• Sonuç bulunamadı

TÜRK ĐŞ HUKUKUNDA ĐBRA SÖZLEŞMESĐNĐN GEÇERSĐZLĐĞĐ

BÖLÜM 2. TÜRK BORÇLAR HUKUKUNDA ĐBRA SÖZLEŞMESĐ

3.6. TÜRK ĐŞ HUKUKUNDA ĐBRA SÖZLEŞMESĐNĐN GEÇERSĐZLĐĞĐ

3.6.1. Düzenleme Tarihi Açısından Geçersizlik

Belirtildiği üzere, uygulamada yaygın olarak karşılaşılan durumlardan biri de, işçiye işe girdiği zaman veya işin devamı sırasında beyaza attırılan imza yoluyla oluşturulan ibra sözleşmeleridir. Bu şekilde, işçiye işe girdiği zaman veya işin devamı sırasında beyaza attırılan imza yoluyla oluşturulan ibra sözleşmesinin hiçbir hukuki değeri olmayacaktır. Zira, ibra sözleşmesinin konusunu oluşturacak olan alacaklar imza tarihinde ya hiç, ya da henüz tamamen doğmamış alacaklardır247. Bu anlamda ibra sözleşmesi, hukuki niteliği açısından geçmişe yönelik olup, gelecekteki işçilik haklarını etkilemeyecektir. Ancak, beyaza imzalattırma yoluyla ibra sözleşmesinin hazırlandığını ispat işçiye düşmektedir. Bu anlamda, beyaza imza yoluyla hazırlanan ibra sözleşmeleri gibi, matbu olarak hazırlanan ve işe girişte veya iş sözleşmesi devam ederken işçiye imzalatılan ibra sözleşmeleri de doğmamış bir haktan vazgeçmenin mümkün olamayacağı genel kuralı uyarınca geçerli olamayacaktır248. Bir başka deyişle, henüz doğmamış işçilik haklarının işe giriş tarihinde veya önceden ibra edilmiş olması geçerli sayılmayacaktır249.

Tunçomağ, beyaza imza şeklinde yapılan ibra sözleşmelerinin geçersiz olduğuna ilişkin düşünceye katılmadığını beyan etmektedir; “Kanaatimizce, bu görüş isabetli sayılamaz. Çünkü, metin yazılmadığı sürece beyaza atılmış imzanın hiçbir değeri yoktur. Sonradan metin yazıldığı takdirde, metin taraflar arasındaki anlaşmaya veya gerçek duruma uygun olarak doldurulmuşsa, sorun yoktur. Belgeyi yetkili kişi doldurmakla birlikte gerçek duruma aykırı olarak düzenlenmişse, o zaman imza sahibi, gerçek iradesine uymayan bir beyanda bulunmuş olacaktır. Bu durumda imza sahibinin sahip olduğu yetki konusunda görüş birliği yoktur. Kanaatimizce, bu durumda imza sahibine, yanılmaya dayanılarak iptal yetkisi tanınmalıdır. Eğer, ibra

247 Saymen; s. 614.; Centel, ĐH; s. 203.

248 Hakan Keser, “Türk Đş Hukukunda Đbraname Uygulamaları”, Kamu-Đş Đş Hukuku Đktisat

Dergisi, C.V., S: 1, Temmuz 1999, s. 108

249

sözleşmesini yetkili olmayan bir kişi doldurmuşsa, o zaman belge tahrif edilmiş olduğundan, imza sahibi bu senetle bağlı olmaz250.

Yargıtay, iş kazasına uğrayan işçiden olayın hemen akabinde alınan ibranameyi de, işçinin henüz maluliyet durumu ve kusur oranları nedeniyle bilgi sahibi olmaması gerekçesiyle geçersiz saymıştır251.

