• Sonuç bulunamadı

3.2.1. Somali ve Somali İç Savaşı

Doğu Afrika’da Afrika Boynuzu adı verilen bölgede bulunan ve stratejik öneme sahip bir ülke olan Somali, diğer Afrika ülkelerine oranla farklı etnik grupları olmayan; fakat kabileler arasında sıklıkla savaşların meydana geldiği ve bunun da doğal sonucunda karışıklıkların yaşandığı bir ülkedir.

Afrika ülkeleri hakkında araştırmalar yapmış, Afrika kıtası ülkelerini gezip görmüş, deneyimli bir diplomat olan Numan Hazar konuyla ilgili yazmış olduğu kitabında Somali’nin stratejik önemini ve Osmanlı Devleti ile bağını şöyle ifade ediyor: Somali’nin stratejik önemi, Kızıl Deniz’in çıkışında Hindistan yolu üzerinde bulunmasından kaynaklanmaktadır. Bölge 16. yüzyılda Kanuni Sultan Süleyman zamanında Osmanlı toprağı olmuştur. Somali o zamanki Habeş Eyaleti içerisinde yer almıştır. Osmanlı egemenliğinin son dönemleri 1870 yılına değin Mısır aracılığı ile devam etmiştir. Somali, daha sonra, sömürgeci Avrupa Devletleri (Fransa, İtalya ve İngiltere) tarafından paylaşılmıştır. Ogedan bölgesi de Etyopya’ya verilmiştir. Dekolonizasyon süreci ile Somali (İngiliz ve İtalyan Somalisi) 1960 yılında Somali

Cumhuriyeti ismi ile bağımsızlığına kavuşurken, Fransız Somali’si Cubuti adı altında

ayrı bir bağımsız devlet olmuştur. Somali’de kabileler arasında süren çatışmalar ülkeyi felakete sürüklemiş ve 1990 yılları başlarına gelindiğinde 300 bin insan yaşamını yitirmiş ve milyonlarca Somalili de komşu ülkelere sığınmıştır (Hazar, 2003: 126-127; Gieler, Edit. İnat, Duran ve Ataman, 2004: 432).

Ülkedeki anarşinin bir türlü tükenmemesi ve tırmanarak devam etmesi Somali Krizi’ne neden olmuştur. 1991 yılının başlarında Somali’de 22 yıldır iktidarda olan Siad Barre Hükümeti isyancılar tarafından devrilmiş ve devlet başkanı Kenya’ya sığınmak zorunda kalmıştır. Ülkede uzun süre devam etmiş olan askeri diktatörlüğün devrilmesi yeni problemleri de beraberinde getirmiştir. Kabilelerin desteklemiş olduğu gerilla kuvvetlerinin birbirleriyle çatışmaya başlamasıyla ülke kendisini sivil savaşın ortasında bulmuştur (İnat, Duran ve Ataman, 2004: 434).

Ülkedeki iç karışıklık ve savaş sırasında iktidar mücadelesi, General Ali Mahdi Muhammed ve General Mohamad Farah Aidid güçleri arasında sürmüştür. Çatışmalar ve uzun süren kuraklık sebebiyle ülkede açlık çeken insanlara yardımlar ulaştırılamamıştır. Yardım malzemesi götüren araçlardaki yiyecek maddelerinin çoğu yağmalanmış ve sokaklar bu iki grubun askerlerince kontrol altında tutulmuştur. Bu gelişmeler üzerine BM Güvenlik Konseyi ülkedeki bu iç karışıklıklar karşısında yapılacak olan insani yardımların güvence altına alınması amacıyla 03 Aralık 1992 tarihinde bölgeye askeri operasyonların yapılabilmesini sağlayacak olan 794 sayılı kararı oy birliği ile almıştır (Güneydoğu Avrupa Müttefik K.K.Komutanlığı, 1999: 24; Tanesen, 2006: 44-45).

BM kararı sonrasında bir açıklama yapan ABD Başkanı Bush, yaklaşık 2 milyon Somaliliyi açlıktan kurtarmak amacıyla Amerikan askerlerinin Somali’ye müdahale etmesi emrini vermiş olduğunu belirtmiş, bu açıklamanın ardından İngiltere’de askeri operasyon için nakliye uçaklarını göndereceğini açıklamıştır. Bu iki ülkeye ilave olarak Kanada 900, Belçika da 550 askerini operasyonda görevlendireceğini belirtmiştir (www.byegm.gov.tr/ayın tarihidetay.aspx, Aralık 1992, 20.03.2010).

Uluslararası kamuoyu baskısı, ABD ile BM’yi harekete geçirmiş, BM’nin talebi doğrultusunda ABD, 9 Aralık 1992’de Operation Restore Hope, umut operasyonunu başlatmıştır. Operasyonda, aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 20 ülke yer almış, ancak birçok ülke çatışmalara katılmamış, sadece insani yardım ve konvoyların güvenliğinin sağlanması görevini yürütmüştür (Çakmak, 2004: 203).

