• Sonuç bulunamadı

IV Murad’ın Bağdat Seferi ve Osmanlıların Yeniden Hâkimiyet Sağlaması

I. Ahmet’in 1617’de ölümü üzerine, yerine kardeĢi olan I. Mustafa geçmiĢtir. Fakat çok geçmeden, I. Mustafa, bunama ile suçlanıp tahttan indirildi ve yerine, I. Ahmet’in oğlu II. Osman geçmiĢtir (28 ġubat 1618)180

. Sultan II. Osman çeĢitli sarayı entrikaları ve ordu üzerindeki ıslahatçı fikirleri sebebiyle ordu ayaklanmasıyla tahttan indirlerek öldürülmüĢtür (1 Mayıs 1622). II. Osman’nın yerine tekrar I. Mustafa getirilmiĢ ise de sağlık sorunların nedeniyle onun yerine I. Ahmet’in oğlu IV. Murad henüz on bir yaĢındayken 10 Eylül 1623’te Osmanlı tahtına çıkarılmıĢtır181

. YaĢının küçüklüğü sebebiyle (1623-1632) yıllar arasında Sarayı ve devlet idaresi, annesi Mahpeyker (Kösem Sultan) ve sarayının ağaları elinde olmuĢtur182.

IV. Murad’ın hükümdarlığının birinci devri, Osmanlı Devleti’nin en burhanlı ve en karıĢık dönemidir. Nitekim bu dönemde IV. Murad, iç isyanlar ve Bağdat’ın Safevîler’in eline geçmesi ile karĢılaĢmıĢtır (1624). IV. Murad’ın fermanı ile 1625’te Sadrazam Hafız Ahmet PaĢa ve 1629’de Sadrazam Hüsrev PaĢa Bağdat üzerine sefere

177

Öztuna, Türkiye Tarihî, C.IX, s.45.

178Ünal, IV. Murat, s.

31-32.

179

Ali Verdi, Lemhat İctimâiye Min Tarih Al-Irak, C.I, Ġran 1371, s.70.

180Robert Mantran, Osmanlı İmparatorluğu Tarihî, (Çev.Server Tanilli), C.I, Ġstanbul 1999, s.280. 181

Ali Osman Atak, Bağdad’ın Fethi, Damla Yayınevi, Ġstanbul 2001, s.14.

182

42

çıkmıĢlar, fakat bir netice alamadan geri dönmek zorunda kalmıĢlardır183 . Hükümdarlığının ikinci döneminde ise yirmi yaĢında olan IV. Murad (1631), imparatorluğun yönetimini eline almaya karar vermiĢ ve 8 Haziran 1632’de devlet idaresini kendi eline almıĢtır184.

Uzun yıllardan beri Osmanlı padiĢahları sefere çıkmazken, IV. Murad, idareyi ele aldıktan sonra Safevî saldırılarının önüne geçmek için ordunun baĢında sefere çıkmaya karar vererek hazırlıklara baĢlamıĢtır185

. Bu sırada ġah Safî Revan’ı alıp, Erdelan Vak’asında Osmanlı kuvvetlerini mağlup ettikten sonra, Halife Maksud Han’ı Ġstanbul’a göndererek sulh teklifinde bulunmuĢtur. Yeni bir Ġran seferi çıkmayı kesin olarak kararlaĢtırmıĢ olan Sultan Murad: “Maksud Han’ın mektubu cevabı Bağdat’ta verilir” diyerek eliçiyi huzuruna kabul etmemiĢtir186.

Sultan Murad, Revan seferinden sonra Bağdat üzerine gitmek niyeti ile Ramazan ayını ve Ramazan Bayramı’nı Üsküdar’da geçirmiĢtir187

. Temmuz ayının baĢlarında toplanan devlet erkânı, padiĢahın fermanı ile Bağdat üzerine Seferi Hümâyûn tertiplemek ve gerekli askerî hazırlıkları tamamlamakla görevlendirilmiĢtir. Bunun üzerine 23 ġubat 1638’de Tuğ-ı Hümâyûn Cebehane-i Amire önüne çekilmiĢti ve sefer hazırlıkları baĢlamıĢtır188

. Daha önce 2 ġubat 1637’de sadrazamlığa getirilen Damad Bayram PaĢa, 7 Mart 1637’de Üsküdar ordugâhına geçmiĢtir. Burada seferin ikmal ve iaĢesinin tamamlanmasıyla uğraĢtıktan sonra, 20 Mart’ta Üsküdar’dan Anadoluya hareket etmiĢtir. Bolu- Konya- Niğde- Tokat yoluyla Sivas’a gelmiĢ, Diyarbakır ile o taraflarda bulunan vilayetlere hükümler göndererek Sivas’ta toplanılmasını emretmiĢtir189

.

