• Sonuç bulunamadı

Coleman’ın Bakış Açısıyla Sosyal Sermaye ve Eğitim

2.6. Sosyal Sermayenin Üretiminde Eğitsel Kurumların Rolü

2.6.3. Coleman’ın Bakış Açısıyla Sosyal Sermaye ve Eğitim

Coleman sosyal sermayenin üretiminde eğitimin rolünü ve önemini toplumun geçirdiği aşamalardan hareketle açıklamaktadır (Fritch, 2000: 6-7). Buna göre, toplumsal gelişimin ilk aşamasını temsil eden tarım toplumunda ana yerleşim birimi köy ve temel üretim birimi de hanehalkıdır. Bu yapıda baba, anne ve çocuklar ailenin ihtiyaçlarını giderme amacıyla birlikte çalışmaktadırlar ve gerek aile içerisinde gerekse toplumda sosyal etkileşimin düzeyi bir hayli fazladır. Toplumsal yapılanmanın bu aşamasında çocuklar ev için çalıştıklarından okullaşma ve okula gitme oranı da bir hayli düşük olacaktır.

Coleman’a göre toplumsal gelişimin bu ilk aşamasını tarım sonrası toplum takip etmektedir. Bu ikinci safhada, köyler, artık ana yerleşim birimi olmaktan çıkmaya ve kentler de ana yerleşim birimi olmaya başlamıştır. Endüstriyel toplum olarak da isimlendirilen bu safhada üretim ve ticaret temel meşguliyet alanları haline gelirken, pek çok işçi de evden uzakta tam zamanlı işleri gerçekleştirmeye başlamışlardır. Bu yapıda aileler, toplumun temel kurumu olarak önemini korusa da zamanla sahip olduğu bu önemi yitirmeye başlamış ve ailenin sadece izi kalmıştır. Hanehalkı da artık üretimin temeli olmadığı gibi, çocuklara da üretim sürecinde ihtiyaç kalmamış ama onların gelecekteki üretim kapasitesi önem kazanmıştır. Böylece gençlerin eğitimine yatırım gerekli, okullar aile için önemli ve çocuklar için de eğitim gittikçe değerli bir hale gelmiştir. Çocukların eğitimine yapılan yatırım da ebeveynlerin gelecekteki refahlarını, statülerini ve ekonomik pozisyonlarını artırma potansiyeli dolayısıyla son derece önem arz etmeye başlamıştır. Yine birinci aşamadan ikinci aşamaya geçişte, erkekler gittikçe artan bir biçimde tarım sektöründen ayrılıp endüstriyel işlerde çalışmaya başlarlarken, kadınlar da ekonomik gereklilik ya da sosyal koşullardaki diğer nedenlerden dolayı gittikçe artan bir biçimde ev dışında çalışma hayatına katılmaya başlamışlardır. Bu durum, evde ve

ailede, ebeveynlerle çocuklar arasındaki sosyal etkileşimin de azalmasına neden olmuştur.

Coleman’ın toplumsal yapılanmada üçüncü aşama olarak belirlediği endüstri sonrası dönemdeyse ailenin rolü neredeyse tarihe karışmış, üretim sürecindeki önemini yitiren, ancak tüketim için önemini koruyan ailenin rolü çocukların yetiştirilmesi ile sınırlandırılmıştır. Evlilik kurumunun kendisinin sağlamlığı kalmadığı için kuşaklar üzerinde ailenin de bir etkisi kalmamıştır. Bu toplumda ebeveynler ile çocuklar arasında etkileşim de bir hayli azalmış ve zaten bir çok çift de çocuk sahibi olmamayı tercih etmeye başlamışlardır. Bu yapılanmada eğitsel kurumlar önemli olmakla birlikte, çocukların ilgi ve çıkarları için mücadele eden faktörlerden yalnızca birisi olarak algılanmaya başlamıştır. Yine toplumsal yapılanmanın bu evresinde evin dışında da sosyal etkileşim gittikçe azalmaya başlarken, grubun iyiliğinden ziyade ileri bir bireycilik duygusuyla yapılan hareketler de artmıştır.

