• Sonuç bulunamadı

Endres (Suşehri), Ezbider (Akıncılar) ve Avganis (Gölova) Günümüzde Suşehri olarak anılan Endres’in bugünkü yerleşim ye-

The Settlements and The Locatıon of Suşehri, Akıncılar, Gölova and its Envıronment in the Ancient Age; The

3. Endres (Suşehri), Ezbider (Akıncılar) ve Avganis (Gölova) Günümüzde Suşehri olarak anılan Endres’in bugünkü yerleşim ye-

rinde İlk Çağ’a ilişkin kayda değer herhangi bir veriye rastlanmamıştır. Yerleşimin ilk kurulduğu yer hakkında çeşitli görüş ve rivayetler vardır.27 Yerleşimin yakın çevresinde tespit edilen birçok alanda İlk Çağ’a ait veri- ler bulunmakla birlikte, bunların hangisinin Endres (Andreas, Andriopo- lis, Andriyas)’le doğrudan ilişkili olabileceği konusunda da kesin bir hü- küm vermek zordur. Ancak, ilçenin doğusunda bulunan Güzeller (B. Gü- zel, K. Güzel) Köyü- Kaleboynu ve Sarayüstü mevkilerindeki kalıntılar ve bu alanda çıkan buluntuları zikretmek gerekir. Endres ya da Enderes’in, Hz. İsa’nın on iki havarisinden biri ve havarilerin önderi Petrus’un karde- şidir. X biçiminde çarmıha gerildiği rivayet edilir. Bu nedenle X, onun sembolü olmuştur. “Endres”in de Andreas’tan gelmesi akla yakındır.

26 Konuları krş. için ayrıca bak. Firuzan Kınal, Eski Anadolu Tarihi, Ankara 1962; Mühibbe

Darga, Hitit Devletinin Ana Hatları, ASD, I/1-2, İstanbul 1978. Bu iki kaynak çalışmamızın 1985 baskısında verilenlerdir. Sonraki yıllarda Hititlere ve diğer Anadolu halklarına iliş- kin çeşitli kitap ve makale yayınlanmıştır. Yukarıda verilen bilgilerin teyidi ya da daha fazla ayrıntılar için bunlara bakılabilir.

27 Hasan Eroğlu tarafından sözlü ve bazı yazılı kaynaklardan hareketle Suşehri’ne ilişkin

rivayetlerin derlendiği bir kaynak olarak bak. Hasan Eroğlu ve Ergül Şimşek, Suşehri’nin Şehir Tarihçesi, İstanbul 2009, s. 23- 32. Bilimsel açıdan; dercedilen bilgilerin kaynağı, tari- hi olayların kaydı, geçmişteki toplulukların kimliği, yer adlarının lokalizasyonu, anlatım ve yöntemi vb. hususlarda eleştirilebilir ve eksik bulunabilir olmakla birlikte, yörenin kültürel varlıkları açısından önemli oranda malzeme bir araya getirilmiştir. 1970’lerde hazırlanan çalışmanın, o yıllarda var olan ancak günümüzde bir biçimde yok edilen so- mut dokümanlar açısından ve yine o yıllarda tespit edilen bazı yerleşimlerin o günkü ko- numu hakkında verilen bilgiler nedeniyle değerlendirilmesi gerekir.

Yapılan yüzey araştırmaları Küçük Güzel Köyü-Tepe mevkiinin Eski Tunç Çağı’ından Osmanlıya kadar kesintisiz yerleşimlerden biri olduğu- nu göstermektedir.28 Ayrıca, hiçbir arkeolojik araştırma ve kurtarma kazı- sı yapılmaksızın Suşehri Ovası’nın önemli bir bölümü yok eden Kılıçkaya Barajı suları altında çok sayıda arkeolojik varlık olduğu da bilinmekte- dir.29 İlgili devlet yetkilileri ile halktan bazı kaçak kazıcı yaratıkların “domdılay” olma noktasında aynı yapıya sahip oldukları, bu ve daha bir- çok olaydan anlaşılmaktadır. 30

Resim 2: Kösedağ zirvesi. Kuzeyden görünüşü. Büyük ihtimalle, bu yülseltilerin doğusu Hitit, batısı Hayaşa sınırları arasındadır.

