• Sonuç bulunamadı

Kaynak: TUİK Verilerinden Derlenmiştir

BİLİŞİM OKURYAZARLIK DÜZEYİNİN KİŞİLERİN E-HİZMET KULLANIMINA ETKİSİ : SAKARYA İLİ ÖRNEĞİ

1.2. Sayısal Uçurum

İnsanlık var olduğundan bu yana hayatı kolaylaştıracak sayısız buluşlar gerçekleştirilmiştir. Bu buluşların en etkili olanı ve daha sonraki buluşlara kaynak teşkil edeni bilişim teknolojileri (BT) olduğu söylenebilir. Bir teknoloji ilk üretildiğinde yaygınlaşması zaman alır ve bu süre içinde bu teknolojiye sahip olma bakımından insanlar arasında eşitsizlikler olur. İlk

88

defa bilişim teknolojileri alanında 1980 li yıllarda Amerika’da “Digital Divide”, ülkemizde ise daha çok “Sayısal Uçurum”, “Sayısal Bölünme” olarak tanımlanan bu kavram (Öztürk 2005), bir çok araştırmaya konu olmuş, çeşitli kriterlere göre uçurumun boyutları araştırılmıştır. Sayısal uçurum, farklı coğrafi bölgelerde ekonomik düzey, sosyo-kültürel koşullar bakımdan farklılık gösteren, bireylerin, kurumların ve ülkelerin bilgi ve iletişim teknolojilerine erişim, kullanım amacı ve bilgi ve iletişim teknolojileri okuryazarlığını kapsayan çok boyutlu bir kavramdır (Yıldız ve Seferoğlu 2012). Bilişim teknolojilerine sahip olma bakımdan uçurum azalmış olsa da, günümüzde bilişim okuryazarlığı, kullanım amaçları, BT kullanarak bilgi edinme, bilgi üretme ve paylaşma bakımından uçurum olduğu kesindir. Bireylerin bilişim okuryazarlığı arttıkça kullanım amaçları da geniş bir alana yayılarak, bilgi edinme, bilgi üretme ve paylaşma düzeyleri de artacak, dolayısıyla hayatlarını kolaylaştıracak bilişim sistemlerini daha fazla kullanmaya başlayacaktır. Genel olarak e-hizmet olarak isimlendirilen e-devlet, e-sağlık, e-okul vb. gibi sistemler, internet bankacılığı, internetten alışveriş (e-ticaret) ve e-mail kullanarak insanlar zaman kaybetmeden işlerini gerçekleştirebilecektir. Ancak ülkemizde BT kullananlar arasında sosyo-ekonomik düzey, eğitim seviyesi, meslek ve yaşadıkları bölge bakımından sayısal uçurum olduğu varsayılmakta ve bilişim sistemlerini kullanarak iş ve işlem gerçekleştirenlerin oranının yüksek olmadığı düşünülmektedir. Bu araştırmada BT sahipliği, internet sahipliği, internet kullanımı ve sıklığı gibi değişkenler, ayrıca bilişim okuryazarlığı seviyesi, bilişim okuryazarlık seviyesine ve mesleklere göre kullanım amaçlarının farklılık gösterip göstermediği araştırılarak elde edilen bulgular yorumlanacaktır.

Bilişim teknolojilerinin hızla yaygınlaşması ile “sayısal uçurum” birçok araştırmaya konu olmuştur. TÜİK her yıl “Hane halkı Bilişim Teknolojileri Kullanımı Anketleri araştırmalarını sürdürmektedir. BT sahipliği bakımından uçurum seviyesi azalsa da, bilgisayar ve internet kullanım becerileri, internet kullanım amaçları bakımından kişilerin eğitim seviyesi, meslekleri, yaşadıkları semt ve yaşa göre uçurum olacağı muhakkaktır. Artık araştırmalar bu boyutta yapılmaktadır. Bulgular verilirken TÜİK’in yaptığı “Hane halkı Bilişim Teknolojileri Kullanımı Anketleri” sonuçları ile karşılaştırmalar yapılacaktır.