Coleman’a göre bu farklı toplumsal aşamaların her birinde, eğitimle-sosyal sermaye ilişkisi de farklılaşmakta ve sosyal sermayenin üretiminde eğitime biçilen rolün önemi de artmakta veya azalmaktadır. Eğitimin sosyal sermayeyi üretme noktasında önemi artsın veya azalsın yine de Coleman’a göre eğitim sosyal sermayenin üretiminde en önemli bileşenlerden birisidir. Coleman’ın sosyal sermayenin üretiminde en önemli kaynaklardan birisi olarak ele aldığı eğitime ilişkin görüşleri, 1966’da “Equality of Educational Opportunity-The Coleman Report” isimli çalışmasının yayınlanmasından beri eğitsel çalışmaları etkilemiş ve eğitsel pek çok çalışmada Coleman’ın sosyal sermaye kavramsallaştırması kullanılmıştır (Dika, 2003: 16). Bu raporunda Coleman, sosyal sermayeyi eğitsel çalışmaların analizine uygularken, aile içindeki normlara ve etkin yaptırımlara, topluluklara, okullara ve bunların öğrenciler üzerindeki etkilerine odaklanmaktadır (Hill, 2001: 19). Coleman’ın veri seti bu kadar geniştir, çünkü ona göre okullar, çocukların başarı düzeylerinde etkili olmakla birlikte başarı onların geçmişlerinden ve genel sosyal bağlamdan da bağımsız değildir. Bu yüzden Coleman’ın kavramsallaştırmasında, öğrenci başarısını belirlemede ailesel geçmiş okul karakteristiklerinden daha önemli görülmektedir (Fritch, 2000: 29) ve sosyal sermaye ile eğitim arasındaki ilişki

genelde “ailesel geçmiş-aile yapısı” ve “ebeveyn-çocuk etkileşimi” olmak üzere başlıca iki gösterge üzerinden açıklanmaya çalışılmaktadır (Dika, 2003: 16).

Coleman’ın eğitim ve sosyal sermaye arasındaki ilişkiyi açıklamada kullandığı söz konusu göstergelerden birisi olan “ailesel geçmiş-aile yapısı”, onun sermayeye ilişkin görüşleriyle paralellik arz eder bir biçimde, analitik olarak üç bileşene ayrılabilir: ekonomik sermaye, beşeri sermaye ve sosyal sermaye. Coleman’a göre ailenin refahı ya da geliri aracılığıyla ölçülen ve bir takım fiziksel kaynaklara atıfta bulunan ekonomik sermayesi çocukların başarılı olmalarına yardımcı olabilir. Ailesel geçmişin-aile yapısının diğer analitik bileşeni olan beşeri sermaye ise, ebeveynlerin eğitimleri ve meslekleri ile ölçülmektedir. Coleman’a göre beşeri sermaye de çocuğa öğrenme sürecinde yardımcı olacak bilişsel bir çevre için (evde iyi bir kütüphanenin mevcudiyeti ya da uygun bir çalışma ortamı) potansiyel sağlamakta bu da, tıpkı ekonomik sermayenin varlığında olduğu gibi, eğitsel başarıyı beraberinde getirmektedir. Sosyal sermaye ise, çocuk, ebeveyn ve ailenin diğer üyeleri arasındaki ilişkilere atfen kullanılmaktadır. Söz konusu ilişki yani “ebeveyn-çocuk

etkileşimi”yse Coleman’ın sosyal sermaye-eğitim ilişkisini açıklamada kullandığı bir