3.6.2. Đrade Bozuklukları Açısından Geçersizlik

Đşçinin, ibra sözleşmesini işverene teslim etmiş olmasına rağmen, işçilik haklarını öne sürerek çeşitli talepler ileri sürebilmesi mümkündür. Böyle bir talep, özellikle, ibra sözleşmesinin çeşitli nedenlerle geçersiz sayılması halinde ortaya çıkar. Çünkü, ibra sözleşmesi, işçi ve işveren tarafının birbirine uygun irade beyanlarıyla meydana gelmektedir. Bu yüzden, hata (yanılma), hile (aldatma) veya tehdit (korkutma) yoluyla meydana getirilen ibra sözleşmeleri sakattır ve işçi, BK. nun 31. maddesi uyarınca, bunların hükümsüzlüğünü ileri sürebilme yetkisine sahiptir ve bu hükümsüzlük iddiasını ibra sözleşmesi savunmasına dayanan işverene karşı, dava sırasında gündeme getirebilir252.

Bu iddianın ayrı bir dava konusu yapılabileceği belli ise de, esasen var olan bir davada bekletici mesele yapılmasının gereği yoktur. Böyle bir durumda uyuşmazlık, hadise hükümleri çevresinde (HUMK. nun 222. vd. maddeleri uyarınca) ve o davanın içinde çözümlenmelidir. Bu yön, dolaylı da olsa, bazı Yargıtay kararlarından açık ve seçik olarak anlaşılmaktadır. Bundan başka, yanılma, aldatma veya zorlama nedeniyle ibranameyi verdiğini iddia eden işçinin, bu iddiasını, her türlü delille, bu arada tanık beyanlarına da başvurarak ispatlaması mümkündür. Borçlar hukuku anlamında incelenen bu iddiaların, iş hukuku yönünden çoğu zaman özel görünüşlere büründüğü görülmektedir. Đçtihadın, bu özellikleri göz önünde

250 Tunçomağ, ĐH, (1971); s. 286.

251 Y9HD., 06.03.1998., 1998/396 E., 1998/3472 K. (... Öte yandan mahkemece olayın hemen

akabinde düzenlenen ibranameye dayanılmışsa da bu ibraname de geçerli sayılamaz. Çünkü o tarihte, maluliyet durumu ve kusur oranları konusunda davacı işçi kesin bir fikre sahip değildir. Yargıtay uygulamaları kararlılık kazanmış şekilde bu doğrultudadır.–YKD., C. XXV, S:2, Şubat 1999, s. 195-).

252 Centel, Ücret; s. 395, 396.; Tunçomağ, ĐH, (1971); s. 287.; Oğuzman, Fesih; s. 287.; Saymen; s.

tutarak gerekli esasları tümüyle ortaya koyduğu söylenemez. Bu eksiklik, yabancı hukuktan yararlanılarak, bir dereceye kadar tamamlanabilir253.

3.6.2.1. Đbra Sözleşmesinin Yanılma ile Yapılmış Olması

Đşçinin gerekli kültürden yoksun bulunması, bazen ibra sözleşmesinin niteliği hakkında yanılmasına sebep olur. Đşçinin ibra sözleşmesinin niteliği ve kapsamı konusunda yanılması, hatanın varlığını zorunlu kılar. Đşçinin, daha başka alacağı bulunmadığı, ya da sadece almış olduğu parayı kapsadığı veya başkaca iş ilişkisinin gerektirdiği kâğıtlar olduğu kanısıyla ibra sözleşmesini imzalaması halleri örnek olarak gösterilebilir254.

Đşçinin ibra sözleşmesinin niteliği ve kapsamında yanılması, sözleşmenin konusunun sonradan düşündüğü gibi çıkmaması, iptali için işçi açısından yeterli sebep oluşturacaktır. Bunun için işçi, örneğin, konusu hakkında belirli bir görüşe sahip bulunduğu ibra sözleşmesini okumadan imzaladığını ve sonradan sözleşmenin konusunun düşündüğü gibi çıkmadığını ispatlayarak iptal hakkını kullanabilir. Ancak, işçinin ibra sözleşmesini hiç okumadan imzalamış bulunduğunu iddia etmiş olması halinde, bu durum başlı başına bir yanılma durumu olarak nitelendirilemeyecektir. Đşçinin ibra sözleşmesini, ödenmiş ücretlere ilişkin bir makbuz olduğu düşüncesiyle imzalamış olması halinde, bunu ispatlayarak, sözleşmenin iptalini talep etmesi mümkündür 255.

