• Sonuç bulunamadı

C. Sendika Üyeliğine Hâkim Olan İlkeler

2. İşkoluna Göre Sendikalaşma

Sendikaların kuruluş düzeyi genel olarak işkolu esası, meslek esası ve işyeri esası olmak üzere üç farklı şekilde karşımıza çıkmaktadır. Hangi kuruluş yönteminin benimseneceği kanun koyucunun takdirindedir. 274 sayılı kanun döneminde işyeri sendikacılığının kabul edilmesiyle uygulamada yaşanan, işveren tarafından işyeri sendikalarının etki altına alınması gibi bazı sorunlar gerek 6356 sayılı kanunda gerek 2821 sayılı kanunda işkolu esasına göre örgütlenme şeklinin benimsenmesini

gerektirmiştir.105 İşkolu, o ülkede yapılan tüm işlerin değerlendirilerek gruplara ayrılmasıyla ortaya çıkan her bir gruba verilen addır.106 Bu kuruluş düzeyinde esas olan o işyerinde yürütülen ağırlıklı faaliyetin ne olduğudur, işçilerin mesleği veya yaptıkları iş temel belirleyici değildir.

2821 sayılı kanun, “İşçi sendikaları, işkolu esasına göre bir işkolunda ve Türkiye çapında faaliyette bulunmak amacıyla bu işkolundaki işyerlerinde çalışan işçiler tarafından kurulur... Bir işkolunda birden fazla sendika kurulabilir. Meslek veya işyeri esasına göre işçi sendikası kurulamaz...” şeklinde hüküm kurarak işkoluna göre sendikalaşmayı esas alan, bununla birlikte diğer sendikalaşma türlerini yasaklayıcı bir yöntem benimsemiştir. Bunun gibi, 2821 sayılı kanunun diğer bazı hükümlerinin de 87 ve 98 sayılı ILO sözleşmeleriyle uyumlu olmaması ILO Uzmanlar Komitesinin 2005 yılı raporunda eleştirilmiştir. 87 sayılı sözleşme 2. maddesinde çalışanların ve işverenlerin önceden izin almadan istedikleri sendikaları kurabileceklerine olanak tanımaktadır. 2821 sayılı kanun ise sendika kurulabilmesini yalnızca işkolu esası üzerinden ele alarak sendika özgürlüğünü zedeleyici bir düzenleme oluşturmuştur.107 Bu nedenlerle 6356 sayılı kanunda “meslek veya işyeri esasına göre işçi sendikası kurulamaz” hükmüne yer verilmemiştir.108 Ancak belirtmek gerekir ki mevzuatta böyle bir yasağın bulunmadığı dönemlerde dahi sendikalar işkolu esasına göre sendikalaşma ilkesini esas almaktaydı.

Örneğin; Türk-İş’in 1965 yılında yaptığı genel kurula bakıldığında, işkolu esasının kabul

105 Alpagut, Güncel Sorunlar, 120.

106 Şahlanan, Güncel Sorunlar, 15.

107 “Örgütlenme Özgürsüzlüğü Cephesinde Yeni Bir Şey Yok! Olacağı da Yok!”: “yasanın zorunlu tuttuğu işkolu sendikacılığı ve 1983’ten beri iş hukuku öğretisinin baskın görüşüyle desteklenen resmi gerekçeyle konulan ve sürdürülen çifte baraj, yukarıda belirttiğim gibi, etkileri sendikal haklardan yalnızca biriyle ve toplu iş sözleşmesi bağıtlama hakkıyla sınırlı olmayan bir yasal dayatmadır.”

Gülmez, 22.