diğer göstergeyi ortaya çıkarmaktadır ki, aslında bu ikinci gösterge de ailesel geçmiş- aile yapısı olarak isimlendirilen göstergenin bir uzantısı olarak ortaya çıkmaktadır. Bu yüzden sosyal sermaye ve eğitim arasındaki ilişkiyi açıklamada temelde ailesel geçmiş olmak üzere tek bir belirleyici faktörün varlığından söz edilebilir. Bu belirleyici faktöre, yine Coleman’ın ifade ettiği üzere, sosyal sermaye genel sosyal bağlamdan bağımsız olmadığı için diğer toplumsal faktörler eşlik edecektir (Nzamutuma, 1992: 16-20). Yani Coleman’a göre, bir kişinin eylemleri yalnızca onun sahip olduğu mali ve beşeri kaynaklar tarafından biçimlenmemekte, sosyal bağlamda bu süreçte en az diğerleri kadar etkili olmaktadır (Schlee, 2007: 6). Buna göre, şayet ebeveynlerin sahip oldukları beşeri ve ekonomik sermaye işte ya da ev dışındaki bir yerde başkalarıyla paylaşılmayan bir biçimde kullanılıyorsa ve aile ilişkilerinde gömülü bulunan sosyal sermaye tarafından tamamlanmıyorsa, ebeveynlerin beşeri ya da ekonomik sermayelerinin az ya da çok olmasının bir önemi kalmayacaktır (Nzamutuma, 1992: 16-20). Özetle Coleman’a göre;

Öğrenme/Başarı=Ekonomik sermaye*Beşeri sermaye*Sosyal sermaye formülü

Coleman, ailesel geçmiş ya da aile yapısını dikkate alarak aileler ve onların sahip oldukları-üretebilecekleri sosyal sermaye arasında bir ayrıma gitmektedir. Ona göre yelpazenin bir ucunda Coleman’ın avantajlı aileler (advantaged families) olarak isimlendirdiği aileler yer alırken, diğer ucundaysa dezavantajlı (disadvantaged families) ve eksik (deficient families) aileler yer almaktadır. Coleman’ın avantajlı aileler olarak isimlendirdiği aileler yüksek ekonomik, beşeri ve sosyal sermayeye sahip olan ailelerken, yelpazenin diğer ucunda yer alan dezavantajlı ailelerse daha ziyade etnik azınlıktan, çok az mali kaynağa ve sınırlı bir eğitime sahip ailelerdir. Eksik ailelerse, ebeveynlerden yalnızca birinin var olduğu, ebeveynlerin ailesel aktivitelerden ziyade işle ilgilenmek zorunda oldukları, ailesel birliğin içinde yapısal zayıflıkların bulunduğu ailelerdir (Schlee, 2007: 6).

Bu bağlamda, Coleman’a göre, ailenin sahip olduğu ekonomik, beşeri ve sosyal sermayenin var ya da yok oluşu veyahut da miktarı çocuğun başarı durumunu şu dört şekilde etkileyecektir (Nzamutuma, 1992: 16-20). Şekil 15’de, Hücre 1 avantajlı ve güçlü aileleri göstermektedir. Aile üyelerinin sağlıklı ve eğitimli olduğu bu aile içerisindeki ilişkiler de güçlüdür. Bu ailelerin mevcut kaynakları, çocuklarının eğitsel ve sosyal gelişimlerini destekleyecek ve cesaretlendirecektir. Yine bu modele göre bu ailelerin çocukları, yüksek başarıya yatkındırlar. Hücre 2’deki ailelerin üyeleri de iyi eğitimli, sağlıklı ve genelde varlıklı olmakla birlikte farklı nedenlerden dolayı (boşanma, aşırı alkol tüketimi ya da işkoliklik gibi) yetişkinler sahip oldukları bu kaynakları çocuklarının psikolojik sağlıkları, eğitsel ve sosyal başarılarına yardım etmede kullanamamaktadırlar. Bu yüzden şayet okullar ya da dini müesseseler gibi kurumlar yardım etmek amacıyla araya girmezlerse, bu ailelerin çocuklarının başarı düzeylerinin düşük olma olasılığı da bir hayli yüksektir.

