• Sonuç bulunamadı

2.2. Çocuk Gelişimi ve Toplumsallaşma Süreci

2.2.1. Çocuk Gelişimi Süreci

2.2.1.3. Gelişim Kuramları

2.2.1.3.2. Öğrenme Kuramları

Öğrenme kuramlarının temel özelliği davranışın altındaki bilinç dışı etkilerden çok çevresel etkilerin rolünü ortaya koymalarıdır. "Davranışçıların mekanik görüş ya da belirlemecilik olarak adlandırılan yaklaşımlarına göre, öğrenme, uyarıcılara koşullanan ve öğrenilen tepkilerin toplamından oluşmaktadır" (İnanç, Bilgin ve Atıcı, 2011: 44). Öğrenme süreci davranışçılara göre klasik ya da edimsel koşullanmadır.

Klasik koşullanma: Rus fizyolog Ivan Pavlov'un geliştirdiği klasik koşullanma, köpeklerin yiyeceğe ve zil sesine aynı ağız sulanması tepkisini vermesi deneyiyle bilinmektedir. Eğitim ortamı açısından bakıldığında da çocuğun öğrenim sürecinde olumsuz etkisi olan uyaranların ortadan kaldırılması gerekmektedir.

Edimsel Koşullanma: Burrhus Frederic Skinner'ın edimsel koşullanma teorisine göre bir davranışın ödüllendirilmesi tekrarlanması olasılığını arttırmaktadır. Cezalandırma ise davranışın tekrarlanması azaltmaktadır. "Edimsel koşullanma, bir davranışın tekrarlanma olasılığında görülen değişikliğe öncülük eden öğrenme anlamına gelmektedir" (İnanç, Bilgin ve Atıcı, 2011: 45).

Sosyal Öğrenme: Yeni davranışların öğrenilmesinin sosyal ortam içerisinde gerçekleştiğini düşünen Sosyal Öğrenme kuramcılarına göre, davranış çevre ve biliş boyutları gelişimin temel faktörüdür. Albert Bandura ve Walter Mischel Sosyal Öğrenme Kuramı'nın temel öncüleridir. "Bandura'ya göre öğrenmenin önemli bir boyutu başkalarının davranışlarını gözlemleyerek gerçekleşir" (Akt: Aydın, 2005: 12).

Bandura'ya (1977) göre sosyal öğrenmenin genel prensipleri;

- Sosyal öğrenme teorisi, sosyal yaşam içerisindeki bireyin öğrenmesi üzerinde durmaktadır.

- İnsanlar diğerlerinin davranışlarını gözlemleyerek öğrenmektedir.

- Öğrenme davranışta değişme olmaksızın gerçekleşebilir. İnsanlar gözlemleyerek öğrenmektedirler; öğrendiklerini performans olarak göstermeleri gerekli değildir. Öğrenme sonucunda davranışta değişiklik meydana gelebilir de gelmeyebilir de.

- Bilişsel süreçler öğrenmede önemli rol oynamaktadır. 30 yılı aşkın bir süredir sosyal öğrenme teorisi, öğrenmede bilişsel özelliklerin etkisini vurgulamaktadır. Davranış üzerinde, ceza ya da ödüle ilişkin farkındalık ve gelecek beklentisi temel faktör olarak kabul edilmektedir.

- Sosyal öğrenme teorisi, davranışçı öğrenme teorileri ile bilişsel öğrenme teorileri arasında köprü ya da geçiş görevi yapmaktadır (Akt: Ağır, 2005: 235) biçimindedir.

"Sosyal öğrenme kuramında sözü edilen, sosyal çevre ile genellikle aile, okul ve akranlar anlaşılsa da; günümüzde, iletişim araç ve ortamları da sosyal çevre tanımına girmekte ve etkili birer sosyal süreç elemanı olmaktadırlar" (Ertürk ve Gül, 2006: 26).

