• Sonuç bulunamadı

H

105

9. B ölüm

Sky’ın evine on dakika erken vardım, o yüzden kaldı­

rıma oturup esnemeye başladım. D ün buradan ayrıldıktan sonra, onunla koşmayı teklif ederek biraz ileri gitm iştim belki de. Evi yolum un üzerinde değildi ve gü nd e bu kadar koşmuyordum normalde, am a onu başka nasıl görebilece­

ğimi bilmiyordum.

Arkamdan yaklaştığını duyunca dönüp ayağa kalktım.

“Günaydın.”

Gülüm sem esini ya da selam verm esini bekledim ama aksine Sky rahatsız olm uşçasına kaşlarını çatarak beni süz­

dü. Sabahları pek de güler yüzlü olm ayan biri olduğunu düşünerek bunun üzerinde durm adım .

“Esnem e hareketleri yapm ayacak m ısın ?”

Kafasını iki yana salladı. “Ç oktan esn ed im .”

Bu ciddiyetinin dünkü düşüşü sonucu ağrı yaşam asıyla bir ilgisi olup olmadığını m erak ettim. G özü n deki m o rlu k hâlâ belirgindi ama yanağı sandığım kadar kötü gö rü n m ü ­ yordu. U zanıp baş parmağım ı yanağındaki çiziğin

üzerin-106

de g ezd ird im . “ O kadar da kötü görünm üyor. C anın acı­

yor m u ? ” H a y ır d ercesin e kafasını salladı. “G üzel. H azır mısın?”

K afasın ı sallad ı. “ E v e t.”

B u k ad ar m ı? S k y arkasını d ön d ü ve ikimiz de sessiz­

ce k o şm ay a b aşlad ık . D a h a önce bir kızla hiç koşm am ış- tım. O y ü z d e n te m p o m u z u n h em en birbirine uym am a­

sını b e k liy o rd u m . E v in in bahçesindeki karşılaşm am ızdan Sky’ın y a n ım d a k e n d isin i rahatsız hissedip hissetm ediğini a n lay am am ıştım . B e lk i de se ssiz olu şu kendini rahat his­

settiğin in b ir işaretiy d i. İki an lam a da gelebilirdi.

Sk y ’ın bir ad ım arkasında koşmaya başlayınca, gerginlik azaldı. O n u n la yan yana koşm uyorken, sessiz kalmak daha kolaydı. N e söyleyeceğim i bilm iyordum . Pek konuşkan biri d eğild im am a yanında olm ak konuşkanlığımı iyice bastırıyordu. San ırım , onunla bir yere varmak istiyorsam, buna k atlan m ak zorundaydım . Hızlanıp yanında koşmaya başladım .

“Yarış p istin d e koşm ayı denesen iyi olur,” dedim. “Ge­

çen sene tak ım d a olan çocukların çoğundan daha dayanık­

lısın.”

K afasını sallayıp önüm üzdeki kaldırıma odaklanmaya devam etti. “ B u n u yapm ak istediğim den emin değilim,”

dedi. “O k u ld a n kim seyi tanım ıyorum . Denemeyi düşü­

n üy ord um am a şim d iye kadar okuldakilerin çoğu bana...

N asıl diy elim , kaba davrandılar. B ir takım maskesi altında onlara dah a u z u n sü re m aruz kalmak istem iyorum .”

O k u ld a bir g ü n geçirm iş olm asına rağmen, herkesin ne kadar kaba o ld u ğ u n u anlam asına üzüldüm . O kulu ilk gününü o n u n için bu kadar kötü kılacak ne yapmışlardı acaba?

107

“Okulda sadece bir gün geçirdin. Biraz zam an tam.

yatın boyunca evde eğitim gördükten sonra oku lun ilk gü , nünde bir sürü arkadaş edinmeyi bekleyem ezsin.”

