• Sonuç bulunamadı

Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu ile Dernekler Kanunu İlişkisi

Sendikaların “kuruluş esasları”, “organları”, “üyelik koşulları”, “faaliyetleri” gibi bir takım hükümlere özel kanun olan 6356 sayılı Sendikalar Kanunundan ulaşılmaktadır.

Ancak 6356 sayılı kanunun 80. maddesinde ifade edildiği üzere; kuruluşlar hakkında, 6356 sayılı kanunda hüküm bulunmayan hâllerde 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu ile

95 Tuncay, Toplu İş Hukuku, 82; Esener-Gümrükçüoğlu, Sendika Hukuku, 137; Çelik, Caniklioğlu, Canbolat, İş Hukuku Dersleri, 518.

5253 sayılı Dernekler Kanununun bu Kanuna aykırı olmayan hükümleri uygulanacaktır.

Bu duruma ilişkin olarak Yargıtay, olağanüstü genel kurul toplantısının iptaline ilişkin açılmış bir davada 80. maddede belirtilen normlar arasındaki ilişkiyi irdelemiş ve Sendikalar kanununda ilgili hüküm bulunmadığından 2908 Sayılı Dernekler Kanununa gitmiş ve olaya tam olarak uygun düşen bir hüküm bulunmaması nedeniyle Medeni Kanun hükümlerini dikkate alarak sorunu çözme yoluna gitmiştir.96 Sendikalar Kanunu ve Dernekler Kanunu arasındaki ilişkiyi sağlayan bir diğer norm da Dernekler Kanununun 35. maddesinde yer alan; “ Bu Kanunun 19, 20, 23, 26, 28, 29, 30 ve 31 inci maddeleri özel kanunlarında hüküm bulunmamak kaydıyla kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ile işçi ve işveren sendikaları ve üst kuruluşları için de ceza hükümleriyle birlikte uygulanır.” hükmüdür. Her iki hüküm birlikte değerlendirildiğine şu sonuca varılacaktır; Dernekler kanunun sendikalar hukukunda uygulanacak bir kuralına aykırılığın yaptırımı Dernekler Kanununda var ise söz konusu yaptırım uygulanacaktır.97 Dernekler Kanunu m.35’te sayılan hükümler Sendikalar Kanununda bu konularda boşluk olması halinde doğrudan somut olaya uygulanabilecektir. Ancak Dernekler Kanununun m.35’te sayılanlar dışındaki hükümleri bakımından iki şartın birlikte gerçekleşmesi aranmaktadır. Bunlar o hususa ilişkin sendikalar kanununda özel bir hüküm bulunmaması ve Dernekler Kanunundaki hükmün Sendikalar Kanunun amacına ve özüne aykırı olmamasıdır.

6356 sayılı STİSK 80. maddesinin atfıyla 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun ilgili maddesinin uygulanıp uygulanmayacağının tartışıldığı 22. Hukuk Dairesinin 10.10.2016 tarihli bir kararında; davacı vekili müvekkilinin davalı sendikanın Ege Bölge Şube başkanı ve genel merkez genel kurul delegesi olduğunu, müvekkili hakkında merkez disiplin kurulunun kararı ile “üç ay geçici süre ile ihraç” kararı ve yine merkez disiplin

96 Kılıçoğlu, Toplu İş Hukukundan Doğan Davalar Ve Çözüm Yolları, Y9HD E. 1998/5969 K.1998/5924 26.03.1998; 46.

97 Şahlanan, Sendikalar Hukuku, 19.