108 Tuncay, “6356 sayılı Yasanın Çıkarılış Amacı”,456-474; Sur, “6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’nda Grev Hakkı”, 163-165; 6356 sayılı kanun genel gerekçe; “Kuşkusuz ILO normları, Türkiye’nin AB’ye üyelik perspektifi, çalışma hayatının yapısal sorunları, yargı içtihatları ve doktrindeki eleştiriler Kanunun hazırlık safhasında dikkate alınmıştır... Kanunda sendikal hak ve özgürlükler ile serbest toplu pazarlık süreçleri, 87 ve 98 No.lu ILO sözleşmeleri dikkate alınarak yeniden düzenlenmiştir.”; Kutal, 87 sayılı Uluslararası Sözleşme Karşısında Sendikalar Yasasının Genel Değerlendirmesi, 27-28.

edildiği görülecektir.109 Nedeni, işkolu düzeyinde örgütlenmenin sadece Türkiye’de değil Dünya’da da güçlü sendikacılığın oluşmasında etkinliğinin kabul edilmesidir.110

Anayasada işkolu sendikacılığına ilişkin herhangi bir hüküm bulunmamaktadır.

6356 sayılı kanun da açıkça ayrı bir maddede işkolu esasını benimsememiştir. 111 Ancak Türk sisteminde en başından beri işkolu esası ön planda tutulmuştur.112 1983 yılından önce işyeri düzeyinde sendikalar kurulabilmekte iken bu tarihten itibaren işkolu esasına göre sendikaların kurulması öngörülmüştür.113

Sendika tanımının yapıldığı STİSK

STİSK m.2/1-ğ’de, işkollarına ekli listede yer verilen m.4’te ve sendika kuruluş tüzüğünde bulunması gereken zorunlu unsurların sayıldığı m.8/1-c’de işkolu esasının benimsenmiş olduğu anlaşılmaktadır. Önceki kanunda yer alan yasaklayıcı hükümlerin olmaması, meslek veya işyeri esasına göre de sendikaların kurulup veya kurulamayacağı yönünde bazı tartışmaları gündeme getirmiştir. Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 21.02.2012 tarihli Yargı-Sen Kararı tartışmaya açık tutacak nitelitedir..114 İlk derece mahkemesi kararında, 4688 sayılı kanun m. 4/2’de; “bir hizmet kolunda birden fazla sendika kurulabilir. Meslek veya işyeri esasına göre sendika kurulamaz.” hükmünün yer aldığını buna karşın Sendika Tüzüğünün 7.maddesinde sendikaya üye olabilecek kişilerin hakim, savcı, raportör gibi tek tek ve açıkça sayılmış olduğunu ve böylelikle açıkça meslek esasına göre bir sendikanın kurulmuş olduğunu, uluslararası anlaşmalarda meslek

109 Ayrıca bknz. Başterzi, , Toplu İş Sözleşmesi Ehliyeti, 58. Belgelerle Türk-İş Tarihi 1963-1980,

“Komisyon Raporlarındaki belli başlı noktalardan, genel kurulca kabul edilenleri şunlardı: 1- Halen Türkiye’de işkolu esasına göre kurulu mesleki teşekküller üç ayrı şekilde örgütlenmiş durumdadırlar.

Bunlardan Türkiye tipi sendikaların, örgütlenme işlemine en uygun şekil olduğu, komisyon raporun da ifade edilmiş ve bu yoldaki komisyon görüşü genel kurulca da onaylanarak kabul edilmiştir

Türk-İş’e doğrudan doğruya bağlı olan sendikaların en geç önümüzdeki genel kurul toplantısına kadar aynı işkolunda kurulu ve Türk-İş’e üye olan Türkiye tipi sendikalara, işkollarında kurulu Türkiye tipi sendika yoksa, Türk-İş’e bağlı işkolu federasyonlarına katılmalarına karar alınmıştır.”, 15;

110 Kutal, “ILO Uzmanlar Komitesi Raporunda (2005) Türk Mevzuatının 87 ve 98 sayılı Sözleşmeler Karşısındaki Durumu”, 91; Ulucan, “Toplu İş İlişkileri Yasa Taslağı ile Kolektif İş Hukuku Alanında Önerilen Bazı Değişiklikler”,234; Güçlü sendikacılık bakımından işkolu esasının tercih edilmesi yönünde: Çelik-Caniklioğlu-Canbolat, 666-669, Narmanlıoğlu, 81, Tuncay Savaş-Kutsal, 43.