Genel Sekreter Butros Gali, 1993 başlarında Somali’de çatışan tarafları toplantıya çağırmış ve toplantıya katılan 14 siyasi parti arasında bir uzlaşma sağlanmış, UNITAF ve UNUSOM çatışan tarafların ellerindeki silahları toplamaya başlamıştır. UNITAF 37.000 kişilik kuvvetle ülkenin yarısından çoğunda hâkimiyet kuramamış, UNOSOM ise, 22.000 kişilik barış gücü ile ülkenin her yanında faaliyet göstermiştir. Bu düzensizliği gidermek amacıyla BM Güvenlik Konseyi Mart 1993’de UNITAF’ı UNUSOM-II olarak yeniden yapılandırmış ve ortak bir komuta altında toplamıştır.

BM’nin Somali’de düzeni sağlama gayretlerine rağmen UNOSOM kuvvetleri ateşkese uymayan militanlarla çatışmalara girmiş ve gün geçtikçe kayıpları artmıştır. Ekim 1993’de 18 Amerikan askerinin öldürülmesi olayının ardından ABD 1994 başlarında ülkeden çekilme kararı almış, Belçika, Fransa ve İsveç de aynı doğrultuda hareket etmiştir. Buna rağmen Somali’ye yapılan insani yardımlar devam etmiştir. 1994 Mart’ında Genel Sekreter’in yolladığı temsilcilerin yoğun gayretleri sonucunda ülkedeki 15 siyasal parti bir çözüm bildirisini kabul etmiştir. Çözüm bildirisine göre, gruplar silahlarını bırakacaklar ve yeni bir hükümeti atamak amacıyla bir konferans toplayacaklardı. BMGK Somali’deki açlık tehlikesinin azalmasına ve 15 siyasal parti arasındaki çözüm bildirisine paralel olarak Mart 1995’de Somali harekâtını sona erdirdi ve UNOSOM birlikleri ülkeden geri çekildi (Hasgüler ve Uludağ, 2004: 149-150).

3.2.2. Yasama ve Yürütme Organlarının Tutumu

TBMM, 20 Ekim 1991’de ülkede genel seçimlerin yapılmasına karar almış ve bahse konu tarihteki seçimde % 27 oy alan DYP mecliste birinci parti olmuştur. Diğer partilerin oy oranları ve milletvekili sayıları ise,

DYP % 27: 178, ANAP %24: 115, SHP %20: 88, RP %16,9: 62, DSP %10,8: 7 milletvekili çıkarmıştır (YSK Bildirisi: 17 Kasım 1991 Tarih ve 21054 sayılı Resmi Gazete).

Demokrasi ile yönetilen ülkelerde genel seçimler ve bu seçimler sonucu çıkarılan milletvekili sayıları büyük önem arz eder. Özellikle Türkiye gibi parlamenter demokrasi ile yönetilen ülkelerde milletvekili sayısı birçok yönden önemlidir. Milletvekili sayısının önemi ilk olarak hükümeti kurup güvenoyu alırken ortaya çıkar ve mecliste alınacak olan diğer kararlarda ve kanunların kabullerinde de bu durum devam eder. Mecliste alınan kararlar bazen milletvekilleri sayısının çoğunluğu ile bazen de salt çoğunluğu ile sağlanmaktadır.

5 Aralık 1992 günü Başbakan Süleyman Demirel başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu, Somali’ye insani yardım için askeri operasyon düzenlenmesi yönündeki BM kararı (794 sayılı karar) çerçevesinde, Somali’ye Türk askerinin yollanabilmesi için, TBMM’den izin alınmasına karar vermiş ve Bakanlar Kurulu, ayrıca Bosna-Hersek ve eski Yugoslavya’daki diğer cumhuriyetlere asker gönderme

konusunu da TBMM’de görüşmeye karar vermiştir. 3 gün sonra ise, TBMM’de görüşülerek her iki ülkeye de Türk askerinin gönderilmesine karar verilmiştir (www.byegm.gov.tr/ayın tarihidetay.aspx, Aralık 1992, 20.03.2010).

08.12.1992’de TBMM, Somali’ye Türk askerinin yollanması ile ilgili 204 sayılı kararı almıştır. Bu karar şu şekildedir: Uluslararası camia tarafından yapılan insancıl yardımların açlık çeken Somali halkına ulaştırılabilmesini sağlamak için Somali’de güvenli bir ortamın tesisini öngören 794 sayılı Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi Kararını desteklemek, söz konusu kararın 11. işlem maddesindeki çağrıya uymak ve Somali’de sulh ve güvenin yeniden tesisine katkıda bulunmak üzere, lüzum, hudut, şümul ve zamanı hükümetçe takdir ve tespit edilmek kaydıyla Türk Silahlı Kuvvetlerinin yabancı ülkelere gönderilmesine, Anayasanın 92. maddesi uyarınca izin verilmesi, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 8.12.1992 tarihli 36. birleşiminde kararlaştırılmıştır (Resmi Gazete, 10.12.1992, Sayı: 21431).