183

Mehmet Halife, Tarih-i Gılmânî, (Haz.Kamil Su), Kültür Ve Turizim Bakanlığı Yayınları, Ankara 1986, s.11; Ziya Yılmazer, “Murad IV”, DİA, C.XXXI, Ġstanbul 2006, s.178.

184

Mantran, Osmanlı İmparatorluğu, C.I, s.286-287.

185

Cezar, Mufassal Osmanlı Tarihî, C.IV, s.1935-1936.

186UzunçarĢılı, Osmanlı Tarihî, s.199; Çabuk, Kuruluşundan Cumhuriyete, C.V, s.353-355; R. Kılıç,

Osmanlı-İran, s. 189-190; Çabuk, Murad Han, s.129;Ünal, IV. Murat, s.37; Yılmazer, “Murad IV”, s.181.

187

Mehmet Halife, Tarih-i Gılmânî, s.17.

188

Kâtip Çelebi, Fezleke, C.II, s.182; Naima, Naima Tarihî, C.III, s.326; BOA, MAD.d, Nr.14357, s.4:Halil Ġnalcık, Devlet-i Aliyye, Türkiye ĠĢ Bankası Yayınları, Ġstanbul 2014, s.207; Ünal, IV. Murat, s.73-74.

189

Öztuna, Türkiye Tarihî, C.IX, s.60; DaniĢmend, Osmanlı Tarihî, s.370; Vecihi Hasan Efendi, Tarih, Hamidiye Kütüphanesi, Nr. 917, Ġstanbul 1137, s.2; Ünal, IV. Murat, s.45-49.

43

Bağdat seferi hazırlıkları bu defa büyük bir özen ve titizlikle yürütülmüĢtür. Antep yoluyla Birecik’e gelen Sadrazam, dökülen topları bizzat tetkik etmiĢtir. Osmanlı ülkesinin birçok yerlerinde bu sefer için silâh, techizât, libâs imâlât hânelerinde büyük bir faaliyet gösterilmiĢtir. Rumeli’de Belgrat, ĠĢkodra, Budin tophanelerinde top döküldüğü gibi, Koçanya’da kurĢun dâneleri hazırlanmıĢtır. Ġstanbul’da, Konya’da, Van’da, Kayseri’de barut imâl edilmiĢtir190

. Ordunun Hazırlıkları neredeyse kusursuz bir Ģekilde yapılan bu sefer, hazırlıklar sadece askerî birliklerin seferber edilmesiyle sınırlı değildi. Ordunun geçeceği yolların tamiri, köprüler kurulması, mühimat ve zahire nakli, kuĢatma sırasında metris ve lağım gibi yardımcı hizmetlerde bulunmak için pek çok sayıda kiĢi orduya katılmıĢtı. Bu maksadla IV. Murad’ Sadrazam’tan 7.000- 8.000 lağımcı hazır edilmesini istemiĢti191

.

Bağdat seferine 40’a yakın yeni top, 200 Ģahi top götürülmüĢtür. Bosna dökümhanelerinde her biri 28 kiloluk 5 bin gülle ile hazırlanan cephâneyi Birecik ve Halep yoluyla Musul’a sevkedilmiĢtir. Ordunun, 150 bin kiĢi olduğu ve bunların ancak 60 bininin savaĢabilcek durumda olduğu, kalan kısmını ise hamallardan, sakalardan, ezrak idarecilerinden ve kâtiplerden oluĢtuğu ifade edilmektedir192

. Ordunun geçeceği yolun civarında bulunan kazalar sürsatı, kendilerine önceden belirtilmiĢ mallar halinde aynen teslim etmek mecburyetindeydi. 1638-1639 senesinde Bağdat seferi dolayısıyla Anadoludaki eyaletlere tevzi edilmiĢ bulunan sürsatı, askerî yolun üstünde ve yakın civarında bulunan Ankara, Bolu, Karaman, Rum, Halep, Diyarbakır vs gibi bu yıla ait sürsatı mükellefiyetini nakden eda etmiĢlerdir193.

