• Sonuç bulunamadı

Bankaların ve Diğer Finans Kuruluşlarının Alacaklarını/Diğer Varlıklarını Elden Çıkarma Sebepler

VARLIK YÖNETİM ŞİRKETLERİNİN ÜLKEMİZDEKİ YASAL DAYANAĞININ VE GÜNCEL UYGULAMALARININ İNCELENMESİ

3.2. Bankaların ve Diğer Finans Kuruluşlarının Alacaklarını/Diğer Varlıklarını Elden Çıkarma Sebepler

Kurulan her işletme, mutlaka belirli bir amaca ve misyona sahip olarak kurulur. Bankalar ve diğer finans kuruluşları hem parayı kendi bünyelerinde toplamayı hem de bu paraları kullanarak ve/veya kullandırarak belirli düzeylerde kâr sağlamayı hedefler. Bu doğrultuda bakıldığı zaman, her işletmenin bir esas faaliyeti bulunmaktadır. Finans sektöründe faaliyet gösteren bankaların ve diğer finans kuruluşlarının esas faaliyetleri de mevduat toplamak ve topladıkları bu mevduatları kredi ya da kâr/zarar ortaklığı yatırımı şeklinde kullanarak ve/veya kullandırarak kâr sağlamaktır.

Bunun yanında, bankacılık ve finans sektöründe hem söz sahibi olan hem de sektörün yükünü taşıyan kurumlarımızdan TMSF’nin bir görevi de iflas eden bankaların yeniden yapılandırılması ve/veya başka bankalarla birleştirilmesi veya başka bankalara satılması, borçlarının devralınması ve ödenmesi, bu bankalardaki mudilerin mevduatlarının belirli bir tutara kadar (15 Şubat 2013 tarihli 28560 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Sigortaya Tabi Mevduat ve Katılım Fonları ile Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunca Tahsil Olunacak Primlere Dair Yönetmelik’e göre bu tutar 100.000,00.-TL’dir) sigortalanmasıdır, ancak kendilerine devredilen bu bankaların alacaklarını ve varlıklarını yönetmeleri onları kuruluş amaçlarından uzaklaştırmaktadır. Bu noktada devreye, varlık yönetim şirketleri girmektedir.

Varlık yönetim şirketleri, bankaların ve diğer finans kuruluşlarının alacaklarını/diğer varlıklarını devralarak bu kuruluşlara yukarıda bahsettiğimiz kuruluş amaçlarını ve esas faaliyetlerini sürdürebilmeleri imkânı tanırlar.

131

Bankaların ve diğer mali kuruluşların alacaklarını/diğer varlıklarını ellerinden çıkarmalarının bazı sebepleri vardır. Çalışmamızın “Sorunlu Kredilerin Etkileri” bölümünde detaylı olarak incelediğimiz bu sebepleri kısaca hatırlayalım.

Banka bilançolarının aktif kalitesi, sorunlu krediler yüzünden bozulabilmektedir. Yine mevduat gibi belirli bedeller karşılığı sağlanan kaynaklardan kullandırılan kredilerin sorunlu hale gelerek tasfiye olunacak alacaklar hesaplarına alınması sonucu tasfiye olunacak alacaklar tutarında ve buna bağlı olarak ayrılması gereken karşılıklar tutarında artış gözlenebilmektedir. Bununla birlikte bankanın bu tutarları tahsil edememesi sonucu faiz ve komisyon kaybı yaşaması olasıdır. (Selimler, 2006:42,43)

Takipteki krediler, kredi riski kanalıyla sermaye yeterliliği oranını olumsuz yönde etkileyebilmektedir. (Yücememiş ve Sözer, 2011:45)

Bankalar mudilere, diğer müşterilerine veya uluslararası kuruluşlara olan yükümlülüklerini zamanında karşılama sorumluluğu göz önünde bulundurulduğunda, geri ödeme yapması gereken zamanlarda likiditeye ihtiyaç duyarlar. Ülkemizde kısa vadeli mevduat ağırlıklı kaynak yapısının varlığı göz önünde bulundurulduğunda, bu esnada aktifin bir kısmının tasfiye olunacak alacaklara bağlı olması bankayı daha fazla likit ihtiyacı içine sokacaktır, çünkü geri dönmesi hesaplanan kredi anapara ve faiz ödemelerinin vadesinde geri dönmemesi sonucu bankalar ilgili miktarlarda geri dönüş sağlayamadığı gibi bu miktarlar kadar da karşılık ayırmak durumunda kalmaktadır. Bu durum özellikle finansal krizlerin varlığında ve aktiflerinin çoğunu menkul kıymetlere bağlamış olan bankalarda söz konusu kıymetlerin düşük değerlilikle nakde dönüştürülmesinden dolayı banka gelir kaybıyla karşı karşıya kalırken aynı zamanda da artan kaynak ihtiyacı yüzünden yüksek maliyetlerle borçlanmak durumunda kalır. (Erkan, 2015:37,38)

