• Sonuç bulunamadı

Senusiler ve Diğer Ülkeler

1.Şeyh el-Mehdi b. Muhammed b. Ali es-Senusi (h.1320-m.1902)

Senusilik hareketi, Afrika ortalarında büyük bir yayılma imkanı bulmuştur. Gücünü büyük Sahra’nın kalbinde pekiştirmiştir. Senusilik hareketinde inatçı hasımlar bulan Hıristiyan misyonerlerinin önünde bir engel olmuştur. Senusiler, misyonerlerin işlerini büyük ölçüde etkisiz bırakmıştır. Bunun üzerine Avrupa ülkeleri, İmam Mehdi es-Senusi’ye yakınlaşmaya çalışmışlardır. O ise bu ülkelerin kendisine yakınlaşma çabalarını umursamamıştır. Kendilerine çekme çabaları boşa çıkmış, kendisi de onlara önem vermemiştir. Örgütlenmesi ve hareketlerine karşı korkuları büyümüştür. Osmanlı Devletine yönelmiş, Sultan İkinci Abdulhamid’e baskı uygulayarak büyük halife sıfatıyla aracı olmasını, Seyid el Mehdi’yi Afrika’dan çağırtıp Hicaz ya da hilafet evinde ikamet etmesini, oradan kalıp vatanına dönmemesini

249- Rafet eş-Şeyh, Târîh el-’Arab el-Hadîs, s. 353. 250- Rafet eş-Şeyh, Târîh el-’Arab el-Hadîs, s. 354-355.

istemişlerdir. Ancak Sultan, Avrupa ülkelerinin bu taleplerini kabul etmemiş, aksine Muhammed el Mehdi’den yana onurlu bir duruş sergilemiştir.

Hıristiyan misyonerlerin çağrı çabaları, Senusilerden olan inatçı hasımlarla karşılaşmıştır. Büyük ölçüde işlerini etkisiz bırakmışlardır. Hatta söz konusu işlerini bazı yönlerden tamamen bozmuş ve etkisini yok etmişlerdir. Tüm bunların yanı sıra Senusilik davetinin başarısı ve erkânını güçlendirmesi, Avrupa ülkelerinin bu tehlikeye karşı dikkat etmelerine sebep olmuştur. Fransa, er ya da geç kendini Senusilik Hareketiyle çatışma halinde bulmuştur. Yine İtalya, birliğini sağladıktan sonra Trablus Garb’ı işgal etmenin yollarına bakmıştır. Bunun için Mehdi es-Senusi’nin dostluğunu kazanmak adına elinden geleni yapmıştır. Amacı, hedeflerini gerçekleştirme fırsatı bulduğunda susmasını sağlamaktır. Almanya ise yetmiş savaşından galip olarak çıktıktan sonra, Batı Afrika’da Fransa’ya karşı kendilerini desteklemesi için el Mehdi’yi kazanmaya çalışmıştır.251

Fransa, Senusilik hareketine karşı medya saldırısı yapmış, Senusilik hareketine karşı düşmanca bir tutum sergileyerek propaganda savaşı yapmıştır. Yazılarında en çok taassup gösteren Fransız gezgin “Dofri”, Senusileri birçok

suçla suçlamış ve hayallerinde aşırıya gitmiştir. Bunun sebebi, Senusilik hareketinde, Afrika’da252 Fransa ve Hıristiyanlık çıkarlarını tehdit eden büyük bir tehlike görmüş olmasıdır. Senusilik tarikatının çoğu tarihçileri ve alimleri de bunu ifade etmektedirler. Fransızlar onun yoluna birçok engel koymuşlardır. Ancak Seyid el Mehdi, bunların hiçbirinden etkilenmemiştir. Siyasetlerini siyasetle, güçlerini güç ve kararlılıkla karşılamıştır. Fransızların acımasız siyasetleri sonucunda Sudan’daki Karv’a intikal edip onlarla orada savaşmıştır.253

Fransa, Senusilerin hareketlerini takip ediyor, onlarla nihai bir savaşa hazırlanıyordu. Özellikle Rabih bin Zübeyr’in krallığını sonlandırmayı başarıp Lahta Savaşı’nda onu hezimete uğratmış ve miladi 1900 yılında onu öldürmüştür. Saltanatı da Fransa’ya boyun eğmiştir. Sonra Kanem’i254

tehdit

251- Muhammed Fuad Şukrî, es-Senûsiyye Dîn ve Devlet, s. 66-65.