1638’de Bağdat seferi hazırlıklarını muntazam bir Ģekilde yürüten ve ordunun ihtiyacı olan mühimmat ve malzemenin Bağdat’a nakledilmesi hususuna oldukca önem veren Osmanlı Devleti, Birecik’den Bağdat’a gönderilecek zahireyi nehir yoluyle

190Çabuk, Murad Han, s.130; Ünal, IV. Murat, s.59. 191

Küpeli, Osmanlı Safevî, s.238.

192

Zinkisen,Osmanlı İmparatorluğu Tarihî, s.115; Ünal, IV. Murat, s.59;DaniĢmend, Osmanlı Tarihî, s.370.

193Lütfi Güçer, Osmanlı İmparatorluğunda Hububat Meselesi ve Hububattan Alınan Vergi, Sernet

Matbaası, Ġstanbul 1994, s.97; Topçular Kâtibi Abdülkâdir Efendi, Abdülkâdir Efendi Tarihî, (Haz. Ziya Yılmazer), TTK, C.II, Ankara 2003, s.1064; Ünal, IV. Murat, s.53.

44

naklettiği gibi, kara nakliyatını da aksatmadan yapabilmek için büyük ölçüde camus, at, deve ve katırdan istifade etmiĢtir194

.

Sefere çıkan ordunun Üsküdar- Ġzmit- EskiĢehir- AkĢehir- Konya- Adana- Halep- Diyarbakır- Musul- Bağdat yolu üzerinde ve dönüĢte Musul- Diyarbakır- Malatya- Tokat- Amasya- Tosya- Bolu- Ġzmit- Üsküdar yolunda ve Bağdat’ta bulunduğu süre zarfında, 1.559.917 kile arpa, 1.886.751 ekmek, 43.923 kile un tükettiği belirtilmektedir195. Bağdat Seferi için Otağ-ı Hümayun’un Üsküdar’a dikildiği günden itibaren IV. Murad’ın Bağdat’tan ayrılmasından 2 gün sonrasına dek olan zaman içerisinde, ordunun ihtiyacı olan pirinç, un, arpa, ekmek, bal, tereyağı ve diger zahire için 2.824.523 akçe sarfedilmiĢtir196

.

1637 yılı kıĢ mevsimi olağanüstü bir hazırlık içinde geçmiĢtir. 2 Mart 1638’de Otağ-ı Hümayûn Üsküdar’a kurulmuĢtur197

. IV. Sultan Murad, savaĢçı ve ihtiĢamlı bir görüntü ile 8 Nisan 1638’de Üsküdar’a geçeceği zamana kadar her türlü hazırlık ikmal edilmiĢtir198

. Sultan Murad 8 Mayıs 1638 günü Ġstanbul’dan hareket etmiĢtir199. Revan Seferi’nde olduğu gibi Kaptan-ı Derya ile ġeyhülislâm Yahya Efendi ikinci defa padiĢahın yanında sefere iĢtirak etmiĢlerdir200

. EskiĢehir civarına gelirken IV. Murad atası Osman Gazi’nin kayınpederi ġeyh Edebalı’nın türbesini ziyaret etmiĢtir. Bolvadin’deyken beylerbeyi Vardarlı Ali PaĢa Eyalet askerî ile gelip orduya katılmıĢtır. Sadrazam Bayram PaĢa, 28 Mayıs’ta, Ġnönü konağından gelip Orduy-ı Hümâyûn’a

194Ġlhan ġahin, “1638 Bağdad Seferinde Zahire Nakline Memür Edilen Yeni-il ve Halep Türkmenleri”,

Tarih Dergisi, S.33, 2017, s.230; Ünal, IV. Murat, s.57-58.

195

Güçer, Osmanlı İmparatorluğu, s.138.

196Mehmet ĠnbaĢı, “Dürdüncü Murat’ın Bağdat Seferi Masraf Defteri”, A.Ü. Türkiyat Araştırmaları

Enstitüsü Dergisi, S.12, Erzurum 1999, s. 279.

197

BOA, MAD.d, Nr.14357, s.4; Halil Salihoğlu, “Dördüncü Murad’ın Bağdat Seferi Menazilnamesi”,

Belgeler, S.17, C.XIII, Ankara 1993, s.53; Songül Çolak, IV. Murad’ın Bağdat Seferi Menzilnamesi,

Ġstanbul 2015, s.30.

