• Sonuç bulunamadı

Sadrazam Hafız Ahmed PaĢa’nın Ġkinci Defa Bağdat Seferi(1625)

1.11. Bağdat Osmanlı Safevî Mücadelesi’nde

1.11.3. Sadrazam Hafız Ahmed PaĢa’nın Ġkinci Defa Bağdat Seferi(1625)

etmesi üzerine Çerkes Mehmet PaĢa, sadrazamlığa ve serdarlığa getirilerek, Abaza isyanını bastırmakla ve Bağdat’ı geri almakla vezifelendirilmiĢtir. Çerkes Mehmet PaĢa, Abaza kuvvetlerini yenilgiye uğratarak, Bağdat seferi için hazırlıklara baĢlamıĢtır121. Ancak Çerkes Mehmet PaĢa hastalanarak 28 Ocak 1625 tarihînde vefatı etmiĢtir. Bu beklenmeyen vefat neticesinde vezâret mührü Diyarbakır’da vali bulunan Hafız Ahmed PaĢa’ya gönderilmiĢtir. Kendisine, Bağdat taraflarını iyi bilmesinden dolayı serdarlık da verilmiĢtir122

.

Hafız Ahmed PaĢa Bağdat seferin için görevlendirildiğine dair fermanı alınca, hemen hazırlıklara baĢlamıĢtır. Bu amaçla 5 Mayıs 1625 tarihînde, Diyarbakır yakınında sadâret otağı kurulmuĢtur. Hüsrev PaĢa, yeniçeri askerî ve diğer bölük ağaları ile Tokat’tan hareket ederek, Ramazan baĢlarında Sadrazam’a katılmıĢtır123

. Toplanan bir savaĢ konseyinde Bağdat’ın fethinin kolay olacağını zanneden Sadrazam Hafız Ahmet PaĢa, sadece dört kıt’a hafif top ile Bağdat üzerine yürünmesini kararlaĢtırmıĢtır124

. Kalenin kuĢatması için götürülen top ve mühimatı yetersiz gören bazı paĢalar Sadrazam

119

Kâtip Çelebi, Fezleke, C.II, s.49-50; Naima, Naima Tarihî, C.II, s.289-290; Küpeli, Osmanlı Safevî, s.141-142: Konuk, Kasr-ı Şirin Antlaşması, s.20.

120

Küpeli, Osmanlı Safevî, s.141-142.

121

Çabuk, Murad Han, s.35.

122Solak-Zâde, Solak-Zâde Tarihî, C.II, , s.517. 123

Polat, IV. Murat, s.14.

124

30

Hafız Ahmet PaĢa’ya itiraz etmiĢlerdir. Ancak Sadrazam bu itirazları ciddiyette almamıĢ ve “Kal’anın miftâhı cebimdedir” Ģeklinde karĢılık verdiği asker arasında yayılmıĢtır125.

Diyarbakır’dan yola çıkan Sadrazam Hafız Ahmed PaĢa, Musul ve Kerkük’ü geçerek Bağdat tarafına yönelmiĢtir. Sadrazam, 11 Kasım 1625’te Bağdat surları yakınında Ġmâm-ı Âzam türbesi yakınlarına yerleĢmiĢtir. Askerler de 12 Kasım itibarıyla metrislere girip, elde bulunan dört top kaleye karıĢı konuldu. Halep valisi Mustafa PaĢa Ģehrin Dicle nehri kıyısındaki kısmını tutmuĢtur. Sadrazam ve Yeniçeri Ağası karanlık kapıdan Acem burcuna kadar uzanan mıntıkıda yer alırken, Acem burcundan Ak-kapı semtine kadar uzanan sahaya da bir kısım beylerbeyleri yerleĢtirilmiĢtir. Böylece 15 Kasım’da Bağdat kalesi muhasara altına alınmıĢtır126

.

Muhasaranın birinci gününde ilk anda top azlığının verdiği sıkıntılarla karĢılaĢılmıĢtır. Naima, Sadrazamın az topla sefere çıkıĢını, Ġran içine bir akın yapmak istemesiyle izâh etmektedir. Top kifâyetsizliğini telâfi etmek için, Sadrazam Hafız Ahmed PaĢa, metrislerde yatıp kalkmasına rağmen, sûrlarda yapılan savaĢlarda hiçbir sonuç alamamıĢ, bunun üzerine lağım kazılmaya baĢlanmıĢtır. YaklaĢık iki ayda 52 kadar lağım kazılmıĢ, ancak Bağdatlılar hepsini kapatmayı baĢarmıĢlardır. KuĢatmanın 72.günü kapatılan bir lağımdan açılan gediğe, umûmî hücum yapıldı ise de aradaki Mazenderanlı askerlerin Ģiddetli savunması neticesinde yeniçeriler geri dönmek zorunda kalmıĢtır127