28 Atilla Engin, “Sivas İli 2008 yılı Yüzey Araştırması”, 27. Araştırma Sonuçları Toplantısı III,

s. 139.

29 H. Eroğlu, age., s. 70; A. Engin, agm., s. 132.

30 Hayaşa başkenti Arziya’ya ait Hahk Köyü- Kızlar Kalesi’nin Kara Yolları Genel Müdür-

lüğü ve ilgili müteahhitlik firması marifetiyle yok edildiği daha önceki çalışmalarımızda belirtilmişti. Hitit kayıtlarında adı “Laha” diye geçen Karadağ’ın güney eteğinde, kadim dinî yapıların yer aldığı Tortan Köyü’nün kuzeyinde bulunan bir kilise de güvenlik ba- hanesiyle dinamitlenerek yok edilmiştir. Yine aynı çalışmada (s. 126- 127) tarihsel ve kül- türel önemini belirttiğimiz Erzincan- Ekşisu mevkiinde bulunan Kervan Kayalığı tepe yerleşimi de Erzincan Belediyesi’ nin marifetiyle Ekim 2014 tarihinde yok edilmiştir. Bu çalışmalar sırasında Kiğı’ya ilişkin verileri topladığımız bir süreçte, medyada HES projesi kapsamında yapılan çalışmalar nedeniyle “Kiğı Kalesi’nin yıkıldığı” haberlerinin payla- şıldığını gördük. Devlet yetkilileri anılan kalenin yıkılmadığını ancak 100-150 m. yakı- nında çalışıldığını belirtmişlerdir. Bunun anlamı, kalenin ilgili interlantının yok edildiği- dir.

Atilla Engin tarafından yapılan yüzey araştırmaları raporlarında; Ez- bider, Akşar, Kurtamus/Beydeğirmeni, Sis/ Çataloluk, Ağrakos/Esenkaya, Gözköy, Konak, Kozdere, Polat, Taklak, Ilvat/Taşbayır, Garip Mezarlığı, Çakırlı Köyü (1 km.doğusunda mezarlık alanı), Söfker/Güneyli, Güdeli, Karağaç (Delikayası, Halilbaba), Aşağı Görede/Eskimeşe Köyü (batısında Ocağın Beleni), Karataş, Müşeknis/Bostancı Köyü(Karut Höyük), Balkara (Çatal Tepe), Pürk/Yeşilyayla (Kilisealtı Höyük), Dipsizgöl Höyüğü, Kur- tamus/ Beydeğirmeni Köyü (Tilki Tepesi), Buldur/Erence Köyü, Abdur- rahman Köyü (Değirmen Tarlası), Uğrunca/Derecik Köyü, Aşağı Yeniköy vb. yerleşim ve mevkiiler; MÖ, 3 binlerden Bizans’a kadar gelen tarihsel geçmiş içinde yaşanılan mekanlar olduğu tespit edilebilmiştir.31

XIX. yüzyıl ortalarına kadar çevredeki köylerden her hangi biri olan Endres (Suşehri), 1861’de ilçe yapıldıktan sonra ön plana çıkmış ve bu- günkü konuma gelmiştir.

Roma- Bizans kaynaklarında geçen ve Roma komutanı Pompeius’un IV. Mithridates’i yenmesi sonrası (MÖ. 65) kurulan Nikopolis (Zafer ken- ti)’ lerden birinin bugünkü Pürk Köyü eski Roma yerleşimi olma ihtimali büyüktür.

Roma- Pontus dönemlerinde çevrenin merkezî kenti olan Nikopolis; Komana, Koloneia, Polemonium, Neocaesarea (Niksar) ve Sebasteia (Si- vas), Arauraka (Melikşerif), Arzingan (Erzincan) arasında eski kara yolla- rının kesiştiği bir alanda ve Suşehri’ne yakın bir mesafededir.

