• Sonuç bulunamadı

VARLIK YÖNETİM ŞİRKETLERİ VE GELİŞİM SÜRECİ

2.4. Varlık Yönetim Şirketlerinin Türler

2.4.1. Merkezi/Ulusal Varlık Yönetim Şirketler

Varlık yönetim şirketlerini dünya üzerindeki uygulamalarına göre inceleyecek olursak, bahsedeceğimiz ilk şirket türü bu türdür. Ortaya çıkışı; kaynakların, bilgi ve tecrübe birikiminin, teminatların ve teknolojinin tek elde birleştirilerek -ölçek ekonomisi oluşturularak- yönetimin ve borçluların kontrolünün kolaylaştırılması düşüncesine dayanmaktadır ve kaynakların ve teminatların tek bir merkezden daha etkin kullanılarak borçların yeniden yapılandırılmasını ve daha az maliyetle sorunlu kredilerin esas sahiplerinden devralınarak yönetilmesi ve tahsil ve/veya tasfiyesi ile sonuçlandırılmasını amaçlamaktadır. (Gör, 2012:11)

Sorunlu kredilerin özel sektör tarafından etkin şekilde yönetilememesi sonucu merkezi/ulusal varlık yönetim şirketlerine ihtiyaç doğmuştur. Sorunlu kredilerin bankacılık sektörünün temizleyemeyeceği büyüklüklere ulaşması halinde, merkezi/ulusal varlık

114

yönetim şirketlerinin kullanılması gerekmektedir. Merkezi/ulusal varlık yönetim şirketlerinin temel amaçları; sorunlu varlıkları devralmak, yönetmek ve iyileştirmektir. ABD’de 1980’li yıllarda yaşanan krizin son aşaması ile birlikte varlık yönetim şirketleri sistemi, banka yeniden yapılandırmalarında daha fazla tercih edilmeye başlanmıştır. (Gör, 2012:11)

Bu uygulama ile; borçlu firmalarla kredi kullandıran bankaların ilişkileri kesilir ve borçlu firmalar ile merkezi/ulusal varlık yönetim şirketleri arasında ilişki kurulur, bu da sürecin etkinliğini artırmak ve maliyetini azaltmakla birlikte grup kredilerinin tahsil ve/veya tasfiye edilmesini kolaylaştırır, bu tür varlık yönetim şirketlerinin daha büyük varlık havuzlarına sahip olmaları sayesinde sorunlu varlıkların menkul kıymetleştirilmesi ve kaynakların, teminatların, teknolojinin, bilgi ve tecrübenin tek merkezde toplanması ile ölçek ekonomisi oluşturularak sorunlu varlıkların yönetilmesi kolaylaştırılır. Öte yandan, kamu kaynaklı merkezi/ulusal varlık yönetim şirketleri, sorunlu kredileri sahiplerinden satın alarak banka ve kurumlara özkaynak desteği sağlar ve böylece bankaların esas faaliyetlerini yerine getirmelerini kolaylaştırır. Ayrıca kriz dönemlerinde merkezi/ulusal varlık yönetim şirketleri, mevduat sigortası veya bankaların sermaye düzenlemeleri ile ilgili işlevleri yerine getirirler. (Selimler, 2006:131,132,134)

Merkezi/ulusal varlık yönetim şirketlerinin bu olumlu yanlarının yanında bazı olumsuz yanları da bulunmaktadır. Bunlara bakacak olursak; bankaların zarar etmekten çekinmeleri halinde sorunlu kredilerin tahsil ve/veya tasfiyesinin hızlandırmalarından, ilave finansman ihtiyaçlarından, varlık yönetim şirketlerinin bankalara oranla borç ve borçlu hakkında daha az bilgiye sahip olmalarından, bankalar sorunlu kredilerini düşük fiyatlara satarken merkezi/ulusal varlık yönetim şirketlerinin bu kredileri piyasa değerlerinin üstüne satmalarından, merkezi/ulusal varlık yönetim şirketlerinin büyüklüklerinden ve ortaklık yapılarından ve devlete bağlı olmaları yüzünden siyasetten veya siyasi baskılardan uzak duramamalarından bahsetmek mümkündür. (Gör, 2012:12 & Selimler, 2006:134)

Merkezi/ulusal varlık yönetim şirketleri, kamu ve özel sektör kaynaklı olmasına göre ve kısa ve uzun vadede varlıkların tasfiyesini amaçlamalarına göre ikiye ayırmak mümkündür.

