• Sonuç bulunamadı

Baas Partisi ve Birleşik Arap Cumhuriyeti ( 1958–1961 )

2. ORTADOĞU’DA ARAP MİLLİYETÇİLİĞİ VE SURİYE BAAS PARTİSİNİN

2.5. SURİYE BAAS PARTİSİ

2.5.6. Bağımsızlık Sonrası Suriye’de Dış Politika Gelişmeleri

2.5.6.2. Baas Partisi ve Birleşik Arap Cumhuriyeti ( 1958–1961 )

1958 yılı başlarında Birleşik Arap Cumhuriyeti’nin (BAC) kurulması, Arap Birli- ği yolunda önemli bir adım olarak göründü. BAC, Suriye ile Mısır’ın tek bir devlet olarak birleşmesiydi. İç ve dış politikadaki gelişmeler Suriye ile Mısır’ı ile birlik kur- mak zorunda bırakan nedenlerdi. 361

358 Özkoç,a.g.e., s.67. 359 Cleveland, a.g.e., s. 299. 360 Davişa, a.g.e., s. 120. 361 Şen, a.g.e., s.152.

103

Hür Subaylar Grubu 22 Temmuz 1952’de Mısır’da bir darbe ile Mehmet Ali Hanedanlığının son vermek suretiyle krallık yönetimine son vererek 18 Haziran 1953’te ülkenin cumhuriyet olduğu ilan edildi.362 Birlik isteği, hakim Baas Partisi

üyesi olan bir grup Suriyeli politikacıdan geldi. Bunlar Suriye içindeki küçük ama iyi örgütlenmiş bir komünist hareketin hükümeti devirme arifesinde olmasından korku- yorlardı. Bu yüzden, komünist darbeyi önleyeceği ve kendi hâkimiyetlerini koruyaca- ğını düşünerek bir Suriye-Mısır birliği hedefiyle Nasır’a yaklaştılar.363 Bunun dışında

Baasçılar, Nasır’ın etkisini kullanarak kendilerini iktidarda tutacağını umuyorlardı.364

1950’li yılların başından itibaren Baas Partisi, emperyalistlere ve yerleşik elitle- re karşı Arap dünyasının birleşmesi gerektiğini düşünüyordu. Bu dönemde Irak’la birleşme fikrini dile getirdiyse olumsuz koşullar bu birleşmeyi her defasında önledi. Mısır’da 1952’de darbe ile Arap milliyetçisi “Hür Subaylar”ın iktidara gelmesiyle Baasçılar Mısır’a yöneldiler. Çiçekli’nin diktatörlüğünün devrilmesi ve 1954’te Suriye meclisinde temsil olanağı elde etmeleriyle Mısır’la birleşme talebini dillendirmeye başladılar. Baas Partisi, 1954’te mecliste 16 sandalye kazanır. Komünist Parti 1, Halk Partisi 32, Ulusal parti 32, Ulusal Parti 25 sandalye kazanır. Irak’la yakınlaş- madan yana olduğundan, 1956’da Süveyş çatışmasının tam ortasında Başkan Şük- rü el-Kuvvetli’ye karşı komplo düzenlendiğinden kuşkulanılan Halk Parti ihanetle suçlanır ve zorla meclisten atılır. Böylece Baas Parti ülkenin ikinci gücü durumuna gelir ve Selahaddin Bitar’ın dışişleri bakanlığına getirtmesi partinin konumunu sağ- lamlaştırır.365 Birlik talebine Nasır “Suriye isterse Ürdün, Irak ya da Türkiye ile bile

birleşebilir” cevabını vererek ilk anda bu talebi reddediyordu. Bölgede yaşanan ge- lişmeler daha sonraki dönemde Nasır’ın fikirlerini değiştirecekti. 1956’da Suriye’nin yenilediği birlik talebin döneminde Nasır çoktan Arap dünyasının lideri haline gelmiş- ti. Bu durum, Nasır’ın üzerine düşen rolü oynamak zorunda bırakıyordu.366