111 Başterzi, Toplu İş Sözleşmesi Ehliyeti, 4; Aktay, Toplu İş Hukuku,16.

112 Sur, Toplu İlişkiler, 83

113 Tunçomağ-Centel, İş Hukukunun Esasları, 251.

114 Yargıçlar ve Savcılar Sendikası; Y 9HD. E.2011/49782 K.2012/4945 T.21.02.2012.

esasına göre sendika kurma yasağını bertaraf eden herhangi bir düzenleme bulunmadığını ve sendikanın tüzüğünde herhangi bir değişikliğe de gitmeyeceği kararı alması sebebiyle sendikanın kapatılmasına karar vermiştir. Davalı tarafından sendika kurma ve üye olma hakkının hem Anayasa’da hem de uluslararası sözleşmelerde temel hak ve özgürlükler kapsamında güvence altına alındığı, 151 sayılı ILO sözleşmesinde yargıç ve savcıların kapsam dışında bırakılmadığı, 2010 yılında yapılan değişiklikle işçi sendikaları için Anayasa’da yer alan “işkolu zorunluluğu” esasının kaldırıldığı ve 4688 sayılı yasada da

“hizmet kolu” esasının artık kıyasen uygulanmaması gerektiği çünkü ilgili anayasal dayanağın ortadan kalktığı aksi durumda dahi AY 90/son hükmü gereği uygulama imkânının olmadığı, hukuksal temelden yoksun olan davanın reddi gerekçeleri ileri sürülerek ilk derece mahkemesinin kararı temyiz edilmiştir. (Yargıtay, ilk derece mahkemesinin gerekçelerine ilaveten işkolu esasının güçlü sendikacılıktaki önemine değinerek ve ulusal şartlara uygun gerekli düzenlemelerin yapılmasının mümkün olduğunu belirterek, işkoluna ilişkin bu düzenlemelerin evrensel hukuk değerleri açısından örgütlenme hakkının özüne zarar vermediği kanaatine vararak kararı onamıştır.) Dolayısıyla her ne kadar meslek ve işyeri esasına göre sendika kurulamayacağı hükmü kaldırılmış olsa da kanunun diğer maddeleri ve yargı içtihatlarıyla işkolu esasının kuruluşta aranan bir ölçüt olduğu anlaşılmaktadır.115

İşçi ve işveren sendikalarının kurulabileceği işkolları kanuna ekli cetvelde gösterilmiştir. 2821 sayılı kanun döneminde 28 olan işkolu sayısında azaltma yoluna gidilerek mevcut cetvelde yer aldığı üzere şuan toplam 20 işkolu bulunmaktadır. Hangi işlerin hangi işkoluna girdiği cetvelde ayrıca düzenlenmiş olup söz konusu asıl işe yardımcı işler de çalışanlar da listede belirtilen asıl işin bulunduğu işkolundaki bir sendikaya üye olabilecektir. Kural olarak bir işyerinin hangi işkoluna girdiği, o işyerinde yürütülen asıl işin niteliğine göre belirlenmektedir. İşyerinde yürütülen asıl işe yardımcı

115 Alpagut, Güncel Sorunlar, 122.

işler de asıl işin girdiği işkolundan sayılmaktadır. “6356 sayılı Kanunun uygulanması açısından esas alınan (m.2/3) işyeri kavramı, İşK. M.2/2 hükmünde tanımlandığı üzere,

“asıl işyeri”, “bağlı işyeri”, “eklentiler” ve “araçlar”dan oluşan iş organizasyonu kapsamında bir bütündür. Dolayısıyla bu bütün içerisinde yer alan bağlı işyerleri yanında eklentiler ve araçlar da asıl işin girdiği işkolundan sayılır. Yardımcı işler, işyeri organizasyonu içerisinde asıl işin gerçekleşmesini sağlayan diğer işlerdir.” 116

