• Sonuç bulunamadı

2. ORTADOĞU’DA ARAP MİLLİYETÇİLİĞİ VE SURİYE BAAS PARTİSİNİN

2.5. SURİYE BAAS PARTİSİ

2.5.2. Baas Partisi İdeolojisinin Üç Unsuru: Birlik, Hürriyet ve Sosyalizm

2.5.2.3. Sosyalizm

Baas’ın ideolojisindeki üçüncü ve önemli unsur Arap sosyalizmiydi. Sosyalizm düşüncesi ilk olarak 19. Yüzyıl sonlarında Arap coğrafyasında var olan ekonomik ve toplumsal sorunlara çözüm getirme çabalarını dile getiren özellikle Hıristiyan Arap düşünürlerin yazılarında belirmeye başladı.313 Baas Partisi düşüncesinin sacayakla-

rından biri olan Arap sosyalizmi de sosyalizm düşüncesinin yapılandırılması son- cunda ortaya çıkmış kendine özgü bir sosyalizm yaklaşımıydı.

Baas Partisi’nin sosyalizm düşüncesi, Avrupa sosyalizminin ve komünizmin içeriklerinden ve ideallerinden oldukça farklılık göstermekteydi. Bölgeye özgü olarak ortaya çıkmış bu yaklaşımın uluslararası sistemde dillendirilen sosyalizm düşünce- siyle bir bağlantısı yoktu. Batı’nın sosyalist ve Marksist komünist anlayışlarının Arap coğrafyasının ekonomik ve toplumsal sorunlarını çözmek için uygun anlayışlar ol- madığı düşüncesi Baas’ın kurucularının temel anlayışıydı.

Sanayileşmenin gerçeklememesinden kaynaklı olarak kitlesel bir işçi sınıfı ve bilinçli bir köylü toplumu Suriye’de henüz ortaya çıkmamıştı. Baas, “ücretli yeni orta sınıf”ın gücünü de kullanarak, sosyalizmi yalnızca iktisadi bir ideoloji olarak değil, toplumsal hareketlere katılacak ve bireyi, saygınlık noktasına taşıyacak bir değerler bütünü olarak da yaklaşmaktaydı. Baas partisi sosyalizmi daima bir amaçtan ziyade, bir araç olarak görmüştür.314

Baas Partisi’nin kendine göre idealize ettiği sosyalizm düşüncesi, erken dö- nem Arap sosyalizmiyle eş zamanlı olarak, Marksist teorideki anlamından farklı an- lamlar taşımaktaydı. Eflak’ın milliyetçilik ile sentezlemek istediği sosyalizm, onun altını çizdiği gibi, özel bir tür sosyalizmdi. Bu türden Arap sosyalizmi Marksist ideoloji ile ortak noktaya sahip değildi.315 Baas Partisi’nin Arap sosyalizmi Batı’daki sosyalist

söylemden farklı olarak sosyalizme yeni bir anlayış getirmesinin nedenleri vardı. Birinci neden, Arap dünyasında sömürgeci olarak bilinen Batı’yla bağlarını kopara- bilmekti. İkinci husus sömürgecilerle işbirliği içindeki bulunan kesimin tasfiye edebil- mesiydi. Arap aydınları, Arap sosyalizminin farklı olduğun düşüncesini yayarak sos-

312 Şen, a.g.e., s.125. 313 Özkoç, a.g.e, s.41. 314 Şen, a.g.e., s.125. 315 Özkoç, a.g.e, s.42.

87

yalist sistemin -Batı’dan kopyalanmaksızın- Arap coğrafyasının ekonomik ve esosyal koşullarından doğacağını halkı inandırmaktı.

Baas’ın kurguladığı sosyalizm, sosyalist sistemdeki düşüncelerin aksine va- tandaşlar arasındaki eşitliği ve adaleti gerçekleştirmeye yarayacak, üretim sistemin- de hızlı ve köklü değişiklik yaratacak şekilde bir iktisadi yeniden yapılanmayı gerçek- leştirmekle kendini sınırlandırmıştı.316 Baas’ın düşünürlerine göre, Marksizm Arap

ulusal sorununa cevap vermekten uzaktı, ancak “Marksist olmayan tarzda bir sosya- lizm” düşüncesi Arap dünyasının arzularını karşılayabilirdi.317 Ortodoks Marksizm’in

milliyetçiliğe olan uzaklığı ve analizlerini daha çok iktisadı yapı ile ilgili yapması Baas Partisi’nin yeni devlet ve toplum tasavvuruna elverişli değildi. Baasçılara göre, Batı dünyasındaki iktisadi ve toplumsal yapıyı veri kabul edip onun üzerinden çözümleme yapan Marksizm, Arap dünyasındaki bağımsızlık savaşı ve sömürü sistemiyle ilgili ulusal problemi halledebilecek bir yaklaşıma sahip değildi. Onlara göre sosyalizm bireyi yıkılıştan kurtaracak, sömürüyü engelleyecek, uygun yaşam ölçütlerini oluştu- rarak ferdi gelişimin önündeki engelleri kaldırıp Arap ulusunun misyonunu sağlaya- caktı.318

