• Sonuç bulunamadı

ĐBRA SÖZLEŞMESĐNĐN ŞARTLAR

BÖLÜM 2. TÜRK BORÇLAR HUKUKUNDA ĐBRA SÖZLEŞMESĐ

2.5. ĐBRA SÖZLEŞMESĐNĐN ŞARTLAR

2.5.1. Tarafların Bir Sözleşme Yapmaları

Borçlar Kanunumuzda ibra sözleşmesi düzenlenmemiş olduğu için, ibra sözleşmesinin şartlarına ilişkin açıklamalar da BK. nun 1-40 . maddeleri arasında düzenlenen genel hükümlere göre yapılacaktır. Buna göre, ibra sözleşmesinin geçerli olması için, tarafların karşılıklı irade beyanlarının, ibra sebebi üzerinde birbirine uygun olması gerekir. Yani tarafların karşılıklı icap ve kabulü ile bu beyanların arasında uygunluk bulunması zorunludur. Gerçi ibra sözleşmesi tasarrufi bir işlemdir ancak, borçlandırıcı sözleşmenin meydana gelmesi ile ilgili kurallar ibra sözleşmesine de kıyasen uygulanır144.

Đcap, bir sözleşmenin yapılması teklifini içeren ve bu amaçla zaman itibarıyla daha önce yapılan, karşı tarafa ulaşması gereken kesin ve bağlayıcı bir nitelik taşıyan, muhatabın kabul beyanı ile sözleşmenin kurulması sonucunu yaratan bir irade açıklamasıdır. Đbra sözleşmesinde icapta bulunacak kişiler sadece, aralarında var olan önceki hukuki ilişkiye taraf olanlardır. Đlk bakışta, icapta bulunacak tarafın alacaklı taraf olduğu düşünülebilir; çünkü alacaklı, tek taraflı bir hukuki işlem ile, bir alacak hakkından vazgeçmektedir. Diğer sözleşme tiplerinden farklı olarak icap, hem alacaklı hem de borçlu tarafından yapılabilir. Ancak, bir ibra sözleşmesinin kurulması için, öncelikle alacaklının bir icapta bulunması şartı yoktur. Đbra sözleşmesinin kurulabilmesi için borçlu olan tarafın da icapta bulunabilmesi mümkün olabilir145.

Sözleşmelerin geçerli olarak kurulabilmesi için gereken şartlardan biri de, taraflardan birinin yapmış olduğu icap beyanının diğer tarafça kabul edilmesidir. Yani kabul beyanıdır. Kabul beyanı, tek taraflı yenilik doğuran bir hak olup, diğer tarafın bulunmuş olduğu icap beyanının belirli bir süre içinde kabul edilerek sözleşmenin kurulmasını sağlamaktan ibarettir.

144 Tunçomağ, BH, (1971); s. 456.; Eren, C.III, s. 47.1 145

Đbra sözleşmesinin zorunlu olan öğesi, alacaklı ve borçlunun belirli bir alacağı ortadan kaldırma iradeleridir. Alacaklı ibra iradesini açık bir şekilde beyan edebileceği gibi, kapalı olarak ta beyan edebilir. Yani, icabın açık veya kapalı olması mümkündür. Alacaklının henüz karşı edimi almadan göndermiş olduğu bir makbuz, ibra sözleşmesi için icap sayılabileceği gibi, senedin borçluya iadesi veya imha edilmesi hallerinde de ibra sözleşmesinin yapılmak istendiği karine olarak anlaşılabilir146. Aynı şekilde, alacağı miktardan daha azını bilerek kabul eden veya senedi borçlusunun önünde yırtıp parçalayan alacaklının bu hareketlerinde ibra kastının bulunduğu kabul edilebilir. Senedin borçluya iade edilmesi borcun ortadan kalktığına delâlet eder. Bu dalâletin ifade ettiği mana, ya borcun ödendiği ya da borçlunun ibra edildiğidir147.

Đsviçre Federal Mahkemesi içtihatlarını kitabında toplayan Oftinger, ibra sözleşmesi ile ilgili olarak giriş, bölümünde şu açıklamalara yer vererek federal mahkeme kararından alıntı yapmıştır; “BK. nun 115. maddesi gereğince, bir alacak veya bir borç anlaşma ile iptal edilebilir. Ancak, bunun için tarafların mutabakatı gerekir. Borçtan vazgeçme özel bir şekle tabi değildir. Eğer sözleşme teklifi alacaklıdan gelirse, borçlunun susması genel olarak kabul anlamına gelir. Çünkü bunda borçlunun menfaati vardır. Alacaklının teklifi de belli işlemlerden doğabilir. Yeterli bir emare olmadan böyle bir teklifin varlığı kabul edilemez. Đspat yükümlülüğü, doğal olarak delil ikame etmek zorunda olan borçluya düşmektedir. Bu karar işte bunu göstermektedir”148.

Alacaklının icap beyanının açık veya kapalı olması mümkün olduğu gibi, kabul beyanının da açık veya kapalı olması mümkündür. Yani, ibra sözleşmesinin hüküm doğurabilmesi için bulunması gerekli olan borçlunun kabulü açık veya kapalı

146

Birsen; s. 541.; Eren, C.III, s. 471.

147

Esat Arsebük, Borçlar Hukuku, C.II, 3.b., Güney Matbaacılık, Ankara 1950, s. 858.; Đnan; s. 494.