198 BOA, MAD.D, Nr.14357, s.4; Vecihi Hasan, Tarih, s.3; Naima, Naima Tarihî, C.III, s.326; Kara

Çelebi-Zâde Abdülaziz Efendi, Zafer-Name, Süleymaniye Kütüphanesi, Arsalan Kaynadrağ bölümü, Türkçe Yazmalar, Nr.238/956,023, s.25; Kâtip Çelebi, Fezleke, C.II, s.182; DaniĢmend, Osmanlı Tarihî, s.371; Peçevi, Peçevi Tarihî, C.II, s.494; Cezar, Mufassal Osmanlı Tarihî, C.IV, s.1936; Çolak, Bağdat

Seferi, s.31.

199BOA, MAD,d, Nr, 14357, s.4; Dördüncü Murad'ın 1047 Bağdad Seferi Menzilnamesi, Süleymaniye

Kütüphanesi Laleli, nr. 1608/6, 35b; Çolak, Bağdat Seferi, s.31; Ünal, IV. Murat, s.82.

200Naima, Naima Tarihî, C.III, s.326; Kara Çelebi-Zâde, Zafer-Name, s.25; Kâtip Çelebi, Fezleke, C.II,

s.182; Vecihi Hasan, Tarih, s.2; DaniĢmend, Osmanlı Tarihî, s.371; Peçevi, Peçevi Tarihî, C.II, s.494; Cezar, Mufassal Osmanlı Tarihî, C.IV, s.1936; Yılmazer, “Murad IV”, s.181.

45 katılmıĢtır. 8 Haziran’da AkĢehir’e varılmıĢtır201

. IV. Murad, 17 Haziran’da Konya’ya gelmiĢtir. PadiĢah burada iken 21 Haziran’da Rum Eyaletinin beylerbeği orduya katılmıĢtır. PadiĢah Mevlânâ’nın türbesini ziyaret etmiĢtir. 22 Haziran’da Mehdîlik iddiasıyla ortaya çıkan ġeyh Ahmed (Sakarya ġeyhi) denen âsî idam edilmiĢtir202

. PadiĢah ordugâhı Ģehirlerde zorba asileri temizlemekte kararlı devranmıĢtır203

.

PadiĢah Konya’da sekiz gün kaldıktan sonra 25 Haziran’da hareket edilmiĢtir. Ereğli, UlukıĢla, Çiftehan, Gülek Boğazı, Adana, Misis üzerinden Payas iskelesine varılduğı sırada Mısır valisi getirdiği iki kadırga dolusu hediyeyi burada takdim etmiĢtir. Payas’tan Ġskenderun’a ilerlenip, ondan sonra Amanos Dağları aĢılmıĢtır. Antakya geçildikten sonra Ġstanbul’dan itibaren elli beĢinci menzilde Halep’e ulaĢılmıĢtır (23 Temmuz 1938). Sultan Murad burada ordu ile on altı gün kalmıĢtır. Mısır, Trablus ġam ve Sivas kuvvetleri burada orduya iltihak etmiĢtir204

.

6 Ağustos’ta Halep’ten hareket edilmiĢ, fakat 26 Ağustos’ta Cülâb mevkiinde Sadrazam Bayram PaĢa vefat etmiĢtir. Bayram PaĢa’yı çok seven PadiĢah, 27 Ağustos’ta Diyarbakır Beylerbeyi Tayyar Mehmed PaĢa’yı Sadrazam tâyin edilerek, 3 Eylül 1638’de padiĢahın huzuruna çıkmıĢtır205

. 10 gün Diyarbakır’da kalan IV. Murad, 7 Ekim’de Musul’a gelmiĢtir. Burada Hind PadiĢah’ın elçisini kabûl etmiĢtir206

. Sultan Murad, Musul’dan ayrılmadan önce yeniçeri ve sipahilere biner akçe dağıtmıĢtır. Toplanan savaĢ meclisinde ordu toplarının bir kısmı, nehir yolu ile, 20 kadar top da kara yolu ile Bağdat’a sevkedilmiĢtir. MaraĢ Beylerbeyi artçı komutanlığına atanmıĢtır. Diyarbakır

201

Kâtip Çelebi, Fezleke, C.II, s.195-196; Çabuk, Murad Han, s.134; Solak-Zâde, Solak-Zâde Tarihî, CII, s.548; Topçular Kâtibi, Abdülkâdir Efendi Tarihî, s.1076-1082; DaniĢmend, Osmanlı Tarihî, s.371; Öztuna,

Türkiye Tarihî, C.IX, s.61; Ünal, IV. Murat, s.52.