252- Bkz., Muhammed et-Tayyib b. İdris el-Aşhab, es-Sennûsî el-Kabîr, Al-Ashhab, s. 80.

253- Nasiruddîn Muhammed eş-Şerîf, el-Cevâhir el-İklîliyye fî 'A’yân ’Ulemâ Libya min el-Mâlikiyye, Dar el-Beyârek, 1. Baskısı, H1420 - 1999, s. 324.

etmeye başlamışlardır. Gerçekten de Fransızlar, Kanem’e 255

doğru ilerlemiş, Senusiler de onlarla karşılaşmaya hazırlanmışlardır. Sudan’da meşhur “Bir el

Alali” zaviyesine büyük bir korunak koymuşlardır. Başlarında da Seyid E

Mehdinin yeğeni Ahmed el Şerif bulunmuştur. Şeyh Muhammed el Barani es- Saidi de ona yardım etmiştir. İki taraf arasında çatışma başlamış, Senusiler birtakım zaferler elde etmişlerdir. Birden çok defa hamlelerini püskürtmüşlerdir. Ancak nihayetinde Fransızlar, yeni silahları ve malzemeleriyle onlara galip gelmişlerdir. Zaviye şeyhi Muhammed el Barani, 1902 yılının başında kanlı bir çatışmada mağlup olmuştur. Bir el Alali, Fransızların eline düşmüştür. Onlar ise zaviyesini yıkmış ve yerine güçlü bir kale inşa etmişlerdir. Senusi tarikatıyla Fransızlar arasındaki bu yüzleşme ilk defa olmuştur. Zira Senusiler, yarım yüzyıldan fazladır bundan uzak durmuşlardır. Ancak Senusiler ile Fransızlar arasındaki bu çatışma, sonrasında Senusiler ile İtalyanlar arasındaki çatışmalar Barka’da uzun yıllar devam edecektir. Bir el Alali’de256 Senusiler ile Fransızlar arasındaki bu ilk çatışmalar esnasında Seyid Mehdi’nin hastalığı artmış, hicri 24 Sefer 1320, miladi 2 Haziran 1902 tarihinde vefat etmiştir. Hareketin liderliğini alan Ahmed el Şerif, zaviye şeyhlerine mektup göndererek amcası el Mehdi’nin ölüm haberini vermiştir.

Metni şöyledir257:Besmeleden sonra, Allah şöyle buyurmuştur:

“Hükümranlık elinde olan Allah, yücedir. O, her şeye hakkıyla gücü yetendir.”258

Hicri 1321 yılında Senusi ailesi, Kefre’ye dönme kararı almıştır. Bunun üzerine dönmüşler, Seyid Ahmed el Rifi ise bir süre orada kalmıştır. Sonrasında Karv zaviyesinde geçici olarak defnedilen seyyidin cesedini yükleyerek gelmiş ve el Tac zaviyesine259, mescidin ön cephesinde inşa ettiği bir türbeye koymuştur. Ziyaretçiler oraya gitmekte, onurlu ruhu için rahmet dileyip Fatiha okumakta

255Ahmed Sidkî ed-Decânî, el-Harekatu es-Senûsiyye, s. 230. 256- Bkz. Muhammed Fuad Şukrî, es-Senûsiyye Dîn ve Devlet, s. 94. 257- Ahmed Sidkî ed-Decânî, el-Harekatu es-Senûsiyye, s. 231. 258- Mülk 67/1

259 Tepenin en büyük zaviyelerinden biri olan tepenin köşesi, 1313 yılında Kufra'da Sayın Mehdi tarafından kurulmuştur. Bu (kıta) denilen bir dağın tepesinde inşa edilmiştir. Bkz. et-Tahir Ahmed el- Zavî et-Trabelsi, Mu’cemu el-Buldân el-Libiyye, s. 161.