kurulunun kararı ile “uyarı” cezası tesis edildiğini ve bu iki kararın da hukuka aykırı olması sebebiyle iptaline karar verilmişini talep etmiştir. Davalı vekili kararların disiplin kurulundan sonra genel kurulun da onayına sunulduğunu, kararların hukuki olduğunu ve davanın reddini istemiştir. Özel Daire; “… genel kurul kararlarının iptali konusunda 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’nun 80. maddesi ile atfı ile uygulanması gereken 4721 sayılı Türk Medeni Kanunun 83. maddesinin birinci fıkrası gereğince genel kurul tarihinden itibaren bir aylık hak düşürücü süre içerisinde açılmadığı gerekçesiyle temyiz itirazlarının reddine karar verilmiş ise de, konunun Dairemizce yeniden değerlendirilmesi neticesinde, “Sendika üyeliğinin sona ermesi ve askıya alınması” başlıklı 6356 sayılı Kanun’un 19. Maddesinin dördüncü fıkrasında sendika üyeliğinden çıkarılma kararı ve bu karara itiraz hususunun düzenlendiği, bununla birlikte madde içeriğinde geçici yahut kesin ihraç ayrımı yapılmadığı nazara alındığında somut olayda genel kurulca verilen geçici ihraç kararına itiraz yönünden 6356 sayılı Kanun’un 19. maddesinin uygulanması gerektiği ve davanın süresinde açıldığı kanaatine varılmıştır. Bu itibarla, Dairemizin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen ilamının ortadan kaldırılmasına karar verildi…”98 şeklinde hüküm kurmuştur. Somut olayda sendika esasen üyesi bulunan işçiyi üyelikten çıkarma kararı almıştır. Bu kararı kendi iç uygulama ve kabulleri gereği “geçici” olarak yapmıştır. Ancak sendikalar kanununda üyelikten geçici olarak çıkarılma adı altında ayrıca bir düzenleme bulunmamaktadır. İlk derece mahkemesi de sendikalar kanununda bulunmayan böyle bir boşluğu 6356 sayılı STİSK m.80 hükmünden yola çıkarak öncelikle Dernekler Kanuna giderek ve orada da böyle bir düzenleme olmadığından genel kanun olan 4721 sayılı TMK hükümleri yoluyla doldurmaya çalışmıştır. Temel olarak bu uygulama şekli doğru olmakla birlikte, üyelikten çıkarmanın yalnızca tek bir hali mevcuttur. Bu da çıkarma kararı alan sendika tarafından e-Devlet üzerinden Bakanlığa ve ardından yazılı olarak

98 Y22HD T.10.10.2016 E.2016/22557 K.2016/23017 UYAP Erişim Tarihi, 17.02.2018.

üyeye tebliğ edilmesi ile mümkündür. Somut olayda her ne kadar genel kurul kararı alınmış olsa da geçici olarak üyelikten çıkarılma durumu söz konusu olamayacağından 6356 sayılı Kanunda bu hususun bir boşluk olduğunu kabul etmek doğru olmayacaktır.

Dolayısıyla somut olayda 80. maddenin atfıyla genel kanuna gidilerek hüküm kurulmaması gerekir.

Sendikaların kuruluşu, örgütlenmesi, üyelik ilişkileri, tüzüğü, faaliyetleri, organları, organlarının işleyişi, oy hakkı, olağan ve olağanüstü toplantıları, toplantıya çağrı usulü, toplantıların iptali, sona ermesi ve sona erme şekilleri gibi çoğaltılabilecek olan tüm yapısal unsurları dernekler gibi düzenlenmiştir. Ancak sendikaların derneklere göre daha özel bir amacının olması ve bu amacının gerek ulusal gerekse de uluslararası mevzuatla özel olarak korunmuş olması ayrı bir kanunla ayrıca düzenlenmesi ve güvence altına alınmasını gerektirmiştir. Ancak özel kanunda bulunan boşlukların da 6356 sayılı kanunun 80. maddesinin atfı dolayısıyla Türk Medeni Kanunu ile Dernekler Kanunu hükümleriyle doldurulması gerekecektir. Bu nedenle özel kanun olan Sendikalar Kanunu hükümlerinin yanında Dernekler Kanununa ve derneklerle sendikalar arasındaki ilişkiye de burada ayrıca yer vermek yerinde olacaktır.

Dernekler, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 56. maddesinde, gerçek ve tüzel en az yedi kişinin kazanç paylaşma dışında sürekli olarak belirli bir ortak amacı gerçekleştirmek üzere bir araya geldiği kişi toplulukları olarak tanımlanmıştır. Anayasa da “dernek kurma özgürlüğü” başlığı altında kanunda ifade edilen tanıma yer vermiş ve ilaveten serbestçe kurulabilen tüzel kişiliğe sahip bağımsız bir kişi topluluğu olduklarını ifade etmiştir.

Kazanç paylaşma amacı dışında kanunlarla yasaklanmamış belirli ve ortak bir amacı gerçekleştirmek üzere en az yedi gerçek veya tüzel kişinin bilgi ve çalışmalarını sürekli olarak birleştirdikleri tüzel kişi olarak tanımlanmış olan derneklerle sendikalar arasında farklılıklar bulunmaktadır. En önemli farklılık “amaçlarında” bulunmaktadır.