Baas’ın Mısır’la birleşme düşüncesinin hayata geçirilmesi için iç ve dış ortam uygun görünmekteydi.367 İkinci Dünya Savaşı’nın bitişiyle birlikte uluslararası sistem

ABD ve Sovyetler Birliği ekseninde iki blokla tesis edildi. Dünya sistemindeki bu poli- tika değişikliği bölgede de etkisini gösterdi. İki ülke arasında başlayan Soğuk Sa- vaş’ta ABD’nin Sovyetler Birliği’ni kuşatma siyaseti NATO ve SEATO’nun kurulma- sıyla hayat buldu. 1955’te kurulan Bağdat Paktı, NATO ile SEATO arasındaki boşlu- ğu doldurmak için kurulmuştu. İran, Türkiye, Pakistan, Irak ve İngiltere arasında ger- çekleştirilen Pakt, Ortadoğu ülkelerini böldü ve Sovyetler Birliği’nin bölgeye girmesi- 362 Şen, a.g.e., s.152. 363 Cleveland, a.g.e., s. 349. 364 Cleveland, a.g.e., s. 362. 365

Hamit Bozarslan, Ortadoğu: Bir Şiddet Tarihi, İletişim Yayınları, 2010, 5. Baskı, s. 93. 366 Özkoç,a.g.e., s.67.

367

104

nin kapısını araladı. Bağdat Paktı, sol ve komünist partilerce Orta Doğu’nun “dev- rimci” ülkelerinin arasına Batı’nın sızma planı olarak lanse edildi. Suriye’nin komşu- su olan Irak’ı içine alan Pakt, dış politikasını tarafsızlık olarak belirleyen Suriye kabul edilemezdi.368

Kasım 1955’te imzalanan Bağdat Paktı’nı369 Arap dünyasında yarattığı büyük

bir şaşkınlık bitmeden Mısır Süveyş Kanalı’nı millileştirerek bölgede yeni bir şok ya- ratmıştı. Bu durum Kanal’ın hisse sahipleri İngiltere ve Fransa’da büyük şaşkınlık tedirginlik yarattı.370 Kanal’ın millileştirilmesi İsrail, İngiliz ve Fransız’ların birlikte as-

keri bir çıkarma yapmak için işbirliği yapmalarını getirdi. Üç ülkenin Kanal’a asker çıkarmaları ve kısa süren tek taraflı saldırı ABD ve Sovyetler Birliği’nin harekete kar- şı çıkmaları nedeniyle kısa sürede sonlandırıldı. ABD ve Sovyetler Birliği’nin Süveyş krizinde gösterdikleri politik anlayış onların bölgedeki saygınlıklarını arttırdı. Sovyet- ler Birliği Ortadoğu’da sürekli olarak saygınlık kazanıyordu. Bu durumu tersine çe- virmek isteyen ABD 1957’de Eisenhower Doktrini’ni uygulamaya soktu.371 Bu dokt-

rin, ABD’nin, Orta Doğu ülkelerinin bağımsızlığını ve toprak bütünlüğünü, ulusal çı- karları ve dünya barışı için yaşamsal kabul ediyordu. Doktrin, “uluslararası komü- nizm”ce desteklenecek bir devletten gelecek saldırıya karşılık yardım isteyen Orta Doğu ülkelerine yardım yapılması konusunda başkana yetki veriyordu. Arap dünyası Eisenhower Doktrinini, bölge ülkelerinin iç işlerine müdahale etmek için kullanacağı bir plan olarak değerlendirmekteydiler. Başta Baas olmak üzere bölgenin milliyetçi partileri, bağımsızlık öncesinde olduğu gibi, emperyalistlere karşı Arap devletlerinin birleşmesi gerektiğini dillendirmeye başladılar. Süveyş Krizi sonrası Nasır, Arap dünyasında en etkili lider konumuna geldi. Kriz, Arap milliyetçiliğinin yükselmesine neden oldu.372