ve İslam ve Müslümanlar için yaptıklarının karşılığını hayırla alması için Allah’a dua etmektedirler. 260

2.Şeyh Ahmed b. eş-Şerif b. Muhammed b. Ali es-Senusi (h.1351 - m. 1932)

Muhammed el-Mehdi, ölümünün yakın olduğunu hissettiğinde, yeğeni Ahmed el Şerif’in emirlik ve şer’i halifenin (İdris Muhammed el-Mehdi) vasiliği yüklerini omuzlayabileceğini görmesi üzerine, kendisinden sonra önderliği ona vermiştir. Ayrıca kişilik özellikleri, fıtrattan gelen yeteneği ve Fransızlara karşı yapılan savaşlarda kazanmış olduğu tecrübelerin de onu liderliği almaya ehil kıldığı söylenebilir.261

Seyid el-Mehdi’nin seçimi doğru bir seçimdi. Şefre’de hicri 12 Rebiyülevvel 1320 – miladi 19 Haziran 1902 tarihinde toplanan ihvan, bu haberi iyi bir şekilde karşılamış ve rahatlıkla kabul etmişlerdir. Nitekim Seyid Ahmed el Şerif’in imamet seccadesi üzerindeki seçimi şerefine kutlamalar yapılmıştır.262

Ahmed eş-Şerif, Senusilik yolunu aynen devam ettirmiş, Fransız işgaline karşı cihada devam etmiş ve Afrika’da İslam davetini yaymıştır. Seyid Ahmed el Şerif, Afrika sahrasında Fransız genişlemesinin dini hareketlere ve o bölgelerdeki zaviyelerin sistemi olan ve ekonomik gelir getiren kafile ticaretlerine karşı bir tehdit olarak görmüştür.263

Muhammed el-Mehdi’nin vefatından birkaç ay sonra, hicri1320 –miladi 1902264 yılında Karv Zaviyesinde Ahmed el Şerif, Kefre’ye dönme kararı almıştır. Karv Zaviyesinde cihad işlerini yürütmek üzere yerine Şeyh Muhammed es-Seniy’i tayin etmiştir.

Afrika sahrasında Çad’ın güneyi, doğusu ve kuzeyinden ilerleyen Fransız işgaline karşı savaşın devam etmesini Senusilik hareketine bir tehdit ve o bölgelerdeki Senusi zaviyeleri ekonomisinin belkemiğini oluşturan kafile ticaretlerine bir darbe olarak görmesi sonucunda, miladi 1903 yılında Davut

260- Muhammed el-Tayyib b. İdris el-Aşhab, Barka el-’arabiyye 'Ems ve'l-Yevm, s. 250.

261- Muhammed Issa Salhiyya, Safahât Mechûle min Târîh Libya, Mecellet Havliyyât Külliyet el- Edeb, er-Risâle, Kuveyt Üniversitesi 1980, s.7.

262- Muhammed Fuad Şukrî, es-Senûsiyye Dîn ve Devlet, s. 98.

263- bkz. Abdul Mevla el-Harîr, el-’alâkât beyne Ahmed eş-Şerif ve Mustafa Kemal Atatürk ve 'Eseruhâ ’alâ Hareket el-Cihâd el-Lîbî, Mecellet eş-Şehîd, 4 No.lu Trablus, Merkez Diraset Cihâd el- Lîbiyyîn, Ekim 1983. s. 174.

bin Marra Vadisinin sultanıyla iletişime geçmiştir. Kanem üzerindeki Fransız korumasını tanımasını geri çekme gerekliliğine ikna etmiştir. Sutan Davut bin Marra da buna icabet etmiş ve Fransız korumasını tanımasını geri çekmiştir265