Hücre 3’teki ailelerde ise, ebeveynlerin eğitim ve statü düzeyleri düşüktür ama bu ailelerdeki ilişki kümeleri güçlü ve kolaylaştırıcıdır. Böyle ailelerin çocuklarının başarı düzeyleri de yüksek olma eğilimindedir. Hücre 4’teki aileler, fakir, çok çocuklu, eğitimsiz ve genelde alkolizm ya da madde bağımlılığı gibi problemler nedeniyle karışık, ebeveyn veya ebeveynlerin kişisel problemleri dolayısıyla zayıf ya da yapısal olarak parçalanmış ailelerdir. Okul ya da diğer organizasyonlar tarafından

desteklenmedikleri taktirde böyle ailelerin çocuklarının da başarı düzeylerinin düşük olması olasıdır.

Şekil 15: Ailenin Sahip Olduğu Sermaye Miktarı ile Çocuğun Başarı Düzeyi Arasındaki İlişkiyi Gösteren Diyagram

1 2 3 4 Evet Hayır Evet Hayır Beşeri ve ekonomik Sosyal Sermaye Kaynak: (Nzamutuma, 1992: 19).

Coleman’ın sosyal sermaye, eğitim ve başarı arasındaki ilişkiyi açıklamada kullandığı bir başka araçsal kavramsa “kuşaklararası yakınlık” (intergenerational closure) olarak isimlendirdiği şeydir. Coleman’a göre (aktaran Fritch, 2000: 25-26) kuşaklararası yakınlık, farklı jenerasyondan bireyleri birbirleriyle ilişkili kılan bağlantılardır ve yakınlığın bu şekli, en iyi ebeveynler çocuklarının arkadaşlarını ve birbirlerini tanıdıkları zaman ortaya çıkmaktadır. Buna göre, Şekil 16’da yer alan ağların her birinde çocuklarla (Ç 1 ve Ç2) ebeveynler (E1 ve E2) arasında bir ilişki vardır. Ne var ki, kapalı ağ yapısında iki ebeveyn arasında da bir ilişki vardır ve bu E1’le Ç2 ve E2 ile Ç1 arasında kuşaklararası bağlantıya izin vermektedir.

Kapalı ağlarda varolan bu kuşaklararası bağlantı çeşitli biçimleriyle sosyal sermayenin oluşumuna da izin vermektedir. Şekilden de kolayca görülebileceği üzere, açık ağlarda E1 ile E2’nin birbirlerine güvenmeleri ve bilgi paylaşımında bulunmaları zordur, çünkü birbirlerini tanımamaktadırlar. Dahası E1 ve E2 birbirlerinin davranış standartlarını da bilmediklerinden dolayı her birinin bir diğerinin çocuğunun davranışı konusunda bir takım belirsizliklere ve tereddütlere kapılması da olasıdır.

Şekil 16: Açık ve Kapalı Ağ Yapılanmasında Ebeveyn Çocuk İlişkisi

E1 E2

Ç1 Ç2

E1 E2

Ç1 Ç2

Açık Ağlar Kapalı Ağlar

Kaynak: (Fritch, 2000: 26).

Bu bağlamda Coleman’ın sosyal sermaye ve eğitim arasında kurduğu ilişkiyi şu şekilde özetlemek mümkündür (Tablo 19, hem Coleman’ın bu husustaki görüşlerini özetlemkte hem de Coleman’ın fikirlerini Bourdieu ile kıyaslamaktadır): (i) Öğrencilerin ait oldukları ve destek gördükleri kollektiviteler,

gruplar ve birliktelikler dizisi eğitsel bağlamda şekillenir,

(ii) Öğrencilerin potansiyel olarak erişebilecekleri kaynakların büyüklüğü öğrencilerin böyle ilişkisel kaynaklardan beklenilen faydaya bağlı olacaktır,

(iii) Öğrencilerin sahip oldukları yetenek ve becerilerin (bilişsel, sosyal, davranışsal ve dilsel gibi) artması onların grubun bir parçası olmasını mümkün kıldığı gibi bu gruptan türeyen faydalardan yararlanabilmelerini de olası hale getirir.

