• Sonuç bulunamadı

Grayson’ın gözlerindeki ifadeden bana ne söyleyeceği-

söyleyeceği-ne dair en ufak bir fikri olmadığını görebiliyordum . Ben dışarı çıkmasına engel olurken, o ise benim içeri girm em e engel oluyordu ama ikimiz de kenara çekilen kişi olm ak i istemiyorduk. İki elimi kendimi koruyacak halde yum ruk yaptım. Bana bağırabilir, tükürebilir, hatta benden özür dileyebilirdi. Ağzından hangi sözcük çıkarsa çıksın, ön e­

mi yoktu. Şu an içimden gelen şey k on u şm asın ı dinlem ek değil, çenesini kapatmaktı.

Kısa bir süre sonra arkamdan içeri giren Daniel sessiz münakaşamızı gördü. Arkamdan dolanıp önüm e geçerek Grayson’ı görmeme engel oldu. Onunla göz göze gelene dek yanaklarıma hafifçe vurdu. “Saçmalığa ayıracak vak­

timiz yok!” diye bağırdı güçlü müzikte sesini duyurmaya çalışarak, “içmemiz gereken biralar var!” O m uzlarım dan tuttu, hâlâ Grayson’ı görmeme engel oluyordu, beni sağa doğru çekti. Görsel meydan okumadan ilk vazgeçen kişi olmak istemediğim için karşı koymaya devam ettim.

Jaxon yaklaşıp elini Grayson’ın koluna koyarak onu öteki tarafa çekti. “Gidip Six ve Sky ne yapıyor bir baka­

lım!” diye ona bağırdı.

Grayson kafasını sallayıp geri çekilirken sertçe beni iz­

ledi. “Evet,” diye karşılık verdi Jaxon ’a. “B u partinin havası kaçtı.”

Geçen sene olsaydı, kendisini yerde ve dizim i rahatsız­

lık verici bir şekilde boğazında bulurdu. A m a geçen sene - geride kalmıştı ve boğazı buna değm ezdi. D aniel’ın beni uzaklaştırıp mutfağa götürmesine izin verirken ona gü- lümsemekle yetindim. Jaxon ve Grayson ön kapıdan çıkar çıkmaz, tuttuğum nefesimi verdim. Onları eğlendirecek kadar zavallı olan kızlara gitmek için partiden ayrılmaları­

na sevindim.

64

Farkında olm adan Les’i de bu kategoriye soktuğum için son dü şüncem suratımı buruşturmama neden oldu.

Ama neyse ki, G rayson’ın birlikte olduğu kızlar konusun­

da artık endişelenm em e gerek yoktu. Les burada olmadığı için onun tarafından kandırılamazdı ve bildiğim kadarıyla, Grayson on u n la olabilecek kadar çaresiz olan herhangi bir kızla birlikte olabilirdi.

“Ağzını kenara daya, başını arkaya at ve içkini fondip yapıp m u tlu o l,” dedi Daniel bana bir tür içki verirken.

O na ne o ld u ğu n u sorm adım ve söylediğini yapıp içkimi fondip yaptım .

★★★

Bir shot, iki bira ve yarım saat sonra Daniel’la beraber oturma odasına geçtik. Ayaklarımı sehpaya uzatmış, kane­

pede otururken yanımda oturan Daniel, arkadaş olduğu­

muz insanların geçen sene neler yaptığını bana birer birer anlatıyordu. Alkolün onu ne kadar geveze birine çevirdiği­

ni unutm uştum ve onu takip etmekte zorlanıyordum. Par­

maklarımı burnum un tepesine götürüp sıkarak baş ağrıma engel olmaya çalıştım. Bu partideki insanları gerçekten tanımıyordum. Daniel çoğunun burada yaşayan çocuğun arkadaşları olduğunu söylemişti ama burada kimin yaşa­

dığını bile bilm iyordum ki. Daniel’a kimseyi tanımıyorsa neden burada olduğum uzu sordum ve bu soru mucizevi bir şekilde sesini kesmesini sağladı. Arkamdaki mutfağa doğru bakıp başıyla işaret etti. “Onun yüzünden,” dedi.

