• Sonuç bulunamadı

SORUMLULUĞUN ġARTLARI

Anonim Ģirketin kuruluĢunda bir takım sorumluluk düzenlemelerinin yapılmasındaki temel amaç bu aĢamada zarar veren tarafından gerçekleĢtirilen ve hukuk aleminde onaylanmayan bir eylemden kaynaklanan zararın giderilmesidir.

Sorumluluğu düzenleyen TTK m. 549-553 eylemleriyle Ģirketi ya da üçüncü kiĢileri zarara uğratan kiĢileri durumlarına göre kusursuz sorumluluğa ya da kusur sorumluluğuna tabi tutmuĢtur. Bu bakımdan kuruluĢtan doğan sorumluluk, tazminat sorumluluğu ile aynı temele dayanmaktadır. Hukuka aykırı olarak zarar veren bir kiĢi bu eylemden etkilenen kiĢilere bir miktar tazminat ödemekte ve zararın giderilmesi amaçlanmaktadır282

.

TTK m. 549-550‟de kuruluĢtan doğan sorumluluğa hükmedilebilmesi için bazı kiĢilerin kusursuz sorumluluk halleri hariç hukuka aykırılık, zarar, kusur ve illiyet bağı unsurlarının bir arada bulunması Ģarttır.

2.4.1. Hukuka Aykırılık

KuruluĢtan doğan sorumluluk için gereken Ģartlardan ilki olan hukuka aykırılık, kavram olarak TBK m. 49‟da sorumluluk sebebi olarak düzenlenmiĢ olup TTK‟da ayrıca tanım getirilmemiĢtir. Bu ifade ile kastedilen, bir kiĢinin hukuk düzeninin emredici nitelikteki yazılı ya da yazısız kurallarına aykırı eylemlerdir. Bununla birlikte zarar görenin herhangi bir fiille hakkının ihlal edilmiĢ olması hukuka uygunluk sebeplerinden birini taĢımıyor ise bu ihlal de hukuka aykırılığın kapsamına girecektir283

.

KuruluĢtan doğan sorumluluk her türlü yükümlülük ihlalini değil yasada sınırlı olarak sayılan halleri kapsamaktadır284

. Bunlar, TTK m. 549‟ta düzenlenen belgelerin ve beyanların kanuna aykırı olması, TTK m. 550‟de düzenlenen sermaye hakkında yanlıĢ beyanlar ve ödeme yetersizliğinin bilinmesi, TTK m. 551‟de

282 Akdağ Güney, KuruluĢ…, s. 256-257. 283

Schwenzer, Rn. 50.04; v.Tuhr/Peter, 409,417; Aktaran, Akdağ Güney, KuruluĢ…, s. 260. 284 Forsmoser, Verantwortlichkeit, Rn. 938ff; Aktaran, Akdağ Güney, KuruluĢ…, s. 260.

89

düzenlenen değer biçilmesinde yolsuzluk, TTK m. 552‟de düzenlenen halktan para toplama, halleri olup; bunların dıĢındaki hukuka aykırılıklar sebebiyle meydana gelecek zarardan doğan sorumluluklar genel sorumluluk esasına tabi olacaktır285

.

2.4.2. Kusur

Borçlar kanunumuzda kusurun tanımı yapılmamıĢ olup kusur, genel olarak hukuk düzeni tarafından bir davranıĢ tarzının kınanması olarak kabul edilir286

. Kusur, hukuka uygun olmayan hukuk düzeninin kınadığı bir irade veya irade eksikliğidir287. Hukuka aykırı sonucu isteyen veya bu sonucun ortaya çıkmasına mani olmak bakımından gerekli iradeyi göstermeyen kiĢi sorumludur288

. Kusura dayanan sorumluluğun ortaya çıkabilmesi için fiilin gerçekleĢtirilmesinde failin kusurlu olması gerekir. Kusura dayanmayan haksız fiil sorumluluğunda kusur Ģartı aranmamakla birlikte failin kusurunun tespiti failin sorumluluktan kurtulabilme imkanını ortadan kaldırır. Kusur, hukuka aykırılığın kurucu unsurudur.