1.3.E-Hizmetler

Kurumlar, insanların günlük hayatında veya iş yaşamlarında gerekli olan bir takım iş süreçlerini gerçekleştirmekle yükümlüdür. Bilişim teknolojilerinin bu kadar yaygınlaşmadığı

89

dönemlerde insanlar kurumlara bizzat giderek işlerini gerçekleştirmekteydiler. Bu durum insanlar için zaman, maliyet, iş gücü bakımından zorluklar oluşturmaktaydı. Bilişim teknolojileri, internet ve beraberinde bilişim sistemleri yaygınlaştıkça kurumlar tarafından sağlanan bu hizmetler bilişim sistemleri aracılığıyla gerçekleştirilmeye başlanmıştır. Vatandaş-işletme-devlet birimleri arasındaki ilişkilerin bilişim teknolojileri aracılığıyla gerçekleştirilmesini sağlayan bilişim sistemlerine genel olarak e-hizmet denilebilir. E-devlet, e-sağlık, e-okul, e-ticaret, internet bankacılığı, internetten alışveriş, iletişim gibi bu hizmetler artık günümüzde çok kolay bir şekilde internet vasıtasıyla gerçekleştirilmektedir. Bu kadar kolaylıklar sağlayan bu e-hizmetler yine de istenen seviyede kullanılmamaktadır. Bunun temel nedenlerinden biri insanların henüz bilişim okuryazarlık seviyelerinin istenen seviyede olmamasıdır. Bilişim okuryazarlık seviyeleri arttıkça insanların bu e-hizmetlerden daha fazla yararlanacağı aşikârdır.

16-74 yaş grubuna yönelik olarak TÜİK tarafından yapılan “Hane halkı Bilişim Teknolojileri Kullanımı Anketleri”nin sonuçları ile “Girişimlerde Bilişim Teknolojileri Kullanımı Anketleri”nin sonuçlarına göre bireylerin e devlet hizmetlerini kullanmayı tercih etmemelerinin en büyük nedeninin %71,8’i kamu hizmetleri ile ilgili işlemlerini yüz yüze yürütmeyi tercih etmeleridir. Anket sonuçlarına göre bireylerin e-devlet hizmetlerini kullanımını tercih etmeme nedenlerinden güvenlik ve maliyet ile ilgili kaygılar sırasıyla %5,4 ve %0,9 ile en düşük düzeyde olduğu görülmüştür (Çelen, Çelik ve Seferoğlu 2011).

Küresel dünyada rekabet edebilmenin, güçlü olmanın ve hayatta kalabilmenin yolu bilişim teknolojilerine sahip olmak ve iyi kullanabilmekten geçmektedir (Çarıkçı 2010). Bilişim teknolojilerini en iyi derecede kullanan bireylerin oranı arttıkça o toplumun kalkınması da hızlı olacaktır. Böylece kurumların ve işletmelerin iş süreçlerini bilişim sistemleri ile gerçekleştirerek sunulan hizmetin kalitesi artacaktır. Günümüzde insanların ihtiyaç duyduğu en önemli yönetim bilişim sistemi e-devlet sistemidir. E-devlet sistemi ile birçok resmi işlemler kurumlara gitmeden, zaman kaybı yaşanmadan gerçekleşmektedir. E-devlet sistemi birçok sistemle entegre olarak çalışmaktadır. E-devlet sistemi şifresine sahip olan bir kişi sağlık, eğitim, sosyal güvenlik vb gibi pek çok alan ile ilgili işlemlerini takip edebilmektedir. Bu nedenle e-devlet kullanımının arttırılması çalışmaları önem kazanmaktadır.

90 2. LİTERATÜR ÖZETİ

Bu çalışmada bilişim okuryazarlığının ölçülmesi, bilişim okuryazarlığının internet kullanım amaçlarına etkisi, e-hizmetlerin kullanımını etkileyen faktörler gibi konularda yapılmış çalışmalar araştırılmıştır.

Sancaktutar’ın (2013) “E-Devlet Yeniliklerinin Benimsenme ve Yayınımını Etkileyen Faktörler: Türk E-Devlet Bağlamından Bazı Kanıtlar” adlı tez çalışmasında elde ettiği sonuçlardan bazıları şunlardır: Genel olarak vatandaşların e-hizmetleri kullanımının beklenen düzeyin altında olduğu, e-hizmetlerin kullanımı konusunda yeterli bilgiye sahip olunmadığı, kamu kurumlarının e-devlet yeniliklerini yaygınlaştırmada yetersiz olduğu, vatandaşların bilgi edinme alışkanlıklarının yetersiz olduğu gibi sonuçlara ulaşılmıştır. Ayrıca, insanların hizmet alma konusunda yüz yüze etkileşimden kaynaklanan alışkanlıkları, e-hizmetlerin güvenilirliği ve bilgi güvenliği konusundaki aşırı çekincelerin de e-hizmetlerin yaygın kullanımına engel olduğunu dile getirmiştir. E-hizmetlerin kullanımını etkileyen faktörlerden birinin de; bilgisayar, cep telefonu ve internet kullanım becerileri konusundaki yetersizlikleri olduğu sonuçlarına ulaşmıştır.

