ bu anlaşma ile ilgili Cemil Koçak:

“Almanya Türkiye‟ye karşı bir saldırıda bulunmayacak ve Türkiye‟ye bir

saldırı sonucu doğurabilecek bir anlaşmaya da imza atmayacak. Buna karşılık Türkiye, Alman çıkarlarını zedeleyecek her türlü girişimden kaçınacak ve karşı her türlü girişimden uzak durup, “Üçlü İttifak Antlaşması”nın kendisini Almanya ile bir çatışmaya sürüklemeyeceğini net bir dille ilan edecekti.“181

Almanya ile görüşmeleri sürdüren Türkiye, ortaya çıkan metnin bir başka ülke ya da ülkelere karşı olmadığını öne çıkarmaya çalışmıştr. Müttefiklere karşı bir belge olmasından ziyade kendi ülke güvenliğini garanti altına almak isteyen bir anlaşma olmasına azami özen göstermiştir. Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı Genel Sekreteri Numan Menemencioğlu başkanlığında, bakanlık dış ilişkiler daire yetkilileri Burhan Sanos, Cevat Dülke, Behcet Özdoğancı, Sait Rauf Sarper, Faiz Poroy, Cabir Selek ve Nazif İnan‟da oluşan Türk heyeti ile Almanya Dışişleri Bakanlığı yetkilisi Dr. Carl Clodius başkanlığındaki Almanya heyeti182

tarafından 17 Haziran 1941 günü son şekli verilen anlaşma, ertesi gün Almanya tarafından da kabul edildiği açıklanınca

181 Koçak Cemil, “Türkiye‟de Milli Şef Dönemi“ İletişim Yayınları, İstanbul 2007, s. 162-163. 182 Bkz. Auswärtiges Amt, “Politisches Archiv, Büro des Staatsekretärs - Türkei Band 1“ Nr. 1220, R

18 Haziran 1941‟de “Türk-Alman Dostluk ve Saldırmazlık Antlaşması“ adı altında imzalanarak yürürlüğe girdiği ilan edilmiştir.183

İki ülke arasındaki anlaşmanın en önemli özelliği toprak bütünlüklerine saygılı olduklarını teyit etmeleridir. Türkiye ve Almanya birbirleri aleyhine bir faaliyette bulunmayacaklarını belirtirken kendi topraklarında bu gibi faaliyetlere de izin vermeyeceklerini teyit etmektedirler. Türkiye ve Almanya ortak çıkar ve menfaatlerinin korunup kollanması ve tartışma konusu olan meselelerde uzlaşıp belli noktada anlaşma sağlanmasını garanti etmişlerdir. Türk-Alman Dostluk ve Saldırmazlık Antlaşması‟nın gelecek 10 yıl boyunca yürürlükte kalması Türkiye ve Almanya tarafından da imza altına alınmıştır.184

Türkiye ile Almanya arasında imzalanan “Dostluk ve Saldırmazlık Antlaşması“ ülke içinde sevince185

yol açarken kamuoyunda Türkiye‟nin zaferler kazanan Almanya‟nın yanında savaşa girdiği şeklinde yorumlanan asılsız ve abartılı yorumlara neden olmuştur.186 Ankara ile Berlin arasında varılan mutabakat sonucu imza edilen anlaşma Almanya ve İtalya toplumlarında da geniş yankı bulmuştur.187

Antlaşmanın müttefik cephesindeki yankıları da çok ilginçtir. İngiltere basınının Ankara – Berlin mutabakatını Almanların zaferi olarak nitelendirmesinin ardından İngiliz kamuoyunun savaş ve gelecekten tedirginliği de sezilmektedir. Müttefik devletler ise, Türk-Alman Dostluk ve Saldırmazlık Antlaşması‟nı bir Alman zaferi olarak adlandırmışlardır. İki ülke arasındaki “Türk-Alman Dostluk ve

183 Türk-Alman Dostluk ve Saldırmazlık Antlaşması‟nın maddeleri için bkz, Karakoç Sarkis, Sicilli

Kavanini, C. 22, Cihan Kütüphanesi, 1941, s. 470-471.