Kusur hukuka aykırı sonucu istemek veya bu sonucu istememekle beraber hukuka aykırılıktan kaçınmak için iradeyi yeterli derecede yormamaktır289

.

Hukuka aykırılık ile kusur farklı kavramlardır. Hukuka aykırılık, fiilin bir hukuk kuralına aykırı olduğunu ifade ederken; kusur, hukuk kuralına aykırı fiile iliĢkin failin davranıĢının iradesi sebebiyle kınanan bir davranıĢ olmasını ifade eder290.

Tanımdan da anlaĢılacağı üzere kusur, kast ve ihmal olarak iki Ģekilde ortaya çıkmaktadır. Kusurun en ağır derecesi olan kastta fail hukuka aykırı olarak meydana gelecek olan sonucu isteyerek bu davranıĢı sergiler, ihmalde ise hukuka aykırı sonuç istenmemektedir. Hukuka aykırı fiilin meydana getireceği sonuçtan kaçınmak için

285 Akdağ Güney, KuruluĢ…, s. 260.

286 Oğuzman ve Öz, Genel Hükümler…, s. 509-510. 287

Reisoğlu, Genel Hükümler…, s.136. 288 Reisoğlu, Genel Hükümler…, s.136.

289 Von Tuhr/Peter, § 47, I, s. 428, Aktaran Oğuzman ve Öz, Genel Hükümler…, s. 510; Akdağ Güney, Yönetim Kurulu…, s. 62; Eren, Genel hükümler…, s. 110.

90

yeter derecede irade ortaya konulmayan davranıĢ ya da hal ve Ģartların gerektirdiği dikkat ve özeni ortaya koymama durumu söz konusudur291

.

SözleĢmeye aykırılıktaki gibi haksız fiillerde de ağırlık derecesi ne olursa olsun failin bu fiilden dolayı mesuliyeti doğacaktır. Hukuka aykırı bir fiili gerçekleĢtiren kiĢinin fiilinin değerlendirilmesi yapılırken kast, ağır ihmal ya da hafif ihmal ayrımının yapılmasında sorumluluk bakımından fark olmamakla beraber bu ayrım, bu fiili gerçekleĢtiren kiĢinin tazminle yükümlü olacağı tazminat miktarının belirlenmesi bakımından önemlidir292

.

TTK m. 549-551 maddeleri, kuruluĢtan doğan sorumluluk hükümlerini kusursuz ve kusur sorumluluğunu birlikte düzenlemiĢtir. TTK m. 549‟da belgeleri düzenleyenler, beyanda bulunanlar ve taahhüt edenler kusursuz sorumluluk, bunlara katılanlar için ise kusur sorumluluğu kabul edilmiĢtir, yine 550. maddede sermaye tamamıyla taahhüt olunmamıĢ veya karĢılığı kanun veya esas sözleĢme hükümleri gereğince ödenmemiĢken, taahhüt edilmiĢ veya ödenmiĢ gibi gösterenler kusursuz sorumlu, Ģirket yetkilileri ise kusurlarının varlığı halinde sorumlu tutulmuĢlardır.

Kusurun ispat yükünün kime ait olacağı hususunda kanunda açık bir düzenleme yoktur. Ġspat yükü sorumluluğun hukuki nitelendirilmesine göre değiĢmektedir. TTK m. 553‟te kusurdan bahsedilmekte ancak ispat yükünün kime ait olduğu belirtilmemektedir. Anılan maddede kusuru objektifleĢtiren293

bir yaklaĢım olması sebebiyle esasen ispat yükünün çok büyük bir etkisinin kalmamıĢ olması önemlidir. ObjektifleĢtirilmiĢ kusur kriterine göre kendisine sorumluluk atfedilen kiĢinin eylemi, o olaya iliĢkin olarak benzer Ģartlarda bilinçli ve makul bir kimseden beklenen davranıĢ ile kıyaslanmakta ve yükümlülük ihlali ispatlanmaktadır, ispatın

291 Von Tuhr/Peter, § 47, I, s. 427-428, Aktaran Oğuzman ve Öz, Genel Hükümler…, s. 510; Akdağ Güney, KuruluĢ…, s. 262.

292 Akdağ Güney, KuruluĢ…, s.262.

293 Kusurun objektifleĢtirilmesi Ġsviçre öğretisinde kullnılan bir terimdir. Forstmoser , Die Aktienrechtliche Verantwortlickeit, N. 292; Aktaran Tekinalp, Tek KiĢi Ortaklığının Esasları, Nr. 16-81.