Đşçinin hata sonucu ibra sözleşmesi düzenlemiş olması halinde, bu işlemin yok olduğunu, iptal edilmesinin mümkün olmadığını savunan Saymen bu konuda

şöyle demektedir; “Đşçiye, makbuz diye ibraname imzalatılırsa, bu ibraname kabili iptal değil fakat yoklukla malüldür. Çünkü, bu hukuki muamele hileli değil, fakat birbirine uygun olması gereken iradelerden mahrumdur. Đşçinin makbuz

253 Çenberci, (1976); s. 556, 557.

254 Çenberci, (1976); s. 557.; Sözen; s. 860. 255

düzenlemeye yönelik iradesi ile işverenin ibraname düzenlemeye yönelik iradesi birbirine uymadığından hukuki işlem meydana gelmemiş oluyor demektir”256.

Đşverenin ibra sözleşmesi savunması karşısında, ibranamenin yanılma sonucu verildiğini iddia eden işçi bunu ispatlamak zorundadır. Eğer işçi ibranamenin yanılma sonucu verildiğini ispat edemezse, ibra sözleşmesi geçerli olacak ve sözleşmeye konu olan alacaklar konusunda davacı işçinin talepleri reddedilecektir257.

Đşçi bu irade bozukluğunu, HUMK. nun 293. maddesi gereğince değeri ne olursa olsun tanık dinleterek ispatlayabilir258.

3.6.2.2. Đbra Sözleşmesinin Hile ile Yapılmış Olması

Yanılma da iki tarafın birbiriyle uyuşması gereken beyanları, tarafların herhangi bir olumsuz davranışı olmadan uyuşmamaktadır. Oysa, hilede beyanların uyuşmamasına, işverenin yapmış olduğu bir davranış, yanıltma neden olmaktadır. Örneğin, işçinin ibra sözleşmesini imzalarken okumadan imzalaması halinde, bu okumama keyfiyeti, işverenin birtakım olumsuz davranışları sonucunda meydana gelmişse bu durumda aldatma söz konusu olacaktır. Genellikle, ibra sözleşmesinin işverenin birtakım yanıltıcı davranışları sonucu verildiğinin kabul edilebildiği tüm durumlarda, aldatmanın varlığı kabul edilmelidir259.

Uygulamada ibra sözleşmeleri, pek çok kurum tarafından belirli formlar

şeklinde düzenlenerek işçilere imzalatılmaktadır. Đşçinin formda belirtilen durumları kendi kişisel çabaları ile yorumlama imkânı çoğu zaman mümkün değildir. Bu durumda kültürel yönden zayıf olan işçinin aydınlatılması işverene düşmektedir. Maddi ve manevi güçlüğü elinde bulunduran işverenin, ibra sözleşmesinin niteliği ve kapsamı hakkında işçiyi aydınlatması gerekir. Nitekim, Yargıtay bir kararında, “...

256

Saymen; s. 614.

257 YHGK., 27.03.1971 T., 1969/9-1112 E., 1971/201 K. (... Davalı işveren, diğer savunmalarının

yananda ibranameye dayanmıştır... Davacı işçi, bu ibranamedeki imzanın kendisine ait olduğunu, ancak içeriğini bilemediğini beyan etmiştir...Đdarenin davacıyı hataya düşürerek, ibraname aldığı hususu sabit değildir... Davacı tarafından 04.08.1967 günlü ibranamenin hataya düşülerek verildiği ispat edilememiş bulunmasına göre... davanın reddine karar verilmelidir. – T.Đ.K., C.II, 1971).