Tablo 20’den de anlaşılacağı üzere, her iki ismin teorisinde de eğitim çıkış noktası olmakla birlikte yazarların konuyu ele alış şekilleri farklılıklar arz etmektedir. Şöyle ki, Bourdieu’nun teorisinde kültürel ve sosyal sermaye, eşitsiz akademik başarıyı açıklamak için geliştirilen alternatif bir yoldur. Coleman’ın teorisinde ise sosyal sermaye, evde anne ve babanın varlığı, düşük okula devamsızlık

oranları, ebeveynlerin yüksek eğitsel beklentileri, kuşaklararası yakınlık, düşük okula devamsızlık ya da okuldan ayrılma oranı ile ilişkilendirilerek eğitsel başarısının formülü olarak sunulur. Bu, yani sosyal sermayenin iki farklı şekilde kavramsallaştırması sosyal sermayenin eğitsel literatürde dikkate değer bir biçimde farklı şekillerde sunulmasına neden olmaktadır (Dika, 2003: 15).

Tablo 20: Coleman ve Bourdieu’da Sosyal Sermaye-Eğitim İlişkisi Sosyal Sermaye

Alanı Sosyal Sermaye Süreçleri

Sosyal Sermaye Çıktıları (Bireysel-İlişkisel-

Bourdieu)

Sosyal Sermaye Çıktıları (Kollektif-Coleman)

İlişkiler

Okul ve eğitim sistemi genel anlamda öğrencilerin eğitsel süreçler aracılığıyla

sosyal ağlarını geliştirmelerine yardımcı

olur

Öğrencilerin ilişkilerinin genişliği okul tarafından benimsenen uygulamalar,

politika ve süreçler tarafından biçimlendirilir

Öğrencilerin ait oldukları ve destek gördükleri kollektiviteler, gruplar ve birliktelikler dizisi eğitsel

bağlamda şekillenir

Kaynak

Okul ve eğitim sistemi tarafından benimsenen

eğitsel süreçler ve uygulamalar öğrencilerin kaynak bakımından zengin

insanlarla iletişime geçmelerini mümkün kılar Öğrencilerin ilişkilerden bakledikleri faydalar onların erişebilecekleri kaynakların büyüklüğünü belirleyecektir Öğrencilerin potansiyel olarak erişebilecekleri kaynakların büyüklüğü öğrencilerin böyle ilişkisel

kaynaklardan beklenilen faydaya bağlı olacaktır.

Hazırlama

Okul ve eğitim sistemi öğrencilerinin yetenek ve

kapasitelerini ilişkisel kaynaklara daha iyi erişebilmeleri için artırır

Yetenek ve kapasiteleri artan öğrenciler kişisel ilişki ağlarını etkili bir biçimde yaratabilir ve onlardan faydalanabilirler

Öğrencilerin sahip oldukları yetenek ve becerilerin (bilişsel, sosyal,

davranışsal ve dilsel gibi) artması onların grubun bir parçası olmasını mümkün kıldığı gibi bu gruptan

türeyen faydalardan yararlanabilmelerini de

olası hale getirir Kaynak: (Chattopadhay, 2007: 23).

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

SOSYAL SERMAYE VE EĞİTSEL BAŞARI İLİŞKİSİ: ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİLERİ ÜZERİNDE BİR ALAN ARAŞTIRMASI