MS. 499 yılında meydana gelen deprem Nikopolis kentini ve Şima Kalesi dahil önemli güvenlik yapılarının yıkılmasına neden olmuş, bu kent eski görkemli niteliğini giderek kaybetmiştir. Pürk (Nikopolis) kenti- nin köyleşmesine karşın kuzeydeki Koloneia (Şebinkarahisar) kentinin yıldızı parlamaya başlamıştır. Güneyden gelen Arap saldırıları Kemah- Gercenis (Boasgardanize= Başgercenis) üzerinden kuzeybatı Suşehri- Kel- kit vadisine uzanınca, bu yörede önemli bir nüfus azalması olacaktır. Bu gelişmeler üzerine Pürk/Nikopolis Metropoliti Koloneia’ya taşınmış, ta- şındığı eski alanlar onun yetki alanında olmuştur.32 Bu süreçte Şebinkara-

31 A. Engin, “Sivas İli 2008 yılı Yüzey Araştırması”, 27. Araştırma Sonuçları Toplantısı, 3.cilt,

s. 129- 149 ve “Sivas İli 2009 yılı Yüzey Araştırması”, 28. Araştırma Sonuçları Toplantısı, s. 81- 106; Ayrıca A. Tuba Ökse ve Mehmet Özsait’in yüzey araştırma raporlarında Koyul- hisar- Erzincan/Refahiye arası alanlara ilişkin bazı eski yerleşimlere ilişkin önemli kayıt- lar bulunmaktadır.

32 B. Aydın, Bayramköy ve Nikopolis,baydin 2. blogspot. com/2013/02/ yerel-tarih_23. Html,;

hisar Metropoliti “Nikopolis- Koloneia Metropoliti” unvanına sahiptir. Zamanla Koloneia adı kullanımdan kalkınca, Şebinkarahisar “Nikopolis” olarak da anılmaya başlamıştır.

Resim 3: Eskişar Kalesi ve yerleşimi.

Resim 4: Eskişar Kalesinin doğusunda, çay kıyısında bulunan kaya. Görülen alanda kale dış surlarının bir bölümü çay boyu devam etmiş olmalıdır.

Ura; Hayaşa’nın Sınır Kenti: Hitit yazılı kayıtlardan Hayaşa’nın kendine bağlı idari bölgelerden oluştuğunu ve bu bölge merkezlerinin ne- reler olabileceğini büyük ölçüde bilmekteyiz.

Anniya’nın saldırıları üzerine Hayaşa üzerine sefere çıkan Murşil, önce sınır kenti Ura’ya gelir. Murşil’in bu ordu hareketi karşısında Anni- ya ona mektup göndererek tutsakların iade edileceğini bildirir. Bunun üzerine Hitit güçleri geri döner. Sonraki yıllarda da tutsaklar sorununu çözülememiş, diplomatik bazı girişimler yine sonuçsuz kalmıştır. Dahası, Hayaşa güçleri kuzeydeki İştitina kentini yağmalayıp Kanuvara (Ura ya- kınında) kentini kuşatmışlardır.33 O sırada Murşil, Kizzuwatna’da Hepat bayramındadır. Hayaşa saldırılarını önlemesi için cepheye komutanı Ku- runta’yı gönderir.

Ura’ nın Hayaşa için önemli fakat sınır kenti olması nedeniyle bölge merkezi olma ihtimali düşüktür. Kral Anniya’nın İştitina ve Kanuvara’yı kuşatması, bir yönüyle Ura’yı riske sokması demektir. Nitekim, Murşil II, hükümdarlığının onuncu yılında (M. Ö. 1329) Azzi üzerine sefer için kışı Dankuva’da geçirir. Baharla birlikte doğuya hareket eden ordu yol üze- rindeki İngalava’da yaya ve arabalı askerler birleşir ve güney doğu yö- nünde ilerler. Hedefi, Hayaşa’ya bağlı yörenin merkez şehri Dukkam- ma’dır.

