• Sonuç bulunamadı

Sosyal Sermayenin Tanımları ve Türleri

1.1. Sermaye Türleri

1.1.5. Sosyal Sermaye

1.1.5.3. Sosyal Sermayenin Tanımları ve Türleri

Sosyal sermayenin gelişim safhalarından ikinci bölümde gerçekleşen kavramlaştırma çalışmaları Pierre Bourdieu tarafından başlatılmış olup, Bourdieu sermayeyi ekonomik,

68

kültürel ve sosyal sermaye olarak üç bölüme ayırmıştır. Sermaye türlerinin değişme ve dönüşme özelliğine dikkat çeken Bourdieu sosyal sermayeyi “karşılıklı tanışıklık ya da tanımaya dayalı, aşağı yukarı kurumsallaşmış ilişkilerin oluşturduğu sürdürülebilir bir ağa sahip olmaya bağlı, gerçek veya potansiyel kaynaklar toplamı” olarak tanımlamaktadır (Gerni, 2013, 12). O halde Bourdieu’ya göre sosyal sermaye üyelere, tanıdıklara avantaj sağlayan, bu anlamda eşitsizliği yeniden üreten bir değer olarak karşımıza çıkmaktadır. Kişiler eşitsizliği devam ettirebilmek için bu tür avantajlarını devam ettirmelerine olanak sağlayan yapısal kurumları ve ilişkileri bilerek kurmaktadırlar. Ağ ne kadar büyükse ya da ağa ulaşma olanakları ne kadar zenginleşirse sosyal sermaye de o derece zenginleşmektedir. Grup üyeliğine değer bulunan bireyin bizatihi kendisi değil ilişkileri ve bağlantılarıdır. Grubun önemi arttıkça taşıdığı potansiyel de artacaktır.

Bourdieu’nun tanımı sosyal sermayenin üç unsurunu kapsamaktadır:

1. Aktörlere ortaklarının sahip olduğu kaynaklara erişim sağlayan sosyal ilişki,

2. Grubun ortak bir özelliği olmaktan çok aktörler arasındaki ilişkilerin bütünü tarafından üretilen kaynak miktarı,

3. Bu kaynakların kalitesi (Bourdieu, 1986’dan aktaran: Gerni, 2013,12).

J.S. Coleman’a göre sosyal sermaye işlevselliği açısından yükümlülükler, beklentiler, güven ve bilgi akışı unsurlardan oluşmaktadır. Sosyal sermaye aktörler arasında oluşur ve ilişkilerin yapısına bağlıdır (Coleman, 1988). Sosyal sermayenin yapısı gereği sosyal olduğuna vurgu yapan Coleman, üç farklı sermaye kaynağı belirlemiştir. İlk olarak karşılıklı ödün (güven dahil), bilgi kanalları ve bilgi akışı, yaptırım ile ortak normlar olarak belirtilen üç sosyal sermaye kaynağı grup üyelerinin ortak eylemleri ve ilişkileri yoluyla genişlemekte, zenginleşmektedir (Coleman, 1988). Coleman, “Normlar, sosyal iletişim ağları ve yetişkinlerle çocuklar arasındaki ilişkiler çocukların gelişiminde önemlidir. Sosyal sermaye ailenin içerisinde olduğu gibi, ailenin dışında, topluluk bünyesinde varolabilir (Coleman, 1988, 300).” derken sosyal sermayenin, sadece güven belgesinin edinilmesinde değil, aynı zamanda bilişsel gelişimde ve güvenli öz-benliğin evrilmesi için de önemli olduğunu belirtmektedir (Field, 2008, 33). Bourdieu sosyal sermayenin eşitsizliklerin devamını sağladığı, Coleman ise dezavantajlı gruplarda

69

sosyal sermaye üretiminin eşitisizlikleri gidermeyi sağlayacağını belirtmeleri birbirine tezat teşkil eder gibi görünse de her ikisinin de kendi bakış açılarına göre sosyal sermayeyi tarif ettikleri ve yarısına kadar dolu bardak metaforu gibi yanlışlanamayacak şekilde betimledikleri söylenebilir. Sosyal sermaye eşitsizliklerin devamını sağlamada olabileceği gibi eşitsizliklerin giderilmesinde de bir araç olabilir.

Making Democracy Work (1993) ve Bowling Alone (2000) adlı çalışmalarıyla sosyal sermaye kuramına popülerlik kazandıran ve kuramın önde gelen savunucularından biri olan Putnam siyaset bilimci olmasında rağmen sosyolog olan Bourdieu ve Coleman’dan sonra ses getirmiş, kuramın bu üç önemli teorisyenine sosyal sermaye ve güven temelli çalışmalarıyla Fukuyama da katılmıştır. Bowling oyununu bir araya gelmeyi sağlayan bir metafor olarak ele alan Putnam, Amerikan sosyal sermayesinin sürekli düştüğüne dikkat çekerek, bunun en önemli sorumlusu olarak televizyonu göstermektedir. Putnam’a göre televizyon Putnam’ın yabancılarla bir araya gelmeyi sağlayan, birtakım ağların kurulmasına sekte vurmakta, karşılıklı işbirliği ve ağlar kurmayı, güveni geliştirici ortamlar kurmayı engellemektedir. Putnam’a göre sosyal iletişim ağlarının bir değeri vardır. “İletişimle oluşturulan sosyal bağlar da bireylerin ve grupların verimliliğini etkilemektedir (Putnam, 2000, 3).” diyerek sosyal sermaye için ilişkilerin ve iletişimin önemini vurgulamıştır. Sosyal sermayeye dair tanımlar ortaklaştırıldığında sosyal sermayenin kaynaklarının; ilişkiler, sosyal ağlar, normlar ve değerler, güven olduğu görülmektedir.

