• Sonuç bulunamadı

Sosyal Sigortalar Kanunu ve Emekli Sandığı Kanununa Göre

I V .KAMU YARARI KAVRAMI

B. Malûl Sayılma

2. Sosyal Sigortalar Kanunu ve Emekli Sandığı Kanununa Göre

Malûllük, 5510 sayılı Kanun’dan önce SSK, Bağkur, Emekli Sandığı yasalarında ayrı ayrı düzenlenmişti. Söz konusu yasalar incelendiğinde malûllüğün ilk ve en önemli unsurunun belli bir düzeyde sakatlık olduğu görülmektedir. 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu, malûllüğün iki farklı şekilde ortaya çıkabileceğini düzenlemiştir. Kanun m.53/A/c maddesinde ilk olarak iş kazası ve meslek hastalığı sonucu meslekte kazanma gücünün en az %60’ını yitirdiği tespit edilen sigortalılar malûl sayılabilmektedir. İkinci durum ise, iş kazası ve meslek hastalığı dışındaki nedenlerden doğan malûllüktür. Yine aynı Kanun’un belirtilen maddesinde yetkili hastanelerce düzenlenecek usulüne uygun sağlık kurulu raporları ve dayanağı tıbbi belgelerin incelenmesi sonucu çalışma gücünün en az 2/3’ünü yitirdiği tespit edilen sigortalı malûl sayılır. Aynı imkân, gördüğü tedavi sonrasında çalışma gücünün en az 2/3’ünü yitirdiğini ispatlayabilen sigortalılara da tanınmış ve onlar da malûl kabul edilmiştir. Yasal düzenlemelerden de anlaşıldığı üzere, çalışma gücü kaybına dayalı olarak sunulan iki malûllük seçeneği bulunmaktadır. O nedenle karşılaşılan olaylarda her ikisinin de ayrı ayrı ele alınması gereklidir. Nitekim yüksek mahkeme önüne gelen olaylarda, salt birinci koşulun oluşmaması gerekçesi ile malûllük talebini reddeden mahkeme kararlarını bozmuştur100.

5434 sayılı Emekli Sandığı Kanunu da 5510 sayılı Kanundan önce memur ve diğer kamu görevlileri için malûl sayılmaya ilişkin düzenlemeye yer vermiştir. Ancak bu düzenleme, 506 sayılı SSK’dan farklıdır. Kanuna göre her ne sebep ve şekilde olursa olsun vücutlarındaki arızalar veya tutuldukları tedavisi imkânsız hastalıklar yüzünden görevlerini yapamayacak duruma gelen iştirakçiler malûl sayılmıştır (ESK.m.44). Dolayısı ile 5434 sayılı Kanun malûl sayılmayı, rakamsal

99 Bkz. TUNÇOMAĞ, Kenan, Sosyal Sigortalar, Gözden Geçirilmiş ve Yenilenmiş, 5. Baskı Ekim

1990, s.330; TUNCAY/EKMEKÇİ, s.320; GÜZEL/OKUR/CANİKLİOĞLU, s.412; GÜZEL, Ali/OKUR, Ali Rıza, Sosyal Güvenlik Hukuku, Yenilenmiş 8. Bası, İstanbul 2002, s.278.

değeri olan bir çalışma gücü kayıp oranına değil, iştirakçinin görevini yapamayacak olmasına bağlamıştır.

1479 Bağ-Kur ve 2926 sayılı Tarım Bağ-Kur Kanunlarında da yeni Kanun’dan önce malûl sayılmaya ilişkin hükümlere yer verilmiştir. Buna göre çalışma gücünün en az 2/3’ünü yitirdiği tespit edilen sigortalı malûl sayılmakta ve diğer şartları da sağladığı durumlarda ilgililere aylık bağlanmaktadır. Aynı aylık imkânı 4956 sayılı yasa ile birçok hükmü kaldırılsa da 2926 sayılı yasa kapsamındaki Tarım Bağ-Kur Sigortalıları içinde korunmuştur.

3. 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’na Göre Malûllük Kavramı

5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu, Sosyal Sigortalar ve Bağ-Kur Kanunları dikkate alındığında malûllük konusunda temel bir değişiklik getirmemektedir. Yeni hükümler incelendiğinde, eski mevzuatta yer alan birçok hükmün varlığını aynen koruduğu görülmektedir. Fakat 5434 sayılı Emekli Sandığı Kanunu’na göre değişiklikler söz konusudur.

