• Sonuç bulunamadı

1. MODERN SOSYAL GÜVENLİK SİSTEMLERİ İÇERİSİNDE EMEKLİLİK

1.2. Emekliliğin Finansmanı ve Sosyal Güvenlik Sistem Modelleri

1.2.2. Sosyal Güvenlik Sistem Modelleri

Kuruluş amacı aynı olsa da oluşturulan sosyal güvenlik sistemlerinde homojen bir yapı bulunmamakta olup, ülkelerde çeşitli uygulama modelleri yürütülmektedir. Buna göre sosyal güvenlik sistem modelleri ülkelerdeki uygulanma türlerine göre beş başlık altında sınıflandırılabilir:

- Bismarkian İşçi Sigortası Modeli, - Beveridge Tipi Halk Sigortası Modeli, - Karma Model,

- Devletçe Bakılma Modeli,

Bismarkian işçi sigortaları modelinde çalışanların olası risklere karşı sosyal koruma altına alınması için garanti sağlanması amacıyla 19. yüzyılın sonlarına doğru uygulamaların başlatıldığı görülmektedir (Kurtay, 1946: 384). Kategorisel sistem olarak da isimlendirilen Bismarkian işçi sigortaları modelinde, hukuk açısından çalışmaları durumunda güvence altına alınma esası mevcuttur (Durdu, 2009: 46).

İlk uygulamanın gerçekleştirildiği ülke Almanya’dır. Almanya’da sistemi kuran o dönemin başbakanı (şansölyesi) Bismarck olmuş, işçilerin sisteme entegrasyonunu sağlamayı kolaylaştıran işçi sigortalarının modern anlamdaki kuruluşunu gerçekleştirmiştir. Almanya’da işçi sigortalarının kuruluşunu ise diğer Avrupa ülkeleri izlemiştir (Güvercin, 2004: 90-91).

Bismarck’ın işçi sigortalarını kurmasında çeşitli sebepler mevcuttur: Bismarck öncelikle 1877’de yaşanan büyük bunalım sırasında oluşan yoğun sefalet ve yaşam standartlarında yaşanan düşüş ortamında (Güzel, 2005: 63) işçi sigortalarını kurarak işçilerin oylarını kendi tarafına çekmek ve İşçi Partisi'nin gücünü kırmak istemiştir (Talas, 1957: 4). İşverenler açısındansa Bismarck, 1880’de iş kazası ve meslek hastalığı sigortası kapsamında sunduğu görüşlerinde, tazminat miktarı daha az olmakla birlikte kapsamı tabana yayılan ve işveren sorumluluğu yerine devlet eliyle sigorta kurularak, sorumluluğun kurulacak sosyal sigortalara devredildiği bir yapının ihtiyacını vurgulamıştır (Dilik, 1988: 77). Dolayısıyla da işverenin yüksek tazminat yükümlülüğünden kurtarılmasını da amaçlamıştır.

İşçi sigortası modelinde muhtemel sosyal risklere karşı oluşturulan sosyal sigorta kurumu (işçi sigortası kurumu) vasıtasıyla sosyal korumanın sağlanması prensibi benimsenmiştir. Buna göre çalışanların ücretin belirli bir yüzdesini prim olarak vermesi temel alınmıştır. Bu modelde ayrıca işverenlerin de prim katkısı söz konusudur. Prim gelirleri, işçi sigortası kurumunun gelirlerini oluşturmakta ve sosyal koruma maliyetleri de bu gelirlerle karşılanmaktadır. İşçi ve işveren prim katkılarının yanı sıra devletin de sistemde katkısı mevcuttur. Bu sistemin öncüsü olan Almanya’daki uygulamada zorunlu sigorta ilkesi özerk yönetim anlayışıyla birlikte

hafifletilmekte olup, sistemin şekillenmesinde devletin yanı sıra sendikalar ve özel meslek kuruluşları da etkili olmaktadır. Almanya’da sisteme dâhil olanlar nüfusun %90’ına ulaşmıştır. Sisteme dâhil olmayan %10’luk azınlık için de özel sosyal güvenlik sistemleri mevcuttur. Buna ek olarak prime dayanmayan sosyal güvenlik uygulamaları da bulunmaktadır (Yanardağ, 2010: 26-27).