Asıl iş, Alt İşverenlik Yönetmeliğinde; “mal veya hizmet üretiminin esasını oluşturan iş” olarak tanımlanırken; yardımcı iş, “işyerinde yürütülen mal veya hizmet üretimine ilişkin olmakla beraber doğrudan üretim organizasyonu içerisinde yer almayan üretimin zorunlu bir unsuru olmayan ancak asıl iş devam ettikçe devam eden ve asıl işe bağımlı olan iş” olarak ifade edilmiştir.117 İşyerinde birden fazla mal veya hizmet üretiliyor ve bunların her biri aynı işkolunda bulunuyor ise, o işyerindeki asıl iş tek olacağından, o işin tespiti ve o işkolunda sendikalaşma da kolay olacaktır. Ancak işyerinde farklı işkollarına giren birden fazla mal veya hizmet üretimi yapılıyor ise, bir takım sorunlar ortaya çıkmaktadır. Farklı işkollarına giren işler mevcut olduğundan birden fazla sendikanın o işyerinde örgütlenme çalışması olabilmektedir. Ancak hangi faaliyetin daha baskın olduğu tartışmalı ise, bu durumda o işyerindeki asıl işi tespit etmek önem kazanmaktadır. Bahsedilen sorun da asıl işin nasıl tespit edileceği noktasında toplanmaktadır. Yargı içtihatları ile öğretideki görüşler doğrultusunda şekillenmiş olan bu durum için o işyerinde yapılan yatırım oranları, iş organizasyonundaki ağırlıkları, işçi

116 Güzel, “Toplu İş İlişkileri Açısından Yargıtay’ın 2013 Yılı Kararlarının Değerlendirilmesi, 299-462.

117 Ekonomi, “İşkolu Esasına göre Sendikalaşma ve İşyerinin Girdiği İşkolunun Belirlenmesi” İş Hukuku Dergisi C.1, 37, 1991.

sayısı, üretim miktarları gibi kriterler dikkate alınarak o işyerindeki baskın iş belirlenmektedir.118

İşyerinde hedeflenen teknik amacı, (teknik amaçtan kasıt mal veya hizmet üretimi) gerçekleştirmek için gerekli olan asıl ve zorunlu faaliyet asıl iştir.119 Ancak işyerinde birden fazla teknik amaç var olabilir. Bu durumda işyerinde gerçekleştirilen faaliyetlerden ağırlıklı (baskın) olanın esas alınması gerekecektir.120 Ağırlıklı iş bu ölçütlere göre belirlenir. Yargıtay 22. Hukuk Dairesi; kanepe, koltuk ve yatak üretimi yapılan bir işyerinin girdiği işkolunun tespitine ilişkin uyuşmazlıkta “mahkemece yapılacak iş, işyerinde üretilen ya da montajı yapılan ürünlerin neler olduğu, bunların hangi malzemelerden yapıldığı, malzemelerin işyerinde üretilip üretilmediği, dışarıdan temin edilip edilmediği, ürünlerde kullanılan malzemelerin miktar ve ekonomik olarak ağırlıklı hangi malzemelerden oluştuğu, işyerinde ekonomik ve miktar itibariyle ağırlıklı olarak hangi ürünlerin üretildiği ya da montajının yapıldığı, işyerinde kaç işçinin çalıştığı ve hangi işleri yaptıkları, ağırlıklı olarak yaptıkları iş ya da işlerin neler olduğu ortaya konulmalıdır” diyerek ağırlıklı iş belirlenirken sayısal ağırlık, ekonomik ağırlık ve emek ağırlığının dikkate alınması gerektiğini ifade etmiştir.121

6356 sayılı Kanunun 5. maddesinde yer aldığı üzere, bir işyerinin girdiği işkolunun tespiti Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından yapılarak Resmi Gazetede yayınlanmaktadır. İlgili kişiler kararın yayımından itibaren on beş gün içerisinde işkolu tespitine itiraz ederek dava açabileceklerdir. Mahkeme iki ay içerisinde karar verecek olup temyiz edilmesi halinde Yargıtay uyuşmazlığı iki ay içerisinde kesin olarak karara bağlayacaktır. Burada kanunda belirtilmemiş olan husus, açılacak davanın

118 Şen, “Yargıtay’ın İki Farklı İçtihadı Çerçevesinde İl Özel İdaresi İşyerlerinin Dâhil Olduğu İşkolu”