S k y ’a hissettiklerimin tam tersini söylediğim için kem dim i kötü hissettim. O na karşı tam am en d ü rü st olmam gerekseydi, evde eğitim almaya geri dön m esin i söylerdim çünkü devlet okuluna başlam adan önce başarılı olduğu kesindi. Kafamı çevirip ona baktım am a artık yanım da koşm uyordu. Arkama dön dü m , benden birkaç ad ım geri­

de durm uştu ve elleri belindeydi. Yanm a k o ştu m .

“İyi misin? Başın mı dönüyor?” Yine yere düşm e ihti­

maline karşı onu omuzlarından tuttum. D ün olduğu gibi kaldırıma serilmesine izin verirsem, kendimi koca bir ap­

tal gibi hissederdim.

Kafasını iki yana salladıktan sonra ellerim i om uzların­

dan itti, “iyiyim,” dedi.

Bir şeye kızmıştı. Söylediğim şeyleri d ü şü n d ü m ama gücenmesine neden olabilecek bir şey dediğim i sanm ıyor­

dum. ‘Yanlış bir şey mi söyledim ?”

Bakışlarını kaldırıma çevirip tekrar yürüm eye başlayın­

ca, onu takip ettim. “Sayılır,” dedi keyifsizce Sky. “Dün peşime düşmen konusunda yarı takılıyordum am a benim ­ le tanışır tanışmaz Facebook’ta beni aradığını söyledin.

Sonra da benimle koşm ak için ısrar ettin, hem de yolunun üzerinde olmamasına rağmen. Şim di de ne zam andır oku­

la gittiğimi biliyorsun. Ve evde eğitim gö rd ü ğ ü m ü de...

D ürüst olm am gerekirse, bu biraz sinir b o zu cu .”

Lanet olsun. Benim neyim vardı böyle? B ildiğim şey­

lerin çoğunu partide kulak m isafiri olduğum G ray son ’dan ya da D aniel’dan duyduğum dedikodulardan öğrendiğim i

108

nasıl açıklayacaktım ? B u n u bilm esine gerek yoktu. Bilm e­

sini istem iyordum .

İçimi çekip on u n la birlikte evine yürümeye devam et­

tim- “ B irkaç kişiye bir şeyler sordum ,” dedim. “On yaşın­

dan beri b u rad a o ld u ğ u m için arkadaşım çok. Seni merak ettim.”

H akk ın da nasıl b u kadar çok şey bildiğimi anlamaya ça- hşıyorm uş gibi b an a odaklandı. Grayson’ın söylediği şey­

leri d u y d u ğ u m u itira f edecek değildim, çünkü onu üzmek istem iyordum . A m a o n u korkutm ak istemediğim için hakkında dah a fazla bilgi edinm esi için Daniel’a yalvar­

dığımı da itira f etm ek istem iyordum . Yme de, yüzündeki şüpheli ifadeye bakılırsa, bana güvenm em ek için yeterince nedeni vardı.

O n u d irse ğ in d e n tutunca yürüm eyi bıraktı. Onu bana bakabileceği şekilde çevirdim .

“ Sky. S a n ırım d ü n m arketteyken kötü bir başlangıç yaptık. S en i takip etm ekle ilgili söylediklerim, yemin ede­

rim ki, sad ece şakaydı. Yanmadayken kendini rahatsız his­

setmeni istem iy o ru m . H akkım da daha fazla şey bilmek seni rahatlatır m ı? İstediğini sor, sana cevap veririm. Ne istersen.”

“ Sana so ru so rarsam , dürüstçe yanıt verecek misin?”

G özlerin in içine baktım . “Ben her zaman dürüstüm- diir,” d ed im . Ve o n a karşı tam am en dürüst olmaya karar­

lıydım, o n u in citm eyeceğim i bildiğim sürece.

“N e d e n o k u lu bıraktın?”

İçimi çek tim ve bana daha az karışık bir şey sormuş ol­

masını d iled im . A m a onunla hiçbir şeyin basit olmayaca­

ğını b ilm em gerekirdi.