Sosyal güvenlik sistem modelleri içerisinde ikincisini oluşturan Beveridge tipi halk sigortası modelidir. Beveridge, sosyal koruma ile ilgili düşüncelerini aktarırken:

- İşsizlik, hastalık ve kaza sebebiyle oluşan gelir kayıplarının karşılanmasını sağlayacak,

- Emeklilik zamanı geldiğinde emekliliği mümkün kılacak,

- Bireylerin bir kişinin ölümünden dolayı maddi zorluğa düşmesine engel olacak,

- Ölüm-doğum, evlenme gibi gider artışlarını karşılayacak bir gelirin taahhüt edilerek teminat altına alınması gereğini vurgulamıştır (Fer, 1943: 563).

Bu çerçevede oluşturulan ulusal (halk) sigorta, 1948’den itibaren kanunlaşarak yürürlüğe girmiştir. Kanunla çalışan-çalışmayan ayrımı dahi yapılmaksızın bütün Britanya vatandaşları aşağıdaki sosyal risklere karşı sosyal koruma altına alınmıştır:

- Hastalık (Gelir bağlanması), - İşsizlik geliri,

- Ölüm bağışı.

- İhtiyarlık (Emeklilik maaşı), - Yetim kalma (Yetim aylığı),

- Analık (Doğum ödeneği, loğusalık ve analık ödeneklerini bir arada ele almaktadır),

- Dul kalma (Dul ödeneği “dul kalındığı anda”, dul analık ödeneği, dulluk maaşından oluşmaktadır),

- İş kazası ve meslek hastalıklarından oluşmakta olup, yürütücü kurumlar işsizlik geliri için Çalışma Bakanlığı’na bağlı mahalli iş ve işçi bulma büroları, diğerleri içinse Ulusal (halk) sigorta bakanlığıdır (Süngütay, 1960: 98).

Oluşturulan sistemin dayandığı prensipleri ise beş başlık altında toplamak mümkündür:

- Tahsis edilen asgari geçim ödeneği ücret seviyelerinden bağımsız olup herkes için tek düzeyde belirlenmektedir.

- Primler mali güçten bağımsız olarak herkes için tek oranlıdır. - Sistemin yönetimi tek elde toplanmıştır.

- Sigorta kapsamı son derece geniş olup, tek primle çok geniş risklere karşı ortak koruma sağlanmaktadır.

- Tahsis edilecek ödeneklerin miktarları yeterli, süreleri de tatminkârdır (Andaç, 2010: 166-168).

İngiltere’de “Temel Emeklilik Sigorta Yasası” adıyla uygulanmaya başlanan Beveridge tipi halk sigortası sistemi, ilk değişimini 1978’de yaşamıştır. Getirilen yeni düzenlemeyle kazançla ilişkilendirilmiş olan bir emeklilik programı da ilave olarak getirilmiştir. Thatcher’ın yürüttüğü liberal politikalarla birlikte 1980’ler boyunca kamunun halk sigortasının sistem içerisindeki rolü azaltılmıştır. Günümüzde halk sigortası, asgari emeklilik seviyesinin sağlanmasını garanti etmekte işlev görmektedir. 1978’de oluşturulan kazançla ilişkilendirilmiş ikinci aşamanın da kapsamı daraltılarak zorunlu tamamlayıcı emeklilik planı olarak özel emeklilik şirketlerine katılım getirilerek taban emekli aylıklarının üzerinde gelir sağlanmasında “Ulusal Emeklilik Tasarruf Sistemi” ile emeklilik sistemi güncellenmiştir (Ulutürk ve Dane, 2009: 365). Dolayısıyla Beveridge tipi halk sigortası modeli, 1948-78 arası döneminde sistemin tümünü oluşturan model olma özelliğindedir.

Sosyal güvenlik sistem modelleri içerisinde üçüncüsünü oluşturan model ise işçi sigortaları ile halk sigortasının birleşiminden oluşan ve Hollanda’da uygulanmakta olan karma modeldir. Bu modelde çalışanlara yönelik işçi sigortaları modeli uygulanırken, işçi sigortalarına ek olarak Beveridge tipi halk sigortası ve sosyal yardımlar bir arada yürütülmektedir. II. Dünya Savaşı’ndan sonra oluşturulan bu sistem, yaşanan ekonomik krizle birlikte 1980’lerden itibaren yeniden yapılandırılmıştır. Örneğin işsizlik sigortalarında aylık bağlama oranı %80’den %70’e çekilmiş ve aynı zamanda da işsizlik ödenekleri çalışma süresi ve yaşla ilişkilendirilerek sınırlandırılmıştır. Keza çalışmayanlar için de tek oranlı ödeneklerin devreye sokulmasına yönelik önlemlerle karşılaşılmıştır (Özdemir, 2007: 160).