1957 yılında ABD, Suriye’nin Sovyetler Birliği ile işbirliği içinde olduğunu iddia ederek baskı kurmaya başladı. Bu baskı, Suriye hükümetini Irak’la işbirliği yaparak tasfiye etme planı şeklinde devam etti. Bu durum Ortadoğu’da yeni bir bunalımı “Su- riye bunalımı”nı başlatmış oldu. 1957 yılında Suriye ile Sovyetler Birliği arasında ekonomik ve ticari yardım anlaşmasının imzalandı. ABD ise Süveyş Krizi sonrasında Arap devletleriyle ilişkilerini geliştirmeye çalışmaktaydı. Suriye’nin Sovyetlerle böyle bir anlaşma imzalaması ve ardından üç Amerikan diplomatını sınır dışı ettiğini açık- lamasına karşın ABD Suriye büyükelçisini istenmeyen kişi ilan etti. ABD Suriye hü-

368 Özkoç,a.g.e., s.68.

369 Amacı Batı’nın bölgedeki çıkarlarını korumak olan Bağdat Paktı, 5 Nisan 1955’te İngiltere, 23 Eylül 1955’te Pakistan ve 3 Kasım 1955’te de İran’ın katılmaları üzerine Kasım 1955’te Türkiye, İran, Irak, Pakistan ve İngiltere arasında Karşılıklı Güvenlik ve Savunma İşbirliği Teşkilâtı haline dönüştü.

370 Oral Sander, Siyasi Tarih: 1918-1994, C.II., Ankara, İmge Kitabevi, 2017, s.270-271. 371

Sander, a.g.e., s. 305-307 372

105

kümetini devirmek için Ürdün’e askeri yardım yapmaya başladı. Bu durum ABD’nin Eisenhower Doktrini’ni işleteceğine dair açıklamalarıyla daha ileri bir safhaya taşın- mış oldu. Bu dönemde Türkiye, kendi iç siyasetinden kaynaklanan nedenler ve ABD’yle olan yakın münasebetleriyle soruna taraf olarak Suriye sınırına asker yığ- maya başlamıştı. Eylül 1957’den itibaren, kriz bir Türkiye-Suriye sorunu haline gel- mişti. Ancak bölge devletlerinin ekseriyeti Suriye’nin tehdit oluşturmadığını açıkla- maları ve Sovyetler Birliği’nin tavrını yumuşatması üzerine kriz geçici olarak aşılmış oldu.373

Suriye’nin Mısır’la birleşme isteğinin içeride komünistlerin artan faaliyetlerini ortadan kaldırmak için yapıldığı iddia edilmektedir.374 Baas Partisi Mısır’la birleşe-

rek, komünistlerin Suriye’yi ele geçirme planlarını boşa çıkaracağı gibi, Parti’nin ide- ali olan Arap birliğinin gerçekleştirilmesi yolunda da önemli bir adım atılmış olacaktı. 1954 genel seçimlerinde ilk defa bir komünist milletvekili, Halid Bektaş meclise gir- meyi başarmıştı. Bağımsızlık öncesinde ve hemen sonrasında Baasçılarla komünist- lerin emperyalizmi ortadan kaldırmaya ilişkin müşterek planları farklılaşmaya başla- dı.