91

bu Ģekilde ortaya konulmasında artık kusuru aksi ispat edilemeyecek Ģekilde varlığı ya da yokluğu ortaya çıkacaktır294

.

2.4.3. Zarar

Bir kimsenin hukuka aykırı fiili, ancak baĢkasının aleyhine bir zarar meydana getirmiĢse sorumluluk (tazminat) söz konusu olur. Fiilin hukuka aykırılığı ile beraber herhangi bir zarar meydana gelmemiĢ ise burada bu eylemi gerçekleĢtiren kiĢinin cezai müeyyide ile karĢılaĢması mümkün olabilecekken haksız fiil sorumluluğu doğmayacaktır. Haksız fiilin faili ancak fiilin meydana getirdiği zarardan sorumlu olacaktır, zira özel hukukta sorumluluk ile amaçlanan husus, failin cezalandırılması değil zararın giderilmesidir295

.

Zarar, kiĢinin rızası dıĢında mal varlığında meydana gelen azalmayı ifade eder. Zarar verici fiilin meydana gelmemiĢ olması durumunda malvarlığının bulunacağı durum ile zarar verici fiil sonucu malvarlığında oluĢan durum arasındaki fark, zararı göstermektedir296. Zarar malvarlığının aktifinin azalması, kazançtan mahrum kalınması ya da malvarlığındaki pasifin artmasından kaynaklanabilir. Bunun gibi Ģirketin, ortakların, alacaklıların zararı malvarlığında meydana gelen azalma, malvarlığında meydana gelebilecek bir artıĢın kusurlu bir davranıĢ sebebiyle kısmen ya da tamamen engellenmiĢ olması (kardan yoksunluk) Ģeklinde ortaya çıkabilir297

. Anonim Ģirketler bakımından sadece doğrudan zarar değil aynı zamanda genel hükümler bakımından tazmini talep edilemeyen yansıma zarar, yani ortakların ve alacaklıların uğramıĢ oldukları dolayısıyla zararın tazmini de mümkündür. Zararın doğrudan zarar ya da dolayısıyla zarar olması, kuruluĢtan doğan sorumluluk

294 Akdağ Güney, KuruluĢ…, s. 61, 261-263. 295 Oğuzman ve Öz, Genel Hükümler…, s. 497.

296 Nomer, Haksız Fiil Sorumluluğundan Maddi Zararın Belirlenmesi, Beta Yay., Ġstanbul 1996, s. 6; Tandoğan, Mesuliyet Hukuku, Vedat Kit., Ġstanbul 2010, s. 63; Hatemi, SözleĢme DıĢı

Sorumluluk Hukuku, Filiz Kit, Ġstanbul 1994, §4, N.1 vd. ; Oğuzman ve Öz, Genel Hükümler…,, s. 497; Oftinger/Stark, §2 Rn.1,9; v. Thur/Peter, 83; Forstmoser,

Verantwortlichkeit, Rn. 149; Aktaran, Akdağ Güney, KuruluĢ…, s. 257. 297 Oğuzman ve Öz, Genel Hükümler…, s. 498; Akdağ Güney, KuruluĢ…, s. 257.

92

açısından fark oluĢturmaz, yalnızca dolayısıyla zarardan dolayı açılacak tazminat davalarında tazminat Ģirkete ödenir298

.