Seyyid Ahmed el Şerif’in döneminde Senusi tarikatı ile Fransa arasındaki çatışmalar, en şiddetli boyutuna ulaşmıştır. Senusiler, cihadlarında savaş manevraları konusunda hüner göstermişlerdir. Sahra kabileleri ve Libya kabileleri, Senusi Tarikatının etrafında toplanmıştır. Nijer Tavarik kabileleri, cihad hareketine katılmak üzere doğuya ilerlemeye başlamışlardır. Seyid Ahmed el Şerif’in önderliğinde Senusi Tarikatının tabileri arkasında şiddetli çatışmalar meydana gelmiştir. Fransızlara karşı savaşlarında en meşhur Senusi komutanlarından birisi de mücahit Muhammed Kavsandır (d. 1880) ve İkizkezen Kabilesi’ndendir. 266

Miladi 1911 yılında Libya’ya karşı İtalya saldırısı başlamıştır. Bu durum Seyid Ahmed el Şerif için zor bir imtihan olmuştur. Nitekim insanlar Senusilerin tutumuna bakmış, bazı liderler ve şeyhler İtalya işgaline karşı koyamayacaklarını düşünmüşlerdir. Zira Fransa işgali ve sonuçlarından dolayı yorgun ve bitap düşmüşlerdi. Ancak Seyid Ahmed el Şerif, bu düşüncelerine itiraz etmiş, İtalyanlara karşı direnmenin gerekliliğine inanmış ve şu meşhur sözünü söylemiştir: “Vallahi onlarla savaşacağız, tek başıma bu asamla olsa bile.”267

Harekete geçiren iman gücü, Ahmed el Şerif’i cihada doğru hareket ettirmiştir. Bu sebeple Hıristiyan işgalcinin gücü, kudreti ve gururu her ne olursa olsun, ona boyun eğip teslim olmayı reddetmiştir. Ahmed el şerif’in emirleri, Trablus ve çevresinde harekete tabi olan zaviye önderlerine, şeylere ve ileri gelenlerine ulaşmıştır. Durumu basite almamalarını ve düşmanla ölümüne savaşmalarını emretmiştir.268

İtalya, tüm heyetleri başarısız olduktan sonra el Hadivi Abbas Paşa aracılığıyla Ahmed el Şerif ile görüşmek ve müzakere etmek istemiştir. Buna göre ona, kendi himayesi ve ataması altında bir emirliği garanti etmeyi ve emir olmasını teklif edeceklerdir. Ancak tüm bunlardan yüz çevirmiş ve şöyle

265- Bkz. Said Abdurrahman el-Hendîrî, el-’Alâkât el-Lîbiyye et-Tişâdiyye 1843-1975, Trablus, Merkez Diraset Cihâd el-Lîbiyyîn, 1983, s. 86.

266- Bkz. Ali Muhammed es-Salâbî, el-Harekatu es-Senûsiyye fî Libya, s. 219.

267- Bkz. Abdulmalik b. Abdülkadir b. Ali, el-Fevâ'id el-Celiyye fî Târih el-’Aile es-Senûsiyye, S. 23. 268- Ali Muhammed es-Salâbî, el-Harekatu es-Senûsiyye fî Libya, s. 243.

demiştir: “Allah’a söz veriyorum ki ülkemin haklarından tek bir hak için bile İtalya’ya tolerans göstermeyeceğim. Atımın nalı kadar dahi bir haktan

vazgeçmeyeceğim.” Yine şöyle demiştir: “Ülkemle ilgili İtalya’yla pazarlık

yapmayacağım. Ülkeden tek karış dahi vazgeçme konusunda onunla anlaşmayacağım. Ya vatanı kurtarmak ya da bu yolda ölmekten başka bir seçeneği asla kabul

etmeyeceğim.”269

Miladi 1915 yılında vahalarda ve Siva’da İngilizlere galip gelmek için göstermiş olduğu mücadelelerinde başarısız olduktan sonra, Sahra yolundan Barka’ya dönmek zorunda kalmıştır. Sert’te Trablus bölgesine acınası bir halde varmıştır. O ve ihvanı o bölgelerde kalmış, açlık, susuzluk ve yoksulluğa yenik düşmüşlerdir. Ta ki Astana’ya gidinceye kadar... Oradan da Alman denizaltı tutarak onunla Kostantaniya’ya gitmiştir (miladi 1917).270