Ailesinden ve çevresinden şiddet gibi davranışları gören çocukların bu davranışları göstermesi daha büyük bir ihtimaldir. Sosyal öğrenme kuramına göre; insan davranışları düzenlenebilmekte ve kontrol edilebilmektedir.

"Bandura'nın kuramına göre, insanların öğrenmesinde üç ayrı araç bulunmaktadır; dolaysız, gözlemsel ve simgesel. Bunların ilki çevreyle insanın dolaysız

ilişkisinin sonucunda ortaya çıkar; ikincisi gözlem ve taklit yoluyla gerçekleşir; üçüncüsü de dil ve simgelerin kullanımıyla olur" (Akt: Mutlu, 1999: 126). Buna göre çocuklar televizyonda şiddet gösteren karakterleri izlediklerinde tıpkı yakın çevreleri ve anne-babalarını izleyerek bilişsel toplumsal becerileri öğrendikleri gibi saldırgan davranışları da öğrenmektedirler.

Model alınan davranışların ödül ya da ceza ile zayıflatılıp güçlendirilebilmesi mümkündür. "Model Alma", "Taklit" ve "Gözlem" davranışların öğrenilmesinde etkendir. "Bireyin, diğer insanlarla etkileşiminde gözlem ve taklit ile birlikte zihinsel süreçlerin önemi ortaya çıkmaktadır" (Ağır, 2005: 233). "Sosyal öğrenme teorisyenlerinin de işaret ettiği gibi taklit; gözleyenin model davranışlarını gördüğü anda kopya etmediği hallerde ve hatta ne kendisinin ne de modelin mükafat almadığını gözlediği hallerde ortaya çıkabilir" (Arkonaç, 2003: 349). Biliş, çevre ve davranış birbirini etkileyen öğelerdir. Çocukların belirli yaş dönemlerindeki farklı gelişim düzeylerinden çok kendi akranları ile aralarındaki gelişim düzeylerinin karşılaştırılmasıyla ilgilenen bir kuramdır. Bu anlamda, çocuk davranışını açıklamak konusunda önemlidir. "Birçok psikolog tamamı ile klasik ve operant şartlanma üzerine kurulu bir öğrenme teorisinin, sosyalleşme prosesini açıklayabilmesinin mümkün olamayacağı görüşünde birleşmektedirler" (Arkonaç, 2003: 348).

2.2.1.3.2.2. Hümanist Kuramlar

Hümanist kuramlar bireyi merkeze alan kuramlardır. Buna göre bireyler özgür seçim yapma yetisine sahiptir. İnsanın sadece dürtülerden ibaret olmadığı görüşünü benimsemektedirler.

Gelişimsel dönem kuramı: "Charlotte Buhler'ın yaklaşımına göre bireylerin toplumsal yaşamdaki öncelikli amacı çeşitli başarılarla doyum sağlamak olduğudur. İnsanlar kendini gerçekleştirmeyi amaçlamaktadır" (İnanç, Bilgin ve Atıcı, 2011: 48). Kendini gerçekleştirme sürecinde birey öncelikle kendi kararlarının ve sorumluluklarının bilincinde olarak onlar etrafında ilerlemektedir.

Gereksinimler hiyerarşisi kuramı: Abraham Maslow'a göre davranışlar bireylerin birtakım ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik güdülerdir. Bunlar, fizyolojik gereksinimler, güvenlik gereksinimi, sevgi ve ait olma gereksinimi, saygı görme gereksinimi ve kendini gerçekleştirme gereksinimidir (Akt: İnanç, Bilgin ve Atıcı, 2011: 48). Kendini gerçekleştirme yaşamın en üst noktasını sembolize etmektedir.

Bireysel gelişim kuramı: Benlik kavramı gerçek benlik ve ideal benlik olmak üzere iki boyutta incelenmektedir. "Kuram, insanların özgürlük ve yeterli duygusal destek verildiğinde geliştiklerini ve ancak böylece insan olma işlevlerini bütünüyle yerine getiren bireyle olabildiklerini söylemektedir" (İnanç, Bilgin ve Atıcı, 2011: 48).

