• Sonuç bulunamadı

1.6. Bürokrasiye İlişkin Yaklaşımlar

1.6.5. Robert Michels’in Oligarşinin Demir Kanunu

1.6.5.1. Robert Michels ve Siyasal Partiler Eseri

1.6.5.1.2. Siyasal Partiler Eserinin Genel Karakteri

Michels 1911 yılında yazdığı Siyasal Partiler4

eserinde sosyalist/sosyal demokrat partilerde “demokrasi” sorunsalını “oligarşi” kavramı üzerinden “örgüt” zemininde tartışmaya açmış (Hands, 1971: 158), her ne kadar “demokrasi”, “oligarşi” ve “örgüt” kavramlarını tanımlamamış ve kavramsal çerçevelerini çizmemiş olsa da, “kim örgütten bahsediyorsa, oligarşiden bahsediyordur (Michels, 2001: 241)” sözü ile belli bir büyüklüğü aşan karmaşık yapılı örgütlerde oligarşinin kaçınılmazlığını ve demokrasinin imkansızlığını açık bir şekilde ortaya koymuştur.

Michels Siyasal Partiler eserinde görüşlerini Fransız Devrimi’nden 1830 Devrimi’ne, Hohenzollern Hanedanlığı’ndan 2. Reich’a, Moliere’den Rousseau, Tocqueville ve Proudhon’a, Prusya’dan İtalya, Brezilya, Rusya ve Kuzey Amerika’ya, Alman sosyalistlerden Fransız, İtalyan, Rus ve Danimarkalı sosyalistlere, Kral XIV. Louis’den IV. Frederick William’a kadar çok geniş tarihsel, düşünsel ve mekansal bir perspektifte ortaya koymuştur. Tarihi gelişmelerle ilgili tespitler yapmanın da ötesine geçen Michels, gerek tarihi kişiliklerin gerekse de örgütlerdeki liderlerin ve kitlelerin psikolojik analizlerini yapmıştır. Michels’in Siyasal Partiler eserinde ortaya koyduğu varsayımları, başta Alman Sosyal Demokrat Parti olmak üzere (Lewis, 1967: 284) farklı zaman ve mekanlarda çok sayıda örgüt ve lider üzerinde yapılmış analizlerin “ampirik genellemesi” olarak kabul etmek mümkündür (Cassinelli, 1953: 780).

Michels’in araştırma yöntemi, temelde Alman Sosyal Demokrat Parti’nin tarihinin, örgütsel yapısının ve örgütsel davranışlarının incelenmesi üzerine kurulmuştur (Cook, 1971: 784). Ancak, Michels Siyasal Partiler eserinde ortaya koyduğu varsayımların sadece sosyalist/sosyal demokrat partilerde değil, sendikalarda, dini kurumlarda, işletmelerde, kısacası istisnasız tüm örgütlerde geçerli olduğunu iddia etmiştir (Michels, 2001: 13). Yani, o dönem Avrupa’nın en büyük ve en etkili sosyalist/sosyal demokrat partisi olan Alman Sosyal Demokrat Parti’yi diğer sosyalist/sosyal demokrat partilerin ve tüm örgütlerin bir prototipi olarak ele almıştır (Cook, 1971: 794). Michels her ne kadar “oligarşinin kaçınılmazlığı” görüşünün istisnasız tüm örgütlerde geçerli olduğunu iddia etmişse de, Oligarşinin Demir Kanunu’nda ortaya koyduğu varsayımların muhafazakar (ve liberal) partileri içermediğini

4

Siyasal Partiler eseri 1911 yılında Almanca olarak yazılmış, 1912 yılında İtalyanca’ya çevrilmiş, 1915 yılında da İtalyanca’sından İngilizce’ye çevrilmiştir.

belirtmiştir. O dönem açısından bu partileri demokrasi için mücadele eden partiler olarak görmeyen Michels, onların demokrasi söylemlerinin oportünizme dayandığı görüşündedir (Hands, 1971: 156).