Sicil, Mart 2011 Yıl:6 Sayı:21, 174-191.Esener-Gümrükçüoğlu, 96;

119 Baycık, “6356 sayılı Kanunun Uygulanması Bakımından Sendikal Örgütlenme Düzeyi ve İşkolunun belirlenmesi”,240.

120 Başterzi, Değerlendirme 2012, 186 vd.

121 Özkaraca, Değerlendirme 2014, 230; Y22HD T.14.05.2014 E.2014/10701 K.2014/12825; Y9HD 22.12.2014 E.2014/35185 K.2014/39335.

kimlere yöneltilmesi gerektiğine ilişkindir. İşkolu tespitine itirazda yargılama sonucuna göre işkolunun değişmesi durumu söz konusu olacağından o işkolunda kurulu diğer sendikaları da ilgilendirir bir durum söz konusu olacaktır. Bu sebeple o işkolundaki sendikaların da davaya dâhil edilmesi gerekecektir. Türkiye Sağlık İşçileri Sendikasının Bakanlık ve işveren aleyhine açtığı davada Bakanlık, Van Eğitim ve Araştırma Hastanesinde ihaleyle alınmış olan işlerin genel işkoluna girdiğini tespit etmiştir. Ancak işveren bu tespitin doğru olmadığını sağlık işkoluna giren işlerin mevcut olduğunu ileri sürerek itirazda bulunmuş, Van İş Mahkemesi de bu itirazı kabul etmiştir. Ancak Yargıtay 22. Hukuk Dairesi; “İşkolu tespitine itiraz davalarında, tespiti yapılan işkolunda yer alan sendikaların dava sonucundan etkilenecek olmaları sebebiyle davaya dahil edilmesi gereklidir. Mahkemece, tespit kararından etkilenecek işyerlerinde örgütlenmiş veya işkolu tespit kararında işyerinin girdiği işkolu olarak gösterilen işkolunda faaliyet gösteren sendikaların davaya dahil edilerek göstereceği deliller ve karşı deliller toplandıktan sonra sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, davanın sadece bakanlığa ve işverene karşı görülmesi ve sonuçlandırılması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.” şeklinde hüküm kurarak yapılması gerekeni açıklamıştır.122

İşkolu tespitine itirazda görevli mahkeme 6356 sayılı Kanunun 79. maddesi uyarınca iş mahkemesi olup, yetkili mahkemede İş Mahkemeleri Kanunu m. 6’da düzenlenen, “İş mahkemelerinde açılacak davalarda yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesi ile işin veya işlemin yapıldığı yer mahkemesidir. Davalı birden fazla ise bunlardan birinin yerleşim yeri mahkemesi de yetkilidir.” yetki kuralına göre belirlenmelidir. Yargıtay 9.HD’de isabetli olarak; “6356 sayılı Sendikalar Kanunu gereğince işkolu tespitine itiraz davalarının tespitine konu işyerinin bulunduğu mahalli mahkemede açılması gerektiği, somut olayda

122 Özkaraca, Değerlendirme 2014, 234; Y22HD T.23.06.2014 E.2014/16747 K.2014/18228, Aynı yönde Y9HD T.10.07.2014 E. 2014/19901 K. 2014/24440, Y9HD T.22.12.2014 E.2014/35185 K.2014/39335, Y9HD T.23.09.2014 E.2014/24923 K.2014/27648.

şirket merkezinin bulunduğu İstanbul Anadolu İş Mahkemesi’nin davaya bakmaya yetkili olduğundan yetkisizlik kararı verilmesi gerekirken işin esasına girerek yazılı şekilde hüküm kurulması hatalıdır” diyerek yetkili mahkemenin tespitinde, tespite konu işyerinin bulunduğu yerin dikkate alınması gerektiğini belirtmiştir.

İşkolu esası ilk etapta sendikanın kuruluş ve örgütlenmesiyle ilgili olsa da işçinin hangi sendikaya üye olacağının belirlenmesinden sendikanın yetki tespitine kadar pek çok sendikal özgürlüğün kullanılmasını doğrudan etkilemektedir.123