• Sonuç bulunamadı

Muhammed İdris es-Senusî’nin Senusi Hareketindeki Yeri

es-Seyyid Muhammed el Mehdi bin Muhammed b. Ali es-Senusi’nin oğlu, Muhammed İdris’tir. Libya’nın doğusunda bulunan Cağbup’ta hicri 20

192- Bkz. Muhammed el-Tayyib b. İdris el-Aşhab, el-Mehdî es-Senûsî, s. 253.

193- Ali Muhammed es-Salâbî, Safahât fî et-Târih el-İslâmî fî Şemâli el-Afrîkî, 2/60. Bkz., Muhammed Fuad Şukrî, es-Senûsiyye Dîn ve Devlet, s. 98.

Recep 1307, miladi 12 Mart 1890194 tarihinde doğdu. Libya’daki Senusi hareketinin sorumlusu olan babasının gözetiminde yetişti. İdris es-Senusi Kefere Zaviyesi’nde Kuran’ı Kerim öğrenimine başladı. Senusi hareketinin merkezi olan bu Zaviyede, Kuran’ı Kerim’i ezberledi. Daha sonra ilmi öğrenimini aralarında Allame el Arabi el Fasi, Ahmed Ebi Seyf, el Arabi el Gamari ve Ahmed el Şerif es-Senusi’nin bulunduğu Senusi âlimlerinden aldı.195

Hicri 1320, miladi 1902 yılında Barka’ya gitti. Kader aynı yılda babası es-Seyyid el Mehdi’yi kaybetmesini istedi. Babasının döneminde Senusi’nin davasının yayılması Barka, Trablus, Fi’ran, Kefere, Mısır, Sudan ve diğer Arap ülkelerinde196

zirveye ulaşmıştı. Davanın başkanlığı Ahmed el Şerif es- Senusi’ye intikal etti ve amcasının oğlu İdris’in reşit olana kadar vasisi oldu. Korumasına aldı. Ahmed el Şerif, emir olduğu dönemde Senusi hareketinin Libya’lı mücahitlerin komutanlığını yaptı. Ancak Mısır’da İngiliz’lerin karşısında hezimete uğrayınca yerini amcasının oğlu Muhammed İdris’e 197 bıraktı.

Muhammed İdris, dünyanın birinci dünya savaşına hazırlandığı hicri 1330, miladi 1912 yılında, aralarında Muhammed el Tuvati’nin bulunduğu bir grup ihvanıyla hac farizasını yerine getirmek üzere Hicaz’a gitti. Mekke’ye vardığında Ebi Kabis’te bulunan Senusi Zaviyesinde indi. Hac farizasını yerine getirdikten sonra el Medine el Munavvara’ya gitti. 198

Takriben bir yıl süren bu yolculuktan sonra Barka’ya döndü. Kızışan savaşın atmosferinde meydana gelen bu dönüş yolculuğu hiç kolay değildi. Bu yolculuk sırasında Mısır hükümeti, Mısır’da bulunan İngiliz komutanları ve Arap Devrimi komutanı el Şerif el Hüseyin’le görüşen Muhammed İdris’in düşüncelerinde değişim meydana geldi. Bu değişim, Senusi hareketinin

194- Mustafa Huveydî, el-Hareketu el-Vataniyye Şarka Libya, Menşûrât Merkez Dirâsât Cihad el- Libiyyîn, Trablus, 1988, s. 101. Bkz., Nikola Ziyâdeh, Barka ed-Devletu'l-’Arabiyyetu es-Sâmine, s. 59. Bkz., Celal Yahya, el-Mağrib el-Kebîr, ed-Dâr el-Kavmiyye li't-Tiba’ati ve'n-Neşr, İskenderiye, 1966, 3/867.

195- Mustafa Huveydî, el-Hareketu el-Vataniyye Şarka Libya, s. 102.

196- N. F. De Candolle, el-Malek İdrîs ’Âhil Libya Hayatuhu ve ’Asruh, (Çeviren: Muhammed Abdu b. Galbûn, 1989, s12.

197- Ali Muhammed es-Salâbî, el-Harekatu es-Senûsiyye fî Libya, S. 256.