Yeni Kanun tüm sigortalılara uygulanmasını öngördüğü malûllük tanımını şu şekilde yapmaktadır: “Sigortalının veya işverenin talebi üzerine kurumca yetkilendirilen sağlık hizmeti sunucularının sağlık kurullarınca usulüne uygun düzenlenecek raporlar ve dayanağı tıbbi belgelerin incelenmesi sonucu, çalışma gücünün veya iş kazası veya meslek hastalığı sonucu meslekte kazanma gücünün en az %60’ını kaybettiği kurum sağlık kurulunca tespit edilen sigortalı, malûllük sigortası bakımından malûl sayılır” (SSGSSK.m.25/1).

Yukarıda da beyan etmiş olduğumuz gibi 5510 sayılı Kanun, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu temel alınarak hazırlanmıştır. Dolayısıyla malûllük konusunda Sosyal Sigortalar Kanunu’ndaki 53. madde hükmüne paralel olarak düzenleme yapılmıştır. Ancak buna rağmen yeni hüküm bir takım değişiklikler de getirmiştir. Bunlardan birisi çalışma gücü ve meslekte kazanma gücü kayıp oranlarının aynı rakamsal değerle ifade edilmesidir. Gerçekten de önceki düzenlemelerde malûliyeti gerektiren çalışma gücü kayıp oranı 2/3 olarak ifade edilirken meslekte kazanma gücü kaybı yüzdelik esasa göre değerlendirilmiş ve %60 gerekli ve yeterli görülmüştür. Bu uygulamanın temelinde çalışma gücü kaybının

belirlenmesinde kullanılan ölçütler ile meslekte kazanma gücü kaybının takdirinde kullanılan değerlerin birbirinden farklı olması yatmaktadır101. Yeni Kanun’da ise bu karışıklığa son verilmiştir. 5510 sayılı Kanun her iki kavramı da yüzdelik usule göre belirlemiştir. Uygulamayı göstermek amacıyla yeni Kanun’da da, malûl sayılmayı düzenleyen 25. maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esasların, Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenleneceği açıkça belirtilmiştir ve bu konuda da Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği102 ve Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği103 yayımlanmıştır.

Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun bu anlamda getirmiş olduğu ikinci bir yenilik ise daha önce farklı düzeylerde olan çalışma gücü kayıp oranı ile meslekte kazanma gücü kayıp oranının artık aynı düzeyde birleştirilmesidir. 506 sayılı Kanun döneminde çalışma gücü için 2/3, meslekte kazanma gücü için %60 olarak belirlenen kayıp oranları yeni yasa ile her ikisi içinde %60 haline getirilmiştir. Bu durum iş kazası ve meslek hastalığı dışındaki nedenler ile çalışma gücünü kaybedenlerin malûliyeti için aran 2/3 (%66) oranın %60’a çekilmiş olması anlamına gelmektedir. Dolayısı ile 506 sayılı Kanun’da çalışma gücü kayıp oranı %60 ile %65 arasında olanlar malûliyet aylığına hak kazanamadıkları halde yeni yasa kendilerine bu hakkı sağlamıştır. Kayıp oranının %60 olarak belirlenmiş olması bir anlamda 506 ve 1476 sayılı Kanunların kapsamına girenlere kıyasla daha lehe, 5434 sayılı Kanun’un kapsamına girenlere kıyasla aleyhe olmuştur104.

5510 sayılı Kanun ile getirilen ve bu bağlamda değinilmesi gereken üçüncü bir yenilik ise, Emekli Sandığı iştirakçileri için malûliyet şartının değişmiş olmasıdır. Yukarıda da değinmiş olduğumuz gibi 5434 sayılı Kanun, vücutlarındaki arızalar veya tutuldukları tedavisi imkânsız hastalıklar yüzünden görevlerini yapamayacak duruma giren iştirakçileri malûl saymıştı. Ancak 5510 sayılı Kanun tüm sigortalılara aynı malûllük koşullarını uygulayabilmek için sözü edilen malûllük kavramına yer vermiştir. Bu şekilde önceden sandık iştirakçisi olan fakat 5510 sayılı yasada 4/c’li

101 AKIN, s.161.

102 11.10.2008 t. ve 27021 S.lı RG. 103 28.08.2008 t. ve 26981 S.lı RG.

104 SARAÇ, Coşkun, Son Tasarı Işığında 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası

Kanununun Başlıca Yenilikleri, MESS Sicil İş Hukuku Dergisi, 2008/9, s.125,

olarak adlandırılanlarda, ancak çalışma güçlerini %60 oranında kaybettikleri takdirde veyahut da vazifelerini yapamayacak şekilde meslekte kazanma gücünü kaybettikleri takdirde malûl sayılacakları kabul edilmiştir.