KuruluĢ sorumluluğuna gidilebilmesi için yalnızca zararın varlığının ispatı değil; aynı zamanda zararın miktarının da belirlenmesi gerekir. Bu açıdan zararın belirlenmesinde ispat yükü MK genel hükümlere göre zarar gördüğünü iddia edendedir. KuruluĢ sorumluluğunda meydana gelen zararın özel bir zarar olmadığı bunun Borçlar Kanunu anlamında bir zarar olduğu Ġsviçre doktrininde genel kabuldür. Zararın miktarı, zarar verici fiilin meydana gelmemiĢ olması durumunda malvarlığının bulunacağı durum ile zarar verici fiil sonucu malvarlığında oluĢan durum arasındaki fark kadardır. Sermayenin görünüĢte ödenmiĢ gibi gösterilmesi ya da ayni sermayeye olduğundan yüksek değer biçilmesi sebebiyle verilen zararlarda zararın miktarı eksik ödenen sermaye miktarı ya da fazla ödenen değer ve bunların faizi kadar olacaktır299

. Bizim hukukumuzda zarar, borçlar hukuku manasında bir zarar olarak kabul edilmektedir. Bu bakımdan zararın, hem mal varlığındaki azalmayı hem de yoksun kalınan karı kapsadığını belirtmek gerekir.

2.4.3.1. Doğrudan Zarar

Doğrudan zarar, ortakların ve/veya Ģirket alacaklılarının, yönetim kurulu üyeleri ve yöneticilerin veya kuruluĢta belgeleri düzenleyenler ve buna katılanların, kanun ve ana sözleĢmeden doğan sorumluluklarına aykırı olarak gerçekleĢtirdikleri eylem ve iĢlemleri sonucunda ortaklığın zararından bağımsız olarak zarara uğramalarını ifade eder300. Doğrudan zarar, hem Ģirketin menfaatlerini hem de

alacaklıları korumayı sağlayan hükümlerin Ģirket yöneticileri ve diğer ilgililer tarafından ihlal edilmesi durumunda ortaya çıkar. Genellikle fiilden ortaya çıkan zarardan etkilenen ortaklığın kendisidir. Ortaklığın zarar görmüĢ olması veya

298

Akdağ Güney, KuruluĢ…, s. 258.

299 Burgi/Nordmann. Art.753/754 Rn. 61, Aktaran, Akdağ Güney, KuruluĢ…, s.258.

300 Çamoğlu, Anonim Ortaklı Yönetim Kurulu…, s. 147; PulaĢlı, 6102 Sayılı Kanuna Göre

Şirketler Hukuku Şerhi, C.2, s.1869; Tekinalp, Ü., Tek Kişilik Ortaklık, s.285; Akdağ Güney, Anonim Şirket Yönetim Kurulu Üyelerinin Hukuki Sorumluluğu, s.52.

93

olmaması, ortaklar ya da alacaklıların doğrudan zarar görmüĢ olmasını etkilememektedir301. Böyle bir durumda, kusurlu hareket eden organa karĢı, Borçlar Kanunundaki haksız fiillere iliĢkin genel hükümlere (BK.m.49) veya TTK. m.553- 555 özel sorumluluk hükümlerine dayalı olarak dava açılabilir.

Kurucunun bilirkiĢi ile anlaĢarak ayni sermaye taahhüt eden kiĢinin taĢınmazını emsallerine nazaran düĢük değer biçtirmesi, imtiyaz hariç olmak üzere sermaye payına uygun olarak pay sahibine kar payı verilmemesi veya bir pay sahibinin paylarının haksız yere iptal edilmesi halleri302

veya pay sahibinin genel kurul toplantısında oy kullanmasına haksız olarak engel olunması durumu, doğrudan zarara örnek olarak verilebilir.

Alacaklıların ve ortakların doğrudan zarar görmeleri sebebi ile zararının tazminini talep etmeleri, sorumluluğun bir sonucudur. Ortakların ve Ģirket alacaklılarının doğrudan zarara istinaden açacakları davada, bizzat ve bireysel olarak zarara uğradıklarından, tazminatın kendilerine verilmesini isterler303

. Bu dava, TTK. m.553/1 hükmüne tabidir.

