• Sonuç bulunamadı

Sky “O çocuğu neden dövdün ?” diye sorunca atmosfer imamen karardı,

bu konuya girm ek istem iyordum . Tabağımı kenara Bu raundu kazanm asına izin verecektim. “Bu so- runun cevabını bilm ek istem ezsin, Sky. Cezalandırılmayı tercih ederim.”

^ a bilmek istiyorum .”

G günü düşünm ek bile beni sinirlendirmeye yetiyor-

(iü- Gerginliğimi hafifletm ek için çenemi katlattım. “Daha

önce de söylediğim gibi, adi herifin teki olduğu için onu dövdüm .”

“ Belirsiz bir cevap oldu,” dedi gözlerini kısarak. “Sen belirsiz cevaplar verm ezsin.”

inatçılığından hoşlandığımı biliyordum, ama sadece geçm iş hakkında konuşm am için beni zorlamadığında bu huyunu seviyordum. Ayrıca, bu konu hakkında ne bildi­

ğine dair hiçbir fikrim yoktu. Bana karşı açık olmasını ve gerçeği benden duyması için bana sorular sorm asını iste­

miştim. Ona cevap vermeyi reddedersem , o zaman bana karşı dürüst olmazdı.

“Les öldükten sonra okuldaki ilk haftam dı,” dedim.

“Les de aynı okula gittiği için herkes neler olduğunu bili­

yordu. Koridorda yanından geçtiğim birinin Les hakkında konuştuğunu duydum. O na katılm adığım ı belirttim . Son­

ra fazla ileri gittim sanırım. Ç ocuğun üzerine çıktığımda hiçbir şey um urum da değildi. O na tekrar tekrar vurmama rağmen hiç um ursam adım . Büyük ihtim alle hayatının geri kalanı boyunca çocuğun bir kulağı duym ayacak ama buna rağmen hâlâ pişman değilim .”

Masanın üzerinde yum ruğum u sıktım . O öldükten sonra insanların nasıl davrandıklarını dü şü n m ek bile si­

nirlenm em e yetiyordu.

“Les hakkında ne diyordu?”

Sandalyem e yaslandım ve gözlerim i aram ızdaki masaya diktim . Beni öfkelendiren şeyleri düşünürken Sk y ’a bak­

m ak istem iyordum . “G üldü ğünü ve arkadaşlarına Les’in bencilliği ve en kolay yolu seçtiğini söylediğini duydum.

O kadar korkak olm asaydı, göğsünü gerebileceğini söyle­

di.”

1 «/)

“Neye karşı göğsünü gerecekti?”

“Hayata.”

“Kolay yolu seçtiğini düşünm üyorsun.” Bunu bir soru sorar gibi söylem em işti. Beni gerçekten anlamaya çalışı­

yordu. B ütün hafta boyunca ondan sadece bunu istemiş­

im zaten. Beni anlam asını. Ve başkalarına değil, bana inan­

masını.

Hayır. L e s’in kolay yolu seçtiğini düşünmüyordum.

Hem de hiç.

M asada uzanıp elini avuçlarım ın arasına aldım. “ Les ta­

nıdığım en cesu r insandı,” dedim . “Yaptığını yapmak bü­

yük cesaret gerektirirdi. Ö lüm den sonra ne olduğunu bil­

meden hayatını son a erdirm ek? Hatta ölüm sonra herhangi bir şeyin olu p olm adığın ı bilm eden? Anlamı kalmamış bir hayatı sü rd ü rm ek , İan e t o lsu n ’ diyerek çekip gitmekten daha kolay. O , ‘Lanet o lsu n ,’ diyen birkaç kişiden biriydi.

Aynı şeyi yapam ayacak kadar korktuğum için yaşadığım her gün ona saygı duyacağım .”

Sözlerim i bitirip ona baktığım da gözlerinin kocaman olduğunu gö rd ü m . Avuçlarım daki eli titremeye başladığı için daha sıkıca tutm aya başladım . Birkaç saniye birbiri­

mize baktık. O anda bana ne söyleyeceğini bilmediğini fark ettim. O rta m ı yum uşatıp konuyu değiştirmeliydim.

Bunun son so ru old u ğ u n u ve sonra tatlı yiyeceğimizi söy­

lemişti.

Öne do ğ ru eğilip alnını öptükten sonra mutfağa yürü­

düm. “Ç ikolatalı kek m i, yoksa kurabiye mi istersin?” Tat- hları alırken m utfaktan ona baktığımda, kocaman gözlerle beni izlediğini gö rdü m .

