• Sonuç bulunamadı

Arapça “Rızık - Rısk (Rısq)” ve Latince “Riziko - Risicum” kökenlerinden gelen Risk genel anlamı ile; plânların başarısız olma olasılığı, hatalı karar alma tehlikesi, zarar etme-kâr etmeme olarak tanımlanmaktadır. Finansal açıdan ise Risk; ekonomik bir işlemin değerinin belirsizliği veya bu işlemle ilgili gerçekleşebilecek parasal kaybın öngörülememesi ya da bir giderin veya zararın oluşması sonucu beklenen ekonomik gelirin azalması ihtimali olarak da ifade edilebilir. (Özden, 2010:102)

Risk, gelecekte oluşabilecek sorunları işaret eder ve o sorunun sonucu ortaya çıkacak belirsizliği ifade eder. Bankaların İç Sistemleri Hakkında Yönetmelik’te Risk; “Bir işleme ya da faaliyete ilişkin bir parasal kaybın ortaya çıkması veya bir giderin ya da zararın oluşması halinde ekonomik faydanın azalması ihtimali.” olarak tanımlanmıştır. (1 Kasım 2006 tarihli 26333 sayılı Resmî Gazete & Özden, 2010:102)

Riskin temel bileşenlerini, riskin oluşma olasılığı (belirsizlik) ve riskin oluşması durumunda sonucun ne ölçüde etkileyeceği (belirsizliğe maruz kalma durumu) olarak tanımlayabiliriz. Riskte, gelecekle ilgili karar verilmesi veya geleceğe yönelik olasılık tahminlerinde bulunulması işlemleri objektif yani nesnel veya istatistiksel bir biçimde yapılır. Ancak bankalar bunlarla birlikte öznel veya istatistiksel olmayan verileri de hesaplamak ve hepsiyle birlikte karar vermek durumundadır. Risk olumsuz açıdan bir

27

kayıp olasılığı iken, olumlu açıdan bakıldığında bir kazanç sağlama fırsatı olarak da görülebilir. (Özden, 2010:105,106)

Bankalar, finansal sistem içindeki görevlerini yerine getirirken riske, likiditeye ve vadeye aracılık ederler ve bu şekilde bazı başka riskler de üstlenirler. (Yılmaz, 2011:59) Bankaların karşılaştıkları önemli başlıca riskleri inceleyecek olursak;

Kredi Riski; en genel tanımıyla, kredi müşterisinin sözleşme ile belirlenen geri ödeme yükümlülüğünü yerine getirmemesi veya getirememesi olarak tanımlanırken Bankaların İç Sistemleri Hakkında Yönetmelik’te ise “Kredi müşterisinin yapılan sözleşme gereklerine uymayarak yükümlülüğünü kısmen veya tamamen zamanında yerine getirememesinden dolayı bankanın maruz kalabileceği zarar olasılığıdır.” olarak tanımlanmıştır. (1 Kasım 2006 tarihli 26333 sayılı Resmî Gazete & Şit, 2010:54)

Eskiden kredi riskinin tanımı yalnızca karşı tarafın yükümlülüğünü yerine getirmemesi ya da getirememesi iken günümüzde kredi riski yalnızca bankanın kullandırdığı krediden kaynaklanmaz; kredi müşterisinin kredibilitesi, bankaların günlük faaliyetleri esnasında yaptıkları İnterbank işlemleri, menkul kıymet işlemleri, taahhütler, garantiler ve türev ürün işlemleri de kredi riski kapsamına girmektedir. (Yılmaz, 2011:62)

Aynı yönetmelikte Likidite Riski; “Bankanın nakit akışındaki dengesizlik sonucunda nakit çıkışlarını tam olarak ve zamanında karşılayacak düzeyde ve nitelikte nakit mevcuduna veya nakit girişine sahip bulunmaması nedeniyle ödeme yükümlülüklerini zamanında yerine getirememe riskidir.” olarak tanımlanmıştır. Başka bir ifade ile, bankaların aktiflerindeki artışı veya kaynaklarındaki azalışı iyi yönetememesi nedeniyle ortaya çıkabilecek risktir. (1 Kasım 2006 tarihli 26333 sayılı Resmî Gazete & Özden, 2010:117)

