• Sonuç bulunamadı

2.2. Çocuk Gelişimi ve Toplumsallaşma Süreci

2.2.1. Çocuk Gelişimi Süreci

2.2.1.3. Gelişim Kuramları

2.2.1.4.2. Sosyal Gelişim

Dünyaya geldikleri andan itibaren başta aileleri ile olmak üzere çevreleriyle etkileşim içine giren çocuklar, gelişimleri süresince fiziksel, bilişsel, duygusal ve dil becerileri yönünden ilerleme yaşamaktadırlar. Yaşanan gelişim, çevrelerinin de genişlemesini sağlamaktadır. Çocuğun ailesi, okulu, arkadaşları ile sosyal ilişkileri

olmakta bu ilişkiler erişkinlik döneminde iş ilişkileriyle devam etmektedir. Sosyal hayatta karşılaşılan kişiler ve gruplardan başka, gazete, magazin yayınları, radyo, televizyon gibi kitle iletişim araçlarından etkilenmektedirler. "İçinde büyüdüğü kültür tarafından yetiştirilen çocuk, kendi toplumsal çevresinin bir ürünü haline gelmektedir" (İnanç, Bilgin ve Atıcı, 2011: 187).

"Sosyal gelişme (toplumsal gelişim), kişinin sosyal uyarıcıya, özellikle grup yaşamının baskı ve zorluklarına karşı duyarlık geliştirmesi, grubunda ya da kültüründe başkalarıyla geçinebilmesi, onlar gibi davranabilmesidir" (Yavuzer, 1995: 49).

Sosyal gelişme süreci ile ilgili bir diğer önemli nokta ise doğumla başlayıp yaşam boyu devam ettiğidir. Öğrenme yoluyla başlayan sosyalleşmeye ilişkin temel kişilik özellikleri çocuklukta elde edilmektedir. Taklit ve kavrama önemli sosyal gelişim mekanizmalarıdır. Toplumsal değerler, örf ve adetler dört aşamalı sosyal gelişim sürecinde edinilmektedir. Bu gelişim evreleri, bebeklik, ilk çocukluk, orta çocukluk ve ergenlik dönemleridir.

2.2.1.4.2.1. Bebeklik Dönemi

Bebekler doğdukları dünden itibaren aileleriyle ve özellikle anneleriyle etkileşim içindedirler. "İlk sosyalleşme ortamları aileleridir. Başkalarıyla ilişki kurmaya yaklaşık 5 aylıkken başlayan bebeğin ilk toplumsal davranışı, başka insanları gördüğünde gülümsemesidir" (İnanç, Bilgin ve Atıcı 2011: 190).

Bebeğin kendi oyuncakları aracılığıyla çevresindekilerle oynaması, kızdığında onları çevresine fırlatması birer sosyal davranış örneğidir. Çocuk iki yaşına gelmesinin ardından yetişkinlerle basit faaliyetlerde bulunabilmeye başlamaktadır. Edilgenlik süreci biterken aile ilişkilerine katılabilen sosyal bireyler olunmaya başlanmıştır. "Bütün bu ilişkiler sonucunda birtakım sosyal tepkiler gelişmeye başlar; taklit, utanma, fiziksel ve sosyal bağımlılık, otoritenin kabulü, rekabet, ilgi çekme arzusu, sosyal işbirliği, karşı koyma vb." (Yavuzer, 1995: 85).

2.2.1.4.2.2. İlk Çocukluk Dönemi

İlk çocukluk çocuğun duyularının geliştiği bir dönemdir. Çocuk yürüyebilmekte, objeleri eliyle tutabilmekte ve kelimelerle isteklerini dile getirebilmektedir.

Güçlü olma ve bağımsızlık çocuğun davranışlarındaki temel motivasyondur. Çocuk aile dışındaki bireylerle de ilişki kurmaya başlamıştır. "2 yaşın başlamasıyla birlikte çocuklar, kendilerinden, benmerkezci, bağımlı bir kişi yerine, bağımsız bir varlık olmaları beklendiğini öğrenirler" (Yavuzer, 1995: 108). Taklit, birbirini seyretme,

birbirinin oyuncağını alma davranışları 2 yaş döneminde görülmektedir. Çocuklar 2 yaşına kadar yalnız oynarken 3-4 yaşlarında grup halinde oynamaya başlamaktadırlar. Çocuğun ilgisi anne-babadan çevresine kaymaya başlamıştır. Çocukların 3-4 yaşında sıklıkla gösterdikleri bir diğer davranış da birbirlerini seyretmekte ve konuşmalarıdır. Çocukların anne-babalarına kendileri ve çevreleri ile ilgili soru sormalarıyla ilgili sorgu çağı ise 2 yaşında başlamakta ve 4 yaşında en üst düzeye ulaşmaktadır.

2.5 ve 5 yaş dönemleri ilk çocuklukta önemli dönemlerdir. Derin uyku, seçim yapamama, beceriksiz hareketler, itirazcılık, yeniliğe tahammül edememe, tembellik ya da aşırı hareketlilik 2,5 yaş döneminin dikkat edilmesi gereken davranışlarıdır. Aileler çocuklara özgürlük alanları tanımalıdır.