Çarıkçı'nın (2010) "Türkiye’de E-Devlet Uygulamaları Üzerine Bir Araştırma" adlı çalışmasında; e-devlet kullanan bireylerin kullanmayanlara göre daha olumlu tutumlar geliştirdiğini ifade etmiştir. Ayrıca e-devlet uygulamalarını takip edenlerin meslek gruplarına göre de farklılık gösterdiğini, en çok kamu hizmeti veren ya da kamu kurumlarına hizmet veren meslekler tarafından kullanıldığı ve takip edildiği sonuçlarına ulaşmıştır. Bu sonuçlara göre e-devlet hizmetlerinin kullanımının yaygınlaşmasına yönelik bir devlet stratejisinin belirlenmesi gerekliliğini dile getirmiştir.

Çelen ve diğerlerinin (2011) “Türkiye’deki e-Devlet Uygulamalarının Değerlendirilmesi” adlı çalışmasında, e-devlet kavramının ne olduğu, Türkiye’de e-Devlet hizmetlerinin kullanımı ve e-devletin uygulanmasındaki engeller üzerinde durularak Türkiye’deki e-devlet modeli değerlendirilmiştir. E-devlet konusunda istenilen seviyeye ulaşılabilmesi için toplumun bilinçlendirilmesi, nitelikli insan gücünün yetiştirilmesi, teknik alt yapı sorunlarının çözülmesi gerektiğini ifade etmiştir. Ayrıca, bilişim teknolojileri kullanımı konusunda eğitim

91

yetersizliği, güvenlik endişeleri, e-devlet altyapısının yetersiz olması gibi sorunlar olduğunu, bu sorunların çözümü için çevrimiçi hizmetlere güvenin sağlanması, risklerin belirlenmesi ve bunlara yönelik önlemler alınması gerektiğini ifade etmişlerdir.

Bilişim okuryazarlığının ölçülmesi ile ilgili olarak K. Geçer ve Dağ’ın (2010) “Üniversite Öğrencilerinin Bilgisayar Okur-Yazarlık Düzeylerinin Belirlenmesi: Kocaeli Üniversitesi Örneği” adlı çalışmasında geliştirdikleri ölçekte bilgisayar kullanımı ile ilgili temel ve ileri beceriler, internet kullanımı ile ilgili becerileri ölçen maddelerden oluşmaktadır. Maddelere verilen yanıtlar, ölçek üzerinde “hiç”den “çok iyi”ye doğru 1’den 5’e sayısal değerler verilerek puanlandırılmıştır. Ölçekteki puanlar, 1,00 ile 5,00 arasında olduğundan, puanlar 5,00’e yaklaştıkça öğrencilerin ifadeye katılım düzeylerinin yüksek, 1,00’e yaklaştıkça ise düşük olduğu kabul edilmiştir. Bu metod ile hesaplanan puanlama ile analizlerden elde edilen sonuçlara göre; üniversite öğrencilerinin bilgisayar okuryazarlıklarının genel olarak yüksek olduğu, ancak yaş, cinsiyet, sınıf seviyesi, okudukları fakülte, bölüm, kurs alıp almama durumlarına göre anlamlı farklılıklar olduğunu tespit etmişlerdir.

Akkoyunlu ve diğerlerinin (2010) “Üniversite Öğrencileri İçin “Sayısal Yetkinlik Ölçeği” Geliştirme Çalışması” adlı çalışmasında sayısal yetkinliği ölçmek amacıyla ölçek geliştirilmiştir. 45 maddeden oluşan bu ölçekte 1 = hiç katılmıyorum 4= kararsızım, 7= tamamen katılıyorum olarak değerlendirildiğinde alınabilecek en yüksek puan 315, en düşük puan ise 45 olarak belirlenmiştir . Bu durumda yanıt verenlerin elde ettikleri puan 45 – 135 puan aralığında ise sayısal yetkinlik düzeyi düşük, 136 – 225 puan aralığı sayısal yetkinlik düzeyi orta ve 226 – 315 puan aralığı ise sayısal yetkinlik düzeyi yüksek olarak kabul edilmiştir. Bu çalışmada ölçeğin geçerli ve güvenilir bir ölçme aracı olarak kullanılabileceği sonucuna varmışlardır.