2.4.3.2. Dolayısıyla Zarar

Dolayısıyla zarar, genel olarak, bir kiĢinin bir eyleminden kaynaklı olarak bir kiĢinin malvarlığında meydana gelen zararın baĢka kiĢilerin malvarlığına yansıması ile oluĢan zarardır304

. Bu sebeple doğrudan zarara uğrayanın zararı giderilirse dolayısıyla zarara uğrayan 3. kiĢilerin de zararı giderilmiĢ olur. Anonim Ģirketin doğrudan zararı uğratılması neticesinde pay sahiplerinin ve alacaklıların uğradıkları

301 Çamoğlu, Anonim Ortaklı Yönetim Kurulu…, s. 147; Tekinalp, Yeni Anonim ve Limited

Ortaklıklar Hukuku ile Tek KiĢi Ortaklığın Esasları, s. 285.

302

PulaĢlı, H., ġirketler Hukuku, s.490; Poroy R./ Tekinalp, Ü./ Çamoğlu, E, Ortaklıklar Ve

Kooperatifler Hukuku, s.609.

303 Akdağ Güney, Yönetim Kurulu…, s.52; PulaĢlı, ġirketler Hukuku ġerhi…, C.2, Ankara, s.1872.

94 zarar dolayısıyla zarardır305

. Dolayısıyla zarar, zarar verici fiilin doğrudan doğruya sonucu olan zarardan doğan fakat sorumlu Ģahsın doğrudan uğranılan zarardan daha uzak olan sonuçlardan da sorumlu olması için getirilen bir kavramdır306

.

Dolayısıyla zarar, ancak kanun bu zararın istenmesine cevaz vermiĢ ise talep edilebilir. Kanun, dolayısıyla zarar görenin dava hakkını kullanarak zararın doğrudan zarar görene ödenmesini istemesini öngördüğünden, dolayısıyla zarara uğrayanların bu zararın tazmini için dava açmalarını teĢvik etmek bakımından dava gideri desteği gibi kolaylıklar da getirmiĢtir307. Anonim Ģirket, doğrudan zararın varlığı halinde

TTK. 553 ve 554. maddelerinde öngörülen kiĢilere (kurucular, yönetim kurulu üyeleri, yöneticiler ve tasfiye memurları) karĢı tazminat davası açabilir. Pay sahibi ise hem doğrudan hem de dolayısıyla zararının varlığı durumunda tazminat davası açabilir.

Yönetim kurulunun Ģirketin malvarlığını kötü duruma sokan her türlü fiil ve iĢlemi, pay sahiplerinin ve Ģirket alacaklılarının dolayısıyla zararına sebep olur.

Yönetim kurulunun, Ģirket malvarlığını azaltan iĢlemleri, pay sahipleri bakımından dolayısı ile uğranılan zararı ifade eder. Örneğin; Ģirketin uğradığı bir zarar sebebi ile alacaklılar, alacaklarının tamamını elde edememe, pay sahipleri ise temettü alamama ve tasfiye paylarında azalma durumuyla karĢı karĢıya kalabilecektir. Bu durumda, Ģirketin zararı giderildiği takdirde Ģirketin ve alacaklıların da uğradıkları dolaylı zarar giderilmiĢ olacaktır308

.

Pay sahipleri, söz konusu davada kendi adlarına fakat Ģirket hesabına hareket ederler. Bu sebeple kendi adlarına açacakları dava sonunda hükmedilecek tazminat da Ģirkete verilir (TTK. m.555/1). Pay sahipleri, dava sonunda hükmedilecek

305 Akdağ Güney, Yönetim Kurulu…, s.53; PulaĢlı, ġirketler Hukuku ġerhi…, C.2, s.1872. 306 Helvacı, AO.,s.128; PulaĢlı, ġirketler Hukuku ġerhi… C.2, Ankara, s.1872.

307

Çamoğlu, Anonim Ortaklı Yönetim Kurulu…, s. 145 vd.; Tekinalp, Tek KiĢi Ortaklığın

Esasları…, s. 293.