2.2.1.3.2.3. Bilişsel Kuramlar

Bilişsel gelişim kuramı: Jean Piaget'in geliştirdiği kurama göre, bilişsel gelişim bireyin beyninin ve sinir sisteminin gelişmesi ve çevresine uyum sağlamasıdır. Bu kurama göre 2, 7 ve 11 yaş dönemleri bireyin düşüncesindeki önemli değişikliklerin yaşanma dönemleridir. Şema kavramı kuram için önemlidir. "Şema, çevredeki bir nesne, durum ya da problemi temsil eden zihinsel yapı ve düşünme örüntüsüdür" (İnanç, Bilgin ve Atıcı, 2011: 50). Bilişsel gelişim kuramına göre "Özümleme", "Uyum" ve "Dengeleme" bilişsel gelişimin temel kavramlarıdır.

Özümleme; "Yeni bir uyaran veya bilgiyi önceki şemalardan yararlanarak algılama veya mevcut şemalar içine yerleştirmedir" (Aydın, 2005: 17).

Uyum; Değişik çatışmaların ardından yeni şemalar oluşturularak yeni bilgi ve uyumun gerçekleştirilmesidir.

Dengeleme; bireyin karşılaştığı çatışmalarda yeni düşünme yolları bulmasıdır. Piaget bilişsel gelişim dönemlerini "Duyuşsal Motor", "İşlem Öncesi", "Somut İşlemsel" ve "Soyut İşlemsel" dönemlere ayırmıştır. Piaget'e göre bilişsel gelişim aşamaları Tablo 3'te gösterilmiştir.

Tablo 3. Piaget'in Bilişsel Gelişim Kuramı (Aydın, 2005: 17). GELİŞİM

DÖNEMLERİ Duyusal Motor (0-2 yaş)

Bebek dünyayı organları ve motor hareketleri ile yapılandırır. Bu dönemin başlangıcında hareketleri reflekslerle sınırlıdır. Dönemin sonunda iki yaşına geldiğinde karmaşık duyusal motor hareketler geliştirir.

İşlem Öncesi (2-7 yaş)

Kelimeler, imgeler, çizimler mevcuttur. Bilgiyi

sistemli olarak işleyemez. Tek boyutlu düşünce hakimdir. Somut İşlemsel

(7-11 yaş)

Bilgi sistemli olarak işlenebilir. Kabın içindeki sıvı, farklı bir kaba konsa da miktarın değişmeyeceğini kavramıştır. Akıl yürütme duyu organları ile algılanan sınırlar içinde gerçekleşir.

Soyut İşlemsel (11/12 yaş ve üstü)

Düşünce ve akıl yürütme gerçek ve somut uyaranların ötesinde de vardır. Varsayımlar ve hipotezler kurarak düşünebilir ve mantıki sonuçlara ulaşabilir.

Bilgiyi işleme kuramı: Bilginin problem çözme, muhakeme yapma amacıyla kullanılmasını incelemektedir. Bu işlemler için kullanılacak bilginin edinilmesi, saklanması ve geri çağırılması ile ilgili açıklamalar getirmektedir.

2.2.1.3.2.4. Etolojik Kuram

"Etologların temel ilgi alanlarından biri, sosyal davranışın kişiler arasında örgütleniş biçimidir" (İnanç, Bilgin ve Atıcı, 2011: 52). Etolojik kuram davranışın işlevlerini ve gelişimini biyolojik olarak temellendirme arzusundadır. İnsanlara özgü davranış kalıpları olduğu ve bunların anlaşılmasının gelişim sürecinin anlaşılmasını sağlayacağı düşüncesinden hareket etmektedir.