202 BOA, MAD.d, Nr, 14357, s.9; Kâtip Çelebi, Fezleke, C.II, s.195-196; Kara Çelebi-Zâde, Zafer-Name, s.

27: Vecihi Hasan, Tarih, s.4; Solak-Zâde, Solak-Zâde Tarihî, CII, s.548; Topçular Kâtibi, Abdülkâdir

Efendi Tarihî, s.1076-1082.

203

Naima, Naima Tarihî, C.III, s.339; Ziya Nur Aksun, Osmanlı Tarihî, Ötüken NeĢriyat, C.II, Ġstanbul 1994, s.153; Salihoğlu, “Dördüncü Murad”, s.55-58; Çolak, Bağdat Seferi, s.39-40.

204

Kâtip Çelebi, Fezleke, C. II,s.196-197; Naima, Naima Tarihî, C.III, s.342-343; Kara Çelebi-Zâde, Zafer-

Name, s.27-28: Topçular Kâtibi, Abdülkâdir Efendi Tarihî, s.1083-1084; Cezar, Mufassal Osmanlı Tarihî,

C.IV, s.1937; Çabuk, Murad Han, s.140; UzunçarĢılı, Osmanlı Tarihî, s.201; Salihoğlu, “Dördüncü Murad”, s.59-61; Çolak, Bağdat Seferi, s.40-41.

205

Kâtip Çelebi, Fezleke, C.II, s.197; Naima, Naima Tarihî, C.III, s.349-351; Vecihi Hasan, Tarih, s.5: Topçular Kâtibi, Abdülkâdir Efendi Tarihî, s.1085-1086; R. Kılıç, Osmanlı-İran, s.190; Zinkisen, Osmanlı

İmparatorluğu, s.116; DaniĢmend, Osmanlı Tarihî, s.373-374; UzunçarĢılı, Osmanlı Tarihî, s.202.

206

Kâtip Çelebi, Fezleke, C.II,s.198; Naima, Naima Tarihî, C.III, s.353-357; Yılmaz Öztuna, Osmalı

46

Beylerbeyi yine öncülük görevinde kalmıĢ, Nogay PaĢa da topların bakımı ile görevlendirilmiĢtir207

.

Osmanlı ordusu Musul- Kızfâhrî- Mukabele-i Ali Hamamı- Zâb suyu- Mukabele-i Zâb suyu- ġemâmık- Pîr Davûd- Ġncesu- Altınköprü- Kökdepe- Hassâsuyı menzillerinden geçerek Kerkük’e ulaĢmıĢtır208

. Kerkük’ten sonra, ordu Bağdat’a doğru ilerlerken, bir kısım birlikler ġehriban’ın yağmasına gönderilmiĢtir209

.

Osmanlı Ordusu Kerkük’ten sonra Taze Hurmak- Nahiye-i Tavûk- Tuz Hurmatu- Kifrî- TelbeĢân- ġerb- Narînsuyı- TaĢköprü- Çunukköpri- Diyâle Kenâr-ı- Bakûbe KarĢusı- Bihruz menzillerinden geçerek nihayet 14 Kasım 1638’de Ģehre 7 km. mesafede bulunan Kazımiye’ye, ertesi gün de Âzamiye’ye ulaĢtmıĢtır. Ġstanbul (Üsküdar)’dan Bağdat (Âzamiye)’ye kadar 197 gün alıp, 121 konak geçilip, mola ile geçen 76 günün dıĢındaki günlerde yol yürünmüĢtü. 15 Kasım’da Otağ-ı Hümâyûn Ġmâm-ı Âzam türbesinin önüne kuruldu ve toplanan harp meclisinde derhal muhasaraya geçilmesine karar verilmiĢti210.

Bu sırada bölgeyi BektaĢ Han kumandasında 40.000 Safevî askerînden müteĢekkil çok kudretli bir garnizon savunuyordu. Oniki bin seçkin süvari askerîyle Halef Han ve Mîr Fettah onun emri altında bulunuyordu211

. ġah, PadiĢah’ın Bağdat’ı muhasara altına aldığını öğrenince, bir taraftan Bağdat’taki tahkimatın artırılmasını emretmiĢ, öte yandan da buraya ilâve kuvvetler göndermiĢtir. ġah Safi kendi emrinde mühim miktarda kuvvet tutarak Bağdat’a altı konak mesafede beklemekteydi. Fakat Osmanlı ordusuna yaklaĢamıyordu212

.