Sosyal güvenlik sistem modelleri içerisinde dördüncü model devletçe bakılma modelidir. Bu modele göre sosyal güvenlik harcamaları merkezi bütçeden karşılanmaktadır. Sosyal risklere karşı asgari sosyal korumanın sağlanmasında tüm vatandaşları kapsayacak genişlikte devlet görevlendirilmektedir. Bu modelde finansman aracı da vergilerdir. Toplum bütününde yüksek gelirlilerden düşük gelirlilere yönelik transfer söz konusu olup finansman sorunu ile karşılaşıldığında da yeni vergiler koyulması yoluna gidilmektedir (Yanardağ, 2010: 31).

Devletçe bakılma modelinin ilk uygulayıcısı Yeni Zelanda’dır. Yeni Zelanda’da 1938’den itibaren ilk kez yoksulluğun önlenmesine karşı köklü çözüm getirme amacıyla sistem şekillendirilmiştir. Bireyin toplumun üyesi olması sebebiyle vatandaş olarak toplumdan “nafaka alacağı” ve bu kapsamda da hak talebinde bulunacağı prensibinden hareket edilmiştir. Bu noktada mesleki ve sosyal durumu ne olursa olsun yoksul duruma düşen herkesin kapsam içine alınması ve riskin oluşum sebebi ne olursa olsun korumanın sağlanması hedefi güdülmüştür (Güzel ve Okur, 1990: 28).

Devletçe bakım modelinin uygulandığı bir diğer ülke ise Danimarka’dır. Oluşturulan sistemde de halk aylığı, zorunlu resmi iş piyasası aylığı ve ihtiyari iş piyasası ek aylığı olarak ikiye ayrılmaktadır. Buna göre konumu, cinsiyeti, mesleği ne

olursa olsun 67 yaşına gelen herkes halk aylığı adı altında yaşlılık aylığı olarak emekli aylığı almaya hak kazanmaktadır. Belli bir gelirin altına 67 yaşından önce düşülmesi durumunda ise ek ödeme ve yakacak yardımları yapılmaktadır. Herkes halk sigortası kapsamında olduğundan, ayrıca ölüm aylığı bağlanmamaktadır. Finansman ise tıpkı Yeni Zelanda’da olduğu gibi vergilerle karşılanmaktadır. Zorunlu resmi iş piyasası aylığında ise, 16-66 yaş arasında tam zamanlı çalışanların gelirlerinin %1,3’ünün kesilmesi suretiyle ölüm aylığının da mevcut olduğu ek aylık imkânı oluşturulmaktadır (Yanardağ, 2010: 32).

Sosyal güvenlik sistem modelleri içerisinde beşinciyi oluşturan model ise ABD tipi özel sigortalar modelidir. Ancak günümüzde Şili modeli olarak tanınırlığı daha yüksektir. ABD’de zorunlu işçi sigortaları, istisnai birkaç eyalet dışında Federal Sosyal Güvenlik sistemi içerisinde özel emeklilik şirketleri kanalıyla gerçekleştirilmektedir. Devletin sistem içerisindeki konumu ise özel emeklilik şirketlerinin mali olarak zor duruma düşmesi durumunda ABD Emeklilik Garanti Kuruluşu tarafından güvence altına alınmasıyla sınırlıdır (Çiftçi, 2004: 32).

Amerika’da bilinen ilk emeklilik planları 1636 yılında Plymouth kolonisinde oluşturulan askeri emeklilik programıdır (Salisbury, 1999: 4). Devlet olarak kuruluşun gerçekleşmesi sonrasındaysa ABD’de emeklilik gelir planlarının ilki yine kamu kesiminde 1857’de New York Polis Kuvvetleri Emeklilik Planı olarak kurulmuştur (EBRI, 2005: 1). Ardından 1869’da New York Öğretmenleri Emeklilik Planı’nın kuruluşu yine kamu kesiminde olmak üzere gerçekleştirilmiştir (EBRI, 1998: 1). Bu planlardan da anlaşılacağı üzere başlangıç dönemlerinde kamu kesimi kaynaklı emeklilik planlarının New York şehriyle sınırlı kaldığı ve küçük gruplar arasında kurulan sandıklar şeklinde oluşturulduğu görülmektedir.