2.2.1.4. Gelişim Dönemleri

Gelişim 3 boyutta incelenmektedir. Bunlar biyolojik, bilişsel ve sosyal süreçlerdir. Biyolojik süreç bireydeki gelişimin genetik yönleri ile ilgilenmektedir. Bilişsel süreç, dil, zeka ve düşünce düzeyindeki gelişimle ilgilenmektedir. Sosyal süreç ise bireyin gelişim sürecinde diğer insanlarla olan etkileşimini incelemektedir.

Gelişim evrelerini ise doğum öncesi ve doğum sonrası dönemler olarak sınıflandırmak mümkündür.

Doğum öncesi dönem döllenmeden başlayarak doğuma kadar sürmektedir. Çocuk, doğum öncesi dönemindeki uyarımlardan etkilenmektedir. "Bu evrede özellikle kalıtsal etkenlerin rolü büyüktür" (Yavuzer, 1995: 32).

Doğum sonrası dönem, doğumdan sonra başlayan; bebeklik (ilk 2 yıl), ilk çocukluk(okul öncesi dönem - 3-5 yaş arası), orta çocukluk (okul dönemi - 6-11 yaş arası, ilk ergenlik (12-14 yaş arası) ve geç ergenlikle (15-19 yaşa arası) devam eden süreçtir. Genç yetişkinlik, orta yetişkinlik ve ileri yetişkinlik yaşam döngüsünü oluşturan diğer evrelerdir.

- Bebeklik Dönemi (0-2 Yaş): Doğumdan sonraki 2 yılı kapsayan dönemdir. Bebek hızlı bir biçimde gelişir. Fiziksel, psiko-motor, psiko-sosyal, dil ve bilişsel gelişim alanlarına ilişkin önemli beceriler kazanır.

- İlk Çocukluk Dönemi (3–5 Yaş Arası): "Bebek, bağımsız motor davranışlar ve iradesi doğrultusunda belirli beceriler kazanmıştır" (Aydın, 2005: 32). Bebek yaşıtlarıyla ilişki kurabilmekte ve oyun oynayabilir. "Birtakım sosyal yeteneklerin ve sosyal bilişin göstergesi" (Fein, 1978: 76) olarak oyun oynamaya başlama önemlidir.

- Orta Çocukluk Dönemi (6–11 Yaş Arası): Düşünme becerileri, okuma, yazma ve hesap yapma gelişir. Dönem sonunda kurallara uyma, vicdan ve değerler sistemi gelişir. Cinsiyet rolleri kazanılmaya başlar.

- İlk Ergenlik Dönemi (12–14 Yaş Arası): Cinsel olgunlaşma ve arkadaşların aileden fazla önem kazanmaya başlaması bu dönemde gerçekleşir. Soyut düşünme başlar.

- Geç Ergenlik Dönemi (15–19 Yaş Arası): Mesleki tercihle ilgili kararlar alınmaya başlar. Bağımsızlık arzusu önde gelen istekler arasındadır.

- Genç Yetişkinlik Dönemi (40 Yaşa Kadar): Aile kurma, iş yaşantısının başlaması bu dönemde gerçekleşir.

- Orta Yetişkinlik Dönemi (60 Yaşa Kadar): Toplumsal anlamda da sorumluluklar üstlenilen gençlere rehberlik edilmeye başlanan dönemdir. Çocuklar yetişmiş ve evden ayrılmaya hazır hale gelir.

- İleri Yetişkinlik Dönemi (60 Yaş Sonrası): Fiziksel ve zihinsel güçte azalmalar görülen, Çevreden ve aileden kayıpların yaşandığı dönemdir. Emeklilik bu dönemde gerçekleşir.

2.2.1.4.1. Bilişsel Gelişim

İsviçreli psikolog Jean Piaget bu kuramın en önemli temsilcisidir. "Piaget, bilişsel gelişimin beynin ve sinir sisteminin olgunlaşması ve bireyin çevreye uyum sağlaması sonucunda gerçekleştiğini belirtmektedir" (Akt: İnanç, Bilgin ve Atıcı 2011: 115).

