• Sonuç bulunamadı

1.6. Sosyal Sermayenin Boyutları

1.6.3. Sosyal Ağlar

Sosyal ağlar, sosyal sermaye literatüründeki bir başka merkezi temadan birisidir ki sosyal sermayenin hemen hemen tüm tanımları bireyler arasında ya da bireylerle gruplar arasındaki ağlara atıflar üzerinden yapılmaktadır. Mesela hem Bourdieu hem Coleman hem de Putnam kendi sosyal sermaye tanımlarında ağların önemine işaret etmektedirler. Coleman’a göre, sosyal sermaye bireyler arasındaki ilişki yapılarında var olmakta, diğer bir deyişle sosyal sermaye ağlara katılımın kollektif bir sonucu olarak ortaya çıkmaktadır. Bourdieu’ya göreyse ağlar, yalnız sosyal sermayenin ne olduğunun anlaşılmasıyla ilgili bir şey değildir, buna ilaveten sosyal ağlar arzulanan sonuçlara ulaşmada sosyal sermayenin nasıl kullanıldığını açıklamada da anahtar bir değişkendir. Bourdieu ve Coleman’a ilaveten, Putnam da sosyal sermaye kavramsallaştırmasında ağlara önem vermektedir çünkü ona göre ağlar, genelleştirilmiş karşılıklılığı kolaylaştıracak ve karşılıklı güveni güçlendirecektir. Bunun sonucu olarak da başarılı ağ yapılarında işbirliği ve iletişim kolaylaşacak ve bireylerin kolektif eylemlerde bulunma olasılığı artacaktır (Carroll, 1997: 52-53). Putnam’a göre, tersi bir durumda, yani toplumdaki bağların azalması durumundaysa toplumun sosyal sermaye miktarında bir azalma yaşanacaktır (ReaHolloway, 2008: 27). Sosyal sermayenin bu üç önemli yazarının sosyal sermaye kavramsallaştırmasında ağlara verdikleri önemi Cohen ve Prusak’da da görmek mümkündür. Onlara göre de sosyal sermaye bağlantılarla ilgilidir ve ağlar da insanlar arasındaki bu bağlantıların kendilerini en açık şekilde ortaya koyuş biçimleridir (Cohen ve Prusak, 2001: 84).

Pek çok yazarın sosyal sermaye kavramsallaştırmasında çıkış noktası olan sosyal ağlar, ne var ki tıpkı norm ve güven kavramları gibi literatürde bazen sosyal sermayenin bir önşartı bazen de bir sonucu olarak ele alınmaktadır. Yine literatürde sosyal ağların sosyal sermaye üzerinde etkisi olan bir mekanizma olup olmadığı konusunda da bir fikir birliği bulunmamakla birlikte Coleman, ancak yoğun ağların

varlığında sosyal sermayenin ortaya çıkabileceğini ileri sürmektedir. Benzer şekilde Burt de kendisinin “yapısal boşluklar” olarak isimlendirdiği bağların belirli biçimlerinin eylem ve hareketliliği kolaylaştırdığını ileri sürmektedir (ReaHolloway, 2008: 26-27). İster sosyal sermayenin bir ön şartı isterse de bir sonucu (bu çalışmada ise unsurlarından bir tanesi) olarak kabul görsün ağlar, sosyal sermayenin en önemli bileşenidir. Bu yüzden ağ kavramı ile neyin kastedildiğinin net bir biçimde ortaya konması gerekmektedir. Heidt’in (2006: 29), “bireyleri, grupları ve örgütleri çevreleyen kaynaklar ya da sosyal ilişkiler ağı ve bu ağlardaki bağların nitelikleri” olarak tanımladığı ağları Fukuyama (2005), “sıradan piyasa işlemleri için gerekli olanların ötesine geçen, gayri resmi normları ve değerleri paylaşan bireysel aktörlerden oluşan bir grup” olarak tanımlamaktadır. ReaHolloway (2008: 26)’a göreyse, sosyal ağlar aralarındaki bağlantı kümelerini değiştokuş eden bireylere, bağlantılarsa grup üyeleri arasındaki ilişkilerin, aktivitelerin, birlikteliklerin, düşüncelerin, paylaşılan tecrübelerin bir kombinasyonuna atıfta bulunmaktadır. Cohen ve Prusak’a (2001: 87) göreyse sosyal ağlar, sadece tanışıklıklardan ibaret bir şey değildir ve bir çok insanı tanıyor olmak da tek başına, bir ağın mutlaka bir parçası haline gelmek demek değildir. Ağ üyeliği daha aktif bir özelliktir ve bir miktar zaman, enerji ve duygu yatırımı gerektirmekte, güçlü bir karşılıklılık potansiyeli içermektedir (Cohen ve Prusak, 2001: 86-87).