1950’li yıllar, Arap milliyetçiliğinin yükselişe geçtiği, Orta Doğu’da meydana ge- len en küçük olayın proteste edilip sokaklara taşındığı bir dönemdi. Siyasi karışıklık içinde bulunan Suriye’nin, bu karışıklıktan Nasır’ın Arap dünyasındaki saygınlığın- dan faydalanarak çıkılabileceği düşüncesi Baasçıların düşüncelerinde iyiden iyiye yer etmeye başlamıştı.375

Nasır, Suriye ile birleşme konusuna temkinli yaklaşıyordu. Yalnız hızla gelişen durum Nasır’ın dahi, görmemezlikten geleceği bir durum değildi. Suriye’de komünist- lerin iktidarı ele geçirmesi olasılığının büyümesi ve uluslararası gelişmeler Nasır’ı Ocak 1958’de birleşme talebini alelacele kabul etmeye zorlamıştı.376

Birleşmenin federal bir sistem olmasını talep eden Baas Partisi’nin önerisine karşılık, Nasır kendi liderliği altında sıkı bir birlikten yanaydı. Nasır’ın önerine sıcak bakmamakla birlikte Suriye hükümeti, birliğin gerçekleşememe ihtimali nedeniyle, öneriyi hemen kabul etti. Nasır’ın liderliğinde tek bir birliğe razı olmak zorunda kalan Baas, Suriye’deki tüm siyasi partilerin feshedilerek Milli Birlik çatısı altında bir araya gelmeleri önerisine de evet demek zorunda kalmışlardı. Mişel Eflak: “Resmi olarak feshedileceğiz fakat birleşmiş yeni bir partide, Milli Birlik’te varlığımızı sürdüreceğiz.

373 Özkoç, a.g.e.,s.70. 374 Şen, a.g.e., s.163 375 Davişa, a.g.e., s.172. 376 Jaber, a.g.e., s.58.

106

İki ülkenin birleşmesi sonucunda doğan bu parti, yalnızca Baas’ın ilkeleriyle canla- nabilir” diyerek birleşmeye onay veriyordu.377

Tarihte az rastlanan bir örnek olan Birleşik Arap Cumhuriyeti ( BAC) 1 Şubat 1958 tarihinde ilan edildi. Coğrafik olarak komşuluk sınırları olmayan iki ülke gönüllü bir şekilde birleşmişti. Bu birlik diğer Arap devletlerinin katılımına da açık birlikti. Baas Partisi bu birleşmeyle ideolojisinin en önemli unsuru olan Birlik’i gerçekleştirme yolunda önemli bir adım atarken komünist tehlikesini de şimdilik bertaraf ettiğini dü- şünmekteydi.378

BAC’ın kuruluşunun hemen ardından, merkezi Kahire’de olan bir meclis haya- ta geçirildi. Baas Partisi’nin ileri gelenlerinden Selahaddin Bitar ve Ekrem Hurani de bu mecliste görev aldılar. Kabinenin atanması BAC’deki ilk sorunları ortaya çıkardı. 34 sandalyeli kabinede yalnızca14 bakanlık Suriyelilere verildiği gibi kilit koltuklara da Mısırlılar getirilmişti.379 Yeni devlet, iki katılımcı ülke arasında tam bir birleşme

olacaktı, ama Mısır hemen hakim duruma geçti. Birleşmeyi isteyen Suriyeli liderler Kahire’de yaşamak zorundaydılar ve kendi yurtlarındaki gelişmeler üzerinde her- hangi bir etkinlikleri yoktu. BAC başkanı olan Nasır, Mısır’da çok iyi işleyen tek parti askeri rejimini Suriye’ye de kabul ettirdi. Mısırlı asker ve sivil personel Suriye’ye do- larak önemli görevlerdeki Suriyeli karşıtlarının yerine geçtiler ve Suriyelileri kızdıran bir küstahlık sergilemeye başladılar. 380 BAC’ın kuruluşunun ardından, Baasçılar

Mısırlı yöneticilerin kendilerine gittikçe daha az danıştığından şikayet etmeye başla- dılar.

