• Sonuç bulunamadı

VARLIK YÖNETİM ŞİRKETLERİ VE GELİŞİM SÜRECİ

2.4. Varlık Yönetim Şirketlerinin Türler

2.4.2. Merkezi Olmayan Varlık Yönetim Şirketler

Merkezi Olmayan Varlık Yönetim Şirketleri örgütlenme şekillerine göre üçe ayrılmaktadır. (Gör, 2012:13)

Bankanın Sahip Olduğu Ayrı Bir Varlık Yönetim Şirketlerinin Kurulması Yöntemi; bizzat sorunlu varlığa sahip olan bankaların kendi bünyelerinde bu sorunla ilgilenecek bir birim oluşturması ya da iştirak olarak bir varlık yönetim şirketi kurmasıdır. İlgili bankaların kötü aktifleri, bankaların bu birimlerine aktarılır ve bu birimler de sorunlu varlıkları yeniden yapılandırarak bu varlıkların işlerlik kazanmalarını sağlar ve yeniden yapılandırma sürecinde varlıkların iyileştirme oranlarını yükseltmeyi amaçlar. (Selimler, 2006:136)

Bu tür kuruluşların olumlu yanlarına bakacak olursak; devletin katlanacağı maliyeti azaltır, bankalar sorunlu varlıklarını elden çıkararak kendilerine olan güveni tazeler ve esas faaliyetlerine odaklanma imkânı yakalar, ölçek ekonomisi oluşur, ülke ekonomisinde düzelmeler meydana gelir, sorunlu varlıkların mümkün olan en yüksek bedelle satılması sonu bankaların zararları en aza indirilir, siyasi müdahalelere uzaktırlar, kredi kullandırdıkları müşterilerini iyi tanıdıkları için yapılandırma ve tasfiye süreçleri verimli

118

ve hızlı ilerler, kredi kullandırdıkları müşterilerine ek finansman sağlayabilirler ve bankalara ve bankacılık sektörüne dair yapılacak analizler daha gerçekçi hale gelir. (Sipahi, 2003:37 & Gör, 2012:14)

Burada, etkin bir düzenleyici ve denetleyici otoritenin ve bilgilendirme ve muhasebe düzenlemelerinin olması oldukça önem arz etmektedir. Etkin bir sistemin varlığı ile sorunlu varlıkların değerinden yüksek bedelle devredilip banka bilançolarının olduğundan daha iyi görünmesi engellenebilir. Bu tür varlık yönetim şirketleri sayesinde kendini kurtarabilecek bankalar küçülerek faaliyetlerine devam ederken, kendini kurtaramayacak bankalar ise tasfiye işlemlerini hızlı ve rahat bir şekilde yürütme imkânı yakalamaktadır. (Selimler, 2006:136 & Gör, 2012:13)

Olumsuz yanlarına bakacak olursak; sorunlu kredilerin piyasa değerinden yüksek fiyatlarla satılmasından, borçlu ile direkt ilişki içinde olunması halinde tasfiye işlemlerinin yavaşlama veya durma ihtimalinden ve yetersiz yasal düzenlemelerden, bu tür kuruluşların finansman karşılığı bulmakta zorlanmalarından, bankaların bu tür durumlarda bu şirketlerle çalışabilmeleri sonucu kredi kullandırma konusunda dikkatsiz ve disiplinsiz davranabilmelerinden ve borçluların kredi kurumu ile bağlantıda olmamasından ötürü kredi borcunu ödemekte isteksiz davranabilmeleri gibi hususlardan bahsedebiliriz. (Sipahi, 2003:37 & Gör, 2012:14)

Mevcut Bankanın Sorunlu Varlıkları Toplayıcı Banka Olarak Yapılandırılması Şeklindeki Varlık Yönetim Şirketleri; düşük kaliteli ve sorunlu varlıkların yönetimi ve tasfiyesi ile ilgilenen ve bankaların iştiraki halinde faaliyet gösteren ayrı bir kuruluş olan Kötü/Tahsilatçı Banka ve sorunsuz varlıkları yöneten ve bankalara bağlı bir birim olan İyi Banka olarak ikiye ayrılan diğer bir türdür. (Selimler, 2006:138)

Yapılandıran ve Tasfiye Edebilen Varlık Yönetim Şirketleri; devlet kontrolündeki bankaların varlıklarını yapılandırmak ve tasfiye işlemlerini gerçekleştiren kuruluşlardır. Örneğin; ABD’de FDIC, söz konusu bankaların sorunlu varlıkları da dahil olmak üzere tüm varlıklarını yönetmekle görevli iken RTC ise tasarruf ve kredi kuruluşlarının varlıklarını tasfiye etmektedir. Japonya’da ise mevduat sigortası kuruluşu DIC, zor durumdaki bankalara destek vermekte ve banka tasfiyeleri ile ilgilenmekte iken DIC’ye