207Naima, Naima Tarihî, C.III, s.360-361; Kâtip Çelebi, Fezleke, C.II, s.199; Vecihi Hasan, Tarih, s.5-6:

Peçevi, Peçevi Tarihî, C.II, s.496; Hammer, Osmanlı Devleti Tarihî, C.II, s.220; Çabuk, Murad Han, s.143- 145; Ünal, IV. Murat, s.115.

208

BOA, MAD.d, Nr, 14357, s.23-25.

209Aksun, Osmanlı Tarihî, C.II, s.154; Ahmet Gündüz, “Osmanlı Devrinde Musul’un Ġdarî Yapısı”,

Türkler, C.X, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara 2002, s.580; Ünal, IV. Murat, s.116.

210

BOA, MAD.d, Nr, 14357, s.25-28; Kara Çelebi-Zâde, Zafer-Name, s.31-32; Solak-Zâde, Solak-Zâde Tarihî, C.II, s.549; Peçevi, Peçevi Tarihî, C.II, s.496; Topçular Kâtibi, Abdülkâdir Efendi Tarihî, s.1093-

1094: Hammer, Osmanlı Devleti Tarihî, C.II, s.220; Çabuk, Murad Han, s.146; Çolak, Bağdat Seferi, s.32; Ünal, IV. Murat, s.137; Yılmazer, “Murad IV”, s.181.

211

Naima, Naima Tarihî, C.III, s.364; Ünal, IV. Murat, s.128-129.

212

47

Dicle’nin doğusunda yer alan Bağdat kalesi yüksek, güçlü, uzun ve handeklerle çevrili surları sayesinde çok dayanıklıydı. Kalenin çevresi 20 km’den fazla olup, kale’nin surunda toplam 211 kule ve her iki kule’nin arasında 52 mazgal bulunup yaklaĢık 11.000 mazgal vardı. Muhasara baĢlangıcında Safevîlerce her bir mazgala 2’si tüfekçi, 1’i okçu, 3 silahĢor ve 2 Ģehirli yardımcı tayin edilmiĢti ki, bu da 50- 60.000 kiĢinin kalenin savunmasında görevlendirdiği anlamına geliyordu. Surların yüksekliği oratalama 25 m olmakla birlikte kulelerin bulunduğu yerlerde bu yükseklik 45 m’ye kadar çıkıyordu. Surların kalınlığı ise tabanda 11 m’ydi. Surlar horasanî tuğla yapıldığı için top gülleleri duvarlara pek fazla zarar vermiyordu. Bundan dolayı Bağdat kalesi kuĢatmalara dayanabiliyordu213.

Daha önce gerçekleĢtirilen seferlerde Hafız Ahmed PaĢa Karanlık Kapı, Hüsrev PaĢa ise Ġmâm-ı Âzam Kapısı tarafından surları top ateĢine tutmuĢlardı. Safevîler bu kez de hücumun buralardan yapılabileceğini hesaplayarak, iki kapının bulunduğu kesimi çok kuvvetli tahkim etmiĢlerdi. Bunun için Osmanlı kuvvetleri, kaleyi Ak-kapı tarafından tazyike baĢlamıĢlardır. 16 Kasım Salı günü baĢlayan fiîli kuĢatma, gece boyu metris kazılması iĢi tamamlandıktan sonra birden ĢiddetlenmiĢtir214

.

Kumandalar arasında muhasara sahası Ģöyle taksim edilmiĢti: Ak-kapı tarafında Veziriâzam Mehmet PaĢa, Yeniçeri ağası Hasan Ağa ve Rumeli beylerbeyi Arslan paĢa- zâde Ali paĢa: onların aĢağı tarafında Karanlık kapıya doğru Mustafa PaĢa, Sivas valisi kör-hazinedar Ġbrahim PaĢa kırık yeniçeri subayı ile samsuncubaĢı köstendil ve Avlonya sancak beyleri: bunların ilerisinde Anadolu beylerbeyi Hüseyin PaĢa, Mısır askerî ve kırık yeniçeri subayı ile zağarcıbaĢı Haydar Ağa-zade Mehmet Ağa bulunuyordu. Karanlık kapı ilerisine Gürcü MehmetpaĢa, Nogay PaĢa oğlu Arsalan PaĢa idaresinde nöbetçi kuvvetler yerleĢtirilmiĢ vaziyetteydi215

. Metrise baĢarıyla girilince sıra topların yerleĢtirmesine gelmiĢti. Orduyla beraber Musul’dan getirilen 20 topun 10’u sadrazam,

213

Küpeli, Osmanlı Safevî, s.252-253.