Hitit yıllıkları Azzi/Hayaşa güçlerinin meydan savaşından çekindi- ğini, gece baskını yapmayı planladıklarını belirtilir34. Hititler bundan ha- berdar olup gece için de hazırlık yapınca, Azzi/Hayaşa ordusu tahkimatlı kentlere çekilir. Murşil, sivillerin çekildiği Aripşa’ya35 saldırır ve askerle- rin yağmasına izin verir.

Ertesi gün Dukkamma36’ya gelir ve ele geçirilen tutsakları Hattuşa’ya gönderir. Bu yağma ve tutsak edinmenin Anniyaş’a karşı bir nisbet oldu- ğu açıktır. Dukkamma’nın alınışı sırasında Azzi/Hayaşa hükümdarının

33 AM 86-7; R. Trevor Bryce, The Kingdom of the Hittites, Oxford University Pres, New York

2005, s.219.

34 AM 130 vd.

35 Aripşa: Azzi/Hayaşa ülkesi kentlerinden biridir. (KBo 4.4; AM 132).Anellerde denizin

içinde olduğu kaydedilir. Buranın Van Gölü kıyısında olabileceğini söyleyen oldukça tu- tarsız iddialarda bulunulmuştur. Daha akılcı olarak Giresun, Samsun ve Erzincan dola- yında olacağı belirtilmiştir. Hatta eskiden Erzincan ovasının daha sulak/bataklık olduğu iddiasıyla buranın Erzincan olabileceği dahi belirtilmiştir. Ancak biz Gölova’nın güney doğusunda bugünkü Kanlıtaş Köyünün hemen kuzeyindeki geniş bir arazi üzerinde ol- duğu kanaatindeyiz.

36 Dukkamma’ya Aripşa’dan bir ya da iki günlük mesafede olan bu yerin yine Gölova ya-

bir elçisi gelerek Hititlerin üstünlüğünün kabul edildiğini bildirir. Bunun üzerine, mevsim koşulları da dikkate alınarak Murşil geri döner. Yöre ve kentlerin yeniden inşası ve düzenlenmesi ertesi yıla kalır. Sonuçta Duk- kamma ve çevresi Hitit işgalinden kurtarılabilmiştir.

Resim 5: Eskişar- İç Kale duvar kalıntısı.

Kaynaklarda Ura’nın Hayaşa Krallığına bağlı uç şehir olarak bildi- rilmesi yanı sıra, bu yerleşimin doğu ve kuzeydoğusunda Hititlere ait üç kentin adı geçmektedir. Bunlardan İştitina ve Kanuvara, Anniya tarafın- dan işgal edilebilen yakın kentlerdir. Diğeri İngavala, Murşil II’nin Azzi seferi sırasında uğrayıp geçtiği kentler arasındadır.

Eskişar Yerleşimi: Bugünkü Ezbider (Akıncılar) ilçesine bağlı, tarih- sel dokusu oldukça zengin yerleşim. Eskişar ve kuzeybatısında bulunan Pürk köyü (uydurma adı: Yeşilyayla) arasında Eskişar Deresinin aktığı küçük bir vadi bulunmaktadır. Yerleşimin en eski yapı unsuru Eskişar Köyünün üzerinde yer aldığı kaledir. Kale, diğer Hayaşa kale kentleriyle büyük bir benzerlik göstermektedir. Gerekli arkeolojik kazı yapılmadığı için ancak yüzey buluntularını incelemekle yetindik.

Resim 7: Eskişar Kalesi yüzey keramikleri. Resim 8: Köy içerisinde yapılmış fırın. Kullanılan malzeme içerisinde çok sa- yıda eski yerleşime ait keramik kırıkları bulunmaktadır.

Eskişar (bir ihtimalle Hayaşa’nın sınır kenti Ura) ve çevresindeki ar- keolojik buluntular, MÖ II. Binden Bizans Dönemi sonuna kadar gelen kültürel ve dinî yapılanma süreçleri açısından tipik bir arkeolojik labora- tuar gibidir.