3.2.3. Türk Askeri’nin Somali’de Aldığı Görevler, Edindiği Tecrübeler ve Somali Operasyonun Değerlendirilmesi

Somali Harekât’ı iki aşamada gerçekleşmiş olup, ilk harekât UNOSOM-I adı ile ve ABD öncülüğünde oluşturulan koalisyon kuvvetlerince yapılmıştır. UNOSOM-I harekatı 4.5 ay sürmüştür. Türkiye ise, harekâtın ikinci aşamasına (UNOSOM-II) 02 Ocak 1993-22 Şubat 1994 tarihleri arasında 300 kişilik bir mekanize birlikle katılmıştır. Türk Birliği Somali’nin başkenti olan Mogadişu havaalanının güvenliğini, hava yoluyla gelen yardımların koordinesini, düzeni sağlamakla ve UNOSOM karargâhını korumakla görevlendirilmiştir. İlk kez UNOSOM-II harekâtında sorumluluğu ve komutanlığı BM devralmış ve bu harekâtın komutanlığını bir süre Türk komutan Korg. Çevik Bir yapmıştır (Çok Uluslu Kuvvetler Barışı Koruma ve NATO, 1994: 24)

BM’nin kurulmasından buyana geçen zaman içinde BM Anayasası’nın VII. bölümü esaslarına göre yapılan savaş şartlarını içeren ilk harekât Somali’ye olmuştur. Kore Savaşı öncesinde de BM böyle bir harekât kararı almış; ancak komuta ve kontrolünü üstlenmemiştir. Kore’ye giden birlikler Amerikan 8. Ordusu’nun komuta kontrolüne girmiştir. Amerika’nın Somali’den çekilme kararı üzerine BM harekâtın bizzat komuta ve sorumluluğunu üzerine almak zorunda kalmıştır. Bu durum BM’nin

hazırlıksız yakalanmasına sebep olmuş, çünkü ABD’nin çekilme kararı muhabere ve lojistik hizmet kollarında aksamalara sebebiyet vermiştir. UNOSOM-II harekâtının komutanlığını bir süre Türk General Çevik Bir yapmıştır (Tanesen, 2006: 42, Bir ile 22.06.2005’de Yapılan Görüşmeden).

Orgeneral Çevik Bir, UNOSOM-II Komutanlığını Şubat 1993’ten Ocak 1994’e kadar sürdürmüş, BM barış gücü ise, 1995 yılına kadar Somali’de kalmıştır. İnsani yardım faaliyetlerinde BM önemli başarılar elde etmiştir (Hazar, 2003: 128).

Orgeneral Çevik Bir, Somali konusunda yazmış olduğu kitabında, Somali’deki harekâtın hem BM hem de Türkiye için tarihi bir görev olduğuna işaret ederek, “ Devletimizin her kademesinde para ile ölçülemeyecek, çok büyük tecrübeler ve uluslararası itibar kazanıldığını” yazmaktadır. Orgeneral Bir, Somali Barış Gücü’ne Türkiye’nin katılımı ile ilgili şunları ifade etmektedir:

“Kendi kendimize ‘Somali’ye giderek ülke olarak ne kazandık? Sorusunu sorduğumuz kadar ‘Ülke olarak ne kaybettik?’ sorusunu da sormakta yarar vardır. Bu konuda en çok söylenen şey, ülkemize getirdiği ekonomik yük olmasına rağmen, gerçekte yapılan tüm masraflar, silah ve teçhizatın amortismanları dâhil, eğer BM bürokrasisi iyice biliniyorsa, BM’den geri alınabilmektedir. Nitekim ülkemiz de bu geri ödemeleri fiilen almaktadır ve alacaktır.

Türkiye Cumhuriyeti ve Türk Silahlı Kuvvetleri, Somali’den aldığı dersler ve tecrübeler ışığında, müteakip BM görevleri için kolayca teşkilatlanmış ve aranılan ülke konumuna gelmiştir. Ayrıca, BM karar mekanizmalarında etkinliğimiz de her geçen gün artmaktadır. Kısacası o dönemde askeri, politik ve ekonomik kazançlar elde edememiş olsak da, kazandığımız tecrübeler sayesinde bu kazançları elde etmenin yollarını öğrenmiş bulunduğumuz kanısındayım.” (Bir, 1999).

Somali’ye insani yardım yapmak ve ülkedeki iç savaşı sona erdirmek amacıyla yapılan Somali Umut Operasyonu BM açısından da önemli bir sonuç doğurmuştur. BM bu operasyondan sonra bugüne gelinceye kadar bizzat kendi harekât sorumluluğu altında bir uluslararası harekâtı savaş şartlarında yapmamıştır. BM’nin mevcut yapılanması ve alt yapısı düşünüldüğünde savaş şartlarında böyle bir harekâtı yapmaya elverişli olmadığı meydana çıkmış olup, bu şartlar altında BM bundan sonraki yapılacak barışı koruma operasyonlarını Afganistan’da olduğu gibi başta NATO olmak üzere çok uluslu kuvvetlerce yerine getireceği kanısını kuvvetlendirmektedir (Tanesen, 2006: 46).

3.3. TÜRKİYE’NİN BOSNA-HERSEK’E ASKER GÖNDERMESİ