Dernek üyelerinin Anayasa ve kanun tarafından yasaklanmış ve imkânsız olanlar dışında başkaca bir sınırı olmayan ve kendilerini bir arada tutmaya yarayan ortak, açık, tek ve belirli bir amaçları vardır.99 Derneklerin amacı zorunlu olarak belirlenmemiş olmasına rağmen sendikalar özellikle işçilerin işverenlerine karşı menfaatlerini ve haklarını savunmaları amacıyla bir araya gelmiş kuruluşlardır. Sendikalar da dernekler gibi hukuki açıdan bakıldığında birer kişi topluluklarıdır. Ancak yalnızca işçi sıfatını taşıyan gerçek kişilerin, tek ve özel bir amaç olan ekonomik ve sosyal hak ve menfaatlerini korumak ve geliştirmek amacıyla sürekli olarak bir araya gelmeleriyle oluşan mesleki kuruluşlar olduklarından diğer kişi topluluklarından ayrılmaktadırlar.

Dernekler tüzüklerinde belirttikleri amaçlarını gerçekleştirmek üzere faaliyette bulunmaktadırlar. Sendikalarda aynı şekilde sadece tüzüklerinde belirttikleri faaliyetleri yerine getirebilirler. Ancak burada yine farklılık sendikaların yalnızca üyelerinin hak ve menfaatlerini korumak amacıyla tüzüklerinde yer vermiş oldukları faaliyetleri yerine getirebilmelerindedir. Dernekler ise belirlemiş oldukları amaç her ne ise o amacın gerektireceği ve tüzüklerinde belirtmiş oldukları faaliyetleri yerine getirebileceklerdir.

Farklı işkollarında da olsa birden çok sendikanın tüzüğüne bakıldığında genel olarak hepsinde benzer hükümler olduğu görülecektir. Sendika hangi işkolunda ise o işkolundaki üyelerinin hak ve menfaatlerini koruyan hükümlere tüzüğünde yer vermektedir. Ancak dernekler bakımından benzer yorumu yapmak kısmen doğru olacaktır. Çünkü yalnızca belli bir sınıfın hak ve menfaatlerini koruma amaçları yoktur.

Derneklere derneğin kuruluş ve amacı her neyse o amaçta faaliyet göstermek isteyen herkes üye olabilirken, sendikalara yalnızca o işkolunda faaliyet gösteren işçiler üye olabileceklerdir. İşçi sendikaları bakımından yalnızca işçiler, işveren sendikaları bakımından ise yalnızca işverenler üye olma hakkına sahiptir. Hatta “işçi” ve “işveren”

olma da bir sendikaya üye olabilmek açısından yeterli kişi koşulunu sağlamamaktadır.

99 Saka; Dernekler Hukuku, 5.

Söz konusu kişinin üye olmak istediği sendikanın bulunduğu işkolunda çalışıyor veya o işkolunda işveren olması gerekmektedir.

Sendikalar, kendi kendine yardım ilkesi doğrultusunda üyelerinin ekonomik ve sosyal hak ve menfaatlerini koruma ve geliştirme amacında olduklarından her ne kadar bir özel hukuk tüzel kişisi olsalar da, kamu hukuku alanındaki etkin güçlerinden dolayı kanun yoluyla bir takım kamusal görevlere de tabi kılınmışlardır. Kanun tarafından yüklenmiş olan bu kamusal görevlerinden dolayı da yine sendikalar, derneklerden farklı bir özel hukuk tüzel kişileridir.100

Derneklerin kuruluşu, derneğin üyeliği, organları, faaliyetleri ve derneklerin sona ermesi sendikaların kuruluşu, organları, faaliyetleri ve sona ermesiyle büyük ölçüde aynı şekilde gerçekleşmektedir. Dernek kurma hakkı, sendika kurma hakkını da içermesine rağmen sendikalar Anayasa içindeki yerleri, işlevleri ve bunun sonucu olarak da kendilerine sağlanan güvencelerle derneklerden büyük ölçüde ayrılmaktadırlar.101 Son olarak tez konusu sendika üyeliğine ilişkin olduğundan derneklerin de üyelik hükümlerine hem Dernekler Kanunu hem de Sendikalar Kanunu bakımından genel kanun niteliğinde olan Türk Medeni Kanunu kapsamında bakıldığında her iki kanun içinde genel ilkeler olarak kabul edilebilecek şu hususlarla karşılaşılmaktadır102:

