• Sonuç bulunamadı

nin bana ihtiyacı olduğu n u hissetm em iştim

Amy “Ç o k ü zgü n ü m ,” dedi. Y üzü tişörtüm e göm ülü olduğu için sesi boğu k çıkm ıştı.

Soluklanıp ağlam asını durdurm aya çalıştı, ama çabası yeni akan gözyaşlarıyla boşa gitti. “B ilm em gerekirdi, Hol- der. Hiçbir fikrim yoktu. A m y ’nin en yakın arkadaşıydım ve herkes beni suçluyorm uş gibi h issediyorum ... Bilm i­

yorum. Belki de, suçlam aklar. Belki de, T h om as’la olan ilişkime kendimi öylesine kaptırdım ki, bana söylemeye çalıştığı bir şeyi fark ed em ed im .”

Saçını okşamaya devam ederken, ağzından çıkan her sözcüğü anlıyordum. “B en d e,” diye içimi çektim. Elimin tersiyle gözlerini sildim . “ Biliyor m usun, olanları değiş­

tirebilecek anları saptam aya çalışıyorum. O na söylemiş olduğum ya da onun bana söylem iş olduğu şeyleri. Ama geri dönüp geçm işle ilgili bazı şeyleri değiştirebilsem bile, sonucun değişeceğinden em in değilim. Bunu sen de bi­

lemezsin. Bunu neden yaptığını bilen tek kişi Les ve ne yazık ki, burada olup bizi aydınlatamayacak tek kişi de o.”

33

Nedenini anlamasam da, A m y küçük bir kahkaha attı.

Hafifçe geri çekilip ciddi bir ifadeyle bana baktı. “ Burada olmadığı için sevinmeli, çünkü ona çok kızgınım , H o l- der.” Ciddiyeti tekrar içini çekm esine neden o ld u ve bir elini gözlerine götürdü. “Bana açılm adığı için ona o kadar kızgınım ki, bunu senden başka birine söy ley ebileceğim i sanmıyorum,” diye fısıldadı.

Elini yüzünden çekip gözlerinin içine bak tım , çü n k ü bu cümlesi yüzünden onu yargıladığım ı d ü şü n m e sin i is­

temiyordum. “Kendini suçlam a, Amy. T am am m ı? ” Kafasını sallayıp anlayışlı bir şekilde g ü lü m se d ik te n sonra aramızdaki yastığın üzerinde d u ran e lle rim iz e baktı.

Elimi onunkinin üzerine koydum ve p arm ak larım la o n a güven verircesine elinin üzerini o k şadım .

Bunca yıl Les’in yanında olduğu için ona teşekkür et­

mek istedim ama şu an tam tersini hissederken ona ya­

nında olduğu için teşekkür etm ek uygunsuz gö rü n dü . Aksine, sessiz kalıp elimi yüzüne götürdüm . Seb ebi anın büyüklüğü mü, bana birinin yeniden ihtiyaç du y d u ğ u n u hissettirmiş olması mı, yoksa günlerdir zih nim in ve kal­

bimin uyuşmuş olması mıydı bilm iyorum . Sebebi her neyse, buradaydı ve henüz gitmesini istem iy ordum . B eni tamamen ele geçirmesine izin verirken ona d o ğ ru yavaşça eğilip dudaklarımı onunkilere değdirdim .

Amacım onu öpmek değildi. Açıkçası, her an geri çeki­

leceğimi sanıyordum ama bunu yapm adım . B en i itm esin i bekledim ama itmedi. D udaklarım onunkilerle b u lu şu r buluşmaz, benden yapmamı istediği şey tam olarak b u y ­ muş gibi dudaklarını aralayıp içini çekti. T u h a f b ir şek il­

de, bu onu öpmeyi daha çok istem em e n eden o ldu . O n u

kız kardeşim in en yakın arkadaşı olduğunu bilerek öptüm.

O n u bir erkek arkadaşı olduğunu bilerek öptüm. O nu bu arı dışında hiçbir şart altında öpm eyeceğim i bilerek öptüm.