Bir çok alanla ilişkilendirilerek kullanılan sosyal sermaye teorisi, son dönemlerde aile yapısının, toplumun ve kişilerarası ilişkilerin çocukların akademik performansına katkısını kavramsallaştırmaya yönelen çalışmalarda da sıklıkla kullanılmaktadır (Schlee, 2007: 6). Sosyal sermaye ve eğitim arasında var olduğu ileri sürülen ilişkiyi genelde eğitsel davranışlar, eğitsel başarı ve pisikososyal çıktılar üzerinden analiz etmeye yönelen pek çok çalışma; sosyal sermayenin eğitime dayalı sonuçlarla yakından ilgili olduğunu göstermektedir (Dika, 2003: 17; Stanton-Salazar ve Dornbusch, 1995: 131-132; Dika ve Singh, 2002: 31-60). Bu araştırmalarda sosyal sermaye ve eğitsel davranışlar arasındaki ilişki genellikle beklenilen şekilde ortaya çıkmaktadır. Bu bağlamda okula devamsızlık ve okuldan ayrılma geleneksel olmayan aile yapısı ile pozitif bir şekilde ilişkili iken, ebeveyn-çocuk ilişkisi, ebeveynlerin okul ile olan iletişimleri, ailenin gözetimi, kuşaklararası yakınlık ve ebeveynlerin beklentileri negatif bir biçimde ilişkilidir. Benzer bir şekilde sosyal sermaye ile akademik başarı arasında da pozitif bir ilişki vardır. Geleneksel aile yapısı, ailenin beklentileri ve teşviki, ebeveyn genç etkileşimi akademik başarı ile pozitif bir biçimde ilişkilidir. Yine aile tarafından bilinen arkadaş sayısı, çocuğun yakın arkadaşlarıyla ailenin görüşme sıklığı, ebeveynlerin okulla olan iletişimlerinin düzeyi ve ailenin yardım ağının gücü de eğitsel başarı ile pozitif bir biçimde ilişkilidir.

Sosyal sermaye ile eğitsel başarı arasında kurulan ilişkiyi Şekil 17’de görmek mümkündür. Söz konusu Şekil, çalışmanın bundan sonraki kısımları için de önem arz etmektedir. Bu şekilden hareketle geliştirilen model aracılığıyla sosyal sermaye ve eğitim arasında var olduğu iddia edilen ilişki analiz edilecektir.

Şekil 17: Sosyal Sermaye-Eğitsel Başarı İlişkisi Topluluk (Paylaşılan değerler&Ortak bağlantılar) Topluluğun Sosyal Sermayesi (Güven, bilgi paylaşımı, normlar) Sosyal Ağlar (Fırsatları sağlayan) Yüzyüze sosyal etkileşim (Aktiviteleri yaratan) Ailesel Kaynaklar Sosyal Sermaye (Ebeveyn-çocuk etkileşimi) Beşeri Sermaye (Öğrenme&Tecrübe) Ekonomik Sermaye (Ailenin geliri) Eğitsel Başarı Aile Refahı Topluluk Refahı Kaynak: (Thanh, 2004: 13). 3.1. Araştırmanın Konusu

Akademik başarı ile sosyal sermayenin çeşitli yönleri arasındaki etkileşimi ölçmeye yönelen pek çok çalışma, sosyal sermayeleri yüksek olan öğrencilerin diğer öğrencilere oranla daha başarılı olduklarını ortaya koymaktadır. Aynı ifadeyi

tersinden okumak ve eğitim seviyesi arttıkça sosyal sermaye düzeyinin artacağını da söylemek mümkündür. Bu çalışmanın çıkış noktasını, bu iki olgu arasında var olduğu iddia edilen pozitif ilişki oluşturmaktadır. Bu bağlamda,

(i) Sosyal sermayenin çeşitli boyutlarından hareketle öğrencilerin sosyal sermaye düzeylerinin ölçülmeye çalışılması,

(ii) Öğrencilerin eğitsel yaşamlarındaki sosyal ağ yapılarının ve bunların özelliklerinin belirlenmesi,

(iii) Sosyal yapılardaki güven ilişkilerinin sorgulanması,

(iv) Öğrencilerin ailesel geçmişleri ile akademik başarıları arasında bir ilişkinin kurulması

(v) Ve yine öğrencilerin başarı algıları ile onların sosyal sermaye düzeyleri arasında da bir ilişkinin var olup olmadığının netleştirilmesi

hususları çalışmanın konusunu oluşturmaktadır.