Ağdaş Kalesi, Ejder ve Diğer Mitolojik Figürlü Kayalar: Endres (Su- şehri) ve Ezbider(Akıncılar) ilçeleri sınırında, Endres’in güney doğusunda Polat Deresinin aşağı bölümündedir. Kale, Kızıltaş Köyünün Bileyli Mez- rası arazisi içerisinde, Bileyli Deresi sağ kıyısındadır. Kalenin, güvenlik yanı sıra önemli bir tapınım merkezi olduğunu gösteren çok sayıda un- surları bulunmaktadır. Yerleşimdeki veriler, yerleşimin İlk Çağ Hayaşa kutsal kentlerinden birisi olduğu kanaatini güçlendirmektedir.

Resim 10: Ağdaş Kalesi. Kaya resimle- Resim 11: Ağdaş Kalesi mitolojik yaratık rinden biri. ve balık resimleri.

Kayalar üzerinde yapılan ark ve sunaklar Urartu dönemi öncesine ait, ancak Urartu yapılarıyla kısmen benzeşmektedir. Büyük bir ihtimalle Ağdaş Kalesi ve Ezbider Kalesi, Urartu egemenlik sahasının dışında, ku- zey batısındaki uç noktalarıdır. Refahiye Cengerli Kalesi mezar odası da- hil, 37 Erzincan, Kemah, Mans, Tercan yanı sıra Erzincan – Suşehri ve ku- zeyde Alucera- Bayburt hattı boyunca görülen kaya mezarlarının büyük bir çoğunluğu Urartu döneminden önceye aittirler ve yapım teknikleri arasında önemli farklar bulunmaktadır.

Hurrilerin, Hurri- Hayaşa- Mitanni bütünü olarak Hititlerin dinî- kültürel yapılarına etki ve katkılarının olduğu bilinmektedir. Aynı şekilde Hayaşalıların Urartuları mimari dahil birçok açıdan etkiledikleri, Urartu- ların diplomasi dahil pek çok inceliği Hayaşalılardan öğrendikleri giderek daha da anlaşılmaktadır. Buna göre; Anadolu’da Urartu öncesi taş işçili- ğinin büyük ustaları ve öğretmenleri Azzi/Hayaşa insanlarıdır.

Resim 13: Ağdaş Kalesi. Taş oyuntu sahınlar.

37 Yasin Topaloğlu, “Yeni Buluntular Işığında Kuzeydoğu Anadolu Kaya Mezarları”, Kafkas

Ünv.Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi/ Journal of Institute of Social Sciences Sayı Number 10, Sonbahar Autumn 2012, 131-163.

Ağdaş yerleşiminde MÖ. II. bine ait olanlar yanı sıra bazı seramikle- rin niteliği, Roma döneminde de bu yörenin yerleşim olduğunu göster- mektedir. Ana kayanın güney yarısı doğal nedenlerle kopmuş, kaya par- çaları hâlinde alt yamaç yüzeyine dağılmışlardır. Oyularak işlenen çeşitli figürler ve sunak bölümleri kopan bu irili ufaklı kaya kütleleri üzerinde- dir. Kalenin orijinal yüksekliği yaklaşık 10 m.dir.

Resim 14: Ağdaş . Uçan Ejder. Anadolu İlk Çağ Dönemi’ne ait ilk ejder motiflerinden biri.