Sonrasında Ahmed el Şerif, Mekke’ye yönelerek orada umre ibadetini yerine getirmiştir. Sonrasında hac ibadetini de yerine getirerek Medine’ye dönmüştür. Hacılar aracılığıyla Libya ahalisiyle iletişim içerisinde olmuş, onlar için para ve yardım toplamış ve en iyi şekilde onları yönlendirmiştir. Ahmed el Şerif, Hicaz’a vardıktan sonra Medine ile Mekke arasında intikal etmiştir. Bir müddet sonra ölüm davetçisi Cuma günü hicri 13 Zilkade 1351 –miladi 10 Mart 1933 tarihinde Medine’deki Senusi Zaviyesinde ona fırsat tanımayan çaresiz bir hastalık sonucu onu almıştır. İslam ve Müslümanların hizmetinde geçirdiği altmış bir yıl yaşadıktan sonra, Baki Mezarlığı’nda İmam Malik bin Enes’in yakınında defnedilmiştir.271

Muhammed Esed, “et-Tarik İle’l-İslam” adlı kitabında şöyle demektedir:

“Senusi hareketi, İslam âleminin her yerinde meşhur bir isim haline gelmiştir. Başka bir isim Kuzey Afrika’daki işgalcilerin bu sayıda gecelerini bu denli uykusuz bırakmamıştır. Hatta On Dokuzuncu yüzyılda Fransızlar açısında çok güçlü bir engel teşkil eden Abdulkadir el Cezairi ve Abdulkerim el Rifi isimleri dahi, her ne kadar tüm Müslümanlar için ölümsüz isimler olsalar da siyasi

269- Muhammed el-Tayyib b. İdris el-Aşhab, Barka el-’arabiyye 'Ems ve'l-Yevm, s. 306.

270- Nasiruddîn Muhammed eş-Şerîf, el-Cevâhir el-İklîliyye fî 'A’yân ’Ulemâ Libya min el-Mâlikiyye, s. 355.

anlam dışında bir anlamları olmamıştır. Ancak Seyid Ahmed es-Senusi ve tarikatı, yetmiş yıl boyunca ruhani bir güç haline gelmiştir.”272

Arapça konuşmanın emiri Seşib Arslan ise Ahmed Şerif’in en yakın ve en iyi dostlarındandır. Bu sebeple Mersin Türkiye’de onu ziyaret ettiğinde onu çok sıcak karşılamıştır. Şekib, Ahmed el Şerif’i anlatarak şöyle yazmıştır:

“Seyitte ulu bir âlim, değerli bir seyid, güzel ahlak, sarsıcı bir cömertlik, hızlı anlama,

doğru görüşlülük, koruyucu güç, yumuşak huyunu bozmayan ağırbaşlılık, riyasız ve

kimseye işitmeye çalışmadan yüksek bir takva gördüm.”273

Seyid Ahmed el Şerif’in ölümünden hemen sonra, İtalya, bu ölümü o zamanın kurulu faşist meclis alanı içerisinde o zamanki işgal ettiği topraklarının veziri olan General De Bono’nun dilinden ilan ederek şöyle demiştir: “Seyid Ahmed el Şerif es-Senusi, felcin etkisiyle Hicaz’da ölmüştür. Onun

ölümüyle de Afrika’daki tüm korkularımız ölmüştür.”

3.Emir Muhammed İdris bin Yahya el Mehdi bin Ali es-Senusi (m.1983)

Muhammed İdris, ülkenin liderliğini üstlenebileceği özelliklere sahip olmasıyla, o hassas dönemde Libya’nın siyasi faaliyetleri sahnesine çıkması son derece önemliydi. Gelişmeler sonucunda Barka ehli onun emirliğine biat etmiş, Trablus Cumhuriyeti de başarısız olduktan sonra Trablus ehli de ona biat etmişlerdir.