184 Önder Zehra, “Die Türkische Aussenpolitik im Zweiten Weltkrieg“ R. Oldenburg Verlag, München

1977, s. 123-124.

185 Akşam Gazetesi, “Ayın Tarihi“ İstanbul Baskısı, 10.06.1941, Nr. 91, 1941, s. 84.

186 Türk-Alman Dostluk ve Saldırmazlık Antlaşması‟nın Türk basınında nasıl karşılandığına ilişkin

olarak bkz. Koçak Cemil, “Türkiye‟de Milli Şef Dönemi“ İletişim Yayınları, İstanbul 2007, s. 162- 163. 168-169, dipnot/266, 267 ve 268.

187 Önder Zehra, “Die Türkische Aussenpolitik im Zweiten Weltkrieg“ R. Oldenburg Verlag, München

Saldırmazlık Antlaşması“ Türkiye kamuoyundaki tartışmaların ardından 25 Haziran 1941‟de Türkiye Büyük Millet Meclisi‟nde görüşülerek kabul edilmiştir.188

Hayretle karşılanan ve Almanya ile birlikte zafer kazanmış bir hava yaratan anlaşma halk arasında fazla incelenmeden tartışılırken meclisteki konuşmalar da heyecan vericidir. “Türk-Alman Dostluk ve Saldırmazlık Antlaşması“ hakkında bilgi vermek için sıra ile kürsüye gelen Dışişleri Bakanı Íükrü Saraçoğlu - Ali Muzaffer Göker - Feridun Fikri Düşünsel:

“Bu anlaşma sadece Türk ve Alman Milletlerine değil insanlığa da mutlu ve barış dolu günler getirecek. Anlaşmada hiç bir devlet ya da millet hedef alınmadığı gibi sadece insanlığa barış ve mutluluk vadeden bir dostluk belgesidir.“189

Türkiye‟yi kendisi ile bir anlaşma imzalamaya götüren yolda her türlü politik, askeri ve siyasi baskıyı harekete geçiren Almanya‟nın dışarıya yansımayan diğer bir hedefi de Türkiye‟yi kendi yanında göstererek hem kendi iç kamu oyuna, hem de müttefiklere karşı Türkiye‟yi kendi yanına çektiği mesajını vermek istemektedir. İlerleyen dönemde kazanacağı yeni askeri başarılar ve uygulayacağı politikalar ile Türkiye‟yi yanına çekebilmek Almanya için dışa yansıtılmayan nihai hedef olarak bir kenarda durmaktadır. Türkiye‟nin yakın gelecekte Almanya‟nın yanında savaşa gireceğinden Almanlar hala ümitlidirler.190

İmza edilen anlaşmanın hazırlanma safhasındaki Türkiye‟nin dikkatli ve kararlı tutumu daha ilk andan itibaren “Türkiye Almanya‟nın yanına kaydı“ şeklinde bir görüntüyü kesinlikle vermemektedir. Türkiye isteklerinin tamamına yakınını kayıt altına aldırdığı için diplomatik çevrelerde gerçekte bu anlaşma “Türk Dış Politikasının önemli bir başarısı“ olarak kabul görmüştür. Savaş içinde güvenliğini

188 Antlaşmanın TBMM‟deki görüşmeleri için bkz. TBMM ZC., d. 6, i. 2, c. 19, (25.6.1941); Jaeschke,

Türkiye Kronolojisi, s. 52-53, (25.6.1941).