258 Reisoğlu; s. 97. 259

zira doktrinde işverenin işçiyi, imzalamış olduğu belgenin önemi konusunda uyarmaması dahi yanıltma durumunun gerçekleşmiş sayılması için yeterli bulunmaktadır. Bu bakımdan, ibraname irade bozukluğu nedeniyle geçersizdir” demek suretiyle işçiyi koruma yoluna giderek böyle ibra sözleşmelerini geçersiz saymıştır.260. Yargıtay vermiş olduğu başka kararında da kültür olarak daha yoksun durumda olan işçiyi, işverenin imzalamak durumda olduğu ibra sözleşmesinin içeriği konusunda uyarması gerektiğini belirtmiştir261.

Yanılma da olduğu gibi, aldatmada da işçinin iddiasını her türlü delille ispatlaması mümkündür262. Đşçi tarafından, ibranamenin hile ile alındığı ileri sürülerek, buna ilişkin delillerin bulunduğunun bildirilmesi durumunda, hile iddiasını doğrulayacak delillerin incelenmesi, sonucuna göre karar verilmesi ve işçiye iddiasını ispat etme olanağı verilmesi gerektiği bir kararda belirtilmiştir263.

Yargıtay yine, işçilik alacaklarının ödettirilmesi istemli bir davada, işverenin, işçiye borcu olmadığına ilişkin, aynı zamanda işçinin de imzasını taşıyan bir belge sunması ve işçinin de, bu belgenin işe dönme vaadiyle kendisinden alındığını kanıtlayamaması halinde, işçilik alacaklarının ödenmesine karar verilemeyeceğini, işçinin davasının ibra sözleşmesi nedeniyle reddedilmesi gerekeceğini vurgulamıştır264.

260 Sözen, s. 861.

261 Y9HD., 24.01.1969 T., 1969/8140 E., 1969/476 K. (Karar şöyledir; “Eğer bu belgenin önemi

hakkında işçi uyarılmadan ona imzalattırılmışsa yanıltma durumu var demektir ve bu takdirde, anılan irade bozukluğunun, bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde ileri sürülmüş olması koşuluyla ibra belgesi hükümsüzdür. Zira, işverenin işçiyi, imzaladığı belge konusunda uyarmaması dahi yanıltma halinin gerçekleşmesi için yeterlidir. Bu olayda olduğu gibi, işverenin işinden ayrılan ve okuma yazma bilmeyen işçisinin işçilik haklarını almak üzere geldiğinde, kendisine niteliğini ve kapsamını anlatmadan mühürlettiği bir belgeye dayanması MK. nun 2. maddesinde öngörülen afaki iyiniyet kurallarıyla da bağdaşmaz... Đşçi, mührün kendisine aidiyetini inkâr etmemiş olsa dahi, belgenin konusu fiili kabul etmemesinden ötürü, ibraname denen bu belge yine de hükme dayanak kılınamaz. – Çenberci, (1984); s. 520-).

262 YHGK., 18.05.1955 T., 1955/56 E., 1955/56 K. (Karar şöyledir; “Davacı işçi, iş sözleşmesinin

feshinin sonucu olarak, kazanmış olduğu bütün haklardan ibrayı kapsayan belgenin hile ile düzenlendiğini iddia etmiş ve hile iddiasının her türlü delil ile ispatı mümkün bulunmuş olmasına göre, özel dairenin buna ilişkin kararına uymak lâzımdır”.- Uygur, Đş Davaları, s.219-)

263

Y9HD., 31.05.1968 T., 1968/3810 E., 1968/8505 K. (Y.K.B.P.).