Farklı tanımlardan da anlaşılacağı üzere ağ kavramı farklı analiz düzeylerinde kullanılan bir kavramdır. Bireysel düzeyde ağ kavramı ilişkilere atfen kullanılır. Örgütsel düzeydeyse ağ kavramı, bir örgütün çevresindeki diğer örgütlerle olan ilişkilerine atıfta bulunmaktadır. Yani ister bireysel isterse de kollektif düzeyde ele alınsın ağ yapıları ilişkisel bağlardan oluşmaktadır. Bir bağ, genel anlamda aktörler arasında malların, hizmetlerin ve bilginin akışını yönlendiren ve bireyler arasındaki etkileşimi sağlayan bir bağlantı kurar. Pek çok aktör etkileşime geçtiği zaman bir ağ yapısı oluşur. Bir aktörün ağ yapısındaki pozisyonu onun statüsünü, nüfuzunu ve hak ve yükümlülüklerini etkiler. Yine ağ yapısındaki pozisyonu kişinin bilgiye ve kaynaklara erişimini de kolaylaştıran ya da zorlaştıran bir etkiye sahiptir. Bir bağın gücü, aktörler arasındaki duygusal yoğunluğa, aktörlerin tanışıklığının geçmişine ve samimiyetlerine bağlıdır (Andrew Kent Smith, 2002: 15-16). Bu şekilde tanımlanan

fonksiyon üstlendikleri gibi aidiyet ve bağlılık duygusunu da geliştirecektir (Robison ve Flora, 2003: 1190). Yine sosyal ağlar güce, enformasyona, bilgiye ve diğer ağlara ulaşmayı sağlayacaktır. Belki de bu özelliklerinden dolayı bütün sosyal sermaye teorileri, ağ ilişkilerinin bir kişinin sahip olabileceği en değerli varlıklardan biri olduğunu ileri sürmektedir (Cohen ve Prusak, 2001: 88).

Sosyal sermaye çalışmalarında önemli bir yer tutan normlar, güven ve ağların farklı bağlamlarda ortaya çıkabilecek farklı formları Tablo 6’daki gibidir. Söz konusu farklılık, sosyal sermayenin düzeyini ve boyunu etkileyebilecek bir farklılaşmaya işaret etmektedir.

Tablo 6: Sosyal Sermayenin Üç Temel Boyutu ve Onların Nitelikleri

Sosyal İlişkilerin Yapısı: Ağlar Sosyal İlişkilerin Niteliği: Güven ve Normlar Tip Formel İnformel Boyut/Kapasite Sınırlı büyüklükte Mekan Hanehalkı Küresel Yapı Açık Kapalı Yoğun Seyrek Homojen Heterojen İlişki Yatay Dikey Güven * Sosyal güven - Kısmi güven - Genelleştirilmiş güven * Kurumlara duyulan güven

Karşılıklılık Normları

* Doğrudan ya da dolaylı

* Hemen ya da gecikmiş * Aynı ya da yerine

Kaynak: (Stone, 2009: 3).

1.7. Ağ-Bağların Farklı Biçimleri ve Sosyal Sermayenin Farklılaşan Görünümleri

Sosyal sermaye farklı boyutları ve düzlemlerine ilaveten, sosyal ağların farklı biçimlerinden kaynaklanan farklı görünümlere de sahiptir. Bu bağlamda sosyal ağların gücü, çeşitliliği, bağların yönü ve ağ içerisindeki formalitenin düzeyi açısından sosyal sermaye; formel-informel, güçlü-zayıf, yatay-dikey, bağlayıcı, köprü ve bağlantı kuran sosyal sermaye gibi farklı biçimlere bürünebilecektir. Sosyal sermayenin bu farklı görünümlerini açıklamaya geçmeden önce, aralarındaki

kuramsal farklılıklara rağmen bu farklı biçimlerin örtüşen pek çok noktasının bulunduğu da belirtilmelidir (Ferlander, 2007: 117).