Piaget'e göre bilişsel gelişim, duyusal - hareket dönemi (0–2 yaş), işlem öncesi dönem (2–7 yaş), somut işlem dönemi (7–11 yaş) ve soyut işlem döneminden (11–12 yaş ve üstü) oluşmaktadır.

2.2.1.4.1.1. Duyusal - Hareket Dönemi (0-2 Yaş Arası)

"Bu dönem bebeğin duyularına ulaşan çeşitli uyarıcılara devinsel etkinlikler aracılığıyla tepki vermeyi öğrendiği dönemdir" (İnanç, Bilgin ve Atıcı 2011: 117). Bebek kendisini diğer nesnelerden ayırt etmiştir. Nesne sürekliliğini kazanmıştır. Uyaran arayışındadır. Hayali oyun ve sembolik düşünce başlangıcı vardır. "İlkel şekilde sebep-sonuç, zaman ve mekan anlayışı gelişmiştir" (Aydın, 2005: 57). Dönemin sonuna doğru bebek nesnelerin sürekliliği ile ilgili algıyı kazanmış olmaktadır. Nesnelerin göz önünden kalkması halinde bile var olmaya devam ettiklerini bilmektedir.

2.2.1.4.1.2. İşlem Öncesi Dönem (2-7 Yaş Arası)

Bu evre çocukta, dil ve sembolik düşünce yeteneği ile karakterizedir. "Üç ve dört yaş civarında çocuklar büyük ölçüde dış dünyayı zihni semboller halinde tasarımlayabilecek güçtedirler, yetişkin ve yaşıtları ile serbestçe iletişimde bulunabilirler, ancak bu etkileşim ben merkezlidir" (Yavuzer, 1995: 88). Çocukların oyunlarında da bu durum görülmektedir. Birlikte oynayan hatta konuşan çocuklar gibi görünmelerine karşın aslında birbiriyle bağlantılı olmayan sözleri vardır. Arkadaşlarının ne söylediğiyle ilgilenmemektedirler.

Çocuk nesnelerin görünüşünün etkisi altındadır ve mantıksal düşünce gelişmemiştir. Çocukta simgesel algı gelişmeye başlamıştır. Nesneleri başka şeyleri çağrıştıracak biçimde düşünmeye başlamıştır. Çocuk maddeleri belirgin özellikleriyle sınıflayabilmektedir.

Çocuklardaki düşünme sistemi 7 yaşına kadar operasyonel nitelikte değildir. Zihinsel kıyaslamalar yerine belirsiz özelliklerle genelleme yapma anlayışındadırlar. Kavramsal düşünememektedirler. Çocuklar bir işlemin iki yönlü doğası olabileceğini anlayamamaktadır.

2.2.1.4.1.3. Somut İşlem Dönemi (7-11 Yaş Arası)

Çocukta duyu organlarıyla elde ettiği verilerle somut düşünme başlamıştır. Bu dönemde çocukta mantıksal düşünme başlamıştır. Çocuk birden fazla özelliğe göre sınıflama yapabilmektedir. "Somut işlemler dönemi adı verilen 7-11 yaşları arasında çocuklarda mantıksal düşünme ve sayı, zaman, mekan, boyut, hacim, uzaklık kavramları yerleşmeye başlar" (Yavuzer, 1995: 115). Çocuk somut problemleri çözebilmektedir. Somut işlem dönemindeki çocuklar, nesneleri hiyerarşik olarak sınıflayabilir ve sınıflama ilişkisini kavrayabilirler. Yedi yaş ve sonrasında çocukta hacim, ağırlık, kütle korunumu ilkesi oluşmaya başlanmıştır.

