• Sonuç bulunamadı

Küreselleşmenin etkisi ile bireylerin ihtiyaçları ve finansman arayışları artmıştır. Dünyadaki gelişmelere paralel olarak küresel ve birbirine bağımlı hale gelen ekonomilerin, finansal piyasaların ve finansal beklentilerin iyi olduğu zamanlarda tüketim harcamaları rahatlıkla finanse edilebilmiştir. Ancak aksi zamanlar incelendiğinde, bankaların müşterilerine daha önceden sağladığı finansmanların geri dönüşlerinde bazı aksamalar görülmüş, bu da bankaları pek çok açıdan zor durumda bırakmıştır. Örneğin, bir banka bilançosunda krediler büyük bir varlık kalemi iken, bu varlık kaleminin içindeki takipteki kredilerin kabul edilebilecek miktardan daha yüksek olması bu bankanın bilançosunu ve sektördeki durumunu olumsuz etkiler. Bir başka örnek, takipteki krediler için yasal olarak ayrılması gereken karşılıklardır ki bu karşılıklar kârlardan ve özkaynaklardan ayrıldığı için kârlılığın düşük ve özkaynakların bir kısmın kullanılamaz halde kalmasına neden olur. Bankalar buraya ayırdıkları karşılıkları yeni ve getirisi yüksek yatırımları finansa etmede kullanamaz yani ayırdığı kaynakları buralara aktaramaz veya başka alanlarda değerlendiremez. Ayrıca bu kredileri takip etmek için ayıracağı zaman ve harcayacağı iş gücü de bankaya kendi uzmanlık alanı dışında iş yükü getirecek başkaca zor durumlardır.

Finansal krizlerin, siyasi-ekonomik belirsizlik ve istikrarsızlıkların ve bunlar gibi istenmeyen bazı durumların artması ve yeterince sorun teşkil edebilen çeşitli risklerle uğraşarak faaliyetlerini sürdüren bankaların bu sorunlarla fazlaca karşılaşması sonucu, bankacılık sektörü ile ilgili yetkili kurum ve kuruluşlar bu sorun teşkil eden durum için çözüm arayışı içine girmiştir. İlk olarak bankaların kendi içlerinde kredilendirme süreçlerinin ve politikalarının sıkılaştırılması, risk yönetim organlarının ve faaliyetlerinin devreye sokulması ve bunlar gibi ulusal düzenlemeler yapılması ve uluslararası düzenlemelerin dikkate alınması gibi önlemler alınmıştır. Ancak ilerleyen dönemlerde; sorunlu hale gelen kredilerin yasal takibinin etkin şekilde yapılamaması, bu yüzden de alacakların geç tahsil edilmesi ya da hiç edilememesi ve sorunlu kredilerin bankalar üzerindeki etkileri göz önünde bulundurulduğunda, bu iş için uzman kuruluşların varlığına olan ihtiyaç dile getirilmiş ve varlık yönetim şirketi önerisi ortaya çıkmıştır.

174

Varlık yönetim şirketlerinin sorunlu kredilerle ilgilenmeye başlaması ile birlikte; sorunlu kredilerini bu kuruluşlara satan bankalar hem bu kredilerin maliyetlerinden kurtulmuş hem de aktif kalitesini iyileştirerek bilançolarını güçlendirmişlerdir ve sorunlu kredilerin satışından elde ettikleri gelirleri kredi kullandırma ya da getirili başka alanlarda yatırım yapma imkânı sağlamışlardır. Bu durum, sorunlu kredilerin bankaların bilançolarının dışına çıkarılmasını ve sektörün iyi varlık miktarının ve kredilerle ve varlıklarla ilgili oranlarının yükselmesini sağlamıştır.

Varlık yönetim şirketleri ülkemiz gibi gelişmekte olan ekonomilerde ve finansal piyasalarda gelişmiş konumdakilere nazaran çok daha yeni kuruluşlardır, öyle ki ülkemizde faaliyet göstermeye başlayalı henüz on yıldan biraz fazla olmuştur.