Türklerle birlikte İngilizler’e karşı savaşmasının hareketin yararına olmadığı idi. 199

Bu düşüncesini Ahmed el Şerif’e nasihat olarak söyledi. Ancak Ahmed el Şerif bu nasihati dinlemedi. Bu esnada Ahmed el Şerif, Muhammed İdris’e içerideki idareyi düzenleme, güvenliği sağlama ve yolsuzlukla mücadele görevi verdi. Ancak bu görev oldukça zor bir görevdi. Özellikle mücahitlerin, Ahmed el Şerif’in komutasında İngilizlerin karşısında hezimete uğramaları ve kuraklık nedeniyle Barka’da açlık meydana geldi. Bunun yanı sıra ülke çekirge akınına uğradı ve veba hastalığı yayılmağa başladı. Ancak en kötüsü açlık belasıydı.200

Bu şartlar altında Barka’nın ileri gelenleri toplandılar. Durum

değerlendirmesi yaptılar ve es-Seyyid Muhammed İdris’e haber göndererek Senusi emirliğinin meşru emiri olması nedeniyle, Ahmed el Şerif’in düştüğü hatayı düzeltmesini istediler. Değerlendirmeye göre Ahmed, Türklerin arkasından gidip İngilizlerle savaşması doğru değildi. Çünkü Türkler, ona verdikleri sözü tutmamış aksine ülkeyi İngiltere’ye karşı savaşa sokup onlara sadık kalan halkı açlıktan ölmesi için terk ettiler.201

Miladi 1916 yılında es- Seyyid İdris es-Senusi Senusi hareketinin emirliğini bu kritik202

dönemde, amcasının oğlu Ahmed el Şerif’ten aldı ve Barka halkı ona biat ettiler.

Emirliği aldıktan sonra Mısır’a uzanan yolun açılması ve bu sayede açlığın son bulması için, es-Seyyid İdris bin el Mehdi es-Senusi İngilizlerle müzakerelere başladı. İdris es-Senusi’nin siyasi durumunu daha sonra inceleyeceğiz.

199- Ali Muhammed es-Salâbî, el-Harekatu es-Senûsiyye fî Libya, s. 359. 200- Bkz. Muhammed Fuad Şukrî, es-Senûsiyye Dîn ve Devlet, s. 186-187.

201- Muhammed Ibrahim Lutfî, Tarihu Harb Trablus, Matbaat Müessesetu el-Emîr Fârûk, Banha, 1964, s. 75.

III. BÖLÜM

SENUSİ HAREKETİNİN DİNİ VE SİYASİ GÖRÜŞLERİ I.SENUSİ HAREKETİNİN TASAVVUF ANLAYIŞI

Senusi hareketinin liderleri, siyasette dahi sayılırlardı. Tarikatlara karşı yumuşaklık ve incelik gösterirlerdi. Libya’da, Hicaz’da, Mısır’da ve diğer ülkelerdeki mutasavvıflara karşı karşıya gelmekten çekindiler. Onlara düşmanca davranmak yerine onları ihtiva etme yolunu tercih ettiler. Senusi hareketi, diğer tarikatlara karşı da aynı şekilde yumuşak ve incelikle davrandı, Bu durum, bazı tarikatların Senusi hareketinin içinde eriyip yok olmasına neden oldu. Hareket, diğer tarikatlara, şarkı söylemek, tef çalmak gibi düştükleri hataları gösterdi. Medeni tasavvuf tarikatının ise bazı bedevi kabilelerin içinde sınırlı nüfuzu kaldı.203

Hiç şüphesiz tasavvufî boyut, temel ve nizam açısından Senusiliğin ikinci temel vasfıdır. Senusilik, tarikatların fikrini diğer bazı tarikatların içinde örgütlenmeyi benimsemiştir. Bilindiği gibi, İbn Senusi İslam dünyasında zuhur eden çok sayıda tarikatla tanıştı. Ancak bütün bu tarikatların tek bir gayesi “men arefe

nefsehû fekad ‘arefe Rabbehû”204 gereği insan nefsini mükemmelliğe

kavuşturmaktır.“Hareket Allah’ın yüceliği ve İslam’ın yayılması içindi”205 diyen Pritchard bu durumu tasdik eder.

Bin Senusi, bu tarikatları incelemekle müritlerinin yürüyeceği kendine has düzeni oluşturmağa çalıştı. Ziyade, Duvres ve el Eşhebşöyle dedi: “Büyük Senusi, İslam tarikatlarının birleşmesini, Müslümanların birleştirilmesine giden yolun

ilk adımı olarak görüyordu”. 206

Görüleceği gibi Bin Senusi, tarikatını düzenlerken, tarikatın kendisinin inandığı ve Allah’ın Kitabına, Peygamber’in sünnetine tutunma olarak gördüğü fikirlerini yansıtmasını istiyordu. “es-Selsebil Nefis” adlı kitabında birçok tarikat hakkında mülahazaları vardı. Bu nedenle Allah’ın Kitabına ve Peygamberin sünnetine bağlı kalmanın yollarını belirliyordu.

203- Muhammed Ali Al-Salabi, Afrika'daki Sunousi Hareketi Tarihi, s. 120. 204- “Nefsini bilen kişi Rabbini bilir”, Aclûnî, Keşfü’l-Hafâ, 2/262. 205- Ahmed Sidkî ed-Decânî, el-Harekatu es-Senûsiyye, S. 245.