308 Helvacı, Anonim Ortaklıkta Yönetim Kurulu Üyelerinin Hukuki Sorumluluğu, s. 128; Çevik,

Anonim Şirketler, s.509; PulaĢlı, Şirketler Hukuku, s.488; Akdağ Güney, Anonim Şirket Yönetim

95

tazminatın Ģirkete verilmesini istediğinde, kendisinin de dolaylı zararı tazmin edilmiĢ olacaktır309

.

Doktrindeki baskın görüĢe göre ise; davacı, Ģirketin zararının bütününü talep edebilecektir. Bu görüĢe göre, pay sahiplerinden her birinin dolayısıyla uğramıĢ oldukları zararın miktarının, Ģirket tasfiye edilmedikçe tespiti güç olduğundan, tespit edilse bile her pay sahibinin ve alacaklının ayrı ayrı dava açması gerekecektir. Tüm pay sahiplerinin dava açması güç olduğu için açılan davada Ģirketin zararının tamamının telafisi gereklidir310

.

TTK m. 553 düzenlemesi ile (6762 sayılı ETTK. m.336‟dan farklı olarak) kast ve ihmal kavramları yerine kusur yeterli kabul edilmiĢtir. Kusur kavramının hafif ihmali de içine alacak Ģekilde yorumlanacağı 553. maddenin gerekçesinden anlaĢılmaktadır311

.

TTK. m.553/1‟de belirtilen kiĢiler kusursuzluklarını ispatlayamadıkları takdirde Ģirkete, pay sahiplerine ve alacaklılara karĢı verdikleri zararlardan dolayı sorumlu olacaklardır. Bu nedenle kusursuzluklarını yönetim kurulu üyeleri ispatlamalıdırlar312

.

Dolayısıyla zararın „Actio Pro Socio‟(Ģahıs Ģirketlerinde ortak davası) ile farkını belirtmek gerekirse dolayısıyla zararı talep hakkı sermaye ortaklıklarında, ortaklığın zararı için, ortaklara ya da ortaklık alacaklılarına tanınır, dolayısıyla zararda dava giderlerinin hakkaniyet nispetinde paylaĢtırma yapılabilir. Actio Pro Socio ise adi Ģirket ve Ģahıs Ģirketlerinde ortaklığa ya da ortakların tümüne tanınmıĢ bir dava hakkının kullanılmaması halinde bir ortağın tüm ortaklar bakımından açtığı

309 Helvacı, YK Üyelerinin Hukuki Sorumluluğu…, s. 128; Çevik, Anonim Şirketler, s.509. 310

Domaniç, Türk Ticaret Hukukuna Göre Anonim ġirketlerin KuruluĢundan Doğan Hukuki

Mesuliyet, s.55; Çamoğlu,s.184; Tandoğan, Üçüncü ġahsın Zararını Tazmin, s.106 .

311 Mevzuatı GeliĢtirme ve Yayın genel Müdürlüğü, 2017, Gerekçe m.553. www.ticaretkanunu.net/yeni-turk-ticaret-kanunu/ , (02.11.2017).

96

dava olup burada dava için yapılan harcamaların paylaĢtırılması söz konusu değildir313

.

2.4.4. Ġlliyet Bağı

KuruluĢtan doğan sorumlulukta zarara sebebiyet veren kiĢiden tazmin yoluna gidilebilmesi için zarar ile o kiĢinin hukuka aykırı eylemi arasında bir bağın bulunması gerekir. Bu bağın bulunması, zararın o kiĢinin eyleminin sonucu olarak ortaya çıkmıĢ olmasını ifade eder. Yani zararın tazmin edilebilmesi için zararın o hukuka aykırı eylem neticesinde meydana geldiğinin kabul edilmesi gerekir. Burada zarar ile hukuka aykırı eylem arasında aranan bağ uygun illiyet bağıdır. Uygun illiyet bağının varlığını kabul etmek için olağan hayat tecrübelerine göre olayların normal akıĢında kiĢinin hukuka aykırı eyleminin zararı meydana getirdiği sonucuna ulaĢılması gerekir. Bu husustaki ispat yükü ve delillerin getirilmesi tazminat isteyen tarafa ait olmakla birlikte uygun illiyet bağının bulunup bulunmadığını hakim takdir edecektir314.

