• Sonuç bulunamadı

Paranın icadına kadar geçen sürede hem bir değer saklama hem de değişim aracı olarak yüzyıllar boyunca kullanılan altın günümüzde hem merkez bankaları hem fon şirketleri hem de bireysel yatırımcılar tarafından halen en çok tercih edilen emtiaların başında gelmektedir. Ayrıca teknolojinin hızlı gelişimi ile günlük hayatın vazgeçilmez teknik nitelik taşıyan elektronik ürünlerin üretiminde altının önemli bir madde olması neticesinde talebinin artması da onu önemli kılan bir diğer etkendir. Bu bakımdan dünyadaki altın rezervleri, piyasada dolaşımda olan altın miktarı ve oluşan spot ve future fiyatlar büyük önem taşımaktadır.

Paranın icadının ardından da, uzunca bir süre dolaşımda kullanılan paranın altına endeksli olması, altının önemini kaybetmemesini sağlamıştır. Tezin önceki bölümlerinde detaylı olarak bahsedilen sebeplerin neticesinde altına dayalı parasal sistemden vazgeçilmesi de altının önemine zarar verememiştir.

Dolayısıyla altın, tıpkı tarih boyunca olduğu gibi günümüzde de önemini korumaktadır. Bu öneminden dolayı altına ilişkin gelişmeler sadece merkez bankalarının ve bireysel yatırımcıların değil aynı zamanda akademisyenlerin de ilgisini oldukça fazla çekmektedir.

Bugüne kadar yapılan akademik çalışmalarda pek çok ayrı sonuç elde edilmekle beraber, genel olarak altının;

 Döviz kuru ile ters orantılı bir ilişkisi olduğu,  Petrol fiyatları ile doğru orantılı hareket ettiği,

 Faiz oranlarına duyarlı olduğu ve ters orantılı bir ilişkisi olduğu,  Gelire duyarlı olduğu ve gelir arttıkça talebinin arttığı,

 Future fiyatların vadesi geldiğinde spot fiyatların belirlenmesinde önemli bir etken olduğu,

 Kriz dönemlerinde yatırımcılar ve merkez bankaları için güvenli bir liman olduğu gibi tespitler yapılmıştır.

Gerçekten de altının küresel finansal krize kadar geçen zaman içerisindeki fiyat hareketleri incelendiğinde döviz kuru ile aralarında ters orantılı bir ilişki olduğu gözlemlenmiştir. Dolayısıyla döviz kurundaki bir azalmanın takip eden dönemde altın fiyatlarında bir yükselmeye neden olacağı beklenmektedir.

Diğer yandan ise petrol fiyatlarındaki bir artışın da eş zamanlı olarak altın fiyatlarını da yükselteceği de yapılan çalışmalarda ortaya konulmaktadır. Tersi bir şekilde petrol fiyatlarının düşmesinin altın fiyatlarının düşmesine neden olmaktadır.

Bir diğer önemli tespit ise altının gelire olan bağlılığıdır. Küresel finansal krize kadar olan süreçte yapılan çalışmalarda, gelirdeki artışların altın talebini artırdığı tespit edilmiştir.

Yapılan araştırmalardan elde edilen bir diğer önemli bulgu ise, future fiyatlarla ile ilgilidir. Krizden önceki bulgular, daha önceden oluşan future fiyatların sözleşme vadeleri yaklaştığında, spot altın fiyatlarının oluşmasında etken olduğu yönündedir.

Ancak 2008 yılında başlayan ve kısa sürede etkisi bütün dünyaya yayılan finansal kriz süresinde elde edilen veriler ve yaşanan gelişmeler bu algıların yeniden sorgulanması gerektiğini ortaya koymaktadır.

Tezde, elde edilen veriler ışığında kullanılan ekonometrik modele ait bulgular, altının küresel kriz süresince ve krizin ardından yaşanan süreçteki gelişmeler, daha önce elde edilen bulgulardan farklılık göstermektedir.