Bankaların Sermaye Yeterliliğinin Ölçülmesine ve Değerlendirilmesine İlişkin Yönetmelik’te Piyasa Riski; “Bankanın genel piyasa riski, kur riski, spesifik risk, emtia riski, takas riski nedeniyle maruz kalabileceği zarar olasılığıdır.” olarak tanımlanmıştır. Daha açık bir ifade ile, finansal piyasalardaki dalgalanmalar yüzünden faiz oranlarında, döviz kurlarında veya pay fiyatlarında meydana gelebilecek değişikliklerin bankalara ait

28

finansman ürünlerinde neden olabileceği değer kaybı olasılığıdır. (1 Kasım 2006 tarihli 26333 sayılı Resmî Gazete & Özden, 2010:116)

Aynı yönetmelikte Operasyonel Risk; “Banka içi kontrollerdeki aksamalar sonucu hata ve usûlsüzlüklerin gözden kaçmasından, banka yönetimi ve personeli tarafından zaman ve koşullara uygun hareket edilememesinden, banka yönetimindeki hatalardan, bilgi teknolojisi sistemlerindeki hata ve aksamalar ile deprem, yangın ve sel gibi felaketlerden veya terör saldırılarından kaynaklanabilecek zarar olasılığıdır.” olarak tanımlanmıştır. Başka bir tanım ile, uygun olmayan ya da işlemeyen iç süreçler, insanlar ve ya sistemler ya da dış etkenlerden kaynaklı ortaya çıkabilecek risktir. (1 Kasım 2006 tarihli 26333 sayılı Resmî Gazete & Özden, 2010:118)

Aynı yönetmelikte Genel Piyasa Riski; “Bankanın alım satım hesapları içinde yer alan finansal araçlara ilişkin pozisyonların değerinde faiz oranı riski ve hisse senedi pozisyon riski nedeniyle maruz kalabileceği zarar olasılığıdır.” olarak tanımlanmıştır. (1 Kasım 2006 tarihli 26333 sayılı Resmî Gazete)

Aynı yönetmelikte Faiz Oranı Riski; “Faiz oranlarındaki hareketler nedeniyle bankanın alım satım hesapları içinde yer alan finansal araçlara ilişkin pozisyon durumuna bağlı olarak maruz kalabileceği zarar olasılığıdır.” olarak tanımlanmıştır. Buradan hareketle, bankaların menkul kıymet hesaplarında bulunan ve faiz oranları ile işlem gören finansal araçların faiz oranlarındaki ve fiyatlardaki değişiklikler nedeniyle değer kaybı yaşaması ihtimali olarak da tanımlayabiliriz. (1 Kasım 2006 tarihli 26333 sayılı Resmî Gazete)

Yüksek kârlara yüksek riske girilerek ulaşılması, bankaları riske girmeye itmektedir. Bankaların riski büyütmeden azami seviyede kâr sağlaması yönetim başarısını göstermektedir. Bankalar, mudilerden elde ettikleri kaynakları fon ihtiyacı olanlara arz ettiklerinde kredi müşterisinin geri ödememe veya ödeyememe riskine maruz kalırlarken, söz konusu riski tasarruf sahiplerine yansıtmazlar. Bu yüzden kredilendirme sürecinin baştan sona doğru yönetilmesi, gerekli ve yeterli teminatların sağlanması, yüklenilen riskin doğru izlenmesi ve riskin gerekenden fazla olması durumunda kredinin hızlı şekilde tasfiye

29

edilmesi bankaların önemli görevlerindendir ve bu, bankaların kredi riskine maruz kalarak riske aracılık etmesini temsil etmektedir. (Yıldırım, 2007:8 & Yılmaz, 2011:59)

Bankaların kredi riski ile karşı karşıya kalmalarının bazı nedenleri vardır. Kredilendirme sürecinin başlangıcından kredi ilişkisinin sonlanmasına kadar geçen sürede; müşteri seçiminde yapılan hatalar, kredi sözleşmesindeki eksiklikler, müşterinin kredibilitesinin ve ödeme gücünün kredi vadesi içinde kötüleşmesi, reddetme, moratoryum, borçların yeniden yapılandırılması, yüksek kredi limiti tahsisi, alınan teminatların yetersizliği veya başka ekonomik faktörler gibi etkenlerin varlığı kredi riskini olumsuz yönde etkilemektedir. Bu durumda bankaların hisselerinin değerleri düşer, sermaye yapıları ve kârlılıkları olumsuz etkilenir, nakit akımlarında bozulmalar ve likiditesinde sorunlar meydana gelir. (Yılmaz, 2011:62)