. Bağdat muhasarası uzayınca ġah Abbas, kalediklere yardım etmek üzere 30 bin kiĢi ile Diyâle suyu kenarındaki ġehriban’a kadar gelmiĢtir. 26 Mart 1626 tarihînde Diyâle’yi geçince, kuvetlerinden on bin kiĢi ayırarak Zeynel Han’ın emrine vermiĢ ve onu, Osmanlı ordusuna zahire nakleden birliklerin üzerine sevk ederek orduya gelen zahire ve iaĢe yolunu kesmiĢtir.128

. Bu sırada, ġahı’nın Bağdat’a teveccüh etmesi üzerine, toplayan harp meclisinde Halep Beylerbeyi Mustafa PaĢa geri çekilmeyi önerirken yeniçeri subayları ve sipahiler buna itiraz ederek kuĢatmanın devamında ısrarcı oldular. Bu arada Sadrazam padiĢaha bir mektup yazarak, top ve mühimmât ile yardım talebinde

125Küpeli, Osmanlı Safevî Münasebetleri, s.152. 126

Kâtip Çelebi, Fezleke, C.II, s.74-75; Hammer, Osmanlı Devleti Tarihî, C.II, s.187; Mstafa Cezar,

Mufassal Osmanlı Tarihî Resimli-Haritalı, TTK, C.IV, Ankara 2011, s.1914.

127Naima, Naima Tarihî, C.II, s.360-363; Kâtip Çelebi, Fezleke, C.II, s.76. 128

Kâtip Çelebi, Fezleke, C.II, s.76-77; Naima, Naima Tarihî, C.II, s.364-365; UzunçarĢılı, Osmanlı Tarihî, s.161.

31

bulundu. Bu esnada Diyarbakır Beylerbeyi Murad PaĢa kumandasında on bine kadar asker, Safevî kuvvetlerinin Diyâle’yi geçirmeleri engellemek için Zeynel Han üzerinde gönderildi. Fakat Osmanlı kuvvetleri birkaç muharebeden sonra mağlup olup geri çekildi. Bu mağlubiyetin ardından Hafız Ahmed PaĢa çıkar bir yol bulmak adında diplomatik bir teĢebbüste bulunduysa da karĢılıklı mektuplaĢmalardan bir netice alınmadı129

.

Bağdat’ın yardımına gelen ġah Abbas 30.000 kiĢilik ordusu ile, Osmanlı kuvvetleri ile yaptığı Ģiddetli üç çarpıĢmadan da netice alamamıĢtır. Ġki taraf da birbirlerine üstünlük sağlayamamıĢtır130

. Fakat ulaĢım yolları Safevîler tarafından kapatılan Osmanlılar’ın durumu gün geçtikçe güçleĢmiĢ ve havaların ısınmasıyla askerler arasında baĢ gösteren salgın hastalıklar, zahire ve mühimmat konusundaki sıkıntılardan dolayı Osmanlı ordugahında umutsuzluk ve huzursuzluğu arttırdı. Osmanlı ordusunun savaĢmaya kudreti kalmadığını gören, ancak kendi ordusu da ağır zayiat veren ġah Abbas bu duruma bir son vermek için Hafız Ahmed PaĢa’ya mektup göndererek görüĢmeler baĢlamıĢtır131

.

Uzun müzakerelerden sonra sulh değil, fakat mütarek’e yapılması ve Hafız Ahmed PaĢa’nın Bağdat’tan çekilip gitmesi üzerinde anlaĢmaya varılmıĢtır. Mütareke Ģartlarına göre, Necef, Kerbela, Hille tarafları, yani kesif ġîi nüfusla meskûn Orta Irak’ın güney kesimi Ġran’a bırakılacak, ġah da Bağdat’ı Osmanlılar’a geri verecekti. Fakat bu esnada Osmanlı ordugahında zahire yokluğundan bunalmıĢ yeniçeriler’in ayaklanması üzerine Hafız Ahmed PaĢa muhasarayı bırakıp döneceği haberini alan ġah Abbas bu esaslardan ve Bağdat’ı geri vermekten vazgeçmiĢtir. Hafız Ahmet PaĢa bu durum üzerine muhasara’yı bırakmak zorunda kaldı132

. Böylece 9 aya yaklaĢan Osmanlı kuĢatması, hiçbir sonuç alınmadan sona ermiĢtir. 3 Temmuz 1626’da Orduy-ı Hümâyûn, Bağdat’tan ayrılmıĢ, Musul ve Diyarbakır üzerinden Halep’e gelen Sadrazam Hafız Ahmed PaĢa, bir süre sonra azledilmiĢtir (1 Aralık 1626)133

.

129Küpeli, Osmanlı Safevî, s.156-157. 130

Yılmaz Öztuna, Başlangıcından Zamanımıza Kadar Türkiye Tarihî, C.IX, Ġstanbul 1996, s.49.

131

Küpeli, Osmanlı Safevî, s.160-161.

132DaniĢmend, Osmanlı Tarihî, s.335; Naima, Naima Tarihî, C.II, s.384-386; Kâtip Çelebi, Fezleke, C.II,

s.85-87.

133

32