Onu k o rk utm uştum .

O nu fazlasıyla korkutmuştum.

O turduğu yere dönüp önünde diz çöktüm. Yüzünü el lerimin arasına alarak “Sky. Seni korkutmak istemedim * dedim. “İntihara meyilli olmamdan korkuyorsan, böyle bir şey yok. Akıl hastası değilim. Dengesiz değilim. Trav- ma sonrası stres bozukluğundan mustarip değilim. Ben sadece kız kardeşini her şeyden çok seven biriyim, o ne­

denle onu düşündüğüm zaman biraz duygusallaşıyorum.

Yaptığı şey yüce olmasa da, öyle olduğunu söyleyerek bu­

nunla baş edebiliyorsam, o halde öyle yapacağım. Sadece baş etmeye çalışıyorum.” Ona söylediklerimi sindirmesi için zaman tanıdıktan sonra açıklamamı bitirdim. “Les’i çok seviyordum, Sky. Yaptığı şeyin geriye kalan tek çözüm olduğuna inanmam gerekiyor, yoksa farklı bir çözüm yolu bulmasına yardım etm ediğim için kendimi hiçbir zaman affedem em .” Alnımıı onunkine yaslayıp gözlerinin içine baktım. “Anlıyor m usun ?”

İyi olmaya uğraşıyor olduğum u anlamalıydı. Aklım ta­

mamen başımda olmayabilirdi ve L es’in ölüm ünü atlata- m amış olabilirdim ama çabalıyordum.

Sky dudaklarını birbirine bastırıp kafasını salladı. “Tu­

valete gitm eliyim ,” dedi. Tuvalete koşup kapıyı arkasından kapattı.

Tanrı aşkına, neden bu konuyu açm ıştım ki? Koridora gidip kapıyı tıklatmaya ve özür dilem eye hazırlandım ama önce Sky’a birkaç dakika tanımaya karar verdim . Fazla ağır geldiğim in farkındaydım. Belki de, biraz yalnız kalmaya ihtiyacı vardı.

Tuvaletin kapısı açılana kadar koridorda bekledim. Ağ­

lam ış gibi görünm üyordu.

182

“İyi m isin ?” diye sordum ona bir adım yaklaşarak.

Bana gü lü m sey ip titrek bir nefes verdi. “ Sana çok ciddi o l d u ğ u n u söylem iştim . Ve bu sözüm ü kanıtlıyor.”

Yine eski haline dönm ü ştü. B u yanına bayılıyordum.

G ülüm seyip kollarım ı ona doladıktan sonra çenemi ba­

şının üstüne koyd um ve birlikte yatak odasına ilerledik.

“Artık ham ile kalm aya iznin var m ı?”

Güldü.

“Hayır. B u hafta son u yok. Ayrıca, bir kızı hamile bırak­

madan önce öp m en gerekir.”

“Birileri evde eğitim görürken cinsel eğitim almadı mı yoksa? Ç ü n k ü seni öpm ed en de kesinlikle hamile bıraka­

bilirim. G ö sterm em i ister m isin?”

Yatağa uzanıp d ü n gece bana okuduğu kitabı aldı. “Sana inanıyorum,” dedi. “Ayrıca, son sayfaya geldiğimizde yete­

rince cinsel eğitim alm ış olacağım ızı um uyorum .”

Yanına uzanıp o n u kendim e doğru çektim. Sky da başı­

nı göğsüm e yaslayıp bana kitap okumaya başladı.

★★★

Yum ruklarım ı sıkıp iki yanım da tuttum ve dudaklarına dokunm am ak için elim den gelen her şeyi yaptım. Daha önce hiç b u kadar ku su rsuz bir şey görmemiştim.

Yarım saati aşkın bir süredir kitap okuyordu ve söyle­

diği tek bir kelim eyi bile duymamıştım. Dün gece, ona bakmadığım için hikayeye odaklanm am çok daha kolay­

dı. Ama bu gece dudaklarına sahip olmamak için bütün kademi kullanm am gerekiyordu. Başını göğsüme koymuş beni yastığı olarak kullanırken kalp atışlarımı duymuyor

°lrnasını u m u y ordum , çünkü sayfayı çevirirken bana her

183

baktığında, yumruklarımı daha çok sıkıp ellerim e hakim olm aya çalışıyordum ve direncim nabzım da yankılam yordu. Bunun sebebi dokunm ak istememen değildi. Slçy’a dokunm ayı ve onu öpmeyi o kadar çok istiyordum ki, bü bana fiziksel olarak acı veriyordu.