Kredi Riskinin Bileşenleri’ni Beklenen ve Beklenmeyen Kredi Riski olarak ikiye ayırabiliriz. Beklenen Kredi Riski; bir kredi döngüsü boyunca belirli bir kredi sınıfında öngörülebilen, maliyeti tahmin edilebilen, zaman içerisinde ortalama bir değeri hesaplanabilen ve her sektöre göre farklılık gösterebilen ortalama kaybı ifade eder. Beklenmeyen Kredi Riski ise herhangi bir yıldaki olası kayıpların beklenen ortalamadan fazla gerçekleşmesidir. Bu riskler yıldan yıla değişebilen, önceden belirlenemeyen, dinamik ve her sektöre göre farklılık gösterebilen risklerdir. (Tokel, 2004:14)

Kredi riskini Genel/Temel ve Özel Kredi Riski olarak iki gruba ayırmak mümkündür. Genel/Temel Kredi Riski; bankanın kredi kullandırma işleminin içinde barındırdığı genel bir risktir. Önceden tahmin edilmesi ya da öngörülmesi mümkün olmayan bazı etkenler sonucu kredi müşterisinin ödeme gücünde meydana gelebilecek istenmeyecek olumsuzluklardır. Özel Kredi Riski ise kredi müşterisinin kendisinden, işletmesinden ya da faaliyet gösterdiği sektörden kaynaklanan özel sebepler nedeniyle ödeme gücünde meydana gelebilecek istenmeyecek olumsuzluklardır. (Yılmaz, 2011:63,64)

Kredi riski başlığı altında incelenmesi mümkün olan başka riskler de mevcuttur. İşlemin Sonuçlandırılamaması Riski; kredi müşterisinin bankaya olan finansal yükümlülüğünü vadesinde yerine getirememesi, kendisinden beklenen sürede finansal

30

aracı bankaya teslim edememesi riskidir. İşlemin Sonuçlandırılması Öncesi Oluşan Risk; taraflardan birinin sözleşmesindeki yükümlülüğünü vadesinde yerine getiremeyeceğinin anlaşılması durumudur. Ülke Riski; uluslararası kredi işlemlerinde kredi müşterisinin faaliyette bulunduğu ülkenin ekonomik, sosyal ve politik yapısı nedeniyle yükümlülüğünü kısmen ya da tamamen yerine getirmemesi ya da getirememesi riskidir. Transfer Riski; kredi müşterisinin bulunduğu ülkenin ekonomik durumu ve mevzuatı nedeniyle döviz borcunun kredi sözleşmesinde belirtilen döviz cinsinden veya konvertibl diğer bir döviz cinsi ile ödeyememesi riskidir. (Özden, 2010:126,127)

Kredi riskinin kendi içinde barındırdığı diğer risklere bakacak olursak, Karşı Taraf Kredi Riski; karşı tarafın temerrüde düşmesi yani borçlunun ticari hayatında, işletmesinde, itibarında, ilişkilerinde veya yönetim kalitesinde veya sektörel rekabet ortamında meydana gelebilecek bozukluklardan kaynaklanabilecek tahsilat riskidir. Gelecek Değer Riski; özellikle enflasyona ve kur riskine bağlı olarak, kredinin gelecekteki değerinin belirsiz olması riskidir. Kredi Borcu Teminatlarının Taşıdığı Risk; kredi borcuna karşılık alınan ipoteğin/teminatın değerinde düşüş ya da kefilin ödeme gücünde bozulma olması riskidir. (Şit, 2010:55,56)

Kredi riski yalnızca bankaların kredi hesaplarından kaynaklanmaz. Nakdî teminatların takip edildikleri hesapların dışında bankalar; menkul kıymet portföylerinden, ters bakiye veren mevduat hesaplarından, diğer mali kuruluşlar nezdinde tutulan mevcutlardan, teminat mektupları, diğer garanti ve taahhütlerden ya da türev sözleşmelerden kaynaklanan kredi riski ile de karşılaşabilirler. Bazı karşılıklı alım-satım işlemlerinde, banka kendi yükümlülüğünü yerine getirdiği halde karşı tarafın yükümlülüğünü getirmemesi halinde de kredi riskinden söz edilebilir. (Özden, 2010:126)