5 yaş, 4 yaş çocuğunun değişkenliğinden sıyrılınan bir dönemdir. 5 yaş çocuğu daha net tavırlar göstermektedir. Bu tavır yaptığı her harekette dikkat çekmektedir. Nazik ve dost canlısı bir görünüme bürünmüştür. Sahip olduğu şeylerle gurur duymaktadır. "5 yaş çocuğu kendi kendine yeter, sosyaldir, kendinden emindir, şekilci ve uyumludur, rahat ve ciddidir, dikkatli ve kararlıdır" (Yavuzer, 1995: 113).

2.2.1.4.2.3. Orta Çocukluk Dönemi

Çocuk ilköğretime başlamıştır. Çocuğun beceri ya da aşağılık duygusu kazanması bu dönemdedir. "Bu dönemde çocuk ilk kez yaşantılarından bazı sonuçlar çıkarabilecek biçimde düşünmeye başlar, yetişkinlerin kullandığı alet, araç vb. şeyleri kullanma denemelerine girişir" (İnanç, Bilgin ve Atıcı, 2011: 194). Bu denemeler sonucunda sürekli yeni şeyler üretme arzusundadır. Üretimlerinin kusursuz olmasına özen göstermektedir. Takdir edilmesi, yaptıklarına değer verilmesi aşağılık duygusu kazanmasına engel olabilecektir. Bu konuda ailesinin ve öğretmeninin desteği gerekmektedir.

İlköğretim döneminde çocuğun arkadaşları hemcinsleridir. İlköğretim döneminde çocuklar arkadaşlarından kolay etkilenmektedirler. Kendisinden büyüklerin görüşlerine ise karşı koymaktadır. Sorumluluk duygusu yüksektir. Evinde ve çevresinde görevler üstlenen çocuklarda bu durum olumlu gelişimler göstermektedir. Bu dönemde belirli bir gruba dahil olan çocuklar, diğer gruplarla rekabet halindedirler.

Çocukların kişisel bağımsızlık, toplumsal cinsiyet gibi davranışları bu dönemde edinmesi beklenmektedir. Ailenin rolü önemlidir. İlgili ve sıcak tavırlar ocuğun sorumlu ve kendini denetleyebilir olmasını sağlamaktadır.

6 yaş düzeyindeki çocuklarda isyankar davranışlar gözlenebilmektedir. Okul ortamı sosyal bilincin artmasını sağlamaktadır. 10 yaş dönemi huzurlu ve bilgilerin içselleştirildiği bir zamandır. "Tipik 10 yaş çocuğu, çocukluğun gerek kendine özgü, gerekse genel tüm özelliklerini kendinde toplamıştır" (İnanç, Bilgin ve Atıcı, 2011: 196). Huzurlu bir dönemdir.

2.2.1.4.2.4. Ergenlik Dönemi

Çocukluk ile erişkinlik arasındaki süreçtir. Bu geçiş sürecine büyüme, olgunluğa erişme anlamına gelen "adolescence" (ergenlik) denilmektedir. "Ergenlikte çocukluktan erişkinliğe geçerken çeşitli fizyolojik, psikolojik ve sosyal değişiklikler yer almaktadır" (Aydın, 2005: 173).

Ergenlik dönemi bireyde hızlı fiziksel ve ruhsal değişikliklerin olduğu bir dönemdir. Bu değişim şaşkınlık, hoşnutluk ve kendiyle daha fazla ilgilenme gibi sonuçlar ortaya çıkarmaktadır.

Ergenlik çağındaki bireylerden beklentiler bulunmaktadır. Anne ve babaları gibi diğer yetişkinlerden de uzaklaşma eğilimindedirler. Bu birlikteliği kurabilmeleri gerekmektedir. Toplumsal cinsiyet rollerini edinmelidirler. Her iki cinsten yaşıtlarıyla daha yakın ve uyumlu ilişkiler geliştirmelidirler. Toplumsal sorumluluklarının bilincinde olma ve onları talep etme durumundadırlar. Bir meslek edinmeye ve aile kurmaya hazırlanmakla toplumsal değerler sistemine uyum sağlamak gibi sorumlulukları vardır.

Ergenlik döneminde arkadaşlarla birlikte yapılan hareketler ön plandadır. Cesaret denemeleri, maceralar ve kavgalar arkadaşlarla birlikte girişilen faaliyetlerdir. "Ergen, ne kadar sert ve güçlü görünürse, gruptaki itibarı da, o kadar yükselir" (Ataç, 1991: 293). Gruplara, amaç birliği, sadakat, cesaret, arkadaşlık ve sır saklama gibi ilkelerle bağlı olunmaktadır. Bu dönemde bilime karşı merak da uyanmaktadır. Ergenlikte özerk olmayı başaran birey aynı zamanda bireyselliğini de kazanmaktadır. Birey kendi başına karar alabilme yetisini edinmektedir.

Ergenlik döneminde yaşanan öfke önemli bir sorundur. Özellikle anne ile oğul arasındaki çatışmalar dikkat çekici ebeveyn-ergen sorunlarındandır. Ergen, kişisel yapısındaki gelişme ile akıl yürütme konusunda gelişmiştir. Büyüklerin istekleri ve beklentilerine karşı muhakeme becerisi elde etmiştir. "Ailenin belirttiği kurallara

eleştiriler yöneltebilir ve ebeveynin koyduğu kurallar sorgulanır hale gelmiştir" (Aydın, 2005: 187).