3. YÖNTEM

Bu araştırmanın evreni Sakarya ilidir. Örneklem olarak; Sakarya Anadolu Lisesi, Sakarya Fen Lisesi, Serdivan Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi, Özel Şahin Lisesi, ve Sakarya Spor Lisesinde öğrenim gören lise 1, 2, 3 ve 4.sınıf öğrencilerinin anne ve babaları alınmıştır. Anketler öğrenciler aracılığıyla 2000 veliye gönderilmiştir. Geri dönüş oranı ortalama % 44,05 tir. 881 veliden (anne-baba) %35,5’i (313) bilgisayar ve internet ile ilgilenmedikleri için diğer soruları yanıtlamamışlardır.

92

Ankette sırasıyla demografik bilgiler (1-6 soru) , BT sahipliği ( akıllı telefon, tablet, laptop, masaüstü bilgisayar ve internet ), internet kullanım sıklığı, internete en çok hangi cihazla bağlandığı (7-11), bilgisayar ve internet kullanım becerileri ( temel beceriler (6 soru) ofis becerileri(4 soru )), internet kullanım amaçlarını ölçen 14’ün 18 alt soru, akıllı telefonda kullanılan uygulamaları ölçen 15’in 10 alt soru, ve internet kullanım becerilerini ölçen 16’nın 25 alt sorusundan oluşmaktadır. Bu araştırmada aşağıdaki sorulara cevap aranacaktır.

1. Katılımcıların bilişim okur yazarlık düzeyi nedir? 2. Katılımcıların e-hizmetleri kullanım oranları nedir?

3. Bilişim okur yazarlık seviyesinin e-hizmetlerin kullanımına ve faydalanılmasına etkisi nedir?

4. Mesleklere göre e-hizmetlerin kullanım farklılıkları var mıdır?

Öncelikle ölçeğin araştırma sorularına cevap aranacak bölümlerin güvenilirlikleri, içsel tutarlılık ölçümü SPSS te analiz yapılarak Cronbach alfa katsayıları temel beceriler için 0.85, ofis becerileri için 0.94, internet becerileri için 0.96 ve internet kullanım amaçları için 0.88 çıktığından güvenilir olduğu ortaya çıkmıştır. Güvenilirlik testlerinde Corrected Item -Total Correlation değerlerinde 0.20 nin altında değer olmadığından herhangi bir soru çıkartılmamıştır. Ayrıca normal dağılıma uygun olup olmadığı da analiz edilerek basıklık ve çarpıklık (skewness ve kurtosis) değerlerinin -1,5 ile 1,5 aralığında olduğu görülmüştür. Dağılımlar normal olduğundan parametrik testler uygulanmıştır.

Anketin 16. maddesinde toplam 25 soru için KMO ve Bartlett testine göre KMO değeri 0,95 oldukça yüksek çıktığından faktör analizine uygun olduğu tespit edilmiştir. Faktör döndürme işleminden sonra, faktör yükleri zayıf olan değişkenler (9 soru) çıkarılıp tekrar analiz yapıldıktan sonra elde edilen tablo aşağıdaki gibidir.

93 Tablo 1. İnternet Becerileri Ölçeği Faktör Yükleri

Maddeler

1

İnternette aradığım bilgiyi hangi kaynakta bulabileceğimi bilecek kadar bilgili ve tecrübeliyim. ,865

İnternette aradığım bilgiye kolayca erişirim. ,863

İnternette aradığım bilgiye hangi sayfadan hangi anahtar kelimeleri seçerek ulaşabileceğimi biliyorum. ,840

İnternet kullanımı konusunda kendime güveniyorum. ,835

İnternette doğru/değerli bilgiyi ayırt edebilecek kadar bilgili ve tecrübeliyim. ,835

İnternet kullanarak bilgi edinmekten keyif alırım. ,823

İnternetten edindiğim bilgilerle kendime değer katıyorum. ,823

İnterneti bilgi kaynağı olarak sıklıkla kullanmayı tercih ederim. ,813

İnternet kaynaklarını kullanarak kişisel gelişimime katkı sağlarım. ,803

İnternette okuduklarımı daha iyi anlayacak kadar bilgili ve tecrübeliyim. ,796

Bilgisayar ve internet bilgimi geliştiriyorum. ,793

E-okul sistemine bilgisayar bilgim ve tecrübem sayesinde rahatlıkla girebiliyorum. ,783

İnternet bilgim sayesinde başkalarına da yardımcı olurum. ,781

İnternetten edindiğim bilgileri günlük hayatımda kullanırım. ,779

İnternet bilgim sayesinde kullanırken az hata yaparım. ,754

E-okul sisteminde menüleri kullanarak istediğim bilgilere ulaşabiliyorum. ,737

Faktör yükleri incelendiğinde oldukça yüksek olduğu, dolayısıyla bu değişkenlerle internet becerilerinin ölçülebileceği görünmektedir.