Ejder figürü ve diğer mitolojik yaratıklar: Kaya figürler içerisinde 2.7. m. uzunluğunda uçar konumdaki ejder figürü olağan üstüdür. Bu ka- natlı ejder figürünün Anadolu’daki ilk örneklerinden biri, hatta bilinen ilk ejder olduğu kanaatindeyiz. Diğer kopmuş kaya parçalarından biri üze- rinde de mitolojik bir hayvan, Jeolojik dönemlerde yaşayan dişli kuşları hatırlatacak niteliktedir. Aynı kayada balık figürü de bulunmaktadır. Ej- der, diğer mitolojik yaratıklar, balık ve tanımlanması güç tüm bu oyuntu figürlerin ana kaya parçalanmadan önce, ana kayanın belli bir bölgesinde mi, yoksa ayrı cephelerinde mi olduğunu anlamak güç. Ancak, tüm bu unsurların parçalanan kayalar üzerinde olması, bunların Kalenin güney ve doğusunda yer almış olabileceklerini göstermektedir.

Ana kayadan ayrılan büyük bir parça üzerinde ise çeşitli taş oyuntu- lar, arklar ve taş sahınlar bulunmaktadır. İçlerinden dikdörtgen birinin üç tarafı ark şeklinde oyulmuş durumdadır. Bu taş sahının ritüeller için özel- likle bu biçimde mi yapılmak istendiği ya da istenilen taş oda zemini için

başlanmış işlemin yarım mı kaldığını bilemiyoruz. Ancak sunak kayaları ve figürleriyle Ağdaş’ın, Anadolu İlk Çağ’ının olağan üstü ve gizemli ya- pılarından biri olduğuna kuşku yoktur.

Anadolu’daki diğer kutsal kentler gibi, Ağdaş yerleşimi de bu olağan üstü kutsal niteliği sayesinde, ülke içinde yapılan siyasal mücadele ve sa- vaşlardan korunan nadir alanlar arasındadır. Bu tür yapılar bir anlamda Anadolu kültüründe dinlere karşı gösterilen tolerans ve saygının da so- mut kanıtlarını teşkil etmektedir.

Resim 15: Ağdaş. Kuzeyden ana kayanın görünüşü.

Resim 16: Ağdaş yüzey keramikleri. Resim 17: Ağdaş. Taş oyuntu sahınlar.

Ağdaş yerleşimi ve kalesi, Hayaşa’nın Dukhamma bölgesi içinde ol- malıdır. Nitekim, Hitit ve Hayaşa sınırında ve Hayaşanın kuzey batısında yer alan son yerleşimi olan Ura, bu mevkiinin kuzeybatısında, Suşehri ci- varında olmalıdır. Hitit kayıtlarında şab madeniyle önemli Tilimra’ya Şamuha’dan Arziya (Erzincan) üzerinden (savaş ve siyasal gerginlikler nedeniyle) gidememeleri hâlinde Kuşşara üzerinden gidilmesi uyarısı vardır. Bu kayıtlardan, Şamuha’dan Arziya- Dukkamma üzerinden oldu- ğu gibi; bugünkü Divriği yönünden de gidildiğini, coğrafî konum ve yer- leşimlerle anlatıların örtüştüğünü söylemek mümkündür.

Ağdaş yerleşimi dahil, Erzincan, Mans (Mirciga Kalesi ve yerleşimi), Tercan (Şirinli Kalesi), Şiran, Şebinkarahisar ya da Koyulhisar kalelerinde görülen bazı benzerlikler, dönemin genel asgari müşterek anlayışlarını yansıtmaktadır. Kuzeybatıda Ura’dan doğuda Kop Dağlarına, güneyde Murat ırmağına kadar uzayan alanlarda yaşayan Hayaşa halklarının bü- yük çoğunluğunun sonraki yüzyıllarda çoğu Urartu Krallığına bağlı ka- dim halklarından olduklarını, bu uygarlığın Urartu kültürü üzerinde ye- rel ve derin etkide bulunduklarını unutmamak gerekir. Kaldı ki, Az- zi/Hayaşa topraklarının bir bölümü üzerinde egemen olan Urartu uygar- lığının batıdaki niteliğini anlamak için eski Hayaşa dönemi kültürünü kavramak gerekecektir.

Resim 18: Ağdaş’ın doğusunda, ana kayanın parçalanmasından sonra ve sonraki dönem- lerde yapılan insan figürü kabartılan taş çerçeve oyuntu.