115

Kamu Kaynaklı Varlık Yönetim Şirketleri; daha çok sorunlu kurum ve kuruluşların fazla olduğu ve borçların yapılandırılmasına engel olan sermayenin azlığı, bankaların zayıf yönetimi ve sorunlu varlıkların yönetiminde tecrübesizliği, uzman personel eksikliği, bankalar ile kurumlar arasındaki anlaşmazlıkların ve bilgi sağlayacak finansal kapasite gibi mikroekonomik sorunların var olduğu ekonomilerde gereklidir. Bu kuruluşların fonlama işlemi, ihtiyaçlar doğrultusunda yeni yasal düzenlemeler yapılması veya mevcut yasaların düzenlenmesi daha kolaydır ve kamu kaynaklı olduğu için güven sorunu yoktur. (Selimler, 2006:132)

Bununla birlikte; sorunlu kredileri satın alabilmeleri, banka ve kurumlara özkaynak sağlayabilmeleri, borçlularla görüşen ve yeniden yapılandırma aşamasında kanuni ve idari katkı sağlayabilmeleri, uzman kadrolara sahip olmaları, bilgi teknolojilerini, gerekli finansman kaynaklarını ve ölçek ekonomisini oluşturabilmeleri, menkul kıymetleştirme yapabilmeleri, grup kredilerinin geri ödenmesi faaliyetlerinde de disiplini korudukları, sorunlu varlıklar ve sektör hakkında daha fazla bilgiye sahip olmaları bu şirketlere uygun yasal düzenlemelerin yapılarak sorunlu varlıkların yönetimi ve tasfiyesi süreçlerinin daha hızlı ve etkin hale getirilmesi gibi olumlu yanları bulunmaktadır. (Mesutoğlu, 2001:5,6 & Gör, 2012:11)

Ancak şirketlerin siyasi müdahalelere açık olmaları ve bürokratik yapıya sahip olmaları, bankaların zarar etme kaygısı ile sorunlu kredilerinin tahsili ve/veya tasfiyesi işlemlerini hızlandırmak istemesi sonucu piyasa fiyatından düşük bedelle satılması, sorunlu kredilerin piyasa fiyatlarının üzerinde satılması, yeniden yapılandırma sürecinde ek finansmana ihtiyaç duyma ihtimalinin varlığı, devralınan varlıkların etkin şekilde yönetilememesinden kaynaklanacak ödeme güçlüğü ve varlık kalitesinde bozulma riskinin varlığı ve sorunlu varlıkların bankalarda tutulması halinde ilgili bankalara sağlanabilecek teşvikler bu kuruluşlarla ilgili gösterilebilecek olumsuz yanlarıdır ve etkin bir şekilde yönetilmemeleri halinde, finansal sistemde kredi disiplini ve sistemi, buna bağlı olarak da varlıkların kalitesi ve değeri kötüleşebilir. (Mesutoğlu, 2001:6 & Gör, 2012:12)

Banka bazlı veya iştiraki olarak ya da tamamen kamudan ve bankalardan bağımsız olarak kurulabilecek Özel Sektör Kaynaklı Varlık Yönetim Şirketleri için en gerekli ve önemli nokta; banka bazlı olsun ya da olmasın, özel sektör kaynaklı varlık yönetim