206- Ahmed Sidkî ed-Decânî, el-Harekatu es-Senûsiyye, s. 244, bkz: Nikola Ziyâdeh, Barka ed- Devletu'l-’Arabiyyetu es-Sâmine, 12/ 87.

Ahmed el Şerif, “el Anvar el Kudsiye fi malim el Tarika es-Senusiya” adlı

kitabında dedesi bin Senusi’nin seçmiş olduğu bu tarikat hakkında detaylı bilgi verir. Şöyle der: “Mensubiyeti ve adı ile ilgili olarak, amcasını kastederek, büyük üstadımıza Senusiye, İdrisiye, Kadiriye, Nasırıye, Şaziliye denen tarikatlar hakkında sordum. “Hepsinin mercii Muhammediye’dir”, dedi. es-Seyyid Muhammed b. Ali es- Senusi bu konuda dedi ki: “Bunlar, her konuda Hz. Muhammed (S.A.V)’in Sünnetinin

izinde olan Muhammediye tarikatıdır.”207

Gerek batı tarihçileri gerekse doğu tarihçileri, “İmam Muhammed b. Ali es-Senusi, benzeri olmayan eşsiz biridir, bir ümmet tek bir adamda birleşti” derler. İmam es-Senusi, kalkınmasına uygun zamandan önce dünyaya geldi. Ancak gerçek şu ki o, var olduğu zamanı kalkınmasını sindirecek bir duruma getirdi. Davası aynı zamanda öyle süratle ilerledi ki bugünkü modern teçhizatların başaramayacağını başardı. Kendisinin ve kendi zamanındaki Libya tasavvufunun farklılığı kendi sülalesidir. Tarihçiler, büyük şeyh es-Senusi’nin, İslam tarihinin, reformcu ve dürüst olarak bildiği yenilikçilerin büyüklerinden olduğunu kabul ederler. Onun otoriter yenilikçiliği dinin ruhu ve müsamahakâr akideyle uyumluydu. Çünkü bu yenilikler onlardan kaynaklanır.208

Senusi tasavvufunun temeli bidatlerin girdiği İslam’a değil doğru İslam’a dayanıyordu. Senusi davasının temeli, İslam’ı Peygamber Efendimiz’in ve yakın halifelerinin dönemindeki durumuna geri götürmekti. Çünkü İslam’ı anlamak için daha sonraki zamanlarda meydana gelen icmaya ve kıyasa değil, iki gerçek kavram olan Kuran’ı Kerim ve sünnete dayanılmadır. Büyük şeyh es-Senusi, içtihad kapısının kapandığını kabul etmiyordu. Ona göre içtihad yapmak mümkün ancak yapılacak içtihad iki gerçek temele Kuran’ı Kerim’e ve Hz. Muhammed’in sünnetine dayanmalıdır.

Senusi yolu, İslam’ın aslına ve özüne dönüştür. Davası, sadece ibadete ve tasavvufa davet değildi. Müslümanları ibadete, üretime ve alın teriyle kazanca davet ediyordu. Bu durum mescit, okul, çiftlik ve iş yeri ihtiva eden zaviyelerde net görülüyordu. Senusiye müritleri “Dil yarda, el karda” ilkesi gereği zaviyelerde hiçbir uyuşukluk, tembellik göstermeden çalışıyorlardı.

207- Ahmed Sidkî ed-Decânî, el-Harekatu es-Senûsiyye, s. 245. Bkz., Ahmed eş-Şerîf, el-'Anvâr el- Kudusiyye fî Mukaddimet et-Tarîka es-Senûsiyye, s. 87.

Büyük kurucu Şeyh es-Senusi’nin arzu ettiği şeyin en büyük örneği zaviyelerin müritlerin eliyle inşa edilmesiydi.209

Görüleceği gibi Senusi halkı, İslam’ı bidat ve sapmalardan arındırmaya davet ediyordu. Kendisinin müridi olan hiç kimseye, bu bidat’ların hayatına girmesine veya hayatında bulunmasına müsaade etmezdi. Senusi’nin fikirleri, bazı tasavvuf hareketlerinin müsaade ettiği şarkı söylemek ve dans etmek gibi konuları kabul etmezdi.

es-Seyyid es-Senusi’nin başarısının sırrı, ilkelerinin, her zaman ve her yerde toplumun doğru yöne yönlendirmesindeydi. Onun başarısı içtihadından kaynaklanıyordu. Hepimiz biliyoruz ki eğer uğraşlarımız bu büyük İslam reformisti gibi Kuran’ı Kerim’e ve din ilmine dayalı değilse, nefsimiz hikmet ve doğrulukla hareket etmez ve başarılı olamayız. 210