- Hiç kimse bir derneğe üye olmaya ve hiçbir dernek de üye kabul etmeye zorlanamaz. Toplantı ve dernek kurma hakkı AY m.33’te de güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerdendir. (TMK m.63)

Fiil ehliyetine sahip olan her gerçek kişi ile tüzel kişiler derneklere üye olma hakkına sahiptir. (TMK m. 64) (Sendikalar ve dernekler kanununda üye olma koşulları kendi tüzel kişilikleri ve amaçları doğrultusunda ayrıca özel olarak açıklanmıştır. Bu

100 Tuncay, İşçi Sendikası, 27.

101 Narmanlıoğlu, 64.

102 Şimşek, Dernekler Hukuku, 46-48

hükmü genel kanunun herkesin üye olma hakkına sahip olduğunu düzenlediği şeklinde yorumlayabiliriz.)

Üyelik için kanunda veya tüzükte aranan nitelikleri kaybedenlerin üyelikleri kendiliğinden sona erer. (TMK m.65)

Hiç kimse dernekte üye kalmaya zorlanamaz. Her üye yazılı olarak bildirmek kaydıyla, dernekten çıkma hakkına sahiptir. Derneğe girme gibi dernekten çıkma da kişinin kendi iradesine bırakılmıştır.(TMK. m.66)

Dernek tüzüğünde çıkarılma sebepleri düzenlenmişse üye bu sebeplerle çıkarılabilir. Tüzükte herhangi bir hüküm yoksa ancak haklı nedenlerle üyelik sona erdirilebilir. Bu halde de çıkarılan üyeye itiraz etme hakkı tanınmıştır.(TMK. m.67)

Dernek üyeleri eşit haklara sahiptir. Dernek, üyeleri arasında dil, ırk, renk, cinsiyet, din, mezhep, aile, zümre ve sınıf farkı gözetilemez. Eşitliği bozan veya bazı üyelere ayrıcalık tanıyan uygulamalar yapılamaz. Her üyenin derneğin faaliyetlerine ve yönetimine katılma hakkı vardır. (TMK. m.68)

- Her üyenin genel kurulda bir oy hakkı vardır. Üye oyunu şahsen kullanmak zorundadır. (Sendikalar Kanununda delege sistemine de yer verilmiştir.) (TMK. m.69)

- Üyelerin ödenti verme borcu bulunmaktadır. Tüzükte buna ilişkin bir düzenleme yoksa dernek amacının gerçekleşmesi ve borçların karşılanabilmesi amacıyla üyelerin eşit olarak giderlere katılması gerekecektir. (TMK. m.70)

- Üyeler, dernek düzenine uymak ve derneğe sadakat göstermekle yükümlüdürler.

Her üye, derneğin amacına uygun davranmak ve özellikle amacın gerçekleşmesini güçleştirici veya engelleyici davranışlardan kaçınmakla yükümlüdür.

Sendikaları derneklerin içinden doğan ancak kendi özel nitelikleri gereği farklılıklar barındıran ve Anayasa’da ayrıca hem kendi tüzel kişiliği hem de üyeleri güvence altına alınmış olan hukuki kişilikler olarak özetleyebiliriz.

Sendika ve konfederasyonların özel hukuk tüzel kişiliğine sahip olduğuna yukarıda değinilmiştir. Aynı şekilde 6356 sayılı kanunda m.2/1-ğ’ de sendikayı tanımlarken tüzel kişi olduğunu belirtmiştir. Ancak sendika şubelerinin birer tüzel kişiliklerinin olmadığına burada değinmek gerekecektir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararıyla, üye aidatlarının ödenmesine ilişkin açılmış bir davada Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin sendika şubesinin tüzel kişiliği olmadığından böyle bir dava açma ehliyetinin de olamayacağından bahisle Çelik-İş Sendikasının İskenderun Şubesinin açmış olduğu davasını husumet nedeniyle reddetmiştir. Hukuk Genel Kurulu da özel dairenin kararını benimseyerek direnme kararını bozmuştur.103 Kural olarak sendikalar tüzel kişiliğe sahipken şubelerinin tüzel kişiliklerinin olmadığını ve bu sebeple bazı hukuki işlemleri yapmaya ehil olmadıklarını bilmek gerekmektedir.

Bundan sonra irdelenecek olan konular 6356 sayılı kanun maddeleri çerçevesinde ele alınacaktır.