Arkama bakınca birkaç kızın bara yaslanmış olduğunu gördüm. İçlerinden biri Daniel’a bakarken onunla flört edercesine içkisini karıştırıyordu.

65

“Burada olmamızın sebebi oysa, neden yanında deği^

sin ?”

DanieJ dönüp kollarını göğsünde birleştirerek önüne baktı. “Olmaz, dostum. İki hafta önce ayrıldığım ızdan beri hiç konuşmadık. Benden özür dilem ek istiyorsa, güzel kı- çını buraya getirebilir.”

Kıza tekrar baktım ve belki de ilk başta d ü şü n d üğü m gibi onunla flört edercesine ona bakm ıyor olabileceğini düşündüm . Ç ünkü cilveli gü lü m sem eler ve şeytani gü­

lümsemeler arasında ince bir çizgi vardı ve bakışlarını iz­

lerken onun hangi tarafta oldu ğu n dan em in d eğ ild im .

“N e kadar çıktınız?”

“Birkaç ay. Delinin teki olduğunu anlayacak kadar,”

dedi gözlerini devirerek Daniel. “Ve onu delinin teki oldu­

ğu için sevdiğimi anlayacak kadar.” Kıza baktığımı görünce gözlerini kıstı. “Ona bakmayı kes, dostum . H akkında ko­

nuştuğumuzu anlayacak.”

Gülerek kafamı çevirdim ama kapıdan içeri giren İkili­

yi görmeme engel olamadım. Grayson, Ja x o n ’ın peşinden içeri girdi ve ikisi de mutfağa ilerledi. Başım ı kanepeye yaslayıp birkaç shot daha içmiş olmayı diledim . Gecenin geri kalanı boyunca onunla uğraşmayı hiç istem iyordum .

Daniel yine aralıksız konuşmaya başladı. B u gece bana ikinci kez yeni arabasından bahsetmeye kalkınca onu din­

lemeyi bıraktım. Jaxon ve Grayson oturm a odasına yak­

laşana dek onları umursamamayı başardım . Kanepede oturduğumun farkında değillerdi ve bu şekilde kalmasını istiyordum. Keşke Daniel partiden çıkm ak istediğim i söy­

lerken sessiz kalabilseydi.

Grayson’ın, “Bundan çok sıkıldım ,” dediğini işittim.

66

«Her cum artesi gecesi aynı şey. Önümüzdeki hafta sonu pes etm ezse, yem in ediyorum , bitireceğim.”

Jaxon güldü. “ Sky’m ihtiyacı olan tek şeyin adam gibi reddedilm ek olduğuna em inim . Kızlar reddedilmeye ba­

yılır.”

Sky’ın kim olduğundan emin değildim ama Grayson’a teslim olm ayı reddetm esinden hoşlanmıştım. Akıllı kız.

“ B u n u n işe yarayacağını sanm ıyorum ,” dedi Grayson gülerek. “ Ç o k inatçı.”

“Evet, öy le,” diye ona katıldı Jaxon. “Hakkında duydu­

ğum uz onca şeyden sonra daha kolay olacağını sanırdım.

O kız tanıdığım en fahişe ruhlu bakire olmalı.”

Grayson, Jaxon ’ın sözüne güldü. Onları düşünmemek için çabalamam gerekti. O kız hakkında bu şekilde konuş­

tuklarını duym ak bile beni sinirlendirmeye yetmişti, çün­

kü Grayson’ın Les’le çıkarken muhtemelen onun hakkın­

da da böyle konuştuğunu biliyordum.

Grayson kız hakkında saçmasapan konuşmaya devam ederken orada oturup onları dinlemek, acınası kahkaha­

sına daha fazla katlanmak zorunda kaldım. Tek istediğim sesini kesmekti.

Ayaklarımı kanepeden indirip ona defolup gitmesini söylemek için arkama dönmeye yeltendiğimde Daniel eli­

ni om zum a koyup kafasını salladı. “Bana bırak,” dedi pis bir sırıtışla. Bacaklarını kanepeye çekip arkasına dönerek Grayson ve Ja x o n ’la yüzleşti.

“Pardon,” dedi sınıftaymış gibi elini havaya kaldırarak.

Dayak yiyeceğini bildiği zamanlarda bile çok canlıydı.