KuruluĢtan doğan sorumlulukta kurucu/kurucular tarafından kanunda öngörülen tutarın bankaya yatırılmamıĢ olduğu halde yatırılmıĢ gibi gösterilmesi, ayni sermaye olarak getirilen malvarlıklarına olduğundan daha çok değer biçilmiĢ olması, kurucular beyanında ya da esas sözleĢmede kurucu menfaatlerinin gizlenmiĢ olması halinde Anonim Ortaklıkta kuruluĢtan doğan sorumluluk bakımından hukuka aykırı fiil ile zarar arasında uygun illiyet bağının kurulmuĢ olduğu kabul edilir315

.

313 Tekinalp, Tek KiĢi Ortaklığın Esasları…, s. 293. 314

Oğuzman ve Öz, Genel Hükümler…, s. 503; Akdağ Güney, KuruluĢ…, s. 260. 315 Akdağ Güney, KuruluĢ…, s. 261.

97

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

DAVA HAKKI VE HUSUMET

3.1. DAVA EHLĠYETĠ 3.1.1. Genel Olarak

Bir yargılama iĢlemini davacı ya da davalı sıfatı ile bizzat yerine getirebilme yetkisi dava ehliyeti kavramı ile izah edilmektedir316

. HMK m. 51‟de dava ehliyeti, medeni hakları kullanma ehliyetine göre düzenlenmiĢtir. Bu bakımdan kiĢinin kendisi veya yetkili kılacağı temsilci aracılığı ile davayı takip etme, usûl iĢlemlerini yapabilme yeteneği olarak tanımlanan dava ehliyeti, fiil ehliyetinin medeni usûl hukukuna yansımasıdır317. ReĢit olan, ayırt etme gücüne sahip ve hakkında kısıtlılık kararı bulunmayan gerçek kiĢi dava ehliyetine haizdir. Ayırt etme gücünden yoksun kiĢilerin fiil ehliyetleri olmadığından dava ehliyetleri de yoktur. Bu nedenle davalarda kanuni temsilcileri tarafından temsil edilirler.

Tüzel kiĢiler, TMK m. 49‟a göre, kanuna ve kuruluĢ belgelerine göre gerekli organlara sahip olmakla, fiil ehliyetini kazanırlar, anılan yasanın 50. Maddesine göre de tüzel kiĢiler organları aracılığıyla iradelerini açıklar. Yasada ve kuruluĢ belgelerinde yer alan organlara sahip tüzel kiĢi fiil ehliyetine haizdir ve bu organlar eliyle kullanılmak üzere dava ehliyetine de sahiptir318

. Dava Ģartları arasında tarafların dava ehliyetine sahip olması yer aldığından dava ehliyeti bulunmayan

316

Ergun Önen, Medeni Yargılama Hukuku, Ankara Üniv. Yay., Ankara 1979, s. 63.

317 Hakan Pekcanıtez, Oğuz Atalay ve Muhammet Özekes, Medeni Usul Hukuku, Yetkin Yay., Ankara 2012, s. 244.

318

Pekcanıtez, Atalay ve Özekes, Medeni Usul Hukuku, s. 244; Baki Kuru, Ramazan Arslan ve Ejder Yılmaz, Medeni Usul Hukuku Ders Kitabı, Yetkin Yay., Ankara 2009, s. 271.

98

tarafın davada yasal temsilcisi tarafından temsil edilmesi zorunludur. Bu Ģart, kamu düzeninden olduğundan mahkeme tarafından re‟sen göz önüne alınması gerektiği gibi taraflar da bu hususu davanın her aĢaması ileri sürebileceklerdir. Dava ehliyetinin yoksunluğu neticesinde davanın reddine karar verilmesi gerekir319

.

3.2. DAVACI SIFATI