116

şirketlerinin işleyişi için etkin ve sağlıklı bir denetim sisteminin varlığıdır. Özellikle banka bazlı ya da iştiraki olarak kurulan varlık yönetim şirketlerinin bankaların kendi kullandırdıkları krediler hakkında tüm detaylara sahip olmaları, siyasi müdahalelerden uzak olmaları, bankalara teşvik sağlamaları ve yeniden yapılandırılacak kredi sahibi müşterilere ek kredi sağlayabilmeleri gibi olumlu yanları bulunmaktadır. (Mesutoğlu, 2001:6 & Selimler, 2006:133)

Ancak bu kuruluşlar için var olan bazı olumsuzlukları da göz önünde bulundurmak gerekir. Yetersiz ve kötü yönetim yüzünden TMSF’ye devredilen bankaların hakim ortaklarının bizzat kendilerinin ya da yakınlarının varlık yönetim şirketi kurmaları veya bu kişilerin hiç ortak olmadan başka varlık yönetim şirketlerince kendi sorunlu varlıklarını geri alma çabaları bu türün içinde barındırdığı bir problemdir. Banka bazlı veya iştiraki olarak kurulan özel sektör kaynaklı varlık yönetim şirketlerinin olumsuz yanları için ise; sorunlu varlıkların esas değerlerinden yüksek bedellerle devralınmasından ve dolaylı da olsa borçlu ve alacaklı firmaların irtibat halinde olmalarından kaynaklanabilecek sorunlu varlıkların takip ve tasfiyesi işlemlerinde aksamalardan söz edilebilir. (Mesutoğlu, 2001:6 & Selimler, 2006:133)

Mali piyasaları gelişmemiş ülkelerde özel sektör kaynaklı varlık yönetim şirketlerinin sorunlu varlıkları piyasa koşullarında tahsil ve/veya tasfiyesi işlemlerinde özellikle kriz dönemlerinde yetersiz kaldıklarından ve mali piyasaları gelişmiş ülkelerde bile kriz dönemlerinde piyasanın tolere edebileceğinin üzerinde sorunlu varlıkların bulunmasından ötürü kamu kaynaklı varlık yönetim şirketlerinin kurulması ihtiyacı doğmaktadır. (Selimler, 2006:133)

Son olarak, banka iştiraki olarak kurulacak varlık yönetim şirketlerinin başarıya ulaşmaları için; faaliyet sürelerinin beş yıl olarak belirlenmesi, faaliyet konusu hakkında uzman kadrolarının olması ve bu kadroya uygun ücretlerin verilmesi gibi gerekli şartların sağlamasına dikkat edilmelidir. (Selimler, 2006:138)

Diğer merkezi/ulusal varlık yönetim şirketi türü ise sorunlu varlıkları vadelerine göre tahsil etmeyi amaçlayan varlık yönetim şirketleridir. (Gör, 2012:12)

117

Kısa Vadede Varlıkların Tasfiyesini Amaçlayan Varlık Yönetim Şirketleri; sorunlu varlıkları en kısa vadede tasfiye etmeyi amaçlayan ve buna yönelik araçları kullanan kuruluşlardır. Bu kuruluşlar önce, sorunlu varlıkları tahsil edilebilme imkânına göre sınıflandırır, daha sonra ya doğrudan ya da menkul kıymetleştirerek piyasaya arz yolu ile satışlarını gerçekleştirir. Varlıkların menkul kıymet haline getirilip satılması işlemi, gelişmiş mali piyasaların varlığı ile mümkündür. (Gör, 2012:12)

Uzun Vadede Varlıkların Tasfiyesini Amaçlayan Varlık Yönetim Şirketleri; sorunlu varlıkların yeniden yapılandırılmasında uzun vadeli araçları tercih ederek yapılandıran ve söz konusu varlıkların en üst değerden tasfiyelerini amaçlayan kuruluşlardır. Bu kuruluşlar önce, satın aldıkları sorunlu varlıkları yeniden yapılandırma durumuna göre sınıflandırır, daha sonra sorunlu varlıkların türleri dikkate alınarak uygun bir yöntemle bu varlıklara ilişkin faaliyetlerin etkinliklerini artıracak şekilde yapılandırır ve satışlarını gerçekleştirir. (Gör, 2012:13)