214Naima, Naima Tarihî, C.III, s.362; Kâtip Çelebi, Fezleke, C.II, s.200; Vecihi Hasan, Tarih, s.6-7: Çabuk,

Kuruluşundan Cumhuriyete, C.V, s.360; Çabuk, Murad Han, s.147; UzunçarĢılı, Osmanlı Tarihî, s.203.

215

BOA, MAD.d, Nr, 14357, s.28; Kara Çelebi-Zâde, Zafer-Name, s. 32; Kâtip Çelebi, Fezleke, C.II, s.200; Topçular Kâtibi, Abdülkâdir Efendi Tarihî, s.1095; Naima, Naima Tarihî, C.III, s.363; Peçevi, Peçevi

Tarihî, C.II, s.496-497; UzunçarĢılı, Osmanlı Tarihî, s.203; Aksun, Osmanlı Tarihî, C.II, s.154;Cezar, Mufassal Osmanlı Tarihî, C.IV, s.1942; Çabuk, Kuruluşundan Cumhuriyete, C.V, s.360; Ünal, IV. Murat,

48

6’sı kaptanıderya, 4’ü Anadolu beylerbeyinin metrisine tayin edilmiĢtir. PaĢalara dağıtan toplar kuĢatmayı hızlandırmiĢtir216

.

Muhasaranın dördüncü günü Silâhdar Mustafa PaĢa’nın emrine 12 bin kiĢilik kuvvet tahsis edilerek, Mihriban tarafına akına gönderilmiĢtir. Akına giden kuvvetler dönünce Sultan Murad, Silâhdar Mustafa PaĢa’ya onüç top ve bir miktar asker vererek ġat suyunu geçirip Ģehri ġat-kapısı tarafından zorlamakla görevlendirilmiĢtir. Silâhdar Mustafa PaĢa bilhassa KuĢlar Kalesi tarafından Bağdat’ı topa tutunca, Ģehir içine düĢen top mermilerinden bazı binalar yıkılmıĢtır217

.

Muhasaranın sekizinci günü Sadrazam Tayyar Mehmed PaĢa Ak-kapı surlarını yıkmıĢ, Kaptan-ı Derya KemankeĢ Kara Mustafa PaĢa ve Hüseyin PaĢa’nın mıntıkasındaki kulelerin de ekserisi yıkılmıĢtı. Surlar 800 metre kadar mesâfede, tamamen tahrib edilmiĢti218

. Sultan Murad Bağdat muhasarasında, yararlanan askerlere 30 kuruĢ ihsan edip yakın ilgi göstermiĢ. Azâmiye önündeki otağının yanında kurdurduğu sahra hastanesinde tedavilerinin yapılmasını sağlamıĢtır ve metrislere girerek askerleri cesaretlendirmiĢtir219

.

KuĢatmanın on dördüncü günü, Sultan Murad umûmî bir hücum yapılmasını emretmiĢtir. Ancak içeriden hücum haberinin alındığı duyulunca vazgeçilmiĢtir. 18. gün Hüseyin PaĢa’nın bulunduğu kısma, Safevîler metrisleri bozmak amacıyla bir hücum yapmıĢlar, ancak Hüseyin PaĢa tarafından püskürtülmüĢtür220

. Bu esnada Musul’dan gemilerle yola çıkan 10 top ve bir miktar barutla beraber Bağdat’a ulaĢtı. Sonraki birkaç gün içinde 7 top daha gelmiĢti. Bunlar gelir gelmez ihtiyaç olan metrise gönderilmiĢ ya da kale yeni bir yerden vurulmaya baĢlardı221.

10-12 Aralık günleri toprak sürerek hendeklerin doldurulmasına gayret edilmiĢtir. 14 ve 15 Aralık’ta askere 260 bin torba dağıtılmıĢtır. Torbalara toprak doldurularak

216

Küpeli, Osmanlı Safevî, s.255.

217Naima, Naima Tarihî, C.III, s.365; Cezar, Mufassal Osmanlı Tarihî, C.IV, s.1943; Ünal, IV. Murat,

s.147-148.

218

Çabuk, Murad Han, s.150; Ünal, IV. Murat, s.149,154.

219BOA, MAD.d, Nr, 14357, s.29; UzunçarĢılı, Osmanlı Tarihî, s.203; R. Kılıç, Osmanlı-İran, s.191. 220

BOA, MAD.d, Nr, 14357, s.29; Naima, Naima Tarihî, C.III, s.367; Çabuk, Murad Han, s.150.