Ama bunun Sky için önem siz bir an olm asını da istemi- yordum . Ona dokunduğum da... Sarsılm asını istiyordum O na söylediğim ve ona yaptığım her şeyin önem ini hisset­

mesini olmasını istiyordum.

D ün gece öpüşürken bana hiçbir şey hissetmediğini söylediğinde, göğsüm deki kafesim deki akciğerlerim gibi kalbim de kasılmıştı. Sky’a çok belli etm em iş olsam da, birçok kızla çıkmıştım. Birlikte olduğum kızların hiçbi­

rine karşı kalbim Sky’a verdiği gibi bir tepki vermemişti.

Kastettiğim kalbimin ona karşı hisleri değildi, çünkü dü­

rüst olmak gerekirse birbirimizi çok tanım ıyorduk daha.

Benim bahsettiğim şey kalbimin kelim enin tam anlamıy­

la ona gösterdiği fiziksel tepkiydi. Sky7 her konuştuğunda, gülümsediğinde ya da Tanrı gösterm esin, kahkaha attığında kalbim yum ruk yemiş gibi oluyordu. B undan hem nefret ediyor, hem de hoşlanıyordum ve her nedense buna ba­

ğımlı hale gelmiştim.

H ope’u kaybettiğimde içim den büyük bir parçayı kay­

betmiştim ve önceki sene öldüğünde L es’in kalbimden geriye kalan son parçayı da beraberinde götürdüğüne ikna olm uştum . Ama Sky’la geçirdiğim son iki günden sonra bundan o kadar da emin değildim. Sandığım gibi, bunca zamandır göğsüm boş değildi. İçimde kalan her neyse uy­

kudaydı ve her nasılsa, yavaşça uyanıyordu.

Sky söylediği her kelimeyle ve bana attığı her bakışla

184

beni on üç sen ed ir m ahsur kaldığım kabustan farkında ol­

madan çekip çıkarıyordu ve beni çekmeye devam etmesi için ona izin verm eyi istiyordum .

Lanet o lsu n .

Y u m ruğu m u açıp Sk y ’ın göğsüm e saçılan saçlarına do­

kundum. K ü ç ü k bir saç tutam ı alıp parmağıma doladım ve bana kitap o k urk en gözlerim i dudaklarına diktim. Bü­

tün çabalarım a rağm en , onu hâlâ zaman zaman H ope’la kıyaslıyordum . H o p e ’un gözlerinin nasıl olduğunu ya da Sky gibi b u rn u n d a çillerinin olup olmadığını hatırlamaya çalışıyordum . O n ları her kıyaslamaya başladığımda, ken­

dimi du rm ay a zo rlu y ord u m . Artık önemi yoktu ve bunu ıınutm alıydım . Sky, H o p e olm adığım kanıtlamıştı ve bunu kabul etm ek zo ru n d ayd ım . Kaybettiğim kızın burada, saçı

| parm ağım a d o la n m ış bir halde göğsüm de yatıyor olma ih-I timali yoktu. Saçm alayıp Sk y ’a yanlış isimle hitap etmek

| gibi aptalca bir şey yapm adan önce ikisini zihnimde ayır-I malıydım.

| B u berbat olurdu.

j D udak ların ın ince bir çizgi oluşturduğunu ve artık

ko-| nuşm adığını fark ettim . Ç o k yazıktı, çünkü dudakları

hip-| notize ediciydi.

“N e d e n k o n u şm ay ı bıraktın?” diye sordum gözlerine bakmadan. Tekrar hareket etmelerini um duğum için göz­

lerimi d ud aklarınd an ayırm am ıştım .

“K o n u şm ak m ı? ” dedi Sky ve sırıtırcasına üst dudağı kıvrıldı. “ H o ld er, kitap okuyorum . Arada fark var. Ve görü­

nüşe bakılırsa, hiç dikkat etm iyorsun.”

C evabındaki sertliğe güldüm . “Hayır yahu dikkat edi­

yorum ,” d ed im dirseklerim in üzerinde doğrularak. “Ama

185

dudaklarına. Ağzından çıkan kelimelere dikkat etmem olabilirim ama dudaklarına kesinlikle dikkat ediyordum ^

Altından kalkıp onu sırt üstü yatırdıktan sonra yan, na sokuldum. Onu kendime doğru çekip saçlarını tekrar parmaklarımın arasına aldım. Hiç karşı koymuyor olması lanet olası gecenin geri kalanı boyunca kendimle mücade­

le edeceğim anlamına geliyordu. O nu öpm em i istediğim çoktan açıkça söylemişti. Tanrım, buzdolabına yaslanmış­

ken Sky’dan uzaklaşmak yaptığım en zor şeydi.