Bilinen ilk özel emeklilik planı ise ABD yerine Avustralya’da Bank of New South West tarafından 1862’de kurulmuştur (Şener ve Akın, 2010: 293). Ancak sistemin ABD’de genele yayılması sebebiyle Avustralya yerine ABD temel alınmaktadır. ABD’deki ilk özel emeklilik planı ise American Express Company

tarafından 1875’te kurulan özel emeklilik programı olup, 1880’de Ohio ve Baltimore demiryollarının inşasında 77 bin çalışan için ilk resmi program oluşturulmuştur (Seburn, 1991: 16). İlk kurulduğundan bugüne ABD’de özel emeklilik planlarında süratli bir gelişim yaşanarak 2012 yılına gelindiğinde 26 binden fazla özel tanımlanmış faydaya dayanan emeklilik planında 44 milyon kişi kapsanmıştır (EBRI, 2013: 1). Özel emeklilik planlarının varlık büyüklükleri de süratle genişleyerek 1945’te 20.7 milyar dolardan, 2013’e gelindiğinde yaklaşık dört yüz katlık artışla 8,2 trilyon dolara kadar yükselmiştir (Federal Reserve Statistical Release, 2014a/b: 12).

Kuruluşundan itibaren uzun yıllar boyunca oluşturulan planların varlığını devam ettirebilmeleri, herhangi bir üst kuruluş oluşturma ihtiyacının uzun zaman olmamasını beraberinde getirerek kendi iç dinamikleri içerisinde işleyen bir sistem teşekkülüne imkân sağlamıştır. Ancak 1963’te ABD’nin en eski otomotiv üreticisi konumundaki Studebaker şirketinin çöküşüyle Studebaker emeklilik planının feshedilmesi sonucunda 11 bin işçinin bundan etkilenmesi; kapsamlı federal bir düzenlemenin yapılması ihtiyacını doğurmuştur. Yoğun siyasi destekle birlikte 1974’te Çalışanların Emeklilik Geliri Güvenliği Kanunu adıyla özel kesimde emeklilik ve sağlık planlarını yöneten federal bir kanunun çıkmasına yol açmıştır (EBRI, 2007: 1).

Sosyal güvenlik sistem modelleri içerisinde ABD tipi özel sigortalar modeli, günümüzde kuruluşunun gerçekleştiği ABD yerine Şili ile özdeşleşmiştir. ABD’deki uygulamanın aksine Latin Amerika ülkelerinde, neoliberal dönemde sosyal sigortalar kaldırılarak yerlerine özel sigorta şirketleri ikame edilmiştir. İlk uygulamanın gerçekleştirildiği ülke ise Şili’dir. Günümüzde muhtemelen bu sebeple Şili ile özdeşleşen sistem modeli küresel çapta tüm emeklilik reformlarını hızlandırmada etkili bir konuma gelmiştir.

Şili’deki uygulama özetlenecek olursa, 1981’de başlatılan yeni sistem modelinde iş yaşamına yeni girecekler için özel emeklilik şirketlerine katılım zorunluluğu getirilmiş, iş yaşamında olanlar içinse o dönem için mevcut sistemde

kalma ile özel emeklilik planlarına geçme arasında seçenek tanınmıştır. Katılım açısından ise bağımlı çalışanlar için zorunluluğun mevcut olduğu özel emeklilik planlarına katılım bağımsız çalışanlar için isteğe bağlı olmuş, bu arada primlerdeki işveren katkıları da kaldırılmıştır (Yanardağ, 2010: 35). Dördüncü bölümde konunun daha geniş ele alınması gerektiğinden, bu bölümde uygulama detayları tekrara girmemek amacıyla verilmemiştir.

İKİNCİ BÖLÜM

2. TÜRK SOSYAL GÜVENLİK SİSTEMİNDE EMEKLİLİĞİN