Michels, Siyasal Partiler eserinde o dönem popüler olmayan “örgüt içi (parti içi) demokrasi” ve “demokrat/demokratik örgüt (parti)” kavramlarını kullanmamış, “demokrasi” kavramını devlet, toplum ve örgütler açısından aynı anlamda bir bütün olarak ele almıştır (Hands, 1971: 156). Michels’e göre devletin/halkın demokratik ilkelere göre yönetilmesi ile bir siyasi partinin demokratik ilkelere göre yönetilmesi arasında bir farklılık yoktur. Demokrasi bir kültür ve bilinç düzeyi olarak ele alındığında, kendi içinde demokrasiyi içselleştirememiş bir siyasi partinin halka demokrasi vaat etmesi Michels’in üzerinde durduğu temel çelişkilerden biri olarak öne çıkmaktadır. Diğer taraftan, Michels’in demokrasi tartışmasını siyasi partiler üzerinden yürütmesi (Engelmann, 1957: 427) ile demokrasinin gelişimi ve yerleşmesi bakımından siyasi partilerin üstlendiği öncü rol arasında yakın bir ilişki mevcuttur. Michels’in demokrasiyi sağlayabilecek en temel araç olarak sosyalist/sosyal demokrat partileri demokrasi sorunsalının merkezine koymuş olmasını (Shafer, 1991: 188) bu yakın ilişki ile açıklamak mümkündür.

Michels’in istisnasız tüm örgütlerde oligarşinin kaçınılmaz olduğu düşüncesinin temelinde iş bölümü, teknik bilgi, profesyonelleşme ve rasyonelleşmenin zorunlu hale getirdiği “bürokratikleşme” olgusunun yattığı açıktır (Michels, 2001: 27,65,117,243). Bu durum, Michels’in Siyasal Partiler eserinde geliştirdiği Oligarşinin Demir Kanunu’nun yönetim bilimi alanında bir bürokrasi kuramı olarak kabul görmesine neden olmuştur. Michels, bürokrasi ile örgüt kavramları arasındaki karşılıklı ilişkiyi tam olarak açıklamamakla birlikte, “ast-üst ilişkisi, sıradan üyelerin uyum ve işbirliği, hiyerarşik ilişkiler, takdir yetkisi, yönetim yöntemleri” gibi kavramlar üzerinde özellikle durmuş (Michels, 2001: 222), bürokrasiyi örgütün tek sürdürülebilir formu olarak ele almıştır. Ona göre, eğer bürokrasiden kaçınılır, kurtulunabilirse, teorik olarak oligarşiden de kaçmak mümkündür (Leach, 2005: 314). Ancak, belli bir büyüklüğü aşan karmaşık yapılı örgütlerde bundan kaçmak mümkün görünmemektedir.

Michels, devlet ve toplum üzerinden yürütülen demokrasi tartışmalarını siyasal partilerin ve hükümetlerin yönetsel (bürokratik) yapılarını da içine alan bir tartışma zeminine çekmiştir. Bu anlamda, Michels’in “siyaset sosyolojisi” alanına en büyük katkısı demokrasi sorunsalını siyasi partilerde parti içi demokrasi ve oligarşi ekseninde tartışmaya açmış olmasıdır (Hands, 1971: 168). Siyasal Partiler eserinin sosyal, felsefi-psikolojik ve tarihsel

disiplinlerin ortasında bir yer işgal ettiğini belirten Michels, eserin uygulamalı sosyoloji alanına katkısını da özellikle vurgulama gereği duymuştur (Michels, 2001: 6).