Ülkemiz gibi gelişmekte olan ülkelerin finansal yapılarının ve bankacılık sektörlerinin kırılgan ve sorunlu yapıları, başta kendi vatandaşlarına olmak üzere uluslararası piyasalara ve kuruluşlara güven verme hedefini olumsuz şekilde etkilemektedir. Bu güvenin verilememesi; mudilerin bankalardan mevduatlarını çekmeleri, sıcak para akışına ve sermaye girişinin yavaşlaması ve hatta kesilmesi, bu ülkelerde

132

faaliyette bulunan yabancı işletme ve yatırımcıların çıkışları gibi istenmeyecek olumsuz gelişmelerin yaşanmasın sebep olabilmektedir.

Bankacılık krizleri ve artan sorunlu krediler, ekonomik faaliyetlerde daralmaya yönelik etki edebilmektedir. Reel sektör ve bankacılık sektörünün devamlı iç içe olması nedeniyle; reel sektörü etkileyen krizler bankalara da ulaşmakta veya krizlerin bankaları ilk olarak etkilemesi sonucu bankaların mevcut kredilerini geri çağırmaları, kredi kullandırımını daraltması ve bunun da faiz oranlarını ve bazı maliyetleri artırması da reel sektörü etkileyebilmektedir. Söz konusu kredilerin geri ödenmesinin talep edilmesi, kredi müşterilerini likidite sıkışıklığına itebilmektedir. (Karamustafa, 2013:14)

Ayrıca; sorunlu hale gelen ve tahsil edilemeyen kredi anapara ve faiz ödemelerinin, daha yüksek getiri beklenen alternatiflere yönlendirilememesi, sorunlu kredilerin takibi işlemleri sonucunda idari giderlerin artması, söz konusu takip işlemlerinin ilgili birimlerin ve yöneticilerin zamanlarını daha verimli şekilde harcamalarını engellemesi, bankanın piyasadaki itibarını ve gelişimini olumsuz yönde etkilemesi, sorunlu kredilerin yasal takibinin yüksek maliyetli olması, yüksek miktarda sorunlu kredileri olan bankalarda ihtiyatlı davranarak düşük getirili çalışmaya razı etmesi ve bankanın büyümesini yavaşlatması, bankaların nakit akışlarının/likiditelerinin azalması veya düzensizleşmesi sonucu likidite ihtiyacının artması, ayrılan özel karşılıkların ayrı bir maliyet meydana getirmesi, bankaların uluslararası piyasalarda notunun olumsuz etkilenmesi sonucu kredibilitesinin düşmesi ve kaynak maliyetinin artmasıyla borçlanmasının olumsuz yönde etkilenmesi ve aktif ve pasif yönetimlerinin, kârlılıklarının ve sermaye yapılarının ve banka şubelerinin kârlılıklarının olumsuz yönde etkilenmesi de bankaların ve diğer finans kuruluşlarının alacaklarını/diğer varlıklarını elden çıkarmaları için yeterli sebeplerdir. (Selimler, 2006:48,49)

Bankalar alacaklarını/diğer varlıklarını varlık yönetim şirketlerine devrederek yukarıda değindiğimiz tüm olumsuzluklardan ve yan etkilerinden kurtulup esas faaliyetlerine odaklanma imkânı yakalarken, bunun yanında; varlık yönetiminde uzmanlaşmış kadroların ve kuruluşların, sorunlu varlıkların tahsil ve/veya tasfiye edilmesi, yeniden yapılandırılması ve/veya yeniden yapılandırılıp satılması, sorunlu varlık sahibi

133

işletmelere danışmanlık hizmeti verilmesi işlemlerinde gereken tecrübeye ve kabiliyete sahip olmaları, bu kuruluşların tercih edilme sebeplerindendir.

3.3. Bankaların ve Diğer Finans Kuruluşlarının Alacaklarını/Diğer Varlıklarını