Lanet olsun. Sırf o anı düşünm ek bile heyecanlanmama yetiyordu.

Sky’ın saç tutamını bıraktım ve parmaklarımı yavaşça dudaklarına indirdim. Son beş saniyenin nasıl gerçekleş­

tiğini bilmiyordum ama uzuvlarımın üzerinde artık kont­

rol sahibi değilmişim gibi ellerimin dudaklarının üzerin­

de gezinmesini izliyordum. Elim in kendine ait bir iradesi vardı ve gerçekten um urum da d eğild i... D urm ak da iste­

miyordum.

Parmak uçlarımda nefesini hissedince kendim e gelmek için için yanaklarımın içini ısırdım. Ç ü n k ü şu anda önem­

li olan benim isteklerim değil, onun istekleriydi. Ve du­

daklarının tadına bakmayı istediğim kadar dudaklarımın tadına bakmak istediğini sanm ıyordum .

“Güzel bir ağzın var,” dedim parm ak uçlarım la yavaşça dudaklarına dokunarak. “Bakm adan duram ıyorum .”

“Tadına da bakmalısın,” dedi Sky. “Ç o k h oş.”

Vay canına.

Gözlerimi sıkıca kapatıp başım ı boynuna gömdüm-

“ Kes şunu, seni kötü kadın.”

Güldü. “Asla. Bu senin saçma kuralın, ben neden senin kuralına uyayım ki?”

186

Tanrını. Bu onun için bir oyundu. Bu öpüşmeme mese­

lesi onun için bir oyundu ve bana sataşıp duracaktı. Buna karşı koyamazdım. Pes edip hazır olmadan onu öpersem, duramayacağımı biliyordum. Ve şu anda göğsümde neler olduğunu bilm iyordum ama yanındayken hissettiklerim gerçekten hoşum a gidiyordu. Bu her neyse, Sky’ın da aynı şekilde hissettiğinden emin olana kadar dayanmayı dene­

yecektim. Sky’ın da benim olduğum bu noktaya vardığın­

dan emin olm am haftalar sürse bile, haftalarca bekleyecek ve ilk öpücüğünün etkisiz olmaması için elimden geleni yapacaktım.

“Çünkü haklı olduğum u biliyorsun,” dedim bu kura­

lı uygulamama neden yardımcı olması gerektiğini açık­

layarak. “ Bu gece seni öpem em , çünkü öpüşmek bizi bir sonrakine götürür, o da bir sonrakine... Bu hızla gidersek, hafta sonuna kalmadan tüm ilkleri tüketmiş olacağız. İlk­

lerimizi biraz daha ertelem ek istemez misin?” Boynundan uzaklaşıp ona baktım, dudaklarımızın arasında vücutla­

rımızın arasında olduğundan daha az mesafe olduğunun farkındaydım.

“İlkler m i?” diye sordu merakla bana bakarak. “Kaç tane ilk var?”

“O kadar çok değil, bu yüzden olabildiğince sakin ol­

malıyız. Tanıştığımızdan beri çoğunu geride bıraktık.”

Kafasını çevirdi ve ifadesi çekici bir şekilde ciddileşti.

“Hangi ilkleri geride bıraktık?”

“Basit olanları,” dedim. “İlk kucaklaşma, ilk randevu, ilk kavga, ilk kez aynı yatakta uyuma, her ne kadar ben uyumamış olsam da. Geriye pek fazla şey kalmadı. İlk Öpücük. İkimiz de uyanıkken aynı yatakta yatmak. İlk

ev-187

Hlik. İlk çocuk. O n dan sonra biter. Hayatlarımız sir3(j ve sıkıcı olur, sen çocukları yetiştirm ekle m eşgul olurk ^ yine birçok ilk yaşam ak için senden boşanıp kendin^*1’

yirm i yaş genç biriyle evlen m ek zorun da kalırım.” ^ yanağına götürüp ona gü lü m sed im . “A nlıyor musun ^ m m ? B u n u senin iyiliğin için yapıyorum . Seni öpmek ne kadar beklersem , seni o kadar geç çaresiz bırakmış 01U

rtım.”

Kahkaha attı. G ü lü şü öyle etkileyiciydi ki tekrar nefes