Elini kolumdan yukarı çıkarıp parmak uçlarımı tişör­

tümün içine sokarak kol kaslarıma dokundu. Onu yatağın ortasında kendime doğru çekip öpücüğe derinlik kazan­

dırdım. Öpüştükçe, ikimiz de üzüntümüzü hafifletecek tek şeyin tutku ve ihtiyaç olduğunu daha iyi anladık. Gi­

derek sabırsızlanıp üzüntümüzden tamamen kurtulmak için elim izden geleni yaptık. Tenimi her okşayışı aklımı alıp beni onunla içinde bulunduğum ana götürüyordu, o nedenle onu daha tutkulu bir şekilde öptüm, aklımı ha­

yatımdan tam am en uzaklaştırmasına ihtiyacım vardı. Elimi bluzuna götürdüm ve göğsünü avuçladığım anda inleyip tırnaklarını kolum a geçirerek gövdesini bana yaklaştırdı.

B u dile getirilm em iş bir evetti.

T işörtü m ü çıkarırken ve ellerim kot pantolonunun fer­

m uarıyla hevesle uğraşırken aklımda sadece iki şey vardı.

1. Onu soy malıydı m.

2 . Tkom as

G en elde kızlarla öpüşürken, başka erkekleri düşünmek gibi bir alışkanlığım yoktu ama genelde başka erkeklerin sevgilileriyle ö p ü şm ek gibi bir alışkanlığım da yoktu. Amy benim değildi, am a yine de onunla öpüşüyordum. Giysi­

lerini çıkarm ak bana düşm ezdi ama yine de çıkarıyordum.

E lim i iç çam aşırının içine sokm am am gerekirdi ama yine de soku yo rdu m .

O n a dok un urk en dudaklarım ı çektim ve inleyerek

ba-35

şını yastığıma yaslamasını izledim. B ir elim le ona yaptığım şeye devam ederken, yatağın üzerinde eğilip diğer elim le komodinin çekmecesinden bir prezervatif çıkardım . D iş­

lerimle paketi yırtarak açarken dikkatle onu izliyordum . O an ikimizin de aklının başında olm adığının farkındaydım , yoksa böyle bir şey olmazdı. A klım ız başım ızda olsu n ya da olmasın, en azından aynı şeyi d ü şü n ü yorduk . E n azın­

dan, öyle olduğunu um uyordum .

Bir kıza erkek arkadaşını tam am en u n u tm asın a otu z saniye kala bu tür bir soru sorm anın son derece yanlış olduğunu bilsem de, buna m ecbu rdum . D u y acağı ya da ikimizin de duyacağımız pişm anlıktan daha b ü y ü k bir p iş­

manlık duymasını istem iyordum .

“Amy?” diye fısıldadım. “T h o m as ne o lac ak ?”

Hafifçe inleyip gözlerini açmadan avuçlarını gö ğsü ­ me koydu. “Evinde,” diye homurdandı ve ism i geçm esi­

ne rağmen yaptığımız şeyden vazgeçmek istediğine dair hiçbir belirti göstermedi. “Okuldan sonra babasına bahçe işinde yardım etmek zorundaymış.”

Araba yolundayken erkek arkadaşının nerede olduğunu sorduğumda verdiği yanıtın aynısını verm iş olm ası beni güldürdü. Gözlerini açıp bana baktı, m uhtem elen böyle bir anda neden güldüğümü anlayamadı am a gülüm sedi.

Gülümsemesine minnettardım, çünkü herkesin ağlam a­

sından sıkılmıştım. Lanet olası gözyaşlarından çok sıkıl­

mıştım.

Ve lanet olsun. Eğer şu anda kendini suçlu hissetm iyor­

sa, ben de suçlu hissetmeyecektim. D aha sonra istediğim iz kadar pişmanlık duyabilirdik.

Dudaklarımı onunkilere yaklaştırdığım anda nefesini

tuttu, sonra işitilebilir bir şekilde inleyerek erkek arkadaşı­

nı tam am en unuttu. Bütün dikkati elimin hareketi üzerin­

deydi ve ben ise bütün dikkatimi tekrar erkek arkadaşını düşünm eye başlam adan o prezervatifi takmaya vermiştim.