"Çocukta tersine dönüştürme, tek boyuttan daha çok boyutta dönüşebilme kabiliyeti gibi zihni işlemler görülmeye başlanmıştır" (Aydın, 2005: 65). "Bu beceri, çocuklara parçanın bütünle, bütünün parçayla ve parçanın parçayla ilişkisini anlama yeteneği kazandırmaktadır" (İnanç, Bilgin ve Atıcı 2011: 126). Çocuğun düşünceleri daha detaylı hale gelmeye başlamıştır. "Kurallar, problemlere, gözlemci bir açıdan uygulanır" (Ataç, 1991: 199). "Bu dönemde, çocukların en büyük gereksinimlerinden biri kendi kişiliklerini bulmaları, kendi güçlerinin farkına varmaları ve kendi grupları içinde kendi ilişkilerini geliştirebilmeleridir" (Yavuzer, 2009: 65). Çocuk tüm gelişmesine karşın kavramların gizli anlamlarını anlayamamaktadır. "Ancak somut

işlemsel dönemin sonlarına doğru mecazi anlamlar; okudukları metnin ana fikrini çıkarma gibi yetenekleri gelişmeye başlar" (Aydın, 2005: 66).

2.2.1.4.1.4. Soyut İşlem Dönemi (11 Yaş ve Üstü)

"Çocukta soyut düşünme yeteneğinin başladığı, kavram oluşturabildiği, hipotez geliştirebildiği ve sistematik olarak hipotez test edebildiği dönem Soyut İşlemsel Dönem'dir" (Aydın, 2005: 66). Ergenlik çağındaki çocuklar kuramları çeşitli değişkenleri göz önünde bulundurarak bilimsel ve mantıksal olarak sınayabilir, bilisel gerçeği keşfedebilirler. "Ergenler, bir bilimci rolü üstlenebilirler, çünkü kuramları geliştirme ve sınama kapasitesine sahiptirler" (İnanç, Bilgin ve Atıcı 2011: 128).

"7-8 yaşlarından itibaren sosyalleşmeye başlayan çocuk, 11-12 yaşlarında oyun kurallarının kişilerarası anlaşma ile sonucu meydana geldiğini anlayacak kadar bu alanda ilerlemiş durumdadır" (Yavuzer, 1995: 282). Soyut ve hipotezlere dayalı düşünebilen bireyin mizah ve espri anlayışı erişkin düzeyine ulaşmıştır. "İnsanlık, hürriyet, din gibi toplumu ve insanlığı ilgilendiren genel ve temel problemler ergenin düşünce yapısındaki özelliğinden dolayı üzerinde önemle düşündüğü kavramlardır" (Aydın, 2005: 67).

"Çocuğun eylem çerçevesinde sınırlı olmasına karşılık, ergen zihninde birçok seçeneği gözden geçirip inceleyebilir, kuramlar biçimlendirebilir ve düşsel dünyaları kavrayabilir" (Yavuzer, 1995: 283). "Bu özellikten dolayı, Piaget'in dördüncü aşamasına gelmiş olan bir kişi gerçek gözlemlere gerek kalmadan sadece hipotezlere dayanarak düşünebilir ve sonuç çıkarabilir" (Aydın, 2005: 66). Nedenden-sonuç ilişkisi kurmak ergen için basitleşmiştir. "Olasılıkların, rastlantıların, varsayımların gözlendiği bir evredir" (Ataç, 1991: 199).

"12 yaş dolaylarında çocuk bazı teklifler çerçevesinde mantık yürütmeye ve tartışmaya başlar" (Yavuzer, Çocuk Psikolojisi, 1995: 283). Toplumsal çevre soyut işlemlere geçişi hızlandırıp yavaşlatabilmektedir. "Araştırmalar, elverişsiz ekonomik koşullara sahip ergenlerin, iyi ekonomik koşullara sahip ergenlere göre soyut düşünceye daha az ulaştıklarını, zihinsel geriliği olan bireylerde ise soyut işlemlere hiç rastlanmadığını göstermiştir" (İnanç, Bilgin ve Atıcı, 2011: 133).