264 Y9HD., 25.12.1989 T., 1989/7737 E., 1989/11393 K. (Karar özetle şöyledir; “... Davacı, bu

ibranamedeki imzanın kendisine ait olduğunu, ancak tekrar işe alınacağı vaadiyle kandırılarak, elinden alındığını beyan etmiştir. Aslında işçi, dava konusu haklarının kendisine ödenmediğini ve elinden anılan şekilde kandırılarak ibraname alındığını ispat etmiş değildir. Üstelik, dinlettiği tanıklardan bir tanesi, davacı işçinin kendisine haklarını aldığını söylediğini ve ibranamenin ondan sonra düzenlendiğini belirtmiştir. Diğer davacı tanığı ise, bu hususta bilgisi olmadığını söylemiştir. Olayın oluş tarzına göre, dava konusu hakların sözü edilen ibraname uyarınca davacıya ödendiğinin kabulü

3.6.2.3. Đbra Sözleşmesinin Đkrah ile Yapılması

Đşverenin, işçinin birtakım haklarından vazgeçmesi koşuluyla ödemeyi kabul etmesi gibi bir davranışı sonucunda, işçi ödenmeyen alacaklarını da kapsayacak nitelikte bir ibra özleşmesini imzalarsa, bu durum, bir korkutma halini oluşturur. Gerçekten, uygulamada iş sözleşmesinin sona ermesi sırasında, işçinin o andaki ekonomik ve psikolojik baskı altında bulunması durumundan yararlanılarak, işçiye ibra sözleşmesi imzalatılması ender rastlanan bir olgu değildir265.

Đbra sözleşmesinin korkutma nedeniyle sakat bulunması, işverenin işçisini işten çıkaracağı şeklindeki tehdidi altında ibra sözleşmesi yaptırması veya hizmet sözleşmesinin sona ermesiyle birlikte, işçisine ücretini veya işçi kâğıtlarını ibra sözleşmesini imzalamadıkça vermemesi üzerine imzalatması halinde söz konusu olur. Aslında işverenin sözleşmeyi feshedeceğini söylemesi hukuka aykırı değildir. Ancak, işverenin fesih hakkını kullanması tehdidi altında, işçinin var olan haklarından feragat etmesi; dolayısıyla işverenin kendisine aşırı çıkarlar sağlamaya çalışması BK. nun 30/2 maddesi uyarınca yasaklanmıştır. Hatta işverenin iktisadi baskısı altında imzalanmış ibra sözleşmelerinin de, korkutma nedeniyle iptal edilebilecekleri Alman hukukunda kabul edilmiştir266.

Yanılma ve aldatmada olduğu gibi korkutmada da işçi, BK. nun 31. maddesi uyarınca, ibra sözleşmesinin hükümsüzlüğünü ileri sürebilme hakkına sahiptir. Ancak işçi, ibra sözleşmesini korkutulma neticesinde imzalamış olduğu iddiasını kendisi ispatlamak zorundadır. Đspat aracı olarak her türlü delilden yararlanabilmesi mümkündür. Đşçinin korkutmaya yönelik bir iddiasıyla karşılaşan mahkeme, bu iddiayı usulen incelemek zorundadır267.

gerekir. Ödemenin ayrıca bir tahakkuk belgesi ile ispatlanmasına gerek yoktur. O halde dava reddedilmelidir. –Y.K.B.P.-).

265 Centel, ĐH; s. 204.

266 Tunçomağ, ĐH, (1971); s. 288. 267

Bu anlamda, geçerli bir ibra sözleşmesinin varlığından söz edilebilmesi için, sözleşmenin imzalandığı tarihte işçinin, iradesinin sağlıklı olması ve iradenin herhangi bir sebeple işveren tarafından baskı altına alınmamış olması zorunlu bulunmaktadır268.

3.6.2.4. Đbra Sözleşmesinin Sebepsiz Zenginleşme Oluşturması

Đşçinin işverenle ibra sözleşmesi düzenlemesinin nedeni, emeğinin karşılığını almış bulunmasıdır. Đşçinin, ibra sözleşmesini hiçbir alacağı bulunmadığı inancıyla ve yanılarak imzaladığını; fakat gerçekte bir alacağı bulunduğunu ispat edebilmesi durumunda, bir sebepsiz zenginleşme davası açarak vermiş olduğu ibra sözleşmesini geri isteyebilmesi mümkündür269.