4. Bulgular

Araştırma sorularına geçmeden önce aşağıdaki istatistikler gözden geçirilmelidir:

Tablo 2. Okullarda Cinsiyete Göre Ankete Katılım Sayıları

Cinsiyet? Toplam Erkek Bayan

Sakarya Anadolu Lisesi N 108 120 228

Sakarya Fen Lisesi N 96 100 196

Serdivan Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi N 137 140 277

Özel Şahin Anadolu Lisesi N 52 56 108

Sakarya Spor Lisesi N 35 37 72

Toplam

N 428 453 881

94

Tablo incelendiğinde her okuldan yaklaşık olarak birbirine yakın oranlarda anne ve babanın ankete katıldığı görünmektedir.

Tablo 3. Mesleklere Göre Katılım Oranları

N % Akademisyen 7 0,8 Öğretmen 72 8,2 Yönetici 74 8,4 Memur 75 8,5 Tıp doktoru 9 1,0 İşçi 125 14,2 Diğer 220 25,0 Çalışmayan 299 33,9 Toplam 881 100

Tablo 3. incelendiğinde ankete katılanların %33,9 ‘u çalışmayanlardan % 25’inin de diğer meslek gruplarından, ayrıca en az akademisyen ve tıp doktoru olduğu görünmektedir.

Tablo 4. BT Sahiplik Oranları

E K E K Toplam (881) N N % % N % Akıllı telefon 280 284 49,6 50,4 564 64 Tablet 39 27 59,1 40,9 66 7,5 Laptop 83 40 67,5 32,5 123 14 Masa üstü PC 36 17 67,9 32,1 53 6 Normal telefon 37 38 49,7 50,3 75 8,5

Tabloya 4.’e göre, akıllı telefon sahiplik oranının toplamda % 64, normal cep telefonu % 8,5 dolayısıyla %72,5 oranında telefon, masa üstü bilgisayarların da % 6 olduğu görünmektedir. TÜİK’in “Hanehalkı Bilişim Teknolojileri Kullanım Araştırması” 2015 yılının ilk üç ayı için elde edilen verilerine göre hanelerin %96,8 inde cep telefonu veya akıllı telefon, % 25,2 sinde masaüstü bilgisayar, % 43,2 sinde taşınabilir bilgisayar bulunduğu ifade edilmiştir. Bu araştırmada ise toplamda % 21,5 taşınabilir bilgisayar bulunduğu ortaya çıkmıştır. Bu veriler Türkiye ortalamasının altında kalmaktadır. (TÜİK Haber Bülteni 2015)

95

Tablo 5. İnternet Sahipliği ve Kullanım Sıklığı Oranları

Abonelik durumu N % Kullanım süreleri N %

Evet-limitli 53 11,3 Her gün 2 saatten az 281 31,9

Evet-limitsiz 324 68,8 Her gün 2-8 saat 161 18,3

Toplam 377 80,1 Her gün 8-12 saat 26 3,0

Hayır 94 19,9 Haftada bir gün 96 10,9

Toplam 471 100,0 Toplam 564 64,0

İnternet kullanmayan 317 36,0

Toplam 881 100,0

Tablo 5 incelendiğinde, limitli internet % 11,3, limitsiz internetin % 68,8 ve toplamda % 80.1 oranında internet sahipliği, internet kullananların da % 64 olduğu görünmektedir. TÜİK’in 2015 ilk üç ay verilerine göre hanelerin internet sahipliği oranı % 69.5, internet kullananların oranını ise % 55.9 olarak ölçülmüştür. Bu araştırma sonuçlarına göre her iki durum için de Türkiye ortalamasının üzerinde olduğu görünmektedir. Ayrıca katılımcıların kullanım süreleri bakımından en fazla % 31.9 ile “her gün 2 saatten az” , en az ise “her gün 8-12 saat” seçeneklerini işaretledikleri anlaşılmaktadır.