“Modern Siyasal Partiler” eserinin yazarı Neumann siyasal partiler sosyolojisinin tamamen Robert Michels’in Oligarşinin Demir Kanununa ilişkin görüşlerinin etkisinde kaldığı görüşündedir (Lipset, 1961: 19). Michels’in ortaya koyduğu varsayımların siyaset sosyolojisi alanında geçerliliği üzerine çok az ampirik çalışma yapılmış olmasını eleştiren Neumann, Oligarşinin Demir Kanunu’nu “karşı gelinemez temel ilke” olarak tanımlamıştır (Hands, 1971: 155).

Siyasal Partiler eserinde Michels’in sosyal psikoloji alanında “örgütlerde elitler ve kitleler arasındaki ilişkinin doğası” ile ilgili analizlerine dikkat çeken Cook (1971: 776), Michels’in temsiliyet, oligarşi ve demokrasi kavramları üzerine kattığı kısıtlı anlamın oldukça önemli olduğunu vurgulamıştır (Cook, 1971: 784).

Siyasal Partiler eserini 20. yüzyılın en etkili eserlerinden biri olarak tanımlayan Lipset, sosyal bilimler alanında bir klasik olmasının yanı sıra, eserin sadece bilimsel çalışmalar yapanlar açısından değil, ortaya koyduğu görüşler itibariyle politikacılar açısından da oldukça ilgi çekici olduğunu ifade etmiştir (Lipset, 1961: 18).

McKenzie yazdığı İngiliz Siyasal Partiler eserinin “siyasi partilere dair belirli teorilerin geçerliliğini değerlendirmek amacı taşıdığını” belirtmiş ve eklemiştir “bu teoriler arasında belki de en kışkırtıcı ve ilgi çekici olanı Robert Michels tarafından geliştirilmiş olandır (McKenzie, 1955’ten akt. Lipset, 1961: 19)”.

Engelmann 1957 yılında kaleme aldığı “A Critique Of Recent Writings on Political Parties” (Siyasal Partiler Alanındaki Son Yazıların Bir Eleştirisi) adlı makalede Michels’in Siyasal Partiler eserinin, Ostrogorski’nin “Democracy and the Organization of Political Parties (Demokrasi ve Siyasal Parti Örgütleri)”, Duverger’in “Les Partis politiques (Siyasi Partiler)” ve Neumann’ın “Modern Political Parties (Modern Siyasi Partiler)” eserleri ile birlikte siyasi partiler alanında yazılmış dört büyük eserden biri olduğunu belirtmiştir (Engelmann, 1957: 423).

Camavitto, Michels’in ölümünün ardından kaleme aldığı “Roberto Michels Anısına” adlı makalesinde onu sadece vatandaş olarak değil, aynı zamanda hissiyat, düşünce ve eylemleri bakımından da bir İtalyan olarak tanıtmıştır. Ayrıca, yapmış olduğu bilimsel çalışmalarla Machiavelli, Botero, Ortes, Pecchio, Filangeri, Genovesi, Mazzini ve Pareto gibi İtalyan siyaset, sosyoloji ve ekonomi yazarlarının kimilerini yeniden ele alarak hayranlık uyandırdığını, kimileri üzerinde de ön bilgiler sağlayarak etkiler bıraktığını belirtmiştir (Camavitto, 1936: 799).

May’a göre Michels’in Siyasal Partiler eserinde kendini açıkça belli eden kötümserliği bir “demokratın kötümserliği” değildir. Çünkü, Michels bir demokrat değil, kötümser yanı ağır basan romantik bir devrimci ve aynı zamanda bilimsel paternalisttir (May, 1965: 418).

Cassinelli Oligarşinin Demir Kanunu’nun sosyal bilimler alanındaki en ilgi çekici görüşlerden biri olduğunu belirtmiştir. Siyasal Partiler eserinin kavramsal olarak karışık ve oldukça eksik noktalarına da dikkat çeken Cassinelli, yaptığı çalışmalarda Michels’in Oligarşinin Demir Kanunu’nda ortaya koyduğu görüşlerin daha iyi anlaşılabilmesi için bazı değişiklikler ve eklemeler yapma gereği duymuştur (Cassinelli, 1953: 773).