Mısır’da 1952’de uygulamaya başlanan toprak reformu, 1958’de Suriye’de de benzer biçimde uygulanması kararlaştırıldı. Toprak maliklerine tazminat verilmek suretiyle toprakları kendilerinden alınarak topraksız köylülere dağıtıldı. Baas Parti- si’nin Tüzüğü’nde bulunan toprak reformu ilkesinin gerçekleştirilmesi için kırsal böl- gede toprakların büyük bölümünü elinde tutan toprak ağalarının elinden alınmış ev onların nüfuzu kırılmıştı. Bu tarihi uygulama, Baas Partisi’nin beslendiği toplumsal grupların isteğini de ifade etmekteydi. Mısır’ın, devletçiliğe tedricen ağırlık vermesi ve bunu Suriye’ye de dayatması nedeniyle birleşme Suriye’deki değişim konusunda hızlandırıcı rol oynadı. Baasçı rejim, toprak reformu vasıtasıyla toprak ağalarının ve BAC’ın kuruluşu ardından devam eden millileştirmelerle şehirli eşrafın etkisi kırılma- ya başlandı. Bu toplumsal grupların tasfiyesi, Baas’ın kadrolarını oluşturan kırsal kesim kökenliler ile köylülerin ve toprak ağaları ile şehirli eşraf arasındaki mücadele- nin başlangıcı oldu. Bu mücadele, ileride Hafız Esad’ın başlatacağı “dışa açılma” 377 Davişa, a.g.e., s. 174. 378 Şen, a.g.e., s.163. 379 Davişa, a.g.e., s. 201. 380 Cleveland, a.g.e., s.349.

107

(“infitah”) siyaseti vasıtasıyla şehirli eşraf ve Sünni Müslüman toprak ağalarının sis- teme dâhil edilmesiyle aşılmaya çalışılacaktı. BAC’la birlikte devlet, Suriye’de eko- nomik sistemin temel belirleyeni haline gelmiş oldu. Bunun yarattığı istikrarsızlık ise, 1970’lerden sonra özel sermayeye hareket sahası açılarak giderilmeye çalışıldı. 381

Suriye’de uygulanan “sosyalist” kanunlar, özellikle orta sınıfın çıkarlarını tehdit eden değişikliklerdi. Kanunlar, BAC’ta özel girişimi büyük ölçüde devlet tekeline al- mayı hedefliyordu. Baas Partisi “sosyalist kanunları”, Arap dünyasının sosyalizm yolunda attığı dev bir adım olarak nitelendirdi. Suriye’de çıkarılan bu kanunlar, Mı- sır’dakinden farklı sonuçlar doğurarak, milliyetçi muhalefetin güç kazanmasına ne- den oldu. 1961’de bankalar ve sigorta şirketleri devletleştirilerek ortak bir borsa ku- ruldu. Baas Partisi bankalar ve sigorta şirketlerinin millileştirilmesine karşı çıkarak, bu adımın sermayenin özel girişimden alınarak bürokratlara devredilmesinden başka bir şey olmadığını iddia ediyordu. Yapılanlar bir çeşit devlet kapitalizmiydi ve sosya- list bir uygulama olarak görülmüyordu. 382

Arap milliyetçileri tarafından coşkuyla karşılanan BAC, yalnızca üç yıl yaşaya- bildi. Plansız ve acele bir şekilde gerçekleştirilen birliğin uzun süre yaşama şansı olamazdı. Suriye’nin kendine özgü iktisadi ve sosyal koşulları vardı. Bu fraklılıkları hesaba katmaksızın, “Arap sosyalizmi” adı altında katı bir devlet kapitalizminin uygu- lamaya konulması çöküşün yolunu açtı. Mısır’dan farklı olarak Suriye ekonomisi özel girişim temeli üzerine inşa edilmişti. Burada devletin ekonomiye müdahalesi sadece altyapı işleriyle sınırlıydı. Mısır’da uygulanmakta olan ekonomik sisteme Suriye’nin de uyması imkânsız gibiydi, çünkü Suriye’deki eşraf, Nasır’ın ekonomik sınırlamala- rını, Mısır’daki burjuvazi kadar kolay kabul edemezdi.383