119

bağlı çalışan RCC ise kredilerin yönetimi ve tasfiyesi ve sorunlu varlıkların menkul kıymetleştirilmesi ile yetkilendirilmiştir. (Mesutoğlu, 2001:7)

Kısaca değindiğimiz varlık yönetim şirketlerinin bu farklılık içeren kurumsal yapılarının yanı sıra; dünya uygulamalarında bazı farklılıklar görülmektedir. Bunların başlıcaları; Zarar Paylaşımı, Devralınacak Varlıkların Türü ve Seçimi ve Bankalara Yapılacak Ödemelerin Şekli ve Devralınan Varlıkların Elden Çıkarılması Yöntemleri’dir. (Mesutoğlu, 2001:8)

Varlık yönetimi sistemindeki Zarar Paylaşımı Yöntemi önemli bir husustur. Özel sektör firmalarının kâr elde etme hedefleri doğrultusunda piyasanın zorladığı fiyatlara yakınlaşacakları varsayılır, ancak kamu tarafından kurulan ve işletilen kuruluşların zarar etme pahasına bankalara çok cazip iskonto oranları önermeleri, bankalara bir rahatlama imkânı sağlarken aynı zamanda söz konusu kuruluşların zarar etmesine, bu yükün vergi ödeyenlere yansıtılmasına ve bankalar üzerindeki piyasa disiplininin bozulmasına neden olabilmektedir. Bu yaklaşımda amaç, tahsili gecikmiş alacaklardan kaynaklanan zararların vergi ödeyenlere yansıtılması ile maliyetin sınırlandırılması ve kalan tutarların da bankalarca üstlenilmesini sağlamaktır. (Mesutoğlu, 2001:8)

Bir diğer yöntem olan Devralınacak Varlıkların Türü ve Büyülüğü her ülke için değişmektedir. Bazı ülkelerde tahsili gecikmiş alacakların yanında yüksek kaliteli varlıklar da devralınabilirken bazı ülkelerde ise yalnızca tahsili gecikmiş alacaklar ya da tahsili gecikmiş alacakların belli bir sınıfının devri mümkündür. Bununla birlikte, devralınan varlık türleri kuruluşlara göre de sınıflandırılabilmektedir. Bazı ülkelerde bu sınıflandırma yalnızca bankalarla kısıtlıyken bazı ülkelerde ise mali kuruluşlar da bu sınıflandırmaya dahil olmaktadır. (Mesutoğlu, 2001:8-9)

Bankalara Yapılacak Ödemenin Şekli ve Vadesi Yöntemi; ülkeden ülkeye değişiklik gösteren ve ödemelerin genellikle devlet garantili ya da garantisiz kamu borçlanma kağıtları ile kısmen veya tamamen nakit olarak yapıldığının gözlendiği bir diğer yöntemdir. İhraç edilen borçlanma kağıtlarının vadelerinin, söz konusu varlıkların tasfiyesi ile uyumlu bir süre (4-7 yıl gibi) olduğu görülmektedir. (Mesutoğlu, 2001:9)

120

Devralınan Varlıkların Yönetim ve Elden Çıkarma Yöntemi; önem ve çeşitlilik arz eden bir başka yöntemdir. Bu çeşitlilikler; tahsili gecikmiş alacakların borçlular bazında satışa çıkarılması, varlığa dayalı menkul kıymet yoluyla satış, portföylerin yönetilmesi için özel sektör firmaları ile anlaşma yapılması ya da bu firmalarla doğrudan ortaklık kurulması, haciz ve tahsilat başvuruları gibi farklı yöntemlerdir. Bu yöntem son yıllarda yaygınlık kazanmaktadır. Sonuç olarak, oluşturulan yapının başarısının benimsenen modelden çok kuruluşun kaynaklarına ve etkinliğine bağlı olduğu söylenebilir. (Mesutoğlu, 2001:9)

Merkezi/ulusal veya merkezi olamayan varlık yönetim şirketlerinin kendi yöntem ve çalışma esaslarına göre olumlu ve olumsuz yanları bulunurken, banka bazında kurulan varlık yönetim şirketlerinin tüm bankalara hizmet veren aynı kuruluşlardan daha verimli olduğu iddia edilmektedir. Varlık yönetim şirketlerinin bahsettiğimiz bu sınıflandırma kriterlerine bakarak Türkiye’deki varlık yönetim şirketlerinden bir kısmının bankaların sahip olduğu ayrı bir şirket, bir kısmının da uzun vadeli merkezi varlık yönetim şirketi olduğunu söylemek mümkündür. (Mesutoğlu, 2001:6 & Gör, 2012:15)