• Sonuç bulunamadı

Sosyal ve Kültürel Hayat

3.2. Bağdat’ın Ġçtimaî Durumu

3.2.2. Sosyal ve Kültürel Hayat

Bağdat halkı ve halkın kültürel hayatı hakkında çoğu bilgiler seyyahlar tarafından kaydetmektedir. Seyyahlar seyahat sürecinde Bağdat’ı ziyaret ederken önemli bilgiler kaydetmiĢlerdir. Özelikle Evliya Çelebi’nin, Bağdat halkı hakkında verdiği bilgiler oldukça detaylıdır. Onun ifadesine göre Bağdat’a çok farklı milletler bir arada yaĢamakta ve Türkçe, Arapça, Farsça ve Kürtçe gibi farklı diller konuĢmaktadır. Ayrıca halkın küçük bir kesimininde Ermenice ve Hintçe de bildiğini kaydetmektedir373.

Teixeira ise Bağdat’a daha çok Türkçe yaygın olduğunu yazıp, Ģu bilgileri kaydetmektedir: “Halkın büyük çoğunluğu Arap’tır ve geri kalanlar Türkler, Kürtler ve Acem ya da İranlılardan oluşmaktadır. Savaş nedeniyle Acemlerin sayısı çok değildir…

370

Halaçoğlu, “Bağdad”, s. 436.

371UzunçarĢılı, İlmiye Teşkilatı, s. 476. 372ġakır, Mesihîyün Al-Irak, s. 28. 373

84

Bağdat’ta yaşayan ahali Türkçe, Arapça ve Farsça dillerini konuşmaktadır. En yaygın olarak kullanılan dil Türkçedir” 374

.

Bağdat halkının dıĢ görünüĢleri ise genelikle beyaz, buğday tenli ve sakallı olup, hoĢ görünüĢe sahipler. Teixeira Bağdat erkeklerin hakkınla ilgili Seyahatnamesinde Ģu bilgilere yer vermiĢtir:“Bağdat’ın yerli halkı beyaz tenli, güzel, biraz inatçı ve sevecen insanlardır. Erkeklerin çoğu at üstünde bir yerlere gitmektedir…375

. Bağdat erkeklerinin bir kısmı asker, diğer kısmı ise ya ticaret yapar ya da çarĢıda çalıĢırlardı.

Giyim ve kuĢama geldiğimizde bölgede yaĢayan insalar eskiden beri kendilerine ait özel kıyafetleri varmıĢ. Evliya Çelebi, Seyahatnamede halkın giyimi hakkında Ģu bilgileri kaydetmiĢtir. “Erkek giyisleri ise genelikle ileri gelenleri şiddetli kışta samur, nâfe, sincap kürk ve atlas giyerler. Şiddetli sıcaklarda renkli sof ve beyaz üstlük giyerler”376.

Bağdat kadınları hakkında ise seyyahlar tarafından daha ayrıntılı bilgiler kaydedilmiĢtir. Bağdat kadınları Bağdat’ı ziyaret eden seyyahların dikkatlerini çekmiĢler ve onların dıĢ görünüĢü, giyimi ve hayat tarzları hakkında önemli bilgiler kaydetmiĢlerdir. Teixeira Bağdat kadınları ile ilgili Seyahatnamesinde Ģu bilgilere yer vermiĢtir: “Kadınları çok güzeldir. Özellikle güzel gözlere sahiptirler. Kadınlar sokağa peçeyle çıkmakta ve şandal dedikleri elbiseleri giymektedirler. Bu elbiseler siyah değildir. Yüzlerini kapadıkları peçeler ise siyah renkte ve kumaşı deliklidir. Bu delikler sayesinde tanınmadan görebilmektedirler. Kasıtlı olarak görülmesini isteyen kadınlar yüzlerini açmaktadırlar...”377

.

Evliya Çelebi Bağdat kadınları övünmüĢtür ve dıĢ görünüĢü ile ilgili: “Genellikle Bağdad toprağının kadınları Bütün mahbûbları güzel yüz sahibi, hoş, kaşları yay, kirpikleri ok, gamzesi Tatar, ceylân gözlü, aydınlık yüzlü ve şirin sözlü güneş parçası beğenilen mahbûbları vardır... Ama yine böyle iken her biri Râbia-i Adeviyye derecesinde kapalı dindar ve güzellik sahibi kadmları vardır... Hokka ağızlı, al dudaklı,

374Yazıcı- Tekin, “Pedro Teixeira’in Seyahatnamesi”, s. 166. 375Yazıcı- Tekin, “Pedro Teixeira’in Seyahatnamesi”, s. 166. 376

Evliya Çelebi, Evliya Çelebi Seyahatnamesi, C.IV, s.568-570.