221

49

bunların gerisinden hendeğe doğru ilerlenmeye çalıĢılmıĢtır. Her vezir ve paĢa kendi mıntıkasında toprak sürüp hendek doldurmaya çalıĢırken bu iĢi evvelâ KemankeĢ Kara Mustafa PaĢa tamamlamıĢtır222

.

Bu sırada, Bağdat’a yardım için Rüstem Han’ın, 12.000 kiĢilik bir orduyla Diyâle’ye doğru gelmekte olduğu haberi alınmıĢtır. 21 Aralık’ta Halep ve TrablusĢam valileri, Arap reislerinden EbûriĢoğlu ilebirlikte Ġranlılarla savaĢmak için Diyâle taraflarına gönderilmiĢtir. Bunlar yaklaĢınca Ġran ordusu çekilmiĢtir. Ġki gün sonra yani 23 Aralık’ta bütün mevzilerde hendekler doldurulmuĢtur223

. PadiĢahın isteği üzerine veziriâzam ertesi gün, kaleye umumî bir hücum yapılacağını ilan etmiĢtir. Osmanlı ordusu ilerleyince iki taraf arasında vukuu bulan kanlı ve Ģidetli bir mücadelenin sonunda, kulelerin bir kısmı Osmanlı askerî tarafından ele geçirildi224

. Bu vuruĢmalar sırasında 23 Aralık’ta Sadrazam Tayyar Mehmed PaĢa, alnına yediği bir kurĢunla ölmüĢtür. Muharebe meydanında ölen dördüncü Osmanlı sadrazamı olan Tayyar Mehmed PaĢa’nın ölümünden sonra IV. Murad, Kapdân-ı Deryâ KemankeĢ Kara Mustafa PaĢa’yı sadrazam yapmıĢ ve hucümların devam etmesini istemiĢtir225

.

Yeni sadrazamın mevkiini almasıyla hücumlar tazelenip kuvvet kazanmıĢtır. Bu arada surlardaki bütün kuleler zaptedilmiĢtir. KuĢatmanın 40. günü müdafaadan ümit kesen BektaĢ Han, teslim olmaya karar vermiĢtir226

. 24 Aralık’ta BektaĢ Han elçi gönderip Safevî granizonundan serbestçe çıkıp gitmesine müsade edilmesi Ģartıyla teslim olmayı teklif etmiĢtir. IV. Murad kalenin karanlık basmadan teslim edilmesi Ģartıyla bu teklifi kabûl etmiĢtir. Bunun üzerine BektaĢ Han, en büyük kumandalarından on kiĢiyi yanına alarak Sadrazam KemankeĢ Kara Mustafa PaĢa’nın otağına gelmiĢtir. Daha sonra

222

Ünal, IV. Murat, s.155-156; Cezar, Mufassal Osmanlı Tarihî, C.IV, s.1943.

223Hammer, Osmanlı Devleti Tarihî, C.II, s. 220. 224Cezar, Mufassal Osmanlı Tarihî, C.IV, s.1944. 225

Kâtip Çelebi, Fezleke, C.II,s.202; Naima, Naima Tarihî, C.III, s.370; Kara Çelebi-Zâde, Zafer-Name, s. 35-36: BOA, MAD.d, Nr, 14357, s.30; Vecihi Hasan, Tarih, s.7; Topçular Kâtibi, Abdülkâdir Efendi

Tarihî, s.1097-1098; Solak-Zâde, Solak-Zâde Tarihî, CII, s.549; Peçevi, Peçevi Tarihî, C.II, s.496;

DaniĢmend, Osmanlı Tarihî, s.377; Öztuna, Türkiye Tarihî, C.IX, s.62-63; Atak, Bağdad’ın Fethi, s.18.

226

50

padiĢah huzuruna çıkarılmıĢtır. Safevî garnizonundan ise isteyenlerin Osmanlı hizmetine girebileceği, istemeyenlerin ise Ġran’a gidebileceği ilân edilmiĢtir227

.

Öte yandan 20.000 Safevî kuvvetinin Ģehrin ve kalenin tesliminden sonra BektaĢ Han’ı dinlemeyerek iç kalede mukavemet etmeleri yeniden kan dökülmesine, bu arada Bağdat’taki Safevî kuvvetlerinin imhasına yol açmıĢtır. Osmanlı ordusu üzerine top ve