Sosyal sermaye konusunda çalışma yapan bilim insanlarının sosyal sermayeyi sınıflandırmaları da farklılıklar göstermektedir. Sözü edilen sınıflandırmaların bir kısmı benzer yönleri dikkate alınarak aynı grup içinde değerlendirilmektedir.

İlk olarak yatay ve dikey ağlardan üretildiği var sayılan sosyal sermaye ve güçlü ve zayıf ağlar, formal ve informal ağlar, aynı grup içinde toplanmıştır. İkinci olarak bağlayıcı, köprü kuran ve birleştirici sosyal sermaye grubu gelmektedir. Son olarak ise yapısal, bilişsel ve kurumsal sosyal sermaye sıralanmaktadır. Sosyal sermayenin sınıflandırmaları, sosyal sermaye kavramına bakış açısını da göstermektedir. Sınıflandırmalar içinde sosyal sermayeyi bağlayıcı sosyal sermaye, köprü kuran sosyal sermaye ve birleştirici sosyal sermaye sınıflamasına çok sık başvurulmaktadır.

70

Şekil 1: Ağ Özelliklerine Göre Sosyal Sermaye Sınıflandırılması

Yatay - Dikey Ağlar Güçlü - Zayıf Ağlar Formal - İnformal Ağlar Diğer Alt Türler

Bağlayıcı Ağlar Köprü Kurucu Ağlar Birleştirici Ağlar Yapısal Ağlar Bilişsel Ağlar Kurumsal Ağlar

1. tip sınıflandırma da dikkate alınmakla birlikte sosyal sermayeyi oluşturan ağlar bakımından yapısal, bilişsel ve kurumsal ağlar da ayrı bir sınıflandırma olarak ele alınmaktadır. 1. tip sınıflandırmaya göre, yatay ağlar ve güçlü ağlar şeklinde sınıflanan sermaye biçimi homojen grupların ürettiği sosyal sermaye türüdür. Aynı konuma sahip, aynı koşullarda yaşayan aile, yakın arkadaş, komşu, akraba ve hemşehri gruplarını bu sınıflamanın içinde sayabiliriz. Bu grubun içindeki ilişkiler daha çok güven ve karşılıklı uzun süreli tanımaya dayanmaktadır. İlişkilerde tekrarlar ve benzerlikler yaşanmaktadır. İnformal ağlar da bu kapsamda değerlendirilmektedir. Sosyal sermaye kuramcılarının, bireylerin içinde doğdukları, ilk ilişkilerini kurdukları kişi ya da kişilerle kurdukları ağlar daha sonra kurulan ağlara nazaran daha güçlü kabul edilmektedir. Bu ağlar kendi içine kapalıdır ve ağlara ulaşılamama olasılığı vardır. Yatay, güçlü ve informal ağların ikinci tip sınıflandırmada bulunan bağlayıcı ağlara benzerlikleri oldukça fazladır.

Bu sınıflandırmadaki dikey, zayıf ve formal ağlar bireyin kendi yakın çevresi dışındaki kişi veya gruplarla kurduğu ağlardır. Gruplar heterojendir. Farklı arkadaş grupları, iş grupları, kulüp üyelikleri, hobi grupları, kamu görevlileriyle kurulan ilişkiler ve ağlar bu grupta sayılabilir. İkinci tip sınıflandırmada bulunan köprü kuran, köprü kurucu ağları da bu kapsamda değerlendirmek gerekir. Bu ağlar bireyin doğal çevresi dışında bulunan ve daha uzaktakilerle kurulan ağları ifade etmektedir. Dikey, zayıf ve formal ağlar açıktır ve normlarına uyulduğu takdirde ağlara ulaşılma olasılığı yüksektir. Köprü kurucu sosyal sermayenin oluşması için grup üyelerinin birbirlerine güven duyması önemlidir.

Birleştirici sosyal sermaye ise farklı statülerde, farklı sosyal konumlarda bulunan bireyler veya grupların aralarında oluşturdukları dikey bağlarla ilgilidir. Birleştirici

71

sosyal sermaye daha güçsüz, dezavantajlı birey ya da grupların daha yüksek gücü olan birey ve gruplara bağlanması suretiyle olur. Bu sayede dezavantajlı olan güçten yararlanarak avantaj sağlamakta ve güçlü olanlar ise farklı toplumsal katmanlara erişim olanağı kazanarak örgütsel amaçlarına ulaşmaktadır. Sosyal sermayeyi sınıflayan çalışmalar gibi sosyal sermayeyi oluşturan unsurlar konusunda da saptamalar devam emektedir.