Birleşme pratiğinin uzun yaşamamasının iki ülkeye özgü nedenleri bulunmak- taydı. Öncelikle Baas Partisi’nin kolektif liderlik anlayışına karşın BAC’ın merkeziyet- çi ve otoriter bir yapısı vardı. Bu merkeziyetçi yapı Mısır’a Suriye üzerinde hak iddia edebilme olanağı tanıyordu. İkinci bir neden, Suriye ve Mısır arasında toprak bütün- lüğünü sağlayacak bir coğrafi sınırın olmayışıydı. Toprak bütünlüğünü engelleyen faktörlerden biri ise İsrail’in varlığıydı. Tüm bu olumsuz faktörler, BAC,ın bütünlüklü bir yapılanma olmadığının, Mısır’da alınan kararların Suriye’ye empoze edilmesi temelinde yürütüldüğünün göstergesiydi.384

BAC sonrası ortaya çıkan sorunlar iki ülkenin birlik konusunda açık bir planın olmayışından kaynaklandığı görülmektedir. Selahaddin Bitar ve Ekrem Hurani gibi Baas’ın ileri gelenlerinin ayrılması ile başlayan dağılma süreci, Arap milliyetçiliği 381 Özkoç, a.g.e.,s.73. 382 Şen, a.g.e.,s.170. 383 Davişa, a.g.e., s.204. 384 Özkoç, a.g.e.,s.76.

108

idealine indirilmiş devasa bir darbeydi. Ayrılık, Arap milliyetçiliği rüyasının sonu de- ğildi belki; ama onu sonlandıracak sürecin koşullarını hazırlamıştı. Nasır, Haziran 1967 Savaşı’na dek Arap âleminin en etkili lideri olma konumunu sürdürdü. Fakat bu süreçle birlikte yükselişe geçen siyasal İslam oldu. Birlik’in Arap dünyasındaki çeşitli milliyetçi grupları bir araya getirmek adına hedef birliği sağlayamadığı 1961’de daha net ortaya çıktı. 1961–1963 yılları arasında ortaya çıkan “federatif bir birliği”n oluştu- rulmasına yönelik yeni çabalar tekrardan başarısızlıkla sonuçlanacaktır. Başarısız- lıktan ders alan Suriyeli ve Iraklı Baasçılar birleşmenin organik birliği içermeyen bir oluşum olması gerektiğini önermekteydiler. Ancak kolektif liderlik temelindeki bir yapılanma Nasır’ın kişisel gücünü zayıflatabilirdi. Kurulacak bir sosyalist sistemin Irak’taki yabancı petrol şirketleriyle sorunların başlaması bunun da İngilizlerle yeni bir bunalım anlamına geleceğini hesaplayan Nasır bunu zor olacağını biliyor ve böl- gedeki bütün saygınlığına gölge düşüreceğini düşünüyordu.385

Birleşik Arap Cumhuriyeti’nin çözülüşü Arap milliyetçi hareketini böldü. Ayrılık- tan sonra bir Arap milliyetçi hareketi çok başlı bir harekete döndü. Bir tarafta Baasçılar, öte taraftaysa “Nasırcılar, George Habbaş’ın grubu Arap Milliyetçisi Hare- keti ve bağımsız kalmaya çalışan çok sayıda milliyetçi grup kalmıştı.386 Baas Partisi,

BAC’ın çözülüşü sonrasında kendini yeniden yapılandırmaya çalışırken bölünme sorunuyla da uğraşmak zorunda kalmıştı. Nitekim 1961 ve 1963 yılları arasındaki sürede, Baas Partisi’nin iktidarı tam anlamıyla ele geçirmeye hazırlandığı, Nasırcı- larla arasındaki çekişmenin ortaya çıktığı bir dönem oldu.

385Özkoç, a.g.e.,s.76. 386Davişa, a.g.e., s.202.

109

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

3. BİRLEŞİK ARAP CUMHURİYETİNİN SONU VE BAAS PARTİSİ’NDE İKTİDAR