O, açlık riski liderleri değildi. Böylece ortadan kaldırabilirdi. Mısır ile yolların açılması için en az bir geçici anlaşmayla İngilizce görüşme yapmayı, İdris görüş ve erişim olduğu sürece o görüşmeler onlara yardımcı olacaktır. İtalya veya İngiltere ile müzakere Muhammed İdris girmek için hafif isteksizdi. Ülkeyi tehdit etti ve bu talepleri gerçekleştirmek için hiçbir engel kalmadı. Kıtlık korkusunun ortadan kaldırılmasında, bu tür Mekke Şerif Hüseyin’in gibi birçok Arap erkek, hac ziyareti sırasında bilinen ve onunla birlikte uyanık rolünde daha sonra Arap nedeni, incelenen kişi özellikle Muhammed İdristir.274

İngilizce ve Sanusi İtalyan ilişkilerinin temeli iki taraf arasında belirgin uzlaşma ve anlayış başından itibaren Muhammed ibn İdris tarafından atılmıştır.

272- Muhammed Esad, et-Tarîk ila el-İslâm, (Çeviren: Afif Ba’labakî(, Beyrut, 6. baskı, Dar el-’Ilm li'l-Melâyîn, 1980, s. 332.

273- Bkz. Luthrop Stoddart, Hâdiru'l-Âlem el-İslâmî, s. 156.

Komisyon bir dizi üç partinin Muhammed b. İdris, İngiltere ve İtalya arasında Mvudadtha etkilenen bu anlaşma ile bu tamamen farklıydı.275

Bazı tarihçiler o kelimeyi toplamak ve anlaşmazlık ve karışıklık tohumlarını ortadan kaldırıp verecek bir aşiret örgütü organize etmek Muhammed İdris şansı vardı. Tobruk yılında Antlaşması (Ikrima), en iyi barış sağlamak için bir yol ve yavaşça Arap mücahitlerin menfaatlerini korumak olduğuna inanıyoruz. Aynı zamanda Muhammed’in etkisini desteklemek için bu anlaşmayı sağladı. Idris hatta halk daha sonra Mohammed İdris kurtarıcı birkaç iç konularda başlattı. Ülke ve askeri reform ve diğer projelerin kurulmasını organize çaba sarfetmek adını verirken, ikiye Muhammed Idris çabaları yoğunlaşmıştır başladı:

Birincisi: ülkenin çıkarlarını koruyan ve Berqa’daki kabilelere liderlik

eden ve tüm haklarını talep eden rasyonel bir ulusal hükümetin kurulması.

İkincisi: Taliban’ın etkisine direnmek ve Araplar ile her türlü

iletişimini ülke içinde engellemek.276

Libya topraklarında direniş hareketinde bulunan, İtalyanlara karşı mücahitleri komuta eden ya da Astana’da Osmanlı Devletine katılan yeğenleri, Libya’yla ilgili zihinleri uyandırmış ve Libya’yı İtalya sömürgesinden kurtarmak gerektiği konusunda bilinçlendirmişlerdir. Tüm Arap ülkelerinden ve özellikle Mısır’dan mücahitler, bu ulusal harekete destek olmuşlardır. Muhammed İdris es-Senusi, Libya’da ikamet etmesi ve İtalyanlarla antlaşma imzalaması sonucunda, Libya’yı koruma şerefine sahiptir. Nitekim İtalya işgalinin sonu geldikten sonra müttefiklere katılmış ve bağımsız Libya Devletini kurmak için onlarla çalışmıştır. Hasta ve yaşlı olmasına rağmen, akıllı bir siyasetçiydi. Sonunda Libya’nın birliğini sağlayabilmiş, ikinci dünya savaşı sonrasında Libya Devleti’ni günümüz sınırlarıyla kurabilmiştir.277

VI. LİBYA’NIN BAĞIMSIZLIĞININ İLANI

Libya halkı, Kral İdris’in konuşması, 24 Aralık 1951 tarihinde Libya’nın bağımsızlığının ilanı:

Bismillahirrahmanirahim.

275- Ali Muhammed es-Salâbî, el-Harekatu es-Senûsiyye fî Libya, s. 366. 276- Bkz. Muhammed Fuad Şukrî, es-Senûsiyye Dîn ve Devlet, s. 205.

277-. En-Nâib el-Ansârî, Nefahât en-Nisrîn ve er-Reyhân fî men Kane bi-Trablus min el-'A’yân, (ed: Muhammed Zenhum Muhammed ’Azb), Dar el-Farcânî, s. 52.