Baas Partisi’nin müdafaa ettiği sosyalizm düşüncesi başta sömürüye karşı mücadele ve fertler arasındaki işbirliğine ve daha sonra sağlanacak olan adalet kav- ramına dayanmaktaydı. Arap milliyetçiliğiyle bağ kurulmuş bu ideoloji, bu durumda Marksist düşüncenin temel argümanı olan sınıf savaşımına dayanamazdı. Batı tara- fından yapay olarak oluşturulmuş ve parçalara ayrılmış bir Arap âleminin birliğini savunurken, Baas’ın sınıf savaşımının mevcudiyetini onaylaması ve buna bağlı ola- rak politikasını geliştirtmesi yaratılmış olan parçalanmışlığı arttırmış olacağından Baas için işlevsel olmayacaktı. Sosyalizm, Baas için sınıf savaşımı düşüncesini değil sınıflar arası işbirliği ideali taşımalıydı. Bu yaklaşım, Batı’da tartışılan ya da uygula- nan sosyalizm düşüncesinden farklı bir kurguya sahipti.

Baas Partisi’nin kurguladığı Arap sosyalizmi, Batı tipi sosyalizmin evrenselci özelliklerini de reddediyordu. Bu düşüncenin ortaya çıkmasında özellikle Batı ege- menliğinin yerini Sovyetler Birliği’nin alabileceği düşüncesinin de hissesi bulunmak- taydı. Komintern’in 1943 yılında feshedilmesinden sonra Sovyetler Birliği’nin komü- nizmle ilgili yeni açılımları Arap coğrafyasındaki komünist ve sosyalist düşüncedeki partilere daha fazla hareket serbestîsi getirdi. Bu, sosyalist partilerin milliyetçi parti- lerle işbirliği yapabilmelerinin yolunu açıyordu.

316 Özkoç, a.g.e, s.42. 317 Özkoç, a.g.e, s.42. 318

88

Mişel Eflak, Tito’nun Yugoslavya’da uygulamakta olduğu modeli yakından ta- kip ediyordu. Tito’nun modeli, komünist enternasyonalizmden ziyade ulusçuluğu öne çıkaran ilkeleri savunan ilk sosyalist ülke olarak bilinmekteydi. Baas Partisi’nin Yu- goslavya modelinden transfer etmek istediği ilk düşünce, işçilerin fabrika yönetimine katılımı uygulamasıydı. Baas Partisi, sosyalizmi aynı zamanda Suriye’nin fazlaca bölünmüş toplumsal yapısını bir çatı altında toplamak için de işlevsel bir role sahip görüyordu. Bir “mozaik” ülke olarak Suriye farklı inançlar, farklı etnik yapılar, çeşitli aşiret yapılarından oluşmaktaydı. Baas Partisi’nin düşünürleri, sosyalizmin eşitlik duygusu yaratarak bu gruplar arasındaki husumetleri hafifleteceğini, gruplardan bir- sinin öne çıkarak siyasal egemenlik kurmasına engel olacağına inanıyorlardı. En basit anlatımla sosyalizm toplumsal alanda Müslüman Araplar, Hıristiyanlar, Dürzî- ler, Kürtler ve diğerleri arasında olabilecek farklılıkları önleme işlevine sahipti. Bu düşüncede ekonomik eşitsizlikler giderilirken, kültürel asimilasyon talep edilmeye- cekti.319

Baas’ın sosyalizmi Marksizm’in ekonomik determinizm düşüncesine karşı çık- maktaydı. Baas, Marksizm’in tarihi, yalnızca ekonomiyle (altyapıyla) açıklamaya çalışmanın Arapların “çok değer verdikleri manevi değerler”i boşa çıkarmak anlamı- na geleceğini iddia etmekteydi. Marksist düşüncede sosyalizm diyalektik maddecili- ğin kaçınılmaz bir sonucuyken, Baas düşüncesi sosyalizmin toplumun çoğunluğu- nun inandırılmasıyla kabul edilebileceği ki bu durumda sosyalizmin halk arasında duyulan maneviyat ve adil bir sistem talebine cevap vereceğini iddia ediyordu.320

Arap sosyalizminin, ulusçuluğun ilerlediği yıllarda, ve de bilhassa 1950’li yıllar- da Arap Sosyalist Partisi’yle bir sola yöneliş yaşanmış olsa da, daha az önemde olduğunu fakat neo-Baas iktidarının başlamasıyla bu durumun değiştirilmesinin mü- cadelesine geçildiğini unutmamak gerekmektedir. Sosyalizme varmadan önce ge- rekli olan Birlik’ti. Bitar, Arap ülkelerinin bir araya gelmeden, bireysel olarak gerçek ekonomik ve toplumsal kalkınmayı sağlayamayacaklarını vurguluyordu. 1960’ların başında Mısır’la yapılan birlik pratiği başarısız olunca, Baas Partisi’nin radikal kana- dı birlikten önce tüm Arap devletlerinde sosyalist bir yapılanmayla ekonomik ve top- lumsal düzenin inşa edilmesi gerektiğine vurgu yapmaya başladılar.321

319 Şen, a.g.e., s.128. 320 Jaber, a.g.e, s.30. 321 Jaber, a.g.e, s.122.

89