Bu kuruluşların elbette avantajları ve dezavantajları vardır. Bankacılık sektörüne ve piyasalara hız, akışkanlık ve dayanıklılık kazandırmışlar, bankaları sorunlu kredilerine ayırdıkları karşılıklardan ve sorunlu kredilere dair takip maliyetlerinden kurtararak kendi faaliyetlerine odaklanmalarını sağlamışlar, devraldıkları sorunlu kredileri idari ve hukuki yollar dahilinde tahsil ederek sorunlu kredi sahibi kredi müşterilerinin borç yükünü ortadan kaldırarak onları ve sorunlu halde bekleyen fonları ekonomiye kazandırmışlar, ekonomiye istihdam, üretim ve ihracat katkısı yapan firmaların devamlılığını sağlamışlar, sorunlu kredi sahibi müşterilere borçların yeniden yapılandırılması halinde borçlarının tamamını değil bir kısmını ödeme imkânı sağlamışlardır. Ayrıca Varlık yönetim şirketleri, borcunun tamamını ödeyeceğini belirtmesi halinde müşterinin borcunda indirim yapma uygulamasına sahiptirler ve belirli bir iskonto ile satın aldıkları kredilerle ilgili kredi müşterilerine bankaların sunamadıkları esneklikte teklifler sunabilmektedirler.

Ancak; kredilerin sorunlu hale gelmesiyle bu kuruluşların varlıklara

devredilebilmesinin bankaları kredilendirme sürecinde dikkatsiz ve disiplinsiz davranmaya itebilmesi, borçların tahsilat süresinin kısalığı, bu kuruluşların çalışmalarının bazen bir icra kurumuna benzetilmesi, belirli bir iskonto oranı ile bankalardan satın aldıkları kredi alacaklarının bazen iskonto uygulamadan kredi müşterilerinden tahsil etmeye çalışmaları, bankalar ile varlık yönetim şirketleri arasında gerçekleşen satış işlemlerinin yalnızca bu iki taraf arasında kalması ve ilgili kredi müşterilerine bilgi sağlanmasına dikkat edilmemesi, borçla ilgili teminatın olması halinde varlık yönetim şirketlerinin doğrudan söz konusu

175

teminatı nakde dönüştürerek borcu tahsil etmeye çalışması gibi şikayetlerin ya da karşılanamamış beklentilerin varlığı gibi dezavantajlarından da bahsedilmektedir.

Ülkemizde faaliyet göstermekte olan varlık yönetim şirketlerinin yasal dayanağının, vergi avantajlarının, çalışma yöntemlerinin ve şirket yapılarının sektörün düzenleyici ve denetleyici otoritelerince güncel ekonomik durum ve ihtiyaçlar dahilinde hem varlık yönetim şirketlerinin hem de bu kuruluşların borçlarını satın aldıkları kredi müşterilerinin beklentileri gözetilerek yenilenmesi ile, varlık yönetim şirketlerinin muhatap oldukları müşterilerinin endişelerini, beklentilerini ve isteklerini dikkate almaları ile, kredi borçlularının ise varlık yönetim şirketlerinin kendilerine sundukları imkân ve hakları karşılıklı varılan anlaşmalara uygun şekilde kullanmaları halinde ikili ilişkiler ile, karşılıklı güven, borca sadakat ve kuruluşların amaçlarına uygun kazanç elde etmeleri kolaylaşacağı ve etkin şekilde işleyen bir düzenin sağlanacağı düşünülmektedir. Böylece; henüz yeni sayılabilecek varlık yönetim şirketlerine ve sektörün işleyişine olan güven artacak, varlık yönetim şirketleri daha kolay ve rahat çalışabilir hale gelecek, ekonominin içinde etkisiz halde olan fonlar tekrar ekonomiye kazandırılacak ve borç sahiplerinin finansal kimlikleri temizlenecektir.

Sonuç olarak varlık yönetim şirketleri, ekonomilerde kendisine yer bulamayan sorunlu kredileri ve sorunlu kredi sahibi kredi müşterilerini ekonomiye kazandırarak hem kredi müşterilerini borçlarından ve finansal kimliklerindeki olumsuz görüntüden kurtarmış olur hem de sorunlu kredileri tahsil ederek tekrar değerlendirme imkânı tanırlar.

176 EK-1

VARLIK YÖNETİM ŞİRKETLERİNİN KURULUŞ VE FAALİYET ESASLARI