Değerli Halkımıza: Değerli Libya milletine;

“Cihadımız sonucunda ve 21 Kasım 1949 tarihli Birleşmiş Milletler Örgütü

kararının uygulanmasıyla, sevgili ülkemizin bağımsızlığı Allah’ın yardımıyla gerçekleşmiştir. Allah’a bu nimetleri için en halis şükürlerimizi ve en güzel hamdımızı sunarız. Bu mutlu tarihi olay vesilesiyle Libya milletine en güzel tebrikleri sunuyoruz ve resmi olarak Libya’nın bu günden itibaren bağımsız ve egemenlik sahibi bir ülke olduğunu ilan ediyoruz. Bugünden itibaren kendimize Yücelik Sahibi Birleşmiş Libya Krallığı Kralı lakabını alıyoruz. Yine şu andan itibaren ulusal cemiyetin hicri 6 Muharrem 1371 – miladi 7 Ekim 1951 tarihinde hazırlayıp verdiği ülke anayasasına göre hareket etmeye başlanacak olmasının büyük sevinci içerisindeyiz. Bildiğiniz üzere ülkenin doğru bir anayasaya göre yaşaması, gerçekleşmesini en çok istediğimiz dileklerimizden birisidir. Bugünden itibaren gücümüzü bu anayasaya göre kullanacağız. Ülkemizin geçmekte olduğu bu hassas dönemde, sevgili ülkemizin özgür milletler arasında hak ettiği yerini alması için tüm çabamızı sarf edeceğimize dair Allah’a söz veririz. Hepimiz, çok yüksek bedellerle kazandıklarımızı korumalı, özen ve emanet bilinciyle gelecek kuşaklarımıza aktarabilmeliyiz. Bu mübarek saatimizde kahramanlarımızı anıyor, şehitlerimizin pak ruhlarına rahmet ve rıdvan yağmurlarının yağmasını diliyoruz. Cihad, birlik ve ataların mirası olan bayrağımızı selamlıyor, ülkeye hayır ve barış getirmesini ümit ediyoruz. Allah’tan bize bu amaçlarımız için yardım etmesini, bize başarı ve destek vermesini dua ediyoruz. O, yardımcıların en hayırlısıdır.” 278

VII. SENUSİ EMİR’İN KRALLIĞIN DÜŞMESİ

Senusi Emir, on yedi yıldan fazla bir süre için Libya’nın yönetici kralı olmuştur. Ellili yılların sonlarında Libya’nın doğusunda petrol çıkmıştır. Altmışlarda ise petrol alanları ve üretimi artmıştır. Bu durum sonucunda Libya ekonomisi yeni bir merhaleye geçmiştir. Petrol üretiminin artmasıyla her bölgede halkın durumu değişmeye başlamıştır. Sonrasında ise devrim başlamış, düşük rütbeli subaylar ordu kışlalarından zırhlı araçlarla hareket etmeye başlamışlardır. Trablus, Beyda, Bingazi ve çevrelerindeki birçok mevkii ele geçirmişlerdir. Hicri 16 Cemaziyelahir 1389 – miladi 1 Eylül 1969 tarihinde Albay Muammer Kaddafi’nin liderliğinde gerçekleşen “el Fatih Devrimi”, Kral

İdris Senusi’nin krallığını düşürmüştür. Kral İdris Senusi ise siyası mülteci olarak eşi Kraliçe Fatıma ile birlikte Mısır’a intikal etmiştir. Hicri 12 Şaban

1404 –miladi 25 Mayıs 1983 tarihinde vefat edinceye kadar orada kalmıştır. Kral Fahd bin Abdulaziz’in izin vermesiyle Medine’de Baki mezarlığında defnedilmiştir.279

Kral İdris (Allah rahmet eylesin) Mısır’a yerleşmiş ve yaşamının son dönemini orada geçirmiştir. Mısır’dan sadece iki defa çıkmış, bunlarda da hac için Mekke’ye gitmiştir. 25 Mayıs 1983 tarihinde doksan dört yaşında