Grayson’a karşı kendimi savunabilirdim ama Daniel ken­

disini savunamayacağını bilse de, bu ona engel olmuyor­

du.

67

Grayson ve Jaxoıı ona doğru döndü am a G rayson be­

nimle göz göze gelince duraksadı. D aııiel kanepenin arka­

sındaki mindere sarılarak onlarla konuşurken, G rayso n ’in pis bakışlarına karşılık verdim . “Az önceki konuşm anıza kulak misafiri oldum . Sk y ’m ikinizin de tanıdığı en fahişe ruhlu bakire olduğuna katılsam da, bu g özlem in izin tam a­

men yanlış olduğuna dikkatini çekm ek istedim . Önceki geceyi onunla geçirm em in ardından, artık bakire olduğu düşünülem ez. O nedenle, belki de seninle birlikte olmayı reddederek korum aya çalıştığı şey bekareti değildir, G ray­

son. M uhtem elen o n u ru d u r.”

Grayson kanepenin arkasına eğilip saniyeler içinde Da- niel’ı yere yapıştırdı. Hâlâ biraz aklım başım da olduğu için Daniel’a yardım etmeden önce durum u tersine çevirmesi için ihtiyacı olan on saniyeyi verdim. Ancak, D aniel beni şaşırttı, çünkü beş saniyeye kalmadan G rayson’ı ters çevi­

rip sırt üstü yere yatırdı. Ben yokken antrenm an yapmış olmalıydı.

Yavaşça yerimden kalkarken, Ja x o n ’ın G rayson ’a yar­

dım etmek için kanepenin önüne geçtiğini gördüm . Da- niel’ı Grayson’ın üzerinden kaldırmak için om uzlarından tuttuğunda ben Jaxon ’ı tişörtünden yakalayıp kanepeye oturtana kadar çektim. Grayson, D aniel’ın çenesine yum ­ ruk atarken yaklaştım. Daniel yum ruğuna karşılık verm ek üzereydi ama kolunu tutup bu fırsatı değerlendirm esine imkan vermeden onu kaldırdım.

Yıllar içinde bu Daniel için bir oyun haline gelm işti. İn­

sanları kışkırttıktan sonra dayak yem eden önce araya girip kavgalarına son vereceğime güveniyordu. N e yazık ki, bu olaylar sırasında genelde arka planda oldu ğu m için adım

68

bütün kavgalar ve asabiyetle özdeşleşmişti. Oysa hayatım­

da sadece üç kişiye vurm uştum .

£) Les hakkında kötü konuşan aşağılık çocuğa.

2) Grayson'a.

3) Babama.

Ve sadece sonuncusundan pişman olmuştum.

İnsanlar aksiyona tanık olmak için koşarak kapıdan içeri girdiler ama herhangi bir şey söylemesine ya da yapmasına izin vermeden Daniel’ı evden çıkardığım için hayal kırık­

lığına uğrayacaklardı. Şu an ihtiyacım olan son şey Gray- son’la kavga etmek için bir bahaneydi. Geri döneli daha bir hafta bile olmamıştı ve anneme beni Austin’e geri yol­

laması için yeni bir sebep verecek değildim.

O nu kolundan tutmuş, arabasına doğru giderken Da- niel dudağından kanı sildi. Kolunu çekip tişörtünün ucu­

nu ağzına bastırdı. “Lanet olsun,” dedi ve kana bakmak için tişörtünü geri çekti. “Neden güzel yüzümü berbat edecek işlere kalkışmaya devam ediyorum?” Sırıtıp bir kere daha ağzındaki kanı sildi.

“Yerinde olsam bunun için endişelenmezdim,” de­

dim, görünüşü yüzünden endişelenip durmasına gülerek.

“Hâlâ benden daha yakışıklısın.”

Daniel sırıttı. “Teşekkürler, bebeğim,” dedi sataşırcası-na.

Biri D aniel’m peşinden geliyordu, Grayson olduğunu düşünerek ikinci kez yumruklarını sıktım. Ama daha önce Daniel’ın bahsettiği, mutlaktan onu süzen kız olduğunu görünce rahatladım. Ama neden rahatladığımı

bilmiyo-69

rum, çünkü kızın cinayet işlemeye hazır gibi bir hali vardı