Özellikle son dönemde altın talebi ve fiyatları ile ilgili piyasalarda yaşanan gelişmeler de tezde elde edilen bilgi ve bulguları destekler niteliktedir. Tezin araştırma bölümünde;

 Krizin ilk başladığı dönemde daha önceki krizlerde olduğu gibi altına bir hücum değil, altından kaçış olmuştur.

 Krizin ardından geçen sürede petrol fiyatlarında sert düşüşler yaşanırken, altın fiyatları dalgalı olsa da yükselmeye devam etmiştir.

 Krizin ardından, altının talebinin daha önceki bulgulardan farklı olarak döviz kurundan çok fazla etkilenmediği ortaya çıkmıştır.

 Daha önceki çalışmalarda ortaya konulan gelir ile altın arasındaki korelasyonun da giderek düştüğü tespit edilmiştir.

 Altın talebi ile faiz oranları arasındaki ilişki de eskisi kadar belirgin değildir.  Ayrıca son dönemde daha önceden oluşan future fiyatların da spot fiyatları

etkilemediği ortaya çıkmıştır.

Küresel finansal krizin ardından altının fiyat hareketleri ve buna bağlı olarak oluşan talebin krizden önceki döneme göre artık daha farklı bir seyir izlediği görülmektedir. Krizden sonraki dönemde göze çarpan en belirgin farklılık daha önceki krizlerin aksine, altında kaçış yaşanmasıdır. Daha önce yaşanan krizlerin tamamında kriz anında ve sonrasına altına olan talep artarken, 2008 Küresel Finansal Krizi’nin ardından altında belirgin miktarlarda bir talep düşüşü gözlemlenmiştir.

Bununla birlikte bir diğer önemli farklılık spot ve future fiyatlarda oluşmuştur. Daha önce vadesi geldiğinde future fiyatların spot altın fiyatının oluşmasındaki etkisinin giderek azaldığı görülmektedir. Zaten son dönemde altın fiyatında yaşanan belirgin düşüşler bu tespitimizi doğrular niteliktedir.

Krizden sonra altın piyasalarına ilişkin en belirgin farklılık ise gelir-altın talebi ilişkisinde yaşanmaktadır. Krizden önce gelir altın talebini belirleyen en önemli etkenler arasında iken, krizin ardından gelirler ciddi şekilde düşmüş olmasına rağmen altın talebi yükselmeye devam etmiştir. Hatta krizin etkilerinin geçtiği dönemde gelirlerdeki artan oranlı artışa, altın talebi yatay bir seyirle cevap vererek daha önceden söz konusu olan ilişkinin artık olmadığını sonucu göstermiştir.

Elde edilen bulgular ve yaşanan tüm gelişmeler, altının fiyatının artık daha spekülatif bir şekilde belirlendiği gerçeğini ortaya koymaktadır. Altının son dönemdeki fiyat hareketleri ve talebinin izlediği seyrin nedenlerinin ne olduğu konusunun ayrıca incelenmesi gerekmektedir.

Bununla birlikte yukarıda bahsedilen bulgular altının artık eskisi kadar güvenli olmadığı yönünde bir kanaatin oluşmasına neden olmaktadır.

Bu yeni durum neticesinde hem altını üretimde kullanan endüstri, hem merkez bankaları hem de bireysel yatırımcılar kendilerini belirsizliklerin bulunduğu bir ortamda bulmuşlardır. Küresel finansal kriz süresince spot ve altın piyasalarında yaşanan dalgalanmalar normal olarak düşünülebilse de, krizin en büyük etkisi olarak altına olan güvenin sorgulanmaya başlanmasını belirtilebiliriz. Elde edilen neticeler daha önceki çalışmaların aksine altının artık eskisi gibi güvenli bir liman olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır.

Altın talebi ve fiyatları ile ilgili bugüne kadar yapılan çalışmalarda kullanılan parametrelerinin eskisinden farklı olarak daha asimetrik olması, hatta oluşan non- parametrik durum bu savımızı güçlendiren en önemli göstergeler olarak ortaya çıkmaktadır. Dolayısıyla altın talep ve fiyatına ilişkin spekülatif etkilerin ne olduğu konusu ayrıca araştırılması gereken bir durum olarak karşımıza çıkmaktadır.