189 TBMM ZC., d. 6, i. 2, c. 19, (25.6.1941); Görüşmeler için ayrıca bkz, Goloğlu, Milli Şef Dönemi, s.

111-119. TBMM‟de anlaşmanın görüşülmesi sırasında konuşma yapan mebuslarla ilgili olarak bkz. Barutçu; bu antlaşma için konuşma yapanların, aynı zamanda müttefiklerle imzalanan Üçlü İttifak Antlaşması‟nın kabul edilmesi sırasında da konuştuklarını söyleyerek bu kişilerin “kürsüdeki davranış ve sözleri herkesi güldürüyordu” demektedir. Bkz, Ahmet Faik Barutçu, “Siyasi Anılar“ (1939-1954), Milliyet Yayınları, İstanbul 1977, s. 209.

190 Krecker Lothar, “Deutschland und die Türkei im Zweiten Weltkrieg“ Vittoria Klostermann Verlag,

sağlama alan Ankara‟nın anlaşmadan elde ettiği bir başka önemli sonuçta, her iki taraf ile de hiç saklamadan gayet açık bir şekilde ticaret yapabilecek olmasıdır. Ankara savaş ortamında savaşan iki taraftan, hem İngiltere, hem de Almanya‟dan silah alabilmeyi başarması açısından da bu anlaşma son derece de ilginç bir uluslararası belge konumundadır.191

“Türk-Alman Dostluk ve Saldırmazlık Antlaşması“nın imzalanmasının ardından Alman ve İtalyan basını tarafından da abartılarak kendi iç kamuoylarına imaj düzeltme ve moral verme amacı ile sunulacaktır. Mihver devletlerinin toplumlarının sevinci karşı tarafta müttefiklerde aynı derecede Türkiye‟nin aleyhine tepkiler doğuracaktır. Londra, uzunca bir dönemden beri Türkiye‟ye yapılan askeri yardım ve malzeme sevkiyatının artık anlamsız olduğunu belirtirken, savaşa dahil olmadığı halde beklenmedik bir tepki ortaya koyan A.B.D. ambargo ile tehdit ederek “Ödünç verme ve kiralama kanununa dayanarak İngiltere üzerinden Türkiye‟ye yapılan askeri malzeme yardımını keseceğini“ yüksek sesle dile getirmiştir.“192

Türkiye ile “Dostluk ve Saldırmazlık Antlaşması” imzalayan Hitler Almanyası‟nın hızlı dış politikasının acı sürprizlerine yetişmek mümkün değildir. Balkanlar‟da Türkiye ile komşusu olan Almanya‟nın Ankara ile imzaladığı “Dostluk ve Saldırmazlık Antlaşması“nın ertesi haftası 22 Haziran 1941 günü Sovyetlerin Alman Orduları‟na Birliği‟ne savaş ilan etmesi Türkiye için yeni bir şansı daha ortaya atmıştır. Sürekli boğazları ve doğu sınırlarını gündeme getirerek Türkiye‟yi köşeye sıkıştırmaya çalışan Sovyetler, bundan sonra ateş gücü çok yüksek olan Hitler Orduları ile başa çıkmak için kendi içlerine çekileceklerdir. Almanya‟nın bu ülkeye saldırması Türkiye‟yi Rus tehdidinden en az 4 yıl uzak tutacaktır.“193

5.4.3. Almanya’nın Turancılık Oyunları

191 Koçak Cemil, “Türkiye‟de Milli Şef Dönemi“ İletişim Yayınları, İstanbul 2007, s. 171.

192 İngiltere, Türkiye‟yi Almanya‟nın kucağına atmamak için Amerika Birleşik Devletleri‟ni bu

karardan vaz geçirmeye çalışmışsa da başarılı olamamış ve yardım kesilmiştir. ABD, 3 Aralık 1941‟de yeniden, fakat bu kez doğrudan Türkiye‟ye olacak şekilde başlamıştır. Bkz. Ülman, “Türk-

Amerikan Diplomatik Münasebetleri“ s. 35-36; Savaş Yılları, s. 119; OTDP, s. 170.

193

Önder Zehra, “Die Türkische Aussenpolitik nach dem Einmarsch Hitlers in die Sowjetunion 1941 –

1943“ R. Oldenburg Verlag, München 1977, s. 127; Savaş Yılları, s. 123; Gürün, Türk-Sovyet