148 Karl Oftinger, Federal Mahkeme Đçtihatları, çev. Kemal Dayınlarlı, 1.b., Yargıtay Yayınları,

Ankara 1985, s. 213, 214. (Söz konusu olayda, ölen Eduard Lorenz sağlığında yeğeni bayan Braun’ dan alacaklı idi ve ona vasiyetle bir miktar para bırakmıştı. Davacı bayan Braun, bay Lorenz’ in ölümünden sonra, ölenin alacağından vazgeçtiği –kendisini ibra ettiği- iddiasıyla dava açmıştı. Ancak mahkeme, borçtan vazgeçildiğinin davacı tarafından kanıtlanamadığı kanaatine vararak, davacı ile, ölen arasında ibra sözleşmesi mahiyetinde bir irade mutabakatı olmadığına karar vererek davacının talebini reddetmiştir. Lorenz c. Dame Braun – Lorenz RO 69 II 373 (all.) jdt 1944 202)

olabilir. Gerçekten çoğu zaman uygulamada borçlunun kabul beyanı kapalı olmaktadır. Eğer, alacaklının ibra hususundaki beyanı borçluya ulaştıktan sonra uygun bir zaman zarfında, borçlunun buna itiraz etmemesi halinde borçlu da kabul etmiş sayılır. Çünkü, alacaklı tarafından yapılan icap, açık bir cevaba gerek göstermeyecek kadar borçlunun menfaatlerine uygundur. Kapalı olarak kabul edilmiş olan bir ibranın hüküm ifade etme tarihi, uygun sürenin sona ermesidir; o zamana kadar, alacak var olmaya devam eder149.

Diğer yandan ibra sözleşmesi de diğer sözleşmeler gibi, bir vadeye bağlanabilir veya geciktirici yahut bozucu bir şartla yapılmış olabilir. Bu durumda

şartın gerçekleşmesi veya vadenin geçmesi ile alacak sona ermiş olur. Eğer, ibra bozucu bir şarta bağlanmışsa, şart gerçekleşmediği sürece, borçlu borcunu ödemeye zorlanamaz ve şartın gerçekleşmeyeceği anlaşıldığı takdirde alacak ortadan kalkar150.

2.5.2. Tarafların Đbra Sözleşmesi Đle Bir Alacağı Sona Erdirmeyi Đstemeleri Alacağın, tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri cinsten olması gerekir. Kamu düzeninin sağlanması amacıyla oluşturulmuş alacaklar, örneğin, çocukların ana babaları karşısındaki nafaka alacakları, tarafların anlaşmalarıyla ortadan kaldırılamazlar. Ayrıca, alacak üzerinde üçüncü kişilerin bir hakka sahip olduğu ölçüde de, alacaklının alacağı ortadan kaldırma yetkisi yoktur. Örneğin, rehin ve intifa hakkında durum böyledir. Taraflar üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri bir alacağı ortadan kaldırmak için anlaşmış olmalıdırlar. Bunun tespitinde önemli olan, kullanılan kelimelerden çok, tarafların gerçek iradeleridir. Şu halde, taraflar hukuki işlemin hükümlerini yaşamakta devam ediyorlarsa, ibradan söz edilemez151.

2.5.3. Tarafların Ehliyet Sahibi Olması

Đbra sözleşmesi bir tasarruf işlemi olduğundan, yani bir hakka son vererek ona doğrudan doğruya etki ettiğinden, hakların kullanılması ehliyetiyle birlikte,

149 Arsebük, s. 858.

150 Tunçomağ, BH, (1971); s. 456.; Birsen; s. 541.; Arsebük; s. 859. 151

alacaklının alacağı üzerinde tasarruf ehliyetine sahip olması gerekmektedir152. Tasarruf ehliyetine çeşitli kişilerin sahip olması halinde, bütün bu ehliyet sahiplerinin ibra sözleşmesini müştereken yapmaları gerekmektedir153.

Ayrıca ibra sözleşmesinin karşılıklı veya karşılıksız olmasına göre ehliyet durumumu değişmektedir. Örneğin karşılıksız bir ibra sözleşmesi yapılıyorlarsa, bu durumda ibra sözleşmesi bağışlama mahiyetinde olacağından, tarafların bağışlama sözleşmesindeki ehliyet şartları aranır. Yani, yalnızca alacaklının sözleşme ehliyetine sahip olması yeterli olacaktır. Çünkü, bu takdirde, alacaklı alacak hakkından vazgeçmekte, bu hakkın onun malvarlığından kesin olarak çıkması sonucunu doğuracaktır. Oysa, karşılıksız ibra sözleşmesinde borçlu bir borç altına girmeyip, aksine bir borçtan karşılıksız olarak kurtulduğu için, onun temyiz kudretine sahip olması yeterlidir. Yani borçlunun, mümeyyiz küçük veya mahcur olması da yeter sayılmalıdır154.

Eğer ibra sözleşmesi ivazlı olarak yapılıyorsa, her iki tarafın da sözleşme ehliyetine sahip olması gerekir. Yani karşılıklı sözleşmelerde arana ehliyet şartı burada hem alacaklı hem de borçlu için aranmaktadır. Fiil ehliyetine sahip olmayan borçlu, karşılıklı ibra sözleşmesinde kanuni mümessili tarafından temsil edilmelidir. Ayrıca alacak üzerinde bir intifa veya rehin hakkı varsa bu hak sahiplerinin de rızalarının alınması gerekecektir155.