85

simbeden ve nâzik-endam olurlar. Söze gelseler çok güzel konuşurlar. Her birinin hareketleri, yürüyüşleri, geliş-gidişleri ve konuşmaları insanı hayran bırakıp başını döndürür.” ifadelerini kullanmıĢtır378.

Bağdat’ta toplumsal hayat içerisinde kadının yerine bakıldığında, kadınların toplum veya cemiyet hayatında sosyal açıdan fazla göz önünde olmadığı, hatta ikinci planda yer aldıkları görülmektedir. Osmanlı Dönemi boyunca, Bağdat kadınları, erkeklere göre daha geri planda düzeyde kaldıkları için, kadınlara erkekler gibi sokaklarda sıkça rastlanmazdı, âdetler ve gelenekler gereği kadınlar daha çok çocuklarının eğitimi, barınma, yiyecek, içecek ve ailenin diğer iĢleri ile ilgilenirlerdi379

. Bağdat’ta Ġslâm kültür ve geleneğinin gereği Ģayet bir kadın dıĢarı çıkmak istiyorsa peçe giymek zorundaydı. Fransız seyyahı Tavernier bu durum hakkında Ģöyler bilgi kaydetmiĢtir: ” Bağdat kadınları kocaları izin verdiği zaman akrabaları görmek için de dışarı çıkabilirler. Ne varki kent içinde dolaştıklarında, ayaklarından başlarına kadar bir çarşaf bürünürler, çarşafların yalnızca gözlerine denk gelecek yerinde, önlerini görebilmeleri için iki deliği bulunur. Bu kıyafet içindeki kadın tanımak olanaksızdır. Hatta sokakta karşılaşsalar koca bile karısını tanıyamaz”380.

Evlenme söz konusu olduğunda, kadınlar kocalarını seçme hakkına sahip olmak isterlerse evlenme bedeli olarak kızlar 60 akçe, dullar 40 akçe vergi ödemek zorundaydılar. Eğitim alanında ise kadınların eğitim fırsatları, erkeklerinkinden daha azdı. Bundan dolayı kadınlar daha fazla gerekli olan dikiĢ, nakıĢ ve benzeri gibi iĢler üzerine eğitim alarak, el iĢçiliği üretimine etkili bir biçimde katkı sağlıyorlardı381

.

Bağdat Eyaleti’nde aĢiretler de sosyal hayat içerisinde güçlü bir yere sahipti. Irak-ı Arap’ın en büyük aĢiretleri Muntefik, Kazaîl, Zübeyid, Benu’l-lam ve KaĢâm idi. Bu aĢiretlerin her birinin baĢında güçlü bir lider ya da bir aile bulunuyordu. Bu güçlü ailelerin yakınında bulunan aileler de onlara katılırdı. Böylece zamanla aĢiretler daha da geliĢip, güçlü hale geliyorlardı. Özellikle XVII. yüzyıldan itibaren bu Ģekilde aĢiretlerin

378

Evliya Çelebi, Evliya Çelebi Seyahatnamesi, C.IV, s. 568, 581.

379

Corci Zeydan, İslam Medeniyeti Tarihî, (Çev. Zeki Megamiz), C.II, Ġstanbul 1972, s. 663-664.

380

Tavernier, Tavernier Seyahatnamesi, s.240.

86

büyümesi ve güçlenmesiyle merkezi ve yerel idareden bağımsız bir Ģekilde hareket eden bireysel yerel güç haline geldiler. Öyle ki 18. yüzyılda aĢiretleri idareye bağlayan sadece vergi ödemeleriydi. Osmanlı’nın son dönemlerinde bazı aĢiretler çok güçlü hale geldiğinden bu vergileri ödememeye baĢladılar. Bu durum da Osmanlı idaresine karĢı çatıĢmalara yol açmıĢtır382

.

Nitekim idaredeki en ufak bir zafiyette bu aĢiretler hemen otoriteye baĢkaldırma eğiliminde oluyorlardı. Dolayısıyla idarenin zayıflaması, buna karĢılık aĢiretlerin siyasi ve içtimai alanda güçlenmesine sebep oluyordu. AĢiretlerin güçlenmesi, diğer yandan hükûmet idaresinin zayıflığı anlamına geliyordu. Bu durum sonunda Osmanlı Devleti kültürü ve medeniyetinin uç bölgelerde zamanla zayıflamasına sebep oluyordu. Ayrıca bu zayıflık aĢiretlerin bazı ticari yolları ve bazı Ģehirleri kontrol etmesine yol açıyordu. 17. yüzyılın ortalarında Bağdat’ı ziyaret eden Tavernier’in kaydettiği bilgilere göre Irak’ın çoğu yerleri aĢiretlerin kontrolü altındaydı383

.