Ü zerin e yerleşip dudaklarımı onunkilere değdirdim ve daha sonra ne kadar pişm an olacağımı bile bile içine girip duru m dan faydalandım . Şim diden pişmanlık hissediyor­

dum .

A m a yine de, bu bana engel olmadı.

***

Amy giyinip yatağımın kenarına oturdu ve ayakkabı­

larını giydi. Çoktan kot pantolonumu giymiştim ve ne söyleyeceğimi bilmeden yatak odasının kapısına doğru ilerliyordum. Bunun neden ve nasıl olduğuna dair hiçbir fikrim yoktu ve yüzündeki ifadeye bakılırsa, o da bilmi­

yordu. Kalkıp kapıya doğru yürüdü ve şifoniyerimin ya­

nından geçerken Les’in odasından getirdiği fotoğrafları aldı. Kapıyı onun için açık tuttum, onunla birlikte dışarı çıkmalı mıydım, ona veda öpücüğü vermeli miydim yoksa ona onu arayacağımı söylemeli miydim, bilmiyordum.

Az önce ne yapmıştım?

Am y koridora çıkıp duraksadı, sonra arkasını dönüp bana baktı. Am a benimle göz teması kurmadı. Sadece elin­

deki fotoğraflara baktı. “Fotoğrafları almak için gelmiştim, değil m i?” diye sordu temkinli bir şekilde. Kaşları endişey­

le çatılınca, az önce aramızda geçenleri yanlış anlayabileye- ceğim den korktuğunu anladım.

O na hiçbir şey söylemeyeceğime dair söz vermek iste­

dim. Gözlerim in içine bakabilmesi için çenesini kaldırdım

37

ve ona gülümsedim. “Fotoğraflar için geldin. H epsi bu, Amy. Ve Thomas evinde, babasına bahçe işinde yardım ediyor.”

Güldü, buna gülmek denebilirse, sonra minnettarlıkla bana baktı. Kısa süren tuhaf bir sessizliğin ardından tekrar güldü. “O da neydi öyle?” diye sordu odam a doğru işaret ederek. “Bu biz değiliz, Holder. Biz o tür insanlar değiliz.”

Bir o tür insanlar değildik. Buna katılıyordum . Başım ı kapı çerçevesine yasladım, şim diden pişm anlığın içim de yer ettiğini hissedebiliyordum. Bana ne olduğun u ya da benim olmadığını bilmeme rağmen neden durm adığım ı bilmiyordum. Aklıma gelen tek açıklama, az önce aram ız­

da geçen her neyse üzüntünün doğrudan bir son ucu ol­

duğuydu. Ve üzüntümüz Les’in bencil kararının bir ü rü ­ nüydü.

“Suçu Les’in üzerine atalım,” dedim yarı şakalaşırcası- na. “Burada olsaydı, böyle bir şey olm azdı.”

Amy gülümsedi. “Evet,” dedi şakacı bir halde gözlerini kısarak. “O sürtük bizi böyle alçakça bir şey yapm aya zor­

ladı. Buna nasıl cüret eder.”

Güldüm. “Öyle değil m i?”

Elindeki fotoğrafları kaldırdı. “T eşek k ü rler...” F o to ğ­

raflara baktıktan sonra bir süre duraksayıp gözlerini bana çevirdi. “Teşekkür ederim ... H older. D in lediğin için.”

Başımı eğerek teşekkürünü kabul ettim ve d ö n ü p m er­

divenlerden inmesini izledim. Kapıyı kapatıp yatağım a dönerken defteri elime aldım. A m y bir saat önce odam a girmeden önce yazdığım m ektupta kaldığım yeri açtım .

3,75. Bölüm

Les,

Az önce Amy’le olanlar tamamen senin suçundu. Bilmen için söylüyorum.

4. Bölüm

Les,

Ölümünün ikinci haftası kutlu olsun. Çok