Tekrar yürümeye başladım. “Teknik olarak, henüz oku, lu bıraktığım söylenem ez.”

“ Bir senedir okula gitmediğine göre, bana okulu bırak*

m ışsın gibi geliyor.”

Bu sözü hakkımdaki dedikoduları işitip işitm ediği^

merak etmeme neden oldu. Elbette geçen sene okula de­

vam etmiştim ama başka bir okula. Am a ıslahevi dediko­

dusu hakkında bir şey sorm am ıştı, o nedenle ona gereksiz bilgi vermeyecektim.

“Eve birkaç gün önce dön dü m ,” dedim . “Annem ve ben kötü bir yıl geçirdik, o nedenle bir süre A ustin’de ya­

şayan babamın yanında kaldım. O rada okula gidiyordum ama eve dönme vaktimin geldiğini düşündüm . O yüzden buradayım.”

Bana kaşlarını çatmaya çalışıyorm uş gibi gözlerini kıstı, ama ifadesi göz korkutucu olamayacak kadar sevimliydi.

Yine de gülüm sem em eye özen gösterdim , çünkü bu okul meselesini ciddiye aldığını görebiliyordum . “ Bunların hiçbiri okulu neden bıraktığını açıklamıyor, neden geri döndüğünü de.”

Haklıydı, ama sorusunun cevabını ben de bilmiyor­

dum.

“Bilmiyorum. D oğrusu, hâlâ ne yapmayı istediğime karar vermiş değilim. Benim için gerçekten berbat bir yıl oldu. Ü stelik bu okuldan nefret ediyorum . Saçmalıklar­

dan bıktım, bazen okulu dışarıdan bitirmenin daha kolay olacağını düşünüyorum .”

O lduğu yerde durup dik dik bana baktı. “ Bu kötü bir bahane.”

“ Liseden nefret etmem kötü bir şey m i?”

110

“Hayır. G eçirdiğin kötü bir yılın, hayatının geri kalanı boyunca geri kaderini etkilemesine izin vermen çok saç­

ma. M ezuniyete dokuz ay kala liseyi bırakmak? B u aptal­

ca.”

Bunu gerçekten çok ciddiye alıyordu. Gülm em ek için elimden geleni yapsam da, dayanamadım. “Şim di sen söy­

leyince ikna o ld u m aslında.”

Kollarını göğsü n d e birleştirip ofladı. “İstediğin kadar gül. O k u lu bırakm an pes etm en demek. Senden şüphele­

nen herkesi haklı çıkarıyorsun.”

Gözleri kolumdaki dövmeye takıldı. Bu ana dek onu saklamayı hiç istememiştim, ama okuyuşu mahremiye­

timi ihlal ediyor gibiydi. Ü stelik Hope olmadığını artık bildiğime göre, dövm em hakkında soru sormasını gerçek­

ten istemiyordum . “O kulu bırakıp tüm dünyaya ne kadar umutsuz olduğunu m u göstereceksin? N e harika bir fi­

kir!.”

Dövmeye baktım. Ardındaki anlama dair hiçbir fikri yoktu. Am a asıl anlamından farklı bir şey olduğunu düşün­

mesine kızm ıştım . O na ne dövmenin anlamını açıklamak istiyordum, ne de kendisi de yeterince önyargıya sahip biri tarafından yargılanm ak istiyordum. Kalıp beni daha fazla çözümlemesine izin verm ek yerine, başımla evine işaret ederek, “G eldik,” dedim sadece. Arkamı dönüp ona hiç bakmadan evime doğru ilerlemeye başladım. Grayson’la olan ilişkisi hakkında yeterince şey öğrenmeden ona ken­

dimi kaptırmamalıydım. Ve bunu yapabilmem için acele edip eve dönm eli ve ilk ve muhtemelen tek son senem için duş alıp üzerim i değiştirmeliydim.

111

★ ★ ★